99. Bölüm
Kübra Ahsen Durukan / GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1) / AZRAİL HİÇ GİTMEMİŞSE GELMİŞ SAYILIR MI?

AZRAİL HİÇ GİTMEMİŞSE GELMİŞ SAYILIR MI?

Kübra Ahsen Durukan
ahsenkubos

 

 

Ölmek için güzel

 

 

bir gün var mıdır?

 

 

Bölüm şarkısı:Cem Adrian- Herkes Gider Mi?

Not: Şahane bir bölüm ile geldim. Bence sizde beğeneceksiniz 😈😈😈 Bolca yorum bekliyorum çok yorum gelirse cumaya bir bölüm daha gelir

Ortamda ölüm sessizliği vardı çünkü ortada gerçekten bir ölüm vardı. Birkaç saat önce adam tüm umutlarının ölüşünü izlemişti. Bir cinayet vardı ve bu cinayeti işleyen kişi ise kendisiydi ama azmettiricisi başka birisi. İçeriden kimse çıkmıyordu ama cam duvardan içeride tam bir karmaşa olduğu kesindi. Adam içeride sessiz bağıran insanlar görüyordu sessizce bağıran ama sesini duyuramayan insanlar. Adamın duymak istediği ses karısının sesiydi, doğmasını beklediği bebeğinin sesiydi. Oysa karısından hiç ses çıkmıyordu. Sedyenin üzerinde bir ölü gibi yatıyordu, büyümüş karnının üzerinde kocaman bir cam parçasıyla birlikte hem de. Etrafında etten bir duvar vardı ama adam görüyordu. Görmek istemediği ne varsa görüyordu. Cinayet. Ölüm. Kaos. Ölü bedenler. Kan. Katliam. Oysa bir tek kadına yakıştıramıyordu kanı. Tüm dünyanın kanını akıtabilirdi ama yeter ki onun kanı akmasındı. Şimdi onun kanı akıyordu ama geri kalan herkes yaşıyordu.

Hışımla yerinden kalktı, Fatih gene içeri gireceğini anladığı için adamın kolunu tuttu. “Sakin ol olay çıkartma. İşleri daha karmaşık hale getirme.” İçten içe olanlar için o da adamı suçluyordu. Biliyordu o kadar ölümün bir karşılığı olacağını. Birinin canını alırken masum mu değil mi diye ikinci kez düşünmezdi bile. Şimdi de onun canını alıyorlardı ve alan kişi de aldığı canın masum olup olmadığını düşünmemişti.

“Sorun çıkartma mı 1 saat oldu daha kimse çıkmadı.” Adamın sesi o kadar ölüm kokuyordu ki içeriye girdiği anda birilerini öldürmeye başlayacağı kesin gibiydi. Oysa bugünlük bu kadar ölüm yeterdi. O da biliyordu içeriden ölü çıkacağını ama bir mi iki mi kestiremiyordu. Daha dün gördüğü doğacak bebeğinin odasını ona gösteren kadının şu anda kanlar içinde yatıyor oluşunu görmek içini parçalıyordu. Biliyordu böyle olacağını, anlamıştı daha ilk gördüğü gün onu. Şu an deli gibi saldıracak yer arayan adam, o kadar karanlıktı ki kadının ışığının o karanlığın içinde söneceğini anlamıştı. Şu anda deli gibi pişmandı zamanında bu evliliği desteklediği için.

“İşlerini yapıyorlar sen içeri girersen işlerini yapamazlar. Başka bir doktor bulduk o da geliyor. Ameliyata o da girecek.” Ameliyat. Hastane. Kadın hayatına girdiğinden beri ne kadar çok duyar olmuştu bu kelimeleri. Hayatta tek bir kişiyi yaşatmak istemişti, tek bir kişiyi. Ne annesini ne de babasını sadece içeride yatan kadını. Onu da yapamamıştı sürekli ölümle burun buruna gelmişti ama böyle olacağı kesindi daha evlendikleri ilk haftadan ona iyi gelmeyeceğini anlamalı ve onu serbest bırakmalıydı. Düşünmesi kolaydı ama yapması… o gerçekliği kabul etmesi… işte adam bu cümlelerin sonunu getiremiyordu. Sağlam eliyle yüzünü avuçladı şu an birilerine zarar vermek istiyordu.

“Kim yapmış?” söyle de akşamı göremesin dedi. Buldum de. İçinde yaşadığım bu dünya az da olsun rahatlasın. Ben rahatlayabileyim. Canımı yakanların canını yakabileyim. “Araştırıyoruz arabayı terk edilmiş şekilde bulmuşlar.” Araştırıyorlar? Neyi araştırıyorlardı? Ona bir isim vermesini istiyordu. Bir şeyleri araştırmalarını değil.

“Çarpan araba?” ondan alabilirdi hıncını. Kendisi yavaşlamamış olabilirdi ama o da yavaşlamamıştı. En azından eline başkaları geçene kadar hıncını alabilirdi. “Olay anında ölmüş.” Ölmüş. Şimdi kimden alacaktı sinirini? Onu sakinleştirebilecek tek bir kişi vardı şu koca dünyada. Tek bir kişi. O da içeride yatıyordu.

Duvara yumruk atarken “Hayatımda ilk defa, ilk defa yakın koruma almadan çıktım. Lan şu siktiğim hayatında ilk defa.” Dedi. Diğerleri ona bakıyordu ama verecek cevapları yoktu. Ellerinden gelen tek şey ağlamaktı şu an ağlayamayan adamın yerine de ağlıyordu Seda ile Zerda.

Sonunda içeriden birisi çıktı. Doktor karşısındaki adamdan korkuyordu adam sanki cehennem ateşi gibiydi. Sakin olmalıydı ama vereceği haber onu ölüme götürebilirdi. Sesini tek düze tutmaya zorladı. Karşısındaki grup özellikle öndeki adam tüm dünya üzerinde yanlış yapılamayacak tek kişiydi. Nasıl bu hale geldiklerini bilmiyordu ama sorumlularının çoktan öldüğünden emindi.

“Üzgünüm bebeği kaybettik. Buraya geldiğinde çoktan ölmüştü. Karnına giren cam parçası iç organlarla birlikte rahmi de kesmiş camın bir kısmı bebeğe gelmiş.” Adam yutkundu. Devam edemiyordu ama konuşmak zorundaydı oysa konuşmak doktoru hiç bu kadar korkutmamıştı. “Şimdi ameliyata alacağız. İç kanama geçiriyor. Cam mide, karaciğer, pankreasa da zarar vermiş. Ayrıca kafa travması da geçiriyor. Ameliyattan sonra da onunla ilgileneceğiz ama” ama adam elleri titrerken devam etti “Hayati tehlikesi var ameliyatı atlatamayabilir.” Bir an tüm dünya durdu. Zerda ve Seda daha şiddetli ağlarken adama bir soğukluk çökmüştü. Bazıları cehennemi sıcak değil soğuk olarak tasvir ederdi. Soğuğun o acı ve keskin yakıcılığı olduğunu iddia ederlerdi. Adam şu an o cehennem ateşi gibiydi acı ve keskin bir soğuk gibiydi kutuplar onu görse artık soğuk değil sıcak olduğunu düşünürdü.

Doktor oradan hızla uzaklaşmak istedi adama bakamıyordu canı yanıyordu adam sadece bir bakışı ile onu bin kez öldürmüştü. İki adım atmıştı ki doktor kolunun tutulmasıyla kafasını çevirdi aynı boylarda olduğu adamla göz göze geldi. Cehennemi görmek gibiydi aynı. Oysa daha şimdiden cehennemi görmek istediği falan yoktu.

“Eğer o oradan sağ çıkmasın sen ve ekibin de çıkmayın.” Adam yutkundu. Eğer onu mezara tıkarsan seni de ben mezara tıkarım diyordu adam. Fatih’in gelip Feyyaz’ın kolunu tutmasıyla doktor da elinden kurtulup içeri kaçtı. İçinden ne olur yaşa da biz de yaşayalım demekten başka çaresi de yoktu.

Bir iki dakika sonra sedyenin üzerinde yatan Berfu çıktı. İki kişi sedyeyi taşıyordu. Kadın aynı bir cesede benziyordu bembeyazdı ve soğuktu. Sanki ölümün soğukluğu şimdiden onu sarmıştı. Kimse yerinden kıpırdayamadı kadın ameliyathaneye girene kadar baktılar ama ne bir şey dediler ne de bir hareket edebildiler. Adam nefes almayı bırakmıştı kadın oradan çıkana kadar da alamayacaktı.

Fatih adamı sakinleştirmek adına “Sorun çıkartma.” Dedi. Sorun mu çıkarmasın az önce bebeğinin öldüğü öğrenmişti bir de üstüne karısının da ölebileceğini de öğrenmişti sorunu şimdi değil de ne zaman çıkartacaktı peki? Ne zaman gelecekti sorun çıkartma zamanı? “Sorun mu çıkartmayım adam karşımda bebeğin öldü karında ölebilir diyor.” Fatih dediğinin saçmalık olduğunu biliyordu. Burak araya girdi.

“Yasemin iyi bir cerrah ayarladı yoldalar o da girecek ameliyata.” Yasemin haberi aldığından beri sayılı üniversiteleri arayarak profesör ayarlamaya çalışıyordu. Zor olsa da alanında uzman bir doktor ayarlayabilmişti. Doktor başta kabul etmese de başka şansı olmadığını anladığında tıpış tıpış onu almaya gelen arabaya binmişti.

Sanki dünya dönmeyi bırakmıştı. Saat ilerlemeyi bırakmıştı vakit bir türlü geçmiyordu. Sanki ameliyata gireli saatler geçmiş gibi geliyordu ama aradan sadece on dakika geçmişti. Yasemin’in getirdiği doktor ameliyathaneye girerken ölüm sessizliği ortamı kapladı. Sanki birisi konuşmaya başlarsa işler daha kötüye gidecekti.

Seda içinden bir şeyler koptuğunu hissediyordu. Biliyordu içeriden kadın sağ olarak çıksa da yaşamayacaktı. Yaşayamayacaktı. Bebeğini o kadar benimsemiş ve tüm hayatını ona bağlamıştı ki onu kaybetmek kadını dağıtacaktı. Hem de bu şekilde... İçinden keşke arabayı koruma kullansaydı diye geçirmeden edemedi. O zaman suçlayabileceği birisi olacaktı şimdi… Şimdi bu kadın kimi suçlayacaktı? Kocasını, bebeğinin babasını mı? Suçlasa ne değişecekti ki? Adam, kadının gitmesine asla izin vermeyecekti. Kadın ise kalamayacaktı. Belki de içeriden sağ çıkmaması kadın için daha iyiydi.

O da her anne gibi bebeği için kendi hayatından vazgeçebilirdi. Uyandıktan sonra hissedeceklerini düşünmek bile istemiyordu. Sadece düşünmek bile kalbini paramparça ediyordu. Bir anne olarak çocuklarından bir tanesini bu şekilde kaybetse nasıl dayanırdı emin bile değildi. En doğru kelime dayanabilir miydi? Oysa aralarında 10 yaş ve tecrübe farkı vardı ama bunun cevabını veremezken o nasıl verecekti? Peki kadın oradan sağ çıkmazsa ne olurdu? Adam hastaneyi içindekilerle yakardı ve karşısına oturur izlerdi. Bunun gene de içini ısıtabileceğini düşünmüyordu Seda. O zaman adamın içi bir daha hiç ısır mıydı emin bile değildi. Kadına olan bağlılığı farklı bir boyuttaydı, bu bağımlılık gibi ama onun yüz ile çarpımıydı. Seda oturduğu sandalyeye biraz daha gömüldü kafasını duvara dayadı geçmemek için yemin eden zamana küfrediyordu.

Bir saattir sürüyordu ameliyat şimdiye kadar içeriden kimse çıkmamıştı. En ufak bir haber bile alamamışlardı adam kafayı yemek üzereydi. Belki de çoktan yemişti şu an emin bile değildi buna. Ameliyathanenin kapısını kırıp içeri girmeyi istiyordu. Şu an ölümle burun buruna gelen içeride yatan kadın değil kendisiydi. Kendisi ölüyordu, kadın içeride yatıyordu ama adamın canı çekiliyordu. İçindeki canavar gene ortaya çıkmıştı ‘daha en kötüsü bile başlamadı’ diyordu. ‘Kadın oradan sağ çıksa bile seni asla affetmeyecek çünkü sen kendi çocuğunu, onun çocuğunu öldürdün’. Adam kafasının içindeki sesi susturamıyordu yere oturmuş kafasını sırtını dayadığı duvara vuruyordu. Belki susar diye ama susmuyordu. Kadının ölmesini ve serbest kalmayı istiyordu yıllardır içinde sıkışıp kaldığı kafesi sevmiyordu. Eskisi gibi her yere girip çıkabilmek, yakıp yıkabilmek istiyordu. Kan, ölüm görmek istiyordu. Bunu elde edebilmesi için kadının ölmesi gerekiyordu. Belki de yıllar sonra ona cevap verdi ‘kadın oradan sağ çıkmazsa ikimizde ölürüz asıl sen dua ette sağ çıksın’ dedi. Bir an canavar sustu. Sonra daha sakin ve içten bir sesle ‘seni ölsen bile affetmeyecek ne ölü ne de diri’. ‘Olsun’ dedi ‘olsun yaşasın da gerekirse nefret etsin görmek istemesin beni ama nefes alsın’ dedi. ‘O zaman kendini hazırla kadın oradan çıktıktan sonra ölüm gerçekten neymiş tadacaksın’ dedi ve kayboldu. Adam bu sözün üzerine yutkundu. O şimdi de ölüyordu o hayatına girdiğinden beri onun canı ne zaman yansa ölmüştü gerekirse milyonlarca milyarlarca tekrar tekrar ölmeye razıydı. Yeter ki ondan gelsin.

Kapı açıldığında Burak hızla ayağa kalktı çıkan hemşireydi. Hemşire hızlı adımlarla koridordan çıktı. Niye ve nereye gidiyordu bu kadın? 10 dakika sonra elinde kanlarla geri döndü hemşire. Kan. Burak kolunu tutmadan duramadı.

“Neler oluyor kimse bir şey demiyor?” hemşire karşısındaki adama baktı niye oyalarlardı ki onu. Alt tarafı bir ameliyat hemşiresiydi. İçerideki doktorlardan çok daha az bilgisi vardı. Üstelik ameliyata bile girmemişti o. “Şu an hiç yardımcı olmuyorsunuz. Ben ameliyata girmedim bilgim yok kan istediler getirdim.” Burak kadının kolunu bıraktı hemşire kapıdan geçti ama kapı kapanmadan bir ses geldi içeriden.

Feyyaz sesi ne ara duydu ne ara ayağa kalktı bilmiyordu ama ameliyathanenin kapısına geldiğinde kapı çoktan kapanmıştı. Burak adamın kolundan tutup geriye çekti.

“Kapıyı kırmak işe yaramayacak bekle” dedi. Adam kafasını Burak’a çevirdiğinde gözlerinde buzdan ateşler vardı. “Bekleyim mi? Kalbi durdu dedi” eğer adamın sesi bir silah olsaydı tüm hastaneyi yakıp yıkabilirdi içindekileriyle birlikte.

Burak tüm soğukkanlılığı ile “Evet bekle içerideki tek ameliyat Berfu’nun değil başkasının olabilir bir yanlış anlamaya ortalığı karıştırabilirsin.” Sonra da adamı geriye çekti boş sandalyenin üzerine itti. Feyyaz boş sandalyenin üzerine yığıldı.

Burak ayakta karşısındaki kişilere baktı Fatih abisi bir duvara dayanmış bir şey düşünüyordu. Sandalyelerin üzerinde üç kadın oturuyordu. Yasemin, Zerda ve Seda’yı sakinleştirmeye çalışıyordu. Pek yararı oluyor muydu emin değildi. Zerda perişan halde gözüküyordu makyajı akmış saçı bozulmuştu. Berfu’yu o şekilde görmek onu fazla etkilemişti. Seda ise tüm soğukkanlılığını kaybetmiş bir şekilde ağlıyordu. Feyyaz’a baktığında kafasını ellerinin arasına almış öne eğilmiş öylece duruyordu. Kendi kendine konuşuyordu orada ben olmalıydım diye art arda tekrar ediyordu. Fatih, Feyyaz’ın önüne oturdu.

“Sen orada olsaydın Berfu burada olacaktı senin yerinde.” Fark etmezdi ki adama hala nefes alıyor olurdu. Hala iyi olurlardı. En azından cevabını veremeyeceği bir duruma düşmemiş olurdu. En azından ondan vazgeçmesi için ona bir sebep vermemiş olurdu. “En azından ikisi de yaşıyor olurdu.” Fatih bunun üzerine bir şey diyemedi adam devam etti.

“Ben içeride olmalıydım sadece kolu kırılarak çıkan kişi de o.” Haksızlıktı bu o sadece kırık bir kol ile çıkarken kadın içeride can çekişiyordu. Onun günahlarının bedelini ödüyordu.

Fatih, teselli edemeyeceğini biliyordu. Zaten teselli etmek de istemiyordu. Canı acısın istiyordu.

Canı yansın ki bunu ona yapanları cezalandırsın,

Canı yansın ki bir daha asla dikkatsiz davranamasın,

Canı yansın ki daha dikkatli olsun,

Canı yansın ki bir daha kadının canını yakamayacak hale gelsin.

Bir gün amcası onlarla konuşurken bir söz söylemişti aradan geçen 15 yılda aklından bir gün bile çıkmamıştı. Feyyaz bu sözü hayat mottosu haline getirmişti. Onları bugünlere getiren de bu söz olmuştu. Dünyanın en çok korkulan ailelerinden bir tanesi. Gene de kadını koruyamamıştı bu. Adam o sözü o kadar benimsemişti ki artık farkında bile değildi yaşadığı her başarıyı ve yaşadığı her acıyı daha doğrusu Berfu’nun acılarını o söze borçluydu. ‘Eğer karanlığın içinde iyi görebilmek istiyorsan sakın ışığı yakma aksine içinde bulunduğun karanlıktan daha karanlık ol. Eğer ışığı açarsan sadece ışığın vurduğu yeri görürsün ama karanlıktan daha karanlık olursan her yeri görürsün.’

Koridorun başında Cüneyt göründü. Burak, Cüneyt’in yanına giderken Fatih kardeşine baktı. Aşırı derece de soğukkanlıydı. Aynı Feyyaz gibi. Ne kadar komiklik yapsa ne kadar şakaya vursa da eğer en çok korkulacak sıralaması yapılacak olursa Feyyaz, Burak ve kendisi olurdu. Burak da eline silah almadan hiç çekinmemiş birini öldürdüğü için hiç vicdan azabı çekmemişti. Babası bazen Burak’ı, Feyyaz’a benzetirdi. Tek fark Burak iletişime açıkken Feyyaz iletişime kapalıydı. Burak, Cüneyt’in yanından döndü. Hiçbir şey demedi sessizce ameliyatın bitmesini bekledi.

Ameliyat başlayalı neredeyse 3 saat olmuştu. Tam ne zaman diye düşünürlerken kapı açıldı. Önce en yakında olan Burak sonra da Feyyaz kapının önüne gelmişti. Feyyaz çok sıkılmıştı bir haber istiyordu aradan geçen vakitte hala yaşadığını anlamıştı ama şimdi yaşıyor muydu? İki doktor yan yana dururken Yasemin’in getirdiği doktor “Ameliyat bitti. Ameliyatta bir kere kalbi durdu.” Adam biliyordu işte kalbi durmuştu adam hissetmişti. “Uzun süreli değildi bu yüzden onunla ilgili bir komplikasyon beklemiyoruz ama hayati tehlikesi devam ediyor o yüzden yoğun bakıma alacağız.” Diğer doktor önce adama baktı adamın biraz daha yumuşamasını istemişti ama yok aynı ifade ile bakıyordu. “Hemşire sizi yönlendirecek gideceğiniz yere.” İki doktor ortadan kaybolurken içeri kan taşıyan hemşire çıktı ve ‘bu taraftan’ diyerek onları yönlendirdi.

Özel bir hastaneydi ama bazen öyle hastalar gelirdi ki özel hastaneler kişisel hastaneye dönerdi. Şimdi de böyle olmuştu kadını bireysel bir odaya almışlardı. Oda da bir yoğun bakımda yer alması gereken her şey vardı. Kadının üzerinde yattığı sedyeyi yerleştirdiler sonra içeri doktor girdi ardından birkaç hemşire. Ne oluyordu? Kadının etrafına etten duvar örmüşlerdi ve kadını göremiyordu. Adam içeride ne olduğunu anlamadığı her saniye önündeki camı kırıp içeri girmek istiyordu. 10 dakikanın sonunda kadının etrafındaki et duvarı dağıldı. Adam kadına baktı ağzından bir hortum sokmuşlardı, kalındı. Kadının boğazı bu kadardı zaten çok kalın değil miydi? Ayrıca burnunda da hortumlar vardı. Kendi kendine nefes alamıyor muydu? Vücudundan çıkan kablolara baktı nerdeyse 10 tane farklı kablo vardı. Sonra aşağı indi. Kadının şiş ama içi boş karnına baktı birkaç haftaya dümdüz olacaktı ama… zaten birkaç haftaya da doğum olacaktı bu kadar erken olması hem de ölmesi daha doğmadan. Adamın kalbini bin parçaya bölüyor ve her bir parça ciğerlerine saplanıyordu. İsteseler kalbini vereceği kadını böyle görmek. Nefes almayı bırakmadan ölmek ile eş değerdi.

Kapı açıldı hemşireler giderken doktor yanlarına geldi. “Şu an yapabileceğimiz bir şey yok eşinizin uyanmasından başka. İç kanama esnasında biriken kan akciğerlere zarar vermiş o yüzden şu an kendisi nefes alamıyor ama çok önemli bir sorun yok birkaç güne düzelir. Kafaya aldığı darbe sonucunda önemli bir sorunla karşılaşılmadı yine de gözlem altında tutacağız. Eşinizin bağışıklık sistemi zayıf olduğu için mikrop kapma olasılığı yüksek o şimdilik içeriye kimseyi alamayız.” Fatih herkesin aklındaki soruyu sordu “Ne zaman uyanır?” doktor önce camdan içeri baktı ve derin bir nefes verdi “Belki yarın belki bir ay belki de…” doktorun devam etmesine gerek yoktu anlamışlardı devamını. Belki de hiç uyanmayabilirdi. “Dediğim gibi şu an elimizden başka bir şey gelmiyor. Uyanmayı istemesini isteyeceğiz.” Feyyaz kafasını geri cama yönlendirdi sorun değildi yaşıyordu. Uyandıracak bir doktor kesinlikle bulurdu.

 

Bölüm : 19.03.2025 20:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Kübra Ahsen Durukan / GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1) / AZRAİL HİÇ GİTMEMİŞSE GELMİŞ SAYILIR MI?
Kübra Ahsen Durukan
GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1)

79.89k Okunma

4.45k Oy

0 Takip
105
Bölümlü Kitap
GECELERİ SADECE KÖTÜLÜK MÜ DOLAŞIRDI SOKAKLARI?BAZEN GÖRMEK İÇİN KÖR OLMAK GEREKİRGÖVDE GÖSTERİSİ YAPMAK İÇİN NE GEREKİR?BİRİSİNİ NASIL TANIRSIN?ŞEYTANDA BİLİR KİMDEN KORKACAĞINIKORKULAR BAZEN GERÇEĞİ GÖRMEMİZİ ENGELLERGERÇEKLERİ İNKAR ETMEK ONLARI GİZLER Mİ?BİLİNMEZLİĞE SÜRÜKLENMEKHER ŞEY SENİNLE BAŞLARKORKULARDAN KORKU BEĞENEN BÜYÜK KORKUN NE?İNTİKAM SOĞUK YENEN BİR YEMEKTİRKAYBETMEK İÇİN ÖNCE NE KAYBETTİĞİNİ BİLMEK GEREKİRYENİ HAYATA KÖTÜ BİR MERHABAVAR OLMAYA ÇALIŞMAKYENİ ORTAMLAR YENİ BAŞLANGIÇLAROYUNBOZANLIK YAPMASOSYETEYE İLK BAKAMAYIŞUYUM SAĞLAMANIN İLK KURALI EKSİK LİSTESİ YAPMAKTIRPLANLAR BAZEN İŞE YARAMAZGÖRDÜN MÜ DÜNYA ETRAFIMA PERVANEÜZÜLMEK İÇİN BAHANE ARAMAK...ELEŞTİRİLMEDEN SEVİLMEK...KORKULAR SEVGİMİZİ BESLERDİNLEYEN YOKSA KONUŞMANIN ANLAMI YOKTURBİTMEK BİLMEZ GECELERÖLÜM SENSİZLİĞİBİLEN BİLDİĞİ GÖREN GÖRDÜĞÜ KADARGERÇEKLERİN EN KÖTÜ HUYUDERİN GÖKYÜZÜ HİZAYA GELSEVME KİMSEYİ YAKARSIN CANINIKÜÇÜK SÜRPRİZLERGülüş kurşun olamaz mı?İNTİKAM YEMİNİHERKES KENDİ MERAKININ KÖLESİDİRSevmekDEDİKODU MALZEMESİYALITILMIŞ BİR HAYAT MI YANILTILMIŞ BİR HAYAT MI?Yeni bölüm duyurusuKALBİM BUZDAN TUZAKırılganBİLİNMEZLİKTE KAYBOLMAKSIĞINILACAK LİMAN BUL KENDİNEYeni bölüm geldiDÜŞÜNÜLECEK ÇOK ŞEY VARAÇIKLAMA !!!!!!!Yalnızlığı DenemekGECİKMİŞ BALAYI DİYEDEBİLİRDİK AMA...Yeni bölüm zamanlarıÖLÜMLE YÜZ YÜZE GELMEK KORKUTUCUDURKARANLIK GELECEĞİN KARANLIK GEÇMİŞİAcep Değil Deli OlsaGelecek bölümlerden bir kesitGELECEK HAKKINA BİR ŞEYLERTeknik sorunlarORTAYA DÖKÜLEN DUYGULARKIŞ ORTASINDA ÇİÇEKLENECEĞİZAcılar DeniziGelecek bölümlerden bir kesitNotBİTMEK BİLMEZ BİR YOLCULUKTUR HAYATEVCİLLEŞMİŞ ERKEK EN İYİSİDİRKARANLIK GÖKYÜZÜNDE PARLAYAN KUTUP YILDIZIKAR ÇİÇEĞİ'NİN ASIL SAHİBİZERDA'NIN TATLI(SIZ) SÜRPRİZLERİHER GÜZELİN BİR SORUNU VARDIRAçıklama ve DuyuruGÖNÜL YAPMAK GÖNÜL ALMAKTIRYENİ BÖLÜM GÜNLERİ BİLGİLENDİRMEKISKANIYOR MUYUZ NEYeni bölüm geldiSEVGİNİN BİNBİR TÜRLÜ HALİSEVEN SEVDİĞİNİ KISKANMASINYeni bölüme destek amaçlıGÖZÜNÜ KARARTMIŞ BİR KATİL HER ŞEYİ YAPABİLİRMÜKEMMELLİK HER ZAMAN GÖZE BATARAŞK BAHÇESİ Mİ KIŞ BAHÇESİ Mİ?HERKES KENDİ BİLDİĞİNİ OKUR60.000 Okunma OldukÖneri başlığıBÜYÜYOR MUYUZ YOKSA BÜYÜYOR MUYUZ?ALACAKARANLIĞA DOĞRUFikir alma bölümüBULDUM DERKEN HADİ KAYBEDİYORSAMYeni bölüm yarın gelecekKORKULAR KALBİMİZİN EN KARANLIK KÖŞELERİDİRÇIKAMADIĞIM DİPSİZ KUYUİnstagrama bir şeyler yüklemeye başlayacağımPANDORANIN KUTUSU ARALANMAYA BAŞLIYORBİR GECE ANSIZIN KAYBEDEBİLİRMİŞİMİlk gönderiyi yükledimGİDEN GİTTİĞİ GİBİ DÖNER Mİ HİÇ?YAZIN SERT RÜZGARLARIGelecek bölümlerden bir kesitGÜN TERSİNE DÖNÜYOR GALİBAKAYIP YILDIZLARIM VARDI VER ONLARIIŞIĞIM SÖNÜYOR YARDIM EDİNBeni İnstagram'dan takip ediyor musunu?AZRAİL HİÇ GİTMEMİŞSE GELMİŞ SAYILIR MI?YAŞAMAK İÇİN ÖNCE ÖLMEK GEREKİRYAŞAMAK İÇİN ÖNCE ÖLMEK GEREKİR 2KARLI DAĞIN KARIGEÇMİŞE BAKMAK PİŞMANLIK GETİRİR 1GEÇMİŞE BAKMAK SADECE PİŞMANLIK GETİRİR 2BELKİ DE GÜNEŞ HAVANIN EN KARANLIK OLDUĞU ANDA AÇAR
Hikayeyi Paylaş
Loading...