
Hayat sonunda yüzüme gülmüştü.
Mutlu olmak istemiştim, olmuştum.
Sevilmek istemiştim, sevilmiştim.
Yanımda uyuyor olan Barın'ın çıplak olan tenine öpücük kondururken, ıslak olan saçlarımı tenine değdirmiştim.
Barın olduğu yerde kıpırdarken hiçbir tepki vermemişti.
Kafamı iki yana sallayıp yataktan kalktığımda üstümde duran Barın'ın tişörtünü biraz aşağıya doğru çekiştirerek odadan çıkmıştım.
Koridorda ilerleyip mutfağa doğru gittiğimde içeri girmiştim ve dolaba ilerleyerek yiyebileceğimiz bir şey var mı diye karıştırmıştım ama tabii ki hiçbir şey bulamamıştım.
Karnımdan gelen sesleri görmezden gelemeyerek ofladığımda tam arkamı dönecektim ki arkamdan belimi saran eller ile ürkmüştüm.
Barın'ın dudakları boynuma küçük ve bir o kadar haz verici şekilde değdiğinde, yavaş yavaş öpücükler kondurarak beni kendine çevirmişti.
Ellerim boynundaki yerini alırken, Barın'ın elleri de belimi sarmıştı.
"Günaydın sevgilim..." dedi dudaklarını boynuma getirip öperken.
Dudaklarını boynumdan çekmezken "günaydın sevgilim..." dedim.
Barın'ın burnu burnuma değerken "bende içeride tişörtümü arıyordum!" Dedi gülümseyerek."Meğersem sendeymiş."
"Banyodan sonra kokunun bana huzur vereceğini düşündüm.Bu yüzdende giymek istedim ama istersen çıkartıp verebilirim."
Barın cümlem ile gülümsediğinde "tişörtümün tenine değmesi çok güzel oldu..." dedi fısıldayarak."Çıkarttığın zaman sen kokacaksın çünkü."
Dudaklarımı dudaklarına getirip bastırdığımda ıslak olan saçlarını dağıtmıştım.
Barın beni birden havaya kaldırıp duvara sabitlediğinde dudaklarını dudaklarımdan çekmeden öpmüştü ve alnını alnıma yaslamıştı.
Bacaklarımda duran elleri sıcaklanmama neden olurken "indirir misin beni artık?" Dedim.
"İndiremem."
Elleri iyice bacağıma yerleşirken "O nedenmiş?" Dedim kaşlarımı çatarak.
"Bu şekilde durmak hoşuma gidiyor da ondan!"
Kafamı iki yana sallarken "ama ben acıktım Barın!" Dedim dudaklarımı büzerek.
"Karnımdan resmen sesler geliyor!"
Cümlem üzerine Barın beni yavaşça aşağıya indirdiğinde "o zaman karnımızı doyuralım..." dedi.
"Evde hiçbir şey yok Barın.Dolaplar bile bomboş!" Dudaklarımı büzerek Barın'a baktığımda Barın birden beni öperek geri çekilmişti.
"Hemen büzme dudaklarını.Merak etme sevgilin senin karnını doyurur."
"O nasıl olacakmış?"
"Şöyle ki... Dışarı çıkıp yiyeceğiz."
Kafamı sallarken "mantıklı..." dedim gülerek."Ama parlak bir fikir dememi sakın bekleme Barın Bey!" Barın'ın çıplak olan göğsüne hafifçe vurup yanından geçtiğimde odaya geri dönerek yerde duran kıyafetlerimi almıştım.
Yerden aldığım kıyafetlerime baktığımda güzel bir gün için uygun olmadığını anlamıştım.
Tekrardan odadan çıkıp koridorda ilerleyerek eskiden kaldığım odama girdiğimde, eski anılarım bir film gibi sanki gözümün önünden geçmişti.
Odanın içerisine tamamen girip, köşede duran dolabıma doğru ilerlediğimde kapağını açarak içine bakmıştım.
Tahmin ettiğim gibi bütün kıyafetlerim özenle katlanmıştı ve dolabıma yerleştirilmişti.
Bu evden çıkarken hiçbir şeyimi almadan gitmiştim.
Bu evden gitmiştim ama Barın'dan asla gidememiştim.
Ne kadar inkar etsem de hep onun olmuştum.
İçinde duran kıyafetlerime göz gezdirdiğimde dışarı çıkmak için uygun bir elbisemi bularak çıkarmıştım.
Beyaz, ipli olan bu elbise tam bir yaz elbisesiydi ve kesinlikle yemek için uygundu.
Üstümde duran Barın'ın tişörtünü çıkarttığımda tam elbisemi giyecektim ki kapının birden açılması ile üstümü kapatmaya çalışmıştım.
"Oha ama!" Dedim karşımda duran Barın'a bakarak."İnsan bir kapı çalar ama değil mi?"
Barın gülümseyip kafasını iki yana salladığında yanıma gelerek elimde duran elbiseyi almıştı."Seni bu şekilde ilk defa görmüyorum Almila'cım bilmem farkında mısın?" Alaylı bir tavırla kurduğu cümle ile bana bakmaya devam ettiğinde tek kaşımı kaldırarak "yani..?" Dedim."Sonuç?"
"Sonuç şu ki seni böyle görmemde hiçbir sorun yok ve ayrıca giydirmemde de." Elinde duran elbiseyi bedenime yavaşça yerleştirdiğinde çıplak olan sırtıma elini gezdirmişti."Arkanı döner misin lütfen?" Dedi."Elbisenin ipini bağlayayım." Kafamı sallayıp arkamı döndüğümde Barın'ın ipi bağlamasını beklemiştim ama Barın bağlamak yerine çıplak olan tenime sıcak bir öpücük kondurmuştu.
Barın'ın yaptığı bu haraket heyecanlanmama sebep olurken karnımda değişik bir his oluşmuştu.İpi yavaş yavaş bağlamaya başladığında derin bir nefes alıp vermiştim.
Her bağlamasında parmakları sırtımı adeta işgal ederken, bu iyice sıcaklanmama neden olmuştu.
Elbisemi bağlayıp tam karşıma geçtiğinde "dışarıda bekliyorum..." dedi ve boynuma öpücük kondurarak tişörtünü alıp geri çekilmişti.
Barın'ın çıkması ile nefes verdiğimde ellerimi sallayarak yüzümde oluşan sıcaklığı gidermeye çalışmıştım ve masanın karşısına geçip yüzümü toparlayacak bir makyaj yapmıştım.
Saçlarımı toplayıp, dağınık bir topuz yaptığımda telefonu elime alarak babamı aramıştım.
Ne yaptığını merak ediyordum ve babam ile konuşmak istiyordum.
Barın ortalıkta yokken, babamı aramak şu an için en doğru andı.
Babamı arayıp telefonu kulağıma yerleştirdiğimde birkaç saniye sonra telefonun ucundan gelen ses gülümsememe sebep olmuştu.
"Baba?" Dedim büyük bir neşe ile.
"Nasılsın?"
"İyiyim güzel kızım, sen nasılsın?"
"Bende iyiyim..." cümlem sırıtmama neden okurken "o sesinden belli oluyor zaten..." dedi.
Telefonun ucundan güldüğünü anlamıştım.
"Peki söyle bakalım babana neden bu kadar mutlusun?"
"Aşk olsun baba!" Dedim yalandan mızmızlanırken."Seninle konuşuyor olmam neşelenmem için yeterli bir neden değil mi yoksa?"
"Yeterli bir neden tabii ki ama şu an bu sorduğum sorudan, bunlara sığınarak kaçamazsın meleğim.Hadi bakalım şimdi gerçek nedeni söyle bana?"
Babama böyle bir şeyi nasıl söyleyebilirdim ki?
Barın ile barıştığımı, onun yanında olduğumu nasıl dile getirebilirdim.
Telefonun ucunda büyük bir sessizlik olduğunda "aslında..." dedim yutkunarak.
Tam babama Barın'ı söyleyecekken cümlemi bölen şey arkadan gelen bir kadın sesi olmasıydı."Baba, o seste ne öyle?"
Merak dolu sesim ile cümlemi kurduğumda "Hangi ses kızım?" Dedi birden.
"Kadın sesi." Dedim kaşlarımı çatarak.
"Arkadan bir kadın sesi geldi."
"Sana öyle gelmiş olmalı kızım..." dedi birden konuşarak."Burada kadın falan yok! Televizyon açık belki de oradan gelmiştir."
"Belki de..." dedim duyduğumdan emin olduğum hâlde.
"Kızım, benim biraz işlerim var.Sonra konuşsak olur mu?"
Babamın görmediğimi bildiğim halde kafamı sallarken "görüşürüz baba..." dedim sessizce."Kendine iyi bak."
"Sende kendine iyi bak kızım."
Telefonun ucundan kapandığına dair ses geldiğinde telefonu kulağımdan çekerek elimde sıkıca tutmaya devam etmiştim.
Bir kadın sesi duyduğuma emindim.
Hatta çok emindim.
Peki bu kadın sesi kimindi?
Düşünceleri kafamdan atıp odadan çıktığımda Barın'ın salonda beni bekliyor olduğunu görmüştüm.
Yanına ilerleyip tam karşısına geçtiğimde "gidelim mi artık?" Dedim."Ben hazırım."
Barın kafasını sallarken elimden sıkıca tutmuştu.Evden çıkıp arabaya doğru ilerlediğimizde içine yerleşerek emniyet kemerini bağlamıştım ve arabayı çalıştıran Barın'a dönmüştüm.
"Var mı aklında bir yer?" Dedim.
Barın kafasını sallarken "var..." demişti.
"Seni güzel bir manzarası olan yere götüreceğim."
"Neresi peki?"
"Sürpriz."
"Peki..." Dedim Barın'ın olduğu tarafa tamamen kafamı döndürdüğümde.
"Sürprizleri her zaman merak etmişimdir."
"O zaman arkana yaslan küçük hanım.
Çünkü, yolumuz birazcık uzun."
Barın'ın cümlesi ile arkama yaslandığımda "birazcık bile olsa ipucu veremez misin?" Dedim.Barın arabayı çalıştırıp sürmeye başlarken "veremem..." dedi.
Barın'dan gözlerimi alıp cama değdirdiğimde "peki o zaman" dedim.
"Bekleyelim bakalım." Cümlemi kurduğum an telefonumu elime aldığımda teyzemi arayarak kulağıma tutmuştum.
Birkaç çalma sonucunda telefonu açtığında "efendim kızım?" Demişti.
"Teyze..." dedim gülümserken."Nasılsın?"
"İyiyim kızım.Sen nasılsın, Barın nasıl?"
Kafamı Barın'a çevirdiğimde aklıma gelen fikir ile sinsice Barın'a bakmıştım.Barın hem araba kullanıp hem bana bakarken "iyi değiliz teyze!" Dedim.Ses tonumu sert tutmaya çalışırken gülmemek için zor durmuştum.
"Neden ki kızım?" Dedi endişe ile."Yoksa bir şey mi oldu?"
"Oldu tabii teyze! Nasıl olmasın!"
"Ne oldu ki kızım? Neden böyle sinirlisin sen?" Meraklandığını üst üste sorduğu sorulardan anlamıştım.Sesindeki endişe ise bunu bariz bir biçimde belli ediyordu.
"Ya teyze..." dedim sesimi üzgün tutmaya çalışırken."Barın beni kahvaltı için bir yere götürüyor ama ısrarla neresi olduğunu söylemiyor! Kızar mısın lütfen ona bana söylesin neresi olduğunu!"
Cümlem üzerine teyzemden yanıt beklerken "sen salak mısın kızım?" Cümlesini duymam ile şaşırmıştım.
"Ne?" Dedim Barın'a kafamı döndürürken.
"Bu nasıl soru teyze ya!" Barın hem araba kullanıp hemde gülmemeye çalışırken Barın'a hafif vurarak "sus be!" Demiştim.
Barın bir elini ağzına götürüp fermuar çeker gibi yaptığında "sustum..." dedi sessizce.
"Çok doğru bir soru kızım! Sen neden kandırıyorsun beni? Korktum bir an bir şey oldu diye!"
Teyzemin sesini duymam ile telefona odaklandığımda "Şaka..." dedim sesim kısık çıkarken."Küçük, sevimli bir şaka." Gülerek Barın'a baktığımda "değil mi Barın'cım?" Dedim kaş göz işareti yaparak.
Barın bana bakıp burun kıvırdığında "gıcık şey!" Dedim ve hattın ucunda duran teyzemi tekrardan odak noktama aldım.
"Teyze'cim Barın şu an cevap vermiyor olabilir ama cevap vermemesi şaka olduğu gerçeğini değiştirmez."
Teyzem telefonunu ucundan derin bir nefes alıp verdiğinde "hoparlöre alır mısın kızım?" Dedi.
Teyzemin cümlesi ile telefonu hoparlöre aldığımda "aldım..." dedim.
Barın dikkatle teyzemin diyeceği cümleyi beklerken "Allah sana sabır versin Barın oğlum!" Cümlesini duymam ile "ne,ne,ne!" Dedim bağırarak."Teyze öyle ölmem ben! Füze at füze daha etkilidir!"
Barın hem arabayı sürüp hem gülmeye başladığında "Alla razı olsun teyzem!" Demesi ile göz devirerek önüme döndüm.
Teyzem telefonun ucundan gülerken "barışmanıza çok sevindim kızım..." dedi.Telefonu elimde sabitleyip dikkatimi teyzeme verdiğimde cümlesine kaldığı yerden devam etmişti."Telefonu ilk açtığında sesini duyduğum an işte benim gerçek Almila'm bu dedim biliyor musun?" Gülümsediğini hissettiğimde bende gülümsemiştim."Bende gerçek beni bulmuş gibiyim teyzem..." dedim.Barın'ın bakışları beni bulurken "iki sene üstüne nefes aldığımı hissettim" diye devam ettim.
Yanağıma damlalar birer birer düşerken bu göz yaşlarımın bu sefer mutluluktan olduğunu kendime hatırlatmıştım.
"Neyse..." dedi teyzem sessizliği bozarken.
"Ben kapatayım.Siz eğlenmenize bakın olur mu?"
Teyzem görmediği halde kafamı sallarken "olur teyzem..." dedim."Ama kapatmadan önce son bir kez Berfu'nun sesini duyabilir miyiz?"
"Bu şu an imkansız kızım.Çünkü, Berfu Beril ve Mert ile birlikte parka gitti."
Dudaklarımı büzerken "neyse artık gelince bol bol öperiz kızımızı." Dedim.
"Hadi kızım tutmayayım sizi.İyi eğlenceler."
"Teşekkür ederiz teyze.Görüşürüz."
"Görüşürüz kızım."
Telefonu kapatıp kenara koyduğumda "daha ne kadar yolumuz kaldı?" Dedim camdan bakarken.
"Ya birazcık sabırlı olur musun lütfen?"
Kafamı iki yana salladığımda "olamam!" Dedim."Sabır ve ben aynı yerde bile duramayız."
Barın kafasını gülerek iki yana salladığında yol ayrımına girmesi ile "bu yol sanki bana tanıdık geliyor..." dedim.Kaşlarımı çatıp Barın'a baktığımda "Umarım tahmin ettiğim yerdir!" Dedim mutluluğumu belli ederken.
Barın evet anlamında kafasını salladığında "tahmin ettiğin yer güzelim" dedi.
Biraz daha ilerleyip arabayı durdurduğunda şöför koltuğundan inerek benim olduğum bölüme gelmişti.
Arabanın kapısını açıp elini uzattığında "size eşlik etmeme izin verir misiniz hanımefendi?" Bakışları beni etkisi altına çoktan alırken kafamı sallayarak elimi Barın'a uzatmıştım ve arabadan inmiştim.
Arabadan inip kapayı kapattığımda Barın elimi eli arasına alıp kenetlemişti.
Barın ile yürümeye başladığımda çiçeklerin kokusu tıpkı o gün ki gibi içimin huzurlu olmasını sağlamıştı.Gözlerimi kapatıp denizin dalga sesini dinlediğimde kulağımda hissettiğim sıcak dudaklar ile Barın'a dönmüştüm.
Barın ellerini belimde sabitlerken "seni, her şeyimizle teslim olduğumuz bu yere tekrardan getirmek istedim Almila.Umarım hoşuna gitmiştir." Alnını alnıma sabitlediğimde "o gün ile aynı duyguları hissediyorum Barın..." dedim sessizce."Aynı duyguları yaşıyorum."
Alnını alnımdan çekip dudaklarını dudaklarıma bastırdığında "gidelim" dedi.
Kafamı sallayıp Barın ile ileriye gittiğimizde yerde gördüğüm siyah örtü ve etrafına serpilmiş olan çiçekleri gördüğümde "her şey o günki ile aynı!" Dedim büyük bir mutluluk ile."Hiçbir şeyi unutmamışsın Barın! Çiçeklerin rengine kadar hepsini düşünmüşsün."
"Sana seninle ilgili hiçbir şeyi unutmadığımı söylemiştim Almila."
Barın'a yaklaşıp sarıldığımda "seni çok seviyorum" dedim kulağına doğru fısıldayarak."Hemde çok."
"Bende seni seviyorum sevgilim..."
Barın'dan ayrılıp örtünün üzerine oturduğumda "çok güzel..." dedim.
"Senin kadar olamaz Almila."
Aynı yer ve aynı cümle.
Barın hiçbir anımızı unutmadığı gibi söylediği hiçbir cümleyi de unutmamıştı.
Barın'a yaklaşıp birden sarıldığımda "seni çok üzdüm Barın..." dedim."Ben bu yüzden kendimi hiçbir zaman affetmeyeceğim! Beni bu kadar sevdiğini görmediğim için kendimi hiçbir zaman affetmeyeceğim!"
Barın saçlarımı okşarken "sakın böyle şeyler söyleme!" Dedi kızar bir ses tonuyla.
"Sen haklıydın.Seni kandırdığımı düşündün ve bu yüzden böyle davrandın! Yaşadıklarımızın hepsi benim hatam."
Barın'dan ayrılıp saçlarımı düzelttiğimde sol kısımda duran masayı görmem ile "artık yemek yiyebilir miyiz?" Dedim."Çünkü ben çok acım."
Kaçmıştım.
Gerçekleri konuşmaktan kaçmıştım.
Çünkü, artık geçmişi hatırlamak istemiyordum.Geçmişe dair hiçbir şey duymak istemiyordum.
Barın elimi tutup ayağa kalktığında "hadi gel..." dedi.
Barın'la birlikte masaya ilerleyip oturduğumuzda "bunların hepsini ne zaman hazırladın?" Dedim şaşırarak."Evden çıkmadın çünkü."
"Sana ellerim ile hazırlamak çok isterdim sevgilim ama maalesef ben hazırlamadım.
Annem hazırladı."
"Ne?" Dedim şaşırarak."Bunları Ferda Hanım mı hazırladı yani? Hemde bizim için!"
"Evet!" Dedi gülerek.
Şaşırarak masaya baktığımda sandalyeye yaslanarak Barın'a bakmıştım.Barın tabağına ürünlerden koyarken "bir şey mi oldu?" Dedi."Neden öyle bakıyorsun?"
"Ferda Hanım'ı en son doğum gününde görmüştüm.O zaman ona anne demiyordun ama şimdi diyorsun.Peki bu nasıl oldu? Anlatmak ister misin bana?"
Barın yutkunurken bana bakmıştı."Sen gittikten sonra yıkılmıştım Almila.Beril, annem ve Mert beni toparlamaya çalışmıştı.Bana destek olup, acımı hafifletmeye çalışmışlardı.Annem yanımda üç ay kalabildi Almila.Üç ay boyunca tek yaptığı bana destek olmaktı ama sonra iş için ülke dışına çıkması gerektiği için gitmişti.Bu süre zarfında Mert ve Beril yanımda oldu." Burukça gülümserken "sonra bir baktım ki Beril'de yok." Bana baktığında "o an yıkılmıştım Almila..." dedi."Çünkü, biliyordum ki seni daha bulamayacaktım.Bu durum benim için daha da çıkmaz bir sokak olmuştu." Elinde oynadığı çatalı bıraktığında "Mert tekrardan annemi aradı.Annem ise işlerini umursamadan yanıma geldi.İnanabiliyor musun Almila? Ferda Soylu benim için işini bırakıp Türkiye'ye döndü." Barın'a bakıp gülümsediğimde devam etmişti cümlelerine.
"Yanıma gelip oğlum diye bana sarıldığında o an kendimi dünyanın en şanslı çocuğu hissettim biliyor musun? Çünkü ilk defa biri bana bu kadar içtenlikle oğlum demişti." Yanağına akan yaşı sildiğinde "ilk o an anne dedim, ilk o an sıkıca sarıldım ona." Olduğum yerden kalkıp Barın'a ilerlediğimde arkasından sıkıca sarılmıştım.
"İkinizin arasında olan bu bağı görmek o kadar çok isterdim ki Barın..."
"Geç değil.Annem ile aramızdaki bağı görebilirsin.Hem biliyor musun annem seni görmek istiyor."
"Nasıl yani?" Barın'dan ayrılıp tam karşısına geçtiğimde "annen beni mi görmek istiyor?" Dedim şaşırarak.
Kafasını sallayıp elimi tuttuğunda "evet..." dedi."Hem biliyor musun bunun için İzmir'e gelecek."
"Neden İzmir'e geliyor ki beni görmek için. Burada değil mi zaten? Yanlış anlama gelmemesi için demiyorum.Hem burada görürüm hemde İzmir'e gelir.Hem anneni misafir etmekten keyif duyarım."
Barın ellerimin üstünü öpüp bana baktığında "annem şu an Erhan'ın yanında.Onunla ilgileniyor.Bu yüzden de burada görmen biraz imkansız."
Erhan'ı duymam ile gerilsem de bunu belli etmemeye çalışmıştım.
"Erhan ile..." dedim.
Barın cümlemi anlamış olacak ki "aramız aynı..." dedi."Hâla düşman gibiyiz.Aslında tamamen ondan kaynaklı olan bir durum.
Ben barış eli uzattım ona ama kabul etmedi."
"Neden böyle davranıyor anlamış değilim! Ferda Hanım bile olanları unutup, önüne bakarken Erhan'ın sana karşı olan bu düşmanlığı ne olabilir aklım almıyor!"
"Bir bilsem Almila."
"Her neyse... hayatındaki tek kayıp Erhan olsun.Kendisi çokta önemli bir şahıs değil!"
"Her neyse..." dedi bana bakıp gülümserken "ben bu günü Erhan ile ilgili konuşup harcamak istemiyorum küçük hanım." Barın ayağa kalkıp ellerini masaya sabitlediğinde "ben acım..." dedi sessizce fısıldayarak.
"Artık kahvaltı mı yapsak?"
Alnımı Barın'ın alnına yasladığımda "yapalım" dedim ve birden Barın'dan ayrılarak sandalyeye oturdum.
Barın benim oturmam ile oturduğunda "hadi bakalım!" Dedi."Başla."
Masada olan ürünlerden tabağıma aldığımda hepsinden hızlı hızlı alıp ağzıma atmıştım.Barın bir bana bir de tabağıma bakarken "ne oldu?" Dedim göz kırparak.
"Neden bana öyle bakıyorsun ki?"
"Sen baya acıkmışsın!"
Tekrardan ağzıma çatalı götürüp ucunda olan patates kızartmasını yediğimde "acıktığımı söylemiştim" dedim gülümseyerek.
"Ama bugün yiyeceğin diğer yemeklere de yer kalsa iyi olur sanki."
"Kalır, kalır! Ben onlara da yer bulurum."
"İyi sen bilirsin..." dedi gülümseyerek."Peki diğer sürprizlerime hazır mısın?"
"Ne yani başka sürprizlerin de mi var?" Şaşırarak kurduğum cümle ile Barın kafasını salladığında "var tabii ki!" Dedi.
"Seni iki senenin üstüne bulmuşum bırakır mıyım sence?"
Barın'ın cümlesi boğazımda bir düğüm oluştururken çatalı bırakarak ona bakmıştım."Seni asla bir daha bırakmayacağım Barın..." dedim yeşil gözlerini hedef alırken."Her ne olursa olsun ilk başta sana soracağım ve senden gitmeyeceğim.Sana sözüm olsun."
Barın gülümserken "aynı söz o zaman benden de olsun küçük hanım.Benim de sana sözüm olsun, her ne olursa olsun ilk başta seni dinleyeceğim ve yargısız infaz yapmayacağım."
Umarım öyle olur Barın.
Çünkü, eğer böyle olmazsa ben gerçekten yaşayamam.
Barın'a buruk bir gülümseme yollayıp yemek yemeye devam ettiğimde doyduğumu hissederek bırakmıştım.
Barın'da yemeyi bıraktığında "hazır mısın diğer sürprizlere?" Dedi.
Kafamı sallarken "hazırım" dedim ve heyecan ile ayağa kalktım.
Ayağa kalkmam ile Barın yanıma geldiğinde elimden tutarak benimle yürümeye başlamıştı.
Hiçbir şey söylemeden Barın'la birlikte ilerlediğimde ormanlık alana girerek beni huzurun kollarına teslim etmişti.
Çiçeklerin kokusunu içime çekip Barın'a döndüğümde "burası gerçekten çok güzel..." dedim hayranlıkla çıkan sesime mani olamazken.
Barın gülümseyip bana baktığında ileriye bakmam için işaret vermişti.
Barın'ın baktığı yöne kafamı çevirdiğimde ağaça bağlı olan salıncağı görmem ile büyük bir mutlulukla Barın'a bakmıştım.
"İnanamıyorum!" Dedim olduğum yerde zıplarken."Bana salıncak mı yaptın?" Bakışlarım salıncağı süsleyen çiçeklere kaydığında "hemde çiçekler ile süslemişsin!" Barın'a yaklaşıp ona sıkıca sarıldığımda "teşekkür ederim sevgilim..." dedim sessizce.
Barın cümlemi bitirmem ile beni havaya kaldırdığında hafifçe o anın şoku ile bağırmıştım."Barın!" Dedim gülmemi engelleyemezken."Ne yapıyorsun Allah aşkına?"
Barın hiçbir şey söylemezken salıncağa doğru ilerleyerek tam önünde durmuştu.Beni salıncağa oturtturup arkama geçtiğinde dudaklarındaki sıcaklığı kulağımda hissetmiştim.
"Bugün ayaklarını yerden keseceğim küçük hanım.Hazır olsan iyi olur!" Cevap vermemi bile beklemeden beni sallamaya başladığında rüzgarın tenime çarpmıyor olması bana huzur veriyordu.
Gözlerimi kapatıp anı yaşamaya başladığımda etraftan gelen kuş cıvıltıları ve çiçek kokuları içimdeki bu zamana kadar yaşadığım tüm kötü duyguları siliyordu.
"Şu an dünyanın en mutlu insanı olabilirim..." dedim kafamı hafif geriye atarken.
"Bende dünyanın en mutlu adamıyım." Beni hafif durdurup burnunu saçlarımı sürttüğünde "kokun var, sen var... daha ne isterim ki?"
Ayaklarımı yere değdirip salıncağı durdurduğumda "neden durdurdun?" Dedi bana dönerek.
"Bu günü gözlerine bakarak geçirmeyi tercih ederim sevgilim." Gülümseyerek baktığımda "diğer sürprizlere mi geçsek artık?" Dedim.
Düşünür gibi yapıp bana baktığında "geçelim güzelim sen yeter ki iste." Elimden tutup bana baktığında "gel..." dedi.
"Gidelim."
Elimi tutup beni bungalov eve götürdüğünde "gel bakalım..." dedi beni yatağa oturtturarak.
Barın'ın ne yaptığını çözemezken Barın kapıya doğru ilerleyerek tam karşısında olan düğmeye bastı.Düğmeye bastığı an yukarıdan aşağıya projeksiyon perdesinin inmesi ile "oha!" Dedim Barın'a bakarak.
"Sen ciddi misin?"
Barın kafasını sallayıp bana baktığında "gayet ciddiyim küçük hanım..." dedi ve bilgisayarın başına giderek filmlerin olduğu bölüme geldi."Söyle bakalım küçük hanım ne açalım?"
Olan filmlere göz gezdirirken ortadaki 'Ittefaq' filmini göstererek "bu olsun..." dedim heyecan ile.
Barın ortada olan filme tıklayıp yanıma geldiğinde "güzel bir seçim..." dedi.
"Bilirsin beyefendi hint film tercihlerinde çok iyiyimdir.Ters köşe olmaya hazır ol!" Göz kırparak Barın'a baktığımda, Barın'ın bana garip garip baktığını görmüştüm.
"Katilin kim olduğunu bulamayacaksın ve ayrıca kimin yalan söylediğini de..." dedim bana garip bakan bakışlarını önemsemezken.
"Bence bulabilirim."
Düşünür gibi yapıp Barın'a baktığımda "sanmam..." dedim.
"Sen bu filmi daha önce izledin mi?"
"İzledim tabii ama bu tekrardan izlemeyeceğim anlamına gelmiyor öyle değil mi?"
"Sende maşallah her filmi izlemişsin."
"Sevdalı olmak böyle bir şey canım.Sen bilmezsin!"
Barın burun kıvırıp baktığında "Her neyse izleyince nasıl hemen bulduğumu göreceksin" dedi.
Kafamı sallayıp ekrana döndüğümde "hadi başlat artık!" Dedim.
Barın yerde duran cipsleri ve çikolataları elime tutuşturup filmi başlattığında soluksuz bir şekilde izlemeye başlamıştık.
"Bence katil bu kız." Barın'ın cümlesini duymam ile ona baktığımda "hiçbir şey söylemem..." dedim omuz sallayarak.
"Filmin sonunda görürsün artık."
Biraz daha zaman geçtiğinde "ya da vazgeçtim!" Dedi heyecan ile."Bu çocuk bence katil olabilir."
Tekrar omuz silkip önüme döndüğümde "acaba kim olabilir ya!" Dedi.
Gülerek Barın'a kaçamak bakışlar attığımda hâla karar vermekte olduğunu görmüştüm.
Önüme dönüp filme devam ettiğimizde son kısma gelmemiz ile Barın'a bakmıştım.Barın bir bana bir de ekrana bakarken "oha!" Dedi."Cidden ters köşe oldum şu an!" Gülerek Barın'a bakıp yanağından makas aldığımda "kimin yalan söylediğini anlayamazsın demiştim sana!" Dedim.
Barın oflayıp yataktan kalktığında "her neyse bir dahaki filmde eğer ters köşe olursa kesin bileceğim."
"İnşallah..." diyip bende ayağa kalktığımda "akşam oldu resmen..." dedim Barın'a bakarak."Şimdi ne yapacağız?"
"Şimdi sırada lunapark var."
"Lunapark mı?"
Barın kafasını sallayıp baktığında "evet..." dedi heyecan ile."Lunapark.Neden sevmez misin yoksa?"
"Saçmalama!" dedim heyecan ile Barın'a baktığımda."Bayılırım!"
"Hadi o zaman..." dedi elimden tutarak "gidelim."
Barın'la birlikte evden çıkıp arabaya doğru ilerlediğimizde içerisine yerleşmiştik.Barın arabayı çalıştırıp sürmeye başladığında "çok heyecanlıyım gerçekten!" Dedim Barın'a doğru dönerek.
"Bende heyecanlıyım.Çünkü, yanımda duran güzel bir kadın ile güzel bir akşam geçireceğim!"
Utanarak önüme döndüğümde "utandırdınız beni Barın Soylu!" Dedim kendimden emin şekilde çıkan sesimle.
"Bundan sonra seni hakettiğin sözlerle daha çok şımartacağım küçük hanım."
Barın'a gülümseyip önüme döndüğümde lunaparka gelene kadar yolu izlemiştim.
Lunapark'ın önünde durup arabayı güzel bir yere park ettiğimizde arabadan inerek beni karşılayan manzaraya hayranlıkla baktım.
"Burası gerçekten de çok güzel!" Dedim olduğum yerde zıplayarak.
Barın arkamdan gelip bana sarıldığında akşam olduğu için ışıklarla kaplı olan aletlere hayranlıkla bakmıştım.
Dikkat ettiğim bir detay ile hafiften Barın'a döndüğümde "burada kimsenin olmaması umarım bir tesadüftür Barın Soylu!" Dedim kaşlarımı hafif kaldırarak.
Barın "hayır..." diyerek yavaşça beni kendine çevirdiğinde "tesadüf değil..." dedi.
"Ben kapattırdım."
"Nasıl yani?" Dedim şaşkınlık."Sen burayı benim için mi kapattırdın yani.Peki ama nasıl?"
"İlk sorunun cevabı hayır senin için değil kendim için kapattırdım.Çünkü, böylelikle seninle daha rahat vakit geçirebileceğim.
İkinci sorunun cevabı ise ben Barın Soylu'yum bebeğim bunu unutma.Benimde kendime göre bir çevrem ve arkadaşlarım var sonuçta öyle değil mi?"
Gözlerimi devirip Barın'a baktığımda "kendini övmesen şaşardım zaten!" Dedim.Elimi Barın'ın omuzlarına yerleştirip dikkatlice gözlerine baktığımda "ama bu sana teşekkür etmeyeceğim anlamına gelmiyor.Ne kadar kendin içinde olsa buraya kapattırdığın için sana teşekkür ederim beyefendi." Yanağına öpücük kondurup çekildiğimde "hadi o zaman eğlence başlasın!" Dedim ve Barın'dan ayrılarak önüme döndüm.
"İlk hangisinden başlamak istersin küçük hanım?"
Düşünür gibi yapıp aletlere baktığımda dönme dolabı göstererek "bu..." dedim.
Barın kafasını sallayıp elimden tuttuğunda "o zaman ilk başta dönme dolaptan başlıyoruz!" Dedi.
Elimden tutup beni ileride duran adamın yanına doğru götürdüğünde adam bize bakarak "hoşgeldin abi..." dedi.
Elini uzatıp Barın'ın sıkmasını beklediğinde Barın sıcakkanlılıkla elini uzatarak "hoşbuldum Ahmet" dedi.
Elini elinden çekerken "tanıştırayım..." dedi beni göstererek."Almila."
"Merhaba yenge..." dedi kafasını hafifçe sallarken "tekrardan hoşgeldiniz..."
"Hoşbuldum Ahmet."
Karşımda duran adam bana daha bakmazken "ilk ne ile başlamak istersiniz?" Dedi Barın'a doğru dönüp.
"İlk başta dönme dolap ile başlayacağız.
Daha sonra ise sana ne işaret verirsek onu çalıştırırsın."
Ahmet "tamam abi" diyerek yanımızdan uzaklaştığında "hazır mısın?" Dedi.
Kafamı evet anlamında sallarken "hemde hiç olmadığım kadar!" Dedim ve dönme dolaba doğru koşarak içine yerleştim.
Barın'da yanıma gelip oturduğunda Barın, Ahmet'e çalıştırması içim işaret vererek önüne dönmüştü.
Dönme dolap çalışıp hareket etmeye başladığında yukarıdan aşağıyı izlemek çok zevkliydi.
Heyecan ile her yere bakarken Barın'a dönmem ile beni izliyor olduğunu görmüştüm.
"Sen beni mi izliyorsun?" Dedim Barın'a doğru dönerek."Manzarayı izler misin lütfen! Çok güzel."
"Ben zaten manzaramı izliyorum." Beni kendine çekip kucağına oturttuğunda "ne yani... ben senin manzaran mıyım?" Dedim utanarak.
Barın kafasını sallayıp elini belime yerleştirdiğinde "ben benim en güzel manzaramsın..." dedi ve dudaklarını dudaklarımla birleştirerek sertçe öptü.
Barın'ın öpmesi ile iyice kucağına yerleştiğimde dudaklarımı dudaklarından çekerek alnımı alnına yaslamıştım.
"En büyük şansımsın biliyorsun değil mi?" Dedim sessizce mırıldanırken.
Barın'ın dudakları boynuma değerken "peki benim şansım ne olacak?" Dedi."Çünkü dünyadaki en şanslı insanım ben." Dudaklarını boynunda gezdirirken dönme dolabın birden durması ile birbirimizden ayrılmıştık.
"Bu da durduracak zamanı buldu!" Barın'ın mırıldanmalarına gülerken Barın'ın kucağından kalkıp dönme dolaptan inmiştim ve Barın'ın yanıma gelmesini beklemiştim.
Etrafa göz gezdirip atlı karıncayı gösterdiğimde "buna binelim..." dedim.
Barın ile alete doğru ilerleyip bindiğimizde alet çalışmaya başlamıştı.Yan yana binip dönen atlı karıncada bir iki tur attığımızda "hadi inelim!" Dedim ve çalışan aletten aşağıya inerek Barın'ı da indirmiştim.
Çarpışan arabalara doğru ilerleyip içine yerleştiğimde Barın'da oturarak sürmeye başlamıştık.
Biraz ilerleyip Barın'a çarptığımda "lütfen arabanızı önümden çeker misiniz?" Diye bağırarak sürmeye devam etmiştim.
Barın peşimden gelip bana çarptığında "asıl siz çekin arabanızı!" Demişti.
Kahkaha atıp sürmeye devam ettiğimizde Barın'a tekrardan çarpmam ile hafifçe sarsılmıştım.
"Öyle olmaz Almila'cım!" Dedi Barın bana bakarak."Füze at.Ölmem daha kolay olur!"
Kafamı iki yana sallayıp sürmeye devam ettiğimde bu sefer Barın'ın çarpması ile "yuh!" Dedim gülerek."Ayıp ama insan sevgilisine çarpar mı?"
Barın evet anlamında kafasını salladığında "evet" demesi ile bana bir kere daha çarpmıştı.
Arabayı Barın'a doğru çevirip çarptığımda arabanın durması ile "kaldım ben burda..." dedim.
Barın gülerek arabadan indiğinde "kalmadın..." dedi gülmesini bastırarak.
"Araba durdu."
Barın'ın gülmesi ile dudak büzdüğümde "komik olan ne var canım!" dedim gülmemi bastırarak."Kendimi o kadar çok kaptırmışım ki anlamadım." Arabadan inip gülen Barın'a dil çıkardığımda hiç vakit kaybetmeden diğer aletlere bindiğimizde en sonunda yorulduğumu anlayarak durmuştum.
"Noldu?" Dedi Barın yanıma gelerek."Yoksa yoruldun mu?"
Kafamı evet anlamında salladığımda "yoruldum..." dedim.
Barın elimden tutup beni çekiştirmeye başladığında "nereye gidiyoruz böyle?" Dedim.
Barın hiçbir şey söylemezken pamuk şekercinin önüne gelerek durmuştuk.
"Pamuk şeker mi?" Dedim büyük bir mutluluk ile Barın'a bakarken.
Barın adama dönüp pamuk şekerleri aldığında birini bana uzatarak almamı beklemişti.
Pamuk şekeri alıp açtığımda biraz alarak yemiştim ve Barın'a bakmıştım."Gerçekten o kadar çok özledim ki bu tadı." Yürümeye başlayıp pamuk şekerlerimizi yediğimizde temiz havayı içime çekerek Barın'a baktım.
"Bugün bana ayaklarını yerden keseceğim demiştin hatırlıyor musun?" Dedim.Barın dikkatlice bana bakarken "bugün ayaklarımı yerden kestin..." dedim gülümseyerek."Hem benliğime kavuşturdun beni, hem de dünyanın en mutlu kadını yaptın." Barın'ı kendime çekip sarıldığımda "iyi ki hayatımda..." dedim.
Barın'ın elleri belimi sabitlerken "yorulmuştun değil mi?" Dedi.Kafamı evet anlamında sallarken Barın benden ayrılıp ellerini bacaklarıma geçirmişti ve beni kucağına almıştı.
Hiçbir şey söylemeden kafamı Barın'ın omzuna yaslarken Barın elinde duran pamuk şekeri bana uzatmıştı.Pamuk şekeri tutup benimki ile birlikte onu da yemeye başladığımda Barın arabaya kadar gelmişti.
Beni kucağından indirmeden arabaya yerleştirdiğinde "evimize gidelim..." dedim.
Barın kafasını sallayıp arabayı sürdüğünde gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı.
Bugünün verdiği huzur ile gözlerimi kapattığımda arabadan gelen seslerin kulaklarımdan gittiğini yavaş yavaş hissetmiştim.
Umarım her günüm böyle geçerdi.
Barın ile birlikte huzurlu ve mutlu...
Bölüm sonu...
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. 🤍
Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. 🤍
Yeni bir bölüm ile görüşmek üzere...
Kendinize iyi bakın...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 71.91k Okunma |
3.02k Oy |
0 Takip |
71 Bölümlü Kitap |