
Kaybettim sandıkların, kurtulduklarındır belki de.
- Charles Bukowski
İnsan mutluluğu her zaman sevdiklerinin yanında arar öyle değil mi?
Başka kimseye ihtiyaç duymaz.
Düşünmez, yanında istemez.
Mutfakta akşam için hazırlık yaparken Barın, Berfu ile birlikte oynuyordu ve arada sırada yanıma gelip bana yardımda bulunuyordu.
Yaklaşık üç saatlik bir hazırlığın sonunda derin bir nefes aldığımda "bitti!" Demiştim Barın'a bakarak.
Barın, Berfu'nun elini tutup yanıma geldiğinde "bizde bıcı bıcı yaptık değil mi güzel kızım?" Demişti ve Berfu'nun elini öpmüştü.
Berfu kafasını sallayıp "ivettt" derken ellerini çırpmıştı ve gülmüştü.
Berfu'nun iki yandan yamuk bağlanmış saçlarına bakarken "annem baba mı topladı saçlarını?" Demiştim bildiğim halde gülmemeye çalışarak.
Barın, Berfu'yu havaya kaldırıp her iki yandan yamukça topladığı saçlarına baktığında "neden güldün ki sen şimdi?" Demişti anlamayan bir yüz ifadesi ile.
"Bilmem ki" demiştim omuzlarımı indirip kaldırarak."Bir düşüneyim bakayım sevgilim, acaba neden güldüm?" Tekrardan güldüğümde Berfu'nun kısa saçlarına dokunmuştum ve "yamuk olduğu için olabilir mi acaba?" Demiştim.
Barın burun kıvırırken "sen ne anlarsın!" Demişti ve Berfu'yu kucağına sabitlemişti.
"Değil mi babacım?" Diyerek Berfu'dan onay beklediğinde ağzım açık kalmıştı ve "ben ne anlarım öyle mi?"Demiştim şok içinde.
Barın ciddi bir ifade ile kafasını salladığında "ben ortaya bir eser çıkardım" demişti.
"Şaheser resmen! Şuraya bakar mısın ya?"
"Doğru eski çağdan kalma bir eser aşkım" dediğimde Barın beni taklit etmişti ve diğer kolu ile beni belimden tutarak kendisine yaslamıştı.
Bir elim hemen Berfu'nun beline gelirken "çocuk var aşkım" demiştim ve yanağından öperek geri çekilmiştim.
Dolaba doğru ilerleyip, kapağı açtığımda "nerede kaldılar ya?" Demiştim."Yemekler soğuyacak."
Cümlemi bitirmem ile birlikte kapı çaldığında "sonunda!" Demiştim ve mutfaktan çıkarak kapıya ilerlemiştim.
Kapıyı açıp dışarıda gülüşerek bekleyen Beril ve Mert'e baktığımda "sonunda!" Demiştim."Bir an gelmeyeceksiniz sandım."
Yan tarafa geçip, içeri girmeleri için yer verdiğimde Mert mutlu bir şekilde "yengelerin yengesi, en bitanesi bizi mi özledi yoksa?" Demişti.
Yanağımdan makas alıp göz kırptığında ceketini askılığa asmıştı.Bakışlarım Mert'e dönerken "yooo" demiştim kelimemi uzatarak.
"Özleyebileceğim bir zaman dilimi henüz oluşmadı."
Beril gülmeye başladığında Mert ona dönmüştü.
Beril "özür dilerim aşkım ama haklı!" Dediğinde "kardeşimi ortanıza almış eğleniyorsunuz öyle mi?" Demişti Barın bize doğru ilerleyerek.
Barın yanıma gelip, elini belime sardığında "umarım tam destek gelmişsindir?" Demişti Mert Barın'a dönerek.
Barın dudaklarını büzerken "yengen ile senin aranda kardeşim" demişti."Ben karışmam."
"Öyle mi?" Demişti Mert kafa sallayarak.
"Yazdım bunu bir kenara bak.Haberin olsun."
Barın "yaz kardeşim yaz" diyip Mert'in omzuna elini attığında beraber içeri yürümeye başlamışlardı.
Bizde peşlerinden gidip oturma odası bölümüne geldiğimizde kısa bir sohbetin üzerine yemek masasına geçip yemek yemiştik.
Yemek yerken Berfu'nun oyun oynarken ki gülme seslerini duyduğumda çatalımı bırakmıştım ve Berfu için hazırlanmış olan oyun bölümüne bakmıştım.
Barın'da benim gibi Berfu'ya döndüğünde "hissediyordur değil mi?" Dedi Mert bize dönerek.
Hepimiz Mert'e bakarken "yani, gerçek yuvası olduğunu hissetmiştir değil mi?" Demişti.
Kafamı sallarken "Berfu ilk defa bu kadar keyifli biliyor musun Mert? İlk defa gülerek oyun oynuyor.Gerçekten çocuklar bile ait olduğu yerin zamanla farkına varıyor." Demiştim.
Barın elimi tutup öptüğünde "herkes ait olduğu yere, yuvasına geri döndü."Tekrardan elimi öptüğünde Barın'a gülümsemiştim ve ağlamamak için kendimi zorlamıştım.
"Mert ve Barın ile birlikte bu evde yaşarken ev karanlıktı.Bir boşluk vardı ve herkes bunun farkındaydı.Ev tam değildi resmen; ama şimdi bakıyorum da Almila ile ev tamamlandı, sıcacık oldu." Beril cümlesi ile burukça gülümsediğinde, kendimi birden toparlayarak hepsine bakmıştım ve "ağlatmaya yemin falan mı ettiniz ya?" Demiştim.
Yanımda oturan Beril kafasını omzuma koyduğunda "ağlamak yok!" Demişti."Artık mutluluk var."
"Gerçekten artık mutlu olabilecek miyiz?"Aklıma babam, teyzem hatta nefret ettiğim Derin gelirken "imkanı var mıdır?" Demiştim.
Beril kafasını omzumdan alırken "ne yani?" Demişti dudaklarını büzerek."Bizimle mutlu değil misin?" Yalandan küsmüş gibi yaparken Beril'in omzuna bu sefer ben kafamı yerleştirmiştim ve "sence böyle bir şey mümkün olabilir mi?" Demiştim.
Beril güldüğünde "bende öyle düşünmüştüm zaten!" Demişti.Dudağını saçıma değdirip öptüğünde bize garip garip bakan Mert ve Barın'a göz kırpıp "ne var be?" Demiştim.
"Ne bakıyorsunuz bize ağzınız açık?"
Mert cümlem ile ağzını kapattığında "eee bize müsade o zaman!" Demişti ciddi bir şekilde."Siz takılın burada bizsiz."
Beril ile birlikte kafamızı iki yana salladığımızda "bunu da kıskanmazsınız ya?" Demiştim ikisine de yalandan kınayan gözlerle bakarak.
Barın burun kıvırırken "bizde böyle sevgi bekliyoruz sizden" demişti ve Mert'e dönerek "değil mi?" Demişti.
Mert, Barın'a saf saf bakarken "onay versene lan!" Demişti.
Mert, olayı idrak edip bize baktığında "haa!" Demişti kelimesini uzatarak "evet, evet, kesinlikle." Kafasını salladığında "bizde bekliyoruz" demişti.
Beril ile aynı anda birbirimize döndüğümüzde sandalyemizden kalkmıştık ve ben Barın'ın, Beril ise Mert'in arkasına geçerek ellerimizi omuzlarına koymuştuk.
Kafamı Barın'ın yanağının olduğu kısma getirip dudaklarımı yanağına bastırdığımda Beril'de aynısı Mert'e yapmıştı.
İkimiz de eşlerimizin yanağından öptüğümüzde "oldu mu?" Demiştik.
Barın'ın tam olarak yüzünü göremesem de dudaklarının kıvrıldığını hissetmiştim.
Kafası hafif yana dönerken sessizce "bu öpücüğü tam olarak oldu saymıyorum" demişti ve biraz daha dönüp göz kırpmıştı.
Yanaklarım kızarırken yerime geçmiştim ve Barın'ın bana bakarak güldüğünü görmüştüm.
Beril'de yerine geçtiğinde bana dönerek "biz masayı mı toplasak ya?" Demişti.
Beril'in cümlesi ile Mert "hayır!" Diye bağırdığında yerimizden sıçramıştık ve Beril, "ne yapıyorsun aşkım ya?" Demişti elini kalbine götürerek.
Mert tekrardan "hayır" dediğinde ayağa kalkmıştı ve "bugün masayı biz toplayacağız" demişti.
Garip garip Mert'e baktığımda "siz..." demiştim ve Barın'a dönmüştüm.
Barın bana göz kırparken "neden?" Dedi ima ile."Erkekler masa toplayamaz mı?"
"Toplar." Beril'in cümlesi ile ona baktığımda Beril bir mesaja cevap verip ayağa kalkmıştı ve "toplar yani eniştecim" demişti.
Beni tutup ayağa kaldırdığında "hadi gel Almila" demişti."Keyif yapalım."
Mert "bak ya?" Dediğinde Beril, Mert'e öpücük atmıştı ve beni çekip oturma bölümüne sürüklemişti.
İkimizde koltuğa otururken bakışlarım heyecan ile bana bakan Beril'i bulmuştu.
Beril'e göz kırparken "sen niye sırıtıyorsun bakalım?" Demiştim.
Beril'in dudakları tekrardan kıvrılırken "çünkü birazdan bir misafirimiz gelecek" demişti.
Anlamayan bakışlarımı Beril'in üzerine değdirdiğimde "misafir mi?" Demiştim.
Beril bana bakarken "yani misafir sayılmaz aslında."
Elimi alnıma değdirdiğimde "kim olduğunu söyler misin? Yoksa ben cımbız ile mi kelimeleri alacağım senden?" Merakla Beril'e baktığımda kapının çalması ile "geldi bile" demişti.
Koltuktan kalkarken kapıya doğru hareket eden Mert'e bakmıştım ve "ben bakarım" demiştim.Beril'de yanı başıma gelirken "evet aşkım biz bakarız!" Demişti ve koşarak kapıya ulaşmıştı.
Kapıyı açıp tam karşımda duran kişiye baktığımda gülen gözlerimizin hemen peşinden dudaklarımız düz bir çizgi almıştı.
Şaşkınlık tüm bedenimi ele geçirirken "Erhan..?" Demiştim dudaklarımın arasından.
Bakışlarım Ece'ye ve sonra Ece'yi kucağında tutan Erhan'a tekrardan kaydığında bir kez daha Ece'yi izlemiştim ve dudağından aşağı akan kana bakmıştım.
Mert'in "Ne Ece mi?" Cümlesini duyduğumda arkama dönüp tepki bile verememiştim.
Mert, yanımıza hızlıca gelip tam yanımızda durduğunda o da bizim gibi şok içinde Erhan'a ve Ece'ye bakmıştı."Kardeşim..." diyerek hızlıca Ece'ye ulaştığında "abim..." demişti dudaklarının arasından.
Bu sefer bu, anlamlı olan kelimeler içimi sızlatmıştı.
Bakışlarım şok içinde olan Beril'i bulduğunda "ne oldu Ece'ye lan?" Diyen Mert'e hızlıca kafamı döndürmüştüm.
Şok etkisinden birden çıkıp Ece'nin yanına vardığımda Beril ve Barın'da kapıya ulaşmıştı.
Barın "Ece?" Diyerek Ece'nin yüzünü avuçları arasına aldığında "ne oldu lan ona böyle?" Demişti ve sinirle o da Mert gibi Erhan'a bakmıştı.
Erhan büyük bir iç çektiğinde "eğer kardeşinizi bir yere bırakabilirsem anlatacağım." Hepimize baktığında "çekilir misiniz?" Demişti.
Barın ve Mert sinirle güldüğünde "dua et kucağında kardeşim var!" Demişti Mert sinirle."Yoksa çoktan yüzün yer ile buluşmuştu."
Erhan'ın dudakları yana kıvrılırken bir şey söylememişti ve içeri girmişti.
Ben önde Erhan ise arkada odaya doğru yöneldiğimizde Erhan yatağa doğru eğilmişti ve Ece'yi bırakmıştı.
Ece'nin parmakları Erhan'ın yakasını sıkarken Erhan, Ece'nin eline dokunmuştu ve yavaşça yakasından çekmişti.
Mert, Erhan'ı hızlıca kenara ittiğinde yakasından tutmuştu ve "kardeşimin bu hâli ne böyle lan?" Demişti."Ne yaptın kardeşime?"
Bakışlarım Barın'a dönerken "bir şey yapmayacak mısın?" Demiştim.
Barın bana bakarken "sence?" Demişti.
Oflayarak Beril'e baktığımda "Mert ile ilgilen" demiştim.
Yatağa ulaştığımda üstü başı kirli olan ve dudağında kurumuş kan ile yatan Ece'ye bakmıştım.
"Ece..?" Diyerek yavaşça yüzüne dokunduğumda "Ece, ablam aç gözlerini lütfen..." demiştim.
Ece'nin yavaş yavaş gözleri açılırken "Mert!" Demiştim heyecan ile."Ece gözlerini açtı."
Mert, Erhan'ı hızlıca bırakıp yatağın başucuna gelip Ece'ye dokunduğunda "abim..." demişti."Güzelim aç gözlerini."
Ece "abi..." dediğinde birden ağlamaya başlamıştı.
Mert'in gözünden yaşlar akarken "buradayım" demişti.Eğilip Ece'ye sarıldığında "noldu sana böyle?"
Ece, Erhan'a bakarken gözlerini kaçırmıştı ve yutkunmuştu.
Erhan olduğu yerde kımıldarken "sanırım benim anlatmam daha iyi olur" demişti.
Hepimizin bakışları Erhan'ı bulurken "bence de anlatmalısın" demişti Barın sinirle.
Erhan bize bakarken "ben buraya gelmek için yola çıkmıştım.Sizin, yani daha doğrusu Barın'ın geldiğini öğrendiğimde küçük bir ziyarette bulunmak istemiştim; ama şans eseri Ece'yi gördüm.Aslında ilk başta çıkaramadım; ama sonra dikkatli bakınca o olduğunu anladım."
Dikkatle Erhan'ı dinlemeye devam ettiğimizde o da anlatmaya devam etmişti.
Erhan'dan;
İşlerimi bitirip arabaya bindiğimde telefonumun çalması ile yan koltukta duran telefonu elime alıp ekranda yazan 'Annem' yazısına bakmıştım.
Yüzümde gülümseme oluşurken telefonu açmıştım ve "aklınıza gelebilmem ne büyük şeref Ferda Soylu!" Demiştim.
Annem sesli bir nefes verirken "zevzekliği kes Erhan!" Demişti."Sen benim hep aklımdasın."
"Öyle mi?" Diyip sırıttığımda "beni bırakıp giderken mutluydun annecim.Hiç aklındaymışım gibi de görünmüyordum" demiştim ima ile.
"Bu etkinlik Almila ve Barın için çok önemliydi Erhan.Çok iyi biliyorsun sende.Sence orada olmam gerekmez miydi?"
Kafamı salladığımda "beni hasta yatağımda bırakıp gittiğini hatırlatırım sana!" Demiştim sinirle."Kurşun yaram hâla iyileşmemişken hemde!"
"Oğlum iyileşme sürecindeydin.Ayrıca ben giderken de gayet iyi durumdaydın.Hatta her şeyi tek başına yapıyordun.Şimdi neden böyle yapıyorsun ki?"
Kafamı geriye attığımda "ama yaram iyileşmedi" demiştim."Hatta yeniden deşildi."
Sessizlik oluşurken "yine ne yaptın?" Demişti."Erhan, yoksa, sen yine oraya mı gittin?" Sessizlik arabada hüküm sürmeye başladığında "Yine o kızın yanına mı gittin dedim sana?" Cevap vermezken "bana cevap ver!" Demişti.
"Gittim anne.Gitmiştim ve yine, yeni bir yara aldım; ama bu sefer kalbimde.Şu an o yarayı bile hissetmiyorum biliyor musun? Kalbimdeki yara daha ağır basıyor."
"Sana acı veren bir kızın yanına neden sürekli gidiyorsun ki? Bunu neden kendine yapıyorsun?"
"Çünkü beni seviyor anne!"
"O kız seni sevmiyor Erhan! Eğer sevseydi paranı çalmak için seni vurmazdı."
"Yanlışlıkla oldu."
Annem güldüğünde "böyle olmadığını sende çok iyi biliyorsun oğlum" demişti."Neden bunu kendine yapıyorsun?"
"Çünkü bana güzel baktı anne.Hayatımda ilk defa birisi bana güzel baktı! Yalan ya da değil, gerçi... bunlar umrumda olan şeyler de değil.Gözlerinde olan gülümseme bana kendimi değerli hissettirdi."
"Sen zaten değerlisin."
"Böyle olduğumu hissedemiyorum ama ben."
"O yüzden mi yeni yara açtı sana?" Kurduğu cümle istemsizce canımı yakarken "değerli hissettirdiği için mi?" Demişti.
Dudaklarım kıvrılırken "Sanırım anne; ama biliyor musun bu sefer yarayı kalbimde açtı" demiştim."Birbirimize iyi gelmiyoruz dedi bana biliyor musun; Ama sürekli aramızda kavga olduğu için dedi.Bundan eminim ben.Yoksa, beni seviyor o."
Annemden ses çıkmazken "her neyse!" Demiştim sitem ile."Sen niye aradın?"
"Sesini duymak için."
"Yemedim anne.Gerçek nedenini söyle bana."
"Barın İstanbul'a geldi."
Keyfim birden yerine gelirken "bende diyordum ki İstanbul'un havası neden değişti? Bu felaket yağan sağanak yağış meğersem Barın Bey geldiği içinmiş!" Alayla sırıttığımda annem "seni Barın'ın karşısına bensiz çıkma diye aradım oğlum" demişti.
"Niye? Anlatacaklarımdan korktuğun için mi?"
"Anlatmayacaksın Erhan."
"Anlatacağım anne.Çünkü, neden biliyor musun? Barın mutlu! Ben onun mutlu olmasını istemiyorum!"
"Ama annen de mutlu."
"Ama ben mutsuzum! Sen Barın'ı affettiğinden beri ben mutsuzum anne!" Öfkeyle direksiyona vurduğumda "beni unuttun resmen!" Demiştim."Barın hayatına girdi.Bir parçan oldu; ama ben kapı dışarı bırakıldım."
"Böyle olmadı Erhan! Neden saçma sapan şeyler düşünüyorsun?"
"Çünkü eskiden bana karşı böyle değildin.Beni hep anlardın anne.Gözlerimden nasıl olduğumu çözerdin; ama şimdi bomboş bakıyorsun bana! Karşında yabancı varmış gibi davranıyorsun.
Beni görmüyorsun, duymuyorsun, hissetmiyorsun bile!"
"Yanılıyorsun."
"Yanılmıyorum!"
Arabayı sürmeye başladığımda "ben Barın'a her şeyi anlatacağım!" Demiştim.
"Hemde her şeyi.Bakalım o zaman aranız nasıl olacak sevgili anneciğim."
Telefonu kapatıp kenara fırlattığımda sızlayan yarama bakmıştım."Allah kahretsin!" Diyerek bağırdığımda bir süre sonra Barın'ın evinin yoluna çoktan sapmıştım.
Bakışlarım biraz ötede kavga eden iki kişiyi gördüğünde çok umursamamıştım; ama kavga eden kızın yüzüne biraz daha dikkatli baktığımda arabayı durdurmuştum ve "bu kız Mert'in küçük kardeşi değil miydi ya?" Demiştim."Adı neydi bu kızın?" Kısa zamanda aklıma ismi gelirken "Ece..." demiştim."Ece'ydi."
Karşısında duran adam kıza sert bir tokat atıp yere düşmesini sağladığında "ne oluyor lan orada?" Demiştim ve arabayı durdurarak dışarıya çıkmıştım.
Ben arabadayken yağan sağanak yağış direk ıslanmama sebep olurken hızlıca Ece'ye vuran adama yönelmiştim ve "sen nasıl bir kıza sokak ortasında el kaldırırsın lan şerefsiz!" Diyerek yüzüne sert bir yumruk geçirmiştim.
Yüzüne aldığı darbe ile yere yığılan çocuğun üstüne atıldığımda karşımda duran adamın parmakları boynuma sarılmıştı ve "sana ne oluyor?" Diyerek bağırmıştı."Bana ne karışıyorsun?"
Çocuktan kurtulup sert yumruklarımı yüzüne peş peşe geçirmeye başladığımda "Sen kime bulaştığının farkında mısın orospu çocuğu!" Demiştim.
Bir kere daha yüzüme yumruk vurmaya çalıştığında "ikinizde bittiniz oğlum!" Demişti.Kendimi koruyup tüm gücümle bir kere daha vurduğumda "tehdit etme pozisyonunda bile değilsin lan!" Demiştim bağırarak.
Çocuğun kafası yana düşerken ağzında olan kanı tükürmüştü.
Üstünden kalktığımda hızımı alamayıp karnına tekme atmıştım ve "seni bir daha Ece'nin yanında görmeyeceğim lan!" Demiştim.
Adam yerde kıvranırken bir kenara sinmiş Ece'ye doğru ilerlemiştim.
Ece bana korku ile bakarken "sen kimsin?" Demişti dudaklarının arasından."Beni nereden tanıyorsun?"
Adım atacakken korkup biraz daha sokağın duvarına sığındığında elimi kaldırmıştım ve "benden korkmana gerek yok" demiştim.
"Ben, Barın'ın kardeşiyim.Adım Erhan."
Karşımda duran kız bana tereddüt ile bakarken "Barın abimin o kardeşi sen misin yani?" Demişti.
Belli belirsiz kafamı sallarken cevap vermemiştim ve "yardım edebilir miyim?" Demiştim.
Bakışlarım kanayan dudağına değdiğinde "sevgilin mi bu piç?" Diyerek yerde kıvranan çocuğu işaret etmiştim.
Kız kafasını sallarken yerde yatan çocuğa bir kere daha vurmuştum ve "iyi, artık değil o zaman!" Demiştim sinirle.
Ece'ye yaklaşıp elimi uzattığımda "korkma, gel" demiştim sesimi sakin tutmaya çalışırken.
Ece, elini elime yerleştirirken sindiği duvar kenarından korkarak kalkmıştı.
Benden mi korkmuştu, yoksa yaşadıklarından mı? Bunu anlamamıştım.
Bu durumu çokta umursamamıştım.
Birkaç adım atıp olduğu yerde sendelerken "iyi misin?" Demiştim."Yardım etmemi ister misin?"
Kız bana bakarken "gerek yok" demişti.
"Ben kendim yürürüm."
Kafamı sallayıp kızla birlikte birkaç adım daha attığımda birden üzerime yığılması ile elim hızlıca belini bulmuştu.
"Ece?" Diyerek yüzüne dokunduğumda "Allah kahretsin!" Demiştim ve kızı kucağıma alarak hızlıca arabaya doğru ilerlemiştim.
Arabanın arkasına yerleştirip bende ön taraftaki yerimi aldığımda arabayı hızlıca sürüp Barın'ların evine kısa sürede varmıştım.
Almila'dan;
Bakışlarım Ece'yi izleyen Erhan'ı bulduğunda "ne yani sen şimdi Ece'ye yardım mı ettin?" Demiştim şaşırarak.
Erhan sırıtırken "ne o?" Dedi göz kırparak.
"Beğenemedin mi?"
"Daha önceden karımı yanan evin içerisinde bırakan birinin başka bir kıza yardımda bulunması garibimize gitti sadece." Barın, Erhan'a doğru yürürken "Hiçbir şeyi unutmuş değilim Erhan; ama yine de teşekkür ederim" demişti."Ece'ye yardımcı olmuşsun."
Mert boğazını temizleyerek ayağa kalktığında "seni sevmem Erhan ki hâla sevmiyorum; ama bu yaptığın iyiliği asla unutmayacağım.Bundan emin olabilirsin."
"Bana borçlanmanıza gerek yok" diyerek Ece'ye baktığında "Ben sadece yardım etmem gereken bir kıza yardımcı oldum" demişti.
"Peki o piç nerede şu an?" Mert, sinirle etrafta dolaşmaya başladığında "bilmiyorum" demişti Erhan."O kısmı artık kardeşinden öğreneceksin."
Mert, Ece'ye dönerken "bana her şeyi anlatacaksın!" Demişti."Anlatacaksın ve ben o piç kurusunu bulacağım."
Ece hiçbir şey söylemezken Erhan'a dönmüştü ve bakışları tişörtünü bulmuştu.
Bende Erhan'ın yeni farkettiğim kanla kaplı tişörtüne baktığımda "sen iyi misin?" Demiştim."Kavga sırasında mı oldu?"
Tişörtünü işaret ettiğimde Erhan bakışlarını üstünde duran beyaz tişörte çevirmişti."Daha önce olan bir yara" diyerek umursamazca omuz silktiğinde hiçbir şey söylememiştim.
"İyileşti sanmıştım." Barın, Erhan'a baktığında Erhan gülmüştü ve "bazı yaralar taze kalır" demişti.Sence çok iyi bilirsin." Bakışları beni bulurken "hatta bilirsiniz" demişti.
Barın sinirle gülerken "asla değişmezsin sen!" Demişti.
Ece olduğu yerden zar zor kalkarken "haraket etme Ece" demişti Beril birden kolundan tutup."Yeni kendine geldin."
Ece Beril'e bakıp tebessüm ettiğinde " ben gayet iyiyim Beril yenge" demişti."Sadece bayıldım o kadar."
"Abim iyi olduğuna emin misin? Biraz daha yat.Hem ne acelen var kalkarsın sonradan."
Ece, Erhan'ın tişörtünü işaret ettiğinde "yardım edeceğim" demişti."Ayrıca abi hemşireyim ben hatırlatırım sana! Kendimi iyi hissediyorum ve bana yardımda bulunduğu için yaralanan birini tedavi etmek istiyorum."
Mert, Ece'nin kolunu kafa sallayarak bıraktığında Ece ayağa kalkmıştı ve "panik yapmayın lütfen" demişti."İyiyim ben.Bakın, başım falan da dönmüyor."
Ece Barın'a dönüp "abi ilk yardım çantası vardı değil mi?" Dediğinde Barın kafasını sallamıştı ve ilk yardım çantasını getirmek için dışarı çıkmıştı.
Ece, Erhan'a yaklaşırken Erhan kolundan tutmuştu ve "gerek yok" demişti."Benim için kendini yorma."
Ece kafasını sallarken "benim yüzümden oldu sonuçta!" Diyerek sert bir tepki vermişti."Hem Barın Abi'nin kardeşisin değil mi? Yani, bir hemşire olarak abimin kardeşine yardım edebilirim."
Erhan derin bir nefes alıp verdiğinde "peki" demişti ellerini havaya kaldırarak."Sanırım borç ödemeye tüm aile meraklısınız.Peki, ödeyin bakalım."
Mert sinirle sırıttığında "ödeyelim ki kaldığımız yerden devam edelim değil mi Erhan Soylu?"
Erhan kafasını sallarken "kesinlikle" demişti."Hem zaten sizinle uğraşmayı çok özledim biliyor musunuz?"
Bakışlarım Erhan'ı bulurken "biraz susmayı mı denesen acaba?" Demiştim.Parmağımı dudaklarıma koyarken "sus ve Ece'nin işini yapmasına izin ver."
Erhan "hay, hay!" Derken "sahne sizin" demişti Ece'ye bakarak."Kendimi sana teslim ettim."
Ece bir an Erhan'a bakarken içeri giren Barın'a dönmüştü ve ilk yardım çantasını alarak bize bakmıştı.
Hepimize göz gezdirirken "dışarı çıkacak mısınız artık?" Demişti.
Mert "pardon?" Derken Ece oflamıştı ve "işimi yapmama engel oluyorsunuz resmen!" Demişti.
"Hem ortamda çok negatif enerji var ve bu enerji beni boğuyor.Bir de başım ağrıyor.
Özellikle hepiniz konuşunca."
Mert şaşkın şaşkın Ece'ye baktığında "küçük fareye bak sen ya!" Demişti."Büyümüş de racon kesiyor abisine!"
Ece'ye yaklaşıp saçından öptüğünde "kapının önündeyim" demişti."İşini hemen bitir."
Ece kafasını sallarken hepimiz dışarı çıkmıştık ve oturma odasına geçmiştik.
Ece'den;
Bakışlarım beni izleyen Erhan'a döndüğünde istemsizce rahatsız olmuştum.
"İzlemeye devam mı edeceksin böyle?" Diyerek Erhan'a baktığımda "neden?" Demişti yüzüme bakarak."İzlemem rahatsız mı etti?"
"Etmedi; ama biraz daha eğer böyle durursun yaran mikrop kapacak.Kim bilir ne kadar süredir kanıyor."
Bana bakıp duvara yaslandığında elini cebine koymuştu ve "yardım etmene gerek yok demiştim sana" demişti sitemle.Tek kaşını havaya kaldırdığında "ben kendim hallederim yaramı."
Bende iki elimi birbirine kenetlediğimde "burdan bakılınca kendin halledebilmişsin gibi durmuyor ama." Gülümsediğimde "eğer öyle olsaydı yaran kanıyor olmazdı!" Demiştim.
Erhan yaslandığı duvardan doğrulup bana doğru adım attığında aramızdaki mesafe kapanmaya durmuştu.
Boyu uzun olduğu için kafamı kaldırmak zorunda kaldığımda "bence çok konuşuyorsun" demişti.
Bakışlarım kanayan bölgeye değdiğinde "çıkartacak mısın artık?" Demiştim zar zor konuşarak."Tişörtünü çıkar ki yarana pansuman yapayım."
Dudakları düz bir çizgi halini alırken "asıl yaram orada değil ufaklık" demişti."Kalbimde; ama oraya pansuman yapamazsın."
Tişörtü üstünden hızlı bir hamle ile çıkartırken istemsizce karın kaslarına odaklanmıştım; ama bu kısa bir saniye sürmüştü ve ben direk malzemeleri çıkarmaya başlamıştım.
Erhan'a yatağı işaret ederken "otur lütfen" demiştim.
Erhan hiçbir şey söylemeden yatağa oturduğunda bende oturmuştum ve yara ile ilgilenmeye başlamıştım.
"Nasıl oldu bu?"
"Sanane."
Gözlerimi yumup ya sabır çektiğimde "dikkat etmen lazım" demiştim."Kurşun yarası kolay kolay iyileşmez.Hatta, normalde evde yatıp dinlenmen gerekiyordu.Ayrıca bu yara da önceden olmuş ve yenilenmiş."
Dikkatle yarayı temizlemeye başladığımda "dikkat ediyordum zaten ufaklık; ama işte o çocuk sabrımı taşırınca kendimi zorlamış oldum."
"Özür dilerim.Yani, bu işte durup dururken karışmanı istemezdim." Kafamı kaldırıp karşımda bana bakan Erhan'a döndüğümde "bir de sanırım teşekkür etmem lazım.Beni kurtardığın için."
Bana doğru biraz eğildiğinde "o çocuk yani, sevgilin.İlk defa mı böyle bir şey yaptı? Yani, sana..."
Gözlerimi kaçırırken "hayır" demiştim.
Dudaklarının arasından küfürler bir bir sıralanırken "kızım sen salak mısın?" Demişti."Neden sana bunu yapan birine gitme gereği duydun?"
"Çünkü seviyor."
Dudakları kıvrılırken "bir yaralımız daha varmış" demişti.
"Nasıl yani?" Diyerek ona baktığımda soruma cevap vermeyerek devam etmişti."Sana tanımadığın birinden bir tavsiye vereyim.Sana zarar veren birinin yanında asla durma.Çünkü, bir kere yapan yine yapar.Hatta yine yapar! Duydun mu?"
"Sana yapmış sanırım" dediğimde "ne saçmalıyorsun sen?" Demişti sinirle."Ben ne alaka?"
"Bir yaralımız daha varmış demiştin ya demin.Tahmin ettim diyelim.O zaman bende sana bir tavsiye vereyim.Sana biri zarar veriyorsa, onun yanında durma!"
Bir şey söylemesine bile fırsat vermezken işimi yapmaya devam etmiştim ve sonunda bitirerek ayağa kalkmıştım.
"Dinlenmeyi dene.Yaran mikrop kapmasın.
Bu senin için kötü olur."
Tam gidecekken kolumdan tutması ile beni yatağa çekip oturtmuştu."Ne yapıyorsun?" Dediğimde "sen benim yaramı iyileştirdin" demişti."En azından yanlış yerde olsa çabaladın.Bırak bende aynısını yapayım."
İlk yardım çantasından pamuğu alıp tentürdiyotu pamuğa döktüğünde dudağımın kenarına bastırmıştı ve üfleyerek küçük dokunuşlar bırakmıştı.
Pamuğu kenara koyup küçük yara bandını aldığında dudağıma yerleştirmişti ve "benden de bu kadar olur" diyerek yavaşça ayağa kalkmıştı.
Hiçbir şey söylemeden bende ayağa kalktığımda ne olduğunu bile anlamadan peşinden gitmiştim.
Almila'dan;
Hepimiz salona geçip oturduğumuzda Mert ayağa kalkarak "ben bir baksam mı ya?" Demişti.
Oflayarak Mert'e baktığımda "ya oturur musun lütfen!" Demiştim koltuğu göstererek."Kız içeride işini yapıyor.Rahat mı versen acaba?"
"Ya ama merak ediyorum! Kızı kurda yem ettik içeride resmen! İkisi yalnız."
"Ya Mert kıza içeride ne yapacak Allah aşkına! Tamam kötü olabilir; ama Ece'ye de durup dururken bir şey yapmaz herhalde."
"Herhalde." Güldüğünde "sen bile şüphecisin!" Demişti.
"Ya kıza yardım etti Mert.Sence bir şey yapacak olsa kıza yardım eder mi?"
"En çokta buna şaşırıyorum biliyor musun?" Beril'in sesini duymam ile ona döndüğümde "yani mesela bizde ona bir şey yapmamıştık Almila; ama beni vurdu, seni kaçırdı ve yanan evin içerisinde bıraktı.O zaman eğer Mirza Amca seni takip etmiyor olsaydı ve gelmemiş olsaydı... kim bilir ne olacaktı." Ayağa kalktığında "şimdi de Ece" demişti
vurgulayarak."Kıza yardım etti.Peki, ama neden? Yardım etmeyi bile bilmez ki o!"
Bende Beril gibi ayağa kalktığımda "haklısın" demiştim."Erhan'ın yaptıkları çok kötü şeyler ki hâla devam ediyor.Asla vazgeçmiyor resmen." Durup düşündüğümde "mesela buraya Barın'ı neden görmek için geldi ki?" Demiştim merakla."Amacı neydi?"
Cümlem ile Erhan'ın sesini duyduğumda onun olduğu tarafa bakmıştım.
Erhan önde, Ece ise arkada gelirken "neden geldiğimi merak etmeniz güzel bir şey!" Demişti gülerek.
"Kes sesini de niye geldiğini söyle!" Barın öfke ile Erhan'a bir adım attığında Erhan "ama ne kadar ayıp bir şey!" Demişti dalga geçer bir yüz ifadesi ile."Evinize gelen misafire böyle mi davranıyorsunuz siz?"
"Sevdiğimiz misafirlere evet, güzel davranıyoruz Erhan; ama sana davranmamız için henüz bir neden göremiyorum." İma ile Erhan'a baktığımda "affettiğini sanmıştım" demişti."Barın ile barıştırmaya çalışınca.Hem annemi hem beni..." yavaşça koltuğa yönelip oturduğunda yüzünü ekşitmişti ve eli karnına gitmişti; ama bu kısa sürmüştü.
"Mecburiydi.Çünkü, Barın acı çekiyordu.Anne özlemini ne kadar belli etmesede görüyordum Erhan.Senin aksine hemde.Ayrıca hayatımızda sorun olmasını da istemiyordum.Mutlu olmaya, mutlu etmeye çalışıyordum kısacası; ama şu an görüyorum da çokta gerek yokmuş.Barın'ın hayatında bir anne faktörü yetermiş yani.Kardeşe lüzum yokmuş."
"Vay!" Diyerek kahkaha attığında "bunu yeni mi anladın?" Demişti.
"Daha önceden de biliyordum Erhan; ama sevdiğim adamın mutluluğu için görmezden geliyordum diyelim.Barın annesine kavuşsun, mutlu olsun diye o zamanlar seni bile affetmeye hazırdım." Güldüğümde "Bana yaptıklarını ve özellikle Beril'e yaptıklarını unutmadım, unutmadık.Beni ateşin içinde bırakmanı affedebilirim; ama kız kardeşimi vurmanı affedemem." Birkaç adım daha yaklaşıp Erhan'a eğildiğimde "yani seni şu an affetmem Erhan, affetmeyiz! Affetmemiz için de zaten bir neden yok.Sonuçta Barın annesini kavuştu öyle değil mi? Sen olsan da olmasan da."
Erhan olduğu yerden yavaş yavaş kalkarken "bu söylediklerini unutma tamam mı Almila" demişti kendinden emin bir tavırla.
"Çünkü, gün gelecek devran dönecek ve şu an söylediğin her şey yıkımın altında yani sizin altınızda kalacak.Her ikiniz içinde." Bakışları ilk başta bana sonra ise Barın'a döndüğünde "annemize selam söyle olur mu?" Demişti sinsice gülerek.
Yavaşça olduğu yerden ilerleyip birden durduğunda Ece'ye bakmıştı ve "sen bunlara benzeme ufaklık olur mu?" Demişti."Yoksa benliğinden çıkarsın."
Mert tam bir adım atacakken Beril kolunu tutmuştu ve "değmez" demişti.
Erhan dış kapıdan çıkıp gittiğinde Barın bize dönmüştü ve "bu benim elimde kalır!" Demişti."Eceli olmazsam iyidir!"
Derin bir nefes alıp Ece'ye döndüğünde "sende geç bakalım ufaklık!" Dedi ima ile."O çocuk kim, nerede... hepsini tek tek
anlayacaksın ki bizde o ibneyi bulalım."
Bakışlarımı Ece'yi bulurken "Ece'cim gel ilk başta ben sana giyecek bir şeyler vereyim.
Üstün ıslak hasta olma." Bakışlarım Mert'i bulurken "sonra abinin azarını yersin!" Demiştim.
Ece kafasını sallarken beraber odaya yönelmiştik ve dolabı açarak giymesi için Ece'ye temiz şeyler vermiştim.
Bana kaçamak bakışlar atan Ece'ye döndüğümde "teşekkür ederim Almila Abla" demişti.
"Önemli değil kuzum..." derken "hadi içeri geçelim artık" demiştim.
Oturma odasına geri dönerken Ece koltuğa oturmuştu.
Ece'den bakışlarımı çekip Berfu'ya yönlendirdiğimde "uyku zamanı annecim" demiştim ve Berfu'yu kucağıma almıştım.
Hepsinin yanından geçip Berfu'nun odasına geldiğimde Beril'de gelmişti ve "vay!" Demişti."Bu oda ne güzel olmuş böyle."
Berfu'yu yatağa yatırıp yatağın korumalarını açtığımda "değil mi?" Demiştim tebessüm ederek."Barın gerçekten çok güzel dizayn etmiş."
"Gerçekten öyle."
"Bu odanın önüne ilk geldiğimde kilitliydi.
İçinde ne olduğunu bile bilmiyordum.Sonra bir baktım ki geçmişim ile dolu." Etrafa göz gezdirdiğimde "şimdi ise geleceğim ile dolu" demiştim."Ne kadar garip değil mi Beril?"
Beril yanıma gelip bana sarıldığında "gerçekten öyle..." demişti."Hayat sana oyunlar oynadı; ama sen yendin Almila."
Acı bir gülüş dudaklarımda peyda olurken "bence daha çok yenildim" demiştim.
"Baksana annem yok, babam yok, kardeşimi ne kadar kabullenmesem de vardı işte hayatımda.O bile yok.Gerçi olmaması önemli değil Beril; ama babam... o çok canımı yaktı."
"Bu konuda Mirza Amca'ya o kadar çok kızdım ki! Bir insan kızına nasıl inanmaz ya?"
"Beril..." derken dudaklarım titrese bile kendimi tutmuştum."Babam beni hiç sevmedi mi yani?" Beril kafasını iki yana sallarken "saçmalam canımın içi!" Demişti ve beni kendine çekerek sıkıca sarılmıştı.
"O zaman neden bana o kız için tokat attı?"
Beril sessiz kalırken "canım çok yanıyor Beril!" Demiştim.
"Sakın Almila! Sakın kendini bırakma.Derin bunu istiyor zaten duydun mu beni? Acı çekmeni istiyor."
Beril'den ayrıldığımda "aklım almıyor!" Demiştim kafamı sallayarak."Ben ona bir şey yapmadım ki Beril? Neden bunları yapıyor?"
"Öğreneceğiz tamam mı? Merak etme sen."
Telefonumun çalması ile arka cebimden telefonu çıkarıp elime aldığımda "Ferda Hanım" demiştim.
Telefonu açıp kulağıma tuttuğumda "efendim?" Demiştim.
"Ah kızım hepiniz iyi misiniz?" Ferda Hanım'ın sıcak sesini duyduğumda "iyiyiz..." demiştim gülümseyerek."Siz nasılsınız iyi misiniz?"
"Bende iyiyim kızım." Biraz durduğunda "sana bir şey söylemek için aradım" demişti.
Dikkatle karşı tarafı dinlemeye başladığımda "dinliyorum" demiştim ve kısa bir an Beril'e bakmıştım.
Beril "noldu?" Derken "bilmiyorum" demiştim sessizce ve Ferda Hanım'ı dinlemeye devam etmiştim.
"Kızım bugün o Derin denilen kızın ve babanın yanındaydım.Derin'e onun yanında olduğumu inandırdım; ama o kadar sinsi ki hiçbir şey çaktırmıyor.Olanları gerçekmiş gibi öyle güzel kurgulamış ki kendine bile inandırmış resmen şizofren kız!" Derin bir nefes alıp verdiğimde "Derin tehlikeli Ferda Teyze" demiştim."O kız çok kurnaz."
"Ama ben ondan da kurnazım kızım.Bu arada... Derin, babanı ikna etmiş.Onlar da İstanbul'a geliyorlar."
"Ne?" Diyerek bağırdığımda bakışlarım uykuya dalmış olan Berfu'yu dönmüştü ve "ne?" demiştim tekrardan sessizce.
Beril "Almila ne oluyor?" Derken "Ferda Teyze ne demek İstanbul'a geliyor?"
Beril "İstanbul mu?" Derken kafamı sallamıştım ve telefona odaklanmıştım.
Ferda Hanım kısa bir sessizliğin ardından konuştuğunda "planları var kızım" demişti.
"Ama ne olduğunu bilmiyoruz ve oraya gelince çok dikkatli olmanız lazım."
Oflayarak Beril'e baktığımda "cidden bize huzur olmayacak mı bu dünyada ya!" Demiştim.
"Sakin ol kızım olur mu? Hem bende geleceğim İstanbul'a.Burada yapacağım bir şey yok sonuçta."
"Bence de gelmelisiniz.Hem sizin yeriniz burası.Bir de..."
"Teyzeni soracaksın değil mi?"
"Aslında umrumda bile değiliz biliyor musunuz?"
"Kızım teyzen her gün ağlıyor.Seni kaybettiği için üzülüyor."
"Bence de üzülmeli.Hem Derin var değil mi? Ağlamasına gerek yok yani!" Kafamı salladığımda "neyse Ferda Hanım!" Demiştim."Ben cidden teyzemi konuşmak istemiyorum."
"Sen kendini üzme güzel kızım.Her şey olacağına varır unutma bunu." Tekrardan durduğunda "bugün Erhan geldi mi?" Demişti birden.
"Evet..." dediğimde "geldi" demiştim.
"Peki bir şey söyledi mi?"
"Sinir bozmak dışında hayır.Neden ki?"
"Hiç" dediğinde "merak ettim sadece" diyerek cümlesine devam etmişti."Bilirsin Erhan sinir bozmayı sever.Siz ona kulak asmayın olur mu?"
"Erhan şu an umursayacağımız son insan bile değil Ferda Hanım.Kusura bakmayın oğlunuz biliyorum ama..." nefes alıp verdiğimde "cidden kusura bakmayın!" Demiştim.
"Önemli değil kızım." Durduğunda "Ben şimdi kapatıyorum kendine dikkat et olur mu?" Demişti.
"Sizde dikkat edin lütfen."
Telefonu kulağımdan çekip kapattığımda "Derin şeytanı İstanbul'a geliyormuş.Kim bilir aklında ne tilkiler dolaşıyor!" Sinirle soluduğumda "cidden huzur yokmuş!" Demişti Beril sinirle sırıtarak."Hayır yani amacı ne anlamıyorum da? İstediği olmadı mı bu kızın? Oldu.Seni babandan ayırmayı başardı! Eee? O zaman."
Dudağımı dişlerime geçirdiğimde "oyun oynamak istiyor" demiştim."Oynarız.
Madem bunu istiyor."
"Kuzum sen kendine hakim ol tamam mı? Zaten yeterince zor şeyler yaşadın.Bari bundan sonra hayatında kaos olmasın."
"Çalışacağım" demiştim gülümseyerek.
"Ben bunca sene yıkılmamışım.Derin'in yaptıklarından sonra mı yıkılacağım."
"Sen çok güçlüsün biliyorsun değil mi?" Beril elini koluma yerleştirdiğinde "O kadar kötü şeyler yaşadın ki ama hepsinin de üstesinden geldin.Dimdik ayakta durdun.Başka biri olsa şimdiye kadar yıkılmıştı, toparlanamamıştı."
"Çünkü, benim gücüm sizsiniz Beril.Ayrıca her zorluğu beraber yaşadık hatırlatırım."
İkimiz de cümlem üzerine gülmeye başladığımızda aklıma gelen soru ile Beril'e bakmıştım.
"Beril ya sen misafir derken Ece'yi mi kastediyordun?" Dediğimde Beril kafasını sallamıştı ve "evet" demişti.
"Biz zaten sürekli Ece ile konuşuyorduk.
Mert sürekli özledim diyordu Ece'ye.Ece'de bana temelli gelmek istediğini ve Mert'e sürpriz yapacağını söyledi; ama kesinlikle böyle bir manzara ile karşılaşacağımızı düşünmezdim."
"Ece mutluydu aslında.İşi için bir düzen bile kurmuştu.Temelli gelmek istemesinin sebebi yaşadığı bu olay olabilir mi?"
Beril kafasını sallarken "bilmiyorum kuzum" demişti."Ama eminim Ece şu an zor günler yaşıyor.Belki de haberimiz yokken bile yaşadı."
"Sanırım bizim Ece ile özel olarak konuşmamız lazım Beril."
Beril onaylar bir yüz ifadesi kullandığında "kendine gelsin de öyle konuşalım.Eminim şu an bir şey anlatmaz bize."
"Haklısın" dediğimde "hadi artık içeri gidelim" demişti Beril.
Tam ilerleyecekken durduğumda "dur şu bebek telsizini aktif hale getireyim" demiştim.
İşimi halledip Beril ile dışarı çıktığımızda Barın, Mert ve Ece'nin sohbet ettiğini görmüştük.
Beril ile koltuğa geçip oturduğumuzda bakışlarım Ece'ye dönmüştü; ama hiçbir şey söylememiştim.
Mert "biz artık kalkalım" dediğinde "ee biraz daha otursaydınız" demiştim."Kahve yapardım."
"Bence de biz kalkalım kuzum." Beril'de ayağa kalktığında "hem zaten yorucu bir günde.Zaten yarın yine görüşürüz."
"Siz bilirsiniz" dediğimde kapıya kadar gitmiştik ve hepsini uğurlamıştık.
Barın'a döndüğümde "cidden yorucu bir gündü" demiştim.
Barın bana yaklaşık alnıma sıcak dudaklarını bastırdığında "yorulduk ayrıca...." elimi tuttuğunda "uyusak iyi olur sanırım" demişti.
Beraber odaya ilerlediğimizde "Ece bir şey anlattı mı?" Demiştim.
Barın huzursuzca bana baktığında içeri girmiştik.
Bakışları bana dönerken "anlatmadı; ama bir şeyler var."
"Sakladığı..." dediğimde kafasını sallamıştı.
"Ben en kısa zamanda Ece ile konuşsam iyi olacak sanırım."
Barın "sizin konuşmanız daha iyi olur..."derken üstümüzü değişerek yatağa yerleşmiştik.
Barın arkadan bana sarıldığında "sen iyi misin?" Demiştim.
Barın biraz durduğunda "Erhan..." demişti.
"Amacı neydi?"
"Erhan'ı anlamak duvar ile iletişime geçmek gibi Barın.İkisi de aynı şeyler."
Barın güldüğünde "haklısın" demişti."Ama anlamadığım bir şey var karıcığım."
"Anlamadığın mı?" Kafasını salladığında "ilk zamanlar Erhan'ı affetmem için çabalamıştın; ama bugün tam tersini dile getirdin.Neden peki?"
"Söylediğim her şey bir nedendi kocacağım.
İlk zamanlar Ferda Hanım ile durumlar belliydi.Eğer Ferda Hanımı affetseydin ve o da seni affetseydi Erhan mecbur hayatına girecekti.Bu yüzden ise bir kaos ortamı olmaması için affetmen ve bir şans vermen en mantıklısıydı.Çünkü, eğer böyle olmasaydı perişan olacaktınız.Şimdi ise Erhan hayatınızda olsun ya da olmasın her türlü mutlusunuz.Neden ona ihtiyaç duyulsun ki?
"Kalbin çok saf biliyorsun değil mi karıcığım."
Barın'a doğru hafif döndüğümde "biliyorum kocacığım" demiştim ve tekrardan önüme dönmüştüm.
Yüz hatlarım istemsizce değişirken "Derin ve babam İstanbul'a gelme kararı almışlar" demiştim birden.
Barın'ın yatakta doğrulduğunu gördüğümde bende doğrulmuştum ve Barın'a dönmüştüm.
"Nasıl yani?" Dediğinde "biz oradan gidince planları bozuldu tabii.Bu yüzden ise buraya geliyor işte!" Demiştim öfkeyle.
"Bana bak Almila eğer canını sıkarsa bu sefer çok kötü şeyler olur haberi olsun!"
Barın'ın elini tuttuğumda "canımı sıkamaz bu saatten sonra!" Demiştim ve gülümseyerek Barın'a bakmıştım."Evimdeyim, şehrimdeyim, seninleyim... sence canımı sıkabilir mi?"
Barın sırıtarak beni kendine çektiğinde "bak ya!" Demişti."Öyle mi cidden küçük hanım?" Kafamı salladığımda "öyle..." demiştim.
Barın'ın dudaklarına yakın bir yerde durduğumda kollarımı ensesine yerleştirmiştim ve dudaklarımı dudakları ile buluşturmuştum.
Barın beni kendine iyice bastırdığında telsizden gelen ağlama sesi ile Barın'dan ayrılmıştım.
Barın "ama kızım ya!" Dediğinde "babam sırası mı sence?" Diyerek eklemişti.
Gülerek Barın'a baktığımda "ne oldu babası?" Demiştim göz kırparak.
"Ne mi oldu? Görmüyor musun ikinci Mert yolda resmen! Amcasının yeğeni ne olacak!"
Gülerek kafamı iki yana salladığımda "dur bende geliyorum kızıma bakmaya!" Demişti ve yataktan kalkmıştı.
Beraber odadan çıkıp Berfu'nun odasına gittiğimizde yatağa eğilip Berfu'ya bakmıştık.
Gözleri tekrardan kapanmak üzereydi.Barın parmağını yanağına değdirdiğinde "güzelim benim" demişti.
Odayı aydınlatan renkli ışıklar altındaki güzel yüzüne baktığımda "iyi geceler prensesim" demiştim.
Barın'da "iyi geceler babacım" dediğinde odadan çıkmıştık ve kendi odamıza gelerek yatağa girmiştik.
Barın bana arkadan tekrardan sarıldığında "iyi geceler güzelim" demişti.
"İyi geceler" dediğimde gözlerim kapanmıştı ve kendimi uykuya teslim etmiştim.
✨
Ensemde hissettiğim sıcak nefes ile gözlerimi açtığımda bana, hiç kendini bozmadan sarılarak uyuyan Barın'a hafifçe dönmüştüm.
Komidinin üstünde duran ekrana baktığımda Berfu'nun hâla uyuyor olduğunu görmem ile yataktan yavaşça kalkmıştım ve banyoya girerek yüzümü ve dişlerimi yıkamıştım.
Odadan çıkıp mutfağa ilerlediğimde dolaba yönelmiştim ve kahvaltı hazırlamak için gerekli olan malzemeleri çıkartıp bir şeyler hazırlamaya başlamıştım.
Ocakta duran menemenin yumurtasını kırıp, çaya baktığımda mutfaktan çıkmıştım ve odaya girerek hâla uyuyor olan Barın'a öpücükler kondurmuştum.
Barın olduğu yerde kımıldadığında gözlerini açmıştı ve "uyandığımda ki gördüğüm ilk manzara da gerçekten çok güzelmiş!" Demişti.
Yanağına öpücük kondurduğumda "kocacağım yine bugün çok romantik!" Demiştim.
Barın yataktan kalkarken ekrana bakmıştım ve "küçük prenses de sonunda uyanmış" demiştim.
Odasına gidip yatakta oturuyor olan Berfu'yu kucağıma aldığımda "hadi bakalım minnağım kahvaltı zamanı!" Demiştim.
Odadan çıkıp mutfağa girdiğimde Barın'da gelmişti ve masaya oturmuştu.
Bir yandan kendim yiyip, bir yandan ise Berfu'ya yedirdiğimde Barın masadan kalkmıştı ve kafamı öperek "ben çıkıyorum aşkım, ellerine sağlık" demişti.
"Nereye?" Diyerek ona baktığımda "ee güzelim işe" demişti ve Berfu'nun da yanağından öpmüştü."İstanbul'a geldiğimize göre iş hayatına artık dönebilirim.Uzaktan çalışmak gerçekten çok zorlu oluyordu."
"Keşke bende başlasam."
"Keşke mi?" Garip garip bana bakarken "neden keşke?" Demişti.
"Berfu daha küçük.Hem onu bırakıp, iş hayatına atılmak istemiyorum."
"Bebeğim sen yeter ki iste.Berfu'ya senin ofiste de bir alan oluştururuz.Hem bakıcı bile tutabiliriz."
Gülümseyerek Barın'a baktığımda "haklısın aslında" demiştim."Ben bunu düşüneyim."
Barın dudaklarını dudaklarıma bastırdığında öpmüştü ve "özleyin beni" diyerek gitmişti.
Berfu'ya bakarken "anne de işini çok özledi biliyor musun?" Demiştim.
Berfu onunla konuştuğum için bana bakıp güldüğünde masanın üstünde duran selpak ile Berfu'nun ağzına silmiştim.
Kucağıma alıp odasına götürdüğümde üstünü ve altını değiştirerek oyun alanını bırakmıştım ve bende mutfağı temizleyerek işleri yapmıştım.
"Sonunda!" Dediğimde kapının çalması ile "kim olabilir ki bu?" Demiştim.
Kapıya ilerleyip açtığımda karşımda duran uzun boylu, beyaz tenli, genç kızı görmem ile "buyrun?" Demiştim anlamayarak."Kime bakmıştınız?"
"Merhaba, ben Nida.Barın Bey tarafından gönderildim.Bakıcı olarak."
Kıza anlamayarak baktığımda "bir dakikanızı alabilir miyim?" Demiştim.
Kız kafasını sallarken Barın'ı aramıştım.
"Efendim aşkım?" Dediğinde "Barın, sen bakıcı mı tuttun?" Demiştim.
"Evet güzelim.Biliyorum sana danışmadan böyle bir karar aldım; ama eğer yapmasaydım sen özlediğin iş hayatına başlamayacaktın."
Yüzümde tebessüm oluşurken "sorun değil.Ayrıca teşekkür ederim" demiştim.
"Ama Barın kızı tanıyor musun? Güvenilir mi?"
"Güvenilir güzelim merak etme sen.Önceden bizim şirkette çalışıyordu; ama sonra ayrılma kararı almıştı.Şimdi ise iş için yanıma gelince bende bakıcılık yapabileceğini düşündüm.Kendisi Ana Sınıfı Öğretmenliği okudu."
"Vay!" Dediğimde "öğretmen olması iyi bir şey yani" demiştim.
"Ama eğer istemezsen gönderebilirsin."
"Hayır, hayır" dediğimde "aslında içine sindi, kalabilir" demiştim.
Kapıda ısrarla beni bekleyen kıza baktığımda "neyse aşkım ben seni tutmayayım" demiştim."Kendine dikkat et, seni seviyorum."
"Bende seni çok seviyorum" dediğinde telefonu kapatmıştım ve kapıya ilerleyerek kıza bakmıştım.
"Lütfen kusura bakma, beklettim seni de."
"Olur mu öyle şey! Ne kusuru."
Yana çekilip kıza yer verdiğimde "geç lütfen" demiştim.
Kız içeri girdiğinde bende girmiştim ve kızla kısa bir sohbet ederek evi gezdirmiştim.
"İşte böyle..." diyerek kıza baktığımda "gerçekten tanıştığımıza memnun oldum" demiştim.
"Bende memnun oldum Almila Hanım."
Kıza baktığımda tebessüm etmiştim ve "lütfen Almila de" demiştim.
Kız minnetle baktığında "peki, Almila.Bende memnun oldum." Bakışları Berfu'ya kaydığında "ben o zaman bu tatlı kızla ilgileneyim."
"Tabii ki" dediğimde kız yanımdan gitmişti ve Berfu'nun yanına oturmuştu.
Oflayarak sağa sola baktığımda "anında sıkıldım ben ama ya!" Demiştim."Napsam dışarı mı çıksam? Gerçi, kız yeni geldi bırakmak da olmaz ama..." Telefonu elime alıp Beril'in üstüne tıkladığımda karşıdan gelen "efendim kuzum?" Cümlesi ile "ay sıkıldım ben" demiştim."Hemde öyle böyle değil."
Kısa bir sessizlik üzerine "ne zaman?" Dediğinde "yarım saate çıkıyorum" demiştim.
"Tamam bende yarım saate çıkıyorum o zaman.Meşhur kahvecide buluşalım."
"Tamam" dediğimde telefonu kapatmıştım ve odama ilerlemiştim.
Üstümü değiştirip, makyaj yaptığımda son olarak saçımı yapmıştım ve odadan çıkarak Nida'nın yanına gelmiştim.
Nida bana döndüğünde "bir yere mi gidiyorsunuz?" Demişti.
Kafamı sallarken "kusura bakma seni ilk günden yalnız bırakıyorum burda ama..."
"Lütfen siz keyfinize bakın.Berfu'da da aklınız kalmasın lütfen."
Gözlerimi yumup açtığımda "görüşürüz o zaman" demiştim ve çantamı alarak evden çıkmıştım.
Arabaya binip kahveciye gittiğimde kapının önünde Ece ve Beril'i görmem ile ikisine yaklaşmıştım ve sıkıca sarılmıştım.
İkisine de sarılıp ayrıldığımda "kokusunu bile özlemişim buranın ya!" Demiştim.
Beril "bende" derken Ece'de "valla ben de!" Demişti.
Beraber güzel bir yer bulup oturduğumuzda "Berfu nerede?" Demişti Beril."Kime bıraktın?"
"Bakıcı da."
"Bakıcı da mı?"
Kafamı salladığımda "evet..." demiştim ve menüye bakarak yanımıza gelen çalışana kahve siparişi vermiştim.
"Bugün iş konusu açıldı Barın ile.Tabii Berfu'yu bırakmak istemediğimi falan söyledim.O da Berfu'ya bakması için birini ayarladı işte."
"Kız güzel mi Almila Abla?"
Beril, Ece'ye döndüğünde "söylememen gereken bir şey söylediğinin umarım farkındasındır" demişti.
Ece bana baktığında "şey yani..."
"Ay güzel" diyerek ikisine baktığımda "uzun boylu ve beyaz tenli" demiştim.
Beril "al işte!" Dediğinde "biliyordum böyle olacağını!"
İkisine tekrardan baktığımda "Eee ben bu yönden hiç düşünmedim ki ya!" Demiştim.
Beril, Ece'ye döndüğünde "eyvah!" Demişti.
İkisine de bakıp gözlerimi kıstığımda "Allah'ın yarattığı her kez güzeldir ama sonuçta öyle değil mi? Bütün kadınlar mükemmeldir.Ben sonuçta Barın'ı tanıyorum.Onun aşkını da biliyorum, sevgisini de... o yüzden ise hiç düşünmedim bu yönden." Çalışan kahveleri servis yaparken "teşekkür ederim" demiştim ve tekrardan Ece ve Beril'e dönmüştüm.
"Hah işte hayatım düşünme zaten!" Beril kahvesinden bir yudum aldığında "Sen kocanı biliyorsun sonuçta.Önemli olan bu."
"Değil mi ama? Ben Barın'a sonsuza kadar güveniyorum.O yüzden ise kafama takmıyorum."
Kahvemden bir yudum aldığımda "ay buranın kahvesini de cidden özlemiştim."
Bakışlarım Ece'ye döndüğünde Beril'e bakmıştım ve Ece'yi göstermiştim.
Beril anladığını belli eder bir yüz ifadesi ile bana baktığında kafasını sallamıştı.
Bakışlarım Ece'ye döndüğünde "Ece sana bir şey sorabilir miyim?" Demiştim.
Ece kafasını kahveden kaldırdığında "tabii ki Almila Abla, sorabilirsin" demişti.
"Biliyorum yeri değil, belki de zamanı da değil ama dün olanlar hakkında anlatmak, dertleşmek istediğin bir şey var mı?"
Ece hem bana hem de Beril'e baktığında "anlatacağım bir şey yok ki" demişti.
İnanmadığımı belli ederken "gerçekten yok!" Demişti yalandan bir tebessüm ile.
"Biliyorsunuz işimde kendimi daha fazla geliştirebilmek için gitmiştim; ama ayak uyduramadım.Tek başıma yapamadım.Hem sizi, abimi çok özlemiştim.Ben de bu yüzden gelme kararı aldım işte."
"Peki o çocuk?"
"Sevgilimdi." Sesi kısık çıkarken "neden sana böyle bir şey yaptı o zaman?" Demiştim sinirle.
"Kavga ediyorduk Almila Abla.Sinirle oldu gerçekten."
Kafamı yan yatırıp Ece'nin elini tuttuğumda "ah güzelim" demiştim burukça."Sence bu sana vurması için bir neden mi?" Kafamı salladığımda "asla!" Demiştim."Ne olursa olsun sana vuramaz!" Sinirle güldüğümde "bir daha asla kimseye böyle bir taviz verme olur mu? Kimseye kendini ezdirme.Kadınlar daha güçlü unutma bunu.Ayrıca bir düşünsene daha sevgiliyken böyle bir şerefsizliği yapan biri ileride neler yapar! Böyle insanları yok etmek lazım!" Sinirim iyice ön plana çıktığında "bu söylediklerimi asla unutma olur mu?" Demiştim."Seni sevene, değer verene, üzmeyene git.Acını anlayacak olana kalbini aç.Hem karşındaki seni anlasın hemde sen onu olur mu?"
Ece'nin gözleri dolarken ayağa kalkmıştı ve bana arkadan sıkıca sarılmıştı."İyi ki varsın" dediğinde Beril'e yönelmişti ve ona da sıkıca sarılmıştı."İyi ki varsınız" dediğinde "sende iyi ki varsın güzelim" demiştim.
Beril, Ece'ye baktığında "biz senin her zaman yanındayız" demişti."Ne olursa olsun seni yargılamadan derdine deva olacak ablaların var burada unutma bunu olur mu?"
Ece kafasını salladığında "unutmam" demişti.
Önüne dönüp kahvesini içmeye devam ettiğinde hesabı ödemiştik ve masadan kalkmıştık.
Tam ilerleyecekken Ece'nin durması ile ona baktığımda "bir şey mi oldu?" Demiştim.
Ece ikimize de baktığında "ya Almila abla bir şey söylesem yanlış anlar mısın?"
Beril'e ve daha sonra Ece'ye baktığımda "söyle kuzum" demiştim.
"Dün eğer kurtulduysam bu Erhan sayesinde oldu.Yarası da dünkü olay yüzünden tazelendi.İçimde bir vicdan azabı oluştu resmen.Çünkü, böyle olmasının sorumlusu benim.Hem hemşireyim sonuçta.
Ben diyorum ki bir gidip baksam. En azından içim rahat eder."
Gözlerimi kısıp Ece'ye baktığımda yüzünde olan istediği görmüştüm.
"Peki..." dediğimde "eğer vicdanın rahat edecekse git tabii."
Ece bana bakıp gülümsediğinde "telefon numarası veya adresini verebilir misin?"
"Yok artık!" Dediğimde "cidden yalnız gideceğini mi düşündün?" Demiştim.
"Neden ki?" Anlamayan bir yüz ifadesi ile bana baktığında "kuzum Erhan biraz cinstir" demiştim tüm ciddiyetimle."Yani türünün son örneği.Eğer seni oraya yalnız gönderirsem bu sefer benim içim rahat etmez."
"Tamam o zaman sizde gelin."
"Bir abla olarak görevlerimiz var canım.
Tabii ki de geleceğiz!"
Ece'nin koluna girdiğimde arabaya binmiştik ve Erhan'ın evine varmıştık.
Arabayı park ederken "Almila Abla isterseniz siz burada bekleyin" demişti Ece bize dönerek."Hem ortam gergin olacak yine.Bence hiç gerek yok."
Ece'ye bakarken "sanırım haklısın" demiştim."İyi bakalım sen git o zaman; ama... aradığım gibi eğer açmazsan basarım evi!"
Ece gülerek kafasını salladığında "tamam" demişti ve arabadan inmiştim.
Bakışlarım bana bakan Beril'i bulduğunda "burnuma temiz bir koku gelmiyor ama hadi hayırlısı!" Demiştim.
Beril arkasına yaslanırken "valla benim de"demişti.
Bende arkama yaslandığımda Ece'yi beklemeye başlamıştım.
Ece'den;
Erhan'ın evinin önüne geldiğimde zile basmıştım ve kapının açılmasını beklemiştim.
Biraz uzun bir zamanın ardından kapı tanıdık bir yüz tarafından açıldığında Erhan şaşırarak bana bakmıştı.
"Ece?" Diyerek beni baştan aşağıya süzdüğünde omzunu kapıya dayamıştı ve "hayırdır?" Demişti göz kırparak."Seni hangi rüzgar attı buraya? Gözlerini kıstığında "ayrıca evimin adresini nereden buldun?"
Kollarımı bağdaş yaptığımda "kapıda mı dikileceğim?" Demiştim."Almayacak mısın içeri?"
Erhan kendini birden toparlarken "geç bakalım" demişti ve biraz yana çekilmişti.
Yanından geçip içeri girdiğimde "bu taraftan..." demişti ve oturma odasını göstermişti.
İçeri geçip koltuğa oturduğumda Erhan'da yavaşça tam yanıma oturmuştu.
"Ee söyle bakalım kim gönderdi seni?" Dediğinde tek kaşımı kaldırmıştım ve "kim gönderebilir ki?" Demiştim.
Dudaklarını büzerken "belki Barın, belki Almila, belki Mert, belki Beril..." kafasını belli belirsiz salladığında "hepsinden şüpheliyim" demişti.
Bacak bacak üstüne atarken "yanıldın o zaman kötü adam.Çünkü, ben kendi isteğimle geldim."
"İsteğinle?" Şaşırsa da bunu belli etmemişti ve "neden geldin?" Demişti.
Bakışlarım karın bölgesine değerken "dün pansuman yaptım; ama yine de aklımda kaldı.Yarana bakmak istedim."
"Aklında kaldı?" Dediğinde "cümlelerime takılmaz mısın ya?" Demiştim.
Erhan bana bakıp gülmeye başladığında "peki peki" demişti."Takılmıyorum."
"Peki, yaran nasıl?"
"Acısı geçti.İyiyim yani."
"Bakabilir miyim? Hemşireyim biliyorsun.
Görürsem anlarım."
Bana bakıp, beni incelediğinde "neden umursuyorsun ki?" Demişti."Ben sizin düşmanınızım.Unuttun mu? Hem... Beril'e ve Almila'ya yaptıklarım da ortada.
Korkmuyor musun?"
"Senden mi?"
Kafasını salladığında "hayır..." demiştim.
Gülümsediğinde "ama bence korkmalısın" demişti.
"Bana zararı dokunmayan birinden neden korkayım ki! Söyler misin bana?"
"Dokunmayacağını bilemezsin."
"Belki." Durup gözlerine baktığımda "açacak mısın yaranı artık?" Demiştim.
Erhan koltuğa iyice yaslanırken Erhan'a yaklaşmıştım ve tişörtünü hafifçe yukarı kaldırıp bandajı açmıştım.
Yaraya dikkatlice bakarken elimi yaranın kenarlarında istemsizce gezdirmiştim.
Erhan olduğu yerde kasılırken üzerimde olan bakışlara o an aldırış etmemiştim.
"Durum nasıl ufaklık?" Dediğinde derin bir nefes vererek "ufaklık değilim" demiştim.
"Eğer ismimi doğru söylersen cevabı veririm."
Erhan'ın kahkahası odada yankılanırken "Ece..." demişti bana bakarak.
İsmimi duymak garibime giderken "Ece..." demişti tekrardan."Yaramın durumu ne?"
"İyi durumda.Enfeksiyon kapmamış; ama bandajı çıkarıp, yenisini takacağım." Bakışlarım Erhan'a değdiğinde "umarım malzeme vardır" demiştim.
Erhan kafasını salladığında "girişte dolap var.Dolabın ilk gözünde." Kafamı sallayıp ayağa kalktığımda girişe gelmiştim ve hemen kenarda duran dolabın ilk gözünü açarak içinde duran malzemeleri almıştım.
Tekrardan koltuğa yerleşip yara ile ilgilenmeye başladığımda "abin gibi değilsin" demişti bana bakarak.
"Hangi anlamda?" Dediğimde "safsın" demişti doğrudan.
Güldüğümde "aksine" demiştim."Abim gibiyim."
İşimi bitirip ayağa kalktığımda "tekrardan teşekkür ederim" demiştim."Yardımın için."
Tam gidecekken elimden tutması ile bende nefesimi tutmuştum.
Korkudan mıydı?
Yoksa, başka bir neden mi?
Olduğum yerde sabit dururken Erhan yavaşça ayağa kalkmıştı ve ellerini omzuma yerleştirmişti.
Ona doğru döndüğümde üstünde duran ve onunla bütünleşmiş olan erkek parfümü burnuma dolmuştu.
Gözlerim gözlerine değdiğinde "dudağın acıyor mu?" Demişti.
Kafamı iki yana sallarken "peki o çocuk seni daha aradı mı?" Demişti başka bir soruya dönerek.
Kafamı istem dışı yine iki yana salladığımda "ararsa haberim olmalı" demişti."Hemde kesinlikle olmalı."
Anlamayarak Erhan'a baktığımda "neden?" Demiştim."Abim var sonuçta.Hatta Barın Abim bile var."
Erhan güldüğünde "tam hızımı alamadım güzelim" demişti."Tam dövemedim yani.
İçimde kaldı.Yoksa senin için değil."
Hızlıca bir adım geri attığımda "gerek yok" demiştim."Hem... sana haber vermem hem mantıksız hemde saçma olur!" Biraz durduğumda "her neyse..." demiştim."Ben gidiyorum."
Arkamı döndüğümde "Görüşürüz ufaklık!" Dediğinde "görüşürüz kötü adam!" Demiştim.
Arkamdan güldüğünü anladığımda bende gülmüştüm ve evden çıkıp arabaya doğru ilerlemiştim.
Almila'dan;
Beril'e bakıp "offff!" Dediğimde "ayy kuzum noldu yine?" Demişti Beril kafasını telefondan kaldırarak."Bu onuncu of demen Almila farkında mısın?"
"Evet" dediğimde "farkındayım tabii ki!" Demiştim.
"Eeee" dediğinde "neden yine ofladın?"
"Ya bu kız içeride ne yapıyor böyle? Ameliyat falan herhalde."
Beril "herhalde..." dediğinde "ben merak etmeye başladım" demiştim."Napsak insek mi?"
"Ya kuzum bir yerinde rahat durur musun? Gelir birazdan." Bakışları evin kapısını bulurken "aha geliyor işte!" Demişti.
Dikkatlice Ece'ye baktığımda "bana bak Beril" demiştim Beril'e dokunarak."Ece sırıtıyor mu yoksa bana mı öyle geliyor?"
Beril dikkatlice Ece'ye baktığında "keşke sana öyle geliyor olsaydı" demişti.
Aklıma gelen düşünce ile Beril'e döndüğümde "bence imkansızdır!" Demiştim.
Beril "ee canım tabii!" Dediğinde Ece arabaya kadar gelmişti ve arkaya geçmişti.
Beril ile ikimiz aynı anda Ece'ye döndüğümüzde "ay noluyor be?" Demişti Ece bakarak."Zebani gibi."
"Neden bu kadar uzun sürdü?" Beril tek kaşını kaldırırken "neden?" Demiştim bende göz kırparak.
Ece her ikimize bakıp bizim gibi göz kırptığında "bandajını değiştirdim" demişti ve arkaya yaslanmıştı."Ama gerçekten insanı sinir eder!"
Ece'nin cümlesi ile önüme döndüğümde "bir şey mi dedi?" Demiştim.
Aynadan Ece'ye bakarken Ece kafasını sallamıştı ve "düşman olduğunu dile getirdi diyelim" demişti."Kendini hatırlattı yani."
"Doğru olanı yapmış." Beril'e baktığımda sessiz kalmıştım ve arabayı sürmeye devam etmiştim.
Beril ve Ece'yi eve bıraktıktan sonra bende eve vardığımda kapıyı açmıştım ve içeri girmiştim.
Oturma odasında oturan Nida'yı gördüğümde Nida'da bana bakmıştı ve "hoşgeldiniz" demişti."Hoşbuldum Nida'cım" derken "Barın gelmedi mi?" Demiştim.
Kafasını sallarken "Barın Bey henüz gelmedi" demişti ve tekrardan koltuğa geri oturmuştu.
Kıza tekrardan baktığımda "peki Berfu?" Demiştim."Uyuyor mu?"
"Evet Almila Hanım uyuyor."
Kafamı salladığımda odama yönelmiştim ve üstümü çıkartarak banyoya girmiştim.
Sıcak suyu ayarlayıp banyo yapmaya başladığımda işimi halledip çıkmıştım ve bornozu üzerime geçirmiştim.
Odaya girip yatağa oturduğumda kapının açılması ile Barın içeri girmişti.
"Barın?" Diyerek ona doğru ilerlediğimde dudağından öpmüştüm ve "hoşgeldin" demiştim.
Barın "hoşbuldum karıcığım" derken "cidden hoşbuldum ama" demişti sırıtarak.
Koluna hafif vururken "yorulmadın sanırım" demiştim.
Barın düşünür gibi yaparken "yoruldum" demişti."Yoruldum; ama seni görünce tüm yorgunluğum geçti biliyor musun?"
"Öyle miii?" Dediğimde beni kendine bastırmıştı ve dudaklarıma yapışmıştı.
Tutkulu bir öpücükten kendimi alıkoyup Barın'dan ayrıldığımda "Nida içeride" demiştim.
Barın sırıtırken "gönderdim" demişti.
Şaşırarak Barın'a baktığımda "ne var canım?" Demişti bana bakarak."Yatılı değil sonuçta.Evde olmadığımız süre zarfında yanımızda bulunsun bence yeter."
Tekrardan dudaklarımız buluşurken "acım ama..." demiştim."Sen değil misin?"
Barın dudaklarını dudaklarımdan çekmezsen ileri adım atıp yatağa düşmemi sağlamıştı.
Bornozumu yavaş yavaş açarken dudakları boynumdaki yerini çoktan almıştı.
Birbirimizi hissetmemiz daha da derinleşirken uzun zaman üstüne kavuşmuş gibi olmuştuk.
Sanki ilk defa; ama asla son değilmiş gibi.
✨
Banyodan çıktığımda bana sırıtarak bakan Barın'ı görmem ile "gülme!" Demiştim.
Bende gülmeye başladığımda "utanmadın inşallah?" Demişti.
Göz devirirken "saçmalama istersen?" Demiştim ve havluyu saçlarıma sabitleyerek "ben yemek hazırlamaya gidiyorum" demiştim."Banyonu yap ve lütfen yemeğe gel."
Komidinde duran telsizi aldığımda mutfağa ilerlemiştim ve yemek yapmaya başlamıştım.
Arada bakışlarım ekrandan hâla uyuyor olan Berfu'ya kaydığında yemek hazırlamam sonunda bitmişti.
Barın gelip masaya baktığında "hangi ara ya?" Demişti.
"Karın hamaratsa ne yapabilirim Barın Bey!" Dediğimde "karım her konuda hamarat!" Demişti ve göz kırpmıştı.
Sandalyeye oturup, etten bir parça alıp ağzıma attığımda "uzun zaman üstüne ilk iş günün nasıldı bakalım?" Demiştim.
Barın gülümserken "o kadar çok özlemişim ki!" Demişti ve bıçak ile kestiği bir parça eti yiyerek şarabından bir yudum almıştı.
"Teşekkür ederim" dediğimde Barın bana bakmıştı ve "neden ki?" Demişti.
"Bugün çok kısa bir an konuşmamıza rağmen hemen Berfu için bir yardımcı buldun.Bu benim için gerçekten çok önemli."
"Almila sen benim karımsın.Ayrıca istediğin her şeyde arkandayım bunu unutma." Elimi tutup dudaklarına bastırdığımda "seni çok seviyorum" demiştim.
"Ama ben daha çok!" Dediğinde gülümsemiştim ve yemeğe yemeye devam etmiştim.
Yemeği yiyip, sofrayı Barın ile topladığımızda kahve yapıp oturma odasında sohbet etmiştik ve Berfu ile oynayarak ailece vakit geçirmiştik.
Güzel bir günü geride bırakıp uyuduğumuzda sabah olmuştu ve tekrardan Barın ile kahvaltı hazırlayarak yemiştik.
Barın hem beni hemde Berfu'yu öperken iş için gitmişti.
Barın gittikten yarım saat sonra Nida geldiğinde kapıyı açmıştım ve "hoşgeldin" demiştim.
Nida "hoşbuldum" diyerek içeri girdiğinde Nida Berfu ile ilgilenmeye başlamıştı.
Bende biraz telefon ile uğraşıp şirket için birkaç hazırlık yapmaya başladığımda kapının çalması ile ayağa kalkan Nida'ya "ben bakarım canım" demiştim.
Kapıyı açıp karşımda duran iki kişiye baktığımda dudağımda oluşan gülümseme durmuştu.
Bakışlarım ilk başta Derin'i ve daha sonra ise babamı bulduğunda "buradasınız..." demiştim.
Derin şaşırırken yalandan bir gülümseme göndermişti ve "bekliyordun herhalde?" Diyerek tek kaşını kaldırmıştı.
Bakışlarım babama değmese de bana baktığını hissedebiliyorum.
Derin'e bakıp bende onun gibi yalandan gülümsediğimde "tahmin ettim diyelim" demiştim."Geleceğinizi az çok tahmin etmiştim; ama bu kadar çabuk olması şaşırtıcı."
Ferda Hanım ile bağlantım olduğunu belli etmemeye çalışırken Derin bana bakmıştı ve "almayacak mısın bizi içeri?" Demişti.
Derin bir nefes alıp verdiğimde oynadığı oyunu devam ettirip kenara çekilmiştim ve "girin" demiştim.
Derin girdiğinde peşinden de babam girmişti; ama bakmamıştım.
Babamın bakışlarını üzerimde hissederken hiçbir şey söylememiştim ve oturma odasına ilerlemiştim.
Babamın bakışları Berfu'ya değerken Nida'ya dönmüştüm ve "Berfu'yu odasına götürebilir misin?" Demiştim.
Nida kafasını sallarken Berfu'yu kucağına almıştı ve yanımızdan geçip gitmişti.
Babam Berfu'ya gözden kayboluncaya kadar bakarken "oturabilirsiniz" demiştim.
İkisi de geçip oturduğunda bende tam karşılarına oturmuştum.
Bakışlarım yine Derin'i bulduğunda "neden geldiniz?" Demiştim.
Derin dudak büzerken "misafirlerini böyle mi ağırlıyorsun sen?" Demişti.
"Kişiye göre değişiyor Derin" dediğimde "neden geldiniz?" Demiştim tekrardan.
Derin babama bakarken istemsizce bende bakmıştım.
Bakışları üzerimdeydi ve mutsuzdu.
Derin bana dönerken "biliyorum kötü şeyler oldu" demişti."Ama düşünüyorum da Almila sence kardeşlik ilişkimize böyle başlamamız saçma değil mi? Hemde hiçbir neden yokken?"
Tek kaşımı kaldırıp Derin'e baktığımda "ne demeye çalışıyorsun?" Demiştim.
Planı vardı ve bunun için meydan okuyordu.
Derin olduğu yerden kalkıp yanıma oturduğunda "ikimiz kardeşiz" demişti.
"Tamam belki üvey; ama sonuçta kardeşiz!" Demişti vurgulayarak."Neden abla, kardeş olma şansınız varken bunu görmezden gelelim ki?"
"Gerçekten sana abla diyeceğimi falan mı düşünüyorsun?" Güldüğümde "sana bunu düşündüren ne?" Demiştim.
"Aramızdaki bağ." Güldüğünde "değil mi babacığım?" Demişti.
Babam onaylarken tekrardan bana bakmıştı ve "olan her şeyi unutalım..." demişti."Tamam bir hatan var ortada; ama büyük olarak bana affetmek düşer öyle değil mi? Hem sonuçta beni istemeyerek ittin.Yanlışlıkla yani."Sinsi bir yüz iadesi ile baktığında "seni affetmek istiyorum" demişti."Yaptıklarına rağmen."
Gülmeye başladığımda "yaptıklarıma rağmen?" Demiştim.
Kafasını salladığında babamın ayağa kalkması ile "korkma, kızına bir şey yapmam!" Demiştim.
Babam bana hayal kırıklığı ile bakarken "o kadar vahşi değilim değil mi?" Demiştim.
Babam "Almila..." derken bunu dudaklarının arasından sessizce söylemişti.
Derin'e baktığımda "sen şimdi beni kardeşin olarak kabul etmek istiyorsun öyle mi?" Derin anlamazken "peki, öyle olsun.Birbirimize bir şans verelim."
Derin tepkime şok olurken gülümsemiştim ve Derin'e yalandan sarılmıştım.
Sessizce kulağına fısıldadığımda "amacın kavgayı benim tarafımdan çıkarmaktı değil mi?" Demiştim."Ne oldu başaramadın mı?"
Derin kulağıma doğru güldüğünde "henüz her şey bitmiş değil!" Demişti.
Birbirimizden ayrıldığımızda Derin yalandan göz yaşlarını silmişti ve babama dönmüştü.
Gerçek, korkunç bir oyuncuydu.
Babam ikimize de bakarken "işte görmek istediğim manzara bu!" Demişti.
Bize doğru ilerlerken tam sarılacaktı ki bir adım geri gitmiştim ve gözümde görülen kırgınlık ile babama bakmıştım.
Hiçbir şey söylemezken "o zaman senden bir ricam var" demişti Derin bana bakarak.
Sinirle Derin'e döndüğümde yalandan gülümsemiştim ve "söyle bakalım" demiştim.
Derin bir bana bir de babama bakarken "annem ile yüzleşmek istiyorum" demişti.
Bakışlarım Derin'i bulurken "ne?" Demiştim."Ne alaka?"
"Kızım ne demek ne alaka? Annesi o."
Babama cevap vermezken içimden maalesef demiştim.
"Annem beni ne kadar sonradan aramasa da o benim annem değil mi? Belki vardığımı unuttu, belki de beni hatırlamıyor; ama yine de ben onu çok özledim."
Kendini acındırırken içimden gerçekten tam annesinin kızı olduğunu düşünmüştüm.
"Peki benden ne istiyorsun?" Dediğimde "yanımda durmanı" demişti.
Dalga mı geçiyordu?
İçimdeki düşünceleri istemsizce dışarı vurduğumda "dalga falan mı geçiyorsun?" Demiştim.
Derin "hayır..." dediğinde babam, "neden dalga geçsin ki kızım?" Demişti.Babama dönerken "sanırım sende dalga geçiyorsun?" Demiştim.
"Ya siz iyi misiniz? Ben annemi hayatımdan çıkardım! Ve sen bunu çok iyi biliyorsun." Babamı işaret ettiğimde "sence ben annemi görmeye hazır mıyım? Hayatımdan çıkardığım birine gider miyim? Ayrıca annemin yaptıkları ortada.Sana, bana, Barın'a hatta diğerlerine! Hem söyler misin bana Derin'in istediğini nasıl kabul ediyorsun?"
"Kızım affetsin diye annesini görmeye gitmiyor! Sadece yüzleşmek istiyor o kadar!"
"Neyin yüzleşmesi bu?"
"Beni bunca zaman babam gibi neden aramadı mesela? Neden hiç yokmuşum gibi davrandı? Bunun yüzleşmesi işte, anlatabildim mi?"
Derin'e bakarken "kendin git" demiştim.
"Ben ne alaka?"
"Çünkü yanımda ol istiyorum.Ayrıca sen olursan eminim ortam daha iyi olur.Babamın aksine yani.Ben zaten tek gidemem, bunu yapamam."
Bir planı vardır; ama ne?
Derin'e bakıp kafa salladığımda "peki..." demiştim.
Derin şaşırırken "ne yani gelecek misin?" Demişti.
"Evet..." dediğimde "sevindim" diyerek babama bakmıştı ve "o zaman yarın gidelim" diyerek tekrardan bana dönmüştü.
Neydi planı?
Ne olabilirdi?
"Peki..." dediğimde "yarın haberleşiriz" demiştim.
"O zaman gidelim biz."
İçinden 'bir zahmet' dediğimde gülümsemiştim ve "ben sizi geçireyim" diyerek önden yol almıştım.
Kapının önüne gelip açtığımda babam "görüşürüz kızım" demişti.
Kapıyı kapatıp, kapının arkasına sırtımı yaslandığımda derin derin nefesler alıp vermiştim.
"Hanımefendi iyi misiniz?" Karşımda bana seslenen Nida'yı duyduğumda kafamı sallamıştım ve "iyiyim, teşekkür ederim" demiştim.
"Ben size su getireyim" dediğimde "Nida sen lütfen Berfu'nun yanında dur olur mu? Benim gitmem lazım." Çantamı alıp dışarı çıktığımda arabaya binmiştim ve Beril'in evine sürmeye başlamıştım.
Arabayı durdurup, indiğimde Beril'in kapısına ulaşmıştım ve çalmıştım.
Kapı Ece tarafından açıldığında "Almila abla sen iyi misin?" Demişti.
Kafamı iki yana sallarken "değilim" demiştim ve içeri girmiştim.
Beril mankenin üstünde duran elbiseyi diktiğini gördüğümde bana dönmüştü ve "Almila?" Demişti."Geleceğini söylemedin, hoşgeldin."
"Hoşbuldum" dediğimde "evet ben o zaman bir kahve yapıp geleyim.Belli ki sohbet koyu."
Kafamı salladığımda Beril içeri girmişti ve kahve yapıp yanıma gelmişti.
Ece, ben ve Beril kahvelerimizin içmeye başladığımızda olan her şeyi anlatmıştım.
"Ben bu kızı yolarım." Kahve fincanını yerine koyarken "diğerinde bekle dedin sen tokatladın; ama bu sefer iş bende haberin olsun!" Demişti onay bekleyen bir ifade ile.
Ece Beril'e bakarken "yenge senin içinde de canavar yatıyormuş ha!" Demişti.
Beril cümlesi ile güldüğünde "konu sevdiklerim olunca böyle tırnaklarım çıkıyor işte" demişti.
Beril tekrardan bana baktığında "neden özellikle sen ya?" Demişti."Cidden amacı ne?"
Omuz silkerken "göreceğiz" demiştim.
"Yalnız Almila Abla oyuna, oyun ile gitmek güzel fikir gerçekten.Derin kabul edeceğini eminim düşünmemiştir."
"Yüz ifadesinden bakılınca şaşırmışa benziyordu; ama yarın göreceğiz." Olduğum yerden kalkarken "her neyse ben gideyim artık" demiştim.
Beril ve Ece'yi öpüp evden çıktığımda arabaya binmiştim ve kendi evime gelmiştim.
Kapıyı açıp içeri girdiğimde oturma bölümüne gitmiştim ve Berfu ile oynayan Nida'yı görerek "ben geldim" demiştim ve Nida'nın bana bakmasını sağlamıştım.
"Hoşgeldiniz" diyerek ayağa kalktığında "ne yaptınız bakalım bugün?" Demiştim.
"Banyo yaptık, yemeğimizi yedik ve uyuduk.
Ha tabii bir de altımızı değiştirdik değil mi tatlı kız?"
Nida'ya bakıp gülümsediğimde "Almila Hanım ben artık izninizle çıkabilir miyim?" Demişti.
Kafamı salladığımda "tabii ki" demiştim.
"Çıkabilirsin Nida'cım.İyi akşamlar."
"İyi akşamlar" diyerek gittiğinde Berfu'ya dönmüştüm ve kucağıma alarak sıkıca sarılmıştım.
"Anneyi özledin mi bakalım" dediğimde Berfu kafasını sallamıştı.
Saate baktığımda 19:25 olduğunu görmem ile "baba nerede kaldı acaba?" Demiştim.
Cümlemi kurmam ile kapı çaldığında "geldi..." demiştim ve Berfu ile birlikte kapıya ilerleyip açmıştım.
Barın ikimize baktığı gibi yüzünde kocaman bir gülümseme oluştuğunda "hayatımda bundan daha iyi karşılama görmedim" demişti ve evin içine adım atarak ilk başta benim alnımı öpmüştü ve daha sonra ise Berfu'nun alnını öperek geri çekilmişti.
"Bizde daha önce hiç bu kadar yakışıklı bir babayı karşılamadık" dediğinde "öyle mi?" Demişti.
"Öyle" diyerek Barın'a baktığımda Barın dudağımı öpmüştü ve geri çekilmişti.
"Hadi geçelim içeri üşümeyin" dediğinde Barın belimi tutmuştu ve beraber içeri doğru yürümüştük.
"Nida nerede?" Dediğinde "çıktı" demiştim.
"İyi bari.Karım ve kızımla güzel vakit geçiririm" dediğinde banyoya ilerlemişti ve elini yüzünü yıkayarak tekrardan yanıma geri gelmişti.
"Memnun musun?" Dediğinde "Nida'dan mı?" Demiştim.
Kafasını salladığında "iyi kız gibi duruyor.Şu an herhangi bir yanlışını görmedim.Berfu ile de çok iyi anlaştı." Barın onaylarcasına kafa salladığında "Sen memnun ol da gerisi önemli değil." Saçıma öpücükler kondurduğunda "bir şeyler hazırlayayım" demiştim ve olduğum yerden kalkmıştım.
Barın da benimle birlikte kalkarken "bende sana yardım edeyim" demişti ve benimle birlikte mutfağa gelmişti.
Beraber bir şeyler hazırlayıp, yemeye başladığımızda "bugün babam ve Derin geldi" demiştim."Buraya."
Barın kafasını sallarken "zaman kaybetmediler yani" demişti.
Bende kafamı salladığımda "oyun oynamaya kalktı.Ben de oyuna karşılık verdim.Bana benimle kardeşlik bağı kurmak istediğini söyledi.Bir planı var ama ne bilmiyorum."
"Sen ne dedin peki?" Merakla bana baktığında "Yalandan kabul ettim" demiştim.
Önümde duran salatadan aldığımda "annemle görüşmek istiyormuş!" Sinirden güldüğümde "bunun içinde benden yardım istedi" demiştim.
Barın anlamazken "neden özellikle sen?" Demişti.
"Bilmiyorum" dediğimde "yarın göreceğiz" demiştim ve önümde duran sudan bir yudum almıştım.
Yemeklerimizi bitirip sofrayı topladığımızda Berfu'yu yatırmıştık ve Barın ile birlikte mısır patlatarak film izlemiştik.
Film sonunda uykumuz geldiği için uyuma kararı aldığımızda Berfu'nun odasına girmiştik ve kontrol ederek kendi odama geri dönmüştüm.
Yatağa yerleşip uyumak için hazırlandığımda Barın'ın yüzü ensemdeki yerini almıştı.
Kollarını ön kısmıma dolarken "iyi geceler sevgilim" demişti ve enseme küçük, narin bir öpücük kondurmuştu.
"İyi geceler sevgilim" dediğimde gözlerimi kapatmıştım ve huzur bulduğum adamın kollarında tekrardan uyumuştum.
✨
Gözlerimi açtığımda yatağın yan tarafının boş olmasını görmem ile yatakta doğrulmuştum ve "Barın?" Demiştim."Banyoda mısın?"
Bakışlarım ekrana değdiğinde Berfu'nun yerinde olmadığını görmem ile ayağa kalkmıştım ve elimi yüzümü yıkayarak dışarı çıkmıştım.
Koridorda ilerlerken mutfaktan gelen sesler ile o tarafa yöneldiğimde içeri girmiştim.
Gördüğüm manzara ile şok geçirirken yerde olan unlara bakmıştım.
Bakışlarım mama sandalyesinde oturan Berfu'ya ve daha sonra önünde ki kutunun içinde duran una değdiğinde "aman yarabbim!" Demiştim yüzümü kapatarak."Allah'ım lütfen rüya olsun bu!"
Barın bana garip garip bakarken "sürpriz!" Demişti ve elinde duran pankeki göstermişti.
Bakışlarım pankeke ve daha sonra bana sırıtarak bakan Barın'a döndüğümde "bizim bu pankek döngüsü ne olacak?" Demiştim.
Ciddi sorduğum soru karşısında Barın bana anlamazca baktığında "umarım sondur" demiştim ve Berfu'nun tam önüne gelip durmuştum.
"Annecim... ne bu hâlin senin?" Dediğimde Barın'a bakmıştım.
Barın kaçamak bakışlar atarken "sizi gidi yaramazlar!" Demiştim."Ne yaptınız mutfağı böyle?"
Barın "pankek" dediğinde bakışlarım Barın'a dönmüştü.
"Aşkım, bebeğim, sevgilim görüyorum onu!" Dediğimde "ama maalesef başka şeyler de görüyorum ben!"Demiştim ve etrafı göstermiştim.
Barın etrafa bakarken "bunların hepsi pankek için bir lezzet ama!" Demişti.
'Ciddi misin?' der gibi Barın'a baktığımda Barın yanıma gelmişti ve sandalyeye oturarak beni kucağına çekmişti.
Ani hamle ile Barın'ın kucağına oturduğumda "pankek bizim imzamız..." demişti.
"İmzamız yerlere kadar gitmiş ama aşkım."
"Bizim imzamız dağlara da gitti."
Masanın üzerinde duran telefonu çıkarıp ikimize fotoğraf çektiğinde "bu da imzamızdan kalan bir anı!" Demişti.
Barın'ın omzuna hafifçe vurduğumda Barın'ın "ah!" Demesi ile "ne oldu?" Demiştim.
"Farketmeden sert mi vurdum yoksa?"
"Sanırım..." dediğinde "acıyor mu?" Diye sormuştum dudak büzerek.
Barın dudaklarıma bakarken "acısını alabilirsin aslında" demişti."Bir küçük ilaç almak fena olmaz."
Sırıtış dudaklarımda ki yerini bulurken "çok beklersin!" Demiştim ve birden kucağından kalkmıştım.
Barın "ama niye ya?" Dediğinde "ceza..." demiştim ve etrafı göstermiştim."Eğer ilacını istiyorsan sanırım mutfağı temizlemen gerekiyor bebeğim."
"Öyle mi küçük hanım?" Dediğinde "aynen öyle!" Demiştim.
Barın ayağa kalkarken istemsizce geri gitmiştim ve sırtımı dolap ile buluşturmuştum.
Barın sırıtırken iki elini dolaba sabitlemişti ve "ne yani?" demişti."Eğer ben burayı temizlersem ilacımı alabilecek miyim?"
Tekrardan dudak büzdüğümde "belki..." demiştim.
Barın gözlerini yumup açtığında "şunu bir daha yaparsan Almila gerçekten seni duvar ile buluştururum haberin olsun."
"Güzel tehdit..." dediğimde "kahvaltı yapalım artık.Yapalım ki mutfağı temizle değil mi?" Ellerimi omuzlarıma yerleştirip silkeler gibi yaptığımda sandalyeye oturmuştum ve kahvaltımı yapmaya başlamıştım.
Barın tam karşımdaki yerini aldığında "Berfu" demiştim."Yedi güzelim."
"Vay..." dediğimde "baba olmak kolay değil küçük hanım!" Demişti.
Gülerek Barın'a baktığımda pankekten almıştım ve yemeye başlamıştım.
Kahvaltımı yaparken telefonun çalması ile "bende diyordum ki günüm nasıl kötüye dönebilir."
Barın "Derin mi?" Dediğinde "maalesef" demiştim ve telefonu hoparlöre alarak masaya koymuştum.
"Evet?" Dediğimde "yani bu nasıl bir açma şekli?" Demişti Derin alayla.
"Kişiye özel, hatırladın mı?" Dediğimde "ne zaman buluşacağız?" Demişti."Anneme gitmek için."
Soruma cevap vermeyip direk konuya atlaması işime gelirken "yarım saate buluşalım" demiştim.
"Peki" dediğinde "annemin evinin önünde" demiştim."Orda buluşup, orada yollarımızı ayıracağız."
"Peki."
Sinirden güldüğümde telefonu kapatmıştım ve "elimde kalacak!" Demiştim.
"Kalır" dediğinde "içinde yatan vahşi kediyi geçen gördüm" demişti ve gülmüştü.
"Beni zorladı!" Dediğimde "ama içimde kaldı" demiştim öfke ile "yani, tam vurmadım istediğim gibi."
Barın bana garip garip bakmaya başladığında "hayal dünyanda ne tür fantezilerin var bilmiyorum; ama çıksan iyi olur."
Barın'a bakıp kahkaha attığımda "aşkım korkma" demiştim."Bir şey yapmam.Yani hayal dünyamı henüz o kıvama getiremedim."
"Umarım..." dediğinde ayağa kalkmıştım ve "ben o zaman hazırlanıp çıkayım" demiştim."Sana kolay gelsin sevgilim.
Ayrıca, ellerine sağlık!" Öpücük atıp Berfu'ya döndüğümde "nida gelmedi ama" demiştim.
Barın ayağa kalkarken "gelene kadar dururum" demişti."Sen git." Durup bana baktığında "bende mi gelsem yoksa?" Demişti."Seni o manyak ile yalnız bırakasım gelmedi."
Barın'a yaklaşıp yanağından öptüğümde "bir şey olmaz merak etme sen!" Demiştim ve mutfaktan çıkmıştım.
Odama gidip hazırlandığımda çizmelerimi giyip, son olarak kabanı üstüme geçirmiştim ve odadan çıkmıştım.
Mutfaktan içeri kafamı uzatıp Barın'a baktığımda "ben çıktım sevgilim" demiştim.
Barın bir yere bir bana baktığında "görüşelim bari" demişti.
Gülerek öpücük attığımda evden çıkmıştım ve arabaya yerleşerek annemin evine sürmeye başlamıştım.
Evin önüne gelip arabayı park ettiğimde Derin'de gelmişti ve arabadan inmişti.
Tam karşımda dururken "iyi bari bekletmedin" demişti.
Yanımdan geçip evin kapısının önüne gittiğinde "sabır Allah'ım!" Demiştim."Gerçekten kova ile sabır ya!"
Tam Derin'in yanına ilerleyecekken telefonumun çalması ile arayan kişiye baktığımda Barın yazısını görmem ile açmıştım.
Derin "hadi ya!" Derken "kes sesini ya!" Demiştim ve telefonu kulağıma dayamıştım.
"Efendim aşkım?" Dediğimde "Almila beni bekle!" Demişti telaş dolu sesi ile.
Söylediği cümleyi anlamazken "seni mi bekleyeyim?" Demiştim."İyi de neden ki?"
"Almila soru sorma işte bekle!"
İçimde kötü bir his oluşurken "bir şey mi oldu?" Demiştim.
Barın "Almila..." derken "Barın söyler misin bir şey mi oldu?"
"Almila bak gelince her şeyi anlayacaksın zaten.Senden tek istediğim içeri girmemen.
Bensiz bunu yapma duydun mu beni?"
Gözlerim istemsizce dolarken "a-annem mi..?" Demiştim elimi boğazıma getirerek.
Kelimeyi söylerken zorlanmıştım ve derin bir nefes almıştım.
"Barın anneme bir şey mi oldu yoksa?" Dediğimde boğazım düğümlenmişti.
Barın cevap vermezken telefonu kapatmıştım ve tam önümde duran arama listesine bakmıştım.
Ayfer Abla'dan 10 cevapsız arama.
Bakışlarım kapıya değerken sabırsızca ayaklarını yere vuran Derin'e bakmıştım.
Bana bakıyordu ve olayı anlamaya çalışıyordu.
Derin'de bana baktığında "yürüyecek misin artık?" Demişti."Neden duruyorsun Almila bir şey mi oldu?"
Aklıma gelen kötü düşünceleri bir kenara atmak istercesine kapıya yanaştığımda Derin'e cevap vermemiştim bile.
Dengemi kaybedecek gibi olduğumda sendelerken güçlü parmakların kolumdan tutması ile dengemi sağlamıştım.
Barın hemen yanımda biterken "bırak ilk ben gideyim" demişti.
Barın'ın bu tavrı düşüncelerimi doğrularken "düşündüğüm şey mi?" Demiştim."Kötü bir şey oldu ve sen hemen geldin."
Barın cevap vermezken Derin bize bakarak "ne oluyor ya?" Demişti."Hem sen neden geldin ki? Cevap verin bana! Bir şey mi oldu?"
Gözümden yanağıma yaş akarken istemsizce olmuştu aslında.
Barın sessizliğini korurken zile basmıştı ve kapının açılmasını beklemişti.
Kapı Ayfer Abla tarafından açılırken panik bir halde olduğunu görmem ile "hayır ya hayır hayır!" Demiştim.
Barın beni kendine iyice sabitlerden "Ayfer Hanım lütfen tutun!" Demişti.
Ben Ayfer Abla'nın kollarından kurtulmak için çabalarken Barın merdivenlere ilerlemişti ve hızlıca yukarı çıkmıştı.Derin'e peşinden giderken "bırak beni Ayfer Abla!" Demiştim.
"Bırak gideyim, lütfen!"
Kurtulma çabalarım o an başarısız olurken bakışlarım sadece merdivenlere odaklıydı.
Barın'dan;
Merdivenlerden hızlı hızlı çıkarken göreceğim manzarayı biliyordum aslında.
Ayfer Hanım, Almila'ya ulaşamadığı için beni aradığında her şeyi anlatmıştı.
O an ki duygu karmaşası tüm benliğimi ele alırken aslında aklımda tek bir isim vardı.
ALMİLA.
Sadece bunu düşünmüştüm.
Ne yapacaktı, nasıl bir tepki verecekti?
Ben kalbindeki o yarayı nasıl iyileştirecektim?
Herkesin kabusu olan o odanın kapısının önüne ilerlediğimde hızlıca kapıyı açmıştım.
Şok içinde tam karşımda duran kişiye baktığımda Derin omzuma vurarak ileri atılmıştı.
Eli ağzına giderken bakışlarım kendini asmış olan Nilüfer Hanım'a değmişti.
Merdivenlerden gelen sesleri duyduğum gibi kendimi toparlayıp dışarı çıktığımda odanın önüne gelen Almila'nın beline kolumu sarmıştım.
"Hayır güzelim, gitme" derken "bırak beni Barın!" Demişti.
Olduğu yere çökerken ağlamaya başlayarak "bırak beni!" Demişti."Lütfen bırak beni!"
Derin içeriden çıkarken kapının kenarına gelmişti ve yere çömelmişti.
Almila, Derin'e bakarken "Barın bırak beni!" Demişti gür bir sesle."Bıraksana!"
Kolumu dişlerken o anın etkisi ile benden kurtulduğunda içeri girmişti.
İçeri girmesi ile eli ağzına giderken hıçkırıklar içinde ağlamaya başlamıştı.
Duvarın kenarına çökerken Almila'nın önüne geçmiştim ve gözlerini kapatmıştım.
Bir elim ile sırtını sıvazlarken Mert ve Beril içeri girmişti.
Beril manzara karşısında şok olurken yanımıza gelmişti ve gözlerini kapatmıştı.
Mert, Nilüfer Hanım'a bakarken "Nilüfer Hanımı aşağıya indir!" Demiştim.
Mert hızlıca Nilüfer Hanım'ı aşağıya indirdiğinde ben hâla Almila'nın gözlerini kapatıyordum.
Almila "çekil Barın!" Derken Beril tam Almila'ya yönelecekti ki durdurmuştum.
Almila, annesinin yüzüne ellerini yerleştirdiğinde "anne..." demişti sessizce.
"Anne aç gözlerini!"
Derin hızlı bir hamle ile Almila'yı ittiğinde "annen olduğu şimdi mi aklına geldi?" Demişti ağlarken.
Beril "Derin!" Derken onu durdurmuştum ve hızlıca yerimden kalkıp Derin'in koluna parmaklarımı geçirerek "sakın!" Demiştim."Sakın bir daha bunu yapma!"
Derin "bırak be!" Derken benden kurtulmuştu ve tekrardan Almila'ya dönmüştü.
"Daha dün kötülemiyor muydun sen bu kadını? Şimdi neden ağlıyorsun söylesene?"
Almila olduğu yerden kalkarken elimle Almila'yı tutmuştum.
Almila bana bakarken "bırak kolumu Barın" demişti ve tüm nefreti ile Derin'e bakmıştı.
Derin'e yaklaşıp yüzüne sert bir tokat indirdiğinde "benimle nasıl bu şekilde konuşabilirsin?" Demişti."Ne olursa olsun o benim annemdi!"
Derin elini yüzünden çekerken "öyle mi?" Demişti."Annen? Ama hiç kızı gibi davranmıyordun Almila? Bir kere bile arayıp sordun mu? Ben cevap vereyim.Hiç sanmıyorum!"
"Annemle benim aramda olan bir şeye burnunu sokma!"
"Annenden nefret ediyordun ya! Nefret ediyordun.Annenle vakit geçirme gibi bir imkanın varken hemde!"
"Annemin yaptıklarından sonra onun yanında kalamazdım ben! Ayrıca ben annemden nefret etmedim! Ben neden nefret ediyordum biliyor musun? Annemden nefret edememekten nefret ediyordum!" Hıçkırıkları odada yankılanmaya başladığında "ben kime ne anlatıyorum ki!" Demişti ve tekrardan annesinin yanına çökmüştü."Lütfen benden gitme anne..." demişti."Lütfen ölme!"
Tekrardan ağlamaya başladığında Beril Almila'nın yanına çökmüştü ve kendine çekerek sıkıca sarılmıştı.
Bakışları Derin'i bulurken sinirle ona bakmıştı ve "dua et seninde acın var!" Demişti."Yoksa sana gününü gösterirdim ben!" Tekrardan Almila ile ilgilenmeye başladığında Derin'e bakmıştım ve "sen dışarı çık!" Demiştim."Sizin için daha iyi olacak."
Derin bir şey söylemeden çıkıp gittiğinde Almila annesinin elini tutmuştu.
Elim Almila'nın elini bulurken eli annesinin parmaklarından kayıp gitmişti.
Hiçbir şey söylemezken "hadi güzelim benim..." demiştim saçına öpücükler kondururken."Hadi kalk."
Almila kafasını iki yana sallarken kollarımı bacaklarına geçirmiştim ve kucağıma almıştım.
Almila'nın kafası omzuma düşerken "anne..." demişti tekrardan.
Almila'nın bu hali canımı yakarken ne yapacağımı düşünmüştüm.
Şimdi ne olacaktı?
Bizi ne bekliyordu?
Almila bu durumla nasıl başa çıkacaktı?
En önemlisi annesi ile bu şekilde ayrıldığı için ne düşünecekti?
Yine ve yeniden hiçlikler ile dolu sorular kafamı işgal ederken tek düşündüğüm gerçek şu an kollarımın arasında baygın olan Almila'ydı.
Bölüm sonu...
Merhaba arkadaşlar! Yeni bir bölüm ile sonunda karşınızdayım.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir.
Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Sizin yorumlarınız benim için kıymetli ve önemli... 🫶🏻
Yeni bir diğer bölüm ile görüşmek üzere...
Kendinize iyi bakın. 🩷
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 71.92k Okunma |
3.02k Oy |
0 Takip |
71 Bölümlü Kitap |