20. Bölüm

20.BÖLÜM

Saye eylül
alone_quennn

Kendimi çekmek için iki elim ile toprağın omzuna Baskı uygulamak üzereyken başka biri tarafından çekilip yere itilmiştim.

 

Kalçamın üzerine sert bir şekilde düşerken kısık bir inilti koptu dudaklarımdan.

 

Beni çeken Alper toprağın yüzüne art arda yumruk indirirken toprak kahkaha atıyordu.

 

"A-alper yapma öldüreceksin" sesim ona yetişmiyordu ya da beni duymazlıktan geliyordu.

 

"ALPER YAPMA ÖLECEK" dedim son gücümle bağırarak.

 

"SUS SEN, SENLE AYRI GÖRÜŞECEĞİZ" neden bana nefretle bakıyordu.

 

Son kez toprağa vurup kalktığında telefonunu çıkardı ve birkaç saniye sonra telefonu kulağına götürerek konuşmaya başladı.

 

"Arın hemen gölgenin okuluna gel ve bu şerefsizi alıp depoya götür." Telefonu kapatarak bana doğru yürümeye başladı.

 

Her adımı ile geriye doğru ilerliyordum.

 

Hızla yanıma gelip saçlarıma asıldı. Kesik bir nefes verirken konuşmaya başladı.1

 

"Bana ihanet ettin"

 

"Etmedim"

 

"Yalan söyleme gördüm"

 

"Ben istemedim" saçlarımı sertçe çekerek ona bakmama sebep oldu

 

"Geri çekilmedin"

 

"Çekilecektim, ama sen gelip beni çektin fırsat vermedin ki"

 

"Yalan, yalan söylüyorsun" gözyaşlarım akarken kafamı iki yana salladım.

 

"Gerçekleri söylüyorum"

 

"İnanmıyorum sana"

 

"Sen hiç bir zaman inanmadın bana. Kör müyüm sanıyorsun?"

 

"Çünkü; senin her davranışın yalandı. Bende yalanına inandım. Sevgi mi suistimal ettin" 'hayır' anlamında kafamı salladım.

 

"Aklında kuruyorsun, Alper. ÖYLE BİR ŞEY YOK" sonda ona bağırmam ile sol yanağıma yediğim tokat ile başım sağ tarafa düştü.2

 

En çok sol yanağımı öperdi ve bana yine ve yine vuruyordu.

 

Saçlarımı bıraktığı gibi kollarımı kavradı ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

 

"Bana yaşamak için yalvaracaksın" kalbime korku tohumları ekilmeye devam etti. Benim sevdiğim adam bu değildi.4

 

Okulun bahçesine giren siyah araba ile içinden daha önce bir kez gördüğüm arın endişe ile indi. Önce bana sonra yerde baygın bir şekilde yatan toprağa baktı.

 

"Alper, ne yaptın sen" diye sessizce fısıldadı ama kalın sesinden dolayı duymuştum.

 

Gözlerini bana çevirdi. Yutkundu. Sinirle gözlerini kapatıp alpere baktı.

 

"LAN SEN NE YAPTIĞINI SANIYORSUN ALPER."

 

"SANANE LAN SANA HESAP MI VERECEKTİM"

 

Arın derin bir nefes verdi. Toprağı yerden kaldırıp arka kapıyı açarak oraya oturttu.

 

Geri gelip kolumu tuttuğunda Alper beni arkasına çekti.

 

"O benle kalacak!"

 

"Sen bu halde iken bırakmam"

 

"Bana ne yapacağımı mı söylüyorsun?" Sakin tınısının altındaki tehlike fark edilecek türdendi.

 

"Alper senin sevgin HASTALIKLI BUNUN FARKINA GEL ARTIK. GÖLGEYİ KENDİNE ÇOCUKLUĞUNDAN BERİ TAKINTI YAPTIN. YA BİR İNSAN PARKTA AĞLIYOR DİYE BİRİNE SEVGİ BESLEMEZ" bilmediğim gerçekler yüzüme çarparken Alper ifadesiz bir şekilde arın'a bakıyordu.

 

"Bitti mi?" Dedi sakince

 

"BİTMEDİ! GÖLGE BENİMLE GELECEK "

 

"BENDE HAYIR DEDİM" Alper kükreyerek arın'a kafa attığında kolumu bıraktı. Kısa bir arbede arasında son hızla koşarak bahçeden çıkmayı başarmıştım. Hızla koşmaya devam ederken biri kolumu tutarak durdurdu.

 

"Benden kurtulamazsın" ensemde hissettiğim nefes ürpermeme sebep oldu.

 

"Alper beni bırak lütfen gitmek istiyorum" dedim korkudan titreyerek.

 

Boynumu öptü.1

 

"O bahçede olanları ödeyeceksin. Sonra da beraber kaldığımız yerden devam edeceğiz sevgilim"

 

"Aklını kaçırmışsın sen" diyerek fısıldadım.

 

"Kaçırmadım sana feda ettim" önümüzde duran arabadan inen adam saygıyla alperin önünde eğildi.

 

Beni ön koltuğa zorla oturtup kapıyı kapattı. Arabayı getiren adam kapıyı açmamam için durarken Alper şoför koltuğuna oturmuş ve kapıları kilitlenmişti.

 

Ona bakmadım.

 

Neden telefonumu evde unuttum ya neden...

 

Bakışlarını hissetmeme rağmen ona bakamadım.

 

Derin nefes vererek arabayı çalıştırdı.

 

(1 saat sonra)

 

Durduğumuz deponun önünde bomboş bakışlar ile bekliyordum. Alper tekrar kolumu sıkıca tutarak deponun içine götürdü.

 

Deponun ortasına geldiğimiz de beni yere itti.

 

Saçlarımı yüzümden çekerek kafamı kaldırdığımda bana bomboş bakan toprak ile göz göze geldik.

 

Bununla birlikte Alper hırıltılı bir ses çıkararak tekrardan saçlarımı çekti.

 

"Ona BAKMA" sadece sustum. Saçlarımı bırakarak

 

"Bakalım gölge hanım aşık olduğun adam gözlerinin önünde acı çekince ne yapacaksın"

 

"Ona aşık değilim" dedim duygusuzca.

 

"O zaman senin için sorun olmasa" dedikten sonra belinden silahını çıkardı.

 

Yutkundum. Toprağa baktım. Yüzünde zafer gülümsemesi vardı. Bunun amacı neydi böyle. Ölecekti ama buna rağmen gülümsüyordu.

 

Alper, toprağın ağzına bağlı olan ip parçasını çözdü.

 

"Söylemek istediğin bir şey var mı?" Toprak bana baktı. Gülümsedi.

 

"Seni hep seveceğim sevgilim" toprağın cümlesi bittiği gibi bağırarak birkaç el silah sıktı.

 

Elinde ki silah ile bana döndü ve namluyu bana doğrulttu.

 

"İNKAR ET HADİ ADAM SANA SEVGİLİM DEDİ LAN SEVGİLİM. İNKAR ET HADİ" ve silah sesi. karın boşluğumda hissettiğim yanma ile inlerken soğuk zemine devrildim.

 

Alper elindeki silaha ve bana baktı. Elinde ki silahı yere atarak yanıma gelip diz çöktü.

 

"Ö-özür dilerim, özür dilerim gölge. Tamam cezan bitti hadi kalk sevgilim. Hadi kalk kaldığımız yerden devam edelim sevgilim" bilincin yavaş yavaş giderken. Beni sarsmaya başladı.3

 

"SANA KALK DEDİM" saçlarımı çekmeye başladı yine. Acı ile küçük bir inilti koptu tekrardan.6

 

Son ana dair hatırladığım tek şey arının depodan içeri girip alperi üzerimden almasıydı.

"Uyandı" duyduğum ses ile gözlerimi aralamaya zor belada olsada devam ettim.

 

Buhulu olan gözlerim önce beyaz bir tavan ile karşılaştı.

 

Bir süre tavana baktıktan sonra sesin geldiği yöne çevirdim başımı.

 

Arın ile göz göze gelmem ile hızla kalkmaya çalışmıştım ki karnımda hissetiğim büyük bir acı ile kendimi geri yatağa bıraktım.

 

"Iyi misin?"

 

"Fevkaledeyim" arın dudaklarını birbirine bastırdı. Ardından derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.

 

"Bu 1 hafta da hiç uyanmayacaksın sandık"

 

" 1 hafta oldu mu ki?" Gözlerimi karşımda ki tv'ye sabitlemiştim."

 

"Oldu"

 

"Ailem nerede?"

 

"Burada değiller"

 

"Haberleri yok mu?"

 

"Hayır"

 

"Neden?"

 

"Alperi korumak için bunu yapmalıydım. O yüzden ailen senin kaçırıldığını sanıyor"1

 

"Ne" sesim o kadar cılız çıkmıştı ki bana bile yetişmemişti neredeyse.

 

"Üzgünüm" son söylediğini umursamadan konuştum.

 

"Sandık dedin kimden bahsettin o zaman "

 

"Alper'den" sinirden gülmeye başlamıştım ki tekrardan hissettiğim acı ile yüzüm buruştu.

 

"Ailemi arayın gitmek istiyorum"

 

"Imkansız"

 

"O zaman neden yaşamama izin verdiniz. Bıraksaydınız ölseydim o zaman"

 

"Bunu da yapamazdım"

 

"Neden ya neden-" kapının aniden açılması ile odağımı oraya verdim.

 

Kapıdan içeriye giren alperdi...

 

Göz göze geldiğimizde gözlerinin kızarıklığını fark etmiştim.

 

Hızla yanıma gelerek ellerimi tuttu.

 

"Özür dilerim gölge çok özür dilerim kendimde değildim. Biliyorum bu sözler ile beni affetmezsin ama gerçekten özür dilerim ne yaptığımın farkında değildim" ellerimi hızla çekip boş boş gözlerine baktım.

 

Kurumuş dudaklarımı aralayarak konuşmaya başladım.

 

"Ne o bana yine zarar vermeye mı geldin?" Sesimdeki alay bariz bir şekilde belliydi.

 

"Hayır, hayır öyle bir şey yok olmayacak"

 

"Sana inanmıyorum defol buradan" gözlerini sımsıkı kapattı. Ardından açarak bana baktı.

 

"Bırakmam seni"

 

"Kusura bakma hasta bakıcısı değilim" iğneleyici bir ses tonu ile konuşmuştum.

 

"Değişirim, iyileşirim. Bunu senin için yaparım."1

 

"Hastalık süreğen bir şeydir alper. Bana tekrar hasta olmayacağının sözünü verebilir misin?"

 

"Hasta olmamaya dikkat ederim."

 

"Olasılıkları sevmem alper. Sevmediğim gibi hayatımda da yer vermem" kalbim neden acıyordu.2

 

"Bize bunu yapma gölge bana son bir şans ver."

 

"Bunu bize ben yapmadım alper. Bunu bize SEN yaptın"

 

"Lütfen"

 

"Git"

 

"Gidemem"

 

"Neden ya neden?"

 

"Gidemeyecek kadar aşığım"

 

"Doğru gidemeyecek kadar hastasın" alper dudaklarını birbirine bastırdı.

 

"Bana süre ver söz veriyorum karşına öyle bir şekilde çıkacağım ki gölge, sen bile o halimi yadırgayacaksın"

 

"Ben süre veremem sana. Ama o süreyi sen yarat alper. O süreyi öyle bir belirle ki kalbim hem seni affetsin hem de senden vazgeçmesin" gözlerime baktı önce. Ardından ayağa kalktı derin nefes verdi. Dudaklarını birbirine bastırdı.

 

"Sarılabilir miyim?" Gözlerine baktım. Gözlerime baktı.

 

Ardından bana sarılarak saçlarımı kokladı. Sarılmayı bırakmadan önce dudaklarını saçlarıma bastırarak hafif bir öpücük bıraktı.

 

"Merak etme gölgem sana söz veriyorum. Kalbinin beni affettiği hem de benden vazgeçmediği o sürede gözlerinin içine bakarak hastalıklı olmayan aşkımla karşında olacağım"

 

gözlerim neden doluyordu. Ona bu kadar kısa sürede nasıl bağlanıp sevmiştim. Hiçbir şey hakkında fikrim yokken hayatıma düşmüştü sonra kaybetmişti ve şimdi de ben onu bulmuştum ve yine kaybetmiştik.

 

Hayat her zaman 3 şans verirmiş. Biz 2 tanesini çoktan kullanıp bitirmiştik. Tek şansımız vardı onu da tüketemezdik.

 

(1 ay sonra)

 

Nisan ayının ortalarında olmamıza rağmen sanki yaz çoktan uğramıştı istanbula.

 

Derin bir nefes vererek ders çalışmaya devam etmiştim.

 

Son 1 aydır aralıksız yaptığım gibi...

 

Herkesten yavaş yavaş uzaklaşmıştım. Tek hayatım bu oda ile dersler olmuştu.

 

Eski gölge ölmüştü yaşamıyordu artık.

 

Bu son bir ayda aldığım tek iyi karar vardı. O da pisikoloji okumaktı.

 

Ankaradan taşınmıştım. Ayrı eve çıkmıştım annem, abim ve arkadaşlarım ne kadar karşı çıksalarda benim için iyi olacağını düşünerek kabul etmişlerdi.

 

Annem alper ile sevgili olduğumuzu öğrenmişti...

 

Ama onun tarfından vurulduğumu hiç kimse bilmiyordu sır gibi saklıyordum bu gerçeği.

 

Eğer onu kalbim affederse ve ondan vazgeçmez ise karşımıza sorun olarak çıkmasın diye.

 

Onu hem özleyen bir tarafım varken hem de ona kırgın bir tarafım vardı.

 

Çalışma masasından kalkarak mutfağa kahve yapmak için geçmiştim.

 

Tezgahta gördüğüm çiğköfte paketi ile adımlarım sekteye uğradı.

 

Hergün sipariş edip yiyemediğim çiğköfte...

 

Yiyemiyordum bir türlü eğer yersem ve alperin yaptığı çiğköftenin tadını unuturum diye yiyemiyordum.

 

Çiğköfteye bakmadan kahve kavanozunu elime aldığımda boş olduğunu gördüm.

 

Derin nefes alarak kavanozu geri yerine bırakarak vestiyere doğru ilerledim. Vestiyerden aldığım hırkayı giyerek anahtarlığı hırkanın cebine bırakıp evden çıktım.

 

Asansörün önüne gelerek asansörü bulunduğum kata çağırdım.

 

4..5..6..7

 

7. Kata geldiğinde asansöre binip kapının kapanmasını bekledim.

 

Kapı kapanmak üzere iken araya elini tutarak kapanmasını engelleyen çocuğa baktım.

 

Başını hafif bir şekilde sallayınca geri önüme bakıp bir an önce asansörden inmeyi bekledim.

 

"Sen 1 ay önce taşınan kız olmalısın?" Başımı kaldırıp bakmaktım bile.

 

"Konuşmayı sevmiyorsun sanırım" yine tepki vermedim.

 

"Neyse lafı dolandırmadan diyeceğimi diyip ve gidiyim" kaşlarımı çattım ama başımı yine kaldırmadım.

 

"Alper abinin selamı var. 'Seni hep sevmiş ve sevmeye devam edecekmiş. Elinden geldikçe erken iyileşmeye çalışıyor'" çocuğun sözü biter bitmez açılan kapıdan dışarı çıkmıştı.

 

FİNALE ADIM ADIM GIDIYORUZ BIRTANEMLERRR

Bölüm : 27.12.2024 20:58 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...