"Poyraz anlatacak mısın gerçekten her şeyi." Dedi Gülçin endişeyle. "Ya kötü olursa Gece."2
"Bir şey olmayacak Gülçin. Böyle yalan bir hayatta
yaşayacağına, gerçekleri bilmesi gerek."
"Peki Arslan? O senin Gece'ye her şeyi anlattığın zaman sana bir şey yapmaz mı?"1
Poyraz rahat bir tavırla omuz silkti. Kendine ne olacağını pek önemsemiyordu. Gece'nin gerçekleri öğrendikten sonra muhtemelen abisi evden uzaklaştıracaktı. Hatta Mardin'e bile gönderebilirdi.
"Bir şey olmayacak Gülçin. Bana güven."
"Sana güveniyorum. Ama Arslan sana bir şey yaparsa dayanamam. Sen o ailedeki tek iyi kişisin." Poyraz acı dolu bir gülümseme bıraktı dudaklarına.
"Bana bir şey olmayacak. Doktorla da konuştum. Gece şok yaşarsa her şeyi hatırlayabilir. Bunu denemek zorundayım. Gece zaten ilaçları kullanmıyor. Sadece ona her şeyi hatırlamasına yardımcı olacağım." Diyerek güven verici bir şekilde gülümsedi.
Gülçin nefesini verdi. Hiç içine sonmiyordu bu durum ama daha fazla gerçekleri bilmeden saf bir şekilde yaşamasını da istemiyordu. Bu yüzden başını salladı.
Poyraz sigarasından son bir nefes aldı.
"Videoyu gösterme bari." Dedi Gülçin.
"Eğer hatırlarsa o video sayesinde hatırlar. Arslan abimin gerçek yüzünü gördüğü an her şeyi hatırlayacak." Diyerek başını salladı.
Gülçin başını salladı. Şu an tek temennisi vardı. Gece'nin her şeyi artık öğrenmesiydi.
"Poyraz birazdan Asaf gelir. Ben kapatayım."
"Dikkat et. Asaf abiye de bir şey belli etme."
Gülçin başını salladı. Zaten Arslan'ın bir numaralı arkadaşına bir şey anlatmazdı.
"Poyraz, sen de dikkat et olur mu? Sen o evde tek doğru ve dürüst olan kişisin. Arslan'ın sana zarar vermesine izin verme."
Poyraz yutkunduktan sonra telefonu kapattı.
İleride ona dikkatle bakan Umut'a baktı. Umut sayesinde bir türlü Gece ile irtibata geçememişti.1
Soğuk olan hava yüzünden içeriye yürümeye başladı.
Gece öğürerek bitkin bir şekilde Arslan'a yaslandı. İçi dışına çıkmıştı öğürürken.
"Benden iğrenmiyor musun?" Dedi ağlamaya başlayarak.
Arslan sevdiği kadının saçlarını yüzünden çekti.
"İnsan sevdiği kadından iğrenir mi?" Dedi Gece'nin yüzünü avuçladı ve burnunun ucuna öpücük kondurdu. "Senin her detayına hayranım güzelim benim. Şimdi elini yüzünü yıkayalım. Biraz dinlen."1
Gece omuz silkerek ağlamaya devam etti.
"Çok çirkinim. Ben bile kendimden bıktım. Sen nasıl benden bıkmıyorsun." (Ben)
"İnsan sevdiği kadından bıkmaz. Seninle ilgilenmek bile beni mutlu ediyor yavrum. Hadi ağlama artık bebeğim. Sen ağlayınca benim kalbimde keskin bir ağrı oluyor. Biraz uyuyalım dinlenelim." Dediğinde Gece başını salladı.
Arslan Gece'nin elini yüzünü yıkayarak tuvaletten çıkarttı. Gece halsiz bir şekilde Arslan'a yaslandı.
"Bu velet seni böyle halsiz mi düşürecek durmadan." Arslan homurdandığında Gece kaşlarını çattı.
"O velet değil. O bizim bebeğimiz. Bebeğimiz hakkında düzgün konuş."
"Pabucumuz şimdiden dama atıldı ha?" Dedi Gece'yi yatağa yatırarak.
"Kıskanma, Kıskanma. O.çocuğum, ama sen sevdiğim adamsın. Sana aşkımdan deliriyorum, sanki bilmiyorsun." Dedi homurdanarak.
Gerçekten de Gece, Arslan'a çok aşıktı. Her zaman her yerde gözleri onu arıyordu.
Her zaman Arslan'ın yanındayken kalbi hızla çarpıyordu. Onun ilgisini kendisine istiyordu. Elleri bile hala daha terliyordu. Heyecandan gözbebekleri titreşiyordu. Gece bu adama deli oluyordu.
"Arslan eğil!!" Gece aniden bağırdığında Arslan kaşlarını kaldırdı.
"Sana eğil dedim!" Sevesi gelmişti Arslan'ı. Arslan Gece'ye doğru eğildiğinde Gece Arslan'ın dudaklarını öptü. Elini ensesine dolayarak daha da derinleştirdi öpüşünü. Arslan da karşılık verdi. Gece Arslan'dan ayrıldı.
"Eğer beni hamile bırakmasaydın, bugün seninle deli gibi sevişirdim." Dedi ve Arslan'dan ayrılarak yatağa yürüdü ve yatağına uzanarak önündeki leptoptan izlediği barbie filmini oynattı. "Ama barbie denizkızı izleyeceğim. Çünkü seninle sevişecek halim yok." Dedi gayet rahat bir şekilde.
Arslan ifadesizce Gece'ye bakmaya devam etti. Karnındaki velet yüzünden karısına dokunamıyordu. Sinirle derin bir nefes aldı.
Arslan saçını eliyle geriye attı.
"Gece benim bir iki işim var. Halledip geliyorum." Diyerek kapıya doğru yürüdü. Gece filme daldığı için cevap bile vermemişti.
Çalışma odasına girdiğinde Umut'u aradı.
"Feyyaz borcunu ödedi mi?" Dedi saçını dağıtarak.
"Ödemedi abi. Biz de sana soracaktık aslında."
"Kumarhanesini bas, tara hepsini. Benim de selamım olduğunu söyle. Yaşayan kalmasın." Dedi düz bir sesle.
"Tamamdır abi. Tarayıp size haber veririz."
Arslan telefonu kapatarak masanın üzerinde duran viskiden bardağa doldurdu.
Bardağı kafasına dikerek içti. Bir kere daha doldurarak eline aldı ve yudumlayarak camın önüne kadar geldi.
Önündeki ormana bakarak iç çekti. Arslan Gece'nin ilaçları içmediğini anlamıştı. Anlamıştı ve artık yemeklerine katıyordu ilaçları. Ama karısının midesi bulandığı için doğru dürüst yemek yemiyordu. Bu yüzden diken üstündeydi.6
Annesi yeşil çayına katmaya başlamıştı. Daha bugün yeni yeni içiyordu yeşil çayı. Gece gerçekleri bilmiyordu. Hiç bir zaman da öğrenmeyecekti. İlaçları içmeye başlamıştı.1
Şimdi Gece'nin üzerine gitmek istemiyordu. Giderse Gece'yi üzebilirdi. En iyisi ilaçları gizli gizli vermekti. Derin bir nefes aldı Arslan.
Bebeği olacaktı. Arslan'ın ailesi olmuştu. Gece kendisine aile vermişti. Sevgi vermişti. Aşk vermişti. Gece ile beraber olduğundan beri hayatı çok güzeldi. Gece çok güzeldi.1
Gece'yi kimse alamazdı kendinden. Kimse.
"Arslan?" Gece arkasından seslendiğinde Arslan Gece'ye baktı.1
Gece onsuz yapamıyordu. Gülümsedi.
Gece daha az bir şey belli olan karnına elini yaslayarak güldü. "Baba biraz düşünceli."
Arslan karşısındaki manzaraya baktı. Ailesi karşısındaydı. Sanki bütün dünyası karşısındaydı. Bu ona daha da güç ve direnç veriyordu. Babaydı kendisi. Baba olacaktı. Karısı ona aile bile veriyordu.
Gece Arslan'ın yanına yürüdü. Elindeki şeyi gördüğünde gözlerini bir süre içki bardağında tuttu.
Arslan'ın eline uzanarak tuttu. Arslan Gece ile birleşmiş ellerine baktı.
"Canını ne sıktı sevgilim. Söyle bana." Dedi huzur veren gülümsemesi ile. Arslan dişlerini sıkarak sessiz kaldı.
"Gece seni çok seviyorum. Öyle böyle değil." Dediğinde Gece kaşlarını çattı.
"Bir şey olmadı. Sadece bilmiyorum. Söylemek istedim."
Gece kıkırdayarak başını sağa sola salladı.
"Ben de seni çok seviyorum. Öyle böyle değil. Bak hormonlarım zaten garip. Her an gülüp ağlayabilirim." Dedi.
Arslan Gece'nin arkasına geçerek elini Gece'nin karnına koydu. Gece sevdiği adama yaslanarak gözlerini kapattı ve gülümsedi. Şu an çok güvendeydi işte. Aşık olduğu adam onun her şeyiydi.
Arslan elinin altında duran varla yok arası tümseği okşadı. Normalde böyle hemen çıkmazdı bu tümsek ama, Gece zayıfladığı için normal olduğunu söylemişti doktor.
Arslan işte şimdi kendini güçlü hissediyordu. Bütün dünyası önünde duran kadındı.
"Babası onu çok seviyor. Çok sevecek. Sizi her zaman çok sevecek." Diyerek Gece'nin omzuna öpücük kondurdu.
"Onu çok seveceksin diye beni unutma ama." Diyerek güldü Gece. "Yoksa bozuşuruz."
Arslan da güldü. Bu kadını unutmak mümkün müydü ki?
Hala daha uyumadan önce saatlerce Gece'yi izliyordu. Onun varlığıyla mutlu oluyordu.
"Seni nasıl unuturum yavrum ben? Sen benim dünyamsın." Dediğinde Gece Arslan'a dönerek dudağına yükseldi. Tam öpüyordu ki gelen mide bulantısıyla Arslan'dan ayrılarak tuvalete koştu.
Arslan başını sağa sola salladı. İçkiye de veda etse daha iyi olacaktı.
"Üç aylık bir hamilelik söz konusu. Bebeğin gelişimi gayet sağlıklı. Anne kendine şu anda olduğu gibi dikkat ederse hamilelik boyunca hiç bir sıkıntı olmaz." Diyerek bana gülümsedi Remziye hanım. Başımı sallayarak odadan çıktım.
Bu bir aydır Arslan resmen üzerime titriyordu. Her şeyimle ilgileniyordu. Bebeğimiz sayesinde her zaman midem bulanıyordu. Günümün yarısı artık tuvalette geçiyordu.
Arslan belimi tutarak gazetecilerin hastanenin önünde oluşturduğu kalabalığa baktı.
"Yavrum arka taraftan gitmemiz lazım." Diyerek arka tarafta olan yerden çıktık. Sıra sıra olan arabalara bakış attım. İnsanı geriyorlardı. Bir sürü koruma vardı. Ki bunca zaman da değil benimle konuşmak, yüzüme bile bakmamıştı içlerinden birisi bile.
Gazeteciler zaten ayrı bir olaydı. Bebeğimin olduğunu öğrenmişlerdi. Ve bu yüzden daha da peşimdelerdi. Hatta bir gazetede bebeğime varis bile denmişti. Garipti.
Arabaya binerek eve sürmeye başladı Arslan.
Camdan dışarıya bakarak iç çektim. Mide bulantılarım yüzünden doğru düzgün yemek bile yiyemiyordum. Arslan da benimle beraber sefil olmuştu. Geceleri geç saatlere kadar benimle uyanık kalıyordu.
O çok iyi bir kocaydı. İyi bir baba olacağı da aşikardı. Benim her şeyimle ilgileniyordu.
Ahuzar teyze zaten Mardin'e gitmişti. Orada bebeğim için kurbanlar kesiliyordu. Kazan kazan yemekler dağıtılıyordu. Ahuzar teyze ile konuştuğumuz için her şeyden haberdardım. Biz de gidecektik hatta Mardin'e. Eğer bulantılarım geçerse tabii.
"Eve gittiğimiz zaman dinlen olur mu güzelim. Benim biraz işlerim var." Dedi şakağını kaşıyarak.
"Ne işi? Durmadan işlerin var." Dedim ters bir sesle.
Arslan gülerek bacağımda duran elimi tutarak öptü. Öptüğü elimi dizine koydu.
"Toplantım var Gece. İş adamları ile katılacağım bir toplantı. Hamile olduğun magazine düştüğünden beri fotoğrafını çekmek için uğraşıyorlar. Risk alıp da seni o ortama sokamam. Ki sen de orada duramazsın, seni biliyorum. Bu aralar mide bulantıların çoğaldı." Diyerek yandan bana baktı. Başımı salladım.1
Hiç öyle yerler çekecek havamda değildim. Ki yemek gördüğüm an kusmuştum bugün.
"Tamam, ama sakın gözünü kimseye değdirme Arslan. Seni öldürürüm." Dedim sinirle. Arslan güldü.
"Senden başka gözüm başkasını görür mü güzelim." Omuz silktim.
"Ben anlamam onu bunu. Eğer beni üzecek bir şey yaparsan seni mahvederim." Diyerek homurdandım.
"En azından restorantın ortasında adam dövmüyorum." Diyerek elimi elinden çektim. "Seni adam gibi uyarıyorum." Kollarımı göğsümde birleştirdim.
Arslan bana ters ters bakarak başını salladı.
"Bu hormonlar şimdiden iş başındalar." Dediğinde güldüm. Elimi karnıma koyarak okşadım. Hamile olduğumdan beri elim hep karnıma gidiyordu.
"Benden bıktın mı yani?" Dedim kaşlarımı çatarak.
"Senden bıkar mıyım güzelim? Keşke her zaman yanında olabilsem." Sırıttım. Bir de iç çekerek konuşuyordu ya öpesim geliyordu Arslan'ı.
Daha sonra sessiz kalarak camdan dışarıyı izledim.
Eve geldiğimizde Arslan eve bile girmeden beni bıraktı. Zaten üstü gayet şıktı.
Odama girdiğimde derin bir nefes aldım. Salona girmemiştim. Kimseyi çekecek havamda değildim.
Odamda Poyraz'ın olduğunu görmemle kaşlarımı çattım.
"Poyraz?" Dedim sorar bir sesle. Poyraz arkasını dönerek bana baktı. Gözleri kızarmıştı. Kaşlarımı çattım.
Zaten bu sabahta bir garipti. Umut'la tartıştığını bile görmüştüm. Poyraz çok garipti zaten.
"Gece bebek iyi mi?" Dedi mırıldanarak. Dalgın bir şekilde başımı salladım.
Gülümseyerek karnıma baktı. Zaten bu evde bir bana bir de bebeğime şefkatle konuşuyordu. Ben dışında herkese mesafeli ve kötü davranıyordu.
"Evet, gayet sağlıklı. İlk üç ayı geçtiğimiz için tehlike de geçti." Dediğimde hüzünle gülümsedi. Poyraz cidden bu eve geldiğinden beri iyi değildi ama mecburen duruyor gibiydi.
"Mutlu oldum. Ela teyze olsaydı çok Mutlu olurdu." Dedi yutkunarak. Başımı salladım.
Anneme en çok ihtiyaç duyduğum zamanlardı. O olsaydı belki de her şey daha kolay olurdu. Annemi özlemiştim. Daha bir hafta önce gitmiştim ama bu aralar Arslan beni dışarıya çıkartmıyordu. Hasta olmamdan korkuyordu.
"Evet çok mutlu olurdu." Dedim iç çekerek. Ayağımda bulunan spor ayakkabıyı çıkardım ve elimi çok hafif şişmiş karnıma koydum. Zayıf olduğum için ve bu aralar yemek bile yemediğim için belli olmuşlardı bile.
"Gece benim seninle konuşmam gereken bir şey var." Dedi zorlukla yutkunarak. "Zar zor Murat ve Umut'tan kurtuldum. Ve senin yanına geldim." Diyerek elini deri ceketine koydu.
Kaşlarımı çattım. Neden bahsediyordu Poyraz?
"Açıkçası merak ettim ne olduğunu." Dedim mırıldanarak. Poyraz koltuğa oturarak karşı koltuğu işaret etti. Koltuğa oturarak Poyraz'a baktım.
"Gece sana bunları daha önceden anlatacaktım ama Zaimoğulları yüzünden anlatamadım. Üstüne hamileliğin denk geldi. Bebeklerin tehlikeye girmesin diye anlatmadım. Ama artık anlatmak istiyorum. Çünkü bu saf ve iyi hallerine dayanamıyorum." Dedi dolu olan gözleriyle. "Bu evdeki kötü kalpli insanların senin yüzüne gülüp, arkandan iş çevirmesine dayanamıyorum artık." Dedi titreyen sesiyle.
Tepki vermeden karşımda kıvranan Poyraz'ı dinliyordum.
"Gece Arslan abim sana yalan söylüyor. Sen onunla severek evlenmedin. Tehditle evlendin. O seni sevdi, ama sen onu sevmedin."
Güldüm. Kıkırdayarak başımı sağa sola salladım. Güzel şakaydı.
"Hamile halimle dalga geçmeye utanmıyor musun Poyraz?"1
Poyraz bana üzüntüyle bakıyordu. Sıkıntıyla soluyarak saçlarını dağıttı.
"Nazlı ve Gülçin de şahitler Gece. Hatta doktorun da, sana o ilaçları içeren kişi de hafızanın yerine gelmemesi için uğraşıyor. O ilaçlar sana zarar veriyordu. Artık yavaş yavaş hatırladığını biliyorum." Dediğinde titrek bir nefes aldım.
İlaçları bıraktığımdan beri eski anılarımı hatırlıyordum.
"Abim İlaçların paketini değiştirdi." Dedi düz bir sesle. "Gece sen abimi hiç sevmedin. Adam öldüren birini sevmezdin ki sen." Dediğinde gözlerimi büyüttüm.
"Ne dediğinin farkında mısın sen? Benim sevdiğim adam bana yalan söylemez. Hele hele böyle bir yalan." Dedim başımı tutarak. "Hem abine katil demeye utanmıyor musun? O son derece nazik ve iyi bir adam." Başımda bir yerlerde rahatsız edici bir his vardı.2
"Hiç biri yalan değil. Abim mafya. İstersen Gülçin'i arayalım." Telefonunu açarak Gülçin'i aradı.
Sesi hopörlöre verdi. Telefon açıldığında Gülçin'in sesini duydum.
"Konuştun mu Poyraz? Gerçekleri söyledin mi?" Gülçin kötü olan sesiyle konuştuğunda dudaklarım titredi. Neler oluyordu be?
"Konuştum. En azından bazı şeyleri söyledim ama inanmıyor." Dedi dolu gözlerle.
"Gece, güzelim Poyraz ne söylüyorsa gerçek. Arslan sana yalan söyledi."
Ayağa kalkarak ellerimi saçlarıma daldırdım.
"Sizin ne konuştuğunuzdan haberiniz var mı? Benim sevdiğim adam bana yalan söylemez!! Siz yalancısınız." Dedim yutkunarak. "Siz!! Siz aklınızı mı kaçırdınız be!! Benim sevdiğim adam bana asla yalan söylemez!! Siz ne kadar da kötü niyetli insanlarsınız!!"1
"Gece!! Seninle olan bendim. O adamı sen hiç bir zaman sevmedin. O seni hep bir şeylere zorladı. Ondan korkardın sen. O adam adam öldürüyor Gece. Sen böyle birini sevmezsin ki." Dedi boğuk bir sesle. Ağlıyordu. "Biz sana neden yalan söyleyelim Gece'm? Sen bana annenin yadigarısın. İstersen bana küs, istersen bir daha konuşma ama senin yalan bir hayata devam etmene göz yumamam. Aşık olduysan bile umrumda değil!! Seni bugüne kadar korumayarak iğrenç biri olduğumu kanıtladım zaten!! Bari gerçekleri daha fazla saklamayayım!! Gece bundan sonra ne olacağı umrumda değil. Ama daha fazla seni saf yerine koymasına izin veremem." Ağlayarak konuşan Gülçin ile beraber yutkundum.
Poyraz derin bir nefes aldı. Bana üzüntüyle bakıyordu. Sanki dokunsam ağlayacak gibiydi.
"Gece, abim senin hafıza kaybını fırsata çevirdi. Sana hayatın hakkında yalanlar söyledi. Sen onu sevmedin. O seni ailenle tehdit ederek seninle evlendi." Diyerek gözlerini yumdu. "Ben ve ailem hayatını çaldık. Ve utanmadan seninle samimi olduk."
"Yalancısınız. Yalancısınız siz. Gülçin zaten Arslan'ı sevmiyordu. Sen de abini sevmiyorsun. Mutluluğumuzu bozmak amacınız. Arslan bana böyle bir iğrençliği yapmaz. Yapamaz." Dedim burnumu çekerek.1
Benim sevdiğim adam böyle biri değildi. Gözlerime baka baka yalan söylemezdi. O bana hiç bir zaman yalan söylemezdi. Söyleyemezdi.
"Arslan mafya Gece." Diyerek bağırdı. "Abim, Ela teyzeyi bile tehdit etti. Seni ailenle tehdit ederek evlendi. O kötü biri. Sevmen umrumda değil!! Eğer affedersen yine olun!! Ama gerçekleri bilmeye hakkın var."
"Değil!! O iş adamı!!" Dedim ellerimi yumruk yaparak. Bu olanlara aklım ermiyordu. Şu an hayatımla ilgili büyük bir olay oluyordu. "Arslan kötü biri değil. O çok iyi biri!!! Beni tehdit etmez!! O bir kadına kötü davranmaz!! Zorla evlenmez!! Sizin kalbiniz kötü tamam mı?!! Gidin!!" Diyerek dolu gözlerle bağırdım.
Poyraz nefes nefese yüzüme baktı bir süre. Kapıyı işaret ettim. Başımın ağrısı artıyordu.
"Abim kötü biri Gece. O çok kötü biri. Katil o."
"Sen!! Sen çıldırmışsın!! Arslan öyle biri değil Tamam mı?!!! Benim sevdiğim adam öyle biri değil?"1
"Gece, bebeğim. Arslan öyle biri. Hatta sen de ondan çok korkardın." Gülçin boğuk sesiyle konuştu. Başımı tuttum.
"Ya siz kendinizde misiniz Allah aşkına?!! Yeter artık!!! Gidin odamdan!! Arslan'ı arayacağım!! Gelsin sizinle konuşsun."
Poyraz hızla laptoptan bir video açtığında ekrana baktım.
Arslan önündeki adama silahını doğrultmuştu. Titredim. Gözlerim dolu dolu titreyerek büyük gözlerle ekrana bakıyordum.
"Cehennemde bana da yer ayırsınlar Ali. O zebanilere söyle." Alaylı ses tonuyla konuşuyordu. Beynimde oluşan buhranlı görüntülerle yüzümü buruşturdum.
Gözlerinde sevgi olan adam acımasız bir şekilde önündeki adamı vurduğunda korkuyla çığlık attım. Ellerimi yüzüme kapatarak ağlamaya başladım. Lanet olsun başım feci şekilde ağrıyordu.
Başım döndü. Aklıma dolan anılarla birlikte ağrıyan kalbimi tuttum. Ovaladım. Geçmedi.
Kapı büyük bir gürültüyle açıldığında, o tarafa baktım. Umut, nefes nefese bana bakıyordu. Yaşlı gözlerimle gözlerimi yumdum. Başımda sesler vardı. Kısık Kısık sesler.
Zorlukla ayağa kalkarak ağlamaya devam ettim. Beynimde sesler vardı. Bir sürü ses. Kafam kaldırmıyordu.
Bilinmezlik içinde etrafıma bakarak geri geri gitmeye başladım.
Neden konuşmuyorsun Gece? Yoksa beni bırakıp kaçmanı açıklayacak bir bahanen yok mu?"
"Ölürüm de kızımı senin gibi caniye vermem ben!! Ölürüm de senin gibi tehlikeli bir adama vermem ben kızımı!! Git kendine başka bir kurban bul!! Kızımdan uzak dur!!"
"Ela teyze lafı daha fazla uzatmak istemiyorum. Zaten buradan Mardin'e gitmek zorundayız."
"Bak Ela teyze ben Gece'yi seviyorum. Çok aşığım. Onunla evlenmek istiyordum. Normalde sizden izin isteyerek evlenecektim ama bebeğimi benden kaçırdınız."
"Normalde Gece'yi benden kaçıran kişiyi öldürürdüm ama sen benim sevdiğim kadının annesisin. Bu yüzden sana haber vermek istiyorum şimdi. İki gün sonra Mardin'de Gece'yle evleniyoruz."
"Kararını ver Gece. Hemen şimdi. Eğer cevabın evetse şimdi Mardin'e yola çıkarız. Seninle evleniriz. Hayırsa hayatındaki herkesi öldürür, öyle evlenirim seninle."
"Öyleyse, bir de Gece'ye soralım."
"Babanın size kalan evi ve arkadaşlarının ölümü mü? Yoksa benimle evlenmek mi?" Dediğinde ağlayarak başımı göğsüne yasladım. O korkunç yüzüne bakamıyordum.
"Anne babamın hatırasına zarar gelsin istemiyorum!! Arkadaşlarıma zarar gelsin istemiyorum!! Anne...anne en önemlisi sana zarar gelsin istemiyorum!!"
"Gece sakın onaylama bu adamı!! Sakın evet deme bebeğim!!"
"Hah!! Rüyanda görürsün o zaman. Zira seni sevecek kadar salak değilim ben. Sen beni tehdit ederek evleniyorsun."
"Seni sevebilmek için hafızamın silinmesi lazım. Kırmızı karın yağması lazım. Kuzey ışıklarının İstanbul'da görülmesi lazım."
"Beni seveceksin Gece. Öyle bir seveceksin ki, gerekirse hafızanı kaybet. Ama eninde sonunda seveceksin."
"Kocandan kalan o evi yıkarım. Hayatınızdaki herkesi öldürürüm."
"Kararını ver Gece. Hemen şimdi. Eğer cevabın evetse şimdi Mardin'e yola çıkarız. Seninle evleniriz. Hayırsa hayatındaki herkesi öldürür, öyle evlenirim seninle."
"Bana zor kullanan, beni durmadan tehdit eden, beni annemi ve babamla tehdit eden, katil ve tehlikeli bir adamla asla birlikte olmam. Aşık da olmam. Benden umudunu kes!! Yoksa ömür boyu karşılıksız bir aşk için çabalayıp duracaksın!!"
"Ben evlenmek istemiyorum. İstersen burayı pırlantalarla donat. Güllerle donat. Yine de evlenmek istemiyorum. Beni babam ve hayatımdaki kişilerle tehdit ediyorsun. Seninle evlenmemek için bir çok nedenim var. Ama bu önemli değil."
"Bakın o adamın yüzüğünü takıyorum!! Dün onun imam nikahlı karısı oldum!! Ben bittim!!"
"Senden nefret ediyorum Arslan!!"
"Ben evlenmek istemiyorum. İstersen burayı pırlantalarla donat. Güllerle donat. Yine de evlenmek istemiyorum. Beni babam ve hayatımdaki kişilerle tehdit ediyorsun. Seninle evlenmemek için bir çok nedenim var. Ama bu önemli değil."
"Benden korkması gerek zaten!! Vazgeçmesi annenin yararına!! Benden kaçışın olmadığını kabullenmen gerekiyor artık!! Bunu kabul et!!"
"Kabul etmeyeceğim!! Senden kaçmaktan vazgeçmeyeceğim!! İstediğin kadar beni tutsak et, ama emin ol eninde sonunda-"
"Beni seveceksin Gece. Öyle bir seveceksin ki, gerekirse hafızanı kaybet. Ama eninde sonunda seveceksin."
"Bana yalan söyleyecek misin? İlerleyen günlerde benden bir şey saklayacak mısın?"
"Sana ne yalan söylerim, ne de bir şey saklarım. Sen benim her şeyimi şeffaf bir şekilde bilen tek kişi olacaksın."
"Seni asla bırakmam. Sen benimsin. Her zaman bir adım arkandayım. Her zaman gölgenim Gece. Beni reddet ve ya etme ben zaten seni alacaktım. Senin gönlün olsun istedim sadece. Gelecekte karım olmaya hazır ol Gece. Çünkü yakında bir Kurtoğlu olacaksın."
"Eğer benden bir gün yalan ve ya bir şey saklarsan, yemin ederim..." dedi susarak. "Yemin ederim seni ne affederim, ne de yanında kalırım."
"Seni asla ve asla yanıltmam bebeğim. Hayal kırıklığı yaşamayacaksın."
Kalbimdeki ağrı çoğalarak arttığında Poyraz endişeyle yanıma geldi.
Lakin o gelmeden gözlerimi kapatarak kendimi yere bıraktım.
Başımın sivri bir yere çarpmasıyla yüzümü buruşturdum. Ama kalbimin ağrısı kadar canım yanmıyordu.
Yanıma birinin geldiğini ve beni dizine yatırdığını hissettim.
Telefondan gelen bağırtıyı bile duydum.
Her şeyi hatırlıyordum. Ama tepki veremiyordum.
Bebeğim. Bebeğime bir şey olmasın Allah'ım. Lütfen. Onu bana bağışla.
Kendimi karanlığa bıraktım. Aslında ben zaten karanlıktaymışım. Bunu yeni anlıyordum.17
Okur Yorumları | Yorum Ekle |