
♧ ♧ ♧
"Gece bize o kadından bahset. Nasıl biriydi o kadın?" Dedi Arslan Gece'nin saçlarını okşayarak.
"Sabahtandır anlatıyorum Arslan. Simsiyah giyinmişti ve peçeli bir kadındı. Kapalıydı. Bu kadar." Dedi oflayarak. Sabahtandır buradaydı ve artık sıkılmaya başlamıştı.
Arslan derin bir nefes alarak Umut'a baktı.
Güvenlik kameralar devre dışıydı. Ama otopark ve yangın merdiveninde ölen çalışanlar vardı. Büyük ihtimalle o kadın öldürmüştü.
"Sana bir şey dedi mi peki yenge?" Dedi Umut ifadesiz bir sesle.
"Hayır söylemedi. Sadece garip garip baktı. Bir de kimsiniz, ne oldu diye soracakken beni susturdu ve elime o notu bıraktı." Dedi.
Notun büyük bir bölümünü unutmuştu bile. Zaten bunca kaostan sonra unutmaması imkansızdı.
Arslan yüzünü sıvazlayarak başını salladı.
"Tamam bebeğim. Yeterli bu kadar. Sen şimdi biraz beni bekle burada. Bir yerde yemek yemeye gideriz." Dedi sevdiği kadının güzel kokan saçlarından öperek.
Gece aç olduğu için hemen başını salladı.
Sabahtandır acıkmıştı ve yemek yemek istiyordu.
Umut ve Arslan dışarıya çıkarak karşı karşıya durdular.
"Alex ve yanındaki adamları Armani'ye gönder. Armani psikopatı halleder. Şimdi kendi adı geçti diye kendisi öldürmek ister. Bir de o kadını ve ailesini araştırın. Bu psikopatların Gece'ye yaklaşması demek benim tüm Mardin'i kana bulamam demek." Dedi.
Umut başını sallayarak Arslan'ı onayladı. Alex ve adamlarını zaten daha önceden İtalya'ya postalamıştı. Alex'in bir adamının ağzı yüzü toplantı odasında dağılmıştı ama mecburen onu da göndermişti.
"Alex ve adamlarını gönderdim bile abi. O kadını ve Zaimoğullarını araştırıyoruz. Abi kendini dizginle. Normalde o aileyi alırdık ama ortada Gece yenge var. Aşiretler birbirine girerse en büyük zararı yenge görür. Zaten onların hepsi ölecekler. Sadece biraz sabretmemiz lazım." Dedi Umut abisine düz bir ifadeyle bakarken.
Arslan bir şey demeden tekrar odasına girdiğinde Gece'nin oturduğu yere baktı.
Gece telefonuyla uğraşıyordu.
Arslan Gece'nin yanına giderek oturdu.
"Ne yapıyorsun güzelim?" Dedi Arslan temkinli bir ifadeyle.
Gece omuz silkerek telefona bakmaya devam etti.
"Annemi aradım ve eve geldiğini öğrendim. Şimdi de sosyal medyada geziniyordum." Dedi telefonun ekranını kapatarak.
Arslan derin bir nefes alarak Gece'yi onayladı.
"O kadın kimmiş öğrendin mi?" Dedi merakla.
"Öğrendim güzelim. Temizlik görevlisi olan bir adamın annesiymiş. Peşinden gelmiş ve şirkette dolaşıp durmuş."
"Nasıl yani anlamadım?"
"Kadının kafası bir gidip bir geliyormuş. Oğlunu takip edip buraya kadar gelmiş. Eh sonra da şirkette dolaşıp durmuş. Sonra da seninle denk gelmiş." Dediğinde Gece başını salladı.
"Kadına yazık ama. Onun tedavisini üstlensen de tedavi görse. Böyle durmadan kaçarsa kötü kişiler ona zarar verebilir." Arslan bir an gülecek gibi oldu. Gece resmen zalim olan bir ailenin fertine bilmese bile üzülüyordu.
Arslan Gece'nin dudağına küçük bir öpücük kondurduğunda Gece derin bir nefes aldı.
Gece'nin kalbi hızla atıyordu. Arslan ona ne zaman yaklaşsa hızlı atıyordu ama Gece bu durumu görmezden geliyordu.
Arslan Gece'nin dudaklarından ayrıldığında yutkundu. Gece'yi durmadan öpmek istiyordu ama sevdiği kadının rahatsız olmasını istemiyordu.
Gece utanarak başını Arslan'ın göğsüne gömdüğünde Arslan sırıttı.
Sevdiği kadın kendisini seviyordu. Aşıktı. Buna bazen inanamıyordu ama Gece'nin bakışıyla gerçek olduğunu anlıyordu.
"Utangaç güzelim benim." Dedi Arslan Gece'nin belini sararak.
Gece elini yumruk yaparak Arslan'ın omzuna vurdu.
Gece sessiz kaldığında Arslan saçlarından öptü.
"Yemek yemeye gidelim mi? Hem ilaçlarını da içmen lazım yavrum." Arslan konuştuğunda Gece anında başını salladı.
Çok acıkmıştı ve güzel bir yemek yemek istiyordu.
Arslan ve Gece şirketten ayrılarak arabaya bindiler.
"Arslan sokakta biraz dolaşalım mı? Hem sokak lezzetlerini yeriz. Ben sosyal medyada izlediğim sokak yemeklerini çok merak ediyorum." Dedi hevesle.
Arslan gülümseyerek başını salladı. Bu kadının yanında ne kadar çok gülümsüyordu.
Araba caddede durduğunda Gece hevesle dışarıya baktı. Herkes bu arabalara bakıyordu. Omuz silkti.
Arslan ve Gece arabadan indiklerinde Gece etrafındaki adamlara baktı. Bir sürü koruma uzaktan etrafa bakıyordu. Bu durum onu her ne kadar rahatsız etse de dile getirip de ortamda gerilim yaratmak istemiyordu.
"Arslan bir dur canım." Dediğinde Arslan derin bir nefes aldı. İlk defa kendisine adı dışında başka bir isimle hitap ediyordu. Bu kadın ne yapsa etkileniyordu. Orası ayrıydı.
Gece kaydettiği videoyu Arslan'a gösterdi.
"Bundan yemek istiyorum Arslan'ım. Bak çok lezzetli." Dediğinde Arslan yutkundu. Sahiplik ekiyle hitap etmişti bu seferde. Bu güzellik bugün sınırlarını zorluyordu.
"İskender mi yemek istiyorsun güzelim."
"Evet Arslan. Çok lezzetli yapıyordu abi. Hadi gidelim yiyelim." Dedi ciddiyetle. Gece'nin önünden yürümesiyle Arslan iç çekerek arkasından baktı ve ellerini cebine koyarak önden giden Gece'yi izleyerek yürümeye başladı.
Gece bütün vitrinlere bakıyor ve Arslan'a dönerek yorumlar yapıyordu.
Arslan ise sert bir yüz ifadesiyle karısına bakıyordu. Dışarıda istese de gülümsemiyordu. Bunu istese de yapamıyordu. Merkezde küçükken o kadar kötü şeyler yaşamıştı ki dışarıda asla adam akıllı gülmezdi.
Ama bu kadının yanında gülebiliyordu işte.
İskender yemek için güzel ve mütevazi bir yere girdiklerinde Gece heyecanla etrafına baktı.
Arslan Gece'nin belinden tutarak güzel bir masaya geçtiler. Siparişler alındıktan sonra Gece Arslan'a baktı.
"Çok acıktım Arslan. Seni bile yiyebilirim şu an." Dedi etrafına bakarak mırıldandı.
"Yiyebilirsin yavrum." Arslan boğuk bir sesle konuştuğunda Gece ona baktı.
Anladığı şeyle yanakları kızardı.
"Sapık mısın be?" Dedi gözlerini kaçırarak.
"Hayır aşığım." Dedi Gece'nin kızarmış yanaklarına bakarak.
Gece gülümsememek için boğazını temizledi.
"B-ben de, ben de aşığım ki." Dedi sessizce.
Arslan alt dudağını ısırarak titrek bir nefes aldı.
"Gece kurbanın olayım şöyle pat diye söyleme. Bazen ölecek gibi oluyorum."
Gece karşısında oturmuş böyle konuşan adama baktı. Kocaman ve korkutucu görünen adam kedi gibi olmuştu.
"Ama aşığım ki. Seni çok seviyorum." Dedi sevgiyle.
Sanki karşısında sevgi bekleyen bir insan vardı. Ama en çok Arslan sevilmeyi hakediyordu. Bu yüzden artık her an sevgiyle yaklaşacaktı. Onu çok seviyordu. Bunu Bir aydır hissediyordu. Arslan onun için çok önemliydi.
Arslan dudaklarını yalayarak derin bir nefes aldı. Karşıda oturan Gece'nin ellerini öptü.
Gece ayağa kalkarak Arslan'ın yanında oturdu.
"Ayrı kalmayalım Arslan." Dedi başını Arslan'ın omzuna yaslayarak.
Arslan kolunu Gece'nin omzuna sararak başına öpücük kondurdu.
Yemekler geldiğinde Gece Arslan'dan ayrılarak önündeki iskenderden bir kaşık alarak gözlerini kapattı.
"Bu çok güzel Arslan." Dedi Gece mırıltılar çıkararak.
Arslan etrafına bakarak önüne döndü. Adamları restorantı sarmışlardı. İçeride de adamları vardı.
"Afiyet olsun güzelim." Dedi Gece'ye gözleri parlayarak baktı.
"Arslan sen de ye. Bak bakalım nasılmış?" Dedi Arslan'a bakarak.
Arslan iskenderden alarak çiğnemeye başladı.
Gece heyecanla Arslan'a baktı.
"Nasıl?" Dedi Gece. Önerdiği şeyi beğenmesini istiyordu.
Arslan yutkunarak gülümsedi.
"Benim biricik eşimin önerdiği yemek nasıl kötü olsun ki. Muhteşem." Dediğinde Gece sevinçle gülümseyerek kafasını salladı ve yemeğini yemeye devam etti.
Yemekler bitince Gece'nin istediği tatlılar da gelmişti.
Gece önüne gelen sütlaça baktı. Çok güzel görünüyordu. Gece tatlıdan bir parça alarak gülümsedi.
"Ya bu ne kadar güzel. Arslan sen niye yemiyorsun." Dedi Gece Arslan'ın önündeki simsiyah kahvesine bakarak.
"Tatlı yemem ben güzelim. Sevmem." Dediğinde Gece cilveyle gülümsedi.
"Yani beni mi sevmiyorsun?"
"Sevdiğim tek tatlı sensin." Dedi gülümseyerek. Ama sonra kaşlarını çattı. Resmen liseli ergenlere dönmüştü.
Gece kıkırdayarak tatlısına geri döndü.
Gece'nin aklına gelen şeyle başını tatlıdan kaldırarak Arslan'a baktı.
"Ben ilaçlarımı yanıma almadım Arslan." Dedi Gece suçlulukla.
"Benim yanımda güzelim. Kafanı yorma sen." Dediğinde Gece başını salladı.
"Arslan benim durmadan o ilaçları içmem gerekli mi? En azından kalp ile ilgili olan ilaçları içip, hafıza kaybı ile ilgili-"
"Olmaz Gece'm. Sağlığın için bütün ilaçları içmen gerek." Dedi taviz vermeyen bir sesle.
Gece sesi ve tavrı değişen Arslan'a garip garip bakarak başını salladı.
"Tamam ben sadece önermek için öyle söyledim." Dediğinde Arslan derin bir nefes aldı.
"Biliyorum o ilaçları içmekten hoşlanmıyorsun ama hafızan ve sağlığın için bu gerekli." Dedi Arslan Gece'nin omzunu sıkarak.
Gece başını sallayarak sessiz kaldı.
Havanın kararmaya başlaması ile Gece ayağa kalktı.
"Hadi Arslan gel dışarıda biraz gezinelim. Her yer ışıl ışıl." Dedi camdan dışarıya bakarak.
Arslan Gece'nin mutlu olduğunu gördüğünde başını salladı.
Dışarıya çıktıklarında Arslan Gece'nin atkı ve şapkasını taktı. Ellerine eldiven takarken Gece homurdandı.
"Ben bebek miyim Arslan. Ben takarım eldivenimi." Dedi elinden elini çekti ve eldivenini kendi taktı.
"Seninle vakit geçirmek hoşuma gidiyor Gece." Diye mırıldandı Arslan ama Gece duymadı.
Gece önden yürüyerek etrafa bakıyordu. İnsanlar yanlarından geçmiyordu. Çünkü korumalar vardı.
"Arslan kestane istiyorum." Dedi hevesle.
Arslan adamlarından birine baş işareti yaptığında adam kestane almaya gitti.
Kestaneleri getirdiğinde Gece önündeki kediye koştu. Beyaz tüylü ama çok tatlıydı.
"Çok teşekkür ederim kestane için." Dedi adama bakarak. Adam sert yüzünü gram oynatmadan geldiği gibi yerine geri gitti.
Gece kaba adamın arkasından ters ters baktı. Adamlar kendisinin yüzüne bile bakmıyorlardı.
Gece tekrar önündeki kedinin yanına çökerek kediyi sevmeye başladı.
"Sen ne kadar tatlısın kedicik. Bembeyaz kar topu gibisin." Dedi kıkırdayarak.
Kedi hırlayarak Gece'ye sürtündüğünde kıkırdadı.
"Annen yok mu senin kedicik? Yoksa seni çalabilir miyim?" Dedi gıdığını okşayarak. Kedi patilerini Gece'nin dizine koyduğunda dudaklarını büzdü.
Beyaz bir kediydi ama bakımsız bir yavru kediydi. Annesinin olmadığını düşünüyordu. Çünkü eğer annesi olsaydı böyle olmazdı.
Arslan Gece'nin belini kavrayarak havaya kaldırdığında Gece huysuz bir ses çıkardı.
"Neden uzağıma gidiyorsun guzelim. Elini bırakmamalıydım." Dedi Arslan kendi kendine.
"Ama o kedi çok tatlı Arslan. Onu istiyorum. Bana onu ver." Dedi Gece ellerini kediye uzatarak.
Arslan gecenin ellerini silerek homurdandı.
"Ya hastalık kaparsan Gece. Her şeye öyle atlama." Dedi sert sesiyle.
Gece kaşlarını çatarak Arslan'dan uzaklaşmaya çalıştı.
"Hayır o kedi hasta değildi. Sadece bakımsız. Onu istiyorum ben. Eğer almazsan giderim." Dedi Gece panikleyerek.
Arslan burnundan sert bir nefes vererek adamlardan birine işaret verdi.
"Bak Rıfat şimdi onu veterinere götürecek. Bakımını yapıp sana getirecek tamam mı?" Dedi Arslan sıkıntılı bir nefes alarak.
Gece'nin inatçılık yapmasını istemiyordu.
"Söz verdin ama. Bugün evimize getirecekler o kediyi değil mi?" Dedi emin olmak isteyerek.
Arslan başını sallayarak soğumuş ellerini tuttu Gece'nin.
"Akşam senin yanında o kedi tamam mı? Ben ne zaman senin dediğini ikilettim güzelim." Dedi dudağının kenarına öpücük kondurarak.
Gece sevinçle Arslan'ın beline sarıldı.
"Çok teşekkür ederim Arslan. İyi ki benim kocamsın. Seni çok seviyorum." Dedi hararetle.
Arslan bir an düşündü. Normal kadınlar para ve ya mücevherle mutlu olurdu. Güçle mutlu olurdu. İş ortaklarının karılarının bazıları böyleydi. Ama Gece bir kere bile Arslan'ın parasına ve ya servetiyle ilgilenmemişti. Bir kedi sayesinde bile çok mutlu olabiliyordu.
Arslan Allah'a şükretti. Biricik karısını ona nasip ettiği için şükretti.
Gece hapşırdığında endişeyle Gece'yi kucağına aldı.
"Hasta mı oluyorsun yavrum?"
"Hayır olmuyorum. Ben iyiyim." Dedi burnunu çekerek. Soğuktan burnu ve yanakları kızarmıştı. Ve şapşal şapşal etrafa bakıyordu.
"Üşümeni istemiyorum. Eve gidiyoruz." Dedi arabaya yürümeye başlayarak.
"Ya hayır Arslan!! Ben çok eğleniyordum!!"
"Olmaz güzelim hasta olmana göz yumamam." Dedi sert bir sesle.
"Ya lütfen Arslan! Biraz daha gezelim. Hem kestanelerim kaldı."
"Sana çok kestane alacağım bebeğim. Biz eve varmadan kestaneler olmuş olacak." Dedi Gece'nin kızarmış burnuna bakarak. Beyaz tenli olduğu için her zaman her şeyde kızarıyordu.
"Gelmek istemiyorum!!"
"Gece!! Bak hasta olmanı istemiyorum. Beni biraz dinle tamam mı?" Gece Arslan'ı yutkunarak onayladı. Yüksek seslerden hoşlanmıyordu.
"Tamam eve gidelim." Diye mırıldandı.
Gece kafasını göğsüne koyduğunda Arslan, Gece'nin yüzünü elinin tersiyle okşadı.
"Uysal güzelim benim." Dedi sevgiyle.
"Kedi miyim ben?"
"Benim kedim." Gece gözlerini devirerek arkasında duran kediye ellerini uzattı.
"Bugün kedimi istiyorum Arslan."
"Bugün kedin seninle olacak. Sen kendi kedini seversin. Ben de kendi kedimi." Dedi Gece'nin yanağına sert bir öpücük kondurarak.
Gece utanmamaya çalışarak dudaklarını yaladı.
"Şapşal." Diye güldü. Başaramamıştı...
Arslan yüzünü Gece'ye yaklaştırarak fısıldadı.
"Şapşal mıyım?"
Gece kıkırdayarak başını sağa sola salladı.
"Hayır şapşal değilsin." Dedi Gece burnunu çekerek.
"Öyle dedin ama." Arslan keyifle mırıldandı.
"Ben istediğim her şeyi derim bir kere." Dedi Gece.
Arslan Gece'yi arabaya bindirerek kemerini bağladı. Gece'nin pembe duran dudaklarına yaklaşarak yutkundu.
"Öpmek istiyorum seni."
Gece işaret parmağını dudağına bastırdı.
"Olmaz." Dedi etrafa bakarken. Biri görürse çok utanırdı.
Arslan suratını astı ama sonra aklına gelenle Gece'nin yanağını okşadı.
"Kollarımın arasında olman bile imkansızdı. Ama şimdi yanımdasın. Seni öpmek için kıvranıp duruyorum. Hayat ne garip değil mi?"
Arslan Gece'nin şakağından öperek kapıyı kapattı.
♧ ♧ ♧
"Arslan baksana çok güzel uyuyor bu." Dedim uyuyan kediye sevgiyle bakarak.
Akşam eve geldiğimizde annemle ilgilenmiş ve kestane yemiştim. Annemin uykusunun gelmesiyle uyumaya gitmişti.
Arslanın da işleri olduğu için çalışma odasına çekilmişti.
Arslan'ın adamları kediyi getirdiklerinde çok mutlu olmuştum. Kedi pamuk gibi olmuştu. Kediye mama verdiğimde uyuya kalmıştı.
Katımızda bulunan oturma odasına bırakmıştım kedinin yatağını. Mama kabı ve suyunu da yanına bırakmıştım. Çok güzel olmuştu.
Arslan altında sadece eşofman altıyla yanıma geldi.
"Pezevenge bak nasıl da rahat uyuyor." Arslan yanıma gelerek oturdu.
"Onun hakkında öyle konuşma Arslan." Dedim ters bir şekilde bakarak.
Arslan kaşlarını kaldırdı ve beni omzumdan tutarak göğsüne çekti.
"Daha şimdiden pabucumuz dama atıldı bile. Belki de bu pezevengi ortadan kaldırmam gerekebilir."
"Onun adı o dediğin şeyden değil tamam mı? Onun bir adı var. Mazhar." Arslan ilk önce beni anlamaya çalışır gibi baktıktan sonra güldü.
"Mazhar mı? Gece cidden mi?"
Alınarak kaşlarımı çattım.
"Ne o beğenemedin mi? Bence çok güzel." Dedim mırıldanarak.
Arslan gülmeyi keserek omzumu öptü. Şerefsiz çok güzel gülüyordu. Bu yüzden ona kızgın kalasım gelmiyordu.
"Hayır güzelim, isim çok güzel. Mazhar'a da yakıştı. Ama neden bu isim bunu anlamadım." Dedi uyuyan Mazhar'a bakarak.
"Bir tane film izlemiştim ya dün, orada çok sevdiğim oyuncunun adı Mazhar'dı. Oradan aklıma geldi. Adam yaşlı olduğu için çok tontondu. Ama yakışmış bence." Dedim uyuyan Mazhar'a bakarak.
Cenin pozisyonunda uyuyordu.
Arslan iç çekerek başını salladı.
"Böyle deyince ben de yakıştırdım güzelim. Çok güzel bir seçim. Ama hatırlat da çocuklarımızın ismini seçerken garip film ve ya diziler seyretme." Dedi alay ederek.
Kaşlarımı çatarak Arslan'dan uzaklaşmak için hamle yaptım.
"Çok kötüsün Arslan!! Çok, çok kötüsün!"
Arslan belimi sıkıca tutarak kucağına çekti beni.
"Şaka yapıyorum yavrum."
"Yaşlı olduğun için şaka yaptığını unuttum." Diyerek sinir bozucu bir şekilde gülümsedim.
Arslan ters ters baktığında yüzümü Arslan'a yaklaştırdım ve burnumu burnuna sürttüm.
Arslan kaşlarını kaldırarak gülümsedi.
"Ama bu yaşlı adamla evlisin. Ve halinden gayet de memnunsun." Dedi dudaklarıma doğru fısıldayarak.
"Bununla yaşayabilirim mecburen. Aşık olmasaydım bırakırdım seni." Dediğimde gözlerine hüzün çöktü.
"Aşık olmasaydın bırakırdın beni. Ama seviyorsun değil mi?"
"Çok seviyorum. Seni ve kalbini çok seviyorum." Dediğimde Arslan'ın bir eli boynumda yerini aldı.
Parmak uçlarında olan sıcaklığı tenime yayıldığında yutkundum.
Kalbimin ritminin değişmesi ile gözlerim Arslan'ın dudaklarına kaydı.
Arslan aramızda kalan az mesafeden yüzümü dikkatle izliyordu.
Midemde oluşan sızlamayla tekrar karnımda filler tepişti.
Daha ne olduğunu anlamadan aramızdaki mesafe sıfırlandı ve Arslan'ın dolgun dudakları dudağımın üzerine kapandı.
Nefesim kesilmiş, kalbim sanki atmayı bırakmıştı.
Arslan belimdeki elleri sıklaştırdı. Girdiğim şoktan çıkarak, ona ayak uydurup karşılık vermeye başladım.
Ellerimi Arslan'ın omzuna çıkararak dudaklarımı araladım. Arslan alt dudağımı ısırarak yaladığında inleyerek ellerimi saçlarına çıkararak çekiştirdim.
Arslan bel boşluğumdan tutarak beni üzerinde ata biner gibi oturttu.
Arslan'ın alt dudağımda olan baskısını bu seferde üst dudağımda hissettim. Öpüşme seslerimizin odada duyulmasıyla gözlerimi kapattım.
Yerimden hafif kıpırdamamla Arslan boğuk bir şekilde inleyerek durdu.
Ne olduğunu anlamadığım için kendimi geri çekip şaşkınca Arslan'ın yüzüne baktım.
"Gece daha fazla devam etmeyelim. Yoksa kendimi tutamayıp seni incitebilirim. Ve ya kötü hissetmeni istemem." Boğuk bir sesle konuştuğunda başımı salladım.
"Tamam." Dedim sessizce. Artık Arslan'dan çok fazla utanmıyordum. Arada bir utanasım geliyordu.
Arslan geriye yaslandığında ellerimi göğsüne koydum.
"Teşekkür ederim." Dedim sesszice.
Arslan birden dudağıma sesli ıslak bir öpücük bıraktı ve tepki vermeme izin vermeden geri çekildi.
Arslan'ın siyah saçları dağılmıştı ve dudakları kızarıktı. Şu an çok çekici görünüyordu.
"Neden bebeğim?" Dedi elmacık kemiğimi okşarken.
Omuz silkip, "Bugün çok mutluydum. Seninle vakit geçirmek beni mutlu etti. Hem benim kedim bile oldu." Dedim.
Arslan şefkatle saçlarımı okşadı ve gülümsedi.
Gözleri merhamet ve sevgiyle bakıyordu.
"Mutlu olduysan mutlu olurum. Ve bir daha teşekkür etmeni istemiyorum bana. Biz yabancı mıyız?" Dediğinde kalbinin üzerinde bulunan benimle ilgili olan dövmeyi okşadım.
Salak şey. Beni değerli hissettiriyordu.
"Nezaketen diyesim geliyor ama dikkat ederim." Diyerek çenemi göğsüne yasalyarak aşağıdan ona baktım.
Başını eğerek bana baktı.
Gülümsedi
Gülümsedim
"Çocuklarımızın adını ben koyacağım." Dedim tebessüm ederek.
"Zavallı kedi gibi-"
"Arslan!!" Dedim omzuna vurarak.
Arslan belimi okşayarak iç çekti.
"Senin gibi güzeller güzeli, nazlı ve yeşil gözlü bir kızım olmasını isterim." Dedi mırıldanarak. Bahsederken gülümsemişti. Herhalde hayal etmişti.
Hayaliyle gülümsedim.
"Ama ya erkek olursa. Allah'ın takdiri." Dedim kaşlarımı kaldırarak.
Arslan'ın gözlerinden farklı bir duygu geçtiğinde kaşlarımı çattım. Sanki bu ihtimali istemiyordu.
"Bir oğlumun olmasını çok isterim. Ama küçüklükten bugünler için yetiştirileceği için bu ihtimali aklıma getirmek istemiyorum." Dediğinde anlamayarak başımı sağa sola salladım.
"Eğer bir oğlum olursa o ne isterse onu yapacak. Eger bir ressam olmak istiyorsa ressam olacak. Eğer doktor olmak istiyorsa doktor olacak. Benim oğlum ne isterse onu olacak. Ve ve eğer senin şirketinin başına geçmek isterse şirketinin başına gelecek." Dediğimde Arslan gözlerinde beliren hüzünle beraber saçlarımı okşadı. Ama sessiz de kaldı.
"Hem ben daha yirmi yaşındayım. Şu an bir çocuk düşünmüyorum. Ama eğer okulumu bitirirsem olabilir." Diye mırıldandım.
Arslan kaşlarını çatarak burnundan güldü.
"Yavrum, yakında yirmi sekiz yaşına geleceğim. Ve yaşım ilerlediği zaman baba olmak istemiyorum. Kırk yaşına gelince oğlumun ve ya kızımın beş yaşında ve ya sekiz yaşında olmasını istemiyorum. Evladımla gençken vakit geçirmek istiyorum." Dediğinde ona hak verdim. "Tabiki bu senin bedenin. Senin kararınla olacak bir durum ama senden bir kızım olmasını çok istiyorum. Hayal işte." Dedi omuz silkerek.
Ellerimi Arslan'ın yanağına yaslayarak okşadım.
"Ben de anne olmayı çok isterim Arslan. Ama kendimi hazır hissetmiyorum. Hazır hissettiğimde belki bir çocuğumuz olur. Hem tamam arada sana takılıyorum ama yaşlı değilsin Arslan. Gencecik adamsın. Sakın kendini kötü hissetme." Dedim.
Arslan başını arkaya atarak güldü.
"Bilmiyorum ama bazen kendimi yaşlı hissediyorum. Babamın ölüm yıldönümünde sen olmasaydın, o günü atlatamazdım." Dediğinde kolunu sıvazladım.
"O gün gerçekten de iyi iş çıkardın Arslan. Baban seninle gurur duyuyordur eminimki. Ama bazen gözlerindeki hüzünü gördüğümde çok üzülüyorum. Sen benim sevdiğim adamsın. Aşık olduğum birinin moralinin bozuk olmasını istemem." Dediğimde başını eğerek bana dikkatle baktı.
"Seni seviyorum Gece. Sana aşığım. Bunu sakın unutma olur mu?"
Gülümsedim.
"Unutmam. Ama sen de seni sevdiğimi unutma olur mu? Bazen gözlerinde korku görüyorum. Bu bir yanılsama da olabilir bilmiyorum. Ama aşkımıza güven. Ben sana daima güveniyorum. Sen benim için çok değerlisin. Çok kıymetlisin. Bunu aklından asla çıkarma olur mu?" Dediğimde titrek bir nefes aldı.
"Beni sevdiğin için teşekkür ederim Gece. Bazen halâ bir rüyada gibi hissediyorum. Bu bozulacak ve ben o rüyadan uyanacak gibi hissediyorum." İç çekerek konuştuğunda kolunu cimcirdim.
Arslan gülerek ve şaşırarak bana baktı.
"Ne yapıyorsun yavrum?"
Kolunu göstererek, "Rüyada olsan canın acımazdı. Bak acıyor. Yani rüyada değilsin." Dedim yanağını okşayarak.
Artık üzülmesini ve içinde korku olmasını istemiyordum.
Arslan başını sallayarak benimle birlikte ayağa kalktı. Kollarımı boynuna sardım ve bacaklarımı da beline sardim.
"Arslan beni aniden kucaklama. En azından bir haber ver." Dedim kızgın bir sesle.
Arslan dudağıma sert bir öpücük kondurarak boğuk sesiyle konuştu.
"Olmaz öyle. Haber vermeden kucakladığımda bana sıkı sıkı sarılıyorsun."
"Ben sana hep sarılırım ki. Sen iste yeter aşkım benim."
Arslan beni odadan içeriye soktuğunda aniden durdu.
"Sen bugün sınırlarını zorluyorsun Gece. Aşkım, canım...bu hitaplarınla beni deli ediyorsun." Dedi hırlar gibi bir sesle.
Gözlerimi büyüterek yutkundum.
"Ne var be. Seviyorum seni işte. Bu yüzden içimden gelerek söylüyorum. Kurt adam seni." Dedim utanarak. Gözlerinde tutku vardı.
"Sev beni güzelim."
"Yok başka birisi sevsin bir de."
"Başka birisi nereden çıktı Gece. Benim senden başka birisi olmadı hayatımda."
"Hiç mi birisine bir şeyler hissetmedin." Dedim merak ederek. Tabi bir de rahatsız olmuştum!!
Arslan sırıtarak benimle beraber yatağa oturdu. Gözleri parlamıştı.
"Evet oldum tabi. Taştan değiliz sonuçta. Hem yakışıklı adamım. Olacak tabi bir şeyler." Dediğinde gözlerimin yandığını hissettim. Pislik. İğrenç. Boşanıcam ondan. Onu bir daha asla affetmeyeceğim!! Asla!!
"G-güzel miydi?"
"Evet güzeldi." Dedi iç çekerek.
Dişlerimi sıkarak derin nefesler almaya başladım.
Şu anda kıpkırmızı olduğuma emindim.
"Ne oldu peki? O-na hislerini söyledin mi?" Dedim dudaklarım titreyerek.
"Hislerimi söylemiştim. Onu çok sevdiğimi söylemiştim." Dedi pencereden dışarıya bakarak. "Ama öldü." Dedi sesindeki hüzünle.
Ağlamaya başlayarak kalkmaya çalıştım.
"Bırak Arslan beni!!" Dedim belimdeki ellerini çözmeye çalışarak. "Seni boşamazsam öleyim. Pislik herif!!" Dedim hıçkırıklarımın arasından. Bir de bugün çok mutluydum halbuki.
Arslan kahkaha atmaya başladığında ağlamayı bırakarak Arslan'a baktım. İğrenerek baktım.
"Bebeğim adını da söyleyeyim mi? Adı Bobby'di." Dedi gülmeyi keserek bana baktı.
Kaşlarımı çattım.
"Bir de yabancı mıymış? Senden boşanıcam bırak beni."
Arslan telefonunu çıkararak galeriye girdi. Benimle ilgili olan bir albüm gördüğümde yumuşamamak için burnumu çekerek başka bir yere baktım.
Şerefsiz. Hem ölen bir sevgilisi vardı. Hem de benim albümümü telefonunda tutuyordu. Kilit ekranı ve anasayfa ekranında bile benim fotoğraflarım vardı.
Arslan telefonu bana göstererek konuştu.
"Al sana sevgilim." Dediğinde hıçkırarak yüzüne baktım.
"Bir de sevgilinin fotoğrafını utanmadan bana mı-" dememe kalmadan gösterdiği fotoğrafa baktım.
Arslan ve yanında sevdiği bir köpek vardı. Arslan gözleri parlayarak köpeğe bakıyordu. Köpek ise dilini dışarı çıkarmış, Arslan'a bakıyordu.
"Çok pisliksin Arslan." Dedim rahatlayarak ağlamaya başladım. Çok kıskanç olduğumu şimdi anlamıştım. Arslan ve bir kadını yan yana hayal ettiğimde ölecek gibi olmuştum. Ama Arslan buna rağmen beni tongaya düşürmüştü.
Arslan gözyaşlarımdan öperek omuz silkti.
"Çok kıskançsın Gece. Bu kadar da olduğunu bilmiyordum amına koyayım." Dediğinde burnumu çektim.
"Beni kandırdın. Sen çok kötüsün. İnsan karısına böyle bir şey yapar mı?"
"Sen de artık başka koca demezsin. Hm." Dedi banyoda ona dediğim şeylere atıfta bulunarak.
"Bir ay geçti onun üstünden. Hala unutmadın mı? Asıl sen kıskançsın." Dedim kızgın bir sesle.
Arslan gözyaşlarımı sildi bu seferde.
"Ben senin ağzından bir erkek adı duysam bile delirirken, sen başka kocadan bahsettin. Sen de anla beni." Dedi sinirle. Sanki yeniden aklına gelmişti bu olasılık.
"Sana az bile yapmışım ben be!! Bugün benimle yatmayacaksın. Koltukta yatacaksın." Dedim gözyaşlarımı sildiği için beni tutmamıştı. Hemen kucağından kalktım.
Arslan kaşlarını çatarak ayağa kalktı. Kollarımı birbirine bağladım ve yutkundum.
"Ne demek ayrı yapacağız? Ben asla sensiz uyumam Gece." Dedi yüksek sesle.
"Hah! Bensiz yatamazmış! Yatacaksın!! Beni kandırıp deli etmeden önce düşünecektin!! Şimdi koktukta yat da ne oluyormuş gör!" Dedim yatağa yürüdüm ve yastığı aldım.
Arslan çatık kaşlarla bana bakıyordu. Üstüne yastığı fırlattım. Lakin Arslan o muhteşem refleksiyle yastığı havada yakaladı.
"Gece, tamam bebeğim abarttım biraz. Ama bu kadar büyütmeye değer mi?"
"Değer Arslan Kurtoğlu. Değer. Ben sana Mazhar üzerinden böyle konuşsam-"
"Gece tamam sus!"
"Bak sen daha buna dayanamıyorsun. Ama ben buna maruz kaldım."
"Gece ölsem yatmam ben sensiz."
"Yatacaksın. Beni kandırırken iyiydi degil mi?" Dedim ellerimi belime yaslayarak gözlerimi kıstım.
Arslan başını yukarıya kaldırarak derin bir nefes aldı.
"Gece ben seninle gözlerimi açtım. Seninle kapatacağım. Ben senden başkasını düşünür müyüm?"
"Ha bir de düşün!! Seni boşarım Arslan. Bak beni deli etme. Bir daha ağzından bunun şakasını bile yaptığını duyayım, seni öldürürüm Arslan." Dedim tehditkar olduğunu düşündüğüm sesimle.
Yatağın yorganını açarak Arslan'a baktım.
"Koltukta yatmam." Dedi ciddi bir sesle.
"Ha belki de koltuk rahatsızdır diye sen yatmak istemiyorsunudur koltukta. Ben yatarım."
"Gece ciddi misin yavrum? Ben sensiz yatamam. Kokun olmadan yatamam." Dediğinde başımı yere eğerek gülümsememi gizledim. Dudağımdaki gülümsemeyi silerek kaşlarımı çattım ve Arslan'a baktım.
"O zaman beni kandırmayacaktın kocacım. Kandırmayı göze aldıysan, benim sana yapacaklarımı da göze almalıydın." Dedim homurdanarak.
"Gece bebeğim-"
"Daha demin benimle eğlenirken hiç de böyle değildin. Git yat şu koltukta da aklın başına gelsin." Dedim sinirle.
Arslan ters ters bana bakarak nefesini verdi. Böyle küçük oğlan çocukları gibiydi.
"Bugün beni yanına yaklaştırmayacaksın değil mi?"
"Doğru konuya parmak bastın?" Dedim saçlarımı alttan toplamaya başlarken. Son düğümü attım.
"Güzelim bak son-"
"Hiç konuşup da beni deli etme. Ve gece sessiz sessiz gelmeye çalışırsan seninle asla konuşmam Arslan. Cidden beni deli ettin ilk defa." Dedim sinirle.
Zaten annemin yanına gidecektim şimdi. Onun kokusunda uyuyacaktım. Annemi bir saattir görmemiştim ama çok özlemiştim bile.
Arslan sabırla derin bir nefes aldığında kapı çaldı. Kaşlarımı çatarak üzerimdeki pijamalara baktım. Uygundum.
Arslan kapıya giderek açtığında ben de arkasından gittim.
Kapıda elleri kan olan ve ağlayan Poyraz ile birlikte yutkundum.
"A-abi Ela teyze." Dedi hıçkırarak. "E-ela teyze odasında kanlar içindeydi. O nefes almıyordu abi." Nefesim kesilerek kalbimi tuttum.
Hızlı hızlı nefesler alarak Arslan'ın kolunun altından çıkarak koşmaya başladım. Gözlerimde olan yaşlar çoktan boşalmaya başlamıştı. Daha demin salonda gülerek konuştuğum ve onunla kalmak istediğim anneme bir şey olursa dayanamazdım. Onsuz yasayamazdım...
♧ ♧ ♧
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |