

Normalde bu bölümü su anda yayımlamayacaktım cünkü on yorum olmadı ama okullar açılıyor ve zaten sık atamayacağım diye hazır yazmısken atmak istedim okullar acılınca 10 yorumla yeni bölüm atacağim tabi kitabın gidişe göre değişebilir uygulama ard arda bölüm atınca okumayı arttırmıyor maalesef beklemek daha iyi oluyor. Tam çözemedim zaten daha neyse yinede beklediğimden hızlı arttı wattpadde böyle olmuyordu ama buranın kötü yanıda çok fazla sacma kitapların olması kitap demeye bile bin sahit ister kapak bile kitap gibi hissettirmiyor yine de bu tarz yazılar daha cok okunuyor acıkcası bu cok garip ama beklenmedik değil eski wattpad kitlesi öleli çok oldu zaten neyse iyi geceler ve iyi okumalar cok depresif konustum kb hayat sorgulama perilerim geldi.
“Özgürlük, sadece zincirlerini tanıyanlara anlamlıdır.”
6. Bölüm
İki yana kollarını açıp ben burdayım diyen Şah'ı bir anda karşımda görmek beni afallatıyor. Tüm dikkatim ondayken az önce kafa attığım adamın hırıltılı sesler çıkararak kalkmaya çalışması ile dikkatim dağılıyor ve yerde ki sarı pipiye gözlerim kayıyor.
Ben tekrar Şah denen adama bakmak için başımı çevirirken, Şah çevik bir hareketle elini arkaya atıp belinden çıkardığı silah ile yerde çırpınan adamı kafasından vuruyor, sert ve kendinden emin adımları ile yavaşça bana doğru yaklaşırken konuşuyor. "Asla işini yarım bırakma savcım, aksi takdirde tamamlanan sen olursun."
Ölen sen olursun.,
Başıımı belli belirsiz sallıyorum nedense onaylama ihtiyacı hissediyorum adamın yaydığı hava o kadar baskılayıcı ki karşı koyamıyorum. Gerçekten korkutucu bir görünüü var bu maskeden mi yoksa tamamen onla alakalı mı bilmiyorum. Yanıma yaklaşınca zaten uzun olduğunu fark ettiğim adam iyice devleşiyor, bu benim boyumun kısa olması ile de alakalı olabilir. Taktığı veba maskesinin gaga gibi gözüken kısmının ucu yüzüme değmek üzere olana kadar eğiliyor, bana yaklaşıyor. Fısıltı ile "Korkuyor musun savcı?" diyor. Alaylıı tavrı sinirimi bozuyor. Kaşlarım çatılırken "Yüzünü bile gösteremeyen karga gibi gözüken bir adamdan mı?" diyorum. Birinin bana korkak iması yapmasından hep nefret etmişimdir. Yüksek sayılabilecek bir şekilde kahkaha atıyor başı arkaya giderken ellerini ceketini hafifçe arkaya ittirerek cebine sokuyor "Bazı şeyler değişmiyor ha savcım?" dediğini anlamadığımdan bir an afallamış bir ifade takınıyorum tam dudaklarım bir şey söylemek için aralanıyor ki araya girip lafımı ağzıma tıkıyor.
"Her neyse hadi gel bir kahve içelim ve konuşalım sormak istediğin şeyler vardır. Ama sonra yine odanda kalacaksın eğer uslu durursan koşulları senin için daha iyi bir hale getirebilirim savcım ne dersin?" yine aynı şeyi yapıp iplerin kendi elinde olduğunu bana hatırlatıp kabul ettirmeye çalışıyordu.
Onun yaptığı gibi alayla güldüm ve ellerimi cebime yerleştirip yanından geçerken konuştum. "Bu sorularıma vereceğin cevaplara bağlı Şah, ha bu arada nerede içeceğiz kahveyi? Ben orta şekerli içerim." dedim kapıdan çıkarken, yüzünde maske olsa bile beni baştan aşağı izlediğini hissedebiliyordum. Sabır ister gibi kafasını iki yana salladı ve büyük adımlarla bana yetişip yanımda yürümeye başladı.
"Çok garip bir kadınsın savcı." dedi düşünür gibi sanki, bana gerçekten şaşırıyordu. Gülüp elimi havada geçiştirir gibi yaptım ve "Bunu iltifat olarak alıyorum." dedim.
"Nasıl istersen." dedi sadece ve kahve içeceğimiz yere gidene kadar hiç konuşmadı, uzun ve karanlık koridorun sonunda bir odaya girdik ve bana eliyle deri koltuğa oturmamı işaret etti etrafı inclerken buranın onun ofisi olduğunu düşündüm. Kahverengi ve siyahın hakim olduğu oda oldukça iç karartıcıydı büyük bir masa ve üstünde oldukça pahalı bir marka bilgisiyar, mikrofon ve monitörler vardı. Yüksek ihtimalle az önce beni buradan izliyordu ve benimle bu mikrofon sayesinde konuşmuştu. Odanın bir ucunda ki büyük tezgahın üzerinde ki kahve makinasına doğru ilerledi, ben de bana gösterdiği deri koltuğa oturdum.
Kahveleri sessiz bir şekilde hazırladıktan sonra karşıma gelip önümde ki sehpaya kupayı bırakıp bana doğru ittirdi. Yayılarak oturduğu koltukta ellerini iki yana koyup bana odaklandı. Kendisine kahve yapmamıştı, maskeyle içemeyeceğinden olsa gerekti.
Önümde ki kupayı göstererek "zehir koymadın herhalde değil mi?" dedim. Koymadığını biliyordum beni öldürmek istese çoktan öldürürdü. Maksat gıcıklık olsundu. Sinir olduğunu belli edercesine yalandan zorlama bir şekilde güldü. "Şansını zorlama istersen Savcım." dedi, neden iyelik ekini kullandığını bilmiyordum ama bu beni rahatsız etmemişti. Ama etmemesi ediyordu.
Ona bakarken daha çok geriliyorum.
Karşımda deri koltukta kendinden emin ve rahat bir şekilde oturan maskeli adama bakıyorum. Konuşmak için büyük bir emek harcadım ama şu an ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Ellerimi birbirine kenetleyip kucağıma bırakırken sıkıntılı bir nefes verdim. Şah koltuğun kenarında eliyle bir ritim tutuyor bu sessizlikten sıkıldığını belli etmeye çalıştığı açık.
Her bir hareketini büyük bir dikkatle inceliyorum ama yüzünü veya gözlerini göremediğim için nasıl bir yüz ifadesi ve bakış içerisinde olduğunu bilmiyorum. Onun benim ifadelerimin hepsini görebilmesi benimse onun nereye baktığını bile görememem rahatsız edici kendimi çıplak gibi hissediyorum. "Ne zaman konuşmaya başlayacaksın?" bir anda odaya hakim olan sessizliği tehtit etmese bile tehtitkar olan sesi ile dağıtması irkilmeme sebep oluyor.
"İlk olarak ne sormalıyım diye düşünüyordum." dedim. Kekelemediğim için kendimi şanslı hissediyorum çünkü karşımda ki adamın yaydığı hava adeta kara bir bulut gibi beni içine alıp boğuyor. Eliyle geçiştirir gibi bir hareket yapıyor uzun ince parmaklarına sarılı deri eldiven dikkat çekiyor gözüm ellerin de takılı kalıyor. "Eee karar verebildin mi bari?" sorusuyla başımı sallıyorum ilk soruma çoktan karar vermiştim.
"Beni neden kaçırdın?" ritim tutan parmakları duruyor ve siyah bir takımla çevrelenmiş gövdesi yavaşça bana doğru eğiliyor. Ceketi katlar oluşturarak büzülürken gömleği hareketi ile geriliyor, bu gerilim ile vucüdunun kaslı ve dinç olduğunu fark ediyorum. Öncesinde ona dikkat etmemiştim.
Ellerini önünde kenetleyerek derin bir nefes alıyor. "Çünkü bana yardım etmen gerek tabi karşılığında ben de sana yardım edeceğim, aslına bakarsan ben sana çoktan yardım ettim savcım, yani bana borçlusun ben de borcunu ödemeni istiyorum." diyor, sözlerini anlamakta zorluk çekiyorum ve zaten bir sürü soru işareti ile dolu olan zihnim iyice karman çorman oluyor.
"Daha açık olur musun? Senin bana ne gibi bir yardımın oldu ki? Kaçırdınız lan beni?" sakin olmaya çalışsamda başarılı olamıyorum çünkü bir günde bir sürü şey yaşamış olmayı kaldıramıyorum. "Sakin ol savcım, her şeyin bir sırası var elbet. Kaçırmak demeyelimde uzaklaştırmak diyelim sana yardımı bu şekilde yaptık yoksa ölüp gidecektin." kafam iyice karışırken ellerimi saçlarıma daldırıp başımı sıkıyorum sinir ve stresten damarlarım patlayacak gibi atıyor ağrıdan kafamı duvara vurma isteğini bastırmaya çalışıyorum.
"Anlamıyorum, kim neden beni öldürmek istiyor? Sen bana neden yardım ediyorsun? Ve sen kimsin? " aklımdaki soruları nefes almadan sıralarken elini kaldırarak beni susturuyor. "Nefes al be savcım, tek tek sakin ol. Cemil'i içeri atmandan rahatsız olanlar var ve aynı zamanda delilik yaparak gönderdikleri adamı da aldırman onları sinirlendirdi. Seni öldürmek için yarışa girdiler fakat sen tüm gününü karakolda geçrdiğin için uygun bir zaman bulamadılar ben de onlardan önce bir yolunu buldum ve bu planı hazırladım. Biraz dikkat etseydin içerde seni izleyen kişileri fark ederdin seni tuvallette bile öldürebilirlerdi." diyerek tane tane olanlrı anlattı. Sesi çok ikna edici, yatıştırıcıydı. Saf biri olsam ona güvenebilirdim bile.
Söylediklerine inanmasam bile sesinden etkilenmemiş değildim. Adamın sesi çok karizmatikti ve bu yüzünü daha çok merak etmemi sağlıyordu.
"Sen bana neden yardım ettin ki sonuçta senin de yoluna çıkıyor olmam gerek sen de örgüt üyesisin suçlusun." dedim. Dikkatimi dağıtmasına izin veremezdim. Arkasına yaslanıp ellerini başının arkasında birleştirdi.
"Aslında haklısın ama seni uzun zamandır izliyorum ve gerçekten farklı bir hukukçusun ayrıca senin uğraştığın adamları ben de sevmiyorum anlaşmamızda ben sana onları tuzağa düşermen konusunda yardım edeceğim sen de elinden geleni yapıp onları hapse atacaksın neden kendin temizlemiyorsun diye sorabilirsin. Evet ben de uğraşıp kendi yöntemlerim ile onları öldürebilirim ama o tip insanlar için en kötü son adalete teslim olup hapse girmktir onlar zaten bu işe ölümü göze alarak girer ama yasalar öldürmez süründürür. Ayrıca örgütte yakalanıp hapse girmek kadar gurur kırıcı bir şey yoktur adeta tüm itibarın yerle bir olur ve her şey sıfırlanır. Kimse hapse girmek istemez." söyledikleri kulağa mantıklı geliyordu ama tamamiyle inanmak istemiyordum.
"Yani diyorsun ki Cemil için her şey bitti öyle mi? Öyleyse Cemil'i öldürmek isteyeceklerdir." başını salladı. "Evet. Zaten şu an ona ulaşmak istemelerinin sebebi onu ordan çıkarmak değil öldürmek, ortadan kaldırmak çünkü siz onun dökülmesi için her şeyi yapacaksınız belki de muhbir olacak yani onu geride bırakmak güvenli değil, bir kere hapise girdin mi aklanma şansın yoktur. Güvenlik için öldürülürler. Aynı zamanda güvenliği sağlamak için soruşturma yapanlarda ortadan kaldırılır." burda ortadan kaldırılmak istenen kişi bendim.
"Yani benim gibi. 5 yıl önce ki savcı ve avukat cinayetlerinde onların parmağı var o zaman?" dedim tek elimi saçlarımdan hışımla geçirirken bu olayları hatırlamak bile sinirimi aşırı bozuyordu.
"Bingo. Onlardı ve sırada ki sendin ama genelde kadınlar çok ciddiye alınmazdı sadece tehtid edilir ve korkutulur sana bunu yaptıkları halde vazgecmedin bu yüzden kellen değerlendi. Başına büyük bela açtın savcı çok büyük o yüzden bana muhtaçsın bana ihtiyacın var. Yoksa yaşaman imkansız." söyledikleri doğru ise haklıydı. Yüksek ihtimalle burdan çıkıp gittiğim gibi ölecektim. Ama yine de doğal olarak güvenemiyordum ne de olsa karşımda ki adamın da onlardan bir farkı yoktu sadece düşmanlarımız ortaktı o kadar.
Benim emin olamadığımı anlamış olacak ki eliyle bir saniye işareti yapıp ceketinin cebinden telefonunu çıkardı ve bana çevirdi.
Bu bir videoydu. Benim evimi gösteriyordu. Darmadağın olmuş evimi.
Aklıma direkt kedim geldiği için panikle oturduğum koltuktan kalktım. "Zühtüm!" Şah şaşırıp duraksadı. "Zühtü kim lan, yoksa o tüy yumağı mı?" o nerden biliyordu kedimi?
"Evet ne oldu ona? Nerede kedim söyle!" odada bir oyana bir buyana giderken Şah kalkıp beni tuttu ve olduğum yere sabitledi. "Sakin ol! Kedin yani Zühtü güvende o polis arkadaşının evine bıraktırdım çantası maması falan eşyaları ile işte." beni tekrar koltuğa oturtup kendiside karşıma oturdu. Kaşlarımı çatarak "Senin benim evimde ne işin vardı?" dedim. Gülerek bacak bacak üstüne attı. "Burada kalacağın için bir kaç eşyanı aldırdım ayrıca onların evine dadanacağını biliyordum bu yüzden değerli eşyan varsa almak lazımdı onların elinde olacağına ben de olması daha bence sence? Ne de olsa artık bir tanışıklığımız var değil mi savcım?" pişkin pişkin söylediği sözler ile çenemi sıktım adamı tekme tokat dövmek istiyordum ama elimden bir şey gelmiyordu.
"Eşyalarımı karıştırmanın bedelini ödeyeceksin, neleri aldın?" dedim sinirle özel alanımın ihlal edilmesi hem de bir kez değil iki kez benii çok sinirlendirmişti. Elimin titremesi ve gözümün seğirmesi yine başlıyordu.
"Hmm bilgisiyarın, bellekler, dosyalar falan o tarz şeyler bu arada savcım kitaplığınada bir göz atayım dedim ama o ne öyle? Sana hiç yakıştıramadım burdan bakınca hiç yetişkin içerikli aşk romanları okuyan birine benzemiyorsun senin polisiye hukuk kitapları falan okuman gerekmez mi?" gülerek söylediği şeyler adeta beni domates yaparken ellerimi yumruk yaptım şuan devekuşu gibi kafamı yere sokmak ve gözükmemek istiyordum. Örgüt üyesi adama da rezil olmazsın ya! Tüm karizmam yerlerdeydi şuanda!
Sinirle öne atılıp kahkaha atan Şah'ın maskesinin gaga kısmını tuttum ben çekip çıkaracaktım ki tek eliyle iki elimi de yakalayıp arkada birleştirdi. Her şey bir anda gelişmişti adeta beni kıskacı altına almıştı.
"Şşşşş...İlk kural maskeme dokunmak yok savcı yoksa hakkında tüm gerçeklerle alakalı - buna kitapların da dahil- bir youtube videosu yayınlarım." hâlâ benimle dalga geçiyordu, adam resmen beni delirtmek için dünyaya gelmişti. Öfkeyle ona bakarken şuan gözlerime baktığını hissediyordum. Tutuşunu gevşettiği an onu ittirip kurtuldum, ani yakınlık kalbimin atışlarını etkilerken derin nefesler aldım. Parfüm kokusu ciğerlerime doluyordu, ne olduğunu tanımlayamadığım erkeksi bir kokusu vardı ayrıca kahve de kokuyordu.
"Şimdi sen yeni odana geçiyorsun savcım sonra yine görüşeceğiz." benim bir şey söylememe fırsat vermeden ıslık çaldı ve odaya iki tane adam girdi. Beni götürmek için geldikleri aşikardı, gitmek istemiyordum tek başıma çok sıkılıyordum ve daha sormak istediğim şeyler vardı.
"Benim daha sorularım bitmedi." dedim inat ederek, başını iki yana salladı ve masanın etrafından dolanarak büyük tekerlekli sandalyesine otururken elini kaldırıp parmaklarını hafifçe haraket ettirerek bana el salladı. "Daha sonra savcım, hadi dinlen biraz." adamların koluma girmesi ile oflayarak onları ittirdim ve odadan çıktım. Beni bu sefer daha büyük ve temiz bir odaya almışlardı bir yatağım, küçük bir masam ve yanında sandalyem vardı. Onun dışında oda tamamen boştu, adamlar çıkmadan önce acıkırsam seslenmemi söyledi ve kapıyı kilitlemeyi de unutmadan odadan çıktılar.
Ne kadar da kibarlardı(!)
Yatağa yatıp tavanı izlemeye başladım aslında çok yorgundum ama uykuya dalma konusunda pek başarılı değildim, tavanın köşesinde yine bir kamera vardı izlenme hissi beni rahatsız ediyordu. Yataktan kalkarak sandalyeyi kenara taşıdım ve üzerine çıktım tavan çok yüksek olmadığından kameraya yetişebiliyordum.
"Sapık gibi beni izlemene iin vermeyeceğim göt herif!" diyerek kameraya el hareketi çektim ve kamerayı çevirip beni asla izleyememesini sağladım. Sandalyeden inip tekrar yatağa gittim ve uzandım, gözlerimi kapatıp uykuya dalmaya çalışırken yine o cızırtılı sesin ardından Şah'ın sesi geldi. "Son dediğin ağır oldu savcım kırıcıydı...İyi uykular." ve tekrar cızırtılı ses, ardından derin bir sessizlik.
Söyledikleri komik geldiği için gülümsedim, nedense bu gülümseme uzun sürdü.
Ve ben uykuya daldım rüyamda savcısı olduğumu söyleyen yüzü bulanık bir adamlaydım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |