
♧ ♧ ♧
Gülçin Asaf'ın gelmesini bekliyordu. Sabah evine gelmişti. Babasından zar zor kurtulmuştu. Kolundaki morlukların üzerini kazağıyla kapattı.
Asaf ile aylardır arası iyi değildi. Gülçin Gece'ye her şeyi anlatmak istiyordu. Lakin Asaf bunu her zaman reddediyordu. Her ne kadar bunun doğru olmadığını bilse de kardeşiyle arasının bozuk olmasını istemiyordu.
Bu yüzden Gülçin aylardır aşık olduğu adamdan uzak duruyordu. Bu sırada da Gece'ye ulaşmaya çalışıyordu. Ama Arslan güvenliği sıkı tutmuştu. Bu yüzden bir türlü Gece'ye ulaşamıyordu.
Bu sırada aldığı haberle babasından dayak yemişti.
Zoruna gidiyordu. Zaten zor günlerden geçiyordu. Bir de babasından çektikleriyle dayanamıyordu. Kardeşini o adamdan kurtarmaya çalışacaktı. Eninde sonunda onunla yan yana gelecekti. En azından uyaracaktı. Bunu kardeşine borçluydu.
Gelen anahtar sesiyle kapıya doğru baktı. Arada bu evde beraber kalıyorlardı. Küçük bir evdi ama huzuru bu evde bulmuştu Gülçin.
Asaf içeriye girerek kapıyı kapattı. Gülçin ellerini birbirine bastırdı. Bunca aydan sonra onu hissetmek iyi gelmişti. Çok iyi gelmişti.
"Güzelim." Asaf Gülçin'in koltukta oturduğunu gördüğünde heyecan ve mutlulukla doldu. Bunca zaman yüzüne bile bakmayan kadın şimdi evlerindeydi.
Gülçin sakin bir tebessümle karşısında şaşıran adama baktı. Ayağa kalkarak derin bir nefes aldı.
"K-kusura bakma, ben birden dan diye geldim ama..."
"Ne kusuru güzelim. Çok mutlu oldum geldiğine. Hem burası ikimizin evi. Biliyorsun." Dedi Gülçin'in güzel gözlerine bakarak.
Gülçin gözlerini yumdu. Nasıl konuşacağını bilmiyordu?
"Gece için geldiysen-"
"Onun için gelmedim. Senden bunun için geldiğimde yardım etmemiştin. Bir daha da istemem senden böyle bir şey." Diyerek kötü bir şekilde baktı Asaf'a.
"Sen ne istersen yaparım Gülçin. Ama bunu kardeşime yapamazdım."
"Ya bu kadar kolay mı Asaf? Bir de hala ne diyorsun. Yalanın içinde yaşayan benim kardeşim! O aşık aşık o adama bakarken, aslında bu mutluluğunun yalan bir balondan ibaret olduğunu bilmiyor. Ve sen gelmişsin neler diyorsun." Dedi omuzları çökerek. "Kardeşine kıyamıyorsun. Ama benim kardeşime kıyıyorlar."
Kardeşini o adamdan kurtarmak istiyordu. Ama güçsüz bir kadındı sadece. Elinden hiç bir şey gelmiyordu.
"Özür dilerim." Dedi sadece Asaf. Başka söyleyecek bir şeyi yoktu.
Gülçin sevdiği adama baktı. Bir gün bile onu üzmemişti. Ailesinden görmediği sevgiyi bu adam ona fazlasıyla vermişti. Ama ondan aylardır ayrıydı.
"Diyeceğin şey sadece bir özür mü? Cidden mi Asaf? Ya kardeşimi kandırıyor o adam!! Ya ben aylardır ölü gibiyim!! Poyraz zar zor yaşamaya çalışıyor!! Sizin vicdanınız yok mu?!!" Dedi kıpkırmızı olmuş yüzüyle bağırırken. "Kardeşimin saf yerine konmasını hazmedemiyorum. O mutlu olurken, o o adamla hayaller kurarken, aslında hayatının yalan olduğunu bilmiyor. Neden??!! Neden peki?!!! Arslan mutlu olsun diye!!"
Yere çöktü. Sarsılarak ağlarken Asaf omzundan sarılarak göğsüne çekti.
Gülçin bunca çektiği şeylerden sonra gardını indirerek yüzünü sevdiği adamın göğsüne gömdü. Hıçkırarak ağlamaya başladı.
"Benim elimden bir şey gelmiyor! Güçsüz biriyim!! İğrenç biriyim!!" Diyerek elini yumruk yaparak Asaf'ın omzuna yumruk attı. "Senden nefret ediyorum Asaf. Ama lanet olsun ki seni çok seviyorum."
Asaf gözlerini acıyla yumdu. Arslan ile araları iyi gibiydi ama o eve gidesi gelmiyordu. Gece'nin o halini görmek istemiyordu.
"Onu uyardım Gülçin. Çok uyardım. Yapma dedim. Ama yaptı." Dedi net sesiyle.
Gülçin yüzünü buruşturdu. Bir de Arslan'ın arkadaşına sarılıyordu. Kardeşi o haldeyken mutlu olmak ona haramdı. Haramdı.
"Bırak beni!" Dediğinde Asaf hiç istemese de bıraktı Gülçin'i. Gülçin gözyaşlarını silerek geriye çekildi.
"Sana bir haber vermeye geldim. Gidecek kimsem yok. Yoksa sana da gelmezdim. Ela teyzem olsaydı, Gece olsaydı sana gelmezdim. Ama mecburum." Dedi gözlerini yumarak.
Asaf dişlerini sıktı. Arslan yüzünden sevdiği kadın ona mesafeliydi.
"Bana her zaman gelebilirsin Gülçin'im. Senin için her zaman buradayım."
"Senden yardım istediğim zaman etmedin. Şimdi olsan bile umrumda değil. Biliyor musun Asaf, Gece eğer burada olsaydı bana kızardı. Eğer seviyorsan onunla ol derdi. Mutsuzsan onunla ol. Senin için mutlu olurum derdi. Ama sen kardeşin için arkadaşımı ateşe attın." Dediğinde Asaf gözlerini kapattı.
"O kötü adam bizi mahvetti. Her şeyi mahvetti." Diyerek iç çekti. "Her neyse sana söylemem gereken bir şey var. Bilmen gerektiğini düşünüyorum." Dedi omuz silkerek.
Asaf tepkisiz bir şekilde ona bakıyordu.
"Ben..." diyerek boğazını temizledi. "Ben hamileyim." Diyerek omuz silkti.
Asaf nefesini tuttu. Kaşlarını çattı. Hayal mi görüyordu. Sevdiği kadın hamileyim mi diyordu yoksa.
"Ne?"
"Duydun işte. Hamileyim. Şaşırmanın sırası değil. Ne yapacağımı bilmiyorum." Dedi gözleri dolarak.
Babası aldırmasını istiyordu bebeğini. Bu yüzden çaresiz kalmıştı. Bebeğine kıyamazdı.
Asaf boğazını temizledi. Heyecanını bile yaşayamıyordu. Sevdiği kadına sarılamıyordu bile.
"Evleneceğiz." Dedi yutkunarak. Gülçin kaşlarını çattı.
"Ne evlenmesi? Biz ayrıldık." Diyerek homurdandı.
"Ben ayrılmadım. Sen benden ayrıldın Gülçin."
"Ne farkeder ayrıldık işte." Diyerek gözlerini devirdi. Ve Asaf'a dönmeye niyeti yoktu. Kardeşine yardım etmemişti.
"Evlenmemiz şart Gülçin. Benim bebeğim de sevdiğim kadın da yalnız olmaz. Hem babanın nasıl bir piç- yani nasıl bir herif olduğunu biliyorum." Dedi ters ters. Gülçin izin verse o adamı alnının çatından vururdu. Ama Gülçin izin vermiyordu.
Gülçin itiraz etmedi. Edemedi. Bebeğine tek başına bakamazdı. Bakardı bakmasına ama babası ve insanlar tarafından kötü karşılanmasından korkuyordu. Kendi her şeye göğüs gererdi ama bebeği ileride büyürse ona neler derlerdi hayal bile edemiyordu. İnsanlar kötüydü.
"Düğün olmaz. İtiraz istemiyorum. Sadece arkadaşlarla yemek yeriz o kadar. Sade bir nikah yeterli." Dedi ayağa kalkarak.
Asaf da ayağa kalkarak kolundan tuttu.
"Bugün burada kal."
Gülçin sevdiği adamın gözlerine baktı. Onu özlemişti. Köpekler gibi hem de. Ama...aması vardı işte.
Nikah günü muhtemelen Gece de gelirdi. Orada ne yapıp ne edip Gece ile konuşmalıydı. Poyraz'ı da çağıracaktı. Bu yüzden arayacaktı buradan çıktığında.
"Bebeğim için evleniyorum seninle. Sakın başka bir şey düşünme." Diyerek kolunu çekerek kapıya yürüdü ve evden çıktı.
Asaf ellerini yumruk yaparak sessiz kaldı. Zoruna gidiyordu bu durum. Ama üzerine de gitmek istemiyordu. Bu yüzden sessiz kaldı.
Gülçin dışarıya çıktığında önündeki qrabalqra kısa bir bakış attı. Alışmıştı bu durumlara. Derin nefesini verdi soğuk havaya. Havalar soğumaya başlamıştı. Telefondan Poyraz'ı aradı.
Telefon açıldığında Gülçin bir elini cebine koyarak yürümeye başladı.
"Efendim Gülçin." Diye mırıldandı Poyraz.
Gülçin kaşlarını çattı. Sesi kötü geliyordu.
"Neyin var kardeşim. Sesin kötü geliyor." Dedi yürümeye başlayarak. Apartmanın penceresine baktığında Asaf büyük camdan ona bakıyordu. Önüne döndü.
Poyraz güldü.
"Senin de sesin bok gibi geliyor. Yıkıklar kulubü." Dediğinde Gülçin de güldü. Cidden kaç aydır bok gibilerdi. Ela teyze öldüğünden beri daha da beter olmuşlardı. Ama artık toparlanmışlardı.
"Senin aileni yok etsek bütün sorunlar çözülür." Diyerek mırıldandı Gülçin alayla. Poyraz güldü.
"Haklısın. Biz insanların hayatını karartmaktan başka bir şey yapmıyoruz." Diyerek mırıldandı.
"Poyraz sen o ailedeki pırlantasın. Bunu biliyorsun değil mi? Nazlı pisliği bile böyle yapmışken, senin benim yanımda olman nasıl mükemmel biri olduğunun kanıtı." Dedi iç çekerek.
Nazlı'nın nasıl her şey normalmiş gibi davrandığını biliyordu. Gülçin Nazlı'dan nefret ediyordu. Gece ona o kadar iyilik yapmasına rağmen, Gece'ye belli etmeden yanında böyle davranması onu çok üzüyordu. Güzel kardeşi neler çekmişti ama hiç birinden haberi bile yoktu.
Dolan gözlerini kırpıştırarak burnunu çekti. Etrafta Asaf'ın adamları vardı. Bu durum gözlerini devirmesine neden oldu.
"Pırlanta değilim ben Gülçin. Bu aile beni de değiştirdi. Bilmiyorum. Sadece Gece'nin yalan bir hayat yaşamasını istemiyorum. Her şeyi öğrenirse içim rahatlayacak. Bunu biliyorum sadece." Diyerek iç çekti.
Gülçin gözünden yaşı kimse görmeden hemen sildi ve başını salladı.
"Emin ol öğrenecek Gece her şeyi."
"Umarım Gülçin."
"Sana bir şey söylemek istiyorum. Bu haberi Gece ile paylaşmak isterdim ama onun o saf hallerine dayanamıyorum." Dedi acıyla. Soğuktan kızarmış burnunu çekti.
"Öyle deme Gülçin. Gece seni durmadan soruyor herkese. Hem abim seninle görüşmemesi için uğraşıp duruyor zaten." Dedi gözlerini yumarak. Haklıydı. Gece ne zaman Gülçin'le konuşmak istese hep bir sorun çıkıyordu. Arslan sorunları çıkarıyordu. "Hem sen kimsesiz değilsin kardeşim. Ben varım. Gece var." Dedi.
"Biliyorum. Ama eskisi gibi değil hiç bir şey Poyraz. Hayatım çok karmaşık. Ve ben hiç bir şey yapamıyorum." Dedi yürümeye devam ederek. Gece'yi istiyordu yanında. Onun desteğine ihtiyacı vardı. Eğer babasının yaptıklarını öğrenirse Gece, eskisi gibi markete gidip babasına hesap sorup bağırabilirdi. Dizinde yatar ağlardı. Ama yoktu. Ela teyzesi de yoktu.
"Ne oldu bana anlat Gülçin. Bir şey olmuş." Dedi sıkıntıyla.
"Asaf ile ayrıydım biliyorsun." Diyerek yutkundu.
"Evet biliyorum."
"Ben hamileyim Poyraz. Babamla kavga ettik ve ben mevburen Asaf'ın yanına geldim." Diyerek gözünden akan yaşı eliyle yok etti.
Poyraz sessiz kaldı. Hayatında o kadar kötü olaylar oluyordu ki, bu olay çok basit gelmişti.
"Ne konuştunuz. Hem baban sana bir şey yapmadı değil mi?" Dedi sinirle.
"Hayır bir şey yapmadı. Asaf evlenmemiz gerektiğini söyledi." Diyerek başındakı bereyi düzeltti.
"Doğru demiş Gülçin." Diyerek mırıldandı.
"Ben de kabul ettim zaten. İzmir'de sade bir nikahla evleneceğiz." Diyerek yutkundu.
"En iyisi. Gülçin tebrik ederim." Dedi samimi bir şekilde. Gülçin gülümsedi.
"Teşekkür ederim." Diyerek elini karnına koydu. "Nikaha seni de bekliyorum. Hem büyük ihtimalle Gece de gelir. Onunla konuşma fırsatımız olur." Diyerek Poyraz'ın cevap vermesini bekledi.
"Senin için tabiki de geliyorum Gülçin. Hem Gece ile konuşma fırsatımızda olur. Haklısın."
Gülçin eliyle taksi durdurarak taksiye bindi. Taksiciye gideceği yeri söyleyerek Poyraz'a cevap verdi.
"Ben nikahtan sonra yurt dışına gitmek istiyorum Poyraz." Dedi iç çekerek.
"Ne? Neden?"
"Doktorumla konuştum. Hamilelik sürecim tehlikeliymiş. Düşük riskim çok fazla. Bebeğim doğana kadar huzurlu bir hamilelik süreci geçirmem gerekiyor. Bu olanlar beni yeterince üzdü zaten. Bebeğimi de kaybedemem." Dedi başını cama yaslayarak.
Poyraz dolu gözlerini yumdu. Herkes perişandı. Gülçin kardeşine hamile olduğunu bile söyleyemiyordu. Bu yüzden anlayışla karşıladı durumu.
"Bebek ve sen iyi olduğun sürece nerede mutluysan orada ol. Ailenle olan durumunu da biliyorum. Buradan gitmek belki de en iyisidir." Dedi önündeki içkiyi kafasına dikerek.
"Teşekkür ederim Poyraz anlayışın için. Senden Gece'nin yanında olmanı istiyorum ama. Orada tek başına kalmasın." Dedi yutkunarak.
Poyraz acıyla gözlerini yumdu.
"Gülçin." Yutkundu. "Gülçin, ben yapamıyorum. Onunla aynı ortamda kalmak bile kalbimi acıtıyor."
Gülçin dudağını dişledi, dolu gözleriyle camdan dışarıya bakarak.
"Biliyorum Poyraz. Ben de aynı durumdayım. Ama birimizin bu şehirde olması lazım. En azından içim rahat eder. Beni kırma lütfen." Dedi burnunu çekerek. "Bak dayısı, hem bizi üzmemelisin." Dedi elini karnına koyarak.
Poyraz gözlerini silerek güldü. Bu aralar hayatı allak pullaktı.
"Dayısı onu çok seviyor. Tamam Gece teyzesinin yanında olur Poyraz dayısı." Dedi gülerek.
Gülçin de kıkırdadı. Uzun bir sessizlikten sonra Poyraz konuştu.
"Asaf abi bebeğiniz olduğunu öğrenince ne tepki verdi."
Gülçin'in dudaklarında sakin bir gülümseme belirdi.
"Gözleri parladı. Çok mutlu oldu." Dedi. "Ama aramız hala kötü."
"Onun bir suçu yok Gülçin. Sadece yanlış yaptığını-"
"Ondan yardım istediğimde kabul etmedi Poyraz. Sessiz kaldı. Tamam Gece ile konuşmadı bile ama ne bileyim, ondan bana yardım etmesini isterdim tamam mı?" Diyerek eliyle başını ovdu.
"Haklısın. Bizi buna mecbur eden abim. Aslında hepimizin hayatını etkiledi bu durum."
Gözlerini devirdi Gülçin. Onun adını duymak bile sinirlerini tepesine çıkarıyordu.
"Bari Zaimoğulları işini halletsin Poyraz. Boşuna sustuğumuzla kalmayalım." Dedi sinir bozukluğu ile gülerek.
"İnfazı için uğraşıyor abim. Hatta aşiretler ile konuşuldu. Ben de gideceğim oraya. Mardin'de olup onların acı çektiğini görmek istiyorum." Dedi. "Ela ve Selim amca nasıl acı çektiyse, ben de onlara acı çektirmek istiyorum."
Gülçin hırsla bir nefes aldı.
"Gebersin piçler. Az biraz bile üzülmüyorum. Onlar yüzünden neler çekti Gece'nin ailesi."
"Büyük ihtimalle iftira atılarak infaz edilecekler. Aşiretin parası pulu da paylaştırılacak. Bir aylık bir süre de aşiretlere dokunulmayacak."
Gülçin yüzünü buruşturdu.
"Ne halleri varsa görsünler. Benim önemsediğim tek kişi Gece."
"Benim de öyle."
"Poyraz arkadan babam arıyor. Ben seni sonra ararım." Dedi morali düşerek. Babası yine hayatını etkileyecekti. Burada kalarak bebeğini de riske atıyordu.
"Tamam, sonra ara ama." Diyerek telefonu kapattı. Gülçin sonlanan aramayla açmayı düşündüğü numaraya baktı.
"Seni hiç çekemem baba." Diyerek aramayı sonlandırdı. Başını cama yaslayarak gözlerini yumdu.
Hayatı biraz yoluna girse her şey güzel olacaktı. Her şey...
♧ ♧ ♧
Arslan Kurtoğlu
"Abi aşiretler ile anlaşma yaptık. Bir sorun kalmadı ortada. Sadece bir aylık bir süre ile dokunulmazlık istediler." Dedi Umut.
Önümde gülerek yemek yapan karımdan gözlerimi çekerek iç çektim.
Bir ay boyunca Mardin'de hiç bir şeylerine karışmayacaktım. Biraz zarar ederdim. Ama para akışını etkilemezdi aç gözlü aşiretlerin isteği.
"Zaimoğulları'nın kelleleri için küçük bir bedel." Diyerek alayla güldüm. "Yarın Mardin'e geliyorum."
Telefonu kapatarak yaslandığım duvardan bedenimi ayırdım ve Gece'nin yanına gittim. Tezgahta bir şeyler çırpıyordu.
Arkasından beline sarıldığımda irkilerek başını bana çevirdi.
"Rahat dur Arslan." Dedi önüne dönerek. Tekrar önündeki karışımı karıştırıyordu.
İki gündür kışlık evime gelmiştik. Biraz kafamızı dinlemek için gelmiştik buraya. Gece de burayı çok sevmişti zaten.
İnce belini kollarımla sararak başımı boynuna gömdüm. Çok güzel kokuyordu. Huzur kokuyordu.
"Ya bırak Arslan!! Senin yüzünden kekimi yapamıyorum." Diyerek önündeki karışımı eline aldı. Hiç istemesem de geri çekildim. Şimdi Gece sinirlenirse trip atardı dayanamazdım.
Gece karışımı tepsiye dökerek fırına koydu. Ellerini çırparak camdan kekine baktı.
"Biliyor musun Arslan. Bu keki aklımda olan bir tarifle yaptım. Belki de bir gün hatırlarım her şeyi." Demesiyle kaşlarımı çattım. Lakin sessiz kaldım.
Gece bana dönerek hevesle bana baktı. Kalbim acıdı. Güzel saçlarını alttan toplamış, üzerine benim kazağımı giymişti. Kısa olduğu için elbise gibi duruyordu üzerinde. Her haliyle çok güzeldi. Çok özeldi.
"Arslan, sence ben her şeyi hatırlar mıyım? Ailemi, seni, arkadaşlarımı." Dedi heyecanla.
"Belli değil hiç bir şey güzelim. Bunu bilmiyorum. Eğer ilaçlarını içmeye devam edersen-"
"İçiyorum." Dedi gözlerini kısarak. "Ama hiç bir işe yaramıyorlar. O ilaçları içtiğim zaman beynimde bir bulanıklık oluyor sanki. Beni durgun bir hale getiriyor. Onları içmek istemiyorum." Dedi omuz silkerek. İlaçların böyle etkisi vardı. Doktor söylemişti zaten.
"Onu içmezsen ilerleme kaydedemezsin Gece. Biliyorsun." Dediğimde dudağını büzerek başını salladı.
"Üzülme güzelim. Bu günler geçecek. Sen hep benimle mutlu olacaksın." Dediğimde gülümsedi. Yanıma gelerek başını yukarı kaldırdı. Küçük kedim biraz kısaydı. Belime sarılarak çenesini göğsüme yaslayarak yukarıdan bakmaya başladı. Saçlarını okşadım.
"Seni seviyorum Arslan." Diyerek gülümsediğinde elimi hızla atan kalbime götürmemek için kendimi tuttum. Gülümsemesi canımı acıtacak kadar güzeldi. Beni seviyordu. Bana aşıktı. Beni seviyordu.
"Gece sana sevdalıyım. Seni her zaman seveceğim. Ömrüm boyunca beni kendine amade eden tek kadın olacaksın." Dediğimde kalbimden öptü.
"Arslan, aşkını hissediyorum. Aşkını görüyorum. Sanki dünyada sadece ben varmışım gibi hissettiriyorsun. Beni sevdiğin için çok şanslıyım. Seni sevdiğim için çok şanslıyım."
Gece'nin belinden tutarak kucağıma aldım. Bacaklarını belime sardı. Kollarını da boynuma sardı.
Gece yanağıma üst üste öpücük kondurmaya başladığında bir gözümü kapattım. "Aşkın mı kabardı bana yavrum?" Dedim huzurla gülümseyerek.
Gece gülerek dudağıma da öpücük kondurdu. Yüzümü okşayarak omuz silkti.
"Çok aşığım sana. Ölüyorum sana. Bilmiyormuş gibi konuşma." Diyerek dudağıma sıkı bir öpücük daha kondurdu.
Mutfaktan çıkarak salona girdik. Gece o sırada yüzümü öpmeye devam ediyordu.
"Kızım beni deli edeceksin. Bak yatağa götürürüm seni." Dediğimde kahkaha attı.
"Hiç durmuyorsun Arslan. Çok doyumsuzsun. Bırak da biraz dinleneyim." Dedi gülmelerinin arasından.
"Dinlen güzelim. Dinlen. Ama biliyorsun, sen olmadan küçük Arslan duramıyor." Dediğimde kaşlarını çattı.
"Ya sen ne sapıksın ya. Bu ne biçim konuşma." Dedi omzuma yumruk atarak.
"Senin kızdığın şey, benim dramım Gece." Dedim göz kırparak. "Senden yalnız duramıyor o." Diyerek boynuna bir öpücük kondurdum. Gece gözlerini devirdi.
"Bir de bayıl istersen Arslan." Diyerek homurdandı.
Gece'yi koltuğa koyduğumda kapı çaldı. Koltuğun üzerinde bulunan eşofmanı Gece'ye verdiğimde Gece kaşlarını çattı.
"Üşümeni istemiyorum güzelim."
"Bilmiyorum sanki neden giymemi istediğini." Diyerek homurdandı Gece. Eline aldığı eşofmanı üzerine geçirdi bir yandan da.
Salondan çıkarak dış kapıyı açtım. Umut, Murat ve Nazlı'yı gördüğümde kaşlarımı çattım.
"Neden geldiniz?" Dedim sert sesimle.
Murat göz devirerek Nazlı'nın elinden tutarak içeriye girdi.
"Aman abi, bir gelelim dedik Allah'tan birazdan gideriz." Diyerek salona yürüdü.
Dişlerimi sıktım. Bu çocuk güzel bir dayağı hakediyordu.
"Abi ben gelirken yolda gördüm. Bir şey de diyemedim." Dedi düz bir sesle.
Derin bir nefes alarak Umut'un omzuna vurdum. "Sorun değil. Murat'ın nasıl biri olduğunu biliyorum. Sen de gel." Diyerek arkamı dönerek yürüdüm. Umut da arkamdan yürümeye başladı.
Salondan içeriye girdiğimde Gece'nin gülen gözlerle Nazlı ve Murat'la konuştuğunu gördüm.
Üçüncü ağızdan
"Nazlı ya, neden Gülçin de gelmiyor bize. İsterse ben de giderim yanına ama beni oyalayıp duruyor." Dedi merakla.
Nazlı rahatsızlıkla kıpırdandı. Gülçin ile arası yoktu artık. Zaten Gülçin'i o kadar da sevmiyordu. Gece ve Gülçin'in arası her zaman daha farklıydı. Ve bu onu üzüyordu. Artık Gece ile daha yakınlardı Nazlı.
"Bu aralar biraz önemli işleri var. Benim de pek gittiğim söylenemez aslında. Ama bir ara gideriz yanına." Diyerek zoraki bir şekilde gülümsedi. Gece hoşnutsuz bir şekilde nefes aldı.
"Arıyorum ama çok cevap verdiği söylenemez. İşi olduğunu söylüyor. Bugün konuştuk sesi kötü geliyordu. Yanına gitmek istedim ama izin vermedi."
"Asaf abiyle biraz sorunları var Gece. Bu yüzden fazla üzerine gitmemek lazım." Murat ikna etmek istercesine konuştuğunda Gece başını salladı.
"Ama yanında olmak istiyorum onun. O benim arkadaşım. Hem birbirimizle pek yakın değiliz gibi de. Her neyse." Diyerek dudaklarını birbirine bastırdı. "Aç mısınız?"
"Yok yenge yiyip de geldik." Dedi Nazlı'ya bakarak. Nazlı onayladı.
"Umut sen aç mısın peki?" Dedi Gece Umut'a bakarak. Umut reddedercesine başını salladı.
"Tokum ben yenge. Sağol yine de." Dediğinde başını salladı.
Arslan Gece'nin yanına oturarak göğsüne çekti.
"Ev hanımı oldun sen de iyice yenge." Dedi gülerek Murat. Gece gözlerini devirdi.
"Biraz kafamızı dinlemek için geldik buraya Murat. Zaten yemekler hazır dolapta. Ben sadece kek yaptım." Dedi Gece başını Arslan'ın göğsüne yaslayarak. Arslan sevdiği kadının başından öptü.
"Vallahi annem bile senin yaptığın pastları, kekleri çok seviyor."
"Bu aralar tatlı yapmaya taktım kafayı. Okuldan sonra hemen mutfağa giriyorum." Dedi gülerek.
"Kafan dağılır. En iyisini yapıyorsun." Dedi Nazlı gülümseyerek. Gece başını salladı.
"Evet öyle oluyor." Diyerek esnedi. Arslan kadınının esnediğini hissettiğinde kolundaki saate baktı. Gece yarısı olmuştu bile.
"Geç oldu Gece. Uykun da geliyor. Biz artık yatmaya gidelim." Diyerek Gece'nin başından öptü.
Murat eline kumandayı alarak kanallarda gezinmeye başladı. "Tamam iyi geceler."
Umut ayağa kalkarak iyi geceler diledi ve evden dışarıya attı kendini.
Arslan Gece'yi kucağına alarak odalarına kadar yürüdü. Odaya girerek yatağa yatırdı.
Gece uykulu gözlerle üzerine eğilen Arslan'a baktı. Gülümsedi.
Arslan Gece'nin dudağına üst üste öpücük kondurdu. Belinden tutarak göğsüne çekti.
"Ölürüm sana kadın." Diyerek başını boynuna gömdü. Kokusunu çektiği yere öpücük bıraktı. "Güzelim benim. Ne kadar yorgun olursam olayım, senin bedeninde soluklandığım an bütün dertlerim bitiyor."
Gece belinin üzerinde duran Arslan'ın eline elini yaslayarak Arslan'a döndü. Elini yanağına yaslayarak okşadı sakallarını.
Arslan sevdiği kadının sus çizgisine öpücük kondurdu. "Seni o kadar çok seviyorum ki kadın...o kadar seviyorum ki, kalbimden taşıyor aşkın."
Gece gülümsedi. Bu adam kendisini o kadar güzel seviyordu ki, bazen kendi aşkının onun yanında sönük kaldığını hissediyordu.
"Ben böyle süslü sözler söylemeyi bilmiyorum Arslan. Ama seni çok seviyorum. Sana bir şey olur diye çok korkuyorum. Kendine benim için dikkat et olur mu?" Dedi yutkunarak. "Mardin'e gideceğini duydum Yarın. Her ne yapacaksan dikkatli ol." Dedi yakışıklı yüzüne bakarken.
Arslan gülümsedi. Karısı çok anlayışlıydı. Gece'nin avucuna öpücük kondurdu.
"Bir hafta, en az bir hafta kalıp geleceğim. O zamana kadar da seninle her an telefonla konuşacağım." Dedi belini daha sıkı sararak. Gece iç çekerek başını salladı.
İlaçları içmediğinden beri daha iyi hissediyordu. Artık çok durgun değildi. Beyninde bulanıklık hissi de yoktu. Başı da ağrımıyordu.
Hem belki bir şeyler hatırlarsa Arslan'a söylerdi. Sonra da ilaçları tamamen bırakırdı.
Gece esneyerek başını Arslan'ın göğsüne gömdü.
"Çok kaslısın." Diyerek mırıldandı. Arslan gülümsedi.
"Memnun değil misin?"
"Değilim. Sana bakan kadınlar da oluyordur." Diye homurdandı.
"Etrafımda iş dışında kadın yok güzelim." Dedi.
"Öyle olsa iyi olur. Yoksa dünyayı başına yıkarım." Dedi gözlerini kapatarak.
Arslan cevap vermeden sevdiği kadının saçlarını okşadı. Çok geçmeden Gece uyuduğunda Arslan gözlerini yumdu.
"Özür dilerim Gece. Keşke normal bir hayatta karşılaşaydık seninle. Ben bu kadar kötü olmasaydım. Sen benden korkmasaydım. Ama olmadı. Özür dilerim."
♧ ♧ ♧
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |