Bölüm Şarkımız Yukarıdadır
Müzik : Can Ozan - Toprak Yağmura
..........
' Toprak Yağmura, ben sana aşık olduk yeniden. ' şarkı Nil'in kulaklarını doldurduğunda gülümsemişti. Yine yağmur yağıyordu. Bartın, Nil, ve Polis Memuru Defne Tunç uçaktaydı. Bartın, Askeriye'den ayrıldıktan sonra bilet almıştı Ankara'ya. Yarbay'ın emri ile de Nil de onunla çıkmıştı. Şuan Ankara'ya gitmek için yoldalar, uçaktalardı. Bartın, elinde ki kitabı okuyordu. Defne de telefonundan arkadaşları ve sevgilisi ile olan fotoğraflara bakıyordu. Nil'in kulaklığı takılıydı. Camda yağan yağmuru izleyerek müzik dinliyordu. Her anında yağmur ordaydı. Yine orda duruyordu. Bartın elinde ki kitabı bırakıp, Nil'e dönmüştü. " Ne dinliyorsun? " Nil, kulaklığının birini çıkarıp, tekini Bartın'a vermişti. Can Ozan'dan, Toprak Yağmura şarkısı çalıyordu. Nil cam kenarında, Bartın ortada, Defne de koridor tarafında oturuyordu. Bartın, bir yandan şarkıyı dinlerken, diğer yandan Nil'e bakıyordu. " Güzel şarkı. " Defne telefondan başını kaldırıp, Bartın ve Nil'e bakmıştı. Askeriye'de, Bartın geldiği zaman gerildiğini hissetmişti. Bartın ve Nil denen kişilerde bir şey vardı. Defne daha fazla dayanamayıp, telefonu kapatıp, tamamen onlara dönmüştü. " Siz ikiniz... Aranızda ne var sizin ? " Nil, Defne'ye bakmıştı. " Ne demek istiyorsun ? " Defne, " Yanında ki adam Askeriye'ye geldiği zaman gerildin ? Bu uçağa binerken de gerildin ? İçimden bir ses, konunun ikiniz arasında olduğunu söylüyor. Yani sen Bartın yanında olduğun gerginsin. Aranızda ne vardı sizin ? Eski sevgili falan mısınız ? " dediğinde Bartın gülümsemişti. Nil ise önce Bartın'a bakmış daha sonra tekrardan Defne'ye bakmıştı. " Hayır değiliz. " Kısa kesmişti konuşmasını. Daha fazla konuşmak istememişti. Bartın ise Defne'ye dönmüştü. " Üvey kardeşiz. Daha yeni öğrendik durumu. Henüz bu konuda konuşmadığımız için gerginlik oluşmuş olabilir. " Defne şaşırmıştı. Defne, " Üvey kardeş mi ? Nasıl yani ? " dediğinde Bartın, " Benim İstihbarat'a girmem, Nil'in babası sayesinde oldu. Yıllar önce karşılaştık. Babalık yaptı. Ama Nil'i tanımıyordum o zamanlar. Nil de beni. Daha sonra tanıştık. " Defne şimdi durumu anlamıştı. Başını onaylayarak sallamıştı. Nil'e dönmüştü bu sefer. Defne, " Peki o ? Baban nerde ? " dediğinde Nil gözlerini camdan çekip Defne'ye bakmıştı yine. " Şehit oldu. " demişti kısaca. Defne yine başını sallayarak, kapattığı telefonu tekrardan açmıştı. Yine fotoğraflara bakıyordu. Daha fazla özele girmek istememişti. Kulaklığın biri hala Nil'de diğer teki ise hala Bartın'daydı. Hala şarkı çalıyordu. Uçak yarım saat sonra inişe geçmişti.
" Bartın'a ulaşamıyorum ! " Hannah kızgın görünüyordu. " Kızım bir sakin ol. Niye arıyorsun ki Bartın'ı hem sen ? " Boris, elinde ki kahve kupası ile sinirle balkona giren Hannah'a dönmüştü. Hannah ise kaşlarını çatmıştı. " Unutmuş olamazsın. " Boris, Hannah'ı izliyordu. " Neyi unutmuş olamam ? " Hannah, " Boris ! " diye kızdığında Boris gülmüştü. " Tamam. Tamam. Dalga geçiyorum. Minicik Hannah'ımızın doğum gününü elbette unutmadım." dediğinde Hannah, kollarını öne bağlamıştı. Hannah, " Biliyorum doğum günü sırası değil. Ama kafamız dağılır. Hem ilk defa Türkiye'de denk geldi. Kutlamak istiyorum. Bartın'ı da çağırmak istedim. Bartın'ı ve diğerlerini. Ama Bartın telefonlarımı açmıyor ! " dediğinde derdini anlamıştı Boris. Hannah'ın yarın akşam doğum günüydü. İlk defa farklı bir ülkedeydi. Ve kendi ülkesinden uzakta olduğu için tek kalmak istemiyordu. Her zaman ki gibi kalabalık olmasını istemişti. Bu yüzden tim ve Bartın'ı da yanında istemişti. Aramış ama ulaşamamıştı. Boris, " Sakinleş. Şimdi ulaşırız. " dediğinde telefonu eline almıştı. Hannah, " Kimi arıyorsun? " dediğinde Boris cevap vermemişti. Daha sonra Hannah, Boris'in dibine gelmişti. Arayacağı kişiyi gördüğünde şok olmuştu. Numarasını hangi arada almıştı ? Boris'in aradığı kişi Yarbay Alp'ti. ' Komutan ' olarak kayıtlıydı. Hannah, " Siz hangi zamanda birbirinizin telefon numaralarınızı aldınız ? " dediğinde Boris, " Cenazeden sonra. " diye cevap vermişti. Telefondan, Komutan yazısının üstüne basıp, aramıştı. Telefon ikinci çalışta açılmıştı. " Boris? Bir sorun mu var ? "
" Gibi. Bartın nerde Komutan ? Telefonu kapalı. " Boris'in direk Bartın'ı sorması Yarbay'ın başta garibine gitmişti. Ama daha sonra kardeş olduklarını hatırlayınca rahatlamıştı. " Neden ? Yani niye arıyorsun Bartın'ı ? Sorun mu var ? "
" Hayır. Hannah. Hannah'ın yarın akşam doğum günü var. İlk defa farklı bir ülkede olduğu zamana denk geldiği için yanlız olmak istemedi. Malum burda arkadaşları yok. Hannah sizi ve Bartın'ı da istedi. Bartın'dan sonra sizi arayacaktık. İlk Bartın'ı aradım ama ulaşamadım. Nerede ? Bilgin var mı ? " Yarbay, Boris görmese de kafasını sallamıştı. Yarbay, " Var. Ankara'da kendisi. Şuan uçakta olmaları lazım. Ondan kapalıdır telefonları. Bir iki saat sonra açılır tekrardan. Konuşursunuz. " dediğinde , çoğul konuşması Boris'in dikkatini çoktan çekmişti. Boris, " Olmaları lazım derken ? Kiminle olmaları lazım ? " dediğinde Yarbay'ın verdiği derin nefes sesini duymuştu. Yarbay, " Nil ile gittiler. " dediğinde Boris kaşlarını çatmıştı. Boris, " Neden ? Bir sorun mu var ? Nil'in şu babası ile ilgili falan mı haber var ? Neler oldu ? " dediğinde Yarbay konuşmuştu. " Konunun onunla ilgisi yok. Bir operasyon için gittiler. " Boris ilk Hannah'a bakmıştı. Hannah'ta onu izliyordu. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Boris, " Ne operasyonu ? " dediğinde Yarbay'ın gülüş sesi gelmişti. " Operasyonun detayları hakkında bilgi veremeyeceğimi biliyorsundur. Öyle değil mi ? " dediğinde Boris, Yarbay'ı onaylamıştı. " Neyse dediğim gibi şuan uçakta olmaları lazım. Birazdan inerler. İndiklerinde Bartın telefonunu açacaktır. O zaman dönüş yapar. " Yarbay tam telefonu kapatacağı sırada Boris'in seslenmesi ile durdurmuştu. Boris, " Siz? Siz peki gelecek misiniz ? " diye sorduğunda Yarbay " Acil bir operasyon çıkmazsa uğrarız." diyerek kapatmıştı telefonu. Boris telefonu kapattıktan sonra Hannah yanına gitmişti. " Ne oldu ? Ne dedi ? Neredelermiş ? Nil ismi duydum. Nil iyi mi ? Konuş be adam ! " Hannah yine soruları sıralamaya başlamıştı. Boris, " Hannah. Nefes al." dediğinde Hannah gülmüştü. " Pardon."
" İyiler merak etme. Nil ile birlikte bir operasyon için Ankara'ya gitmek zorunda kalmışlar. Uçakta oldukları için telefonları kapalı. İndiklerinde görüp arar seni Bartın. " dediğinde Hannah kafasını onaylar gibi sallamıştı. Hannah, " Peki diğerleri? Onlar gelecek mi ? " dediğinde Boris, " Operasyon çıkmazsa uğrayabileceklerini söyledi." dediğinde Hannah yine kafasını sallamıştı. Hannah, " Alışverişe çıkalım mı? Bir şeyler almak istiyorum. Sende gel. Birlikte bakalım. " dediğinde bu sefer onaylayarak kafasını sallayan Boris olmuştu. Boris, " Tamam. Hazırlan çıkalım." dediğinde Hannah, Boris'in yanağına öpücük bırakmış, ve banyoya koşmuştu. Yarım saat sonra bir alışveriş merkezine gelmişlerdi. 3 saat süren alışverişten sonrasında otele dönüş yapmışlardı. Hannah'ın doğum günü manzarası güzel bir cafe ortamında olacağı için pastayı onlar yapacaktı. Boris sadece gelecekleri saati ve pastanın kaçta hazır olması gerektiğini söylemişti cafede olanlara. Akşam 18.00'dı doğum günü. 2 saat alışveriş, 1 saat ise dinlemek için alışveriş merkezinde bulunan klasik bir cafede geçmişti. Hannah kendine bir şeyler bakarken, Boris'e de bakmıştı. Hannah, ince askılı kalp yakalı bir tulum almıştı. Rengi koyu lacivertti. Bunu yarın giyecekti. Boris ise yarın giymek için Hannah'ın tulumu ile aynı renge sahip bir keten gömlek almıştı.
Nil, Bartın ve Defne karakoldaydı. " Başımız sağolsun. " Amir, dileklerini Defne'ye iletirken, Nil ve Bartın arka tarafta kalmıştı. Defne, " Vatan sağolsun. " dediğinde Bartın ve Nil birbirine bakmıştı. Güçlüydü karşılarında bulunan sarışın kız. Soğukkanlı duruyordu. Operasyonda gözlerine öfke oturan kızdan farklıydı şuan ki hali. Ama yine de gözlerinde felaket vardı. İntikam'dı bunun adı. Kim ne derse desin. Bartın iyi bilirdi bu duyguyu. Hayatı boyunca bu duygu onu hiç yanlız bırakmamıştı. Ve karşılarında bulunan kız, o şerefsizi bulana kadar hayattan intikam alacaktı. Nişanlısının yaşayamadığı günlerin hesabını, önce bu dünyadan bu hayattan inadına yaşar gibi yaşayıp, onu bulduğunda ise intikamı o kişiyle bitecekti. Rüzgar denen herif kimdi ? neye benziyordu ? Neredeydi ? Bunu bilmiyorlardı ama bildikleri bir şey vardı. O da şimdiden bu herifin düşmanı baya fazla olmuştu. Masumlar, intikam alacaktı o heriften. Çınar vurulduğu için, Ata ve diğerlerinin alacak bir intikamı vardı. Nil o herif yüzünden vurulmak üzere olduğu için alacakları bir intikam vardı. Bu kadının nişanlısı ölmüştü. Silah arkadaşları ölmüştü. Bu kızda intikam için sıraya girenlerdendi. " Bizim dönmemiz lazım. Uçağımız 4 saat sonra. Bir şeye ihtiyacınız var mı? " Soru Bartın'dan gelmişti. Amir kafasını sallamıştı reddederek. " Hayır. Sağolun arkadaşlar." dediğinde Bartın, odadan çıkmıştı. " Bir ihtiyacınız olursa, haber edersiniz. Bir telefon uzaktayız. Tekrardan başınız sağolsun." Nil de son sözlerini söyleyip çıkmıştı. " Hannah aramış. Ve Yarbay. 1 kere aramış. Yok artık 5 defa mı ? Hannah'ın çağrısı 5 defa düşmüş. " Bartın söylendiğinde Nil de kendi telefonunu açmıştı. Hannah'tan gelen 2 çağrı, Yarbay'dan gelen 1 çağrı. Ve Boris'ten bir mesaj vardı. Diğerlerini es geçip, Boris'in mesajına tıklamıştı. Cenazeden sonra almıştı Hannah ve Boris'in numarasını. Boris mesajını okurken kaşları çatıktı. Kötü bir şey olup olmadığını bilmiyordu. Mesajı görünce rahatlamıştı. ' Hannah size ulaşamadığı için kızgındı. Ama durumu Yarbay'dan öğrendik. Rahatladı. Hannah'ın yarın doğum günü var. Şuan alışverişteyiz. Yarın bir cafe ayarladım. İlk defa Türkiye'de kutlayacak. Heyecanlı. Yarbay ile konuştum. Operasyon olmazsa geleceğinizi söyledi. Telefonu açınca bize dönün.' Nil, mesajı okuduktan sonra Bartın'a dönmüştü. Nil, " Yarın Hannah'ın doğum günüymüş. Bizi de çağırıyorlar. Yarbay Operasyon çıkmazsa uğrarız demiş. Hannah bu yüzden aramış. Boris'i ya da Hannah'ı ara. " dediğinde Bartın telefonu açıp, Hannah'ı aramış, ve Nil'in de duyması için sesi hoparlöre vermişti. Telefon tek çalışta açılmıştı. " Neredesiniz acaba siz ? İyi misiniz ? Ne oldu ? Ne zaman geleceksiniz ? " Hannah sorularını sıralamıştı yine. Bartın gülümsemişti. Nil de farkında değildi ama o da gülümsüyordu. Hannah'ın fazla sorularına alışmışlardı. " Kızım bir sakin olsan, bir nefes alsan." dediğinde Hannah gülmüştü. " Boris'te aynı şeyi diyor. " Nil telefonu eline almıştı. Nil, " Doğru söylemiş. Neyse doğum gününmüş. Nasılsın? " dediğinde Boris'in arkadan söylenme sesi geliyordu. Hannah ise Boris'e kızıyordu. " İyiyim. Yarın doğum günüm. Kutlayacağız. Komutan ile konuştuk. İşiniz olmazsa geleceğinizi söyledi. Bartın'da gelecek. Hepiniz geliyorsunuz. Hatta sarışını da aradım şimdi. O da gelecek. İtiraz kabul etmiyorum. Ve evet Boris o gömleği giymek zorundasın beni kızdırma ! " Sonradan söylediği şey yüzünden Bartın kahkaha atmıştı. Nil de gülümsemişti. " Ne diyor Boris ? Ne için kızdın kardeşime ? " Konuşan kişi Bartın'dı. " Senin kardeşin neden bir şeyden çabuk sıkılıyor ? Yarın için alışverişe çıktık. Ben kendime tulum aldım. Yarın giymek için. Boris'te yarın giymek için keten bir gömlek beğendi. Şimdi de giymek istemiyor. Normal siyah gömlek, ve pantolonumu giyer çıkarım diyor. Sinirlendim. Boşuna mı aldım o gömleği ? " Konu şimdi anlaşılmıştı. " Neyse ne bırakın gömleği. Ne zaman geliyorsunuz? Yetişebilecek misiniz yarına ? Beni Hannah ile yanlız bırakmazsınız bence. " Konuşan kişi Boris'ti. " Yetiştik bile. Uçağımız 4 saat sonra. Binip, geleceğiz. Akşama orda oluruz." Konuşan Nil olmuştu. Boris, " Otele gelin. Yemek yiyelim." dediğinde Bartın onaylamıştı. Ama Nil araya " Ben gelemem. Geri dönmem lazım Askeriye'ye." diyerek araya girmiş, Hannah ise sadece yarım saat geleceğini, sonra dönebileceğini, Boris'in bırakabileceğini söylemişti. Nil ise dayanamayıp tamam demişti. Ama geri dönmek istediğinde ise Hannah'tan ısrar etmemesi konusunda söz almıştı. 4 saat sonra uçağa binmiş, 3 saat sonrasında ise İstanbul'a dönmüşlerdi. Havaalanına indiklerinde Boris onları bekliyordu.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |