67. Bölüm

Bölüm 66: “Tesadüf”

Aleyna Ay 🌙
aleynay0

Bazen hayatı tesadüfler güzelleştirir.

 

Tek bir dokunuş tüm yaraları , tüm acıları iyileştirir mi?

 

Gel kar tanem.

Gel ve anne babanın acılarını iyileştir.

 

Saçlarımda hissettiğim dokunuşlar ile bakışlarım hemen yanımda duran Beril'e kaymıştı.

 

Tek bir kelime etmeden kafasını omzuma yerleştirip, koltuğa yaslandığında "Ece iyi mi?" Demiştim.

 

Eve geldiğimiz geceden beri Beril her yanıma geldiğinde aynı soruyu soruyordum.

"Konuşmuyor hâla." Ve her seferinde aynı cevabı alıyordum.

 

Sesli bir nefes alıp verdiğimde "peki ya Mert?" Demiştim zar zor konuşarak.

 

Beril kafasını omzumdan çekip saçlarını geriye attığında "küçük Berfu'muzu bulmaya çalışıyorlar." Demişti zoraki bir tebessümü dudaklarına yararken.

 

"Bunu kastetmemiştim Beril." Çok iyi biliyordu; ama beni üzmemek için konuyu geçiştiriyordu.

 

"Kuzum bunları konuşmak şu an doğru değil.

Bunu sende çok iyi biliyorsun."

 

"Biliyorum; ama sanki doğru zamanı da bulamayacak gibiyim." Kafasını iki yana sallayıp elini elime yerleştirdiğinde "Sen Mert'in meşhur yengesisin kuzum." Demişti gülümseyerek."Bu düşündüğün her neyse artık! Sence böyle bir şey mümkün olabilir mi?"

 

"Olabilir." Bakışları aklıma gelirken "bana ilk defa böyle baktı Beril." Demiştim. "Ben ilk defa Mert'in bana nefret ile baktığını gördüm ve bunu iliklerime kadar hissettim ve biliyor musun aradan birkaç saat geçmesine rağmen bakışları hâla gözümün önüne geliyor."

 

"O an öyle bir tepki verdi tamam; ama eminim içinde sana karşı kin beslemiyordur." Acı bir gülüş dudaklarıma yayılırken yanağımdan akan gözyaşını elimin tersi ile silmiştim. "Hak ediyorum." Dediğimde "etmiyorsun kuzum." Demişti tam tersini söyleyerek.

 

"Beril, ben İzmir'deyken seni çok zorladım.

Cüneyt ile yapmaya çalıştım sürekli.Hemde sen istemediğini dile getirdiğin halde.Hatırlıyor musun?" Diyerek ona döndüğümde "bana sürekli Cüneyt'e güvenmiyorum demiştin.

Sürekli beni uyarmıştın; ama ben salak gibi inanmadım.Çünkü, ben gerçekten salağım!"1

 

"Değilsin!" Diyerek sesini yükselttiğinde "eve geldiğimizden beri kendini suçlaman sence de yetmedi mi?" Demişti."Bak sürekli sana anlatıyorum! Senin hiçbir suçun yok. Sen o zamanlar duygusal olarak boşluktaydın Almila. O doğum gününde gerçekleri öğrendikten sonra o anki acıyla doğruyu düşünemedin.Karnında Berfu ile kendini dışarı attığında birden karşına çıktı ve yardım teklif etti. Sen, sen ise gerçekten yardım edeceğini düşünerek kabul ettin. Kendini o kadar güzel sakladı ki asla gerçek yüzünü göstermedi." Eli elimi bulurken "Bak kuzum..." demişti. Sesi deminkine nazaran sakindi. "Tam sekiz ay. Sekiz ay boyunca sana iyi davrandı.Her konuda yardım etti sana. Ben..." durup nefes aldığında "ben bile seninle İzmir'e geldikten sonra ilk zamanlar onun iyi biri olduğuna inanmıştım biliyor musun? Hatta demiştim ki kendi kendime nasıl bir insan tanımadığı birine karşı bu kadar iyi olabilir? Nasıl onu yolda bulduktan sonra koruyabilir? Nasıl iki sene boyunca çıkarsız yardım edebilir? Ben bunları düşündüm; ama benim o zamanki düşünce yapım ile seninki bir değildi ki. Sen o zamanlar duygusal düşünüyordun. Sana iyi davranan birine karşı kötü düşünememek seni salak veya akılsız yapmaz!"

 

Belki de haklıydı; ama yine de bu yaptığımı değiştirmiyordu."Ama onu sana ayarlamaya çalışmak beni bu konuma itiyor." Düşüncemi dile getirirken Beril susmuştu. Yüzümü incelerken "Mert'in de Barın gibi olduğunu düşünüyordun çünkü." Demişti.

 

Haklıydı.Böyle düşünüyordum. Eğer Barın bana oyun oynadıysa, Mert'te oynamıştır diyordum.

 

Kendime olan öfkem içimde büyürken elimi Beril'in elinden kurtarmıştım ve ayağa kalkmıştım.Beril'e bakarken "evet!" Demiştim."Böyle düşünüyordum Beril ve ben bunu düşündüğüm için kendimden her zaman nefret edeceğim."

 

"Etmeyeceksin." Ayağa kalktığında "kim olsa o an senin gibi düşünürdü tamam mı? Bak bende seni anlayamadım. Ruh halini düşünmeden davrandım o zamanlar.Sonra, sonra birden karşınıza geçip evlendik dedim.Ben o zamanlarda bile sana haksızlık ettim.."

 

"Doğru olanı yaptın." Olduğum yere çökerken "ama sensizdim." Demişti."Sen yoktun."

 

"Hak etmiyordum." Beril oflarken "hepimiz hata yaptık! Hepimiz suçluyuz Almila.Bu konuda hiçbirimiz masum değiliz.O yüzden lütfen tek cümlelere sığınarak kendini suçlu konuma düşürme."

 

"Tamam Beril ben düşürmeyeyim kendimi suçlu konuma; ama bu gerçeği değiştirmeyecek.Ben her kendime baktığımda bunu hatırlayacağım.

Sadece kendime de değil.Mert.... Ona bakmak bile beni kendimden nefret ettirecek." Yanağımdan süzülen yaşları hızlıca sildiğimde "bak Cüneyt için ortaya çıkan sonuç bu!" Demiştim."Cüneyt'i iyi sanmamın bedeli bu! O beni sizden aldı, kızımdan aldı..." ellerimi saçlarıma geçirdiğimde "ben seçtiğim geçmişim yüzünden geleceğimden oldum." Demiştim.

 

"Berfu bulunacak Almila."

 

"Nasıl Beril? Nasıl bulunacak! Baksana ne ses seda var ne de bizi ona götürecek bir iz.Ben kızımı özledim Beril! Ben onun kokusunu özledim."

 

Beril bana yaklaşıp sarıldığında "Cüneyt bunun bedelini ödedi." Demişti.

 

"Ödedi ama benim kızımı da benden aldı."

 

"Bulunacak! Görmüyor musun Almila herkes bulmak için çabalıyor.Ece'yi eve getirdikten hemen sonra hepsi tekrardan hiç beklemeden gittiler."

 

"Ama kimse bir şey bulamıyor Beril! Ben kızım ne yapıyor diye sürekli düşünmekten kafayı yiyeceğim."

 

"Çok iyi saklanmış.Cüneyt'in telefonundan zaten bir şey çıkmamış.Ortağının kim olduğunu bilmiyoruz, takip edeceğimiz bir cihaz yok, iz yok..." yanağımı okşadığında "ama bulacaklar ben eminim" demişti.

 

"Ya da o bizi bulacak."

 

Kapı zili ile sohbetimiz bittiğinde ayağa kalkmıştım ve kapıyı açmak için ilerlemiştim.

 

Israrla çalan kapı ile "geldim!" Dediğimde kapıyı birden açmam ile karşımda Derin'i ve babamı görmüştüm.

 

Babam bana yaklaşıp sarıldığında "daha yeni haberimiz oldu kızım!" Demişti."Neden bize bu saate kadar bir şey demediniz!"

 

Ondan ayrılıp yüzüne baktığımda "sence?" Demiştim düz bir sesle.

 

"Kızım bak şu an senin yanında olmak istiyorum tamam mı? O yüzden lütfen böyle yapma.Bırak yardım edeyim."

 

Bakışlarım Derin'e değerken "babam haklı Almila." Demişti."Yanında olmak için geldik; ama sen buna bile hiç hoş olmayan tavır sergiliyorsun.2

 

"Tabii eğer yanında olmak istiyorsan." Erhan'ın sesi ile ona döndüğümde Derin bakışlarını ona çevirmişti ve "şüphen mi var?" Demişti.

 

"Şüphem var Derin.Neden biliyor musun?" Derin 'neden' der gibi Erhan'a baktığında "inandırıcı değilsin!" Demişti.

 

"Erhan oğlum senin bu kızla şu an derdin ne?" Babam Erhan'a doğru döndüğünde "benim sizin kızınızla bir derdim yok; ama onun bu evle, özellikle yengem ile bir derdi var." Erhan'a bakıp dudaklarımın arasından "boşver..." dediğimde beni dinlememişti ve göz devirerek Derin'e bakmıştı."Hem siz neden geldiniz ki buraya? Kızı yeterince üzgünken daha fazla üzmek için mi?"

 

Derin, Erhan'a ilerleyip tam karşısında durduğunda "üvey kardeşimi teselli etmeye gelmiştim oysaki ama şu gördüğümüz muameleye bak!" Demişti gülerek."Ama neden geldiniz ya demiştin ya demin?" Bana dönüp sonra tekrardan Erhan'a baktığında "Hemen cevabını vereyim!" Demişti.

"Hem yanında olmak hemde bir mevzuyu Almila Hanım'a söylemek."

 

Sinirle Derin'e baktığımda "hangi mevzu?" Demiştim.

 

"Şirket." Babam Derin'in koluna elini yerleştirip ona bakmasını sağladığında "bunu seninle evde konuşmuştuk!" Demişti sinirle."Açmayacaktın hani bu konuyu? En azından bugün yapmayacaktın!"

 

Derin kolunu babamdan kurtardığında "yanında olmamıza izin verseydi evet yapmayacaktım baba; ama görmüyor musun? Tavır sergiliyor bize resmen ya! Oysaki ben daha bir hafta önce ona barış eli uzatmıştım!" Sinirle babama baktığında "Bu yüzden ise açmaya karar verdim!" Demişti. "Hem baksana avukatı da yanında!" Erhan'a bakıp bana döndüğünde "ne saçmalıyorsun yine sen?" Demiştim.1

 

"Diyorum ki annem öldüğüne göre şirkette senin olduğu kadar benimde hakkım var!"

 

Vücudum öfke ile gerilirken "bak Derin kızım kayıp ve acı çekiyorum.Bu yüzden ise şu an senin boş konuşmalarını çekemem! Eğer saçma sapan konuşmaya devam edersen gerçekten elimde kalırsın haberin olsun."

 

Derin gülerek "ooo!" Dediğinde "dişi aslan pençesini mi çıkarttı?" Demişti.

 

Babam Derin'in kolundan tutup "yapma!" Dediğinde Derin ona bakmıştı ve "ne yapmayayım baba?" Demişti."Sende biliyorsun ki o şirkette benim de hakkım var!"

 

"Derin bu konuları konuşmanın zamanı mı sence kızım?"

 

"Zamanı." Bana döndüğünde "şirkette ki hakkımı istiyorum!" Demişti.

 

"Şirkette hakkın olsaydı Derin emin ol ki alırdın; ama yok."

 

Bana yaklaştığında Erhan birden kolundan tutmuştu ve düz bir ses tonuyla "mesafeni koru." Diyerek önüme geçmişti.

 

Derin, Erhan'a bakarken "sende ne çabuk yengeci olmuşsun!" Demişti."Korumalar falan hayırdır?"

 

"Derin!" Erhan'ın önüne geçip kolunu tuttuğumda yüzü buruşmuştu; ama belli etmemişti ve sırıtmaya devam etmişti."İmada bulunmayı kes! Daha fazla iğrençleşme istersen." Dediğimde "Almila haklı Derin." Demişti babam öfkeyle."Ne biçim konuşuyorsun sen kardeşin ile?"

 

"Ya niye benim üstüme geliyorsun ki sen baba? Ben hakkım olanı istiyorum sadece! Ayrıca Berfu'nun kaçırılmış olması benim bu konuyu açmayacağım anlamına da gelmiyor! Tamam bende üzüldüm; ama şirket meselesininde en kısa zamanda halledilmesi lazım."1

 

"Üzüldüğün belli oluyor!" Dediğimde Derin'i sertçe itmiştim.

 

Babam ikimizin arasına girerken "kızım yapma sende böyle." Demişti."Lütfen, böyle yaptıkça ben çok zor durumda kalıyorum."

 

"Ne yapmayayım?" Dediğimde "hem sen yine onu mu savunuyorsun bana?" Demiştim.

"Biliyor musun baba hiç şaşırmadım! Sen zaten her zaman Derin'i savundun, ona inandın!"

 

"Savunmuyorum kızım."

 

"Ama bir şey de söylemiyorsun çok sevgili kızına! Ya benim annem öldü baba annem! O gün yanımda olmadın! Kızım kayıp onda bile yanımda durmuyorsun! Destek olmaya geldik dediniz; ama şirket konusunu açıyorsunuz!Buraya gelmiş olman torununu önemsediğinden değil yani değil mi baba? Tek derdin seninde şirket meselesi.Çünkü, sende şirketi istiyorsun değil mi?"

 

"Almila!" Elini kaldırıp son anda durduğunda yanağından akan yaşı görmem ile gülmüştüm."İşte sen tam olarak busun!" Dediğimde "çıkın gidin evimden!" Demiştim bağırarak.

 

"Mirza Amca bence bu evden çıkıp gitmeniz herkes için iyi olacak." Beril yanımıza gelip her ikisine de baktığında Derin'e yaklaşmıştı ve "bir daha buraya gelme..." demişti tehditkar bir sesle."Eğer gelirsen olacaklardan sorumlu olmam."

 

"Ne yapacaksın?" Dediğinde "görmek bile istemezsin Derin." Demişti.

 

Derin gülerken "gidelim baba." Demişti.Bana tekrardan bakıp parmağını kaldırdığında "şirket meselesini tekrardan gündeme getireceğim!" Demişti.

 

Babam bana bakarken "kızım..." dediğinde "git..." demiştim sessizce."Burada bana yardımdan çok zararın dokunur." Babamın gözleri dolarken bir şey dememişti ve Derin ile birlikte gitmişti.

 

Gözlerimi hızlıca silip Erhan'a döndüğümde "iyi misin?" Demişti.Kafamı sallarken "babam ve Derin yakınımda değilken iyi oluyorum." Erhan elini omzuma koyarken "sen niye gelmiştin?" Demiştim merakla."Bir haber mi var?"

 

Erhan bana dikkatlice baktığında "bir haber yok." Demişti."Ben sizi merak ettim."

 

Gülümsediğimde "Ece'yi mi?" Demiştim.

 

Erhan gözlerini kaçırırken "Hemen ilerideki odada Ece.Eğer istersen gidebilirsin yanına."

 

Erhan kafasını iki yana sallarken "aslında bir işim çıktı Almila." Demişti birden."Benim hemen gitmem lazım tamam mı?"

 

Erhan'ın tepkisine anlam veremezken "tamam..." demiştim."Git sen."

 

Erhan "görüşürüz." Diyip evden hızlıca çıktığında "bir garipti sanki." Demişti Beril.

 

Ona baktığımda "Sanki değil de tam olarak garipti bence." Olduğum yerde ilerlerken "ben Barın'ı arayacağım." Demiştim."Haber var mı bilmek istiyorum."

 

Beril kafasını sallarken "bende yine Ece'ye bakayım." Demişti.

 

Kafamı sallarken Beril omzumu sıvazlamıştı ve gitmişti.

 

Erhan'dan;

 

Almila'ların evinden çıkıp hızlıca Derin ve Mirza'ya yetiştiğimde saklanarak onları takip etmeye başlamıştım.

 

Arabaya binip biraz ilerlediklerinde bende arabama binmiştim ve yavaşça takip etmiştim.

 

Bir süre sonra Mirza arabayı park edip evin kapısına geldiğinde Derin'i bile beklemeden sinirle içeri girmişti.

 

Derin'de onun peşinden girerken arabadan inmiştim ve evin etrafında dolarak Derin'in odasının penceresine bakmıştım.

 

Kapalı olan pencereyi tıklatıp kenara çekildiğimde kısa bir süre sonra pencere açılmıştı.

 

Derin'in pencereyi açması ile birden içeri girdiğimde "ne oluyor ya?" Demişti Derin benim olduğum tarafa bakarak.

 

Beni görüp "kimleri görüyorum ben ya?" Dediğinde bana doğru ilerlemişti ve "Erhan Soylu!" Demişti."Siz buralara gelir miydiniz?"

 

"Kes konuşmayı!" Diyip kapıya ilerlediğimde kitlemiştim ve Derin'e ilerleyip kolunu tutarak "Berfu nerede?" Demiştim.

 

Derin'in yüzündeki sırıtış birden solarken "ne saçmalıyorsun?" Demişti."Ne Berfu'su?"

 

"Bence rol yapmayı bırakmalısın Derin." Derin yüzümü inceleyip sırıtırken "bende beni görmeye geldiğini düşünmüştüm." Eli omzuma değerken "elini çek!" Demiştim dişlerimin arasından konuşarak.

 

Dudaklarını büzüp elini daha çok sırtıma yerleştirdiğinde "eskiden böyle söylemezdin ama" demişti.1

 

Eli sırtımda gezinirken Derin'i çenesinden tutup yüzünü incelemiştim ve onun için en acı olacak kelimeyi söyleyerek "eskidendi." Dedim.

"Eskiler eskide kalır Derin."

 

Gözlerindeki garip duygu birden solarken "Ama benim için sen hiç eskide kalmadın Erhan." Demişti.

 

"Bu senin sorunun."

 

Sırıtışı yüzünde solarken "beni unutmak için yanına gittiğin kız sende yeni yara açmış." Demişti birden gözlerini yaramın olduğu tarafa çevirerek.

 

Hiçbir şey söylemeden gözlerine baktığımda "sen nereden biliyorsun?" Demiştim.

 

"Seni sürekli takip ediyorum çünkü.Ne yapıyorsun, ne yapmıyorsun... hepsini inceliyorum."

 

"O kız... yani, Zeynep'i..." dikkatlice bana baktığında "sen yaptırdın değil mi?" Demiştim."O kıza beni vurmasını sen söyledin."

 

Yüzünü yüzüme yaklaştırıp kulağıma yaklaştığında "biliyor musun Erhan?" Demişti sessizce."Her zaman zekana hayran kalmıştım."

 

Derin'i kendimden hızlıca uzaklaştırıp kolunu tuttuğumda "bunun bedelini sana ödeteceğim!" Demiştim.

 

"Ne oldu Erhan! Zeynep'e olan sevgin geri mi geldi? Seni para için vuran bir kız kıymete mi bindi! Hemde Ece varken?"

 

Ece'nin ismini Derin'den duymak sinirlenmeme sebep olurken sakin kalmaya çalışmıştım ve gülerek "konuyu kapatmaya çalışıyorsun Derin." Demiştim."Ama ben buna izin vermem.Şimdi hemen söyle Berfu nerede?"

 

"Bilmiyorum."

 

"Biliyorsun." Ona daha çok yaklaştığımda "söyle hemen." Demiştim sessizce yüzüne haykırarak.

 

"Sen ne ara bunların tarafına geçtin Erhan?" Şaşırarak bana baktığında "daha bir süre önce nefret ediyordun onlardan!" Demişti.

"Ayrıca söylesen bana biraz önce nasıl Almila'yı korudun sen? Bunu nasıl yaptın! Ateşin içinde ölmesi için bıraktığın kadının önüne geçtin.Geçmekle de kalmadın savundun ya savundun! Hemde bana karşı.Derin'ine karşı!"1

 

Son kelimesine histerik bir kahkaha attığımda "Derin'ine mi?" Demiştim tiksinircesine.

Kafamı iki yana sallarken "Önceden..." kolunu sertçe bıraktığımda "bak kendin bile söylüyorsun Derin.Önceden, eskiden... hepsi geçmiş zaman! Ayrıca Almila benim yengem.Kardeşimin karısı.Sence de onu savunmam gerekmiyor bu?"

 

"Seni o kız bu hale getirdi değil mi?" Sakinliğimi korumaya çalıştığımda "bu durumun Ece ile ilgisi yok." Demiştim."Ayrıca konu nasıl ona geldi?"

 

"Ece diye bir cümle ağzımdan çıkmamıştı Erhan." Bu sefer Derin parmaklarımı çeneme değdirdiğinde "seviyor musun?" Demişti.

Yutkunurken bir saniye bile olsa gözleri dolmuştu ama anında kendini toparlamıştı.

 

Sıkıldığımı belli edercesine parmaklarından kurtulduğumda "eskiden sana dokunmamdan keyif alırdın Erhan! Şimdi ise... bana öyle bir bakıyorsun ki! Sanki benden iğreniyormuşsun gibi."

 

"Çünkü, bana dokunman sadece beni huzursuz ediyor Derin.Sen bana dokununca kalbim sıkışıyor!"

 

"Eksiden huzur bulduğun dokunuşlarım şimdi sana huzursuzluk veriyor öyle mi?" Yanağından akan yaşı sildiğinde yatağa oturmuştu ve bana bakmıştı.Parmakları ile yatağı işaret ettiğinde "otursana..." demişti."En azından bunu yap Erhan."

 

İstemediğimi belli edercesine nefes aldığımda Derin bana bakmıştı ve "lütfen..." demişti."Otur."

 

Ne kadar istemesem de kafamı salladığımda yatakta Derin'den uzak bir mesafede oturmuştum.

 

"Geçmişe dönelim mi biraz?" Dediğinde ses tonu düzdü.Ona baktığımda "geçmişimizde bir şey yok." Demiştim.

 

"Sen unutmuş olabilirsin Erhan; ama ben unutmadım.Mesela, ilk tanıştığımız günü." Gülümsediğinde "Almila'yı takip ettiğin ilk zaman." Bana dönüp yatağa tamamen oturduğunda "seni ilk gördüğümde o kadar ilgimi çekmiştin ki..." elleriyle oynayıp hedefine tekrardan beni aldığında "ama en çok ne ilgimi çekmişti biliyor musun? Demişti.

 

İsteksizce "ne?" Dediğimde "ortak hedefimizin Almila olması. Ben kimliğimi saklarken sen onu kaçırma peşindeydin."

 

Haklıydı.

Ben o gün Almila'yı takip ediyordum.

Kaçırmak için izini sürüyordum.

Derin ise 'arkadaşmış' gibi yanına yaklaşarak kimliğini saklıyordu.

Kendisini ve babasını gizliyordu.

 

"Evet." Dediğimde "bunları niye anlatıyorsun ki?" Demiştim.

 

"Sana benliğini hatırlatmak için!" Öfke dolu sesi kısık bile olsa odayı inlettiğinde "o gün Almila'yı kaçırmanda bile ben sana yardım etmiştim!" Demişti sitem ile. "Yerlerini ben söylemeseydim o zamanlar annenin intikamını alamazdın! Benim yardımım ile onu buldun! O gün içki bölümünde ben sonradan Beril'i oyalamasaydım sen Almila'yı kenara sıkıştırıp, tehdit bile edemezdin! Koruma hemen yakalardı seni.

 

"Bugün tekrardan o güne beni göndermek isteseler böyle bir şey asla yapmazdım Derin." İçimdeki gerçek düşünceleri birden dışarı vurduğumda "bunu yapmazdım." Demiştim.

 

"Sen bu değilsin."

 

"Ben buydum Derin.Ben her zaman bu kişiydim.Ben... ben, Nihat Soylu'ydum aslında; ama içimdeki yanlış nefret beni Orhan Soylu olmaya itmişti."

 

"Yani, o zamanlar beni seven Orhan Soylu karakteri miydi? Peki ya Nihat Soylu karakterin ne diyor Erhan? O iyi olan tarafın sana ne fısıldıyor?" Bana dikkatlice baktığında "söylesene!" Demişti.

 

Aklımdan Ece'nin ismi geçerken gözlerimin önünde, hatta karşımda Ece varmış gibiydi.

 

Kendimi toparlayıp Derin'e baktığımda "Ece değil mi?" Demişti.

 

Yatakta bana doğru kayıp elini bacağıma yerleştirdiğinde "Erhan sen beni seviyordun!" Demişti."Ben seni seviyordum." Nefes alıp verdiğinde "Bana aşıktın!" Demişti."Ben... ben sana aşıktım! Benim için deli oluyordun ya sen! Şimdi ne ara o kıza aşık oldun? Ne ara ya ne ara?"1

 

"Derin bak seni üzmek istemiyorum.O zamanlar aramızda bir şeyler yaşandı; ama geçmişte kaldı.Ayrıca, yaşadıklarımız yanlıştı bunu sende çok iyi biliyorsun."

 

"Değildi Erhan."1

 

"Öyleydi Derin.Düşünsene sürekli yan yanaydık.Birbirimizi eğlendiriyorduk.O zamanlar bize doğru geliyordu; ama şimdi düşününce..." kafamı iki yana salladığımda "buna sevgi bile diyemeyiz." Demiştim.

Yanağından aşağıya göz yaşları peş peşe aktığında "ayrıca beni aldattın" demiştim.

"Unutma Cüneyt ile beni aynı anda yürüttün.Hatırlatırım." Acı bir gülüşü dudaklarıma yerleştirdiğimde bana dikkatlice bakan Derin'e "yalan mı?" Demiştim.

 

"Onu sadece bana yardımda bulunsun diye tutuyordum.Ona karşı bir şey hissetmiyordum.

Hepsi yalandı; ama sen öyle değildin Erhan.Ben seni sevdim ve hâla da..."

 

"Yapma Derin!" Sesim hafif yüksek çıkarken "bunları konuşmak şu an çok saçma! Ayrıca konuyu geçiştirmeye çalışıyorsun.Ben buraya eski yaşanmışları konuşmaya gelmedim.O yüzden şimdi hemen söyle bana Berfu nerede?"

 

"Bilmiyorum."

 

Çok iyi yalancısın Derin.

Her zaman öyleydin.

 

Tehditkar bir biçimde Derin'e yaklaştığımda "bu oyunların bana sökmez!" Demiştim.

"Herkesi kandırabilirsin Derin; ama beni asla. Ayrıca söylesene bana geceden beri neredeydin? Seni aradım ama ulaşamadım.

Neyse ki en sonunda seni Almila'larda buldum!"

 

"Ben..."

 

"Sen?" Güldüğümde "Cüneyt'le miydin yoksa?" Demiştim."Gerçi bu imkansız bir şey."

 

Şaşkın bakışları yüzümü incelerken "sen nereden biliyorsun?" Demişti.

 

"Akıllı kızsın Derin..." dediğimde "tahmin etmeliydin." Demiştim.

 

"Ne yaptın ona?" Birden ayağa kalktığında "ulaşamıyorum da zaten!" Demişti sinirle.

"Söyle Erhan, ne yaptın ona?"

 

"Patlattım."

 

"Ne?" Sesi birden yüksek çıkarken kapı tarafına bakmıştı ve kendini dizginleyerek "ne demek patlattım ya!" Demişti.

 

"Canına susamıştı ve ölmeyi çok istiyordu.

Bende onu kıramadım ve binayı ateşe vererek öldürdüm."

 

"Ne yani sende gece orada mıydın?" Kafamı sallarken "eee herhalde!" Demiştim dalga geçercesine."Orada olmamam mümkün mü sence?"

 

Güldüğünde "tanıdın hemen..." demişti.

Parmağımı yüzüne doğru şıklattığımda "bu zeka sana ağırlık yapmıyor mu ya?" Demiştim.

 

"Kes dalgayı Erhan!"

 

Ciddileşirken ayağa kalkmıştım ve tam karşısına geçmiştim."Bak Derin Cüneyt'i öldürdüm ve bunu gözlerine bakarak söylüyorum.Eğer sana da aynısı olsun istemiyorsan bana yeğenimin yerini söyle."

 

Kollarını bağdaş yapıp bana alttan baktığında "Ece için eski haline mi döndün yani?" Demişti."Onun için gerçekten Cüneyt'i öldürdün mü?"

 

"Hem Ece için hemde Berfu için. Ayrıca, o Ece'ye dokundu Derin! Dokunmayacaktı, bunu yapmayacaktı."

 

Hayal kırıklığı ile karışık gözleri gözlerime değdiğinde "bu kadar çok sevdin yani..." demişti.Cümlesi ile birden gülümsediğinde "iyi ki Cüneyt'e teslim etmişim!" Demişti.

"Doğru olanı yapmışım."

 

"Derin..." diyerek kolunu tutup dolaba yasladığımda "Ece hakkında yorum yapmadan önce düşünmelisin bence!" Demiştim.

 

Bana bakıp güldüğünde "onu kaçırmakla doğru karar vermişim; ama keşke kurtaramasaydınız.

Keşke yetişemeseydiniz."

 

Elimi yumruk yapıp dolaba vurduğumda Derin olduğu yerde korku ile dolaba iyice yaslanmıştı.

 

Bakışları dolaba geçen yumruğa değdiğinde "onu bu yüzden mi kaçırdın yani?" Demiştim.

 

"Evet!" Dediğinde beni ittirmişti ve "evet, bu yüzden kaçırdım!" Demişti."Çünkü ben seni seviyorum Erhan! Ben seni severken sen o kıza her zaman güzel baktın! Bana bakmadığın şekilde hemde! Kız buraya geleli iki hafta bile olmadı ya! Buna rağmen sürekli yan yanaydınız! Dayanamadım tamam mı? Dayanamadım. O gün onu Almila'larda gördüğümde öldürmek istedim! Bu yüzden ise onu da aldım.Acı çeksin diye, acı çek diye."1

 

"Çektim!" Diyerek bağırdığımda "onu kaybettim diye acı çektim Derin!" Saçlarımı sertçe karıştırdığımda "ama sana bir yandan teşekkür etmem gerekiyor."

 

Anlamadığını belli ederken "neden?" Demişti.

 

"Çünkü, Ece'nin kaybolduğunu öğrendiğim an onu sevdiğimi anladım ben."

 

Derin bana bakıp kafasını salladığında göz yaşını silmişti ve "sanırım Ece konusunu halletmeliyim Erhan." Demişti öfke dolu sesiyle.

 

"Sakın." Dediğimde "düşünme bile." Demiştim ve tepeden ona bakmıştım.Öfkem gözlerimde bariz belli olurken "acımam sana." Demiştim.

 

"Eğer Ece'nin yanında seni görürsem Erhan asıl ben ona acımam.Ayrıca bana hiçbir şey yapamazsın sen! Unuttun mu? Berfu benim elimde."

 

"Derin, canımı sıkmaya başlıyorsun." Bana doğru bir adım attığında "söylediğim sözlerin arkasındayım." Demişti."Yaparım, beni biliyorsun."

 

"Ne istiyorsun Derin? Berfu'yu kaçırma amacın ne?" Öfke içimi kemirirken sakin kalmaya çalışmıştım.

 

"Almila'nın acı çekmesini!" Güldüğünde "ayrıca şirketi. Erhan.Şirketi istiyorum." Yüzünde hiçbir mimik oynamazken "hepsi bu kadar mı? Bu yüzden mi Berfu'yu kaçırdın?" Demiştim.

 

"Sadece o yüzden değil tabii ki." Yatağa ilerleyip bacak bacak üstüne attığında "yaşayamadığım çocukluğun bedelini istiyorum."

 

"O bedeli küçük bir çocukluktan mı çıkartacaksın?"

 

"Bedel ödemesi gereken Almila Erhan. Ayrıca ne yaparsam yapayım devrilmiyor bir türlü.

Berfu kaçırıldı onda bile güçlü tavır sergiledi önümde.Ben onun yıkılmasını istiyordum, acı çekmesini istiyorum.Nefes alamasın istiyorum! Geçmişte benim alamadığım gibi."

 

"Senin çocukluğunun sorumlusu Almila değildi."

 

"Ama çocukluğunu en iyi yaşayan da oydu.Annemin yanında olan oydu Erhan! Babamın yanında olan da Almila'ydı.Ben değildim, oydu!"

 

"Almila'nın acı çektiğini görünce Berfu'yu bırakacak mısın yani?" Düz bir ses tonuyla Derin'i incelediğimde "şirketi bana verirse, evet bırakacağım."

 

"Ya vermezse?" Güldü.Kafasını iki yana sallarken "Berfu'yu bir daha asla göremez."

 

"Peki, ben buna izin verir miyim Derin?" Ona yaklaşıp biraz eğildiğimde "senin kaçırdığını biliyorum.Sence benim Berfu'yu bulmam kaç dakikamı alır?" Demiştim.

 

"Yapmayacaksın Erhan.Bunu sende çok iyi biliyorsun."

 

"Yapacağım Derin.Beni tanıyorsun."

 

"Eğer yaparsan Ece de Berfu'da zarar görür." Sinirden güldüğümde "bak yine aynısını yapıyorsun!" Demiştim.

 

"Yapıyorum çünkü, ciddiyim Erhan. Sen sadece tek adamım Cüneyt mi sanıyorsun? Benden haber bekleyen birisi daha var Erhan ve ona her saat başı gizli numaramdan haber vermezsem hem Berfu'yu hemde Ece'yi öldürür. O yüzden şu an bana bir şey yapamazsın." Ayağa kalktığında onunla birlikte bende diklenmiştim."Seni uyarıyorum Erhan.Eğer Ece'ye yaklaşırsan veya Almila'lara benim hakkımda tek bir şey söylersen, tek bir imada bulursan, benden şüphelenmelerini sağlarsan ikisini de acımam öldürürüm.Her şeyin bir zamanı var ve ben onu bekliyorum.Ha! Eğer onlara çok yardımda bulunmak istiyorsan yarın Almila'yı şirkete getir ve imza konusunda ikna et.Eğer ikna edersen Berfu'nuza işte o zaman kavuşursunuz tamam mı tatlım?"

 

"Sen gerçekten akıl hastasısın!" Birkaç adım geri gittiğimde "ilaçlarını bıraktın değil mi?" Demiştim.

 

"Bıraktım.Çünkü, ilaçlar benliğimi öldürüyordu."

 

"Sen zaten ölüsün.Hatta, bu saatten sonra yoksun Derin."

 

"Tehdit etme istersen." Bana yaklaşıp elini koluma yerleştirdiğinde aşağıya doğru kaymıştı ve elimi tutmuştu."Seni o kızın yanında görmek istemiştim.Seni o kızın yakınında her gördüğümde öldürmek istiyorum Erhan anladın mı beni?"

 

"Elinden geleni ardına koyma.Kimle oyun oynamaya çalıştığını da unutma sakın.Ben Erhan Soylu'yum."

 

Elimi elinden kurtardığımda "şimdilik gidiyorum!" Demiştim."Ama sana bunu ödeteceğim."

 

Pencereye ilerlediğimde "söylediklerimi unutma Erhan!" Demişti hafifçe yüksek çıkan sesiyle."Ece'den uzak dur ve kimseye bir şey söyleme.Yarın sabah saat dokuzda şirkette görüşmek üzere."

 

Hiçbir şey söylemeden pencereden dışarı atladığımda arabama gizlice ilerlemiştim ve içine binerek Almila'lara sürmeye başlamıştım.

 

Arabayı evin uzağına park edip indiğimde gizlice eve ulaşmıştım ve arka tarafa geçerek pencereye ulaşmıştım.

 

Sağa sola bakıp kimsenin olmadığından emin olduğumdan "umarım bu odadasındır ufaklık..." demiştim ve pencereyi hafiften itmiştim.

 

Açık olduğunu görmem ile korkarken "neden açık ki bu pencere?" Demiştim ve dikkatlice odaya girmiştim.

 

Odaya girip yatak bölümüne baktığımda bozuk olan yatakta kimsenin olmadığını gördüğümde tüm korku o an vücudumu kaplamıştı.

 

"Neredesin Ece?" Dediğimde banyodan gelen su sesini duymam ile sesli bir nefes alıp vermiştim.

 

İlk başta odanın kapısına ilerleyip birinin gelme ihtimalini göze alarak kilitlediğimde pencereye ulaşmıştım ve kapatarak perdeyi çekip banyo kapısına yaklaşarak Ece'nin çıkmasını beklemiştim.

 

Yaklaşıp yarım saat sonra kapının sonunda açılması ile Ece'nin önüne geçmiştim.

 

Ece beni gördüğü an korkudan bağırdığında elimi ağzına yerleştirmiştim ve kolundan tutup duvara yavaşça yaslayarak "sus ufaklık, bağırma!" Demiştim.

 

Ece gözlerini gözlerime değdirdiğinde sanki o an ben olduğumu anlamış gibi nefes vermişti ve gözlerini kapatarak açmıştı.

 

"Bağırmayacaksın değil mi ufaklık?" Dediğimse elimi göstermiştim ve "açıyorum bak..." demiştim.

 

Ece kafasını sallarken elimi dudaklarından yavaşça çekmiştim.

 

Ece yutkunarak bana baktığında "sen iyi misin Ece?" Demiştim.

 

Ses tonumu sakin tutmaya çalışırken, korkmaması için çabalamıştım.

 

Ece bana bakıp kafasını iki yana salladığında gözünden akan yaşa bakmıştım.

 

Yavaşça birkaç adım ona yaklaşıp ona baktığımda elimi kaldırmıştım ve yüzüne götürmüştüm.Parmağımı yanağına yavaşça değdirdiğimde göz yaşını silmiştim ve "ağlama ufaklık" demiştim."Lütfen, ağlama."

 

Ece bana baktığında yüzümde birkaç saniye oyalanmıştı.Bakışları üstüne değerken istemsizce bende bakmıştım.

 

Bornozlu bir şekilde tam karşımda duruyordu ve bu onun utanmasına neden olmuştu.

 

Bakışlarımı kaçırıp arkamı döndüğümde "sen giyin ufaklık" demiştim sessizce.

 

Ece hiçbir şey söylemezken konuşmasını beklemiştim.

 

Sesini duymak istemiştim.

 

Arkamda birinin varlığını hissettiğimde öylece durmaya devam etmiştim.

 

Arkamı dönmemiştim ve Ece'yi utandırmamıştım.

 

Ece'nin sıcak parmakları beni kavradığında olduğum yerde şaşkınlıktan dolayı kasılmıştım.

 

Yüzünü sırtıma gömdüğünde parmaklarımı vücudumu kavrayabildiği kadar sarmalamıştı.

 

Ece'nin dokunuşları bedenimi yakarken parmaklarım parmaklarını kavramıştı.

 

Sessiz hıçkırıkları canımı yaktığında kısa bir süre sonra dayanamayıp birden ona doğru dönmüştüm ve sıkıca sarılmıştım.

 

Parmaklarım sırtını kavrarken nefesi göğüs kafesimi yakıyordu.Elleri titrerken "çok korktum Erhan..." demişti."Ben çok korktum.

Bir an her şey bitti sandım." Demişti ve bana daha sıkı sarılmıştı.

 

Kendimi ona iyice bastırdığımda "artık korkmana gerek yok ufaklık..." demiştim güven verici bir ses tonuyla."Sana ben varken kimse bir şey yapamaz."3

 

Yüzünü kaldırıp bana baktığında "sen gelmeden önce korkuyordum biliyor musun?" Demişti.

 

"Peki ya şimdi?" Sesim fısıltı çıkarken "korkmuyorum." Demişti gülümseyerek.

 

"Hiç mi?"

 

"Hiç."

 

Saçlarından kayan havluya bakışlarım değdiğinde saçlarından akan damlaları izlemiştim.Bakışlarım yavaşça Ece'ye değerken yavaşça elimi eline indirmiştim ve "gel bakalım..." demiştim.

 

Ece'yi yatağa oturtturduğumda bende arkasına geçmiştim ve hemen masanın üstünde duran tarağı elime almıştım.

 

Saçlarını geriye doğru atarken havlu ile uçlarını kurulamıştım ve tarağı yavaşça saçlarına değdirmiştim.

 

"Acıyor mu ufaklık?" Dediğimde kafasını iki yana sallamıştı.

 

Saçlarını özenle, canını acıtmamaya çalışarak yavaşça taradığımda bakışlarım bornozun düştüğü omzuna değmişti.

 

Morluğu görmem ile gözlerimi yumduğumda derin bir nefes alıp vermiştim ve parmağımı yavaşça omzuna değdirmiştim.

 

Ece ona dokunmam ile irkildiğinde "ben özür dilerim..." demiştim ve hızlıca elimi çekmiştim.

 

Ece elimi yakalayıp hafifçe bana döndüğünde omzuna bakmıştı ve "acımıyor merak etme" demişti.

 

"O yapmıştı değil mi?" Dediğimde bakışlarım elimi tutan elindeydi.

 

Kafasını sallarken "ittiğinde oldu; ama gerçekten acımıyor."

 

"Canını çok yaktı mı Ece?" Bana baktığında "yakmadı" demişti. Yalandı.

 

"Peki ya kolun?" Parmağım bornozunun göstermediği koluna değerken "orası acıyor mu?" Demiştim.

 

Tekrardan kafasını salladığında "sadece bir çizik." Demişti."O an acımıştı; ama şu an varlığını bile unuttum."

 

Gülümsediğimde "kötü bir oyuncusun ufaklık!" Demiştim.

 

O da gülümsediğinde bunun aslında acı bir gülümseme olduğunu biliyordum.

 

"Onu sen mi öldürdün?" Dediğinde yutkunmuştum.

 

Ben öldürdüm dersem korkar mıydı benden?

İster miydi beni yanında?

 

Bana baktığında parmakları yanağıma değmişti ve "sen mi yaptın?" Demişti.

 

"Korkuyor musun benden?" Dediğimde çok kısa bir an dudaklarıma bakmıştı ve kendini toparlamıştı.

 

"Normalde korkmam gerek kötü adam."Kafasını sallayıp elimle oynamaya başladığında "ama korkmuyorum." Demişti.

"Tam tersi kendimi güvende hissediyorum."

 

Bakışlarım tekrardan mor olan omzuna değdiğinde "daha önce yetişemediğim için özür dilerim ufaklık" demiştim."Sana bunu yaptı ve bedelini ödedi; ama benim içim hâla soğumadı."

 

Bana biraz daha yaklaştığında hafifçe kalkarak kucağıma oturmuştu ve bana sıkıca sarılmıştı.

 

"Benim için birini öldürdün." Dediğinde nefesi omzuma değmişti.

 

Elim belini kavrarken hafifçe sıkmıştım ve "öldürmek çok küçük bir kavram olur ufaklık." Demiştim.

 

İçim soğumamıştı.

Bunun asıl sorumlusu olan Derin acı çekmedikçe de soğumayacaktı.

 

Yüzünü yüzüme yaklaştırıp alnını alnıma yasladığında parmaklarım belini biraz daha sıkmıştı.

 

Eli yüzümde gezinirken dudaklarımı omzundaki morluğun tam üstüne değdirmiştim.

 

Ece'nin nefesi hızlanırken gülümsemiştim.

 

Dudaklarım omzuna birkaç öpücük daha kondurduğunda, parmaklarımı yavaşça bornozuna değdirmiştim ve biraz aşağıya indirerek bıçak yarasını bakmıştım.

 

Kolunda duran kırmızı çizik kalbimde sızı oluştururken dudaklarım bu sefer yarasının üstünü öpmüştü.

 

Yaptığımı son anda fark edercesine birden durduğumda geri çekilmiştim.

 

Korkacağı veya rahatsız olabileceği düşüncesi içimi kemirirken "korkmuyorum Erhan..." demişti düşüncemi duymuş gibi.

"Senden korkmuyorum, dokunuşlarından korkmuyorum.Tam tersi sen bana dokununca ben kendimi huzurlu ve güvende hissediyorum."1

 

Bal rengi gözlerine baktığımda bakışlarım dudaklarına değmişti.Eli yüzümü kavrarken parmaklarım bedenini iyice kavramıştı ve ikimizi de yakmıştı.

 

Dudaklarım dudaklarına değerken "arabada sana bir şey söyleyecektim hatırlıyor musun?" Demişti.

 

Gözlerimi gözlerinden çekmezken sadece kafamı sallamıştım.

 

Gülümseyerek dudaklarıma biraz daha değdiğinde "seni içeride ilk gördüğümde kalbim deli gibi attı." Demişti. "Burada dedim kendi kendime.O burada ve bana korku ile bakıyor.Ben o an hissetmediğim tüm duyguları peş peşe hissettim ve ben o ana kadar bu duygunun ismini bile bilmiyordum."

 

"Peki, şu an biliyor musun?" Kafasını hızlıca sallarken "biliyorum..." demişti dudaklarıma fısıldayarak." Dudakları dudaklarımı cümlesi üzerine hızlıca aralarken yavaşça dudaklarımı kavramıştı ve ben tam o an sonsuz bir döngüye girmek istemiştim.

 

Hep bu anda kalmak.

Dudaklarımı dudaklarından hiç ayırmamak.

 

Ece biraz aşağıya eğilip sırtımın yatağa düşmesini sağladığında parmaklarım bedenini işgal edercesine gezinmişti.

 

Her öpüşü içimi yakarken nefeslerimiz birbirine karışmıştı.

 

Bedenini yana eğip sırtını yatak ile buluşturduğumda eli saçlarıma değmişti.

 

Kalbim hızlanmıştı.

Bu kızın bana dokunması bile benim kalbimin deli gibi atmasına neden oluyordu.

 

Kısa bir an dudaklarımız ayrılırken "istiyorum..." demişti dudaklarıma fısıldayarak."Ben, seninle olmak istiyorum."

 

Kalbim yerinden çıkacakmış gibi olduğunda "Emin misin ufaklık?" Demiştim. "Bak bu işin geri dönüşü ol-..." cümlemi kesen şey Ece'nin dudaklarını dudaklarıma bastırması olmuştu.

 

Sert öpücüğü bedenimi adeta ele geçirirken elim bacağını kavramıştı.

 

Sanki, ayrı kaldığımız ve birbirimizi tanımadığımız tüm yılların hesabını sorarcasına birbirimizde kaybolmuştuk.

 

Bacağını okşamalarım Ece'nin naif iniltilerine karışırken bornozunun ip kısmını yavaşça, acele etmeden açmıştım.

 

Bedeni önümde çıplak kalırken Ece'nin kızaran yanaklarına bakıp gülmüştüm ve "ne oldu ufaklık?" Demiştim göz kırparak.

"Utandın mı yoksa?"

 

Gözlerini gözlerimden ayırmazken utanmasına rağmen "utanmadım." Demişti.

 

Güldüğümde yüzünün her ayrıntısını incelemiştim.

 

Çok saf bir güzelliği vardı.

Kalbindeki tüm güzellikler yüzüne vurmuştu sanki.

 

Kızaran yanakları ona farklı bir hava katıyordu ve güzel yüzüne çok yakışıyordu.

 

Nasıl Ece'ye birden aşık olmuştum?

Nasıl onu bu kadar sahiplenmiştim?

 

Bu kısa sürede nasıl yıllardır berabermişiz gibi hissettirmişti?

 

Ne yaptın bana ufaklık böyle?

Beni nasıl kendine bağladın birden?

 

Nasıl karşıma tesadüfen çıkıp, kalbimi ele geçirdin?

 

Bal köpüğü gözleri, kehribar rengi gözlerim ile karışırken dudaklarımız yine susuzluğunu gidermek istercesine birleşmişti.

 

Bu birleşme ateş ve su gibiydi.

İkimizde delicesine yanmıştık.

Hatta kavrulmuştuk; ama bundan zevk almıştık.

 

Ece'nin beceriksiz parmakları kıyafetlerimi çıkarmaya çalışırken ikimizde bu ağırlıktan sonunda kurtulmuştuk.

 

Kendimizi birbirimize teslim ederken dudaklarım boynunu öpücüklere boğmuştu.

 

Ece'nin hızlı hızlı inip kalkan göğsü kalbimizin ritmini bozarken dudaklarım yavaş yavaş aşağıya inmişti ve vücudunun her santimini keşfetmişti.

 

Hiçbir zaman kimseden alamayacağım şefkatli dokunuşları bedenimi ateşe verirken bizi olmamız gereken noktaya ulaştırmıştı.

 

Dudağım yavaşça dudağına değerken alnımı alnına yaslamıştım ve öpmüştüm.

 

Yatağa yatıp Ece'yi kendime çektiğimde

"Seni asla bırakmayacağım ufaklık." Demiştim."Seni benden kimse uzaklaştıramaz."

 

"Bundan şüphem yok kötü adam..." derken bana doğru dönmüştü ve dudaklarıma küçük bir öpücük bırakmıştı."Lütfen gitme..." derken bana sarılmıştı ve "burada benimle uyu." Demişti.

 

Kollarım bedenini sarmalarken "gitmeyeceğim." Demiştim."Ne buradan, ne de senden."1

 

Elim saçlarında gezerken sonunda istediğim ve kendime bile itiraf etmekte zorlandığım cümleyi kurmuştum.

 

"Seni seviyorum ufaklık."

 

"Seni seviyorum kötü adam."

 

Ve aslında bizi tamamen birleştiren bu sözler olmuştu.

 

Kalbim artık sana ait ufaklık.

Kalbime istediğin her şeyi yapabilirsin.

 

Beril'den;

 

Koltuktan başımı kaldırıp odada tur attığımda tutulmuş olan omzumu ovalamıştım ve ayağa kalkarak seslerin geldiği mutfağa ilerlemiştim.

 

Mutfağa tamamen girip bir şeyler yapan Almila'yı gördüğümde "kuzum?" Demiştim ve yanına ilerlemiştim.

 

Almila bana bakıp "günaydın" dediğinde yanına ilerlemiştim ve "ne yapıyorsun?" Demiştim.

 

Omuz silkip domatesleri doğramaya devam ettiğinde "bir şeyler hazırlıyorum" demişti ve domatesleri tabağa yerleştirmişti.

 

Hazırlamaktan çok kafasını meşgul ediyordu aslında.

 

"Ağzına tek bir lokma koymazken gerçekten kahvaltı hazırlıyor olduğuna inanmalı mıyım?"

 

Bakışları bana değerken "acıkmışsınızdır." Demişti."Hem Ece gece de bir şey yemedi.

Güçten düşmemesi için bir şeyler yemesi lazım."

 

"Peki ya sen?" Solgun yüzüne baktığımda kızarmış olan gözleri bana değmişti.

 

"Ben yemeyeceğim Beril.İştahım yok."

 

"Ama böyle olmaz ki Almila!" Artık dayanamayıp sinirle ona baktığımda "böyle yapman sana yalnızca hastalık getirir!" Demiştim."En son ne zaman yemek yemiştin hatırlıyor musun?" Bana bakıp düşünür gibi gözlerimde oyalandığında "hatırlamıyorsun tabii!" Demiştim."Ben sana söyleyeyim canım en son Tamay'lar da yemiştin yemek!"

 

Elindeki bıçağı bırakırken "aç değilim ki Beril." Sesi yorgun çıkarken "acıkırsam yerim." Demişti.

 

"Biraz daha yememeye devam edersen hastalanacaksın Almila! Ya sen hiç demiyor musun Berfu bulununca ben ne yapacağım? Hastalanırsam kızımla nasıl ilgileneceğim? Gerçekten ileriyi hiç düşünmüyor musun sen?"

 

Korku dolu gözler ile bana baktığında "haklısın" demişti."Kızım bulunursa onu bu halimle bir daha nasıl koruyacağım?" Sonra boş gözler ile kesme tahtasını incelediğinde "gerçi, sağlıklı halimle de koruyamadım ki çocuğumu."

 

Kahvaltılıkları masaya taşırken "Ece'yi uyandırır mısın?" Demişti."Bende şu Nida'ya bir bakayım."

 

"Almila istersen ona da ben bakayım." Almila gözlerime dikkatlice bakarken "sadece bakacağım Beril." Demişti.

 

Korkuyordum.

Nida'ya bir şey yapma ihtimali bile aklıma geliyordu.

 

"Geldiğimiz zamanda aynısını demiştin..." dediğimde "Beril gerçekten sadece bakacağım!" Demişti ve masaya son bir dokunuş yapmıştı.

 

Hiçbir şey söylemeden Almila'ya baktığımda bana bakmadığını görmem ile pes etmiştim ve Ece'nin kaldığı odaya doğru ilerlemiştim.

 

Almila'nın bu hali kesinlikle iyi değildi ve bu beni çok korkutuyordu.

 

Ya da belki de bu saatten sonra değişmesinden korkuyordum.

 

Tanıyamıyordum.

Çocukluk arkadaşımı artık tanımıyordum.

 

Oflayarak Ece'nin kapısını çaldığımda ses gelmediğini anlayarak tekrardan vurmuştum ve kapıyı açmaya çalışmıştım.

 

Kilitli olduğunu gördüğümde "Allah, Allah!" Demiştim anlamayarak."Neden kilitli ki?" Tekrardan kapıyı çalıp "Ece'cim?" Dediğimde "geliyorum yenge!" Demesi ile "çabuk ol canım..." demiştim."Kahvaltı hazır."

 

"Tamam yenge birazdan yanınızdayım" dediğinde eski haliyle konuşuyor olması beni mutlu etmişti.

 

Olduğum yerde ilerleyip salona geri döndüğümde Almila'da gelmişti.Yanına ilerlediğimde "Ece sanırım iyi" demiştim.

"Benimle daha demin konuştu.Geceden beri sus pus olan kız eski haline dönmüş resmen."

 

Almila cümleme gülümserken "travma kalır diye çok korkmuştum" demişti."Eğer öyle bir şey olsaydı kendimi asla affetmezdim."

 

Yine kendini suçlamıştı.

Aslında ne dersek diyelim hep kendini suçlayacaktı.

 

Almila'nın yanına yavaş hareketler ile ilerlediğimde kendime çekerek sıkıca sarılmıştım.

 

Bir şey söylememiştim.

Senin bir suçun yok dememiştim.

 

Çünkü, biliyordum.

Beni anlardı, içimdeki düşüncelerin hissederdi.

 

Almila, bana sıkıca sarılırken Ece'nin sesini duymamız ile ona bakmıştım."Herkese günaydın..." dediğinde "günaydın canım" demiştim ve masaya yerleşen Ece'ye bakmıştım.

 

Ece, Almila'ya bakarken "nasılsan abla?" Demişti.

 

Almila, sandalyeye yerleşip Ece'ye yorgun gözlerini değdirdiğinde "bilmiyorum" demişti kafasını iki yana sallayarak."İyi değilim ve kızımı kucağıma alana kadar da olmayacağım.Peki ya sen nasılsın Ece? İyi misin?"

 

"Ben iyiyim abla.Yani, merak etmenizi gerektirecek bir şey yok."

 

Ece'ye meyve suyu doldurup yanına oturduğumda ıslak saçlarına dokunarak "sen dün gece banyo yapmamış mıydın kuzum?" Demiştim."Neden saçların ıslak? Yoksa kurutmadın mı?"

 

Ece gözlerini kısa bir an benden kaçırırken "kabus gördüm" demişti birden."Sabah kalkınca terlediğimi gördüm bu yüzden ise tekrardan duş aldım."2

 

Ece'ye burukça bakarken "iyi olduğuna emin misin?" Demiştim."Yaşadığın her şeyi bizimle paylaşabilirsin kuzum biliyorsun değil mi?"

 

Kafasını hızlıca salladığında "cidden bir şeyim yok yenge" demişti sıcacık ses tonuyla."Ben çok iyiyim.Berfu bulununca daha iyi olacağım." Almila'ya bakıp elleri ile oynamaya başladığında "ben özür dilerim Almila abla ..." demişti üzgün bir tonda.

 

Almila, Ece'nin cümlesini anlamazken "neden özür diliyorsun ki kuzum?" Demişti.

 

"Ben Berfu'yu koruyamadım çünkü.Onu yanımda tutamadım, almalarını engelleyemedim."

 

Almila, Ece'ye bakıp sesli bir nefes alıp verdiğinde olduğu yerden kalkmıştı ve Ece'nin yanına gelerek önünde eğilmişti.

 

Parmakları Ece'nin parmaklarına değerken "biliyor musun..." demişti ona bakarak.Sesi titrerken kendini tutmaya çalışmıştı."Ben Berfu için her korktuğumda Ece yanında demiştim.O yanında ve ona hiçbir şey olmayacak.Çünkü, Ece buna izin vermeyecek." Ece hafifçe güldüğünde yanağından akan göz yaşını silmişti ve "güvenini boşa çıkardım değil mi?" Demişti.

 

Almila kafasını iki yana sallarken "tam tersi sen Berfu için her şeyi yaptın." Parmakları bu sefer Ece'nin yanağına değdiğinde "o kamera kaydını izlerken senin Berfu için endişeni gördüm Ece.Ona zarar gelmesin diye verdiğin çabayı gördüm ve ben o zaman rahat ettim.En azından Ece var ve kızımı koruyor dedim.Sen... sen olmasaydın kim bilir neler olurdu Ece.O yüzden asıl ben sana teşekkür ederim." Gülümsediğinde "ayrıca özür dilemesi gereken bir kişi varsa bu da benim.Eğer o gün senden yardım istemeseydim başına bunlar gelmeyecekti.O piç kurusu..." olduğu yerden ayağa kalktığında "sana yaşattıkları için özür dilerim Ece!" Demişti yanağından akan yaşı silerek."Ben çok özür dilerim."

 

Ece olduğu yerden kalkarken Almila'ya yaklaşmıştı ve sıkıca sarılmıştı.Almila'da Ece'ye sarıldığında "Berfu'muzu bulacağız abla..." demişti."Bulacağız ve onu sonsuza kadar koruyacağız."

 

Olduğum yerden kalkıp akan göz yaşımı sildiğimde kapının çalması ile "ben bakarım..." demiştim ve olduğum yerden kalkarak kapıya ilerlemiştim.

 

Kapıyı açıp karşımda Barın, Mert ve Erhan'ı gördüğümde "bir haber var mı?" Demiştim hepsine bakarak.

 

Cümlem üzerine birbirlerine baktıklarında "yok" demişti Erhan."Henüz bir şey bulamadık."

 

Kafamı umutsuzca sallarken hepsi içeri girmişti ve salona geçmişti.

 

Hepimiz koltuklara yerleşirken Almila'ya bakan Erhan'ı görmem ile "bir şey söyleyecek misin?" Demiştim dayanamayarak.

 

Erhan "ne gibi?" Derken "sürekli bir şey söylemek istiyormuşsun gibi bakıyorsun Erhan!" Demiştim."Farkındayım yani.O yüzden söylemek istediğin her neyse söyle ve kurtul."

 

Erhan elini saçlarına geçirip karıştırdığında olduğu yerden kalkmıştı ve "yok bir şey Beril!" Demişti."Ben biraz hava alayım." Dediğinde olduğu yerden kalkmıştı ve gözden kaybolmuştu.

 

"Ne oluyor ya?" Derken Barın ve Mert kafasını iki yana sallayıp "bilmiyoruz" demişti."Erhan işte, kim bilir aklına ne takıldı."

 

Almila'da olduğu yerden kalkarken "bende tuvalete gidiyorum" demişti ve yanımızdan ayrılmıştı.

 

Olduğum yerde hem meraktan beklemeye başladığımda kısa bir süre içerisinde Erhan ve Almila peş peşe gelmişti.

 

"Şükür!" Derken her ikiside olduğu yere çökmüştü ve derin bir nefes almıştı.

 

Almila geriye yaslanıp Erhan'a baktığında Erhan "şirketin yarısını Derin'e ver!" Demesi ile öksürmeye başlamıştım.

 

Ece ile aynı anda "Ne?" Derken "ne saçmalıyorsun sen Erhan?" Demiştim.

 

Erhan bana bakmazken "Almila, orada Derin'inde hakkı var bence" demişti.

 

Almila "Sen ne saçmalıyorsun Erhan?" Derken sesi öfke dolu çıkmıştı."Orada onun hakkı falan yok!" Derken hızlıca ayağa kalkmıştı ve Erhan'a yaklaşmıştı."Orada bizim emeklerimiz var tamam mı? O şirket bunca sene bizim sayemizde ayakta kaldı! Sen ne hakkından bahsediyorsun?"

 

"Tamam bu konuda haklısın; ama unuttuğun bir şey var Almila.Derin'de annenin kızı.Senin ise kardeşin! Ayrıca bunca zaman hayatınızda olmadığı için şirkette payı olmadı.Eğer izin verirsen onun da faydası olur."

 

"Onun kızı; ama benim kardeşim değil.Ayrıca durup dururken nereden çıktı bu Derin savunması?"

 

"Savunmuyorum."

 

"Bence savunuyorsun kardeşim." Barın Erhan'a bakarken "ne dediğinin farkında mısın sen?" Demişti."Ne saçmaladığını kendin duyuyor musun?"

 

"Duyuyorum Barın." Barın güldüğünde "O zaman o kızı savunduğunun da farkındasındır?" Erhan güçlü bir nefes alıp verirken "Erhan o kızı nasıl savunursun?" Demiştim şaşkın bir ses tonuyla."Sen en son Derin buradayken Almila'yı tutuyordun.Şimdi ne oldu da Derin'e döndün?"

 

"Ya arkadaşlar benim Derin'i savunduğum falan yok! Ayrıca görmüyor musunuz şirket için sürekli peşimizde. Eğer yarısını ona verirsen yakandan düşer."

 

"Verirsem sürekli o yüzünü görmek zorunda kalırım."

 

"Ama bela olmasından iyidir değil mi?"

 

"Erhan sen ciddi misin ya?" Bu sefer cümleyi kuran Ece'ydi."O kız hiçbir şekilde şirketi hak etmiyor.Ayrıca Almila Abla'ya yaptıkları da ortada.Karşımıza geçip şirketi vermesi gerektiğini nasıl söyleyebilirsin ki?"

 

"Ufaklık sen bu işe karışmasan mı?"

 

"Ufaklık?" Mert, Erhan'a bakarken "Ece diyeceksin sanırım?" Demişti.

 

Erhan oflarken Almila'ya dönmüştü ve "şirketin yarısını ver ve kurtul." Demişti.

 

Herkes resmen ayrı telden çalarken sırtımı geriye yaslamıştım ve Almila'ya bakmıştım.

Vereceği cevabı biliyordum; ama yine de sabırsızca beklemiştim.

 

"Tamam" derken Erhan'a bakmıştı.

 

Hızlıca yerimden kalkarken "Almila ne dediğinin farkında mısın?" Demiştim.

 

Almila yüzünü kısa bir an avucuna gömüp tekrardan bize baktığında "Beril kızımı bulamamanın acısı zaten bana yetiyor tamam mı? Bir de her gün babamın ve Derin'in beni daralmasını çekemiyorum.

Düşününce Erhan doğru söylüyor.Eğer ben şirketin yarısını verirsem yakamdan düşer.Tamam belki sürekli karşılaşacağız; ama en azından onla uğraşmayacağım."

 

"Almila şu an doğru ve sağlıklı düşünemiyorsun bence."

 

Almila gülerken "ben gayet sağlıklı düşünüyorum Beril!" Demişti."Ayrıca bırakın da şirketim hakkındaki kararı ben vereyim."

 

Almila'nın cümlesi ile "peki..." derken cümlesine kırılmamaya çalışmıştım.Koltuğa geri otururken "şirket senin ve karar da senin" demişti.

 

Almila bana bakarken bir şey söylecek gibi olmuştu ama sonra vazgeçerek Erhan'a bakmıştı.

 

"Söyle ona şirkete gelsin.Bu işi halledelim."

 

Mert'e ve Barın'a bakarken sessizce ikisini izlediklerini görmüştüm.

 

Şok içinde hepsine bakarken "hepsi kafayı yemiş resmen!" Demiştim ve olduğum yerden kalkmıştım.

 

Ece bana bakarken "bende geliyorum yenge" demişti ve o da ayağa kalkmıştı.

 

İkimizde bir şey söylemeden içeri geçerken hepsinin bize baktığını hissetmiştim.

 

Ece ile birlikte içeri geçerken Ece'ye dönmüştüm ve "bunlar kafayı yemiş resmen!" Demiştim."Şirketi vermek ne ya? Ne zannediyorlar ki şirketi verince Derin bunları rahat mı bırakacak?"

 

Ece yatağa yerleşirken "sağlıklı düşünemedikleri kesin yenge!" Demişti."Peki ya Erhan? Böyle bir şeyi nasıl der ya? Bir de demedi mi 'ufaklık sen bu işe karışmasan mı?'" Gözlerini devirirken "salak şey!"

 

Ece'ye şaşırarak bakarken "Ece gerçekten bu cümlesine mi takıldın?" Demiştim.

 

Ece gözlerini kaçırırken "yoo" demişti.

"Takılmadım; ama sinir oldum."

 

"Sizin aranızda bir şeyler mi var?" Birden sorduğum soru ile Ece bana baktığında "Yenge bu konuya şimdi girmesek olur mu acaba? Bizim odağımızda şu an Berfu ve Derin var çünkü.Bu konu hallolsun söz veriyorum her şeyi anlatacağım."

 

"Ha yani anlatacağın bir şeyler var."

 

"Var.Yani, yok."

 

"Var mı yok mu Ece?"

 

"Yok."

 

"Var yani?"

 

"Evet." Gözlerini yumarken "evet yenge var!" Demişti."Ama korkuyorum dile getirmekten."

 

"Neden?"

 

"Siz, abim..."

 

"Biz ve abin?" Düşünür gibi ona baktığımda "biz zaten sizin aranızda bir şeyler olduğunu anladık Ece."

 

"Biz derken?" Zorla yutkunduğunda "ben ve Almila." Demiştim.

 

"Peki ya abim?"

 

Dudaklarımı büzdüğümde "abin bilmiyor Ece'cim" demiştim."Ama siz birbirinize sürekli böyle bakmaya devam ederseniz yakalanmanız an meselesi."

 

"Elimizde değil sanırım yenge" dediğinde sesi utangaç ve biraz kısık çıkmıştı.

 

Yanına ilerleyip saçlarını geriye doğru attığımda "birbirinizi seviyor musunuz?" Demiştim.

 

Bana bakarken kafasını sallamıştı ve "evet" demişti.

 

Ece'nin gözlerinden ve sesinden Erhan'ı çok sevdiğini anlarken gülümsemeden edememiştim.

 

"Peki ya Erhan'ın seni sevdiğini nereden biliyorsun.Kendi mi söyledi?"

 

"Evet, gece söyledi."

 

"Gece?" Anlamayarak Ece'ye baktığımda "gece Erhan seni mi gördü?" Demiştim."İyi de siz ne zaman görüştünüz ki?"

 

Ece pencereye bakarken "ciddi misin?" Demiştim."Pencereden mi geldi?" Kafasını salladığında nemli olan saçına bakmıştım.

 

Aklıma olabileceği ihtimali gelirken "Ece, bana söylemek istediğin başka bir şey var mı?" Demiştim.Ece gözlerini kaçırırken "Ece, o kadar ciddi misiniz yani?" Demiştim şok içinde."Bu kadar yakınlaşacak kadar hemde!"

 

Kafasını salladığında Mert'i düşünmüştüm.

 

Eğer Erhan ve Ece'nin birbirlerini sevdiğini öğrenirse olacakları düşünmüştüm.

 

"Abin abi triplerine girecek Ece biliyorsun değil mi?" Demiştim. Kafasını sallarken "birbirlerini yiyecekler" demiştim.Ece bu sefer güldüğünde "hatta seni paylaşamayacaklar." Tekrardan kafasını salladığında "en azından şu anlık aramızda değil mi yenge?" Demişti tereddüt ederek.

 

"Tabii ki aramızda!" Dediğimde Ece'yi kendime çekerek sıkıca sarılmıştım.

 

"Berfu bulunsun ilk işim abime bu konuyu açmak olacak."

 

"Bende senin yanında olacağım merak etme." Derken Ece bana iyice sarılmıştı.

 

Erhan'ı ne kadar affetmişte olsak Mert için endişeliydim.

 

Kardeşini paylaşamayan biri Erhan'a güvenip teslim edebilir miydi?

 

İlişkilerine izin verir miydi?

 

Vermese bile Ece için deneyecektim.

Onun mutluluğunu için her şeyi yapacaktım.

 

Almila'dan;

 

Arabanın içinde sessizce oturmaya devam ederken bakışlarım bana yandan bakan Erhan'a değmişti.

 

"Ne var?" Derken "inmeyecek miyiz?" Demesi ile "yok" demiştim ve şirketin kapısına bakmıştım.

 

"Saat geçiyor ama" dediğinde "geçsin Erhan" demiştim ve telefona bakmıştım.

 

"Barın'dan mesaj beklemek için sence de erken değil mi?" Dediğinde "yok, değil" demiştim arka tarafda duran çantama uzanıp onu alırken.

 

"Almila, cidden baydın beni ya!" Dediğinde "nasıl görünüyorum Erhan?" Demem ile göz devirmişti.

 

"Gayet güzel görünüyorsun yengecim! Emin olabilirsin ki Derin seni görünce kuduracak."

 

Sinsi bir gülüş dudaklarıma yayılırken "istediğimiz de bu değil mi zaten?" Demiştim ve göz kırparak arabadan inmiştim.

 

Üstümde duran elbiseyi düzeltip, topuklu ayakkabılarımdan çıkan ses ile şirketin ön kapısına ulaştığımda güvenlik bana bakmıştı ve "hoşgeldiniz Almila Hanım!" Demişti.

 

Kafamı sallayıp, hafifçe gülümsediğimde şirketten içeri girmiştik benimle konuşmaya çalışan herkese gülümseyip asansörün önüne gelmiştik.

 

Erhan bana bakarken "Almila, bir şey diyeceğim ama kızmayacaksın" dediğinde "ne söyleyeceksin?" Demiştim ona bakarak.

 

"Ama böyle olmaz ki! Daha demeden gergin cevap verdin bana!" Dediğinde göz devirmiştim ve "tamam Erhan'cım kızmayacağım!" Demiştim ve söylemesi için ısrarla ona bakmıştım.

 

"Sen katını ve odanın yerini hatırlıyor musun?" Dediğinde ciddi olup olmadığını anlamak için mimiklerini incelemiştim.

 

"Sen ciddi misin Erhan?" Dediğimde "evet" demişti ve kapısı sonunda açılan asansöre binmişti.

 

Asansöre binip beşinci kata bastığımda "iyi bari hatırlıyormuşsun" demesi ile sinirle ona bakmıştım.

 

"Şaka yapmıştım yengecim" dediğinde "şakanı beş kat aşağıya gömerim Erhan!" Demiştim ve önüme dönmüştüm.

 

Saçımı düzenleyip Erhan'a baktığımda "dosya yanında değil mi?" Demiştim.

 

Erhan koluma dokunurken "her şey yolunda Almila, lütfen gerilme" demişti ve kapısı açılan asansörün dışına bakmıştı.

 

Beraber asansörden çıkarken "sakinsin değil mi?" Demişti."Temkinde olmam gerekiyor mu?"

 

"Ne gibi?" Dediğimde "her an Derin'e dalabilirmişsin hissiyatı var da bende o yüzden söyledim." Erhan'a göz devirirken "sen bugün fazla şakacısın Erhan!" Demiştim yürümeye başlayarak."Ama fazla göze batıyorsun haberin olsun."

 

"İyi be sustum!" Dediğinde odamın önüne gelmiştim ve kapıyı açmıştım.

 

Kapıyı açmam ile masamın baş köşesine oturan Derin'i gördüğümde sinirden gülmüştüm ve sinsice bana bakan Derin'i incelemiştim.

 

Derin "Hoşgeldin Almila..." diyerek ayağa kalktığında "aynısını söyleyemeyeceğim!" Demiştim.

 

Derin gülerken "nasıl yakışmış mıyım ait olduğum yere?" Diyerek bacak bacak üstüne attığında "yok!" Demişti Erhan hızlıca benden önce davranarak."Şöyle bir baktım da sırıtıyorsun." Güldüğünde "hayır sağdan bakıyorum yok, soldan bakıyorum yok, önden bakıyorum yok, hiçbir şekilde yakışmıyorsun."

 

Derin yalandan güldüğünde "ha ha ha!" Demişti göz devirerek."Komik gününde misin sen?" Erhan kafasını sallarken "beğenemedin mi?" Demişti.

 

Derin belli belirsiz kafa sallarken "bu halini sevmiyorum." Demişti ve bana bakarak "ah pardon Almila sen bilmiyordun Erhan'la olan bağımızı değil mi?" Demişti.

 

Gülerek Derin'e doğru ilerlediğimde tam karşısına geçmiştim ve masanın üstüne hafif oturarak Derin'i hedef almıştım.

 

"Ben her şeyi biliyorum Derin'cim sen kafana böyle küçük ayrıntıları sokma olur mu?" Dediğimde "küçük ayrıntılar?" Demişti Derin cümlemi taklit ederek.Kafamı salladığımda "aynen öyle" demiştim ve Erhan'a bakmıştım."Önceden sevgili olmanız benim için küçük ve gereksiz detay.Ayrıca, emin ol bu durum umrumda bile değil.Ben günüme ve geleceğime odaklanıyorum daha çok."

 

Erhan bana ve sonra Derin'e baktığında "artık bu işi bitirsek mi?" Demişti.

 

Derin "sonunda asıl konuya gelebildik!" Dediğinde Erhan yanımıza yaklaşmıştı ve dosyayı uzatmıştı.

 

Dosyayı Derin'den önce davranıp elime alırken "sabırsızsın bakıyorum da." Demiştim ve masanın üstünde duran kalemi elime almıştım.

 

"Hakkım olanı almak için sabırsızlanmam sence de doğal değil mi Almila?" Dediğinde "hakkın olan..." demiştim sinirle gülerek.

"Hakkın olan hiçbir şey yok Derin."

 

"Öyle mi?" Dediğinde "aynen öyle" demiştim ve kalemi ona doğru uzatmıştım.

 

"Peki o zaman neden bana şirketin yarısını veriyorsun?" Dediğinde şüphe ile bize bakmıştı.

 

"Çünkü, hayatımda olan bir parazitten kurtulmak istiyorum."

 

Derin birden ayağa kalktığında cümlemi duymamış gibi yaparak "şu dosyayı ver de imzalayayım!" Demişti.

 

"Hay, hay!" Diyerek dostayı ona uzattığımda "ayrıca yarısını değil, şirketin tamamını sana veriyorum Derin." Demiştim birden konuşarak.

 

Derin bana şaşkın bir şekilde baktığında "nasıl yani?" Demişti ve bir bana birde Erhan'a bakarak ciddi olup olmadığımı anlamaya çalıştı.

 

"Duydun işte şirketin tamamını sana veriyorum.Artık şirkette ortak da yok zaten.

Yani, tamamen tek olacaksın.Şirketi al ve baban ile hayatımdan defolup gidin!"

 

Derin mutlu bir yüz ifadesi ile dosyaya baktığında "hayatından çıkmamız karşılığında bana şirketin tamamını mı veriyorsun yani?" Demişti.

 

"Evet." Dediğimde "hayatımından defolup gidin diye şirketi size veriyorum.Ayrıca burası annemin şirketi değil mi? Bu şirket bana onu hatırlatacak ve ben bunu istemiyorum.

Düşündüm de hayatımda yeri bile olmayan bir insanın şirketini neden yöneteyim ki?"

 

Derin yüzümü incelerken "bu şu an mı aklına geldi yani?" Demişti.Belli belirsiz kafamı salladığımda "kızım kayıp Derin..." demiştim yüzünü inceleyerek."Onun yokluğunda bazı şeyleri düşünmeye fırsat olmadı diyelim.

Aklımda sadece kızım olduğu için böyle 'küçük ayrıntılar' aklıma gelmedi."

Cümlemi vurgularken "işte tamda bu yüzden şu an söylüyorum."

 

Derin şaşırmış gibi bir bana bir de Erhan'a baktığında "vay be!" Demişti."Böyle düşünmen beni çok mutlu etti Almila.Çünkü, doğru düşünüyorsun."

 

"Hadi Derin imzala artık! Sonra da tek başına şirkette ne yaparsan yap!"

 

Kelemi elinde sabitleyip sabırsızca kağıtları tek tek imzaladığında kalemi bırakmıştı ve "burası artık Derin Akay'ın!" Demişti.

"Benim..." sandalyeye oturduğunda "akıllı olduğunu sanardım" demişti.

 

'Neden' der gibi bir yüz ifadesi ile ona baktığımda "bu şirketi bana verince seni rahat bırakacak olmamı düşünmen beni üzdü." Dudaklarını büzdüğünde bende büzmüştüm ve "bu yüzden seni üzmemek için böyle bir şey düşünmedim Derin'cim." Dalga geçer gibi onun hararetlerini taklit ettiğimde yüz hatları değişmişti ve "ne saçmalıyorsun yine?" Demişti.

 

Kağıtları masanın üzerinden tepkinli bir şekilde alıp Erhan'a uzattığımda "seni akıllı sanardım Derin Akay!" Demiştim soğuk bir sesle."Ama görüyorum ki senin aklın sadece oyunlarda çalışıyormuş.İş mevzusunda özellikle hırs yapılmış bir mevzuda aklın devre dışı kalıyor.Tıpkı şu an olduğu gibi."2

 

Derin birden ayağa kalktığında "benimle açık konuş!" Demişti."Ne oluyor burada! Ne saçmalıyorsun?"

 

"Diyorum ki gerçekten sana bu şirketi vereceğimi falan mı düşündün?" Güldüğümde "gerçi nasıl düşünebildin bunu düşünsek daha mantıklı!"

 

Derin Erhan'a ve bana peş peşe baktığında "oyun mu oynuyorsun benimle!" Demişti.

"İmzalattın ya bana kağıtları! Şirket artık benim!"

 

İma ile sırıtıp Derin'i baştan aşağıya süzdüğümde Derin kağıtlara bakmıştı ve "onlar ne kağıtlarıydı?" Demişti."Ne imzalattınız bana?"

 

Oturduğum masadan kalkıp Erhan'a ulaştığımda kağıtları almıştım ve ilk sayfasını açmıştım.

 

"Derin beni en şaşırtan ne biliyor musun?" Dediğimde bana bakmıştı.Cevap vermesini bile beklemezken "okumaman" demiştim.

"Yani bu devirde kimseye güvenmemelisin.

Kardeşine bile!" Güldüğümde "Özellikle düşman dediğin kişiye."

 

"Sen..." dediğinde duymamış gibi yapmıştım ve kağıttaki yazılara göz gezdirmeye başlayarak "bu itiraf içinmiş..." demiştim ve sakin bir şekilde diğer sayfaya geçmiştim.

 

Derin "ne itirafı?" Derken olduğu yerde kasılmıştı.

 

Kısık gözler ile Derin'e baktığımda omuz silkmişim ve "hiç!" Demiştim önemsizmiş gibi."Cüneyt'i öldürdüğünü itiraf ettiğin bir kağıt parçası sadece."

 

Derin olduğu yerde donarken "iyi misin sen?" Demişti şok içinde."Ne Cüneyt'i öldürmesi! Ne itirafı?"

 

"İyi de Derin'cim bunu ben demiyorum ki! İtiraf ettiğin kağıt parçası söylüyor bunu."

 

Üzgünmüş gibi Derin'e baktığımda "ama beni en üzen ikinci sayfa oldu biliyor musun? Gerçekten, bak gerçekten beni çok duygulandırdı bu sayfa." Derin merak ettiğini belli edercesine kağıta baktığında "ya resmen şirketi istemediğini açıkça belirtmişsin." Kağıdı aşağıya indirirken "ne gerek vardı ki böyle bir fedakarlığa."1

 

Derin olduğu yerden ilerleyip tam bana adım atacaktı ki Erhan kolundan tutmuştu ve "mesafeni koruman gerektiğini sana kaç defa daha söylemem lazım Derin?" Demişti buz gibi bir sesle."Mesafeni koru.Bir daha tekrarlamak istemiyorum!"

 

Derin kolunu Erhan'dan kurtarmaya çalıştığında "bu kağıt parçasının bir önemi yok!" Demişti."Beni bununla mı korkutacaksınız? Elinizde sadece kağıt parçası var ya!" Güldüğünde "o da birazdan yok olacak zaten."

 

Cümlesini kendinden emin bir şekilde kurarken "sence biz karşısına sadece bir kağıt parçası ile çıkar mıyız Derin? Aşk olsun yani! Bak beni gerçekten kırıyorsun."

 

Erhan Derin'in arkasına geçip onu daha sıkı tuttuğunda çantamdan Cüneyt'in telefonunu çıkarmıştım ve ona doğru sallamıştım.

 

Derin kurtulmaya çalışırken "sen Cüneyt'i parmağında oynattığını sanarken asıl o seni oynatıyormuş." Güldüğümde "bu telefonda öyle şeyler var ki Derin..." kafamı salladığımda "babam duysa ne der acaba diye düşünüyorum."

 

Derin öfke ile bağırdığında "seni öldüreceğim Almila!" Demişti."Gerçekten öldüreceğim."

 

Duymamış gibi davranarak telefonu açtığımda gizli bir programa yüklenmiş belgelere, diğer video ve ses kayıtlarına bakmıştım.

 

"Ama ne merak ettiğim be biliyor musun?" Dediğimde ona bakmıştım."Kendi öz babanı nasıl öldürdün Derin Akay?" Daha biraz önce kurtulmaya çalışan derin birden çırpınmayı bıraktığında "iftira!" Demişti."İftira atıyorsun! Ben öyle bir şey yapmadım!"

 

"Ama Cüneyt'in gizlisinde olan ses kaydı öyle demiyor Derin."

 

Sesli kaydını açıp Derin'e dinletmeye başladığımda gözünden aşağıya akan yaşı görmüştüm.

 

'Öldürdüm' demişti soğukkanlılıkla.'Babamı öldürdüm ve onu gömdüm.'

 

'Neden?' Diyordu ses kaydında Cüneyt.'Neden yaptın bunu?'

 

'Çünkü haketmişti.'

 

Ses kaydı burada biterken "dahası da var..." demiştim.

 

Derin'in yanağından akan göz yaşına baktığımda umursamamıştım ve "bu en önemlisi!" Demiştim."Hazır mısın?"

 

Cevap verip vermemesini bile umursamazken bu sefer kendi telefonumdan ses kaydını açmıştım.

 

'Öldürdüm' demişti yine aynı şekilde.

'Cüneyt'i öldürdüm ve onu patlattım.'

 

Derin olduğu yerde buz kesilirken düşecekmiş gibi olmuştu.Erhan Derin'i daha sıkı tuttuğunda "nasıl ama Derin?" Demiştim ona biraz yaklaşarak."Ses kaydını değiştirip, gerçek olmayan bir şeyi yansıtmak güzel miymiş! Sana senin yaptığın ile karşılık verdim.Kısasa kısas.Gitti mi hoşuna?"

 

Derin bana kıpkırmızı gözler ile baktığında "bu yaptığının bedelini ödeyeceksin!" Demişti.

 

Göz devirdiğimde "hep aynı cümleler.Bla, bla, bla..." geriye doğru gidip Derin'e baktığımda "eğer bana kızımın yerini hemen söylemezsen asıl bunun bedelini sen ödeyeceksin!"

 

Derin kahkaha atarak gülmeye başladığında "Erhan, Erhan, Erhan..." demişti ismini ritim tutarak dile getirirken."Sen kendine ne yaptın böyle ya? Başkası ile kurulan oyunlar falan... hemde bensiz!" Kafasını salladığında "ama beni üzdün biliyor musun?" Demişti."Ve canımı çok sıktın!" Buz gibi gözleri ile hafifçe Erhan'a doğru dönmeye çalıştığında "biz seninle ne konuştuk, sen ne yaptın? Gerçekten yeğeninin değeri sende hiç yokmuş." Dudaklarını büzdüğünde "ah küçük Berfu'cuk... daha küçücüktün oysaki..." bana baktığında "son kez sarılamayacak olman inanır mısın bana bile dokundu!"

 

Elim istemsizce yumruk olurken "kızımın yerini söyle!" Demiştim."Söyle ki seni öldürmeyeyim!"

 

"Almila ben kızının yerini söylemesem bile sen beni öldüremezsin ki!"

 

"Niye?" Dediğimde "Erhan biliyor..." demişti.

"Sürekli adamım beni arıyor.Eğer aradığında açmazsam Berfu'yu öldürecek."

 

Öfke damarlarımda gezinirken sakin kalmaya çalışmıştım.

 

Saate bakarken Derin'in telefonunun çalması ile gülmüştüm.

 

Derin de bana bakıp güldüğünde "açmayacağım." Demişti.

 

"Açacaksın." Dediğimde "açsam bile tehlikede olduğumu anlayacak Almila."

 

"Ama eğer açmazsan sana hazırladığım süprizi kaçıracaksın Derin'cim! Oysaki özenle hazırlamışım."

 

Derin anlamadığını belli ederken "Erhan bırakta açsın." Demiştim.

 

Erhan parmaklarını Derin'in kolundan hemen çekerken Derin telefonunu çıkarmıştı ve açmıştı.

 

"Hoparlöre al." Dediğimde almıştı ve "alo?" Demişti."Alo Mustafa?"

 

"Merhaba Derin." Barın'ın sesini duymam ile Derin'e baktığımda yüzündeki ifade keyiflenmeme neden olmuştu.

 

"Barın..." derken "Mustafa şu an meşgul." Demişti Barın Derin'in cümlesini yarıda keserek."Bu yüzden ise seni ben aradım."

 

"Ne yaptın ona?" Derken nefes alışları hızlanmıştı."Mustafa nerede?"

 

"Söylememi ister misin?" Kısa bir an sessiz kalırken "dur ya da direk kendisi söylesin." Tekrardan bir sessizlik oluştuğunda "Derin..." diyen acılı bir ses duymam ile olduğum yerde gerilmiştim.

 

Hak etmişlerdi.

Acımıyordum.

Acımayı hak etmiyorlardı.

 

Derin "Mustafa..." derken "sen iyi misin?" Demişti."Ne yaptı sana?"

 

"Derin canım çok yanıyor."

 

Derin ağlamaya başladığında "bunun bedelini ödeyeceksiniz!" Demişti boş tehditlerini sıralayarak.

 

"Bence yeter bu kadar!" Barın'ın sesini tekrardan duyduğumda "bence artık bu oyunu bitirelim ha Derin.Ne dersin?" Demişti Barın.

 

"Oyun mu? Sen bu yaptığını oyun mu sanıyorsun?" Bağırdığında "Mustafa'nın canını yakmak senin için oyun mu?"

 

Derin'in Mustafa için olan endişesi hoşuma giderken sadece sessiz kalmıştım.

 

"Niye senin yaptıkların oyun oluyor da benim yaptıklarım mı olmuyor? Sen can yakınca oyun, ama biz yakınca değil öyle mi?"

 

"Siz bunu hak ettiniz!" Dediğinde "sende hak ettin." Demişti Barın öfke ile."Sen can yakmak için canımızı kullandın. Biz ise canını yakmak için hayatta en değer verdiğin kişiyi kullandık.Bence tam bir kısasa kısas oldu değil mi?"

 

Derin, öfke ile nefes alıp verdiğinde "ne istiyorsun?" Demişti çaresizce.

 

"Almila ve Erhan ile buraya geleceksin.

Geleceksin ve kendi gözlerin ile Mustafa'yı göreceksin.Sen acı içinde kıvranacaksın ve bizde seni izleyeceğiz.Yani, yaptıklarının bedelini bizim önümüzde acı çekerek ödeyeceksin Derin.Biz ne zaman tatmin olursak işte o zaman Mustafa'yı bırakacağız."

 

Derin'e ilerleyip telefonu elinden aldığımda "kızım nasıl Barın?" Demiştim."İyi mi?"

 

Barın'ın sesi deminkine nazaran sakin ve naif çıkarken "iyi..." demişti."Ama sen gelirsen çok daha iyi olacak güzelim."

 

Yanağımdan akan yaşı silerken "geliyoruz" demiştim ve telefonu kapatmıştım.

 

Erhan, Derin'in kolunu çekiştirip "yürü!" Dediğinde beraber dışarı çıkmıştık.

 

Asansöre ulaşıp aşağıya inmeye başladığımızda "kolumu bıraksan mı artık?" Demişti Derin.Erhan kafasını yan yatırıp güldüğünde "niye, aklında kaçma planı mı var yoksa?" Demişti.

 

Derin sesli bir nefes verirken "Mustafa elinizdeyken böyle bir şey yapmam." Erhan "vay be!" Dediğinde bana bakmıştı ve "satmadığı insanlar da varmış yengecim!" Demişti ima ile.

 

Soğuk bir bakış Derin'in üzerine değerken "şaşırtıcı." Demiştim."Oysa en iyi yaptığı işti."

 

Asansörden inip arabaya doğru ilerlediğimizde Berfu'ya kavuşacak olma düşüncesi beni heyecanlandırmıştı.

 

Arka koltuğa oturup Derin'in yanındaki yerimi aldığımda Derin sırıtmıştı ve "merak etme seni arkadan vurmam." Demişti.Bende Derin'e baktığımda "üzerinde silah yok Derin bunu biliyorum.Malum öyle herkes şirketimden içeri elini kolunu sallayarak giremiyor."

 

Erhan arabanın ön camından bana baktığında "şirketim..." demişti gülerek.

"Yengeme de ne güzel yakışıyor bu kelime!" Derin göz devirirken Erhan arabayı çalıştırmıştı ve sürmeye başlamıştı.

 

Sessizliği bir süre sonra Derin bozarken "merak ediyor musun?" Demişti.Kafamı yasladığım camdan kaldırırken "neyi?" Demiştim umursamazca.

 

Güldüğünde "Berfu bu süre içerisinde ne yaptı? Ya da ona nasıl davranıldı?"

 

Soğuk ve sakin bakışlarım Derin'i bulurken "susman senin için en hayırlısı" demiştim.

 

Derin olduğu yerden biraz bana doğru döndüğünde "kızın çok usluydu ama biliyor musun?" Demişti."Bana hiç zorluk çıkarmadı.Gerçi, bu kısa süre içerisinde çocuklardan bir kere daha nefret ettim; ama neyse yeğenim sonuçta!"

 

Birden Derin'in çenesini tutup sıktığımda "kızımın canını yaktın mı?" Demiştim.

Düşüncesi bile beni mahvederler böyle bir ihtimalin olabilme düşüncesi kalbimi paramparça etmişti.

 

Derin belli belirsiz omuz silktiğinde "yani, canını yakmadım; ama inanır mısın Almila yemek konusunda baya bir zorlandım! Kızın ne verirsek verelim yemedi!" Kızımın aç kalmış olma ihtimali nefesimi keserken "aç mı bıraktın kızımı yani?" Demiştim korku ile.

 

Erhan arabayı daha hızlı sürmeye başladığında Derin sırıtmıştı ve "belki evet belki hayır" demişti.

 

Dalga mı geçiyordu?

 

Bakışlarım Erhan'ın arkasında olan silaha değerken bir an bile düşünmeden almıştım ve Derin'in arka tarafına doğrultmuştum.

Erhan "Almila!" Derken Derin gülmüştü ve "söz konusu kızın olunca ne kadar da vahşi bir karaktere dönüşüyormuşsun?" Demişti şaşırır gibi yaparak."Valla taktir ettim seni."

 

"Kes sesini!" Derken Derin'in önüne dönmesi ile silahı bel kısmına biraz daha bastırmıştım ve "ani bir hareket yapma Derin!" Demiştim."Ya da bir girişimde."

 

Erhan gergin bir halde bana bakarken neyin yanlış neyin doğru olduğunu düşünmüyordum bile.

 

Kısa bir süre içerisinde sonunda Erhan durduğunda "geldik!" Demişti.

 

Erhan arabadan inerken Derin'e bakmıştım ve "in!" Demiştim net bir sesle.Silahı arkasına bastırırken Derin kapıyı açmıştı ve inmişti.Bende onun peşinden arabadan indiğimde titreyen elimi dizginlemiştim ve "yürü!" Demiştim.

 

Derin yürüyerek binadan içeri girdiğinde "burası çok soğuk..." demiştim. Boğazım düğümlenirken "kızımı bunca zaman burada mı tuttunuz?" Demiştim.Derin arkasını dönmek için girişimde bulunduğunda "önüne dön ve bana öyle cevap ver!" Demiştim. Kendimi tutamazken ortamda yayılan sesim bir kere daha korkumu açığa çıkarmıştı. Konuşmayan Derin'e silahı iyice bastırırken "konuşsana!" Demiştim."Kızım bunca zaman bu soğuk yerde mi tutuldu."

 

"Evet." Tek bir kelime canımı yakarken "üşüdü mü?" Demiştim aklımda dönen soruyu sorarak. "Çok." Dediğinde yanağımdan akan yaşı umursamamıştım. Kendimle tetiğe basmamak için bir savaş içerisine girdiğimde "seni öldüreceğim Derin!" Demiştim dişlerimin arasından konuşarak."Seni kendi ellerim ile öldüreceğim."

 

Derin güldüğünde "kes sesini!" Demiştim ve yanımdan bana kaçamak bakışlar atan Erhan'a bakmıştım.

 

Belki de düşünüyordu.

Nasıl bunları yaptığımı sorguluyordu kendi kendine.

 

Şaşırıyordu.Bunu gözlerinden çok net anlayabiliyordum.

 

Bakışlarımı Erhan'dan çekip merdivenlerden yukarı çıktığımızda duvara yaslanmış olan Barın'ı görmem ile "Barın..." demiştim heyecan ile. Kafasını kaldırıp bana baktığında bakışları elimde duran silaha değmişti ve hızlıca yanıma gelerek "Almila, ne yapıyorsun sen?" Demişti. Sorusuna cevap vermezken "kızım... o..." yeşil gözlerine baktığımda "meleğim nerede?" Demiştim."Kızımız nerede Barın?"

 

"Kızımız şu an Beril ve Ece ile." Durup gözlerime baktığında "kiminle demedim Barın!" Demiştim. Sorgulayan gözler ile baktığımda "nerede?" Dediğimde korktuğum cümle dudaklarından çıkmıştı.

 

"Hastanede." O an ki korkum gözlerimden belli olurken boşalan bacaklarımı dik tutmaya çalışmıştım. "Ne demek hastanede?" Dediğimde "Barın..." demiştim yutkunarak. "Kızımız neden hastanede?" Boğazım düğümlenirken kalbim sıkışmıştı. "Ateşi vardı." Dediğinde Derin'in sırıtan sesini duymam ile bir an tereddüt etmeden silahı bacağına doğrultmuştum ve tetiğe basmıştım.

 

Hiç kimse ne olduğunu bile anlamazsan ortamda bir silah sesi duyulmuştu ve onunla birlikte boş binayı inleten bir serzeniş Derin'in dudaklarından dökülmüştü.

 

Derin acı içinde önümde diz çöktüğünde Erhan Derin'e ilerlemişti ve Barın ise bana doğru hızlı bir hamle ile gelmişti.

 

Silahı bu sefer tam kafasına tuttuğumda Barın beni tutup kendine çekmişti ve "Almila yapma!" Demişti.

 

"Bırak!" Diyerek bağırdığımda "bırak, öldüreceğim!" Demiştim.

 

Derin acı ile kıvrandığında Barın silahı elimden almıştı ve yere atmıştı.

 

Silah bize doğru ilerleyen Mert'in ayaklarının altına giderken eline almıştı ve "Barın ne oldu burada?" Demişti.

 

Sırtımı göğsüne bastırıp ellerimi tutup kenetlediğinde Barın, Mert'e hiçbir şey söylememişti ve beni kendine daha sıkı bastırmıştı.

 

"Senin ölümün elimden olacak!" Demiştim.

"Duydun mu beni? Elimden olacak!"

 

Derin kanayan bacağını tutup "manyak!" Dediğinde "Derin, ölmek için bu kadar sabırsız olma istersen!" Demişti Erhan sinirle.

 

Mert yanımıza gelip Derin'e baktığında "Almila mı yaptı bunu?" Demişti şok içinde.

 

"Evet!" Diyerek bağırdığımda "ben yaptım..." Barın'dan kurtulmaya çalışırken "ama yarım kaldı Mert!" Demiştim öfke ile bağırarak."Bırakmıyorlar ki beni tamamlayayım işimi."

 

Mert, Erhan'a ve sonra ise Barın'a bakarken "içeri götürüyorum o zaman ben bunu" demişti.

 

Barın "götür" dediğinde Mert, Derin'in kolundan tutmuştu ve "hadi bakalım!" Demişti sertçe ayağa kaldırırken."Mustafa seni çok özlemiş!"

 

Derin acı dolu bağırışları ile sabit durmaya çalışırken Erhan'a bakmıştım ve "Ece'yi ara!" Demiştim."Kızım nasıl bilmek istiyorum."

 

Erhan tereddüt bile etmeden telefonu çıkardığında Ece'yi aramıştı ve bana vermişti.

 

Kısa bir süre sonra telefondan "efendim aşkım?" Diyen Ece'nin sesini duyduğumda "Ece kızım nasıl?" demiştim hemen konuya girerek.

 

Kısa bir sessizlik üzerine Ece'nin sesini duyduğumda "durumu iyi Almila abla" demişti hafif mutlu bir ses tonuyla.

 

İçimde yanan ateşe su serpilmiş gibi nefes verdiğimde Barın'ın koluna tutunmuştum ve "iyi Barın..." demiştim."Kızımız iyi." Barın bana yaklaşıp saçımı yavaşça öptüğünde "yanına gidince çok daha iyi olacak güzelim" demişti."Annesinin kokusunu alınca daha da iyi olacak inan bana."

 

"Kızıma iyi bak olur mu Ece..." dediğimde "o, sana emanet." Ece'nin gülümsemesini hissederken "sen gelene kadar Berfu'muza çok iyi bakacağız Almila Abla.Senin için rahat olsun." Görmese bile kafamı salladığımda "biliyorum..." demiştim.

 

Telefonu kulağımdan çekip Erhan'a uzattığımda "bu iş bir an önce bitsin artık!" Demiştim.

 

Barın'ın parmakları belimi kavrarken "hadi..." demişti."Gidelim artık."

 

Beraber içeri geçip duvara yaslı bir biçimde duran Mustafa'ya ve Derin'e baktığımda tam karşılarında duran sandalyeye oturmuştum ve bacak bacak üstüne atmıştım.

 

Derin hepimize bakarken "sizin derdiniz benimle" demişti."Mustafa'yı bırakın."

 

Sandalyede biraz doğrularken "Şu an bizden bir şey isteyecek konumda değilsin Derin!" Demiştim düz bir ses tonuyla."O yüzden kullandığım cümleleri dile getirmeden önde on defa düşün."

 

Derin kanayan bacağını biraz ileri doğru attığında "bakın bana ne yapıyorsanız yapın; ama lütfen Mustafa'ya dokunmayın!"

 

"Kes sesini Derin!" Mustafa öfke ile Derin'e baktığında "saçma sapan konuşma artık!" Demişti."Ben sensiz bir yere gitmem.Bunu bilmiyormuş gibi davranma!"

 

"Bence sen sus! Unutma kararları her zaman en son ben veririm." Tekrardan bana baktığında "lütfen Almila..." demişti."Bırak onu."

 

Yalandan şaşırmış gibi Derin'e baktığımda "sen... sen lütfen mi dedin?" Demiştim dalga geçerek."Aaa ama Derin! Lütfen kendini bu kadar küçük düşürme! Hemde bir erkek için!"

 

"Almila kes şunu artık! Hem sen bu değilsin ki! Neden olmadığın biri gibi davranıyorsun karşımda?"

 

'Olmadığın biri gibi.'

 

Aslında belki de tam olarak olmam gereken biri gibi davranıyordum.

 

Hep buymuşum gibi.

Böyleymiş gibi.

 

Her şeyi doğru yapıyormuşum gibi.

 

"Bu dünyada böyle olmak gerekiyormuş biliyor musun Derin? Başkasını düşünmemek gerekiyormuş mesela.Yaptığım doğru bir şey mi yoksa yanlış bir şey mi... Hak ediyor mu yoksa etmiyor mu... " durup nefes verdiğimde "bu zamana kadar sadece düşündüm; ama bundan sonra düşünmeyeceğim.Hak edene hak ettiği gibi davranacağım.Nasıl olduğunu bilmek ister misin?" Derin bana bakıp "nasılmış?" Dediğinde ayağa kalkmıştım ve Barın'ın silahını elime almıştım.Barın "ne yapıyorsun?" Dediğinde birden Mustafa'nın koluna nişan alıp tetiğe basmıştım.

 

Tetiğe basmam ile Mustafa bağırdığında Derin "Almila!" Diyerek bana bakmıştı ve Mustafa'ya tedirgin gözlerle bakarak "iyi misin?" Demişti.Tekrardan bana baktığında "kafayı mı yedin sen?" Demişti."Neden vurdun onu?"

 

"Neden mi?" Güldüğümde "Nedenini söyleyeyim hemen!" Demiştim.

"Vurmamın nedeni kızımı kaçırdığınız içindi; ama bu ilk vuruşum Derin! Diğer vurmam kızımı hasta ettiğiniz için olacak!" Tekrardan silahı elime sabitlediğimde Barın birden beni tutmuştu ve silahı elimden alarak "Almila, kendine gel artık güzelim!" Demişti."Ne yapıyorsun sen?"

 

Barın'dan kurtulup "bırak beni!" Dediğimde "yapmam gerekeni yapıyorum!" Demiştim kendime hakim olamazken."Bu zamana kadar yapmam gereken her şeyi bugün burada yapacağım ve siz çenenizi kapatıp hiçbir şey demeyeceksiniz duydun mu beni?" Erhan'a ve Mert'e dönüp "duydunuz mu?" Dediğimde Erhan ve Mert kafasını sallamıştı sadece.

 

Bakışlarım Derin'i bulurken Derin'in bakışları Mustafa'ya değmişti ve yutkunarak "canın çok acıyor mu?" Demişti.

 

Mustafa kafasını iki yana sallarken dudaklarımı büzmüştüm ve "ne kadar duygusal!" Demiştim."Ama siz böyle yaparsanız beni ağlatırsınız."

 

"Kes dalgayı!" Diyerek bağırdığında Derin'in karşısında duran sandalyeye oturmuştum ve "onu bu kadar özel yapan ne?" Demiştim Mustafa'yı işaret ederek. "Cüneyt'i bile bu kadar umursamazken onu neden umursuyorsun ki?"

 

Derin Mustafa'ya baktığında "çünkü beni küçüklüğümden beri koruyor." Yutkunurken "sen benim neler yaşadığımı bilmiyorsun Almila" demişti."Neler çektim biliyorsun."

 

Gözünden aşağıya bir damla düşerken umrumda olmayan detayı es geçerek "ne?" Demiştim."Anlat Derin.Yaşadıklarını anlat, neden böyle yaptığını anlat, benden... benden ne istediğini anlat. Anlat, anlat ki bileyim." Derin bir nefes aldığımda "dinliyorum" demiştim.

 

Derin Mustafa'ya baktığımda "eğer sana, senden neden nefret ettiğimi anlatırsam Mustafa'yı bırakır mısın?"

 

Güldüğümde bakışlarım Barın'a değmişti ve "benle pazarlık yapma!" Diyerek tekrardan Derin'e bakmıştım.

 

Derin yüzünü buruşturarak kendini duvara biraz daha bastırdığında "her şey sen doğduktan sonra oldu..." demişti.

 

Yine beni suçlamıştı.Beni sorumlu tutarak hikayesini anlatmaya başlamıştı.

 

"Bu kısımları atlayacağım Almila çünkü, babam o gün bunları sana bizdeyken detaylıca anlatmıştı.Benim nasıl gerçek babamın yanına gittiğimi çok iyi biliyorsun."

 

Durup güçlü bir nefes soluduğunda "ben babamın yanına hiç gitmek istememiştim Almila.Çünkü, babam asla göründüğü gibi değildi.Dışarıya karşı ne kadar iyiyse bana karşı o kadar kötüydü.Ben... ben çok acı çektim.Onun yanındayken hep dayak ile büyüdüm, odalara kapatıldım, sevilmedim!" O an söylediği cümleler istemsizce içimi titretsede bir şey söylememiştim ve sadece susmuştum.

 

"Ben babamla..." durup bana baktığında gülümsemişti ve yanağına akan yaşı umursamadan "babanla..." demişti zorlanarak."Babanla konuştuğumda gözlerinin içine baktım.Beni anlamasını istedim." Nefes alıp verdiğinde "Görüntülü konuşurken belime silah doğrultulmuştu ve bir şey dememem için tembihlenilmiştim.Ben... gözlerine bakıp 'ben burada iyiyim, ben burada kalmak istiyorum!' Dediğimde beni anlamasını istedim; ama olmadı Almila! Babam beni anlamadı.O iğrenç adamın yanında kalmak istediğimi düşündü! Oysaki ben istemiyordum Almila istemiyordum!" Sesi boş olan alanda yankılanırken kafasını sallamıştı ve "ben sadece küçükken annemin ve babamın sıcacak kollarında olmak istiyordum!" Demişti isyan edercesine."Senin gibi..."

 

Barın yanına gelip güçlü ve güven verici parmaklarını omzuma yerleştirdiğinde "bunda benim hiçbir suçum yok Derin biliyorsun değil mi?" Demiştim.

 

Kafasını sallarken "var!" Demişti aksini kanıtlamakla istercesine."Sen yeni doğduğun için beni feda ettiler! Oysaki senin nasıl korunmaya ihtiyacın varsa benimde vardı!"

 

"Ama annem ve babam bunu bilemezdi Derin.Senin orada mutsuz olduğunu bilemezdi."

 

"Babam belki bilemezdi Almila; ama annem bilebilirdi!" Ne demek istediğini sorarcasına yüzüne baktığımda "annem beni bilerek yolladı!" Demişti."Çünkü beni hiç sevmedi Almila! O... o hep seni sevdi Almila.Benden ise kurtulmak istedi."

 

Tam bir şey söyleyecekken kafasını iki yana sallamıştı ve "dinle..." demişti."Dinle Almila.Yoksa ben bunları anlatacak gücü bir daha bulamam."

 

"Devam et" demiştim sadece.

 

"Annemin babamdan niye ayrıldığını biliyor musun Almila? Ondan neden boşandığını, neden baban ile evlendiğini..." kafamı iki yana salladığımda "çünkü, bende Barın gibi tecavüz sonucu doğdum Almila." Barın'ın parmakları omzumda biraz gevşerken gerildiğini anlamıştım.Bakışlarım istemsizce Erhan'a değdiğinde Barın'a baktığını görmüştüm; ama bu bakışta şefkat vardı.

 

Bakışlarım Barın'a değerken omzumu sıkmıştı ve gözlerini 'ben iyiyim' dercesine kapatıp açmıştı.

 

Tekrardan Derin'e döndüğümde "ben bilmiyordum" demiştim zar zor konuşarak.

 

Annemin yaşadığı o an aklıma gelirken zorlanarak nefes vermiştim ve göz yaşımı akıtmamaya çalışmıştım.

 

Ferda Hanım gibi annemde yaşamaması gereken bir olay yaşamıştı.

 

Bir kadının hiçbir şekilde hak etmeyeceği bir olay.

 

Ne kadar kötü olursa olsun hiçbir kadın bunu hak etmiyordu ve ne olursa olsun asla da hak etmeyecekti.

 

Zaten hangi kadın bunu yaşamayı isterdi ki?

 

Derin gülümseyerek bana baktığında gülümsemenin altında yatan nefreti hissetmiştim.

 

"Annem beni hiç sevmedi Almila.Hemde hiç.Ben... ben suçsuzdum oysaki." Bakışları Barın'a değerken "Barın gibi" demişti."Ama annemizin umrunda bile değildi bu durum.

Onun için ben sadece kirli bir bebektim.İşte bu yüzden beni babama gözünü kırpmadan verdi.Seni daha bebeksin diye sarmalarken bakamayız kelimesine sığınarak beni babama verdi; ama bende küçüktüm! Bende senin gibi küçüktüm!" Bağırırken zorlanarak hızlı hızlı nefes soluduğunda "ve en acısı da ne biliyor musun Almila?" Demişti soru sorarcasına.

"Babamın beni sevmediğini biliyordu." Bakışları Mustafa'ya değdiğinde "ben büyüdüğüm zaman hala babamın şiddetine maruz kalıyordum; ama sonra hayatıma Mustafa girdi.Beni korudu, güvende hissettirdi.Bir abi gibi beni sarmaladı. Hani babamı öldürdüğümü söyledin ya bana şirkette.Sence hak etmedi mi Almila? Öz babam olsa bile bana yıllarca şiddet uygulayıp, odalara kapatan adam ölmeyi hak etmedi mi?"

 

Etmişti.

 

"Adam değil." Dediğimde anlamayarak bana bakmıştı."Hani demin dedin ya adam diye.Böyle birinin adam olması imkansız bir şey.Böyleleri değil adam insan bile olamaz Derin!"

 

Derin bana bakıp burukça gülümsediğinde "devamını dinlemek ister misin?" Demişti.

 

Sadece kafamı sallarken Derin devam etmişti ve bende dinlemiştim.

 

"Babamın ölüm haberi geldiğinde yıkılmıştım Almila; ama içimde her zaman yaşadığına dair bir his vardı.Çünkü, babam kendini öldürecek biri değildi.Öz babamı öldürdükten sonra çok düşündüm.Ne yapacağım dedim hep kendime.

Karanlıktaydım Almila.Boşluktaydım, hiçlikteydim... Sonra ise babam çıktı karşıma." Güldüğünde "babam ilk benim karşıma çıktı. Beni seçti, bana sarıldı, yaşadığını gözlerime bakarak söyledi ve ben o an o karanlık dünyamdan çıktım.Baba sıcaklığını tekrardan hissettim."

 

Babamın benden önce Derin'in karşısına çıkmış olması kalbimi acıtsada hiçbir tepki vermemiştim.

 

Bencillik mi yapıyorum diye düşünmüştüm.

Yapmıyordum.

Çünkü, bende hak ediyordun.

Baba sevgisini hissetmek istiyordum.

 

"Ama bir süre sonra babam bana sürekli seni anlatmaya başladı.Seni takip etti.Her zaman benimle ilgilenen babam artık nasıl olduğumu bile sormaz oldu.Her gün dışarıdan geldiğinde beni öpen babam içeri girer girmez seni anlatmaya başladı."

 

Duygusuzca yüzünü incelediğimde susmuştum.

 

İçimde sevildiğime dair bir duygu oluşsa bile bunu dışarıya vurmamıştım.

 

"Sonra ise bilmiyorum belki de sevilmediğimi hissettim.Bu yüzden ise gözüne biraz daha girebilmek için yardım teklif ettim.Seni takip edip ona bilgi vereceğimi söyledim." Kafasını salladığında "babama hep yalan bilgi verdim Almila.Kaçırıldığında bile sustum.Hiçbir şey söylemedim; ama işte sonradan söylemek zorunda kaldım." Gözlerini hafif kıstığında "bilirsin o kadar güzel yalan konuştum ki babam bunu sakladığım için tepki bile vermedi.Ha... bak şanslısınız bu konuda.

Çünkü, ben zamanında babam söyleseydim belki de siz bu konumda olmayacaktınız bile."

 

"Teşekkür mü etmeliyiz?" Barın düz bir sesle konuştuğunda "ee bekledim aslında" demişti dalga geçer gibi."Hem bak bu kaçırılma mevzusunu bile babama yumuşatarak söyledim.Yoksa birlikte olmanıza izin bile vermezdi."

 

"Kes Derin!" Sıkıldığımı belli edercesine konuştuğumda "konudan sapma!" Demiştim.

 

"Karşına çıktım Almila.Sana arkadaşınmış gibi davrandım; ama sen o kadar saftın ki buna inandın.Kaçırılmana yardım ettim onu bile anlamadın." Erhan'a baktığında "güzel ekiptik oysaki" demişti.

 

Erhan sırıtarak Derin'e yaklaştığında tam dibine diz çökmüştü ve "senin gibi bir insanla vakit geçirdiğim için kendimden iğreniyorum!" Demişti.

 

Derin dudak büzerken "yaptıklarını ne çabuk unuttun!" Demişti.

 

Erhan yarasına uzandığında "unutmadım..." demişti."Yaptıklarımı unutmam imkansız Derin; ama seni sana da unutturmam." Yarasına biraz bastırdığında Derin yüzünü ekşitmişti ve "yaptıklarımdan asla pişman olmadım!" Demişti.

 

Erhan yarasından parmağını çektiğinde "bizde yaşatacaklarımızdan pişman olmayacağız!" Demişti ve birden ayağa kalkmıştı.

 

Derin nefes alıp verdiğinde "babam seni takip ettiğim süre içerisinde beni tamamen unuttu Almila.Ben babamın gözüne biraz daha girebilmek için çabalarken sen daha çok ön plana çıkmıştın ve bu benim canımı çok sıkıyordu!"

 

"Babamın gerçek kızı benim Derin biliyorsun değil mi?"

 

"Ama en sevdiği kişi de benim Almila."

 

Cümlesi canımı yakarken gülmüştüm ve "o yüzden mi kendini bunca zaman ön plana çıkarmaya çalıştın Derin? Bu yüzden mi bu kadar çabaladın?"

 

"Babam benim her şeyim Almila ve senin gelip onu elimden almanı kaldıramam." Cümlemi es geçerken geriye doğru yaslanmıştım."Yaptın işte Derin... bak başardın.Babam benim değil, senin yanında."

 

"Değil Almila." Gözünden bir damla yaş çenesine yol alırken "babam bunca yaptıklarına rağmen hala senin yanında.Çünkü, babam her şeyi biliyor.Sana yaptıklarımı, Berfu'yu kaçırdığımı..."

 

Nefesim alıp vermeyi keserken elim kalbime gitmişti.

 

Yanağıma bir damla düşerken "ne?" Demiştim sadece."Nasıl biliyor?"

 

"Şans eseri öğrendi diyelim." Derin kafasını sallarken "babamı tehdit ettim Almila!" Demişti."Eğer, eğer..." durduğunda "eğer babam senin yanında olursa ona hem seni hem torununu öldüreceğimi söyledim. Senin yanına geldiğimizde öyle davranması aslında tamamen mecburiyettendi."

 

Barın elimi tutarken "iyi misin?" Demişti ve dizlerinin üzerine çökerek "güzelim bana bak!" Demişti.

 

"Devam et..." derken Derin bana acı veren cümlelerine devam etmişti.

 

"Babam güçlü Almila.İstese Berfu'yu rahat bir şekilde bulurdu; ama beni tanımıştı.

Nasıl tehlikeli bir insan olduğumu anlamıştı.Yapacaklarımın haddi hesabı yoktu.İlerisi, gerisi yoktu.Babam bile benden korkmuştu."

 

Güçlü bir kahkaha attığında karşımda annem vardı aslında.

 

"Seni öldüreceğimi söyledim ona.Hatta seni hedef alan fotoğraflarını gösterdim.Hepsi yalandı aslında.Seni hedef alan biri yoktu; ama babam öyle sanıyordu.Berfu ise... Mustafa o kadar güzel fotoğraflar çekip yolladı ki babamın korkusunu iliklerime kadar hissettim ve bu hoşuma gitti Almila.Çünkü, babam da bunu haketmişti.Beni unuttuğu için bunu haketmişti."

 

"Sen hastasın..." dediğimde "sende annem gibi hastasın!" Bağırarak birden ayağa kalktığımda Barın beni tutmuştu."Annemde senin gibi hastaydı Derin! O da hastaydı!"

 

"Ve bu yüzden sonu benim elimden oldu Almila."

 

Cümlesi ile ortamda büyük bir sessizlik olurken "ne saçmalıyorsun Derin!" Demişti Mert.

 

Derin kahkaha attığında "annemi ben öldürdüm diyorum!" Sesi odada yankılanırken duyduklarımın gerçek olup, olmadığını algılamaya çalışmıştım.

 

"Ama..."

 

"Of Almila cidden bu kadar saf mısın? Sence ben, beni arayıp sormayan bir kadın ile yüzleşmek ister miyim? Ya da öldüğü için üzülür müyüm?" Cevabımı duyuyormuş gibi tepki verdiğinde "bence de!" Demişti."Çok doğru düşünüyorsun Almila." Gülmeye devam ettiğinde "annem için hangi ölümün daha uygun olacağını düşündüm hep ve aklıma birden babam geldi.Sonuçta babam kendini annem yüzünden öldü göstermişti.

Annem yüzünden acı çekmişti.Bu yüzden ise babamın yalandan kendini öldü gösterdiği oda ve ip annem için en mükemmel ölüm şekliydi ve bende bunu keyifle uyguladım sonra ise gerisi kolaydı."

 

Kelimelerine kanım donarken "Allah senin belanı versin!" Demiştim ve Barın'dan kurtularak Derin'e ilerlemiştim.

 

Güçlü bir tokatı yanağına indirirken kafası yana sendelemişti.

 

Dudağından akan kanı silerken "annemin ölümü için beni suçladın sen!" Demiştim.

 

Gözlerime bakarken "evet" demişti.

 

"Yalandan ağladın! İlk defa görmüş gibi tepki verdin."

 

"Evet Almila çünkü, bu benim işim.Rol yapmak, intikam almak... hepsi benim işim! Ayrıca biliyor musun kardeşim annemin gözlerinin içine bakarak bunu yapmak bana o kadar zevk verdi ki.Gözlerindeki korkuyu görmen lazımdı.Çok iyiydi!"

 

İğrenç bir sırıtış dudaklarına yayılırken "o da haketmişti!" Demişti bağırarak."Öz babam hak etmişti, annem haketmişti! Hepsi... hepsi hak etti!"

 

Parmaklarım yarasını kavrarken "ölümü sende hak ediyorsun Derin bunu ne yapacağız?" Demiştim.

 

"Eğer biraz olsun cesaretin varsa beni öldürürsün Almila."

 

"Öldüremem mi sanıyorsun?"

 

"Sanmıyorum, biliyorum.Sen beni öldüremezsin."

 

"Seni belki öldürmem Derin; ama öldüğün ana kadar süründürürüm."

 

"Nasıl olacakmış o?"

 

"Göstermemi ister misin?"

 

Kafasını salladığında ayağa kalkmıştım ve Barın'a ilerleyerek silahı elinden almıştım.

 

Barın "Almila..." dediğinde kafamı iki yana sallamıştım ve "sakın engel olma!" Demiştim.

 

"Sonradan pişman olacağın bir şey yapma!" Dediğinde susmuştu ve "bırak ben yapayım!" Demişti.

 

"Hayır" diyerek net bir cevap verdiğimde bakışlarım Erhan'ı ve Mert'i bulmuştu.

 

İkisi de bana dikkatlice bakarken "nasıl yapacağımı merak ediyordun değil mi?" Demiştim.

 

"Hemde çok..." derken sandalyeye oturmuştum ve silahı elimde sıkmıştım.

 

"Kızımı kaçırırken ne düşündün Derin? Aklından ne geçti?"

 

"Canını yakmak istedim Almila.

Hayattayken nefes alman imkansız hala gelsin istedim.Gözlerinde olan acıyı görmek istedim.Canından can kopsun istedim ve bunu başardım.Aslında bunu her anlamda başardım Almila.Sen sadece Berfu'yu kaybetmedin.Sen babanı kaybettin, anneni kaybettin, teyzeni kaybettin! Canından, kanından olan herkesi kaybettin!"

 

"Peki sen, senden önce kimi kaybetmek istersin Derin? Kanından olmasa bile canından olan birini kaybetmek ister misin?"

 

Derin gerilirken daha birkaç saniye önce gülen yüzü solmuştu ve korku ile "ne yapacaksın?" Demişti.

 

"Bu hayatta her şeyi yaşadım Derin.Aklına gelebilecek her duyguyu iliklerime kadar hissettim; ama hiçbir zaman öldürme duygusu içimi sarmadı.Bunu hiçbir koşulda düşünmedim; ama sen hiçbir anneye yapılmaması gereken bir duyguyu bana yaşattın.Kızımı kaçırdın, onu hasta ettin! Sen dediğini yaparak canımdan can kopardın; ama bende senin canını bağışlamam.Canından can koparmadan sana ölümü yaşatmam!" Silahı birden doğrultup Mustafa'yı hedef aldığımda Mustafa korku ile Derin'e ve sonra ise bana bakmıştı.

 

Derin "yapma!" Derken "bir annenin canını yakarsan, yanan sen olursun!" Cümlem ile eş zamanlı olarak Derin kolunu arkaya attığında ne yaptığını anlayarak ondan önce davranmıştım ve birden ateş ederek Mustafa'yı vurmuştum.

 

Derin'in güçlü sesi boş olan alanda yankılanırken arkasından çıkardığı silahı bana doğrultmuştu.Birden eğilirken koluma gelen kurşun ile bağırmıştım ve zamanla sızını hissettiğim acı ile inlemiştim.

 

Barın "Almila!" Diyerek bağırdığında Erhan ve Mert silahlarını bulmaya çalışmıştı.

 

Derin acı ile bana eğilip ona doğru düşen silahı hızlıca aldığında Derin gülmüştü ve "boşuna aramayın!" Demişti."Silahlar bende!"

 

"Silahları nasıl aldın sen!" Mert sinirle bağırdığında "ee Erhan'ın silahı zaten sendeydi Mert. Sende beni buraya getirirken hem senin hemde Erhan'ın silahını aldım. Ayıptır söylemesi bu konuda iyiyimdir. Erhan da çok iyi bilir! Ayrıca..." elindeki diğer silahı salladığında "Barın'ın silahı da artık bende!" Demişti.

 

Barın koluma bakarken "Almila!" Demişti korku ile."İyi misin, canın yanıyor mu?" Derin'e döndüğünde "buradan sağ çıkacağını gerçekten düşünmüyorsun değil mi?" Demişti.

 

"Ben buradan sağ çıkacağım Barın; ama aynısını sizin için söyleyemem." Bakışları Mustafa'ya değerken yanağından akan yaşı silmişti ve "bunun bedelini ödeyeceksin Almila!" Demişti."Hayatımda kalan, benim için önemli olan birini öldürdüğün için acı çeke çeke öleceksin!"

 

"Öbür dünyaya yalnız gitmem ama seni de peşimde götürürüm!" Dediğimde kanayan yarama elimle baskı uygulamıştım.

 

Barın yarama panik içinde bakarken Erhan "Derin bırak o silahları!" Demişti sinirle.

 

"Yapmayacağım şeyleri bana sürekli olarak söyleme Erhan! Sende biliyorsun ki böyle bir şey yapmayacağım." Bakışları Mustafa'ya değerken "hayatımda olan en önemli kişiyi benden aldı..." demişti sessizce."Söylesene Erhan neden bırakayım silahları?"

 

Bakışları bana değerken silahı da kaldırmıştı ve Erhan ve Mert'e tutarak "biraz daha uzaklaşın..." demişti sinirle.

 

Mert ve Erhan olduğu yerde sabit kalırken Derin her ikisine de bakmıştı ve "uzaklaşın, yoksa..." bana bakarken "yaparım" demişti.

 

Erhan bir adım geri giderken Mert bana bakmıştı ve o da Erhan gibi geri adım atmıştı.

 

Derin sırıtırken Barın'a dönmüştü ve "sende!" Demişti."Kalk yanından!"

 

Barın, Derin'i umursamazken "kalk şurdan Barın!" Demişti."Eğer kalkmazsan karının o güzel kafasına kurşunu saplarım!"

 

Bakışlarım Barın'ı bulurken gözlerimi yummuştum ve "kalk lütfen..." demiştim.

Barın kafasını iki yana sallarken Derin hemen yan tarafıma ateş etmişti ve "kalk!" Demişti.

 

Barın elimi tutarken dudaklarını yavaşça elime değdirmişti ve "sana bir şey olmayacak!" Demişti.

 

Zar zor konuşarak "biliyorum..." dediğimde Barın "seni çok seviyorum" demişti ve yanımdan kalkarak Mert ve Erhan'ın yanına geçmişti.

 

Derin'e bakarken "eee ne yapacaksın şimdi?" Demiştim gülerek.

 

Derin de güldüğünde "aslında seni öldürmeyi düşündüm Almila; ama biliyorum ki seni öldürmek işime gelmez.Sana, yaptığın için acı çektirmem lazım bu yüzden ise..." bakışları yan tarafa değerken zorlukla yutkunmuştum.

 

"Sakın.." dediğimde "engelleyebilecek misin?" Demişti.

 

"Kabusun olurum Derin!" Dediğimde Derin silahı kaldırmıştı ve "sana aslında üzülüyorum Almila biliyor musun?" Demişti.

 

Yüzünü inceleyerek umursamazca "niye?" Diye sorduğumda "bu zamana kadar çok acı çektin!" Demişti."Sevdiğin adam tarafından ihanete uğradın, annen ve baban tarafından ihanete uğradın, kardeşin tarafından ihanete uğradın." Güldüğünde "Ay! Bak nasıl unuturum ben bunu!" Demişti elini alnına götürerek."Cüneyt tarafından, Beril ve Mert tarafından, hatta... teyzen tarafından bile ihanete uğradın!" Dudaklarını büzerek bana üzgünmüşçesine baktığında "yani düşününce üzüldüm bu durumuna."

 

Söyledikleri canımı yaksa da bunu belli etmemiştim ve başarmıştım da.

 

"Ama bunlara rağmen sevdiklerim yanında Derin..." dediğimde ona bakmıştım ve "peki, senin kim yanında?" Demiştim."Baksana Mustafa bile seni terk etti."

 

Derin'i kışkırtmaya başlamam sinirlenmesine neden olurken "bunlar son sözlerin!" Demişti sinirle."O yüzden konuşmaya devam et bakalım."

 

Kanayan kolumu sabit tutmaya çalıştığımda "Derin kes artık şu şovu!" Demişti Barın bağırarak."Bırak artık şu oyunlarını!"

 

Derin Barın'a bakıp silahı elinde sabitlediğinde "ben şov yapmıyorum!" Demişti."Yapmadığımı kanıtlamamı ister misin?"

 

"Derin dur!" Tanıdık bir ses ile arkamı döndüğümde "teyze..." demiştim.

 

"Yelda Hanım..." Barın şaşkın bir ses tonuyla teyzeme baktığında "siz neden geldiniz?" Demişti sinirle.

 

Barın'ı duymamış gibi teyzem ilk bana ve sonra ise yarama baktığında yavaşça içeri girmişti ve Derin'e dönerek "ben bunca zaman senin nasıl gerçek yüzünü görmedim!" Demişti.

 

Derin "ooo!" Diyerek teyzeme baktığında "teyzecim hoşgeldin!" Demişti.

 

Teyzem yüzünü buruştururken "bana sakın teyze diye seslenme!" Demişti iğrenircesine."Ben senin teyzen falan değilim."

 

"Ama neden öyle diyorsun ki?" Sesi dalga ve ima doluyken "daha geçen güne kadar senin tek yeğenin bendim!" Bana baktığında "seni nasıl suçlamıştı hatırlıyorsun değil mi?" Demişti.

 

Bakışlarım teyzeme değerken gözünden aşağıya yaş aktığını görmüştüm.Dudakları titrerken tam bir şey söyleyecekti ki kafamı iki yana sallamıştım ve "artık her şey için geç teyze" demiştim."Çok geç hemde."

 

"Özür dilerim kızım..." dediğimde önüne dönmüştüm ve "ne yapacaksan yap artık Derin!" Demiştim."Yeter bu kadar."

 

Teyzem "Derin sakın!" Dediğinde "teyzecim şimdi de Almila'nın tarafına mı geçtin?" Demişti şaşırır gibi.

 

"Daha önce seni seçtiğim için kendimden yeterince iğrendim zaten! Şimdi neden seni seçeyim ki? Hemde tüm yaptıklarını duyduktan sonra!"

 

"Ooo yani sen başından beri buradaydın öyle mi?"

 

"Evet." Dediğinde Derin, "tek misin?" Demişti gözlerini kısarak.

 

Teyzeme baktığımda yutkunmuştu ve "evet..." demişti."Tek başıma takip ettim sizi."

 

"Ne büyük cesaret ama."

 

Teyzem yanağından akan yaşı sildiğinde "bunu nasıl yaptın?" Demişti."Kardeşimi... Nilüfer'i nasıl öldürdün! Annene nasıl kıydın?"

 

"Kıymak?" Sesli bir kahkaha attığında "annem hak ettiği cezayı çekti!" Demişti. Sesinde olan kin gözlerine yansırken "aslında bunu çok önceden yapmalıydım!" Demişti."Ne zaman biliyor musun? Gerçek babamı öldürdüğüm gün! Çünkü, o gün benim içim babamı öldürdüğüm halde soğumamıştı! İşte bu yüzden o zaman öldürmediğim için çok pişmanım!"

 

"Sen delisin." Derin teyzeme düz bir ifade ile baktığında "sizi parmağında oynatmayı başarmış bir deli."

 

"Allah senin belanı versin."

 

Sırıttığında "umarım..." demişti.

 

"Ben daha ilk başından Nilüfer'e aldır bu bebeği demiştim.Keşke beni dinleseydi."

 

Teyzeme korku ile baktığımda "sus!" Demiştim kafamı iki yana sallayarak.

 

"Neden susturuyorsun ki Almila? Bırak, bırak da konuşsun!" Gözlerini korkutucu bir biçimde kısarken "ne demiştin?" Demişti teyzeme bakarak."Aldır mı demiştin?"

 

Teyzem kafasını sallarken "evet!" Demişti bağırarak."Daha ona en başından aldır demiştim! Başına bela olur demiştim!" Kafasını iki yana sallarken "babası ne ki kızı da o olsun! Babası gibi olur demiştim!" Derin silahı elinde sıkarken "teyze sus!" Demiştim sessizce."Konuşma daha fazla."

 

"Sende baban gibisin! Tıpkı ona çekmişsin!" Derin'in eli titremeye başladığında "kes artık teyze kes!" Demiştim.

 

Barın, Mert ve Erhan "sakın!" Dediğinde teyzem susmamıştı ve devam etmişti.

 

Derin hiç beklediğim bir anda birden silahını kaldırıp ateş ettiğinde ortamı güçlü bir bağırış kaplarken "teyze!" Demiştim bağırarak.

 

Erhan ve Mert Derin'in boşluğundan yararlanıp ona doğru atılırken Barın'da teyzemin yanı başına koşmuştu ve "Yelda Hanım!" Demişti bağırarak.

 

Derin "bırakın beni!" Derken Mert, Derin'in arkadasında duran iki silahı almıştı ve ileriye doğru atmıştı.

 

Yerde duran Barın'ın silahına gözüm değerken ağran kolumu umursamamıştım ve silahı yere uzanarak almıştım.

 

Teyzeme dönerken "teyze..." demiştim panik içinde.Kanayan yarasına elimi bastırdığımda "lütfen teyze dayan!" Demiştim.Barın'a baktığımda "Barın ambulans..." demiştim ağlayarak."Ambulansı ara!"

 

Teyzem Barın'ın elinden tuttuğunda "hayır..." demişti."Arama oğlum."

 

Teyzemin cümlesini idrak etmeye çalıştığımda "sen ne dediğinin farkında mısın?" Demiştim. Barın'a baktığımda "dinleme onu Barın! Ara hemen."

 

Teyzem zar zor konuşurken "benim yüzümden başınıza iş açılsın istemiyorum kızım..." demişti.Bakışları yerde duran ölü bedene değdiğinde "benim yüzümden değmez..." demişti.

 

Kafamı iki yana sallarken "senden sadece tek bir şey istiyorum kızım." Kanlı eli elimi bulurken "beni affetmedi..." istemsizce güldüğümde gözünden akan yaşı silmiştim.

 

Teyzem zar zor nefes almaya başladığında "tek dileğim bu güzel kızım..." demişti."Beni affetmen.Biliyorum... yaptıklarım... çok kötü... asla yapmamam..." kafamı iki yana sallarken "zorlama kendi teyze!" Demiştim."Lütfen zorlama!"

 

"Ben... ben Derin'e inandım... sana... sana tokat attım... ben..." teyzemin elini tutup öptüğümde "affediyorum teyze!" Demiştim."Affediyorum."

 

Gözünden bir damla yaş yere düşerken "ölmeden önce... tek... dilediğimi..." durduğunda "teşekkür ederim..." demişti.

 

Gözleri yavaş yavaş kapanırken "hayır, hayır!" Demiştim bağırarak."Teyze hayır!" Barın yanıma gelip beni tuttuğunda "hayır, hayır! Barın... hayır!" Demiştim.

 

Teyzemin eli elimden yavaş yavaş kayarken Barın beni daha sıkı tutmuştu ve "bir kişiyi daha kaybedemem!" Demiştim.

"Dayanamam buna!"

 

Barın yüzümü göğsüne gömerken "hak etmişti!" Diyen Derin'in sesini duymam ile "Almila duyma onu!" Demişti Barın.

 

Erhan ve Mert "kes sesini!" Derken Barın'dan ayrılmıştım ve Derin'e bakmıştım.

 

Derin sırıtarak bana ve teyzeme baktığında "anneni öldürdüm, teyzeni öldürdüm! Keşke... keşke babamı da öldürseydim.

Hatta belki de Berfu..."

 

Barın yerde duran silahı alıp Derin'e doğrulttuğunda tetiğe basmıştı ve tam karnından nişan olarak Derin'i vurmuştu.

 

"Sakın kızımın adını o pis ağzına alma!" Dediğinde Derin yarasını tutmuştu ve acı ile bize bakmıştı.

 

Barın Derin'e ilerleyip silahı beynine dayadığında "seni daha önce hemen öldürmem gerekiyordu!" Demişti.

 

Olduğum yerde sendeleyip yere düştüğümde Erhan ve Mert yanıma gelmişti ve "Almila!" Demişti.

 

Mert arkama oturup beni kendine sabitlediğinde Erhan ne yapacağını bilmez bir şekilde hepimize göz gezdirmişti.

 

Ortamdaki kan kokusu midemi bulandırırken Mert üstündeki kıyafetten bir parça koparmıştı ve kolumdaki kanı durdurmaya çalışmıştı.

 

Bakışlarım teyzemi bulurken Barın ve Derin'in konuşmasını yavaş yavaş algılamamaya başlamıştım.

 

Derin, Barın'ı kışkırtmaya devam ederken "hepinizi sırayla öldürmem gerekiyordu aslında!" Demişti."Hepinizi."

 

"Hala boş boş konuşuyorsun Derin! Hadi... bak şöyle bir şey yapalım." Silahı kafasına iyice bastırdığında "bu da bizim insanlığımız diyelim!" Demişti.

 

Derin "ne?" Dediğinde "sana son bir dilek hakkı veriyorum!" Demişti Barın."Söyle bana ölmeden önce ne yapmak istersin?"

 

"Dersem yapacak mısın?" Barın güldüğünde "istediğine bağlı!" Demişti dalga geçerek.

 

Derin kanayan yarasına daha fazla baskı uyguladığında bir eli karnına bir eli de bacağına gitmişti.

 

"Babamla konuşmak istiyorum."

 

Güldüğümde "konuşalım..." diyen babamın sesini duymam ile sesi doğru algılayıp algılamadığımı bile anlamamıştım.

 

Derin'in gözlerinde ışık parlarken Barın babama bakmıştı ve "sizin ne işiniz var burada?" Demişti.

 

Doğru algılamıştım.

Babam buradaydı.

 

Belki de değildi.

Belki de rüyaydı.

 

Babam bana bakıp Derin'e döndüğünde "konuş..." demişti."Ölmeden önce son kez konuş benimle."

 

Doğru mu duyuyordum?

Babam ölmeden önce mi demişti?

 

Zar zor babama döndüğümde babamın elinde gördüğüm silah ile "baba..." demiştim.

 

"Mirza Amca sen ne yapıyorsun?" Cümleyi kuran Erhan babama ilerlediğinde babam Derin'e doğru ilerlemişti ve "yapmam gerekeni..." demişti.

 

Barın ayağa kalkarken "yapma Mirza Amca!" Demişti."Bak ne olursa olsun o senin kızındı.Bırak ben yapayım."

 

"Benim bir tane kızım var Barın! O da Almila." Bana baktığında "benim, benden olan tek kızım o.Benim tek öz kızım o."

 

"Baba..." Derin ağlayarak babama baktığında "bana baba deme!" Sesi odada yankılanırken "baba ne diyorsun sen?" Demişti. Sanki daha demin öldürmeyi dile getirmemiş gibi.

 

"Sen benim bu dünyadaki en büyük sınavımdın Derin!" Demişti babam bağırarak."Ve ben o sınavdan kaldım! Sen... sen belki de benim ödemem gereken bir diyetsindir! Seni bu yüzden benim öldürmem gerekiyor başka kimsenin değil."

 

Derin öfke ile babama baktığında "Hepinizin bana karşı pişmanlığı gerçekleri öğrendikten sonra oldu! Peki, daha önce nerdeydiniz? Kızın olmadığım halde ilk başta beni bağrına bastığında Almila'yı neden basmadın? Eğer beni şans eseri öğrenmeseydin sen hala benim tarafımda olacaktın be! Benim tarafımda! Şimdi karşıma geçip sınav diyemezsin! Geçseydin o sınavı o zaman! Kızım yapmaz deseydin ilk başta! Söylesene he neden demedin? Neden!"

 

"Bu yüzden kendime ne kadar bela okuyorum haberin var mı senin? Keşke, keşke ilk başta seni bağrıma basmasaydım.

Keşke, keşke seni kızımdan ayrı tutsaydım.Keşke... o kadar keşkem var ki Derin... bu keşkeler yüzünden benim ölmem lazım aslında."

 

Babam silahı birden kendine tuttuğunda korku ile babama bakmıştım.

 

"Baba..." dediğimde "Mirza Amca!" Demişti Barın korku ile."Yapma, sakın yapma!"

 

"Ben bunu hakettim oğlum!" Bakışları teyzeme değerken "yetişemedim..." demişti."Beni bekle demiştim! Tek gitme demiştim!" Bana bakarken kafamı iki yana sallamıştım ve "sana yaptıklarımın bedeli benim için ölüm..." demişti.

 

"Değil..." dediğimde "sende tehdit edildin baba!" Demiştim.

 

Kalbim sıkışırken babamın gözlerine bakıp ne söyleyeceğimi bile bilememiştim.

 

"Önceki yaptıklarımı affettirmez ama..." dediğinde "yapma!" Demiştim korku ile.

"Yapma baba!"

 

Ailemden bir kişinin daha ölümünü kaldırabilir miydim?

 

Kaldıramazdım.

Bunu yapamazdım.

 

"Yapma baba..." dediğimde Derin'e bakmıştı ve "sana vereceğim en büyük ceza bu olacak!" Demişti.

 

Derin "Dur!" Diyerek bağırdığında "baba yapma!" Demişti."Bana bunu yapamazsın!"

 

"Yaparım!"

 

"Bana böyle bir ceza veremezsin duydun mu bei veremezsin!"

 

"Vereceğim."

 

Olduğum yerde ayağa kalktığımda bakışlarım korku ile Barın'ı bulmuştu.

 

Barın Mirza Amca'ya yaklaşacakken "yaklaşma!" Demişti.

 

Barın "tamam... " dediğinde "yaklaşmıyorum!" Demişti sessizce."Ama lütfen, lütfen dur!" Erhan geri geri yavaşça gitmeye başladığında "sakın kımıldama!" Demişti babam tehditkar bir sesle.

 

Erhan olduğu yerde sabit kaldığında "bak Mirza Amca değmez!" Demişti Erhan."O kız zaten cezasını çekecek! Hem sen Derin'e ceza vereceğim derken Almila'ya da aynı cezayı vermiş olacaksın! Onu sensiz bırakacaksın.Bak..." dediğinde derin bir nefes almıştı ve "Almila zaten annesini kaybetti!" Bakışları teyzeme ve sonra babama tekrardan değdiğinde "teyzesini gözlerinin önünde kaybetti! Şimdi ise... onu... onu sensiz mi bıracaksın söylesene? Onu babasız mı bırakacaksın?"

 

Erhan'ın cümleleri canımı yakarken sıcak göz yaşlarım daha çok kalbimi kavurmuştu.

 

"Baba beni sensiz bırakma... beni hem öksüz hem yetim bırakma lütfen..." elim kalbime giderken nefes alamamıştım.

 

Çıkmazdaydım.

Büyük bir çıkmazda ve ne yapmam gerektiği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.

 

Gözlerimin önü yavaşça puslanmaya başladığında "özür dilerim kızım..." demişti."Ben böyle yaşayamam.Senin yüzüne bakamam.Sana sarılarak benden af dilemeni isteyemem!"

 

"Yaparsın baba! Yaparsın! Bak... bak teyzem istedi... istedi ve ben onu affettim.Seni de..." ağlamaya başladığımda "baba seni de affettim!" Demiştim."Lütfen yapma, lütfen dur!"

 

Namlunun ucu şakak bölgesindeki yerini alırken parmağı tetiğe yerleşmişti.

Kafasını iki yana sallarken "isteyerek yapmıyorsun ki kızım..." demişti.

"Korkuyorsun, korkuyorsun ve bu yüzden böyle söylüyorsun!"

 

"Evet baba korkuyorum! Korkuyorum çünkü, seni kaybetmek üzereyim! Ben bunu istemiyorum! Ben seni... baba ben seni kaybetmek istemiyorum!"

 

Babam bana bakıp gözünden bir damla yaş akıttığında "yapamam..." demişti ve gözlerini kapatmıştı.

 

"Baba yapma..." dediğimde ortamda cümlem ile birlikte duyulan silah sesi ile bağırarak, korku ile yere çökmüştüm.

 

Kulaklarımı kapatıp yere çömeldiğimde sıkılan silahı anlamamıştım bile.

 

Bir el sıkılan ateş bir canı değil, iki canı almıştı aslında.

 

Biri benim canımı, diğeri ise babamın.

 

Midemin bulanması ile eş zamanlı olarak gözlerim puslandığında gözlerimin yavaş yavaş kapanmaya başlaması ile tek duyduğum ses Barın'ın 'Almila' diye bağıran sesiydi.

 

Peki bundan sonra ne olacaktı?

Ben ne yapacaktım?

Bu acı ile nasıl yaşayacaktım?

 

Hem öksüz hemde yetim kalmışken nasıl nefes alacaktım?1

 

Bölüm sonu...

 

Evettt uzun bir aradan sonra yine buradayım.

 

Bölümü okuduğunuz için teşekkür ederim.

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. 🫶🏻

 

Eğer beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

 

Sizin yorumlarınız benim için kıymetli ve önemli... 🫶🏻

 

Yeni bir bölüm ile görüşmek üzere.

Kendinize çok iyi bakın 🫶🏻

Bölüm : 24.12.2024 15:54 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Aleyna Ay 🌙 / Mübrem: Vazgeçilmez / Bölüm 66: “Tesadüf”
Aleyna Ay 🌙
Mübrem: Vazgeçilmez

52.96k Okunma

2.31k Oy

0 Takip
71
Bölümlü Kitap
Bölüm 1: “İlk Karşılaşma”Bölüm 2: “Korku”Bölüm 3: “Kaçırılma”Bölüm 4: “Yeşil Gözlü Adam”Bölüm 5: “Cevabı Olmayan Sorular”Bölüm 6: “Plan”Bölüm 7: “Acı”Bölüm 8:”Korku”Bölüm 9: ”Sığınak”Bölüm 10: “Öpücük”Bölüm 11: “Saldırı”Bölüm 12: “Yardım”Bölüm 13: “Hüzün”Bölüm 14: “Ayrılık”Bölüm 15: “Hesaplaşma”Bölüm 16: “Hayal”Bölüm 17: “Nefret”Bölüm 18: “Barın”Bölüm 19: “Kabus”Bölüm 20: “Şapkalı Adam”Bölüm 21: “Kıskançlık”Bölüm 22: “Yakınlaşma”Bölüm 23: “Hisler”Bölüm 24: “Acı”Bölüm 25: “Gerçekler”Bölüm 26: “Mektup”Bölüm 27: “Şüphe”Bölüm 28: “Vicdan Azabı”Bölüm 29: “Vuslat”Bölüm 30: “Yıkım”Bölüm 31: “Kırgınlık”Bölüm 32: “Yalnız”Bölüm 33: “Hasta”Bölüm 34: “Öfke”Bölüm 35: “Hastahane”Bölüm 36: “Kötü”Bölüm 37: “Silah”Bölüm 38: “Tercih”Bölüm 39: “Kurtuluş”Bölüm 40: “Yakarış”Bölüm 41: “Mecburiyet”Bölüm 42: “Özür”Bölüm 43: “Yemek”Bölüm 44: “Ortaklık”Bölüm 45: “Dosya”Bölüm 46: “Doğum Günü”Bölüm 47: “Yeni Başlangıçlar”Bölüm 48: “Yıllar”Bölüm 49: “Tepe”Bölüm 50: “Geçmişten Kalan”Bölüm 51: “Eski Arkadaşlıklar”Bölüm 52: “Varlığını Hissetmek”Bölün 53: “Tekrar Karşılaşmak”Bölüm 54: “Eski Aşklar”Özel Bölüm: “Geçmiş”Bölüm 55: “Baba ve Kızı”Bölüm 56: “Bağ”Bölüm 57: “Kavuşma”Bölüm 58: “Eğlenmek”Bölüm 59: “Kardeş”Bölüm 60: “Kimsesizlik Hissi”Bölüm 61: “Derin Duygular”Bölüm 62: “Oyun”Bölüm 63: “Kaybetmek”Bölüm 64: “Geçmeyen Acı”Bölüm 65: “Kar Tanesi”Bölüm 66: “Tesadüf”Bölüm 67: “Affedememek”Bölüm 68: “Kalp Kırıklığı”Bölüm 69: “Yılbaşı”Bölüm 70: “Final”
Hikayeyi Paylaş
Loading...