18. Bölüm

15.Bölüm

Aleyna Gece Kaya
aleyna_gece

( Operasyon noktası )

" Seni bu sefer kesin öldüreceğim." İri yarı bir adam, ve bir kadın vardı ortada. İri adam, karşısında duran kadını durdurmak için adım atacağı sırada, kadın diğer bayılan adamdan silahını alıp, karşısında ki adama çekmişti. Tim hastaneden çıkmıştı sonunda. Sabaha kadar Çınar'ın yanında beklemiş daha sonra hep birlikte çıkmışlardı. Çınar da hastaneden taburcu edilmişti. Tim Askeriye'ye döndükten sonra, Teşkilat'tan İstihbarat gelmişti. Bartın'dı o. Rüzgar kod adıyla bilinen heriften bir bilgi gelmişti. Bir evi daha vardı. Uyuşturucu baronu bir evdi. Evde uyuşturucu yapılıyor, ve bazı kişilerin üstünde deneniyordu. Tim, İstihbarat'ı aldıktan sonra hazırlanıp çıkmıştı. Çınar da gelmek istemişti. Her ne kadar, dinlenmesi gerektiği söylense de dinlememişti. Ata ile bir de bu yüzden tartışmıştı. Ata, Çınar laf dinlemeyince Ahu'yu aramıştı. Ahu da, Çınar'a dinlenmesini söylemişti fakat Çınar yine dinlememişti.. Artık yatmak istemiyordu. Göreve dönmek istiyordu. Askeriye'nin revirinde bulunan doktor Çınar'ın yarasını son kez kontrol ettikten sonra onaylamıştı. Yarası iyileşmişti ama doktor yine de dinlenmesi gerektiğini söylemişti fakat Çınar dinlenmek istemediğini, eğer yarası iyi durumda ise arkadaşları ile göreve gitmek istediğini söylemişti. Doktor yarasına bakıp, onaylamıştı. Ama bir iki gün daha kendisini fazla yorması yasaktı. Çınar, revirden çıkıp diğerlerinin yanına, görev için hazırlanmaya gitmişti. Şuan operasyon noktasında bulunan, o evdelerdi. Kapıdakileri halledip içeri girmişlerdi ama içeri girdiklerinde, gördükleri manzara tuhaftı. Karşılarında bayılan bir adam, ayakta duran iri sayılan, esmer bir adam, ve o adama silah çeken zayıf, sarışın bir kız vardı. Tim önce birbirlerine sonra karşısında ki manzaraya bakmışlardı. Bu kızın burda olmaması lazımdı. Ayrıca kimdi bu kız ? " Hanımefendi. Sakin olun. Ve elinizde ki silahı bırakın. " Öneri Murat'tan gelmişti. Sarışın kız sesi duyunca o tarafa dönmüştü ilk. Karşısında iki kadın, dört erkekten oluşan grup vardı. Üstünde ki üniformasından anladığı kadarı ile askerlerdi. " Komutan kim ? " Sarışın kız, elinde ki silahı bırakmadan sorduğu soru ile tim kaşlarını çatmıştı. Murat yutkunduktan sonra " Benim. " demişti. " Kıdemli Üsteğmen Murat Erdoğan " diye devam etmişti. Sarışın kız, " O zaman karışmayın Komutanım. Ben şunu bir vurayım, sonra gereken yerlere haber edersiniz. " dediğinde konuya Nil dahil olmuştu. " Buna izin veremeyiz hanımefendi. Lütfen elinizde bulunan silahı yere atın. Bakın sivilsiniz. Ve genç görünüyorsunuz. Eğer onu vurursanız, başınız belaya girer. Elinizde ki silahı bırakın lütfen. Başınıza iş almayın. " dediğinde sarışın kız kahkaha atarak gülmüştü. " Sivil mi ? Ben polisim. " dediğinde Tim şok olmuştu. " Polis mi ? Sizin burda ne işiniz var ? " Soru Ceren'den gelmişti. " Bu şerefsizler önce nişanlımı ve 3 arkadaşımı 2 hafta önce kaçırdı. Sonra onu bulmak için biz geldik. Bulduğumuzda uyuşturucudan ölmüştü. Zorla verdiler. Benimle birlikte buraya 1 hafta önce gelen 2 arkadaşımda dün öldü. Bu şerefsizler onları şehit etti. Ben 1 haftadır burda, dün sabahtan beri de bu şerefsizlerin elinde tekim. Yaptıkları yanına kalmaz. Dışarıdan sesler duydum. Büyük ihtimalle sizdiniz. Ne kadarı öldü veya kaç kişi yaşıyor olarak elinizde bilmiyorum. Ama bu arkadaş bundan sonra sizin elinize ağır yaralı olarak geçecek. O yüzden beni durdurmayın." Sarışın kızın söyledikleri ile, Nil Bartın'ı aramıştı. Durumu anlatıp bilgi istemişti. Bartın böyle bir İstihbarat ulaşmadığını ama araştırıp döneceğini söylemiş ve telefonu kapatmıştı. " İsmin ne ? Görev yerin ? " Soru Çınar'dan gelmişti. Sarışın kız, elinde ki silahı bırakmadan, Çınar'a dönmüştü. Yüzü acı çeker gibiydi. Dik durmaya kaldıkça yüzü buruşuyordu. "Defne Tunç. Ankara Narkotik. " dediğinde Çınar başı ile ' tamam ' der gibi onaylayıp, sallamıştı. Telefon çaldığında Nil, telefonunu kontrol etmişti. Arayan Bartın'dı. " Komutanım Bartın Kuzey arıyor. "

" Aç. "

" Nedir ? "

" Öğrendim her şeyi şimdi. Rüzgar denen herifin eli Ankara'ya da uzanmış. Ankara'da bulunan Narkotik Sivil saha ekibi sokaklarda ki kişileri toplamış. Sonra da Rüzgar denen herife ulaşmışlar. Kadının nişanlısı, aynı zamanda saha da olan sivil ekibin baş komiseri Ali Gök. 4 kişi olarak çıkmışlar. İkisi kayıp, başkomiser ve yardımcısı Şehit. Kanlarında uyuşturucu çıkmış. Öldürecek kadar fazla düzeyde. Bu yenilerden. 1 hafta önce de gelen ekipten hala 2 kişinin kayıp olduğunu anlayınca, karşınızda duran kızı ve iki arkadaşını göndermişler. 1 haftadır kayıp durumundalardı. Yerlerini belirleyecek bir şey yoktu. Ankara İstihbarat bulmaya çalışmış fakat hiçbir şey bulamamışlar. " Nil, Bartın görmese de başını sallayarak onaylamıştı. Murat, "Ankara'ya haber ver Bartın. Defne hanım yanımızda. Durumu görünürde iyi. " Murat, Defne hanım'a bakmıştı. Hala sinirli hala adama silah çekiyordu. Vücudunu süzdüğünde ciddi bir yara ile karşılaşmamıştı. Sadece boynunda hafif çizik ve akan bir kaç damla kan vardı. Elleri yumruk attığı için kızarıktı. Ama ciddi yarası yoktu. Koluna baktığında, herhangi bir iğne izi de yoktu. Uyuşturucu verilmemişti. " Defne Hanım ile gelen iki arkadaşı Şehit. Haber ver Ankara'ya." diye devam etmişti. Bartın onaylayarak telefonu kapatmıştı. Murat, Bartın ile konuştuktan sonra Yarbay'ı aramıştı. Durumu ona da anlatmış, Yarbay Defne hanımı da yanlarına alarak geri dönmelerini istemişti. Zor da olsa Defne hanım ikna olmuş, ve silahını indirmişti. Defne silahını indirdikten sonra Ceren ve Nil, Defne Hanım'ın yanına, Çınar ve Ata da, adamın yanına geçip onu yakalamışlardı. Arabaya bindiklerinde Murat ve Ata önde diğerleri arkadaydı.

..............

( OTEL )

" Babam işleri halletmiş. Tören bitmiş."

" Nasıldı? "

" Kötüydü. Sesi iyi gelmiyordu."

" Bizim işler ne olacak ? "

" Babam bir kaç gün daha idare etmelerini söylemiş üsttekilere. Ethan ile konuştum. Bir sorun yok diyor. Şuan için önemli bir görevde yokmuş. Bu yüzden kabul etmişler. Ama kafaları karışık. "

" Neden ? "

" Bizim burda kalıp, kalmayacağımızı merak ediyorlar. "

" Kalacak mısın ? " Hannah'ın sorusu ile Boris ona bakmıştı. " Sanmıyorum. Geri döneriz. " Hannah kollarını öne bağlamıştı. Boris'in burda kalmak istediğini biliyordu. Ama kafasının da karışık olduğunu biliyordu. Hangi ülkede kalmaya karar verse mutlaka arkasında birini bırakacaktı. Eğer Amerika'da kalmaya devam ederse, arkasında kalacak olan bir abisi ve annesi olacaktı. Eğer Türkiye'de kalmaya karar verirse, Amerika'da babasını ve Hannah'ı bırakacaktı. Hannah ilk defa ciddiydi. Hannah, " Eğer burda kalmak istiyorsan, kalabilirsin." dediğinde Boris ona bakmıştı. Kaşlarını çatmıştı. " Ailemden geriye kalanları bırakmak istemiyorum." dediğinde bu sefer kaşlarını çatan kişi Hannah olmuştu. Hannah, " Ama abin ve annenin mezarı burda. Onlar ailen. Biz başımızın çaresine bakarız. Eğer kalmak istersen..." demişti ki Boris ayağa kalkmıştı. " Ben seni ilk defa tek bırakmak gibi bir hata yaptım. Onda da kaçırıldın. Engel olmasaydım, erkenden yerini öğrenmeseydim ölecektin. Ben o hatayı bir daha yapmam." dediğinde Hannah, " Herkes Bella gibi değil. Ayrıca sen burda olacaksın. Birisi seni kullanıp bana zarar veremez." dediğinde Boris tekrardan sinirlenmişti. " Bella olmazsa Brendon olur." demişti. Hannah daha fazla uğraşmayarak, masanın üzerinde duran kettle'e su koymuştu. Kahve yapacaktı. Su kaynadıktan sonra fincanlara kahveleri koymuştu. Şekersiz olan kahveyi Boris'in önüne koyup, tek şekerli kahveyi de kendi almıştı.

..................

( Askeriye )

Kızlar hastaneye gitmişlerdi. Tim'in erkekleri ise şuan harekat merkezinde toplanmışlardı. Defne Tunç ne kadar iyi olduğunu söylese de, Murat Üsteğmen'in emri ile gitmek zorunda kalmışlardı. Kızlar hastaneden dönmüştü. Askeriye'ye şuan giriş yapmışlardı. Erkeklerin harekat merkezinde olduğunu duyunca oraya geçmişlerdi. Defne de yanlarındaydı. Yarbay kızlar da gelince elini Defne'ye uzatmıştı. Defne ise kibarca Yarbay'ın elini tutup selam vermişti. Yarbay yerine oturduğunda kızlar da yerine oturmuştu. " Neyi bekliyoruz ? " Soru Ceren'den gelmişti. Yarbay, " Bartın'ı bekliyoruz. Gelsin başlayacağız." dediğinde Nil yerinden hareketlenmişti. Ve bu Defne'nin dikkatini çekmişti. Kapıdan biri içeri girdiğinde bu Bartın'dı. Defne gelen kişiye bakmıştı. İstihbarat'ta ki kişi bu olmalıydı. Kahverengi saçları ve kahverengi gözleri ile ilgi çekici görünüyordu. Üstünde saçları ve gözleri gibi kahverengi tişörtü vardı. Altında siyah pantolonu vardı. Herkese selam verip, Yarbay gibi elini Defne'ye uzatmıştı. Defne de, Yarbay ile selamlaştığı gibi, kibarca elini Bartın'a uzatmış ve selam vermişti. Bartın da yerine oturduğunda karşılarında ki ekran açılmıştı. " Evet. Durum nedir Bartın ? " Soru Yarbay Alp'ten gelmişti. " Bildiğimiz gibi Defne hanım Ankara Narkotik'te. Kendisi sivil ekipte. Ankara da yeni piyasaya sunulan uyuşturucu ile ilgili haberler gelmiş. Defne ve ekibi sokaklardan torbacıların çoğunu toplamışlar. Daha sonra sorguda birisi Rüzgar adını vermiş. Ama genelde İstanbul'da olduğunu, Ankara'ya çok uğramadığını söylemiş. Daha sonra Müdür tarafından Şehit olan Başkomiser'imiz, yardımcısı ve 2 kişi daha görevlendirilmiş. İlk üç gün iletişimde kalmışlar. Kendisine ait bir kaç yer olduğu için, Müdür gönderdiği polis arkadaşların o evlerin hepsine baktıklarını düşünmüş. Zaten ilk üç günde öyle yapmışlar. Üç gün sonra iletişim kesilmiş. Telsizler telefonlar, ne kadar yerini bulabilecekleri iletişim aleti varsa hepsi kesilmiş. 6 gün sonrada Ankara'ya İstihbarat gelmiş. Başkomiser ve yardımcısı komiserin Şehit olduğu ve diğer iki kişinin kayıp olduğuna dair. Daha sonra Müdür o iki polisin bulunması için, Defne hanım'ı ve iki polis daha göndermiş buraya. 1 hafta önce gelmişler. Ama 1 haftadır Defne ve o iki polis arkadaşımıza da ulaşamıyorlarmış. Haber verdik. Defne Hanım'ın yanımızda olduğuna ve diğerlerinin Şehit olduğuna dair. İki polis hala kayıp, Ankara bir yandan orda çalışırken, bizde burda çalışacağız. " demişti. Yarbay kafasını sallayarak onaylamıştı Bartın'ın dediklerini. Yarbay, " Merak etme. Bulacağız arkadaşlarını." demişti Defne'ye. " Şimdi ne olacak ? " Soru Nil'den gelmişti. " Ankara ile iletişime geçtim dediğim gibi. Defne'ye istiyorlar. Defne Ankara'ya giderken, yanında eşlik edecek kişi ben olacağım. Ordan da polis arkadaşlar gönderecekler. Şehitleri almaya. Tören yapılacakmış." dediğinde Yarbay, Nil'e dönmüştü. Herkes Nil'e bakarken, Nil ne olduğunu anlamamıştı. " Ne ? Ne bakıyorsunuz ? " Yarbay, " Bartın, Defne Hanım'ı Ankara'ya götürürken sende ol yanlarında." dediğinde Nil kaşlarını çatmıştı. Başka bir insan mı yoktu ? Neden kendisi gidiyordu ? Yarbay ve Murat göz göze gelmişlerdi. Yarbay'ın planı tabi ki farklıydı. Nil ve Bartın hastane de üvey de olsa kardeş olduklarını öğrendikten sonra tek kelime etmemişlerdi. Birbirleri ile bu konuda henüz konuşmamışlardı. Ve konuşmak zorundalardı. Ama bunu onlara söyleseler ikisinin de ' Vakit yok. ' bahanesi olacaktı. Bu yüzden kaçamayacakları bir yerde olmaları lazımdı.

 

 

 

 

 

Bölüm : 05.04.2025 18:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...