57. Bölüm

Bölüm 56: “Bağ”

Aleyna Ay 🌙
aleynay0

Bazen sığınmak için sıcak bir omuz istersin.

 

Ne kadar kaçmak istesen de bazen sığınacağın omuz her zaman kaçtığın insandadır.

 

Ben kaçmak istiyordum ama; her zaman da kaçmak istediğim insana sığınmak için sanki çaba sarf ediyordum.

 

Olduğum yerde kafamı biraz daha huzur bulduğum yere sabitlerken burnuma gelen hoş bir koku ile iyice yayılmıştım.

 

Üstümde duran ince örtüyü kendime iyice çektiğimde yanağımda hissettiğim sıcak nefes ile gözlerimi aralamıştım.

 

Gözlerimi aralamam ile yeşil gözlerle karşılaştığımda kafamı birden kaldırarak Barın'a dönmüştüm.

 

"Ne oluyor be burada?" Dedim çatallaşmış sesimi umursamazken."Sen neden benim yanımdasın?"

 

Barın garip bir yüz ifadesi ile beni süzdüğünde "pardon da sence ben mi senin yanındayım?" Dedi eliyle koltuğu işaret ederek."Koltukta ilk uyuyan benim ya hani? Hatırlatırım sana! Yani hanımefendi bu soruyu benim sana sormam lazım.Şimdi söyle bana sen neden benim yanımdasın?"

 

Cümlesi ile Barın'dan uzaklaştığımda "hatırlatmasan şaşardım zaten!" Dedim.

"Hem...ben yanında uyumak için gelmemiştim buraya.Sadece Berfu burada olduğu için kızımın yanında durmak adına oturmuştum.İnsanlık hali canım!Ben nereden bileyim uyuyakalacağımı?"

 

"Hıhı..!" Dedi kafasını sallayarak.

"Oturduğun belli.Hatta öyle bir oturmuşsun ki, en son yatak niyetine beni kullanıyordun burada!"

 

"Ne?" Dedim şaşkınlık içinde çıkan yüksek sesle."Ben seni mi yatak niyetine kullanmışım? Yalan atma be! Hem ben seni neden kullanayım ki?"

 

"Evet!" Dedi olduğu yerde doğrularak.

"Kullandın tabii! Hatta öyle bir yatak niyetine kullandın ki..." kolunu kaldırırken yüzünü ekşittiğinde "her yerim tutulmuş be Almila!" Dedi."Resmen hiç acımamışsın bana!"

 

"Ne acıyacağım sana ya! Hem madem omuzun tutuldu, neden uyandırmadın beni? Meraklı değildim sonuçta omzunda uyumaya! Uyandırsan hemen anında kalkardım."

 

"Kıyamadım." Kurduğu cümleyle bakışlarım yeşil gözlerini hedef alırken "o kadar huzurlu ve güzel uyuyordun ki Almila, ben seni uyandırmaya kıyamadım.Hem nasıl uyandırabilirdim ki seni?" Cümlesi ile yutkunduğumda saçımı geriye doğru atıp tekrardan Barın'a bakmıştım."Görende bana değer verdiğini sanacak Barın" dedim alaylı bir gülümseme ile.

 

"Ben sana değer veriyorum zaten Almila ama; sen bunu görmek istemiyorsun.Hatta bana inanmak bile istemiyorsun ve bunun için büyük bir çaba sarf ediyorsun resmen!"

 

"Çünkü içinde olan düşünceleri ben zaten biliyorum Barın.Hemde kanıtlı bir şekilde."

 

"Her gördüğün gerçek olmayabilir Almila.

Bunu da biliyorsundur umarım?"

 

Sustum.Sadece Barın'a baktım.Konu çok farklı yerlere gidiyordu ve ben bunu anlayabiliyordum.Konuyu değiştirmek adına derin bir nefes alıp verdiğim de "bir daha eğer böyle bir durum ile karşı karşıya gelirsen, yani... fark etmeden yakınlaşırsak 'kıyamadım' deme olur mu? Keşke kıyamadığın tek şey bu olsaydı." Olduğum yerden kalktığımda "bu arada yanlış bir düşünceye kapılma sakın.Dediğim gibi Berfu burada olduğu için sadece yanınıza oturmuştum.Niyetim uyumak değildi.Hem Berfu olmasaydı buraya..." fark ettiğim bir detay ile Barın'a baktığımda "Berfu nerede?" Dedim kucağını göstererek.Barın cümlem ile kucağına baktığında birden kalkarak korku ile bana bakmıştı."Berfu benim kucağımdaydı değil mi?" Kafamı evet anlamında sallarken "hatırlamış olman cidden çok iyi bir detay Barın!" Dedim alkış tutarak."Sanki derdimiz hatırlamak ile bitti! Berfu yok be adam! Nerde Berfu?"

 

Barın bana bakıp biraz yaklaştığında "ben nereden bileyim nerede? Asıl sen söyle nerede?"

 

"Asıl ben nerden bileyim Barın? Çocuk senin kucağındaydı!"

 

"Ama sen kolluyordun ya hani çocuğu! Hatta kollamak için omzumda uyudun!" Olduğum yerde sinir kat sayım yükselirken "Sana inanmıyorum Barın ya hâla omuz diyorsun, uyumak diyorsun bana burda.Ya ben peki? Durmuş burada seninle atışıyorum ya! Benim normalde Berfu'nun nerede olduğuna bakmam gerekiyordu ama; sen resmen buraya gelerek ayarlarımı bozdun benim!"

 

Cümlem ile tam Berfu'yu bulmak adına hareket edecekken teyzemin sesiyle ona döndük.Teyzem elinde duran Berfu ile bize bakarken "ya siz beyinsiz misiniz?" Dedi ciddi çıkan sesiyle."Biriniz bebek nerede diyor, diğeriniz de aynısını diyor ama; ne hikmetse hiçbiriniz çocuğu aramaya koyulmuyorsunuz!"

 

"Biz tam koyulacaktık aslında." Barın'ın cümlesi ile kafamı salladığımda "onaylamak hiç istemem teyze biliyorsun beni ama; haklı.Biz Berfu'yu bulmak adına harekete geçmiştik aslında."

 

Teyzem tek kaşını kaldırıp ikimize baktığında "belli..." dedi.Bakışları Barın'ı bulurken "eğer burada yaşayacaksan Barın efendi, bu tavırlara maruz kalmaya hazır ol!"

 

"Hiç sorun değil teyze" dedi Barın birden.

Barın'ın teyze demesi ile bakışlarım onu bulurken "nerden teyzen oluyor senin be?" Dedim."Benim teyzem o!"

 

"Aman..!" Dedi sessizce."Meraklıydım." Ağzım açık kalırken "duydun mu?" Dedim teyzeme dönerek."Ne dedi?"1

 

"Almila..." dedi teyzem uyarı ile çıkan ses tonuyla."Çocuk gibi didişmeyi bırakın da..." Berfu'yu işaret ederek "çocuğunuz ile ilgilenin" dedi."Çocuk sabahtan beri kucağımda ama ikiniz de görmüyorsunuz resmen!"

 

Teyzemin dediği cümle istemsizce hoşuma giderken 'hayır' dedim içten içe.'Bir zahmet bu da hoşuna gitmesin be Almila!'

 

"Ben alayım..." Berfu'ya doğru ilerleyip kucağıma aldığımda "Berfu'nun karnı aç ve altı pis Almila.Bilmem anlatabildim mi?" Teyzemin cümlesi ile kafamı salladığımda "sen Berfu'yu hangi ara aldın?" Dedim.

 

"Sabaha doğru" dedi."Sabah namazına kalmıştım.Bir baktım üçünüz mışıl mışıl uyuyorsunuz.Bende Berfu düşmesin diye aldım ve odama götürdüm."

 

Teyzeme hafifçe yaklaşıp kulağına eğildiğimde "teyze beni neden uyandırmadın?" Dedim."Neden Barın ile bıraktın?"

 

Teyzem bir bana birde Barın'a baktığında "çocuğun omuzunu resmen yastık niyetine kullanıyordun Almila" dedi."Hem ben seni kaldırmaya çalıştım ama..."

 

"Ama...?" Barın imalı imalı bakarken "ama; burası rahat teyze, bırakta uyuyayım dedin!" Teyzemin cümlesi ile Barın güldüğünde "sana söylemiştim!" Dedi.

 

Teyzeme 'aşk olsun' der gibi baktığımda "keşke sessiz söylediğim gibi sessiz söyleseydin be teyzecim!" Dedim sitem ile.

 

Teyzem omuz silkip "ben kahvaltı hazırlayacağım, ne haliniz varsa görün!" Dedi ve olduğu yerden ilerleyerek mutfağa doğru gitti.

 

Barın bana bakarken imalı gülüşlerinden düşüncelerini anlamıştım.

 

Uyku halinde bile olsam, böyle bir cümle kurmam Barın'ın hoşuna gitmişti.

 

"Ne var?" Dedim birden."Neden sırıtıyorsun?"

 

"Hiç..!" Dedi omuz silkerek."Öylesine gülesim geldi." Gülmesini durdurmaya çalışırken "neyse tamam, tamam gülmüyorum.Hadi sen Berfu ile ilgilen." Yanımdan tam geçecekken aklıma gelen fikir ile Barın'ı kolundan tutup gitmesini engellemiştim.

 

Barın bir bana birde kolunu tuttuğum eline bakarken "alıştın bana herhalde" dedi göz kırparak."Bakıyorum da gitmemi bile istemiyorsun."

 

"Sana alıştığım falan yok Barın ama; sen sanırım buraya baya bi adapte olmuşsun.

Hayır, hatta... öyle bir adapte olmuşsun ki gelme nedenini bile unutmuşsun buraya!"

 

"Ne?"

 

"Ne demek 'ne'?" Dedim Barın'ı taklit ederek."Sen buraya hani Berfu için gelmiştin ya! Unuttun mu?"

 

"Unutmadım!" Dedi birden ciddileşerek.

"Kızım için geldim tabii!"

 

"Eee?" Dedim göz kırparak."Nereye o zaman?"

 

"Ne demek 'nereye' ?" Dedi.Benim yaptığım gibi söylediğim kelimeyi taklit etmişti."İçeri gidiyorum.Banyo yapmam lazım."

 

"Hop,hop!" Dedim."Sen iyice yerleştin buraya sanırım! Orası benim odam farkındasındır umarım?"

 

"Farkındayım."

 

"İyi farkında olmana sevindim.Ayrıca banyo falan da yapamazsın bugün.Malum baya yoğun olacaksın."

 

"Yoğun mu?"

 

Kafamı sallarken "yoğun" dedim."Çünkü Barın Bey, bugün Berfu ile sen ilgileneceksin!"

 

"Ne?" Dedi şaşırarak."Ben mi ilgileneceğim?"

 

"Evet, sen ilgileneceksin tabii." Berfu'yu Barın'a doğru uzattığımda elimden almıştı ve bir bana bir de Berfu'ya bakmıştı.

 

Bir bana birde Berfu'ya bakmaya devam ederken "bakma öyle!" Dedim kendine gelmesini sağlayarak."Neden şaşırdın anlamadım ben! Sen değil miydin buraya kızı için gelen? Sendin.Eee..! O zaman neden şaşırıyorsun ki?"

 

"Almila... ben ne anlamışım çocuk bakmaktan?"

 

"Anlarsın, anlarsın.Hem bak ne güzel işte kızını tanımak için sana fırsat sunuyorum.

Hemde seni tanımak için kendime."

 

Barın hafiften gülerken "cidden güzel bir şaka!" Dedi."Bu şakayı çok sevdim ama; yeri ve zamanı hiç değil biliyor musun? O yüzden hadi al Berfu'yu.Hem benim önemli bir görüşmem var." Berfu'yu bana verdiğinde bende hızlıca tekrardan ona vermiştim.Berfu bir benim elimde bir de Barın'ın elinde gezinirken "ya Barın neden bana verip verip duruyorsun çocuğu ya! Yemin ederim çocuğun da beyni yandı ne oluyor diye!" Berfu'yu tekrardan Barın'a verdiğimde "Berfu bugün sana emanet Barın! Şaka falan yapmıyorum yani.Gayet ciddiyim."

 

"Almila ben ne anlamışım çocuk bakmaktan.Hayatımda ilk defa bir çocuk tuttum.O da Berfu!"

 

"Ne güzel işte Barın.Bundan sonra öğrenirsin çocuk bakmayı.Fena mı işte? Hem bakalım nasıl ilgileneceksin Berfu'm ile.Görelim bakalım nasıl bir baba olacaksın!"

 

"İyi..." dedi Berfu'yu kucağında iyice sabitleyerek."Gör bakalım nasıl mükemmel bir baba oluyorum."

 

"Göreceğiz..." dedim kollarımı ön kısmımda bağlarken."Ben şimdi gidiyorum ve tabii ki Berfu'yu sana emanet ediyorum.Ben gelene kadar Berfu'nun altını değiştirip, yedirip uyutman lazım." Tam olduğum yerden ilerleyecekken "ha..! Bu arada bugün günlerden ne?"

 

"Cuma, neden ki?"

 

"Berfu'nun banyo günü.Banyo yapması lazım yani.Onu da halledersin." Tam ağzını açıp bir şey söyleyecekken "sakın teyzemden yardım alabileceğin fikrine kapılma Barın.Tembihleyip öyle gideceğim" dedim.

 

"İyi be!" Dedi birden."Yaparız ne var sanki.Alt tarafı çocuk bakacağım.Ne kadar zor olabilir ki?"

 

Alaycı bir gülümseme dudaklarımda yayılırken "ben kaçtım" dedim elimi sallayarak."Üstümü değiştirip çıkarım."

 

"Sen nereye?" Dedi kaşını havaya kaldırarak.

 

"Sanane" dedim kaşımı Barın'ın yaptığı gibi havaya kaldırırken.

 

Barın bana bakarken aklından ne geçirdiğini anlamak güçtü.

 

"İyi bakalım..." dedi."Git."

 

"Çok sağ ol ya!" Dedim."Sen izin vermeseydin ben ne yapardım?"

 

"Ha, ha! Komik şey!"

 

Barın'a dil çıkartıp odama girdiğimde üstümü değiştirerek çantamı almıştım ve odamdan çıkmıştım.Etrafta kimseyi göremediğim için yavaş haraketler ile Berfu'nun odasına ilerlemiştim.Kapıyı yavaşça açıp içeride Berfu'nun bezini değiştirmek ile uğraşan Barın'ı gördüğümde sessiz olmaya özen göstererek izlemeye başlamıştım.

 

"Burası ön mü oluyor yoksa arka mı?" Bir beze bir de Berfu'ya bakarken "evet kızım cevap bekliyorum" dedi.Yatağa oturup bezin iki yanında duran çıt çıtları açtığında bezi yatağa koymuştu ve Berfu'nun bezini açarak kenara atmıştı.Burnunu kapatırken "sen ne yedin, ne içtin kızım ya? Bu ne koku böyle?" Dedi.Gülmemek için kendimi zorlarken ıslak mendili alıp Berfu'nun altını temizlemişti ve temiz bezi Berfu'nun altına koyarak "bismillah" demişti.

 

Elimi ağzıma kapatıp kendimi gülmemek için biraz daha zorlarken Barın bezin arka kısmını ön tarafa bağlamaya çalışmıştı.

"Eee?" Dedi Berfu'ya bakarken "neden olmuyor ki?"

 

Berfu'ya bakarken konuşamayan bir bebekten onay bekliyor gibiydi.

 

"Sende sanki nasıl cevap vereceksen bana.Durmuş senden onay bekliyorum."Bezi bırakıp kolunu bacağına yerleştirdiğinde "şimdi sen nasıl baba olduğumu sorguluyorsundur hatta.Hatta diyorsun ki kocaman adam nasıl çocuğunu bezleyemiyor."

 

Buruk bir gülümseme dudaklarında oluşurken "ben hayatımda ilk defa çocuk tuttum kızım.O da sensin.Bu yüzden beni bugünlük idare et olur mu? Babayı zor durumda bırakma, ağlama mesela, uyu.Tamam mı?"

 

Gözlerim istemsizce dolarken "evet... şimdi bakalım seni nasıl bezleyeceğim" dedi.

 

Yanağıma akan damlayı silerken ses çıkartarak içeri girmiştim.Barın'ın bakışları beni bulurken "merak etme.Kızımın altını değiştiriyorum." Bezi tam tutacakken Barın'ın elini tutmuştum ve "ben yaparım" demiştim.Barın'ın bakışları elimi bulurken birden elimi çekmiştim.

 

"Gördüm" dedim bezi göstererek.

"Gerçekten büyük bir şaheser oluşturarak değiştirmişsin." Pis olan bezi kapatıp kenara aldığımda "şimdi göstererek Berfu'nun altını değiştireceğim Barın.İyi izle.Çünkü, ben gelene kadar yine altını pisletmiş olacak.Ee o zaman da ben burada olmayacağım."

 

Berfu'yu bana doğru çevirdiğimde "bak..." dedim bezi elimde tutarak."Bu kanat kısmı arka tarafa gelecek, ön tarafa değil.Anladın mı?" Barın bana saf saf bakarken "anladım" dedi."O kadarını da biliyorum." Kafamı iki yana sallarken "belli..." dedim.Berfu'yu bacaklarından hafifçe kaldırıp bezi yerleştirdiğimde "Şimdi, ön kısmı göbek kısmına kadar getiriyorsun ve çıt çıtları açarak bu şekilde yapıştırıyorsun.

Tamam mı?"

 

Kafasını sallarken "tamam, anladım" dedi.

 

"İnşallah anlamışsındır" dedim.

Olduğum yerden kalkarken "sana bu kadar yardım yeter.Devamı sende."

 

"Tamam devamını zaten ben hallederim.

Devamı ne kadar zor olabilir ki?"

 

"Yani, şu gördüğüm manzaradan sonra pek ümitli değilim ama... neyse artık göreceğiz."

 

Yatakta duran bezi alıp dışarı çıktığımda dışarıdaki çöpe atarak ellerimi yıkamıştım ve tekrardan odaya geri dönmüştüm.

 

Yatakta oturan Berfu'yu öptüğümde "babaya iyi bak kızım olur mu?" Dedim gülerek."Yani, seni ona emanet edemem ama; sana onu emanet edebilirim.Eminim daha çok becerirsin bu işi."

 

Barın kaşını kaldırıp bana bakarken "kızımın karnını doyurmayı unutma" dedim.

 

Olduğum yerden odadan çıkmak için haraket ettiğimde "Kızımızın karnını doyurmayı unutmam Almila merak etme" dedi ima dolu sesiyle.

 

Hiçbir şey söylemeden odadan çıktığımda mutfakta kahvaltı hazırlayan teyzemin yanına gitmiştim.

 

"Nereye böyle?" Dedi beni süzerek.

 

"Cüneyt'in yanına gideceğim teyze.Bir geçmiş olsun dilemek için."

 

"Neden?" Dedi bana dönerek."Kötü bir şey mi oldu?"

 

Teyzeme söyleme fırsatı bulamadığım gibi gerçeği pat diye nasıl söyleyeceğimi düşünmüştüm.

 

Teyzem bana bakarken "söyleyecek misin artık Almila?" Dedi."Cüneyt'e ne oldu?"

 

"Teyze, Beril'e gittiğin günün sabahı Cüneyt buraya gelmişti."

 

"Eee?"

 

"Ee'si işte Barın'da dışarıdaydı Cüneyt'i burada görünce öküz gibi içeri daldı ve Cüneyt'i hastanelik etti."

 

"Ne?" Sesi yüksek çıkarken gözlerimi refleks ile yummuştum."Ne demek hastanelik etti Almila? Cüneyt nasıl iyi mi şu an?"

 

"İyi teyze..." dedim sakin olması için."Bir şeyi yok.Şu an evde dinleniyor."

 

"Bende geliyorum." Olduğu yerden ilerlemek için birden hareket ettiğinde "teyze" dedim kolundan tutarak."Allah aşkına ya sakin olur musun biraz! Cüneyt iyi merak etme! Hem bak bende yanına gidiyorum.Ben sana gittikten sonra haber veririm gerçekten."

 

"Ya Almila bu Barın'ın derdi ne ya? Ne yapmaya çalışıyor? Barın iki sene önce seni paramparça ettiğinde Cüneyt topladı seni.

Eğer sen şu an burada bizim yanımızdaysan bu Cüneyt sayesinde!"

 

"Biliyorum teyzem, biliyorum." Teyzemin kolundan tutup sakin olmasını sağlarken "bak teyze Cüneyt gerçekten iyi.Sana yalan söylemiyorum.Hem bak ben gidiyorum işte yanına.Sen düşünme Cüneyt'i olur mu?"

 

Teyzem kafasını sallarken "Bu arada... Berfu ile bugün sen ilgilenmeyeceksin tamam mı?" Dedim.

 

Teyzem 'nasıl yani?' Der gibi bana baktığında "Berfu ile bugün Barın ilgilenecek" dedim sakince.

 

"Ne, ne, ne..?" Teyzemin üst üste bağırması ile kulaklarımı kapattığımda "teyze kulağım gitti ya!" Dedim."Ne yapıyorsun?"

 

"Asıl sen ne yapıyorsun?" Dedi."Ne demek Berfu ile Barın ilgilenecek?"

 

"Ya teyze hemen sinirlenme ya.Ben Barın'ı deniyorum sadece o kadar."

 

"Ben Barın'ı deniyorum da ne demek Almila!Bu çocuk denek mi? Normal emanet etsen neyse de.Deniyorum ne kızım ya!"

 

"Teyze kızım denek değil tabii ki!"

 

"Ee! O zaman?"

 

"Ya teyze Berfu için geldiğini söyleyip duruyor.Bende denemek istedim Berfu için mi burada kalmak istiyor yoksa..."

 

"Senin için mi?"

 

Bakışlarım teyzemi bulurken "hayır tabii ki o yüzden değil."

 

"Ne o zaman?"

 

"Gerçekten kızı için mi burada kalmak istiyor yoksa hâla intikam peşinde mi bunu öğrenmek istiyorum teyze."

 

"Bunu Barın'ı yakınında tutarak mı öğreneceksin?"

 

"Barın'ı yakınımda tutmuyorum teyze."

 

"Ama Berfu'nun yakınında tutuyorsun değil mi?" Teyzem elindeki malzemeler ile ilgilenmeyi bırakıp bana döndüğünde "bak kızım..." dedi.Bakışlarım teyzemi bulurken "sen kabul etsen de etmesen de aranızda bir bağ var.Bu bağ ise Berfu.Sen ne kadar kendinden uzak tutup Berfu'ya yaklaştırsan da unutma o bağda sende varsın.Biliyorum, çok acılar yaşadın.Hepsi de Barın yüzünden oldu.Bunun da farkındayım ama; farkında olmamız gereken bir şey daha var o da Berfu'nun içinde olacağı durum.O daha küçük şu an hiçbir şey anlamayabilir ama; ileride bir şeyleri anlamaya başladığında bu onu olumsuz etkileyecek.Berfu, baba sıcaklığını aldığı an Barın'ın intikam aldığını hissedersen ve onu Berfu'dan uzaklaştırırsan küçükte olsa bu durum onu nasıl etkileyecek az çok tahmin edebilirsin.

Sen Berfu'yu Barın'a, Barın'ı ise Berfu'ya alıştırdığında o bağı koparman imkansız olur.Bu yüzden attığın adımları iyi değerlendir ve ona göre haraket et olur mu? Bu da sana teyze tavsiyesi olsun."

 

Teyzem yanağıma öpücük kondurup geri çekildiğinde "ne kadar Barın'ı sevmesem de hatta sana çektirdiği acı için ondan nefret bile etsem unutma ki annelik duygusu kadar babalık duygusu da derindir.Eğer Barın seni ilk gördüğü andan beri kızın için çabalıyorsa demek ki gerçekten içinde sevgi var.Sen ne kadar bunu görmek istemesen de, kaçmaya çalışsan da..." elini kalbime getirip durmuştu."Kalbin bunu çok iyi biliyor Almila" dedi."Barın'ın gözlerindeki o babalık duygusunu görüyor."

 

Elini kalbimden çektiğinde "aklına intikam duygusu kurcalayabilir Almila.Bu gayet doğal.Ama gözlemlediğim kadarıyla Barın, Berfu üzerinden intikam alacak birine benzemiyor."

 

"O zaman neden burada teyze? Madem intikam için değil, neden burada? Ben sadece Berfu için burada kaldığını sanmıyorum teyze.Madem içinde intikam duygusu olmayacaktı neden zamanında böyle bir işe kalkıştı ki? Benim aklım bunu almıyor."

 

"Belki senin içinde..."

 

"Hayır teyze!" Dedim sesim hafif yüksek çıkarken."Benim için geldiğini sanmıyorum buraya."

 

"Hemen ani kararlar verme güzel kızım olur mu? Bekle, bekle ve gör.Zaman her sırrı çözer, zaman iyileştirir."

 

Teyzeme yaklaşıp sarıldığımda "iyi ki hayatımdasın teyze" dedim."İyi ki..."

 

"Sende iyiki buradasın, benimlesin."

 

Teyzemden ayrılıp saçımı düzelttiğimde "neyse teyze ben gideyim artık." Teyzem kafasını salladığında "haber ver kesin bana" dedi.

 

Teyzeme "tamam" diyerek yanından ayrıldığımda evden çıkarak arabaya doğru ilerlemiştim ve arabaya yerleşerek sürmeye başlamıştım.

 

Hafif bir şarkı eşliğinde Cüneyt'in kaldığı eve vardığımda arabadan inerek eve gelmiştim ve kapıyı çalarak açılmasını beklemiştim.Birkaç defa çalmama rağmen açılmayınca aklıma unuttuğum anahtar gelince yan tarafta duran çiçeğin içinde bulunan yedek anahtarı alarak içeri girmiştim.

 

"Cüneyt!" Demiştim hafif yüksek çıkan sesimle.

 

"Buradayım Almila! Kusura bakma lütfen kapıyı açamadım." Oturma odasından gelen sesi duymam ile o yöne doğru ilerlediğimde koltukta uzanan Cüneyt'i görmemle koltuğa doğru ilerleyip tam karşısındaki yeri almıştım.

 

Yüzüne dikkatlice bakarken mosmor olmuş yanağı ve patlaşmış dudağıyla çok kötü görünüyordu."İyi misin?" Dedim saçma bir soru yönelterek.

 

"O kadar mı kötü görünüyorum ya!" Dalgayla karışık kurduğu cümle ile doğrulmaya çalıştığında canı yanmıştı.

"Dikkatli ol..." dedim kolundan tutarak.

 

Arkasında duran yastığa iyice yerleşmesini sağlarken sağa sola bakmıştım."Bir şey mi oldu?" Dedi bana bakarak."Neden bakınıyorsun?"

 

"Yardımcın nerede?" Bakışlarım Cüneyt'i bulduğunda o da bana bakmıştı."Annesi hastaymış.İzin istedi bende verdim."

 

"Zaten haraket bile edemiyorsun Cüneyt! Başka birisini neden çağırmadın ki?"

 

"Aslında birkaç yeri aradım ama..."

 

Kafamı iki yana sallarken "ne zaman gitti peki?" Dedim.

 

"Dün akşam."

 

"Dün akşam mı?" Dedim sinirlenerek.

"Cüneyt madem dün akşam gitti neden bana haber vermedin.Dün akşamdan beri tek başına ne yaptın evde?"

 

"Bir şey yapmadın.Bilgisayar üzerinden işlerimi hallettim."

 

"Peki yemek yedin mi?" Cevap vermesini bile beklemezken "hayır tabii ki de!" Üstümde bulunan çantayı ve ceketi çıkartıp kenara koyduğumda "ne yapıyorsun?" Dedi.

 

"Yemek yapacağım Cüneyt.Dün akşamdan beri evde kimse yoktu açıkmışsındır.Hem kullanman gereken ilaçlarda vardır illaki.Aç karnına içemezsin onları."

 

"Almila hiç zahmet etme gerçekten.Hem söylerim ben dışarıdan bir şeyler."

 

"Dışarıdan olmaz Cüneyt.Ben hemen yaparım çorba.Hem bunu arkadaşına çok görmezsin herhalde."

 

Kafasını sallarken "peki" dedi.

 

Cüneyt'in yanından ayrılıp mutfağa doğru ilerlediğimde içeri girerek elimi yıkamıştım ve dolaplardan çorba için malzeme bularak yapmaya başlamıştım.

 

Kısa sürecek bir çorba olarak şehriye çorbası yaptığımda hemen hazırlayarak kaseye koymuştum ve tepsiye yerleştirerek oturma odasına doğru yol almıştım.

 

Oturma odasına girmem ile Cüneyt bana baktığında "cidden hiç gerek yoktu Almila.Neden zahmet ettin ki?" Dedi.

 

Oflayıp tam Cüneyt'in karşısına oturduğumda "çok konuşuyorsun Cüneyt" dedim."Konuştukların da boşuna bu arada.Bunu da bilmeni isterim."

 

Cüneyt gülerek tepsiyi işaret ettiğinde "çorbamı alabilir miyim artık?" Dedi.

"Soğumadan içmek isterim."

 

Önümde duran tepsiyi bacaklarına sabitlediğimde "yiyebilecek misin peki?" Dedim."Yardımcı olabilirim."

 

"Hiç gerek yok Almila." Tepsinin içindeki çatalı alıp çorbaya götürdüğünde haraket ederken zorlanmıştı.Hiçbir şey demeden izlemeye devam ettiğimde tekrardan kolundan dolayı zorlandığını ve bu yüzden yiyemediğini anlamıştım.

 

Cüneyt'in bacaklarında bulunan tepsiyi alıp bacaklarıma sabitlediğimde Cüneyt şaşırarak bana bakmıştı.

 

"Lütfen Cüneyt..." dedim konuşmasına fırsat vermeden."Ben yedireceğim sana.O yüzden boşuna ağzını yorma derim."

 

"Ama Almila..."

 

"Cüneyt... bak zaten yeterince Barın yüzünden acı çektin.Hem bu acının bir diğer sorumlusu da benim.Bu yüzden vicdan azabı çekiyorum.Lütfen sende böyle yaparak beni daha da üzme.Bırakta yedireyim."

 

"Almila neden vicdan azabı çekiyorsun ki? Senin hiçbir suçun yok."

 

"Eğer ben hayatında olmasaydım, Barın seni bu hâle getirmezdi.Arkadaşlığımızın böyle sonuçları olacağını bilmiyordum bu yüzden çok özür dilerim senden."

 

"Hayır, hayır...!" Kafasını iki yana sallarken olduğu yerden biraz daha doğrulmaya çalışmıştı."Almila bak sakın kendini suçlama olur mu? Benim bu duruma gelmem ile senin hiçbir alakan yok.Bu tamamen Barın'ın saçma sapan düşünceleri ile ortaya çıkan bir durum." Elini elime hafifçe koyduğunda bakışlarım Cüneyt'e değmişti.

"Ben dünyanın en şanslı insanı hissediyorum kendimi.Çünkü, senin gibi iyi bir insan, iyi bir arkadaş ile tanıştım.Eğer sen sürekli kendini suçlarsan ben çok üzülürüm.O yüzden lütfen artık böyle yapma."

 

Elimi Cüneyt'in elinden çekerken kaşığa çorbayı doldurarak Cüneyt'e uzatmıştım.

"Hadi al..." Dedim konuyu kapatarak "iç."

 

Cüneyt kaşığa uzanıp bir yudum aldığında "ellerine sağlık" dedi."Çorba çok güzel olmuş."

 

"Afiyet olsun... kısa zamanda anca bu kadar."

 

Tam tekrardan dolu olan kaşığı Cüneyt'e uzatacakken kapı zilinin çalması ile kaşığı kasenin içine geri koymuştum.

 

"Acaba kim geldi?" Cüneyt 'bilmiyorum' der gibi kafasını salladığında içinden geçen kişinin olmaması için dua etmiştim.

 

Olduğum yerden kalkıp masanın üzerine tepsiyi koyduğumda kapıya doğru ilerlemeye başlamıştım.Her bir adımımda zil ısrarla çalarken kapının deliğinden bakma gereksiniminde bile bulunmayarak açtığımda karşımda duran Barın'ı görmüştüm.

 

Kaşlarım çatık bir şekilde Barın'a baktığımda "hayırdır?" Dedim.

 

Barın'da benim gibi kaşını havaya kaldırdığında "asıl sen hayırdır?" Dedi."Ne işin var burda?"

 

Bakışlarım dikkatlice Barın'ı bulduğunda "sanane!" Dedim."Hem benim kızım nerede? Kızımı sana emanet etmedim mi ben?"

 

"Ettin."

 

"Eee? O zaman..." elimle Barın'ın boş olan ellerini gösterdiğimde "hani kızım?" Dedim.

 

"Kızımız..." dedi kelimeyi bastırarak.

"Teyzende."

 

"Neden teyzemde?" Dedim bende onu gibi kelimeyi bastırarak."Ben kızımı sana emanet etmedin mi Barın?"

 

"Kızımızı..." dedi tekrardan bastırarak.

"Bana hâla emanet zaten.Sadece geçici bir süreliğine bende teyzene emanet ettim.Senin bana ettiğin gibi..."

 

"Hıhı.. belli!"

 

"Her neyse..." birden içeri girip salona doğru ilerlemeye başladığında peşinden giderek kolunu tutmuştum.

 

"Ne yapıyorsun sen Barın?" Dedim kendime doğru çevirerek.

 

"İçeri geçiyorum Almila."

 

Gözlerimi devirirken "başıma bela mısın be adam! Görüyorum içeri girdiğini zaten ama ben neden girdiğini soruyorum."

 

"Cüneyt hastaneden çıkmadı mı?" Kendi cevabını kendi verdiğinde "çıktı" dedi.

 

"Peki evine gelmedi mi?" Benim cevap vermemi bile beklemezken "geldi" dedi.

 

"Ee sen hasta ziyaretine gelmedin mi buraya?" Tekrardan kendi cevap verirken "öyle olduğunu varsayarak geldin diyorum" dedi.

 

Garip garip Barın'a bakarken "bende geldim işte Almila." Elimi alnıma hafifçe vurduğumda "hasta ziyareti sonuçta önemli bir iş değil mi?" Dedi.

 

"Barın sen dağdan inme misin?" Kafasını iki yana sallarken "bence dağdan inmesin.

Çünkü, eğer olmasaydın komalık ettiğin bir adamı ziyarete gelmezdin!"

 

"Ama cidden çok ayıp Almila.Böyle dağdan inme falan hiç yakışmıyor sana.Birde dağ ayısı de tam olsun!"

 

"Dağ ayısı olduğunu bilmen ne hoş bir şey!"

 

"Ama cidden ayıp oluyor Almila, kırılıyorum bak!"

 

Gözlerimi yukarı doğru çevirirken "Allah'ım sayıyla falan mı veriyorsun bunları bana?" dedim.Barın bana bakarken olduğu yerden hızlıca ilerleyip tamamen odaya girmişti.

 

Cüneyt, Barın'ın odaya girmesi ile ona baktığında "senin burada ne işin var?" Dedi.

Cüneyt'e baktığımda gözlerimde olan özür dileklerini görmesini istemiştim.

 

"Hasta ziyaretine geldim" dedi Barın Cüneyt'in hemen yanı başına oturarak.

 

"Hangi hakla?" Dedi Cüneyt sinirle.

 

Barın alaylı bir gülümseme ile Cüneyt'e baktığında bakışları beni bulmuştu.

"Eskiden kılıç hakkı vardı bilir misin Almila?" Ne dediğini anlamak istercesine Barın'a baktığımda cümlesine kaldığı yerden Cüneyt'e bakarak devam etmişti.

"Bende şimdi yumruk hakkımı kullandım ve kendi eserime bakmaya geldim." Gözlerimi devirerek Barın'a baktığımda o da bana bakmıştı."Sol profilden iyi gitmiş ama değil mi Almila?" Gurur verici bir yüz ifadesi takınırken elimi dudaklarıma götürüp susması için işaret vermiştim.

Barın omuz silkerek Cüneyt'e baktığında "Sonuçta sanatçı eserini görme hakkına sahip.Bunun için de hak iddea etmemeli bence değil mi?"

 

Cüneyt olduğu yerden sinirle doğrulmaya çalışırken "yo, yo..!" Dedi Barın."Rahatsız olma lütfen.Ben burda gayet rahatım."

 

"Barın..." dedim dişlerimin arasında sessizce konuşurken."Ordan kalkar mısın artık? Adamı iki büklüm ettin resmen koltukta!"

 

Barın bir bana bir de Cüneyt'e baktığında "rahatsız olsa derdi Almila" dedi ciddi bir yüz ifadesi ile.Bakışları masanın üzerinde bulunan tepsiye kaydığında "yemek mi yiyordun?" Dedi Cüneyt'e bakarken."Benim yüzümden yarım kaldı." Tepsiyi masadan alıp bacaklarına yerleştirdiğinde "Hadi Almila'nın görevini ben üstleneyim."

 

"Ne yapıyorsun sen Barın?" Dedim.

 

Her ne yapıyorsa buna son vermesini istiyordum.

 

Barın bana baktığında "yemek yediriyorum Almila görmüyor musun?" Dedi."Hem sonuçta bu şaheseri..." bakışları tekrardan beni bulurken " yani...Cüneyt'i ben bu hale getirdim sonuçta."

 

"Bunu bilmen güzel!"

 

"İşte Almila! Bende bunu bildiğim için üzülüyorum ve vicdan azabı çekiyorum ve bu vicdan azabını götürmek içinde Cüneyt'e ben yedirmek istiyorum."

 

"Gerek yok!" Cüneyt'in sinirli çıkan ses ile Barın ona dönmüştü."Sanırım tekrardan dayak yemek istiyorsun Cüneyt?"

 

"Barın!" Dedim uyarı olarak çıkan sesimle.

 

"Bu şakaydı." Kasenin içinde duran kaşığı alıp Cüneyt'e uzattığında "iç!" Dedi.Cüneyt dudaklarını aralamazken "iç!" Dedi tekrardan.

 

Cüneyt ilk başta sabır istercesine kafasını yan çevirmişti ve sonra tekrardan Barın'a bakmıştı.

 

İkisi arasındaki gerginliği iliklerime kadar hissettiğimde "Almila'nın elinden gayet güzel içiyordun ama Cüneyt" dedi.

 

Sesindeki sinir adeta biraz sonra olacaklarını habercisi gibiydi.

 

Cüneyt elini yumruk yaparken "içmeyeceğim" dedi."Çek o kaşığı."

 

Barın bana baktığında "içmeyecekmiş" dedi.Elinde duran kaşığı tekrardan Cüneyt'in ağzına götürdüğünde elini kaldırıp Barın'ın eline çarpmıştı.

 

Barın sinirle bana döndüğünde kafamı iki yana bir şey yapmaması için sallarken "kaşınıyor ama!" Dedi.

 

"Kaşısana hadi!"

 

Cüneyt'in cümlesi ile dudağımı iki dişimin arasına aldığımda Barın tepsiyi masaya geri bırakarak içinde duran kaşığı alarak Cüneyt'e uzatmıştı."Hadi iç!" Dedi sinirle.

"Yoksa bu kaşığı götüne sokarım senin!"

 

Barın'ın cümlesi ile Cüneyt olduğu yerden aniden kalkıp ona yumruk attığında bağırarak yanlarına gitmiştim.Elimi Barın'ın omzuna attığımda "sakın yapma Barın!" Dedim.

 

Barın omzumda duran elimi eli ile kenara ittiğinde "ecelin benim elimden olsun istiyorsun yani öyle mi?" Dedi Cüneyt'e bakarak.Kafamı iki yana sallarken "ee o zaman bu istediğini yapmak benim için bir şereftir! Hadi Cüneyt sağ profilden de bir poz ver!" Cümlesini bitirmesi ile Cüneyt'e yumruk attığında "Barın!" Dedim durdurmaya çalışarak "yapma!"

 

Barın'ı elinden tutup Cüneyt'e vurmasını engellemeye çalıştığımda "bir daha Almila'nın elinden su bile içmeyeceksin lan duydun mu beni?" Dedi."Eğer bir daha seni Almila'nın yakınında görürsem ecelin olurum senin! Seni öyle bir döverim ki bu halini arar olursun.Bütün iyi doktorlar gelse yine de o yüzünü toparlayamaz!"

 

"Almila istemediği sürece ondan uzak durmayacağım! Ne yaparsan yap beni Almila'dan uzaklaştıramayacaksın!"

 

Cüneyt'in cümlesi garibime gitse bile ortamın verdiği gerginlikten dolayı hiçbir şey söylememiştim.

 

"Kaşınıyorsun bak! Ama biliyor musun bende çok güzel kaşırım!" Tam tekrardan Cüneyt'e vurmak için harakete geçtiğinde "Barın!" Dedim tüm gücümle bağırarak.

"Yeter artık dur!" Barın'ın yumruğu havada kalırken bakışları beni bulmuştu."Lütfen..." dedim gözlerinin içine bakarak."Lütfen dur." Barın elini yavaşça indirip Cüneyt'e baktığında "bu sefer seni bırakıyorum!" Dedi."Otur, kalk sevdiğim kadına dua et! Çünkü, o olmasaydı şu an tanınmıyor halde olurdun!"

 

Barın'ın cümlesi ile donup kalırken tek baktığım kişi Barın olmuştu.Kurduğu cümle beynimde yankılanırken koltuğun üzerinde bulunan çantamı ve ceketi elime tutuşturmuştu ve elimden tutarak beni dışarı çıkarmıştı.

 

Hiçbir şey söylemeden Barın'la ilerlerken birden durmuştu ve bana bakmıştı.

 

Bakışlarım istemsizce gözlerine değerken "kafana taş falan mı düştü Almila? Neden sessiz sedasız benimle geliyorsun?" Dedi.

 

Barın'ın cümlesi ile kendime gelirken Barın'ın eline kenetlenmiş olan elimi hızlıca çekerek sinirle Barın'a bakmıştım.

 

Barın bana 'ne var?' Der gibi bakmaya başladığında "içeride yaptığın şeyin farkındasın değil mi?" Dedim.

 

"Evet, farkındayım."

 

"Farkında olman ne hoş ya!" Dedim birden bağırırken."Adamı öldürmeye and içtin herhalde?"

 

"And içmedim ama sayende o da olacak!"

 

"Ben ne yaptım be?"

 

"Ne mi yaptın?" Dedi şaşırarak."Almila, sen resmen Cüneyt'i idama götüren suç gibisin!"

 

"Hadi be ordan! İdama götüren suçmuş."

 

"Aynen öyle küçük hanım! Cellatı da benim!"

 

"Ay! Bayılacağım şimdi ya! Cellatmış da bilmem ne bilmem ne.Senin cellatlığından

ne olur acaba?"

 

"İçerideki bir gün tahtalı köyü boylayınca görürsün cellatlığımı!"

 

Barın'a cevap vermek içim tam ağzımı açacaktım ki bulunduğumuz yer aklıma gelince birden sustum."Yeri değil Barın.Seninle evde hesaplaşacağız!" Dedim ve sinirle kendi arabama ilerleyerek içine binip oturdum.Gözlerimi tam karşımda arabanın içinde bulunan Barın'a diktiğimde "sevdiğim kadın..." dedim sessizce."Benim için sevdiğim kadın dedin." Kalbimin hızlı hızlı atıyor olması hoşuma gitmezken bana bakan Barın'ı umursamadan arabayı çalıştırarak sürmeye başlamıştım.

 

Sürekli Barın'ın söylediği cümle beynimi işgal ederken ne zaman eve geldiğimi bile anlamamıştım.

 

Arabayı evin önüne park edip indiğimde tekrardan Barın ile karşılaşmıştım.

Diyeceklerimi kafamda tam olarak oturturken Barın'a doğru ilerlemiştim ve kolundan tutarak hiçbir şey söylemeden yürümeye başlamıştım.Evin kapısının önüne geldiğimde kapı zilini çalarak teyzemin açmasını beklemiştim.Çok kısa bir süre içersinde kapı açıldığında teyzem bir bana bir de Barın'ın kolunu tutan elime kaymıştı.

Tam bir şey söyleyecekken "çekil teyze!" Dedim.Teyzem önümüzden çekilip içeri girmemiz için müsade verdiğinde Barın'la birlikte içeri girmiştim ve kendi odama doğru ilerlemiştim.Odamdan içeri girip kapıyı kapattığımda Barın'ın kolunu bırakarak yeşil gözlerine bakmıştım.

 

Barın ne olduğunu anlamaya çalışırken "sana sadece soru soracağım Barın!" Dedim."Ve sende sorularıma dürüstçe cevap vereceksin."

 

Her ne yaparsam yapayım bir gün hesaplaşma günümüz tam anlamıyla gelecekti.Ne kadar istemesem de, ne kadar kaçmak için çaba sarf etsem de 'neden?' Diye soracaktım.Gözlerinin içine bakarak hesap soracaktım.

 

"Bu zamana kadar her zaman gerçeklerden kaçtım Barın.Çünkü, daha fazla acı çekmek istemedim.Neden biliyor musun? Çünkü benim artık dayanacak gücüm kalmadı."

 

Elimle yanağıma akan yaşı sildiğimde "ama bu sefer kaçmayacağım.Çünkü, ne kadar kaçarsam yalanlarına o kadar kanıyorum.

Çünkü, gerçekleri sana sormadığım için profesyonelce yalan konuşmaya devam ediyorsun.Çünkü..." durdum."O kadar çok çünkü var ki Barın..."

 

"Almila..."

 

"Bana bir şey söyleme Barın.Sadece sorduğum sorulara cevap ver o kadar!"

 

"Vereceğim Almila.Sorduğun tüm sorulara cevap vereceğim ama burada değil."

 

"Nerede peki?"

 

"İstanbul'da.Seni ilk kaçırdığım o evde."

 

Barın'ın söylediği şeyi algılamaya çalışırken "ben oraya gitmem!" Dedim.

 

"Sorularının cevabı orada ama Almila."

 

Bakışlarım Barın'ı bulurken "bir şartla gelirim" dedim.

 

"Ne şartı?"

 

"Eğer anlattıkların beni tatmin etmezse ve seni haksız bulursam bu eve yarın beraber dönmeyeceğiz.Hiçbir şey konuşmamış gibi davranarak birbirimizden uzaklaşacağız.İki yabancı gibi olacağız."

 

"Peki, anlattıklarımı haklı bulursan, tatmin olursan, o zaman ne yapacaksın?"

 

Sustum.

 

Ne yapacaktım? Barın'a bir şans mı verecektim yoksa her şeye rağmen sırtımı mı dönecektim?

 

Hiçbir şey söylemezken Barın yavaşça bana doğru ilerlemişti ve elini kaldırarak yüzümü avuçları arasına almıştı.

 

Bakışlarım dolu dolu olan yeşil gözlerini bulduğunda "o zaman ne olacak?" Dedi.

 

"Bilmiyorum..." sesim hiçliğe karışırken Barın çenemi tutarak yüzümüzü birbirine yakınlaştırdı.

 

"Bilmiyorum deme Almila.Çünkü, bu bana yapılan en büyük haksızlık olur."

 

"Barın şu an sana ne dememi bekliyorsun ki?"

 

"Eğer bana hak verirsen beni affedeceğini söyle! Bana sadece bunu söyle.Çünkü, uzun zamandır tek istediğim şey bu."

 

"Barın... bilmiyorum.O an ne yaparım bilmiyorum.Seni affedebilir miyim bilmiyorum!"

 

Sessiz çığlıklarım duvarlarda yankılanırken, Barın elini yüzümden çekerek belime sabitlemişti.Bu beni istemsizce heyecanlandırırken gözlerimi yummuştum.

Dudağını kulağıma doğru getirip sıcak nefesini verdiğinde "affedeceksin" dedi.

 

Yummuş olduğum gözlerimi açtığımda "affedeceksin Almila.Bunu çok iyi biliyorum" dedi.

 

Dudağını dudaklarıma yaklaştırdığında hiçbir şey yapmamıştım, yapamamıştım.

 

Ne olursa olsun beni etkisi altına alıyordu.

Ne kadar çabalasam da, ona karşı koyamıyordum.

 

"Hatta..." dudağı iyice dudağıma yaklaştığında "bu iki yıl için pişman bile olacaksın." Dudakları dudaklarıma değdiğinde eli belimdeki yerini çoktan almıştı.Dudakları dudaklarıma değerken "seni seviyorum" dedi."Hemde hiçkimseyi sevmediğim kadar çok seviyorum." Söylediği iki kelime beynimi işgal ederken dudakları her konuşmasında dudaklarımı hedef alıyordu.

 

"Barın..." dedim dudaklarım dudağına iyice değerken.

 

Neden böyle olduğunu anlamıyordum.

Normalde çekilip tokat atmam gerekirken ben hiçbir şey yapmadan duruyordum ve hatta Barın'ın bir hamle yapmasını bekliyordum.

 

Bu şekilde ne kadar durduğumuzu bile anlayamazken Barın birden çekilerek beni bırakmıştı.

 

Beni bırakması ile etkisinden çıktığımda "Sana, seni ben öpmeyeceğim Almila ama sen beni bir gün kendi isteğin ile öpeceksin ve ben o anı sabırsızlıkla bekleyeceğim demiştim hatırlıyor musun?"

 

Bu cümleyi söylediği o gün aklıma geldiğinde Barın'a baktım."Seni ben öpmeyeceğim Almila.Sen eğer kendin istersen beni öpeceksin." Bana yaklaşıp yanağıma elini koyduğunda "her ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın sana yaklaştığımda duyguların ve düşüncelerin birbirine karışıyor Almila ve ben bunu istemiyorum.Beni duygu karışıklığı ile öpmeni istemiyorum.Ben, beni kendi isteğinle öpmeni istiyorum."

 

Dudaklarını boynuma doğru getirip küçük bir öpücük kondurduğunda dudaklarındaki ve nefesindeki sıcaklık beni ürkütmüştü.

 

Burnu boynuma değerken tekrardan geri çekilmişti ve bir şey dememi bile beklemeden odadan çıkıp gitmişti.

 

Barın'ın gitmesi ile yanağıma akan yaşı silmiştim ve çekip gittiği kapıya bakmıştım.

 

"Umarım yarın benim için bir pişmanlık olmazsın Barın.Çünkü, bunu istemiyorum.

Bir kere daha senin adına bir pişmanlık duymak istemiyorum!"

 

Yatağıma doğru ilerleyip oturduğumda yarının bir an önce gelmesi için dua ettim.

 

En çokta kalbimin bir kez daha kırılmaması için ettim.

 

Bölüm sonu...

 

Farkındayım kısa bir bölüm oldu ama umarım bölümü beğenmişsinizdir. 🤍

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. 🤍

 

Hepinizi seviyorum.

 

Yeni bölüm ile görüşmek üzere... kendinize iyi bakın. 🤍

 

Bu arada sizce Almila bir dahaki bölümde olan yüzleşmeden sonra Barın'ı affedecek mi? Yorumlarınızı bekliyorum.

Bölüm : 23.09.2024 21:38 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Aleyna Ay 🌙 / Mübrem: Vazgeçilmez / Bölüm 56: “Bağ”
Aleyna Ay 🌙
Mübrem: Vazgeçilmez

52.97k Okunma

2.31k Oy

0 Takip
71
Bölümlü Kitap
Bölüm 1: “İlk Karşılaşma”Bölüm 2: “Korku”Bölüm 3: “Kaçırılma”Bölüm 4: “Yeşil Gözlü Adam”Bölüm 5: “Cevabı Olmayan Sorular”Bölüm 6: “Plan”Bölüm 7: “Acı”Bölüm 8:”Korku”Bölüm 9: ”Sığınak”Bölüm 10: “Öpücük”Bölüm 11: “Saldırı”Bölüm 12: “Yardım”Bölüm 13: “Hüzün”Bölüm 14: “Ayrılık”Bölüm 15: “Hesaplaşma”Bölüm 16: “Hayal”Bölüm 17: “Nefret”Bölüm 18: “Barın”Bölüm 19: “Kabus”Bölüm 20: “Şapkalı Adam”Bölüm 21: “Kıskançlık”Bölüm 22: “Yakınlaşma”Bölüm 23: “Hisler”Bölüm 24: “Acı”Bölüm 25: “Gerçekler”Bölüm 26: “Mektup”Bölüm 27: “Şüphe”Bölüm 28: “Vicdan Azabı”Bölüm 29: “Vuslat”Bölüm 30: “Yıkım”Bölüm 31: “Kırgınlık”Bölüm 32: “Yalnız”Bölüm 33: “Hasta”Bölüm 34: “Öfke”Bölüm 35: “Hastahane”Bölüm 36: “Kötü”Bölüm 37: “Silah”Bölüm 38: “Tercih”Bölüm 39: “Kurtuluş”Bölüm 40: “Yakarış”Bölüm 41: “Mecburiyet”Bölüm 42: “Özür”Bölüm 43: “Yemek”Bölüm 44: “Ortaklık”Bölüm 45: “Dosya”Bölüm 46: “Doğum Günü”Bölüm 47: “Yeni Başlangıçlar”Bölüm 48: “Yıllar”Bölüm 49: “Tepe”Bölüm 50: “Geçmişten Kalan”Bölüm 51: “Eski Arkadaşlıklar”Bölüm 52: “Varlığını Hissetmek”Bölün 53: “Tekrar Karşılaşmak”Bölüm 54: “Eski Aşklar”Özel Bölüm: “Geçmiş”Bölüm 55: “Baba ve Kızı”Bölüm 56: “Bağ”Bölüm 57: “Kavuşma”Bölüm 58: “Eğlenmek”Bölüm 59: “Kardeş”Bölüm 60: “Kimsesizlik Hissi”Bölüm 61: “Derin Duygular”Bölüm 62: “Oyun”Bölüm 63: “Kaybetmek”Bölüm 64: “Geçmeyen Acı”Bölüm 65: “Kar Tanesi”Bölüm 66: “Tesadüf”Bölüm 67: “Affedememek”Bölüm 68: “Kalp Kırıklığı”Bölüm 69: “Yılbaşı”Bölüm 70: “Final”
Hikayeyi Paylaş
Loading...