26. Bölüm

26

rora⁴
adoranightt

♧ ♧ ♧

 

Bir ay sonra...

 

"Ben çok beceriksizim Arslan ya. Baksana bir çöp adam bile çizemedim." Oflayarak elimdeki fırçayı önüme bıraktım.

 

Arslan beni izlediği yerden kalkarak yanıma geldi. Elini omzuma koydu ve resme ciddiyetle baktı.

 

"Çok güzel olmuş yavrum. Beceriksiz biri de değilsin." Kadife gibi sesiyle başımdan öperek konuştu.

 

"Yalan söylüyorsun Arslan. Ben üzülmeyeyim diye yalan söylüyorsun." Omuz silkerek kollarımı birbirine bağladım.

 

Arslan derin bir nefes alarak eline fırçayı aldı.

 

Kaşlarımı çatarak ne yaptığını izliyordum. Arslan belimi sararak yanağını saçıma yasladı.

 

Arslan iğrenç görünen resmimin üzerinden işlem yapmaya başladığında yüzümü astım.

 

"Boşuna uğraşma Arslan, o resmi hayata dondüremezsin. Bence bu resmi ortadan kaldıralım." Resme bakarak mırıldandım.

 

"Senin elinin değdiği her şey değerli benim için yavrum." Diyerek fırçayı resmimin bazı yerlerine değdirmeye başladı.

 

Sıkıntıyla oflayarak başımı Arslan'ın yüzüne çevirdim. Arslan kaşlarını çatmış, önündeki resimle ilgileniyordu.

 

Arslan belimden tutarak beni kaldırdı ve kendi oturdu. Beni de dizine oturttuğunda gülümsedim.

 

"Bahane arıyordun yanıma gelmek için zaten. Değil mi?" Dedim bir kolumu boynuna sararak.

 

Arslan gülerek başını salladı.

 

"Hmm, bunu farketmene üzüldüm. Sen çok dikkatli bir kadınsın." Dedi alay ederek.

 

"Benimle alay etme Arslan."

 

"Alay etmiyorum seninle güzel bebeğim." Boynuma öpücük kondurduğunda nefesimi tuttum. Ay ben aşık mı oluyordum ne?

 

Arslan resimle ben onun saçlarıyla ilgilenirken on dakika sonunda geriye çekilerek resme baktı.

 

Ben de onunla beraber resme baktığımda şaşırarak ağzımı beş karış açtım.

 

"Oha be, bu benim yaptığım resim mi? Resterasyona uğramış." Resme eğilerek konuştum.

 

Resim cidden çok güzel olmuştu. Var ya mükemmeldi.

 

"Senin yaptığın hiç bir şey kötü olamaz. Ben seni tamamlarım her zaman." Omzuma öpücük kondurarak boğuk sesiyle konuştu.

 

Utanarak gülümsedim ve başımı göğsüne gömdüm.

 

"Böyle güzel şeyler söylediğin zaman ben ne yapacağımı bilmiyorum." Dedim yutkunarak.

 

"Bir şey yapmak zorunda değilsin güzelim. Sadece bana böyle her zaman güzel baksan yeterli. Yanımda olsan yeter bana." Dedi iç çekerek. "Ama bir gün gidersen ben yaşayamam Gece. Ölürüm." Yanaklarını okşayarak çenesine öpücük kondurduğumda gözlerini kapattı.

 

"Hey ben hiç bir zaman gitmeyeceğim senden. Beni böyle güzel seven birini bırakmam, bırakamam. Hele ki sana aşık olmuşken." Dediğimde Arslan donarak yüzüme baktı.

 

Durdu, nefes alış verişleri hızlandı.

 

Geriye çekilerek inanamayarak gözlerime baktı. O kadar masum bakıyordu ki küçük Arslan vardı sanki karşımda. Hiç güçlü hallerine benzemiyordu bu hali.

 

"Sen ciddi misin?" Heyecandan sesi titriyordu.

 

İlk defa sesi titriyordu ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. Ayağımda duran ayıcıklı terliklerimi hayatımda ilk defa görmüş gibi incelemeye başladım.

 

Arslan hala donmuş bir şekilde dururken yutkunarak başımı kaldırdım ve gözlerine bakarak başımı salladım.

 

"Hassiktir!! Gerçekten mi Gece!!"

 

Bu tepkiyi beklemediğim için kocaman olmuş gözlerimle ve hayretle ona bakıyordum.

 

Arslan beni belimden tutarak ayağa kaldırdı ve beni etrafında defalarca kez döndürdü. Sanki küçükken yaşayamadığı çocukluğu şimdi yaşıyordu. Bu yüzden gözlerimi kapatarak sevincini yaşamasına izin verdim.

 

Keşke hafızamı kaybetmeseydim. Kaybetmeseydim ve bu adamı hiç üzmeseydim. Bazen üzülüyordum. Bazen baya baya üzülüyordum. Ama bu benim elimde olan bir şey değildi. Hem ben ona tekrar aşık olmuştum. En iyisi buydu değil mi?

 

Arslan sonunda sakinlediğinde beni yere indirdi. Yüzümü ellerinin arasına aldı. Bana gözlerindeki mutlulukla bakıyordu.

 

"Seni ömrüm boyunca üzmeyecek, ve mutlu olman için çabalayıp duracağım. Yemin ederim seni dünyanın en mutlu kadını yapacağım. Ulan sen beni çok mutlu ettin be!! Ulan küçük çocuk olan Arslan'ı o kadar mutlu ettin ki..." boğuk sesiyle konuştuğunda gülümsedim.

 

Arslan alnıma sahiplenici bir öpücük kondurduğunda gözlerimi kapattım. Başını boynuma gömerek derin bir nefes aldığında saçlarını okşamaya başladım.

 

Ben onu seviyordum. Aşıktım. Bunu şu an daha iyi anlıyordum. O, o kadar iyi biriydi ki aşık olmasam haksızlık olacaktı zaten. Hem benim için bu kadar çabalayan ve iyi kalpli biri olan birine haksızlık edemezdim.

 

"Sonumuzu bilmiyorum Arslan, ama seni çok seviyorum. Sana aşığım." Dedim ve başına öpücük kondurdum.

 

Arslan titrek bir nefes alarak kollarını belime daha sıkı sardı.

 

"Beni sevdiğini tekrar söyle Gece. Buna bunca zamandır o kadar ihtiyacım var ki." Dedi boğuk sesiyle.

 

"Seni seviyorum, sana aşığım. Kalbimi hızlandıran, heyecandan titrememi sağlayansın. Kalbim sana ait." Dediğimde Arslan boynumdan başını kaldırarak gözleriyle gözlerimi birleştirdi.

 

"Seni öpmek istiyorum." Dedi gözlerim ve dudaklarıma bakarak.

 

Gözlerimi dudaklarına kenetleyerek yutkundum. Kalın dudaklarına yaklaşarak titrek bir nefes aldım.

 

"B-ben de, ben de seni öpmek istiyorum." Dedim titreyen ellerimle yanaklarını kavradım.

 

Arslan dudaklarını dudaklarıma yaklaştırırken nefes alış verişlerim hızlandı. Kalbimin hızıyla yutkundum.

 

Arslan sıcak dudaklarını dudaklarımla birleştirdiğinde dizlerimin bağı çözüldü. Ellerimi Kaslı koluna koyarak ayakta durmaya çalıştım.

 

Arslan yumuşak bir şekilde dudağıma üst üste öpücük kondurduğunda titrek nefesler almaya başladım.

 

Alt dudağımı dudaklarının arasına alarak emdiğinde ellerimi bu seferde omzuna koyarak şoktan çıkmaya çalıştım.

 

Ben de ona karşılık vermeye çalıştığımda Arslan beni kucağına aldı. Bacaklarımı beline dolayarak dudaklarımı oynattım.

 

Arslan diliyle dişlerime baskı yaptığında istemsiz bir şekilde dişlerimi araladım.

 

Diliyle dilimi birleştirdiğinde midemde bir sızlama hissettim. Midemde filler tepişiyordu resmen.

 

Arslan bu seferde üst dudağıma aynı işlemi yaparak belimi sıktı.

 

Nefessiz kaldığımı hissettiğimde Arslan anında çekilerek saçlarımı okşadı.

 

Başımı omzuna yaslayarak hızlı nefesler aldım. Üstüne bir de çok utanıyordum. Tamam kocamla öpüşmüştüm ama utanıyordum işte.

 

Arslan belimi okşayarak yatağa oturdu. On dakikadır sessizce başımı boynuna gömmüş bir şekilde duruyordum. Arslan da benimle sessizliği paylaşıyordu.

 

"Pişman mısın Gece?"

 

"Ne?"

 

"Pişman mısın beni öptüğün için?" Dedi ciddiyetle.

 

"Hayır pişman değilim. Seni öptüğüm için midemde bir şeyler bile oldu." Dedim utanarak. Yanaklarım kızarmıştı bile.

 

"Kelebekler mi?" Dedi rahat bir nefes alarak. Herhalde pişman olacağımdan korkmuştu.

 

"Hayır filler tepişiyordu sanki." Dedim mırıldanarak.

 

Arslan gülerek boynumdan öptüğünde tekrar filler tepişti.

 

"Bak yine filler tepişti." Dedim karnımı ovarak.

 

"Bende de aynı şey oluyor. Birbirimizi sevdiğimiz için oluyor o şey." Dediğinde ellerimle yüzüme kapattım.

 

"Çok utanıyorum!!" Bağırarak başımı tekrar Arslan'ın göğsüne gömdüm. "Bilmiyorum garip oldu. Sen benim kocamsın ama yine de çok utanıyorum." Dedim oflayarak.

 

Arslan elimi avucunun arasına alarak öptüğünde başımı kaldırarak ona baktım.

 

"Gülüşünde gizlenmiş yıldızlar olan sevgilim, şu an o kadar mutlu ve şaşkınım ki...rüyada gibiyim. Sanki uyandığım an her şey bir toz bulutu gibi gidecekmiş gibi hissediyorum. Ama gerçek olduğunu da biliyorum. Utanmana gerek yok desemde utanacak gibisin." Dedi anlayışla saçımı yüzümden çekerek.

 

"Şey çok utanıyorum." Yüzümü buruşturarak başımı sağa sola salladım.

 

"Utanmana gerek yok güzelim." Dediğinde sessiz kaldım.

 

"Gece çok mutluyum. O kadar mutluyum ki...ama seni korkutmak istemediğim için sakin kalmaya çalışıyorum. Küçüklüğümden beri bu işlerin başına geçmek için eğitildim. Küçükken yaşamadığım mutluluğu seninle yaşamak o kadar muhteşem ki. İyi ki beni sevdin, iyi ki benimlesin. Ne sevap işledim de tanrı seni bana ödül olarak verdi bilmiyorum." Dedi ve başını tavana kaldırarak derin bir nefes aldı.

 

"Küçükken neler yaşadın bilmiyorum ama bir gün anlatırsan seni dinlerim. Küçükken yaşamadığın ne varsa seninle yaşarım. Yeter ki sen mutlu ol." Yanağını okşadım. Gözlerini kapattı.

 

"Teşekkür ederim." Dedi fısıldayarak. İlk defa teşekkür etmişti.

 

"Neden?"

 

"Beni sevdiğin için."

 

"Asıl ben teşekkür ederim. Senin gibi iyi kalpli ve düşünceli birinin beni sevdiği için teşekkür ederim."

 

"Şey biz şimdi neyiz?" Dedim dudaklarımı birbirine bastırarak. Gülmemek için zor duruyordum.

 

Arslan da gülerek kafasını arkaya attı.

 

"Sevgili miyiz?" Dedi kaşlarını kaldırarak.

 

"Daha çıkma teklifi almadım ki ben." Dedim ciddi olmaya çalıştığım sesimle.

 

"Tüh geç kaldık. Evliyiz biz."

 

"Hayır ben bilmiyordum evlendiğimizi. Benim rızam olmadan evlendin benimle." Göğsüne vurarak kıkırdadım.

 

Arslan kasılarak sessiz kaldığında başımı çevirdim. Düşünceli bir yüz ifadesiyle tavana bakıyordu.

 

"Arslan bir şey mi oldu?"

 

Arslan başını bana çevirerek alnımdan öptü. Gülümsedim.

 

Sessiz ortamda telefon sesi yankılandığında nefesimi üfleyerek sehpanın üzerinde duran telefona baktım.

 

"Kesin yine iş için arıyorlar." Gözlerimi devirerek konuştum.

 

Arslan beni yatağa bırakarak ayağa kalktı.

 

"Önemli olabilir güzelim." Dedi ve saçlarını karıştırarak sehpaya yürüdü. Sırtına bakarak kollarımı göğsümde birleştirdim.

 

"Söyle." Dedi sert bir sesle.

 

İşte yine o korkunç şekilde konuşuyordu.

 

Karşı tarafı dinledikten sonra kaşlarını çattı.

 

"Marina ile ilgili söyleyeceğimi söyledim ben Umut. Daha fazla bu konu deşilirse deşerim." Dediğinde korkuyla yutkundum.

 

Çok ciddili konuşuyordu.

 

"Tamam bugün gelirim şirkete. Sen de toplantı ayarla. Bakalım amaçları neymiş ibnelerin." Dedi ve kapattı.

 

Arslan arkasına dönerek bana doğru yürümeye başladı.

 

"İşe mi gideceksin?" Dedim memnunuyetsiz bir şekilde.

 

Arslan derin bir nefes alarak üzerindeki keten gömleğin düğmelerini açmaya başladı.

 

"Önemli bir iş olmasa seni bugün bırakıp gitmezdim bebeğim." Onun da hoşuna gitmiyor gibiydi.

 

"Ben de gelebilir miyim?" Dedim hevesle.

 

Arslan onaylamaz bir şekilde baktığında elini tutarak gülümsedim.

 

"Lütfen, lütfen, lütfen. Hem sana bakan kadınlar varsa onları tehdit de edebilirim." Dedim aşağıdan esmer yüzüne bakarak. İroni yapıyordum tabiki.

 

Arslan alnımdan öperek başını salladı.

 

"Öyle olsun güzelim. Hem senden ayrılmamış olurum." Dedi göz kırparak.

 

Aniden dudağıma sert bir öpücük kondurarak arkasını dönerek yürümeye başladı.

 

Afallayarak arkasından baktım şerefsizin.

 

Parmak uçlarımı dudağıma koyarak gülümsedim. Hızlı atan kalbimi ovarak yutkundum.

 

Ay resmen ikinci kez öpmüştü beni.

 

Boğazımı temizleyerek dikleştim ve yataktan atladım. Şimdi onun etkisinde olduğumu anlarsa benimle alay edebilirdi.

 

Makyaj masasının önüne gelerek saçlarıma baktım. Saçlarımı toplayacaktım. Sonuçta orası ciddi bir iş yeriydi.

 

Arslan odadan çıktığında onu süzerek dudaklarımı büzdüm.

 

Arslan telefonunu alarak bir şeyler yapmaya başladı.

 

Hep siyah takım elbise giyiyordu. Yani hep siyah giymek sıkıcıydı bence. Ama yakıştığı için omuz silkerek ben de giyinme odasına gittim. Giysilere bakarak gözlerimi kıstım.

 

Gözüme kestirdiğim kombini üzerime geçirerek aynadan kendime baktım. Çok güzel olmuştu bence.

 

 

Giyinme odasından çıktığımda sessiz olan odaya baktım. Arslan yoktu odada. Omuz silkerek makyaj masamın yanına gittim ve yüzümü nemlendirdim. Vişne çürüğü ruj sürerek kirpiklerime maskara sürdüm. Saçlarımı alttan toplamıştım zaten.

 

Aynadan kendime baktığımda güzel olduğuma kanaat getirerek omuz silktim ve üzerime kabanımı geçirdim.

 

Odadan dışarı çıktım ve etrafa bakarak merdivenlerden aşağıya inmeye başladım.

 

Arslan annesi ile durgun bir şekilde konuşuyordu.

 

Beni gördüklerinde gülümseyerek yanlarına giderek durdum.

 

"Ahuzar teyze annem geldi mi?" Dedim.

 

Arkadaşının yanına gitmişti. Yani Arslan öyle demişti. Bu bir ay çok iyiydi annem. Her zaman yanındaydım. Bazen onunla kalıyordum. Babamın mezarına gitmiştik bir hafta önce. Arslan babamın mezarını çok güzel bir şekilde bakmıştı. O çok iyi ve ince düşünceliydi işte.

 

Bir aydır doktorlarla konuşmuştuk. Annemin son bir ay içinde kötüleşeceğini söylediklerinde ve geri kalan ömründe mutlu olmasının iyi olduğunu söylemişlerdi.

 

O sırada kalbim dayanamamış ve ağrıdan dolayı baygınlık geçirmiştim. Uyandığımda uzun süre ağlamıştım. Arslan sessizce bana destek olmuştu.

 

"Daha gelmedi kızım. Ama birazdan gelir." Gülümseyerek üzerimi süzdü. "Çok güzel olmuşsun. Bir yere mi gidiyorsunuz?"

 

"Evet Ahuzar teyze. Arslan çok ısrar etti onunla iş yerine gelmem için. Ben de mecburen kabul ettim işte."

 

Arslan'ın gözlerinin benim üzerimde olduğunu hissediyordum. Ama ben bugün onunla şey yaptığım için utanıyordum.

 

"Ne güzel evlatlarım. Hem şirketten sonra biraz gezersinizde. Gece uzun zamandır şehirde gezmemişti. Gece için de değişiklik olur hem." Dedi Arslan'a bakarak.

 

Arslan'a yandan çaktırmamaya çalışarak baktığımda gözleri parlayarak beni izliyordu.

 

"Gece isterse gezeriz tabi." Dedi belimden tutarak.

 

Annesinin yanında olduğumuz için yanaklarım kızardı. Ahuzar teyzeyi bir hizmetli çağırdığında bize veda ederek mutfağa gitti.

 

Biz de evden çıkarak bahçeye çıktık. Arslan gözlüğünü takarak sert yüz ifadesine bürünerek etrafa baktı.

 

Ben de etrafa baktım. Yine bir sürü adam etrafta bekliyorlardı. Gözlerimi önümdeki arabaya çevirerek incelemeye başladım.

 

Son model bir arabaydı. Siyah ve aşırı güzeldi.

 

Arslan Umut'la işler hakkında konuşmaya başladığında ben de yan tarafta bulunan güllerin yanına gittim.

 

Çeşitli güller vardı. Bahçe çok büyüktü. Arka trafta bile büyük bir orman vardı. Oraları da bir ay içinde gezmiştim. Resmen bir orman vardı evin arkasında. Evleri zaten ayrı bir olaydı. O kadar büyüktü ki bir günümü eve ayırmıştım.

 

O arada zaten Arslan bir haftalık iş için İtalya'ya gitmişti. Benim de gelmemi istemişti ama ben annemin yanında kalmak için gitmemiştim. O zamanda Arslan'ı çok özlemiştim. Gözlerim her yerde onu aramıştı. Durmadan onu aramıştım. O kadar özlemiştim ki durmadan görüntülü bile aramıştım.

 

Beyaz gülleri dalında koklayarak okşadım.

 

"Çok güzelsiniz." Hayranlıkla konuştum. Çok güzellerdi.

 

Arkadan belime birinin sarılmasıyla irkildim. Fakat dövmeli elinden Arslan olduğunu anladığımda gülümsedim.

 

Başını boynuma gömerek öpücük kondurduğunda huzurla gözlerimi kapattım.

 

"Sen daha güzelsin yavrum."

 

Soğuk olan ellerimi Arslan'ın yanağına yaslayarak gülümsedim. Utanmak istemiyordum. Ama arada utanasım geliyordu.

 

"Arabaya binelim mi? Daha fazla üşümeni istemiyorum yavrum?" Yüzü boynumda olduğu için boğuk konuşuyordu.

 

Sessiz bir şekilde başımı sallayarak onayladım.

 

Arslan kolunu belimden çekerek soğuk olan elimi kendi ceketine koydu. Başımı omzuna yaslayarak iç çektim.

 

Arslan yürümeye başladığında onunla beraber ben de yürümeye başladım.

 

Arabanın önüne geldiğimizde Umut bana anlamlandıramadığım bir şekilde baktı.

 

Bu zamana kadar benimle tek bir kelime bile konuşmamıştı. Ama bakışları çok garipti. Sanki benim için üzülüyor gibiydi. Ama kaza geçirdiğim ve hafızamı kaybettiğim için üzülüyor olduğunu düşünüyordum.

 

Umut kapımızı açarak önümüzde bekledi. Arslan beni arabaya birndirerek kemerimi bağladı. Yanağıma öpücük kondurarak kapımı kapattı.

 

Diğer taraftan dönerek o da yanıma oturdu.

 

Umut da arabaya binerek arabayı sürmeye başladı. Arkamızdan ve önümüzden arabalar gitmeye başladığında dudaklarımı büzdüm.

 

"Bir şey mi oldu güzelim?" Arslan soğuk ellerimi büyük elleri arasına alarak kara gözlerini bana dikti.

 

"Hiç bir şey olmadı." Omuz silktim.

 

Araba bahçeden çıkarak yola girdi. Dışarıya bakan gözlerimi Arslan'a dikerek gülümsedim.

 

"Okuluna gidebileceksin güzelim artık." Dediğinde sevinçle gülümsedim.

 

"Gerçekten mi?" Dedim hevesle.

 

Arslan gülüşüme bakarak iç çekti.

 

"Tabiki yavrum. Yarın başlayacaksın. Üniversite üçüncü sınıfa gidiyorsun hatta."

 

"Sınıf mı atladım?" Dedim şaşırarak.

 

"Evet güzelim. Zaten sınavlarını vermiştin." Dediğinde başımı salladım.

 

"Yarın mı gideceğim?" Dedim heyecanla.

 

"Evet yarın gideceksin. Seni ben bırakacağım okula."

 

"Velim gibi mi?" Dedim kıkırdayarak.

 

Arslan burnuma vurarak gülümsedi.

 

"Hayır küçük hanım, kocan olarak. Hem etrafında adamlarım olacak."

 

"Neden ki?" Dedim rahatsız bir şekilde.

 

"Biliyorsun ben bir iş adamıyım ve her işte risk olduğu gibi bu işte de risk var. Düşmanlarım çok fazla. Sana zarar veremez kimse ama-" dedi dişlerini sıkarak. Sanki bu ihtimal onu delirtmişti. "Ama yine de tedbir olsun, olur mu yavrum?" Dedi çenemi tuttu ve okşadı.

 

Hiç istemesem de başımı sallayarak onayladım Arslan'ı. Şimdi onaylamayarak aklının ben de kalmasını istemiyordum.

 

"Sen nasıl bir iş adamısın ki? Ticaret ile mi uğraşıyorsun?" Dedim dudaklarımı büzerek.

 

"Ticaretle uğraşıyorum. Ama bunun yanında yaptığım bazı işler de var."

 

"Ne gibi işler?"

 

"Türkiye ve bazı ülkelerde şirketlerim var. Bununla birlikte Otellerim ve iş yerlerim var."

 

"Sen para babasısın be." Dedim şaşkın bir ifadeyle.

 

Tamam yaşadığı evden varlıklı, baya varlıklı biri olduğunu anlamıştım ama böyle konuşunca baya zengindi.

 

Arslan dudağının kenarını kaşıyarak bana baktı.

 

"Para babası demeyelim de, babam ve ailem çalıştı bunca zenginliği bize bıraktı. Ben de bu zenginliğe zenginlik kattım." Dediğinde başımı salladım.

 

"Masak bu aileyi de araştır." Dedim kahkaha atarak. Umut ön tarafta dudakları kıvrılarak araba sürmeye devam etti.

 

Arslan gözlerindeki mutlulukla elimin üstüne öpücük kondurdu.

 

"Sen nereden öğrendin yavrum bunu?"

 

"Bana bir ay önce telefon almadın mı? Sosyal medya hesapları açtım. Bak instagramda fenomen oldum." Dedim kabanımın cebinden telefonumu çıkararak instagrama girdim.

 

Arslan çatık kaşlarla telefonuma bakıyordu.

 

"Haberim var yavrum." Dedi başını sallayarak.

 

İnstagramda bir ayda on milyon takipçim olmuştu bile. Bazen evde fotoğraflarımı çekiyordum. Bazen Arslan ile fotoğraflarımı paylaşıyordum.

 

Arslan ile paylaştığım fotoğraflar daha çok ilgi çekiyordu.

 

"Bak on milyon takipçim var. Fenomenim artık." Dedim sayfamı göstererek.

 

Arslan elimden telefonumu alarak fotoğraflarıma bakmaya başladı.

 

Başımı omzuna koyarak ben de onunla beraber telefona bakmaya başladım.

 

 

gecekurtoglu Evde sıkıldığım zamanlarda Arslan'ı arıyorum😌

 

*Yorumlar devre dışı*

 

"Murat yorumları devre dışı bırakmamı istedi benden. Bazen kötü yorum yapanlar olabiliyormuş."

 

"Aferin Murat'a ilk defa doğru bir şey söylemiş."

 

 

gecekurtoglu Bakın bana ne aldıııı💖

 

*yorumlar devre dışı*

 

"Bana uzaktayken çiçek göndermiştin ya Arslan, ben de onu paylaştım."

 

"Çok güzelsin."

 

"Teşekkür ederim." Dedim sessizce.

 

 

gecekurtoglu Bu kadar yakışıklı olduğun için masak seni araştırmalı...

 

*yorumlar devre dışı*

 

"Seni etiketlemek istiyorum ama bir hesabın yok Arslan." Dedim mırıldanarak.

 

"Bu tür işlerden pek anlamam. Sosyal medya ile işim yok güzelim. Ama şirketimizin bir sosyal medyası var."

 

"Evet Kurtoğlu holding değil mi? O hesap beni takip ediyor."

 

"Hemen mi takip etti?"

 

"Hayır, hesabı açtıktan bir gün sonra. Murat bahsetmişti."

 

"Beni yakışıklı bulduğunu biliyordum."

 

"Çünkü yakışıklısın. Hem de baya. Ama çok da büyüksün. Kaç yaş var aramızda?"

 

Arslan ters bir bakış atarak telefona baktı.

 

"Yedi yaş." Diye mırıldandı.

 

"Baya büyükmüşsün." Dediğimde bana kötü bir şekilde baktı. "Ama bu koca adama çok aşığım." Dedim çenesine öpücük kondurarak.

 

Arslan şakağımdan öperek tekrar telefona baktı. Gözlerinin parlaması beni mutlu etmişti. Ama adamlarının yanında evimizde olduğumuz gibi değildi.

 

 

gecekurtoglu Telefonumun kamerası çok güzel. Bu ilk selfiem ve ilk paylaşımım. Heyecanlıyım. Çoooookkk.

 

*yorumlar devre dışı*

 

"Bu benim ilk paylaşımım. Başka yok. Ama baksana çok kişi beğendi fotoğrafı." Dedim kıkırdayarak.

 

"Her ne kadar hoşuma gitmese de kendini herkese göstermen, ama sen mutluysan ben de mutluyum."

 

"Kıskandın mı?"

 

"Neden kıskanayım güzelim? Eğer sana en ufak bir kötü söz eden olursa...her neyse işte." Dedi konuyu kapatmak isterse.

 

"Şikayet edebiliriz hakaret ve ya kötü sözleri." Dediğimde alayla güldü. Fakat sessiz kaldı.

 

"Abi geldik." Umut konuştuğunda merakla dışarıya baktım.

 

Arslan arabadan indiğinde ben de kemerimi çıkarıp kapıyı açtım. Arslan yanıma geldiğinde bacaklarımı kapıdan sarkıtarak kapıdan çıktım.

 

Arslan belimden tutarak beni yürütmeye başladığında ben de bu büyük gökdelene bakıyordum. Kurtoğlu holding yazıyordu.

 

Binanın içine girdiğimizde bazı çalışanlar bana bakarak şaşırıyor, bazıları da güler yüzüyle Arslan ve bana bakıyordu.

 

Asansöre binip ellinci katın düğmesine bastı.

 

"Vay be ne kadar büyük bir şirket." Dedim mırıldanarak.

 

"Onca yıl babam bu şirketi büyüttü ve ayakta tuttu. Ben de babamın büyüttüğü şirketi daha da büyüttüm." Dedi hüzünle gülümseyerek.

 

Kolunu sıvazladığımda bana baktı.

 

"Eğer baban senin bugünkü halini görseydi, seninle gurur duyardı Arslan. Bunu biliyorsun değil mi?"

 

"İyi ki yanımdasın güzelim." Dedi başımdan öperek. Kokusunu içine çekerek gülümsedim. Onun yanındayken huzurlu ve mutluydum.

 

"Babam öldükten sonra çok zor zamanlardı. Şirketlerimiz büyüktü ama ben bu şirketi daha da büyüterek babamın emeklerini boşa çıkarmamaya çalıştım."

 

"Bunu görüyorum. Büyük bir nam salmış şirketin adı. Çok prestijli bir şirket." Dedim onaylayarak.

 

Duran asansör ile birlikte Arslan elimden tutarak katta tek bulunan odaya ilerledi.

 

"Bu katta tek bir oda mı var?" Dedim şaşkın bakışlarla.

 

Arslan omzunun üzerinden bana baktı.

 

"Evet güzelim, sadece bize ait. Benim odamdan başka bir oda bulunmuyor."

 

"Vayy be çok havalı." Dedim dudaklarımı büzerek.

 

Odasının önünde bulunan sekreteri ayağa kalktı.

 

Önce Arslan'a sonra bana baktı. Yüzünde samimi bir gülümsemesi vardı.

 

"Efendim, hoş geldiniz." Arslan bir şey demeden önünden geçtiğinde kaşlarımı çattım. İnsan bir teşekkür ederdi.

 

"Teşekkürler. Kolay gelsin." Dedim nezaketle omzumun üzerinden.

 

Kadın başını eğerek gülümsediğinde önüme döndüm.

 

Arslan hızla odasına girdi. Sekreter de peşinden geldi. Karnındaki şişliği gördüğümde dudaklarımı büzdüm. Hamileydi bu kadın.

 

Arslan sandalyesine oturarak beni belimden tuttuğunda kadına bakmaya devam ettim.

 

"Aslı söylesene çocuklara bir kahve ve çikolatalı süt getirsinler." Dediğinde Aslı gülümseyerek bana bakarak konuştu.

 

"Hemen efendim."

 

Sekreter odadan çıktığında Arslan geriye yaslanarak beni dizine oturttu.

 

"Arslan kadını gördün mü hamileydi." Dedim gülerek.

 

Arslan başını salladı.

 

"Evet yakında işinden ayrılması gerekebilir." Diye mırıldandı.

 

"Yaaa ama çok tatlıydı kadın."

 

"Aslı iyi kızdır. Bir yamuğu olmadı bize."

 

Dizinden kalkarak üzerimdeki kabanı çıkarttım ve cam olan duvara baktım.

 

"Vay manzara ne kadar güzel." Dedim mırıldanarak.

 

İçeriye bir kadın girerek elindeki içecekleri bırakırken teşekkür ettim. Kadın gülümseyerek dışarıya çıktı.

 

İçeriye tekrar Aslı girerek Arslan'a baktı.

 

"Arslan bey yarım saat sonra İtalyan iş adamları gelecekler. Toplantı odası hazır." Dediğinde Arslan önündeki bilgisayarı açarak bir şeyler yaptı.

 

"Tamam geldiklerinde haber ver. Dertleri neymiş öğrenelim." Dedi sert bir sesle.

 

Aslı başını sallayarak çıktığında ben de onunla beraber çıkmak için kapıya doğru yürümeye başladım.

 

"Nereye Gece?"

 

Arslan sert sesiyle konuştuğunda arkamı döndüm.

 

Ceketini çıkarmış, gömleğinin kollarını sıyırmıştı bile.

 

"Sıkıldım biraz. Hem sen de çalışacaksın herhalde?" Dedim sorar gibi.

 

Arslan kolundaki saate bakarak gözlerini kıstı.

 

"On dakikalık bir aralığım var. Seninle vakit geçirmek daha iyi olur. Gel yanıma." Dedi mırıldanarak.

 

Yanına adımlayarak elini tuttum.

 

"Hadi gel o zaman şirkette dolaşalım." Dedim siyah gözlerine bakarak.

 

Arslan iç çekerek ayağa kalktığında gülümsedim.

 

Kocaman adam benim her istediğimi yapıyordu. Kıkırdayarak ellerimi Arslan'ın bir elinde birleştirdim.

 

Arslan kaşlarını çattı.

 

"Ne oldu yavrum? Neden gülüyorsun?"

 

"Her dediğimi yapıyorsun ya, ama kocaman adamsın." Omuz silktim.

 

Arslan boşta kalan eliyle yanağımı okşadı.

 

"Sen ne istersen yaparım, neyden rahatsız olursan değiştiririm. Senin sözün önemli benim için. Başkası değil ki?" Dedi dudağımın kenarına dudaklarını bastırarak öptüğünde hızlanan kalbim ve titreyen ellerimle omzunu tuttum. "Sen yeter ki yanımda ol." Fısıldayarak konuşmasıyla etkisinden çıkmaya çalışarak yutkundum.

 

"Olurum." Dedim titrek bir sesle. "Yanında olurum."

 

Arslan yutkunarak dudağıma yönelmeye başladığında gözlerimi kapatarak kazağımın eteğini sıktım.

 

Kapı sert bir şekilde açıldığında gözlerimi büyüterek geriye çekildim.

 

"Abi- amına koyayım. Özür dilerim. Ben şey-"

 

"Sussana arsız herif!!" Nazlı'nın sesini duyduğumda kızarmış yanaklarımla beraber yutkundum. Arkamı dönerek yüzümü ellerimle kapattım.

 

"Siktir git Murat!!" Arslan herhalde kapıya bir şey fırlatmıştı. Ama kapının kapanma sesi çoktan duyulmuştu.

 

"Gece güzelim." Arslan belimden tutarak beni kendine çevirdiğinde başımı göğsüne gömerek homurtu çıkardım.

 

"Ben nasıl onların gözlerine bakarım Arslan. Çok utanıyorum." Dedim ağlak bir sesle.

 

Arslan saçlarımı okşadı ve burnundan sert bir nefes verdi.

 

"Gece biz evliyiz. Bu şeyler normal. Ama o ibnenin, dan diye odaya dalması yanlış. Sakın utanma."

 

"Senin için demesi kolay. Ama utanıyorum." Dedim oflayarak.

 

Kapı tekrar çaldığında Arslan'dan ayrılarak patron koltuğuna oturdum.

 

"Arslan bey özür dilerim ama kardeşiniz aniden girdiği için durduramadım."

 

"Bir şey olmaz Aslı. Ama bir daha olmasın."

 

"Peki efendim. Bu arada toplantı yapacağımız kişiler geldi ve sizi bekliyorlar." Dedi çekingen bir şekilde.

 

"Tamam beş dakikaya geliyorum."

 

Aslı başını sallayarak çıktığında kollarımı göğsümde birleştirdim.

 

Murat'ı öldürmek istiyordum. Hayvan herif bir insanın odasına dan diye girinir miydi? Bir de yanında Nazlı'yı getirmişti. Edi ile büdü gibi...

 

Arslan arkasına dönerek bana baktığında omuz silktim.

 

"Birazdan geliyorum güzelim. Bu toplantı bittikten sonra yemek yemeye gideriz. Sonra da biraz gezeriz." Dediğinde başımı salladım.

 

Arslan yanıma gelerek saçımdan öptü ve odadan çıktı.

 

Murat ve Nazlı içeriye didişerek girdiklerinde alt dudağımı ısırdım.

 

Murat kaşlarını kaldırarak bana baktı.

 

"Vay Gece yenge çinli prensesler gibi kaleyi içten fetedecek. Koltuğu kapmışsın bile." Dediğinde gözlerimi devirdim.

 

Nazlı önümdeki koltuğa oturduğunda ellerimi önümde birleştirerek masada eğildim.

 

"Nazlı bu Murat'la olursan dünyanın en garip mi desem. Ve ya bahtsız insanı olursun."

 

Murat sırıtarak bana baktı.

 

"Zaten bana baktığı yok Gece yenge. Ama Arslan abime bakmışsın bakıyorum." Dedi imayla.

 

Nazlı gözlerini devirerek sessiz kaldı.

 

"Sana nasıl baksın ki. Sen özele bile saygı duymayan bir insansın. Git önce görgü kuralları öğren. Yoksa sana öğretmek durumunda kalabilirim."

 

İma ettiği şeyle yanaklarım kızarmıştı ama yine de cevabımı vermek istemiştim.

 

Daha fazla Murat'ın bu imalarını dinlememek için ayağa kalktım.

 

"Ben bir lavaboya gidiyorum." Dedim odanın kapısına yürürken.

 

Murat başını sallayarak onayladığında odadan dışarıya çıktım. Aslı'nın bilgisayarın başında bilgisayar ile ilgilendiğini gördüğümde gülümsedim.

 

Aslı da bana bakarak gülümsedi ama telaşla ayağa kalkacakken elimle durdurdum.

 

"Lütfen ayağa kalkmayın. Ben sadece sıkıldığım için etrafa bakmak istemiştim." Dedim yumuşak bir sesle.

 

Aslı başını sallayarak yerine yavaş bir şekilde oturdu.

 

"Bebeğiniz kaç aylık?" Dedim karnına bakarak.

 

Masanın yanında durarak kalçamı masaya yasladım.

 

"Altı aylık." Dedi karnını okşayarak.

 

"Az kalmış doğmasına. Allah sağ salim kucağınıza almayı nasip etsin." Amin diye mırıldandı.

 

"Cinsiyeti nedir?"

 

"Kızımız olacak." Dedi gözleri parlayarak.

 

"Çok güzel bir his olmalı." Dedim mırıldanarak.

 

"Evet Gece hanım, çok güzel bir his anne olmak. Onun sizin bir parçası olması bile sevmeniz için yeterli." Dedi karnına sevgiyle bakarak. "Umarım size de nasip olur."

 

Gözlerimi kaçırarak sessiz kaldım. Daha yeni yeni ikinci kez aşık olduğum kocamla bir bebeğimiz olma hissi uzaktı.

 

Ama bir yandan düşününce de bir bebeğimizin olması ve Arslan'ın o bebeğe babalık etmesi gülümsememe neden oldu.

 

"Gülümsüyorsunuz. Kalbinizde bir yerlerde sizin de anne olma isteği var. Bunu gözlerinizden anladım." Dedi gülümseyerek.

 

"Hayır şu an düşünmüyoruz." Dedim omuz silkerek.

 

Aslı daha fazla konuşmayarak başını salladı.

 

"Haddim değil ama...ama Arslan bey sizinle olduğundan beri çok mutlu. O hep sinirli ve sert olurdu. Ama sizinle olduğundan beri çok değişti." Şakağımı kaşıyarak dudaklarımı birbirine bastırdım.

 

Bunun farkındaydım. İnsanlara çok sert davranıyordu. Ama bana karşı çok iyiydi. Sanki çok değerli bir mücevhermişim gibi davranıyordu.

 

"Kaza olduktan sonra çok yıpranmış olmalı. Ama geçti gitti kötü günler." Dediğimde başını salladı.

 

"Şirkete bile doğru düzgün gelmemişti. Geldiği zamanlarda da asla işlerle ilgilenmiyordu zaten. Sadece imzalancak belgelerle ilgilenip, sizin yanınıza geliyordu."

 

Arslan çok zor günler geçirmişti. Ve şimdi o halini hayal edince kalbim ağrıyordu. Kim sevdiği adamı acı içinde hayal etmek isterdi ki?

 

On dakika boyunca Aslı ile sohbet ettikten sonra lavaboya gittim. Elimi yıkayarak lavabodan çıktığımda asansöre bindim ve toplantı odası olduğunu düşündüğüm katı tuşladım.

 

Asansör durduğunda açılan kapıdan dışarı çıktım ve etrafa baktım.

 

Toplantı odası olduğunu düşündüğüm yerden çok büyük sesler geliyordu. Odanın önüne geldiğimde Arslan'ın gürleyen sesini duydum.

 

"İtalya'nın mafya babası benim arkadaşım amına koyayım!! Armani Lorenzo ile beni tehdit ettiğine göre ölmeyi göze almışsındır!!! Seni öldürmeyeceğim Alex!! Seni Lorenzo'ya gönderecek seni kendine has işkencesi ile öldürmesini burada bütün adamlarıma izleteceğim pezevenk!!" Arslan gürleyerek ve acımasız bir şekilde konuştu.

 

Korkuyla yutkundum. Ne diyordu Arslan. Ne öldürmesi? Ne mafyası?

 

Arkamdan birinin bana çarpması ile korkuyla çığlık attım. Bana çarpan kişiye baktığımda peçeli bir kadın vardı. Siyahlar içinde ve bana gözleri parlayarak bakıyordu. Normalde kapalı kadınlardan korkmazdım ama bu kadının gözleri bana garip bir ışıltıyla bakıyordu.

 

"B-bir şey-"

 

"Şşşş."

 

Kadın anında beni susturdu ve elime bir şey sıkıştırarak geldiği gibi gitti. Eli soğuktu ve beni korkutmuştu. Hızlı nefesler alarak elimdeki kağıda baktım.

 

İçerideki sesler kesilmişti ama hala Arslan yanıma gelmemişti.

 

Elimdeki notu titreyen ellerimle açarak okumaya başladım.

 

Zaimoğlu

 

Kaşlarımı çattım. Neydi bu be. Film falan mı çekiliyordu burada. Titrek bir nefes aldım.

 

"Gece güzelim." İrkilerek Arkamda bana seslenen Arslan'a baktım. Bana düz bir ifadeyle bakıyordu.

 

"Ne yapıyorsun burada bebeğim."

 

"Ben şey seni görmek istemiştim ama sen... sen biraz bağırıyordun. Orada neler oluyor?" Dedim merakla.

 

Arslan yanıma kadar gelerek hızla omzumdan tuttu. Sanki bir şeyleri görmemi istemiyordu.

 

Aceleyle beni asansöre yürüttüğünde o kadının ve Arslan'ın söylediklerinin şokuyla beni yönlendirmesine izin verdim.

 

"Orada neden mafya ve öldürme lafları-"

 

Arslan kahkaha attığında yutkundum.

 

"Bebeğim, sadece iş adamları ile anlaşmazlık oldu. Ve bizi mafyalar ile tehdit ediyorlardı. Ama bizi öyle şeylerle korkutamazlar. Çünkü yalan söylüyorlar. Biz de yalan söyledik onlar korksunlar diye." Dediğinde korkuyla gözlerimi büyüttüm.

 

"Arslan ya gerçekten mafya tutup, sana zarar verirlerse." Dedim gözlerim dolarak. Arslan'ın zarar görmesine dayanamazdım. Sevdiğim adama zarar gelirse delirirdim.

 

Arslan bir an gülecek gibi oldu ama sonradan kendini tuttu.

 

"Bebeğim böyle bir şey olmaz. Bunun için sakın korkma. Bunlar kendini bilmez insanlar. Bizi on yıldır durmadan tehdit ediyorlar ama bak bugüne kadar hiç bir şey olmadı." Dediğinde başımı salladım.

 

"Ama yine de kendine dikkat et." Dedim başımı kaldırarak.

 

Asansörün kapısı açıldığında dışarıya çıktım.

 

"Bir şey olmaz yavrum." Dedi ellerimi tutarak. "Ban- elindeki ne?" Dedi kaşlarını çatarak.

 

Elimdeki notu alarak bana baktı.

 

"Peçeli bir kadın elime sıkıştırdı ve gitti." Dedim omuz silkerek.

 

Arslan küfür ederek notu açtığında kaşlarımı çattım. Notu okuduğunda sinirden kızarmaya başladı. Boynundaki damarlar çıkmıştı ve dişlerini sıkıyordu. Çok korkunç görünüyordu.

 

"Umut!! Gel buraya amına koyayım!!" Dedi bağırarak. Korktuğum için bir iki adım geriledim. Arslan uzaklaştığımı gördüğünde beni yanına çekti ve arkasına aldı.

 

"Umut git bütün çıkışları kapat!! Zaimoğullarından biri girmiş!! Gece'ye bu notu vermiş!! Çabuk ol!!" Dedi kükreyerek.

 

Arslan'ı ilk defa böyle görüyordum. Ve çok korkunç görünüyordu.

 

Neden böyle büyük bir tepki vermişlerdi ki?

 

O kadın kimdi ki? Çok mu tehlikeli biriydi?

 

Arslan arkasını dönerek kocaman kollarıyla beni sararak yürütmeye başladı.

 

"Arslan neler oluyor?" Dedim korkuyla yutkunarak.

 

"Bir şey yok bebeğim."

 

Odaya girdiğimizde Murat çatık kaşlarla ayağa kalktı.

 

"Ne oluyor abi?" Dedi Murat.

 

Arslan beni deri koltuğa oturtarak. Camları bir teknolojiyle kapattı.

 

Korkuyla etrafıma bakıyordum. Birden ne olmuştu ki?

 

"Zaimoğulları!!! Zaimoğulları benim şirketime kadar girmiş!!" Dedi notu Murat'a vererek.

 

Arslan çıldırmış gibiydi.

 

Murat notu okuduktan sonra abisine baktı.

 

"Bilmiyorum abi ama bunlar takıntılı düşüncelere sahip insanlar olabilir. Zaten yaptıkları şeylerde bunu kanıtlıyor." Dedi abisine bakarak.

 

Arslan önündeki sehpaya tekme attığında çığlık attım.

 

"Abi Gece korkuyor!! Sakin ol!!"

 

Arslan bana doğru gelerek yanıma oturdu ve beni kucağına çekti. Derin derin nefesler aldım.

 

"Özür dilerim bebeğim. Özür dilerim. Ama seni kaybedemem. Kaybedemem!! Ölecekler. Başka çaresi yok."

 

"Abi sussana kız daha çok korkuyor!"

 

Arslan sessiz kalarak başını boynuma gömdü ve sayıklamaya başladı.

 

Murat'a baktığımda nota kaşları çatık bir şekilde bakıyordu.

 

Arslan'ın sakin kalması için saçlarını okşadım.

 

"Arslan sakinleş. Bak ben buradayım. Tamam m?" Dediğimde başını salladı.

 

"Buradasın."

 

"Evet buradayım. Hadi biraz sakinleş." Dediğimde derin nefesler alarak başını salladı.

 

Nefesimi üfleyerek gözlerimi kapattım. Bu yaşadıklarım ne oluyordu bilmiyordum ama Arslan'ın söyledikleri yüzünden iyi bir şey olmadığını anlamıştım.

 

♧ ♧ ♧

Bölüm : 26.01.2025 19:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...