62. Bölüm
Kübra Ahsen Durukan / GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1) / EVCİLLEŞMİŞ ERKEK EN İYİSİDİR

EVCİLLEŞMİŞ ERKEK EN İYİSİDİR

Kübra Ahsen Durukan
ahsenkubos

Karanlık bir gece yoktur ki sabahı olmasın.

Bölüm şarkısı:Son Feci Bisiklet- Bu Kız

Not: Yeni bölüm geldi. Hem kıskanç hem de hanımcı bir Feyyaz zamanı. Görsel, Berfu'nun elbisesi.

Okullar açılalı bir hafta olmuştu. Normal olarak yoğun değildi. İlk hafta fazlasıyla sakin geçmişti onun için. Eve geldiğinde kocasının evde olduğunu fark etti. Yukarı çıkıp üzerini değiştirdi. Kitaplarını yerine bıraktı. Saçlarını toplayarak topuz yaptı. Bu ara çok fazla dökülüyordu ve sağda solda saç görmekten artık kendisi yorulmuştu. Bu sırada evde olduğunu fark etmiş olacak ki içeri kocası girdi. “Hoş geldin hayatım.” Yanına yaklaşıp dudaklarından kısa bir öpücük bıraktı. “Hoş buldum canım.”

“Dersin erken bitmiş.” Daha yeni bitmiş olması gerekirken hocanın erken çıkması gerektiği için erken bırakmıştı. “Evet hocanın davası varmış galiba erken bitirdi.” Kesinlikle ders günlerine denk gelen davaları seviyordu. Dersin erken bitmesi kadar sevdiği çok şey vardı. Hocalar hiç yorulmadan saatlerce ara vermeden ders yapıyorlardı ve artık son saatler dayanılmaz oluyordu.

“Arada işinize yarıyor desene.” Yarıyordu, yaramaz olur muydu? Ders arası vermenin çocukça olduğunu savunan hocaları vardı ve dersi erken bitirmedikleri sürece mola vermiyorlardı. “Kesinlikle. Sende erkencisin.” Feyyaz tüm günü evde geçirmişti. Normalde sabah işi vardı ama sonrasında iptal olmuştu küçük birkaç işe de saatlerce gidip gelmek istememişti bu yüzden evden halletmişti bazılarını.

“Benim işim iptal oldu tüm gün evdeydim.” Onunki daha iyiydi. “Seninki daha iyiymiş.” Feyyaz için pek iyi olduğu söylenemezdi. Tek olduğunda evde olmaktan hoşlanmıyordu. Özellikle bir işi olmadığında saatlerce boş boş oturmak ona göre değildi.

“Daha iyi mi?” Berfu bir an kocasının normal olmadığını fark etti ama tam bir işkolikti. Öyle ki işi yokken bile iş çıkartabilirdi. Tatillerini bile iş gezilerine denk getiren bir adamdan ne bekliyordu ki. “Pardon unutmuşum senin iflah olmaz bir işkolik olduğunu.” Feyyaz, kadının belinden tutup kendine çekti.

“Komik misin şimdi sen?” Komik olmak için söylememişti ama bir noktada komikti şimdi. Normalde insanlar işi olmasın diye dua ederdi kocası bir iş çıksın diye ediyordu. Ayrıca bu komik bir şaka olmasa bile şakaları komik değil miydi? “Değil miyim?”

“Hayır dersem tavır alacak bir halin var gibi.” Alabilirdi de hiç belli olmazdı. Bugün iyi tarafından uyanmıştı ama sonrası pek belli de olmazdı. Şimdi canını sıkacak bir şey derse iyi tarafı hemen kötü de olabilirdi kesin diye bir şey yoktu. “Alamaz mıyım?” Almama ihtimali bile yoktu, karısının alınganlığını gayet iyi biliyordu artık bazen bir şakadan bile alınabiliyordu.

“Alırsın almaz olur musun aşk olsun yani bendeki de soru yani.” Berfu, kocasının tepkisine gülmeden edemedi. İlk evlendiklerinde o da aynı bu şekilde onun söylediklerini tasdikliyordu şimdi tam tersi olmuş gibiydi. “Sen giderek benden korkuyor gibisin.” Feyyaz korkması gerektiğini öğreneli biraz oluyordu. Korkmadığı zaman kesin aşına bir iş açıyordu çünkü.

“Tabi.” Berfu gelen itirafı pek beklemiyordu ama hoşuna da gitmişti. İkisinin korkuları pek aynı olmasa bile karşılıklı birbirlerinden korkuyorlardı. “Hanımcılık diyorsun.” Yani isterse olmasın bu sefer ortalığı ateşe verir yine de istediğini elde ederdi.

“İstersem olmayım birkaç hafta küsüp ortalığı ateşe verirsin, yalan mı?” Fazlasıyla mümkündü. Adam, karısı küser konuşmaz diye korkuyordu; kadın ise sinirli anına denk gelirim diye. İkisi de korkmakta kendi çaplarında haklılardı. “Değil.”

“Eh yani geriye pek fazla bir seçenek kalmıyor gibi.” Ay şaka mı yaptı yani şimdi bu? Ne var yani biraz alıngansam olabilirdi. Her kız biraz trip atardı aman sanki görende gerçekten ortalığı yakıyorum zanneder. “Aman çok komiksin.”

“Neyse bu konuşma kötü bir yere gitmeden sonlandırıp başka bir konu geçiyorum.” Bu konuda devam ederlerse Berfu Hanım tekrar küsecek bir de gönlünü yapmak için uğraşması gerekecekti. En azından tüm gün evde ek başına sıkılmıştı, biraz daha eğlenceli bir şeyler yapabilirlerdi. “Neymiş?”

“Erken geldiğine göre havuzu hazırlatayım biraz havuza inelim, olmaz mı?” Hem uzun zamandır yüzmüyordu hem de havuz fantezisi yapmayalı uzun zaman olmuştu. “Senin canın başka bir şey istiyor olmasın?” Berfu da sorusunun gereksiz olduğunu biliyordu sevgili kocasının havuzu sürekli bir fantezi aracı olarak kullandığını biliyordu.

“Kesinlikle.” Bir süredir ertelediği işleri halledeceğim diye fazlasıyla bunalmıştı biraz eğlenmenin sakıncası olmazdı bence. “Peki.” Berfu’nun hemen kabul etmesini düşünmemişti. Yoruldum, uykum ar gibi bahaneler sunacağını varsaymıştı. Biraz daha dil dökmesi gerekeceğini düşünse de hemen kabul etmişti.

“Çok iyisiniz.” Yorgundu ama abartılacak kadar değildi, hem yarın hafta sonuydu yarında dinlenebilirdi. “Bugün iyi tarafımdan uyandım ve çok yorgun hissetmiyorum daha.” Feyyaz bir an şaşırdı, yorgun mu değildi? Uzun zamandır karısından duymadığı bir kelime olduğu kesindi. Ne yapmaya kalksalar yorgundu bu sefer yorgun değilim demişti. Ya ilaçlar ters tepki yapıyordu ya da gerçekten iyi tarafından uyanmıştı.

“Çok iyi kalplisiniz. Ben haber vereyim havuzu hazırlasınlar.” Dudaklarına eğilip kısa bir öptü. Burada oyalanmanın manası yoktu. “Bende üzerimi tekrar değiştireyim.”

“Kolay çıkan bir şeyler giyebilirsin.” Yani havuza iniyordu montla inecek hali yoktu ya. Ya mayo ya da bikini giyecekti. Büyü ihtimalle hangisi olursa ya da dolapta hangisi duruyorsa o olacaktı. Kilo verdikten sonra dolabında küçük bir temizlik yapmıştı. “Tavsiye için sağ ol kocacığım ama bakarım.”

“Peki bir şey demedim.” Feyyaz hala iyi tarafındayken odayı terk etmesi gerektiği biliyordu ne de olsa karısının sağı solu pek belli olmuyordu. “Arayınca inersin.”

“Tamam.”

Feyyaz odadan çıkıp bahçeye çıktı önce birine havuzu söyledikten sonra mutfağa girdi. Semih Bey’e havuz başına bir şeyler hazırlamasını söyledi. Havalar daha ısınmamıştı ama içeriye havuz yaptırmanın da bir yararı olmalıydı. Aşağı indiğinde çoktan havuza su doldurduklarını gördü. Havuz içeride olduğu için çok kirlenmiyordu üstü kapanabildiği için de temiz kalıyordu. Havuzun suyu dolarken Türkan Hanım geldi. Kenarda duran şezlong ve sehpayı havuzun yanına getirdi. Üzerlerini sildi. Dolabın içinden iki tane havlu bıraktı ve geri çıktı. Kadın çıktıktan sonra içeri Semih Bey girdi elinde büyük bir tepsi vardı. Meyve tabağı, kuruyemiş ve içecek getirmişti. Sehpaya yerleştirip çıktı. Havuz dolunca korumalarda çıktılar. Feyyaz üzerini değiştirmediğini fark edip yukarı çıktı. Odaya girdiğinde Berfu üzerini değiştirmişti. Siyah bir bikini takımı giymişti. Üzerine de yine siyah bir pareo almıştı. “Havuz hazır.”

“Arayacaktın.”

“Üzerimi değiştirmeye geldim.”

“Bekliyorum.”

“Sen in.”

“Tamam.” Berfu aşağıya indiğinde hazır olduğunu gördü. Üstündeki pareoyu çıkartıp şezlonga bıraktı. Telefonunu da yanına bıraktı. Havuza girdi. Su ılıktı. Kendini suyun üzerine bıraktı. Suyun üzerinde hareketsiz yatmaya başladı. Rahatlatıyordu. Başta ne kadar korktuğunu hatırladığında kocasının ısrarına teşekkür edebilirdi.

Feyyaz üzerini değiştirip aşağı indi. İçeri girince ilk bakışta göremese bile dikkatli bakınca havuzun içinde hareketsiz durduğunu gördü. Sessizce öyle dümdüz uzanıyordu. Bazen sakin karakterine şaşırmıyor değildi. Arada yükselse de genellikle fazlasıyla sessiz bir kişiliği vardı. Feyyaz da çok konuşkan değildi ama Feyyaz’ın sessizliği bile bağırıyordu oysa Berfu öyle değildi o kadar sakin bir yapısı vardı ki sessizliğinde dinginlik ve huzur bulabilirdin. Sessizliği de neşesi de kesinlikle huzurluydu. Aynı gözüküp farklı iki karaktere sahiplerdi. Belki de bu onları ilginç bir çift haline bu getiriyordu. Etrafındaki herkes Berfu’nun Feyyaz’ın gürültüsüne ve hayatına alışacağını ve değişeceğini düşünürken tam tersi olmuştu. Feyyaz, Berfu’nun sessizliğine ve hayatına alışmıştı ve onun koşullarını benimsemişti.

İkili, eğlenceli bir havuz partisi yapmıştı kendilerince. Berfu su kaynaklı korkularını yendikten sonra daha çok vakit geçirebiliyorlardı. Yemek vakti gelince sudan çıktılar. Berfu fazlasıyla yorulmuş hissediyordu. Üzerini değiştirip masaya oturdu. Elindeki telefona bakıyordu. Gelen mesajla yüzü düştü. Ağzından isteksiz ve mutsuz bir “yaa” çıktı. Feyyaz sandalyesine otururken karısına baktı. “Ne olmuş?” Berfu mesaj yazarken cevap verdi. “Zerda hastaymış.” Zerda’da bir insan olduğuna göre hastalanabilirdi normal bir durumdu. Ayrıca arada durmadan koşturuyordu normal bile sayılırdı.

“Olabilir niye bu kadar üzüldün ki?” Berfu Zerda’nın hasta olmasına takılmamıştı takıldığı şey yarın yaptıkları planın bozulmasıydı. “Yarın çok iyi bir yerden masaj ve spa ayarlamıştık oraya gidecektik.” Feyyaz bazen kadını kendine çok benzetmiyor değildi ana amacı kızın hasta olması değildi planlarının bozulmuş olmasıydı.

“Zerda’nın hasta olmasına değil de gidemeyeceğine mi üzüldün?” Tabi ki sadece gidemeyeceğine üzülmemişti. Zerda’nın hasta olması da kötü bir durumdu. Sadece yarın için fazlasıyla heyecanlıydı ve ertelemek zorunda olmasına üzülmüştü. “Tabi ki hasta olduğuna da üzüldüm ama buradan randevu almak çok zordu iki haftadır uğraşıyoruz.”

“Sen de tek gidersin.” Tek gitmek istemiyordu ki. Saatlerce tek başına sıkılırdı. İki kişilik rezervasyonları vardı ve tek giderse kesin yanına başka birini alabilirlerdi ve tanımadığı birinin yanına olmak istemiyordu. “İki kişilik rezervasyon yaptırmıştık.”

“Sonra gidin o zaman.” Ne zaman gideceklerdi ki başka? Zerda içinde bulunduğu düğün telaşı zaten planlarını ertelemelerine sebep oluyordu. Daha aylar vardı ama onu ayrı bir telaş sarmış ve deli gibi bir şeylerle uğraşıyordu. Tekrar zaman ayarlamak sorun olacaktı. “Off kötü oldu bir daha ne zaman gideceğiz ki?”

“Berfu bir karar ver bence tek gitmem diyorsan sonra gidebilirsiniz.” Berfu makarnaya batırdığı çatalı ağzına attı. Üzülmüştü. Fazlasıyla da heyecanlıydı bu konuda. Fazlasıyla övülen bir yerdi. Uzak doğu tarzı masaj yapıyorlardı. Her giden çok beğendiğini söylemişti. Tek gitmek de istemiyordu. Saatlerce tanımadığı insanlarla aynı odada kalmayı sevmiyordu. Aklına gelen fikirle sinsice gülümsedi. Tek gitmek zorunda değildi ki. Elindeki çatalı bırakırken “Sen de benimle gelsene.” Deyiverdi. Feyyaz önce ne duyduğunu anlamadı.

“Anlamadım.” Berfu büyük bir gülümseme ile ona bakıyordu. Kesinlikle bu konuda yorum yaptığına pişman olacaktı. “Randevu iki kişilik değil mi Zerda gelemiyorsa sen gel.” En nefret ettiği yerlerden bir tanesi masaj salonlarıydı ve asla gitmezdi.

“Güzelim eminim gidebilecek başka arkadaşların vardır.” Vardı Dilara’ya ya da Yağmur’a falan sorabilirdi ama sormak istemiyordu. Şu an kocası ile gitmenin diğerlerinde daha eğlenceli olacağını düşünüyordu. “Ama onlarla gitmek istemiyorum.”

“Benimle mi gitmek istiyorsun?” Kesinlikle onunla gitmek istiyordu hayır dediği ne varsa hep ön yargılı davranıyordu ayrıca çok gaddarca gelse de kesinlikle şahane dalga konusu olurdu. Kocası ne zaman fırsatını bulsa dalga geçiyordu biraz da ona fırsat geçmiş olurdu. “Evet.”

“Nereden çıktı az önce aklında bile değildi bu konu.” Tabi değildi o zaman Zerda ile gidecekti ama madem o gelmiyordu kocasını tercih ederdi. “Şimdi öyle ama.”

“Beni hiç karıştırma.” Kendisi ne zaman kapana kısılsa alışverişe ya da masaja falan gönderiyordu onu aynısı neden onun için geçerli olmuyordu ayrıca Burak’ın gittiğini de duymuştu. “Niye ya Burak abi gidiyor?” Burak giderdi Burak kesinlikle keyif insanıydı. Bayılırdı bu tarz şeylere.

“O Burak ben benim.” O da onu Burak zannetmiyordu ya, tek olmadığını vurgulamak istemişti. “Ne alakası var ya? Sana da iyi gelirdi masaj.” Tüm gün boyunca saatlerce hem yol çekiyordu hem de sandalyede oturuyordu ona da iyi gelirdi.

“Hayatım hiç yorma beni.” Ne dese de sonucu biliyordu ya bu iş yokuş yukarı çıkacak ve kavga edeceklerdi ya da aşağı inecek ve tıpış tıpış peşine düşüp gidecekti. “Dinlen diye gideceğiz. Hem sana da iyi gelir iş yüzünden sürekli geriliyorsun. Bakım falan da yaparlar kendine gelirsin.”

“Berfucuğum illa beni de alet edeceksin değil mi?” Kocasının bıkkın sesini duyduğunda suratını astı. Ne inat ediyordu ki kendisi onun dediklerini yapıyor ama bu şekilde uzatamıyordu. “Ne alakası var ya sana da iyi bir şey yapmaya çalışıyor yaranamıyorum.”

“Güzelim dedim ya sevmem öyle şeyler sen kendi arkadaşlarınla git diye.” Gelmemekte ısrar ediyordu yani. Onunda kendine göre yöntemleri vardı. “Gelmiyor musun şimdi?” Feyyaz arkasından iyi bir şey gelmediğinin farkındaydı. Berfu’nun doğulu damarı kabarmıştı işi inada dökecekti kesin.

“Hayır.” O gelmiyorsa gelen bulurdu. Arkadaşlarına git dememiş miydi? 120 kişiden oluşan sınıf arkadaşları vardı ya onlardan biriyle giderdi. “İyi bende sınıf grubuna yazarım eminim gelmek isteyen birileri çıkar.” Yuh! Ne demek sınıf grubuna yazarım. Berfu delirmişti galiba.

“Berfu!” Feyyaz’ın uyarır gibi çıkan sesini hiç düşünmeden “Efendim” dedi. Ona gel demişti gelmeyen oydu.

“Abartma istersen sınıf grubu ne alaka?” O grupta sadece kızlar yoktu ki bin bir türü abazada vardı içlerinde. “Sen arkadaşlarınla git demedin mi?” birkaç dakika önce sen arkadaşlarınla git dememiş miydi işte arkadaşlarıyla gidiyordu.

“Lan sınıf grubunda sadece kızlar mı var erkekler gelmeye kalkarsa.” Gelmeme ihtimalleri bile yoktu. O mesaj gruba düşer düşmez kim bilir kaç deli cesaretine sahip aklı yarım yazacaktı. “O zaman ilk yazan gelir.” Ne inat kadındı. İlla kendi dediğine getirecek bir yol buluyordu.

“Berfu!” Yüzünde mimik bile oynamamıştı. Ölümü kesin bu kadının elinde olacaktı giderek buna emin oluyordu. “Efendim.” Sırf gitsin diye yapıyordu yarın oraya gidecekti.

“Bilerek yapıyorsun değil mi illa dediğin olacak.” Eh öyle yetişmişti. Yalan yoktu ne derse yapılmıştı bu evlendikten sonra da pek değişmemişti ne derse bir yolunu bulmuş ve yaptırmıştı. “Evet.”

“Niye bu kadar inat ediyorsun anlamıyorum.” Belki de Fatih haklıydı sürekli ne derse evet diyordu bu da kolay yolunu bulmuştu. “İnat etmiyorum istiyorsan gelme, dedim ben diyeceğimi.”

“Bilerek yapıyorsun değil mi?” Bilerek yaptığı birçok şey vardı hangisinden bahsediyordu şu anda. “Neyi?” Feyyaz da farkındaydı bilerek yaptığı o kadar çok şey olunca hangi birinden bahsettiğini anlamamıştı.

“Nasıl damarıma basacağını biliyorsun basana kadar da inat ediyorsun.” Damar demeyelim de bam teline dersek doğru olur. Derdim onu sinirlendirmek değil istediğim şeyi yaptırmaktı ne de olsa. “Daha çok bam teline basıyorum.”

“Elbet senin de bam teline denk gelirim.” Emin değildim benim öyle bir telim olup olmadığına ama denk gelse bile büyük ihtimalle kullanamazdı çünkü kullanmaya başlarsa beni bir şekilde delirtmeyi başarırdı. “Geliyor musun gelmiyor musun? Ona göre yazacağım.”

“Geliyorum, geliyorum ama orada beklerim yaptırmam masaj falan.” Sen gel de ben masaj işini orada hallederim diye düşündü. Oraya kadar gittikten sonra yaptırmanın bir yolunu bulurdu. “Bakarız.”

“Bakamayız.”

“Bakarız.”

“Berfu.”

“Efendim kocacığım.”

“Sinir ediyorsun beni.” Duyguları karşılıklıydı. O da sinir oluyordu. O az önce hadi beraber havuza inelim demişti ama hemen kabul edip inmişti ama o ne yapıyordu sadece itiraz ediyordu. “Sen de beni. Ayrıca ben senin dediklerini kabul ediyorum ama sen benimkileri niye kabul etmiyorsun.”

“Ettim işte ama bunu da o borç defterine eklerim.” Bitmek bilmez borç defteri. Eğer gerçek bir defter olsa kesin baya kabarık olacağı kesindi ama ne şanstı ki gerçek değildi. “Neyini ekleyecekmişsin?”

“Bulurum ben ekleyecek bir şeyler.” Ondan emindi Berfu zaten. Kocası çoğu zaman bir iş adamı gibi düşünmekten kendini alamıyordu. “Eminim bulursun.” Bu konu fazla uzamıştı. Konuşacağım diye yemeğini de yemiyordu. Sabah da yarım bırakıp kalkmıştı.

“Neyse yemeğini bitir.” Elindeki çatalı tekrar ağzına götürdü. Makarnaya hayır diyemiyordu. “Yiyorum.” Nasıl yiyordu önceden olsa iki tabaktan az yemezdi şimdi bir tabağı bitremiyordu.

“Bitsin tabağın sabah da yememişsin.” Askerde gibi başına dikilmiş yine emir veriyordu. Sinir oluyordu bu huyuna bazen kimlik karmaşası yaşamasına sebep oluyordu. Kimle konuşuyordu evdeki konumu neydi emin olamıyordu. Karısı mıydı yoksa ede bir çalışan mıydı bazen cevap bulmakta kafası karışıyordu. “Emredersiniz komutanım.”

“Sen komutanı bile yoldan çıkartırsın.” Karısında bu inat varken komutan bile kesinlikle konumundan şüphe ederdi. Ayrıca karısının isteklerini yaptırmak için çok cazip yöntemler kullandığı da oluyordu. “İltifat mıydı bu şimdi?”

“Sayılır.” İnat kısmını saymazlarsa iltifat olduğu kesindi. “Sayılır mı? O nasıl oluyor?” Şimdi açıklamaya kalksa da anlamayacaktı olay uzayacaktı. Bu sırada çalan telefona baktı. Portekiz’den arıyorlardı.

“Boş ver şimdilik ben sana sonra açıklarım. Buna bakmam lazım ben gelene kadar bitir.” Çalan telefonu eline alarak masadan kalktı. Berfu masadan kalkan kocasının arkasından gülerek baktı laf kalabalığı ile kabul ettirmişti. Her dediğini bir şekilde kabul ettirmeyi seviyordu. Bu sefer çok zorlanmamıştı bile. Yapmam etmem dediğinde sinir oluyordu ne gerek vardı o kadar keskin çizgilere. Kendisi de yapmam dediğini ne kadar çok şeyi yapmıştı biraz da kocasının sınırları ortadan kalkmalıydı. İştahı açılmıştı tabağını bitirdi. Masadan kalkıp koltuğa geçtiğinde yorulduğunu fark etmişti. Her tarafı ağrıyordu ve çok uykusu gelmişti ama saat daha çok erkendi biraz daha vakit geçmeliydi uyumak için. Kumandayı eline alıp televizyona bakmaya başladı.

Feyyaz telefonu kapatıp salona döndüğünde karısını televizyon karşısında uyuklarken bulmuştu. Çok bile dayanmıştı daha erken uyumasını bekliyordu. Saat daha dokuzdu bu saatte uyursa kesin birkaç saate uyanacak gece boyu da uyumayacaktı. Yanına oturarak uyandırdı. Biraz daha televizyon karşısında vakit harcadılar. Saat on bire gelirken Berfu çoktan uyumuştu. Feyyaz uyandırmadan yukarı çıkarıp yatağa yatırdı.

Sabah ilk önce Berfu uyanmıştı yerinde esnerken gözünü ovaladı. Uykusunu almıştı ve dinlenmiş hissediyordu. Yana döndüğünde kocasının daha uyuduğunu fark etti. Telefonunu eline alıp saate baktı. Saat daha dokuzdu. Yaklaşık on saattir uyuyordu. Aklına masaj randevusu geldi. Randevu on ikideydi. Hem buraya da biraz uzaktı. Bir an önce hazırlanıp çıkmalılardı yoksa geç kalacaklardı. Gülümseyerek kocasının yanağına bir öpücük bıraktı. “Hadi uyan.” Ses gelmediğinde bir daha öptü. “Hadi ama.”

“Ben bir şey anlamadım. Bir daha öpersen belki.” Berfu bir daha öptü. “Oldu mu?” Hiç uyanası yoktu ama küçük hanım uyanmışsa onu uyandırmadan bırakmayacağından emindi.

“Hayır.” Bu sefer dudaklarını yanağına bastırdı. “Şimdi?”

“Sayılır.”

“Ama hadi oyun bozanlık yapıyorsun.” Boyu kısa olduğundan mı ne hemen sinirleniyordu bir de. Sabah sabah ne olmuştu da erkenden kalkıyorlardı. Yan dönüp başında bekleyen kadına baktı. “Öyle olsun bakalım uyandım. Ne oldu?”

“Gitmeyecek miyiz?” Nereye gidiyorlardı? “Nereye?” Berfu daha dün akşam konuştukları masaj mevzusunu ne ara unuttuğunu anlamadı ama sonra aklına kocasının işine gelmediği şeyleri unutma huyunun olduğunu hatırladı. “Masaja?”

“Vazgeçmedin mi hala?” Asla vazgeçemezdi o kadar eline fırsat geçmişti kullanmazsa sonra pişman olurdu. “Hayır. O yüzden kalkıp hazırlan.” Feyyaz yatakta oturmaya devam eden karısına baktı. Kendisi de daha yataktaydı.

“Bana diyene bak sen de hala yataktasın.” Yapacağı tek şey banyo yapıp üzerini giyinmekti başka bir işi yoktu. Özel olarak hazırlanmasını gerektiren bir şey yoktu ne de olsa. “Ben hemen hazırlanırım.”

“Hadi hazırlandığını görelim bakarız.” Berfu kaşlarını kaldırarak kocasına baktı bu numarayı yiyecek kadar çocuk muydu? Arkasını döndüğü anda ya ortadan kaybolacaktı ya da uyumaya devam edecekti. “Yalan söylüyorsun şu anda ben yataktan kalkınca sen tekrar yatacaksın.”

“Benim daha iyi bir fikrim var.” Kadını belinden tutup kendine çekti. Dudaklarına kısa bir öpücük bıraktı. “O fikrini kendine sakla şu an benim fikrimi yapacağız.” Onun fikrini dün uygulamamışlardı sıra ona gelmişti.

“Kesin olacak diyorsun.”

“Evet.”

“İyi öyle olsun sen git banyoya.”

“Sen de kalk ama.”

“Kalkarım ben.” Berfu yataktan kalkıp banyoya girdi. Kısa bir duşun ardından çıkıp üzerini giyindi. Zaten masaja gidiyordu altına bir eşofman üstüne de bir askılı bir üst giydi onun üstüne de eşofmanın ceketi aldı. Üzerine de montunu giydi mi tamamdı. Saçlarını kurutup açık bıraktı. Nasıl olsa kafa masajı da istemişti her türlü saçları tekrar yıkanacaktı.

Feyyaz da söylense de hazırlanmıştı. Önce aşağı inip kahvaltı yaptılar sonra da evden çıktılar. Salona geldiklerinde Feyyaz başta istemiyorum yaptırmayacağım dese de Berfu hemen hayırı cevap olarak kabul eden bir insan değildi. Saatler süren masajda Berfu fazlasıyla memnun kalmıştı. Saç diplerinden tırnaklarına kadar tüm masaj yaptırmıştı.

Feyyaz ise Berfu’nun aksine pek memnun kalmamıştı durmadan etrafında dolaşıp vücuduna dokunan yabancılar pek haz ettiği bir şey değildi. Rahatlaması gerekirken daha fazla gerilmişti. Berfu iyi olduğunu eve gelene kadar anlatsa da Feyyaz’ın fikirleri pek değişmemişti. Durmadan bir suyun altına girmişlerdi. Salondan çıkıp eve geçtiler. Berfu her zamanki yorgunluğunu rehavet çöktü diyerek uykuya vurmuştu.

Zaman ikisi içinde oldukça iyi bir şekilde ilerliyordu. Feyyaz yoğunlaşan işleriyle uğraşıyordu Berfu yaklaşan vizelerine çalışıyordu. Bu arada Dilara Paskalya için bir kostümlü balo düzenliyordu. Berfu daha önce hiç kostümlü bir baloya gitmemişti bu konuda fazlasıyla heyecanlıydı. Baharın gelişi için çiçek temalı olacaktı. Aklında bir sürü şey belirse de ne giyeceğine tam olarak karar veremiyordu. Tam vizelere de denk gelmişti. Çıkıp saatlerce mağaza dolaşamazdı. Bu yüzden eve bir stilist çağırmıştı. Çiçek ve bahar temalı elbiseler istemişti. O elbiselere gidemiyorsa elbiseler ona gelirdi. Zenginliğinin getirilerini kullanmalıydı. Ayrıca kocasının işleri fazla düzensizdi bu aralar. Sabah erken gidip geç saatte geliyordu. Dünde şehir dışına çıkmıştı Sakarya’ya gidiyorum işi erken biterse bugün dönecekti.

Dersi bitince doğruca eve geldi. Bir saate kadar stilist eve gelecekti. Üstünü değiştirdi, kitaplarını kaldırdı. Oda birazdan dağılacaktı zaten ne kadar alan açılırsa o kadar iyi olurdu. Aşağı inip hızla bir şeyler atıştırdı. Tam masadan kalkmıştı ki kapı çaldı. Türkan Hanım kapıyı açtı. Üç kadın ve yanlarında onlarca elbise ile gelmişlerdi. Korumalar elbiseler ve askıları üst kata taşıdılar. Melisa Hanım, Berfu’nun anlaştığı stilistti. Gelirken yanında iki tane de asistan getirmişti. Asistanlar elbiseleri askılara yerleştirirken Berfu da nasıl bir şey istediğini anlattı. Elbiseleri denemeye başladığında çok kararsız kalmıştı hepsi çok güzel duruyordu bazıları parti elbisesinden çok nişan elbisesi gibi olsa da çok güzel gözüküyordu.

Berfu üzerindeki elbisenin göğüs kısmını tekrar yerleştirdi. Biraz fazla kabarık gibiydi. Çok göze batardı büyük ihtimalle. Bu kadar büyük bir şeye gerek yoktu hem biraz da ağırdı taşıdıkça ağırlaşmaya devam edecekti bir de. Güzeldi ama olmazdı. “Çok kabarık değil mi?”

“Biraz ama güzel oldu.”

“Parti sahibi de değilim çok gösterişli gibi nişan elbisesine benzedi.”

“Siz bilirsiniz bir sonraki elbiseye geçelim.”

“Tamam, bu mavi ve mor karışık olan rengi deneyeyim bir.”

“Peki.” Kızlar elbiseyi kılıfından çıkarırken kapı çaldı. Berfu “gel” diye seslendi. Geleni Türkan Hanım zannetmişti. Az önce kahve istemişlerdi onu getirdiğini zannederken içeriye kocası girdi. Kapı ne zaman çalmıştı. Biraz daha geç döneceğini düşünmüştü.

Feyyaz içeri girince karısını çiçekli bir abiyenin içinde görünce şaşırmıştı. Türkan Hanım yukarıda elbise seçiyor demişti ama onun aklına daha çok normal abiyeler gelmişti. Bu biraz daha abartılı gibiydi. Yine de yakışmıştı. Pembe çiçekler onu açmıştı. Kapıyı kapatıp karısına yöneldi. Ayna karşısında kendine bakan kadının yanağına bir öpücük bırakırken “çiçeklenmişsin” dedi. Berfu gelen iltifatla utanmıştı. Kocasının insan içinde iltifat ettiğini çok duymamıştı. Kızlar elbiseyi kılıftan çıkarırken birbirine bakarak güldü. Hancılarla ilk defa çalışmıyorlardı daha önce de ailenin diğer üyeleri ile çalışmışlardı. Açık konuşmak gerekirse Feyyaz Hancı hakkında pek iyi şeyler duymamışlardı ama az önce gördükleri de bir çelişki yaratmıştı onlarda. “Teşekkür ederim ama ben bunu pek beğenmedim.”

“Niye?”

“Çok kabarık.”

“Diğer elbiseyi deneyin.” Melisa kızların elindeki elbiseyi kadına uzattı. Berfu elbiseyi kadının elinden aldı. Giyinme odasına yöneldi. Kocasının arkasında olduğunu biliyordu. İçeri girince elbiseye çıkartmaya çalıştı. “Nerede giyeceksin?”

“Demiştim ya Dilara’nın partisi var diye.”

“Sınıftan arkadaşın.”

“Evet.”

“Niye beğenmedin?”

“Çok abartılı değil mi?”

“Biraz ama parti değil mi?”

“Olsun çok dikkat çekiyor ayrıca ağır da saatlerce ayakta kalamam ben bununla.” Elbiseyi çıkartıp diğerini giyindi. Feyyaz elbisenin fermuarını çekip omuzuna bir öpücük bıraktı. “Bu da yakıştı.”

“Hepsine güzel diyorsun ama.”

“Ne giysen yakışıyor demek ki?”

“Teşekkür ederim ama bu da olmadı neyse değiştireyim.”

“İyi sen bilirsin ben üstümü değiştirip çalışma odasına geçiyorum.”

“Tamam.” Berfu üzerinde elbise ile odaya döndü. Hayal ettiği gibi olmamıştı bu da. Ayna karşısında biraz daha bakınsa da beğenmemişti. Feyyaz üzerini değiştirip odadan çıkınca başka bir elbise denedi.

Uzun süren bir üç saatin ardından istediği elbiseyi bulmuştu. Biraz açık gibi gelmişti ama içinde kendini peri kızı gibi hissetmişti. Kocası gördüğünde biraz mırın kırın edebilecek gibiydi ama görmezse sorun olmazdı. Üzerini değiştirip kadınların toplanmasına yardım etmesi için Türkan Hanım’ı çağırdı. Onlar toparlanıp gittikten sonra Berfu ayırdığı elbiseyi ortadan kaldırdı. Nasıl olsa kuru temizlemeye gitmesi lazımdı hem de kocasının meraklı tarafına falan denk gelip de elbiseye kısa bir bakış atmasını pek istemezdi. Toparlandıktan sonra yatağa uzandı. Yorulmuştu giyin soyun derken saatlerdir uğraşıyordu. Allahtan eve gelmişlerdi bir de dışarı falan çıksaydı kesin kafayı yerdi. Bir süre sonra kapı açılıp içeri kocası girdi. Onu unutmuştu. Yoldan gelmiş ve çalışma odasına kapanmıştı. “Gittiler mi?” oda boş olduğuna göre gitmişlerdi. “Evet.”

“Seçtin mi bari?” Seçmişti ama açık söylemek gerekirse kocasının seçebileceği bir şey değildi. Yapacak bir şey yoktu Berfu’nun fazlasıyla hoşuna gitmişti. Kocası da görmezse bir yorumda bulunamazdı. “Evet.”

“İyi.” Feyyaz da yanına uzandı. Şu anda ikisi de tavanı izliyordu. Hava aydınlık olmasına rağmen ışıklar kendini belli ediyordu. “Sen ne yaptın?”

“Birkaç küçük işim vardı onu hallettim.” Arkadaşlarından bazılarının sevgilileri gelecekti kocası da isterse gelebilirdi. Hem belki arkadaşları tanışır ve şansı yaver giderse anlaşırlardı. “Sende gelmek ister misin?”

“Nereye?” Feyyaz şu an bir yere gitmek istediğini zannetmiyordu. Ayrıca nereye gidiyorlardı bir şeyi mi kaçırmıştı emin olamadı. “Partiye.”

“Yok ben almayım.” Hiç çekemezdi şimdi. Kendi üniversiteye giderken bile bu tarz ortamlara girmezdi şimdi mi girecekti? Sözde parti adı altında birkaç ergenin rahatça içip kafayı bulduğu sonrasında da ya uyuşturucuya ya da birbirlerinin kollarına atladıkları yerlere dönüştüğü yerlerdi. Ona kalsa karısı da gitmezdi ama şimdi gitme dese kesin kavga ederlerdi onun yerine bir kere gidip görürse bir daha gitmek istemezdi zaten. “Niye?”

“Tanımadığım insanların içinde ne işim var?” Amaç da oydu zaten tanışmaları için gitmesini istemişti. Hem belki birlikte ileride bir şeyler yaparlardı. “Tanışırsın.”

“Yok güzelim sen git.” Daha fazla ısrar etmeyecekti. O teklif etmişti ama gelmeyen oydu. İleride bir sorun olursa bunu hatırlatmaktan geri kalmazdı. “Sen bilirsin benden söylemesi.” En son sabah bir şeyler atıştırmıştı onda da çok bir şey yememişti. Midesinde hissetmeye başladığı boşluktan anladığı üzere acıkmaya başlamıştı.

“Acıkmadın mı?” Berfu eve gelir gelmez işinin uzun sürebileceğini düşünmüş ve hemen bir şeyler yemişti ama kocası sorduğuna göre o acıkmaya başlamıştı. “Ben gelince bir şeyler atıştırmıştım sen acıktın mı?”

“Biraz.”

“Yiyelim o zaman.”

“Aç değilsen beklerim.”

“Yok yiyelim yatmaya devam edersek kesin ben uyurum.” Şimdi yatarsa sekiz dokuz gibi uyanacak sonra da sabaha kadar uyumayacaktı. O uyumayınca Feyyaz da onunla sabahlayacaktı. “İyi kalk o zaman.”

“Tamam.” Feyyaz ayaklanıp karısının elinden tutup yataktan kaldırdı. Aşağı inip yemek yediler. Yemekten sonra biraz televizyon karşında pineklemiş sonrasında ise Berfu uyukladığı için erkenden uyumuşlardı.

Parti gününe kadar Berfu vizelerle uğraşmıştı. Parti günü geldiğinde eve onu hazırlaması için kuaför çağırmıştı. Sınıftaki herkes katılıyordu bildiği kadarıyla. Hatta başka bölümlerden ve Dilara’nın farklı arkadaşları da katılacaktı. Berfu özenli hazırlanmış bir partiye katılmak için çok fazla heyecan yapmıştı. Hiç kendi sadece kendi yaşıtlarının katıldığı bir ortama girmemişti. Genel olarak hep kendinden büyük kişilerle aynı ortamda bulunmuştu. Öyle ki elbisesini kızlara gösterince onlarda bir uyumlu birer parça seçmişti. Çok eğlenceli geçeceğini düşünüyordu. Hava da şanslarına güzeldi. Berfu üzerini giyindikten sonra kuaförü göndermişti. Saçı makyajı ve elbisesi mükemmel gözüküyordu. Gerçekten bir peri kızı gibi hissediyordu.

Feyyaz içeri girdiğinde önce aynanın önündeki karısını gördü. Boy aynasından elbisesini düzeltiyordu. Su yeşili elbise çok iyi gözüküyordu. Küçük bir ıslık çıktı dudaklarının arasından. Berfu ıslık sesiyle arkasını döndü ve kocasını gördü. Erken gelmişti. Bir yarım saat sonra gelmiş olması lazımdı bu haliyle görmemesi gerekiyordu.

Feyyaz önce karısına başta baştan ayağa baktı. Uzun saçları dalgalar halinde omuzundan aşağı dökülüyordu. Yeşil gözlerini ortaya çıkaran yeşil tonlarında bir makyaj vardı gözlerinde. Bakışları aşağı indi. Elbisenin göğüs kısmı yeşil tül bir büstiyer gibi duruyordu. Karın bölümü ise tamamen içini gösteren bir şeffaf bir tülden oluşuyordu. Etekleri uçuş uçuş bir tülden yapılmıştı. Elbise çok güzeldi ama... bu elbise ile şimdi bir grup içkili ergenin ortasına gidiyordu. “Üstünü giyinmemişsin.” Hala eksik yerleri vardı mesela üstüne bir şey daha giymeliydi. Etekleri gayet iyiydi ama üstü kesinlikle değildi. “Giyindim.”

“Giyinmemişsin.” Giyinmemişti eğer giyinmiş olsaydı üstünde sadece bir bikini üstü var gibi durmazdı. “Giyindim.” Berfu biliyordu böyle olacağını. Biraz daha geç geleceğini düşünmüştü. Nasıl yakalanmayı başarmıştı. 1 saat önce mesaj attığında daha çıkmadım demişti.

“Berfu hayır!” Hayır olacak bir şey yoktu artık çok geçti. Çıkması gerekiyordu ve şu an için uygun başka bir elbise bulamazdı. “Evet.”

“Hayır ciddiyim.” Berfu da fazlasıyla ciddiydi. Elbisenin biraz açık olduğunun o da farkındaydı ama ortamdaki tek açık giyinen kişi olmadığı için kimsenin dikkatini çekeceğini düşünmüyordu. “Artık çok geç ben çıkıyorum.”

“Berfu bu elbise ile bir yere gidemezsin.” Şu an gözünün önüne onu yiyecek gibi bakan erkekler geliyordu ve hiç hayra alamet bir his oluşmuyordu içinde. “Niye ya?”

“Çok açık.” O da farkındaydı ama eh eskiye nazaran daha çok alışmıştı açık giyinmeye. Hem ilk açık kıyafetlerini de karşısındaki adam almamış mıydı? Dolabında kısacık şortlar, etekler ve elbiseler vardı. Kendisi bir düğüne derin yırtmaçlı bir elbise ile götürmemiş miydi şimdi bu niye sorundu ki? “Değil.”

“Kesinlikle açık Berfu” Bu konu uzayacak gibiydi. Biraz daha çıkmazsa geç kalacaktı. Keşke daha erken çıksaydı bir on dakika önce çıkmış olsaydı hiçbir sorun olmazdı akşam geldiğinde ise küçük bir tartışmayı tatlıya bağlayabilirdi. “Ama ya lütfffen çıkmam lazım bunu gelince konuşsak.” Gittikten sonra konuşmanın ne manası vardı ki? Özellikle bu haliyle onlarca erkek gördükten sonra.

“Kızım deli misin bu elbise ile gidemezsin.” Giderdi, gidiyordu hatta çıkmak üzereydi. “Giderim. Hatta gidiyorum.” Feyyaz sakinliğini korumaya çalışıyordu ama karısının aşırı derece inat karakteri buna pek izin vermiyordu.

“Berfu inatlaşma.” Sadece Berfu mu inatlaşıyordu, Feyyaz da şu an göndermemekte ısrar ederken inatlaşmış olmuyor muydu? “Asıl sen inatlaşıyorsun. Çıkmam lazım gelmiş gidemezsin diyorsun.”

“Sende düzgün bir elbise seçseydin.”

“Elbisem gayet düzgün bir kere.”

“Elbisen eksik Berfu kumaş yetmemiş.”

“Ha bir içinden maço çıkmamıştı o da çıktı yani.”

“Berfu laf kalabalığı yapma.”

“Üzgünüm kocacığım artık çok geç benim çıkmam lazım ben sana gel demiştim.”

“Sen de ben gelmiyorum diye yarı çıplak gitmeye kalktın yani.”

“Çıplak değilim.”

“Berfu üstü bikini üstü gibi başka bir şey yok.”

“Bu ne?”

“Buradan bakınca gördüğüm tek yer senin tenin.”

“Off kıskançlık yapmasan olmaz mı ne var yani daha önce de kısa elbiseler giydim bir şey olmadı.”

“Yanında ben vardım.”

“Hepsinde yoktun.”

“Nasıl yoktun?”

“Yoktun mesela Roma’da giydiklerimi görmedin.”

“Berfu beni daha fazla sinirlendirmeye mi çalışıyorsun?”

“Hayır sadece önce de giydim bir şey olmadı yine olmaz.”

“Bir grup içkili ergenin içinde değildin daha önce.”

“Bir şey olmaz. Çıkmam lazım geç kalıyorum.” Çalan telefona bakış attı. Telefonu sessize alırken çantasını eline aldı. Hızla kapıya yürüdü. Kocasına yakalanmadan bir çırpıda kapıdan çıktı. Merdivenleri inerken Feyyaz peşinden geliyordu. “Berfu o şekilde gidersen onların hepsini ortadan kaldırırım.”

“Hiçbir şey yapamazsın yoldan geçen insanlar değiller karşındakiler.”

“Görürüz yapıyor muyum yapmıyor muyum?”

“Görelim bakalım.” Berfu hazır olan arabaya bindi. Bu kadar hazırlanıp da gitmemezlik yapamazdı. İlla çok istiyorsa o da gelebilirdi. Feyyaz söylenmeye devam ederken peşinden arabaya bindi. Berfu bir şey demeden arabanın hareket etmesine izin verdi. Şimdi gelmese bile kesin peşinden gelecekti.

Eve geldiklerinde bahçeden itibaren süslemeler vardı. Hava çoktan kararmıştı. Bahçenin ön tarafında kimse yoktu. Kapı aralıktı, kapıyı açıp içeri girdi. Kocasının peşinden geldiğini biliyordu üstelemedi. İçeri girdiklerinde kapının biraz ilerisinde Dilara’yı gördü. Gelenleri karşılıyordu büyük ihtimalle.

Dilara arkasını döndüğünde arkadaşını gördü. Yanına gidip sarılırken arkasındaki adamı fark etti. Adama sahte ve kaçamak bir gülümseme gönderdikten sonra Berfu’nun kulağına “Kocan da mı geldi?” diye sordu. Bu adamdan hiç haz etmiyordu. “Evet peşime takıldı dersek yalan olmaz.” Arabada gelirken de konuşmamıştı.

“Niye?” Güzel soruydu onu buraya getirebilecek tek şey kıskançlıktı. O da olmuştu kıskançlığından peşine düşmüş buraya kadar gelmişti. Bir sorun çıkartmadan geceyi bitirseler bir şey istemiyordu. “Elbiseye takıldı.”

“Neyse ama kimseyi öldürmeye falan kalkmaz değil mi?” Dilara bunu sorarken fazla ciddiydi. Annesinin özel halılarının üstünün kanla kaplanmasını istemezdi. “Hayır ısırmaz bugün.” İçinden İnşallah demeyi de ihmal etmedi.

“Ha iyi o zaman.” Dilara elinde bira bardağı ile geçen arkadaşına baktı sonra da arkadaki adama. Büyük ihtimalle büyük Feyyaz Hancı’nın orta sınıf bir bira içeceğini düşünmüyordu. “Neyse içeri geçelim ama kocanın bira içeceğini hiç zannetmiyorum.”

“Emin değilim” Buraya kadar gelmişti şimdi Berfu’yu bırakıp gideceğini düşünmüyordu. En azından onun içebileceği bir şeyler bulabilirdi. “Neyse siz içeri geçin ben babamın zulasından tekila viski falan bulup geliyorum.”

“Tamam.” Dilara ortadan kaybolurken Berfu arkasını döndü. Feyyaz ortama küçük bir bakış atmıştı. “Bir problem çıkartmayacaksın.” Diye küçük bir uyarıda bulundu. Rezil olmak istemiyordu. Kendini kabul ettirene kadar çok uğraşmıştı ve basit bir kıskançlık yüzünde mahvolmasını istemiyordu.

“Onlar çıkartmadığı sürece.”

“Feyyaz.”

“Efendim.”

“Ciddiyim.”

“Tamam bakarız.”

“Bakma lütfen madem geldin ortama ayak uydurabilirsin.” Feyyaz etrafına kısa bir bakış attı. Siyah takım elbisesiyle etrafta çiçekleri gömleklerle gezinen erkeklere nasıl uyum sağlayacağını kestiremedi. “Sorun çıkaran olmazsa çıkarmam.”

“Feyyaz deli misin insanlar eğlenmeye geldiği ortamda neden sorun çıkartsın ki?”

“Emin değilim içip içip sapıta da bilirler.”

“Off ya cidden lütfen.”

“Tamam bir şey demedim.”

“Deme de gördüğün üzere herkes kendi halinde takılıyor ve böyle giyinen tek kişi ben değilim.”

“Onların iyiliği için öyle kalsalar iyi olur.” Kime ne laf anlatıyordu ki? Dilara elinde bir şişe ve bardakla geri döndü. Girişte bulunan masanın üzerine “Bira içmeyeceğini düşünüyorum.” diyerek elindekileri bıraktı. Berfu bir süre yanında kalsa da daha sonra arkadaşlarının yanına gitmişti. Feyyaz duvara yaslanıp olduğu yerden onların bulunduğu yeri gözetlemeden kendini alamadı.

Berfu arkadaşlarının yanına geçtiğinde herkes kendini partinin akışına bırakmıştı. Sıla “Eşinin geleceğini söylememiştin.” diyerek adama kaçamak bir bakış atmıştı. “Son dakika kararı daha çok.” Parti konseptine bırak uyum sağlamayı ahlak polisi gibi kapının önüne dikilmiş içeriyi süzüyordu.

“Çok belli.” Berfu kıyafetini kast ettiğini fark edince “İşten gelmişti.” diye savunma yaptı. Ayrıca kocasına çiçekli bir şeyler giydiremeyeceğini biliyordu.

“Dilara pek haz etmiyor galiba.” Yanlarına gelen Dilara adama kısa bir bakış attı bir sorun çıkartmasından korkması bir yana adamı ayrı bir sevmiyordu. “Yani.” Dilara kendi cevap vermişti buna. Haklı gerekçeleri şu an için olmasa bile emindi ki ileride olacaktı.

“Tanışmıyorlar diyelim.” Berfu yakın arkadaşı ve kocasının arasının gergin olmasını pek istemiyordu. Bir ara tanıştırsa iyi olacaktı. “En azından seni tek bırakmak istememiş. Benimki oraya geleceğime gider kendi arkadaşlarımla takılırım diyerek arkadaşlarının yanına gitti.” Sıla’nın açıklaması ile Berfu ve kocası gündemden düşmüş oldu.

“O salakla nasıl hala sevgilisin anlamıyorum.” Dilara, Feyyaz’dan çıkartmadığı sinirini Sıla’nın erkek arkadaşına yöneltti. “Bazen bende anlamıyorum zaten o yüzden bunun üzerine düşünmeyi bıraktım.” Gece ilerlerken ortam giderek coşmuştu.

Saat on ikiye gelirken Feyyaz biraz daha burada kalırlarsa Berfu’nun yarına ayağa kalkabileceğini düşünmüyordu. Elindeki bardağı bırakıp ayakta duran kadınların yanına yürüdü. “Biz artık gidelim.” Dilara arkadaşına göz attı. Rengi atmaya başlamıştı, şans eseri içki içmemiş olmamasını diliyordu. En son ki içki macerasını dinlemişti ve sonuçlarından pek haz etmemişti. Hele de bunu Berfu’nun kocasıyla falan konuşmak istemiyordu.

Berfu artık yorulduğunun farkındaydı kalmak için ayak direnemeyecekti. “Olur.” Kızlara göz attı. Tek gelen sadece Sıla’ydı ve sarhoştu. “Sıla’yı da bırakalım.” Feyyaz hangisinin Sıla olduğundan emin değildi ama “Olur.” dedi. Ne de olsa arka tarafta bir araba daha vardı onlar bırakırdı. Kalabalığın içinden bahçeye çıktıklarında Berfu rahat bir nefes aldığını fark etti. Arabalar gelirken soğuk hava dalgasıyla kalakalmıştı. Evden çıkarken alması gereken ceketi yatağın üstünde bırakmıştı o kargaşanın içinde. Her zamanki gibi ceket verme işi kocasına kalmıştı. Ceketini çıkartıp giydirdi. Arabalar gelirken öndeki arabanın kapısı açıldı. Arkasını dönüp ayakta zor duran kıza baktı.

Berfu’yu arabaya bindirirken “arkadakini de evine bırakın.” Şu an Berfu’nun aklı başında olsaydı arkadaki diye hitap ettiği için kızardı büyük ihtimalle. “Peki efendim.” Arka taraftaki arabanın kapısı açılıp içine sarhoş genç kızı bindirdiler.

Eve geldiklerinde Berfu’nun midesi biraz bozulmuştu. Üzerini değiştirip yatağa uzandı. “Mutlu oldun mu?” kocasının sorusuyla ona doğru döndü. “Neden?”

“Parti diyorum.” Evet fazlasıyla memnundu durumdan. Hem çok eğlenmişti hem de kocası gece boyu bir problem çıkartmadan bir köşede beklemişti. Dilara’nın ileride anlatacağı bir anısı daha olmuştu. Ünlü iş insanı Feyyaz Hancı Paskalya için verdiği partiye gelmişti “Evet.” Berfu yan dönüp adamın dudaklarına kısa bir öpücük bıraktı. “Teşekkür ederim.”

“Niye?” kavgalı çıkmışlardı evden neye teşekkür ettiğini anlamadı Feyyaz. “Sorun çıkartmadığın için.” Gece boyu sakin kalmasına sevinmişti. Bir süre sonra olay çıkartacağından o kadar emindi ki saatlerce diken üstünde durmuştu ama sessizce bitmişti geceleri.

 

Bölüm : 23.11.2024 10:59 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Kübra Ahsen Durukan / GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1) / EVCİLLEŞMİŞ ERKEK EN İYİSİDİR
Kübra Ahsen Durukan
GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1)

80.99k Okunma

4.48k Oy

0 Takip
106
Bölümlü Kitap
GECELERİ SADECE KÖTÜLÜK MÜ DOLAŞIRDI SOKAKLARI?BAZEN GÖRMEK İÇİN KÖR OLMAK GEREKİRGÖVDE GÖSTERİSİ YAPMAK İÇİN NE GEREKİR?BİRİSİNİ NASIL TANIRSIN?ŞEYTANDA BİLİR KİMDEN KORKACAĞINIKORKULAR BAZEN GERÇEĞİ GÖRMEMİZİ ENGELLERGERÇEKLERİ İNKAR ETMEK ONLARI GİZLER Mİ?BİLİNMEZLİĞE SÜRÜKLENMEKHER ŞEY SENİNLE BAŞLARKORKULARDAN KORKU BEĞENEN BÜYÜK KORKUN NE?İNTİKAM SOĞUK YENEN BİR YEMEKTİRKAYBETMEK İÇİN ÖNCE NE KAYBETTİĞİNİ BİLMEK GEREKİRYENİ HAYATA KÖTÜ BİR MERHABAVAR OLMAYA ÇALIŞMAKYENİ ORTAMLAR YENİ BAŞLANGIÇLAROYUNBOZANLIK YAPMASOSYETEYE İLK BAKAMAYIŞUYUM SAĞLAMANIN İLK KURALI EKSİK LİSTESİ YAPMAKTIRPLANLAR BAZEN İŞE YARAMAZGÖRDÜN MÜ DÜNYA ETRAFIMA PERVANEÜZÜLMEK İÇİN BAHANE ARAMAK...ELEŞTİRİLMEDEN SEVİLMEK...KORKULAR SEVGİMİZİ BESLERDİNLEYEN YOKSA KONUŞMANIN ANLAMI YOKTURBİTMEK BİLMEZ GECELERÖLÜM SENSİZLİĞİBİLEN BİLDİĞİ GÖREN GÖRDÜĞÜ KADARGERÇEKLERİN EN KÖTÜ HUYUDERİN GÖKYÜZÜ HİZAYA GELSEVME KİMSEYİ YAKARSIN CANINIKÜÇÜK SÜRPRİZLERGülüş kurşun olamaz mı?İNTİKAM YEMİNİHERKES KENDİ MERAKININ KÖLESİDİRSevmekDEDİKODU MALZEMESİYALITILMIŞ BİR HAYAT MI YANILTILMIŞ BİR HAYAT MI?Yeni bölüm duyurusuKALBİM BUZDAN TUZAKırılganBİLİNMEZLİKTE KAYBOLMAKSIĞINILACAK LİMAN BUL KENDİNEYeni bölüm geldiDÜŞÜNÜLECEK ÇOK ŞEY VARAÇIKLAMA !!!!!!!Yalnızlığı DenemekGECİKMİŞ BALAYI DİYEDEBİLİRDİK AMA...Yeni bölüm zamanlarıÖLÜMLE YÜZ YÜZE GELMEK KORKUTUCUDURKARANLIK GELECEĞİN KARANLIK GEÇMİŞİAcep Değil Deli OlsaGelecek bölümlerden bir kesitGELECEK HAKKINA BİR ŞEYLERTeknik sorunlarORTAYA DÖKÜLEN DUYGULARKIŞ ORTASINDA ÇİÇEKLENECEĞİZAcılar DeniziGelecek bölümlerden bir kesitNotBİTMEK BİLMEZ BİR YOLCULUKTUR HAYATEVCİLLEŞMİŞ ERKEK EN İYİSİDİRKARANLIK GÖKYÜZÜNDE PARLAYAN KUTUP YILDIZIKAR ÇİÇEĞİ'NİN ASIL SAHİBİZERDA'NIN TATLI(SIZ) SÜRPRİZLERİHER GÜZELİN BİR SORUNU VARDIRAçıklama ve DuyuruGÖNÜL YAPMAK GÖNÜL ALMAKTIRYENİ BÖLÜM GÜNLERİ BİLGİLENDİRMEKISKANIYOR MUYUZ NEYeni bölüm geldiSEVGİNİN BİNBİR TÜRLÜ HALİSEVEN SEVDİĞİNİ KISKANMASINYeni bölüme destek amaçlıGÖZÜNÜ KARARTMIŞ BİR KATİL HER ŞEYİ YAPABİLİRMÜKEMMELLİK HER ZAMAN GÖZE BATARAŞK BAHÇESİ Mİ KIŞ BAHÇESİ Mİ?HERKES KENDİ BİLDİĞİNİ OKUR60.000 Okunma OldukÖneri başlığıBÜYÜYOR MUYUZ YOKSA BÜYÜYOR MUYUZ?ALACAKARANLIĞA DOĞRUFikir alma bölümüBULDUM DERKEN HADİ KAYBEDİYORSAMYeni bölüm yarın gelecekKORKULAR KALBİMİZİN EN KARANLIK KÖŞELERİDİRÇIKAMADIĞIM DİPSİZ KUYUİnstagrama bir şeyler yüklemeye başlayacağımPANDORANIN KUTUSU ARALANMAYA BAŞLIYORBİR GECE ANSIZIN KAYBEDEBİLİRMİŞİMİlk gönderiyi yükledimGİDEN GİTTİĞİ GİBİ DÖNER Mİ HİÇ?YAZIN SERT RÜZGARLARIGelecek bölümlerden bir kesitGÜN TERSİNE DÖNÜYOR GALİBAKAYIP YILDIZLARIM VARDI VER ONLARIIŞIĞIM SÖNÜYOR YARDIM EDİNBeni İnstagram'dan takip ediyor musunu?AZRAİL HİÇ GİTMEMİŞSE GELMİŞ SAYILIR MI?YAŞAMAK İÇİN ÖNCE ÖLMEK GEREKİRYAŞAMAK İÇİN ÖNCE ÖLMEK GEREKİR 2KARLI DAĞIN KARIGEÇMİŞE BAKMAK PİŞMANLIK GETİRİR 1GEÇMİŞE BAKMAK SADECE PİŞMANLIK GETİRİR 2BELKİ DE GÜNEŞ HAVANIN EN KARANLIK OLDUĞU ANDA AÇARKIŞ SONU BAHAR BAŞI
Hikayeyi Paylaş
Loading...