
Bir anda duyulan kapı ziliyle evin içindeki gürültü birden bire kesildi. Herkes yüreği ağzında kapıya doğru bakıyordu.Kapıyı açmaya kimsenin gücü yetmiyordu.
Daha fazla bekleyemeyip kapıya doğru ilerleyip derin nefes alarak açtım.Kapıda iki askeri kıyafetli genç adamlar duruyor, arkalarında ambulans ve hemşireler bekliyordu. Arkadan yükselen feryatlar ile yerimde donup kaldım.
Genç askerler başları önde üzgün olduklarını söyleyerek taziyelerini sundu. "Çok üzgünüz,oğlunuz görev sırasında şehit düşmüştür" sözleri evin içinde yankılandı.
Askerlerin söylediği sözler kafamda dönüp duruyordu.Aynı sözler kulaklarımda binlerce kez tekrarlanıyordu.
Bu tarif edilemez acı da neydi?
Şehit haberi böyle mi veriliyordu?
Komşular haberi duyar duymaz eve akın etmiş,her yer feryat figan bir hal almıştı.
Askerlerden biri ileriye gelip, "Bu şehidimizin size yazdığı son mektup dur.Vatan sağ olsun,"dedi ve mektupu bana verip evden hızla çıktı.
Sessizce durmuş elimdeki mektuba bakıyordum.Son sözleri bir kağıt parçasının içinde mi yazıyordu?
Arkamı dönerek evin içine sessizce baktım.Günün sonunda vereceğimiz haberin heyecanıyla evi süslemiş, duvarlara balonlar asmıştık.Bu akşam şehidimize baba olacaksın haberi verecekken, o bize şehit haberi vermişti.
Arkadaşlar sizce şehidimiz kim ?
Bu kesit,ileride bir bölümün kısa bir kesiti.
Unutmayın! Başrol ölmez
diye bir şey asla yok.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |