5.Bölüm
" Adamı sorguya alın. Ben geliyorum. "
" Sizinle görüşmek için telefonda bekleyen biri var. "
" Askeriye. Yarbay telefonda. "
" Bağlayın. " Yarbay, Murat ile konuştuktan sonra İstihbarat servisine bağlanmış ve Bartın ile görüşmek istemişti. " Bartın Kuzey ben. Konu nedir Yarbay'ım. "
" Merhaba Bartın. Yarbay Alp Çakmak ben. Benim için birini araştırmanızı istiyorum. Bazı teoriler var. Daha önce İstihbarat'a çalışmış. Ama şuan yani yıllardır ortada yok. Gerçekten İstihbarat'taydı da şehit mi oldu yoksa bir yalancıydı da ortadan kayıp mı oldu? Öğrenmemiz lazım. "
" Anlaşıldı. Bakarız. Kişinin ismini alabilir miyim . "
" İsmi Kenan Kalaycı. Kızı adına araştırılacak. " Bartın duyduğu isimle şoka girmişti. Yutkunmuştu. Kenan Kalaycı mı demişti Yarbay. Kızı adına demişti. Bilmiyor muydu şehit olduğunu. Öz oğlu olmamasına rağmen kendisine bile söylenmişken Nil'e söylenmemiş miydi ? Nil'in askeriye de ne işi vardı ? Nil, Bartın'ı tanımıyordu ama Bartın, Nil'i tanıyordu. İsmen biliyordu onu. Ve Kenan'ın cüzdanında küçüklük fotoğrafını görmüştü.
" Nil ile görüşmek istiyorum. " Bartın, Nil'i istemişti. Aslında tanışmak istiyordu şuan ki hali ile. Ve neler olduğunu öğrenmek istiyordu.
" Askerim ile ne görüşmek istiyorsun ? " Askerim demişti. Bartın bir kez daha şaşırmıştı. Astsubay mı olmuştu Nil ? Bartın onunla yüz yüze tanışmasa da yine de gurur duymuştu. " Ona soracaklarım var Yarbay. Ne zaman kayboldu. Bu teorileri kim çıkardı. Burda mı doğdu ? Birçok şey. İpuçları alacağım yani. " Bartın için bu sadece bahaneydi. İsterse bulurdu. Ama o Nil ile tanışmak istiyordu. " Anlaşıldı. Tamamdır. Ben askerim ile konuşup, yanına gönderirim. "
" Tamamdır Yarbay'ım. İyi günler. "
Gölge timi odada oturuyordu. " Yarbay niye Nil'i çağırdı ya ? Bilen var mı? " Cem'in konuşması ile herkes ona bakmıştı. Murat ve Ceren göz göze gelmişti. Murat, Ceren'e işaret verdiğinde Ceren time dönmüştü.
" Babası ... Babası içindir. " Tim şok olmuş şekilde, Ceren'e bakıyordu.
" Babası mı ? Babası ne alaka anasını satayım. " Ata'nın konuşması ile timin diğerleri hiç kendini bozmadan Ceren'e bakıyordu. " Ata haklı. Babası ile ne alakası var durumun ? "
" Nil, babasını rüyasında görüyor. "1
" Ne yapıyor ? ne yapıyor ? " Timin gözleri şaşkınlık içinde Ceren'deydi. Cem'in ise derdi bambaşkaydı. Belli ki Ceren bu durumu biliyordu ama kendisine söylememişti. Ceren ondan bir şey saklamazdı. Bu ilk defa olmuştu.
" Ya Allah aşkına bunun babası ölmedi mi ? "
" Bilmiyoruz. " Murat'ın konuşması ile tim bu sefer ona bakmıştı. " Gerçekten öldü mü? Yoksa bir yalancı mıydı ? Bilinmiyor. Yarbay, İstihbarat ile görüştü. Nil'e onu söylemek için çağırmıştır. "
" İstihbarat araştıracak durumu. "
" Ya ölmediyse ? Ne olacak ? Çınar ve Ata'nın aynı anda konuşması ise, timin gözleri onlardaydı.
" Ya Ata, ya öldüyse ne demek abi ? "
" Senin dediğin ne peki anasını satayım. Ölmediyse neden ortaya çıkmasın? "
" Belki istemiyordu Nil'i ? Olamaz mı ? Bu ülkede şerefsiz adamlar, babalarda yok mu ? "
" Buna Nil de inanmıyor. Ona göre babası onu terkeden biri. " Ceren'in konuşması ile Ata ve Çınar kavgayı bırakmıştı. " Haklı kız. Ben olsam bende inanmam. "
" Sen inanırsın anasını satayım. "
" Siz ne dediğinizin farkında mısınız Komutanım ? Ben istemiyorum. "
" Nil ? Gerçekler.. Gerçekleri öğrenmek zorundasın. "
" Gerçekler beklediğin gibi çıkmazsa diye korkuyorsun. "
" Neden gitmek istemiyorsun peki ? Bak Nil, ben buraya gelmeden önce araştırma yaptım. Senin hislerinin kuvvetli olduğunu söyledi herkes. Ne hissediyorsun şuan ? "
" Hislerimin şuan bu konuyla alakası yok. "
" Var. Var işte. Ne hissediyorsun ? "
" Ölmediğini ve hala buralarda olduğunu. "
" O zaman git öğren. Bu seferde hislerinde haklı mısın ? "
" Bu bir emirdir Astsubay Kalaycı. "
" Emredersiniz Komutanım. " Nil odadan çıktığında, Yarbay ' umarım hayal kırıklığına uğramaz. ' diye düşünmüştü.
" Selam millet. " Nil odaya, timin yanına gelmişti. Çınar kenardan bir sandalye çekmiş, ona oturmuş, Çınar'ın yerine de Nil oturmuştu.
" Komutanım ve Ceren olayı anlattı. Durum ne ? " Ata'nın konuşması ile Nil ona dönmüştü. " İstihbarat servisinin başında ki arkadaş benimle görüşmek istemiş. "
" Bilmiyorum. Galiba bilgi alacaklar işte hakkında. "
" Hakkında bulunan şeyleri onların bulması gerekmiyor muydu ? "
" Yani, ne zaman kaybolduğu hakkında falan bilgiler işte. Çok önemli bir şey değil. "
" Gidecek misin ? " Çınar'ın konuşması ile herkes Nil'e dönmüştü. " Gideceğim. Hazırlanıp çıkarım. "
" Hayır. Birazdan burda olur. "
" Gelince haber verin. " Yarbay, yine Bartın'ı aramış ve Nil'in geleceğini haber vermişti. Geçen yarım saatin ardından Nil İstihbarat'a giriş yapmıştı. Silahını ve kimliğini dışardaki görevliye teslim etmişti. Başka bir görevli de ona Bartın'ın odasına kadar eşlik etmişti. Dışardan Bartın'ın sesi geliyordu. Sinirliydi. Biriyle kavga ediyordu.
" Olum bu adam hakkında hiçbir bok yok mu ? Yeri yarıp içine mi gömdüler bu herifi. " Nil, yutkunmakta zorlanmıştı. Hangi adamdı o ? Babası mıydı ? Bartın, içerde ki kişiye ' çıkabilirsin. ' dediğinde Nil'in yanında ki görevli kapıyı çalıp, içeri girmiş ve Nil'in geldiğini söylemişti. Bartın gereksiz heyecanlanmıştı. Üstünü düzelttikten sonra ' gelsin. ' demişti. Nil içeri girdiğinde, Bartın ve Nil göz göze gelmişti. Nil onu tanımadığı için herhangi bir duygu yoktu ama Bartın onu tanıdığı için süzmeden edememişti. ' Ne kadarda benziyor. ' diye düşünmüştü. Saçları dışında Nil'in herşeyi benziyordu Kenan'a . Bartın annesini de görmüştü Nil'in. Onun fotoğrafı da, Kenan'ın cüzdanındaydı. Saçları annesi gibiydi. Uzun dalgalı. Perçemleri bile aynıydı. Nil'in annesininde perçemleri vardı.
" Nil, Bartın'ın odasında ki koltuğa oturup, tekrardan yüzünü Bartın'a dönmüştü. Nil de bu sefer süzmezden kendini tutamamıştı. Kaslı bir adamdı Bartın. Kolları iyi bir vücudu olduğunu, ve spor yaptığını gösteriyordu. Tişörtünün kolları dar olsa da alt bölgesi boldu. Kahverengi gözleri ve gözleri ile aynı renge sahip saçları vardı. Çok uzun değildi. Dışardan biri görse peşinden koşardı ama Nil'in içinde tuhaf bir his oluşmuştu. Yıllar önce konuşmayı kestiği arkadaşı ile yıllar sonra tekrardan karşılaşmıştı sanki. İçinde hoşlanma belirtisi yoktu. Ama tanıdıklık hissi vardı. Belki de parfümündendi. Sanki o parfümü daha önce koklamıştı. Kendisini sormaktan alı koyamamıştı. " Parfümünüz ? " Bartın bu soru ile yutkunmak durumunda kalmıştı. Bu Kenan Kalaycı'nın parfümüydü. Onunla birlikte olduğu zamanlarda hep bu parfümü kullanmıştı. Parfüm değiştirmemişti. Bartın, Kenan öldükten sonra o parfümü bulmuş ve almıştı. Parfümü aldığından beri asla başka bir parfüm kullanmamış, hep aynı parfümü kullanmıştı. Nil tanımış mıydı ? O yüzden mi soruyordu? Bartın bu düşünceler ile boğuşurken, Nil konuşmuştu. " Sanki tanıdık birinin hissini veriyor. " Bartın rahatlamıştı ama dışardan çok belli etmemişti. Sadece hissini almıştı. Emin değildi.
" Yani siz şimdi Kenan Kalaycı'nın kızı mısınız ? " Nil ne diyeceğini bilememişti. O hala babasını kötü biliyordu. İçinden kabul etmese de, dışardan kabul etmek zorunda kalmıştı. Zaten hayat hikayesini birçok kişi biliyordu. Bu adamın da bilmesine gerek yoktu daha fazla detayı. "
" Evet. Astsubay Nil Kalaycı ben. Memnun oldum. "
" Bende. Bu ne güzel ziyaret . Bu ne zerafettir böyle. " Nil, ne diyeceğini bilememişti. Bartın ise içinden küfür ediyordu. " Kendisini toparlayıp, yine Nil'e döndü. " Evet. Konuya gelelim. Bir iyi ve bir kötü haberim var sana. "
" İyi haber babanız... Yalan söylememiş. Daha önce ki operasyonlarda yardımı olmuş. Yani İstihbarat için çalışmış. "
" Onu bir daha göremeyeceksin. Çünkü şehit olmuş. " Bartın şehit olmuş derken, yutkunmak istemiş ama canı acımıştı. Bunlar, dosyada bulduğu bilgiler değildi. Kendi gözleri ile görmüştü. İstihbarat ile çalıştığını biliyordu. Daha önce gelmişti Kenan ile birlikte. Şehit olduğunu da biliyordu. Kendi kendine antrenman yaparken, İstihbarat gelmişti yanına ve şehit olduğunu söylemişlerdi. Sadece İstihbarat'tan bir kaç kişi vardı törende. Fazla kişiyi almamışlardı. Bartın onlara bunu sorduğunda, Kenan'ın bunu istediğini söylemişti. Bartın, Kenan'ın kızı ve karısının da törende olmadığını görünce onu da sormuştu ama yine aynı cevabı almıştı. Bartın da zaten başka bir soru sormamıştı. Uğurlamıştı sessizce. Kenan öldükten sonra, İstihbarat sahip çıkmıştı Bartın'a. Kenan ile birlikte kaldığı evin ihtiyaçlarını ödemişlerdi. 18 yaşına gelince de eğitime katılmıştı. Sınava girmişti. Sınavını ve eğitimlerini geçerek kazanmıştı. " Yalan değil miydi ? "
" Değildi. Yani değilmiş. Yapılan araştırmalara göre, daha önce İstihbarat çalışanları arasında ismini bulduk. Birkaç yıl önce de şehit olmuş. "
" Biz niye bilmiyorduk ? Kızı ve karısı vardı. Neden bize haber verilmedi ? "
" O zamanlar, Kenan beyin isteğinin bu olduğu kayıtlara geçmiş. Haber vermek istememiş. "
" Ben daha önce araştırdım. Hakkında hiçbir bilgiye ulaşamadım o zamanlar. Bunun nedeni neydi ? "
" Bilmiyorum . " Gerçekten de bilmiyordu. Çünkü yıllar önce, bu dosya yoktu. Hakkında ki bilgileri yok etmişlerdi. Bartın bu İstihbarat'ın başı olsa da ondan daha rütbeliler vardı. Yarbay, Kenan'ı araştırmalarını istemeden önce, Kenan Kalaycı'nın dosyası eline ulaşmıştı. Ama yıllar önce yok edilip, daha sonra neden bir kopyasının eline ulaştığını bilmiyordu Bartın. Ama tahmin ediyordu. O zamanlar Kenan'ın isteği bu olduğu için, yok etmişlerdi ama olayın üzerinden yıllar geçmişti ve büyük ihtimalle kendisinden daha rütbeli kişiler, Nil'in olayını öğrenmiş ve artık ortaya çıkmasını istemiş olabilirlerdi. " O zamanlar babanın isteği bu yönde olduğu için, dosyası olmayabilir. "
" Anladım. Tamamdır. Teşekkürler. " Nil, odadan çıkacağı sırada, Bartın'ın seslenmesi ile durmuştu.
" Sana bir şey daha söylemem gerekiyor. "
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
