24. Bölüm

23. BÖLÜM

Saye eylül
alone_quennn

Oğuz DUMAN'DAN

 

Son anda Ebu bekiri önüme siber ettiğimden dolayı yaralanmamıştım. Silah sesi ile yukarı çıkan ekibim omzundan yaralanan Ebu bekir için gerekli ilk yardımı yapar iken etrafı kolaçan edenlerden biri tetikçiyi indirmişti.

 

Sakince üzerimdeki tozları silkeleyerek binadan çıkmıştım.

 

Telsizi elime alarak merkezi aramıştım.

 

"10 66 görevi tamam. Olay yerine iki ambulans tamam"

 

"Tebrikler komiserim tamam. Ambulansa haber verildi tamam."

 

Telsizi geri yeleğime katarak kapattığım telefonumu cebimden çıkartarak açtım.

 

Birkaç saniye sonra açılan telefona cevapsız çağrılar düşmüştü.

 

En üste +99 kez arayan sevgilimi direk aramıştım. 3 gündür operasyon üzerine çalışıyorduk tek başına olsa it hemen enselerdik ama tek başına değildi.

 

Telefonu açan hayatımın güzide çiçeği alo dediğinde yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamamıştım.

 

"Güzelim?"

 

"Oğuz hayatım iyi misin? Lan dangalak ben sana kaç defa dedim bu telefon kapanmayacak ve ben aradığımda açılacak ha kaç kere dedim?" Sudenin beni azarlamasına artık alışmıştım.1

 

"Güzelim etik değil açamam telefonu " sudenin öfkeyle verdiği nefesi bile içimi kıpır kıpır ediyordu.

 

'' sikerim etiğini açaçaksın dediğimde açaçaksın ulan " diye sert bir şekilde konuşan sevgilimi hayran bir şekilde dinliyordum.

 

Bir insan bu kadar güzel sert konuşabilir miydi?

 

Yok olamaz benim sevgilim tekti.

 

"Tamam Aşkım denerim"

 

"Deneme yap!"

 

"Tamam güzelim"

 

"Böyle adam ol" alt dudağımı ağzımın içine yuvarlayarak onu dinliyordum.

 

"Tamam efendim"

 

"Oğuz..."

 

"Efendim güzelim?"

 

"Iyisin değil mi? çok korktum." Ağlamaklı çıkan sesi benden bir şeyler götürüyordu.

 

"Iyiyim güzelim korkma hatta birazdan yola çıkıp geliyorum" burnunu çektiğine dair telefondan ses geldiğinde daha da içimi bir sıkıntı sarmıştı.

 

"Tamam. Gölge ile konuştun mu sana bir şey diyecekti?" Içimi saran sıkıntı daha da çoğalmıştı.

 

"Ne-neler oluyor. Annem iyi mi"

 

"Tamam" diyerek hızla telefonu kapatarak ikinci sırada arama kaydı olan kardeşimi aradım.

 

Telefon 4. Çalıştan sonra açılmıştı. Kardeşimin yorgun çıkan bir sesle alo demesi ise içimdeki sıkıntıyı arttırıyordu.

 

"Gölge abim iyi misin? A-annem iyi mı?"

 

"Ben iyiyim abi ama" diyip susmuştu neden susmuştu ki.

 

"Gölge konuşsana ama ne?"

 

"Abi annemiz" diyerek tekrardan susması cinlerimi tepeme toplamıştı.

 

"KONUŞSANA GÖLGE NE DIYE SUSUYORSUN"

 

"OF BE BIR GERILIM BILE YAPMAMA MÜSADE ETMEDIN. ANNEMIZ UYANDI ŞUAN NORMAL ODADA BEYINSIZ"

 

"Temelli uyandı mı şimdi?"

 

" Yok abi yarı uyanmış gelmiş, burayı sevmezse geri gidecekmiş bu ne biçim soru be"4

 

"Kapat ulan"

 

"Asıl sen kapat-" cümlesini bitirmeden yüzüne kapatmıştım sonu zaten belliydi. Hakaret.

 

Kime çektiyse bu kız artık.

 

Gölge Duman'dan

 

Bu 3 günde artık yorgunluktan düşüp bayılacaktım.

 

Abimde gittiği için annemin başında aralıksız nöbet tutuyordum.

 

Neyseki annem komadan 2. Gün çıkmıştı.

 

En büyük isteğimin başında geliyordu hemen uyanması.

 

Yarım saat önce arayan abim yüzüme telefonu kapattığı içinde sinir olmuştum zaten. Dangalak.1

 

Kapının çalınarak açılması ile dikkatimi oraya vermiştim.

 

Alper elinde bir ayran, 1 çay ve dürüm ile gelmişti.

 

Dürümü görmem ile ne kadar çok acıktığı mı anlamıştım.

 

"Kaç saattir burada oturuyorsun, açıkmışsındır diye yemek getirdim" şuan hiç çekingen kız hallerine giremezdim. SONUCDA KOSKOCAMAN YEMEK YANI.

 

Ağzımın suyu akması normal değildi. Tövbe estağfirullah neler oluyor bana.

 

" yine yemek görünce şuurunu kaybediyorsun gölgem " cevap vermeyip elinden yemeği ve ayranı alıp dürümün sarılı olduğu kağıdın yarısını yırtarak yemeye başladım.

 

"Ollohom bo nosol bor yomok" öksürmeye başlamam ile Alper ağzıma ayranı tıkarak içirince geçmişti.

 

"Kaç yaşına geldin hala ağzında yemek varken koşuyorsun gölgem be" bu adam niye burnumun dibinde ki.

 

"Uzaklaş uzaklaş daha seni afettiğimi söylemedim"

 

"Üç gündür omzumda yatıyorsun gölge" yapma der gibi söylemişti.

 

"O ayrı bu ayrı"

 

"Nasıl ayrı oluyor gölge"

 

"Nasıl oluyor bende bilmiyorum ama ayrı işte" Alper gülmeye başladığında göz önüne serilen gamzesi ile maziye gitmiştim.

 

İlk öpüşmemizin ardından sağ yanağında oluşan gamzesini hamile kadınlar gibi aşermem bence bu yüzdendi.

 

Kendime engel olamayarak, zaten yamacımda olan alperin gamzesinden öptüm.

 

Geri çekildiğim an odanın kapısı açılmıştı.

 

Afferin gölge zamanlama mükemmel.

 

Odanın ortasına gelen abim yatakta uyuyan anneme baktıktan sonra yan yana olan ben ve alpere bakıp kaşlarını çattı.

 

"Siz ayrılmadınız mı lan"

 

"Evet"

 

"Hayır." Alperin kendinden emin bir şekilde hayır demesi ile bir an gerçekten mi diye düşünmedim değil.

 

"Evet mi hayır mı?" Diye soran abim ile tekrardan dudakları mı araladım.

 

"Hayır."

 

"Hayır." İkimizde hayır demiştik. Alperin bakışlarının üzerimde olduğunu sezmedim değil.

 

"İnandırıcı değil bir halt var biliyorum ve sebebini de öğrenecem" diyen abim annemin baş ucuna oturunca odayı derin bir sessizlik kapladı.

 

...

 

4 yıl sonra

 

"Ayyyy çikolata ile çiçek nerede abi"

 

"Anne yüzükler sende mi?"

 

"Anne abim korkup kaçmadı değil mi?"

 

"Sevgilim güzel olmuşum değil mi?" Geri başımı çevirerek bana bakan alpere baktım bunun bizim evde ne işi vardı

 

"Alper senin kız kardeşinin yanında olman gerek. Sen kız tarafısın erkek tarafı değil"1

 

"Aşkım sen çağırdın beni buraya ben zaten Sude'nin yanındaydım"

 

"Ben seni neden çağırdım ya off neyse sen git birazdan geliriz biz hadi hadi" alperi ittirerek kapı dışarı edip anneme baktım. Alt dudağını ısırarak gülmemek için zor duran anneme süper Sonic bir bakış atarak merdivenlerin başına geçerek abime seslendim.

 

"ARTIK ÇIK O ODADAN BİZİ BEKLİYORLAR SEN NE BİCİM POLİSSİN DAKİK OLMAN GEREKİYOR SENİN ADAM"

 

"BAĞIRMA BANA"

 

"SEN ASIL BAĞIRMA BANA HÖDÜK"

 

"LAN BEKLE SEN BEKLE GELİYORUM SANA" diyerek merdivenlerden indiğine dair ses geldiğinde siyah stilettoları mı elime alarak evden kaçarak çıktım. Bu gerilim ve anın stresi ile beni keser.

 

Dış kapının önünde durarak stilettoları ayağıma giyerek annem ve abimin gelmesini beklediğim sırada siyah takım elbise ve elindeki çiçekler ile evden çıkan abim ile ıslık çaldım.

 

"Oooooo sen büyüyüp damat mı oldun cen"

 

"Olmuş değil mi gölge"

 

"Saçlarına jöle falan mı sürsek yakışıklılık artardı"

 

"Gölge" dişlerinin arasında tıslayarak bana doğru bir adım attığında ben iki adım gittim.

 

"Tamam tamam bir şey demedik" annemde kapıdan çıktığında elindeki çikolataları ben aldım.

 

"Hadi gidek" bugün en yakın arkadaşımı istiyorduk hem de abime best frendim ile görümce oluyorduk. Hemde iki kez. Yani daha bir evlilik teklifi falan görmedik ama neyse.

 

...

 

"Of hadi girsene içeri abi kapıda mı isteyecez kızı" Sude kapıyı açtığından beri ne abim içeri girmişti ne de Sude kapının önünden çekilmişti.

 

En son abimi omzundan ileri iterek içeri girmesine vesile olarak ben ve annem de içeri girmiştik.

 

Elindeki çikolatayı Begümün eline tutuşturarak karnını okşadım. Yakında küçük junior gölge geliyordu. Yani umarım benim gibi olurdu.

 

Oturma odasına geçerek alperin yanına oturduğumda herkes içeri girdiğinde Sude ayakta duruyordu.

 

"Ee efendim nasılsınız?" Diye söze başlayan annem sanki hiç Sude'nin ailesi ile dost değilmiş gibi davranıyordu.

 

"İyiyiz Asuman hanım sizi sormalı" diye konuşan Selen abla artık baygınlık geçiriyordum.

 

"Siz tanışıyorsunuz farkında mısınız?"

 

"Gölge sus sana artık"

 

"Of sıkıcı ama" diyerek kollarımı önümde bağlayarak sırtımı koltuğa yasladığımda Alper gülecek gibi olmuştu.

 

"Kızım sen kahveleri getir" diyen ihsan amca ile heyecan ile yerimde kıpırdadım.

 

Alper kulağıma eğilip.

 

"Bu abine kız istendiği halin ise bizim istemede ki halini merak ediyorum hayalim"

 

Hava sıcak mı oldu ne?

 

Sude kapıda elinde kahve tepsisi ile göründüğünde onu süzmeyi ihmal etmemiştim.

 

Koyu yeşil dizine kadar uzanan elbisesi ki göğüs detayını unutmayalım elbisesinin tüylerinde oluşan siyah çizgiler gölge gibi duruyordu.

 

Göz makyajı sade olsa bile su yeşiline kaçan gözlerini ön plana çıkarmıştı.

 

Son olarak kahveyi abime de verdiğinde herkes büyük bir heyecan ile abimin kahve içmesini bekliyordu.

 

Tek bir dikişte içen abim hiç bir mimik oynatmamıştı.

 

Bugünde eğlence gitti.

 

"Gelelim konumuza" diye söze başlayan annem ile ortamda sessizlik olmuştu.

 

"Sebebi ziyaretimiz belli. Gençler birbirini görüp sevmiş. Bize de onları kavuşturmak düşer" dedikten sonra önünde ki suyu içti.

 

"Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızınız sudeyi oğlumuz oğuza istiyoruz"

 

"Bizde vermiyoruz" diyen alpere baka kaldım.

 

NE DEMEK VERMİYORUZ

"Ne demek vermiyorum be" evet bu çirkef bendim.

 

"Sende gölgeyi istemeye gelme boşuna emin ol ki onu vermeyeceğim sana" diyen abim bir kaşını kaldırmış ve alper'e kısasa kısas dercesine bakıyordu.

 

Inatla abimin gözlerine bakan alperin karın boşluğuna dirseğimi geçirmiştim. bu hareketime savunmasız yakalanan alper kısık bir inleme bıraktıktan sonra toparlamıştı kendini.

 

"Abi!" Sert bir sesle konuşan sude ile alper derince ofladı.

 

"Berdel yapalım o zaman?'' Uzlaşmacı bir sesle konuşan alper'e kızsam mı gülsem mı bilemedim.

 

"NE berdeli lan" diye çıkışan abime karşı alper yine ofladı.

 

"Işimi garantiyede mı almayalım a-" son anda küfür etmemişti.

 

Bir de aileler varken edip işi çıkmaza soksaydı at kafalı.

 

"Berdel falan yok unut bunu"

 

"Bende vermiyorum sudeyi o zaman"

 

"Sende gölgeyi unut o zaman"

 

"İyi"

 

"Aynen, anne gölge kalkın gidiyoruz"

 

"Siz deli misiniz çocuk gibi davranmalar falan da ne oturun yerlerinize adam akıllı kızı istiyelim" diyen annem ile ben zaten oturduğum yere daha yayılmıştım.

 

Abim karşı çıksında göreyim.

 

Çıkamaz kiiiii

 

"Tekrardan başa alalım o zaman" diyen annem ile derin sessizlik oldu

 

"Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızınız sudeyi oğlumuz oğuza istiyoruz" diyen annem sessizliği bozmuştu.

 

"Madem gençler sevmişler birbirlerini bize de vermek düşer. Verdim gitti o zaman." Diyerek kızını veren ihsan amca ile abim ayağa kalkarak ihsan

amcanın elini ardından da Selen teyzenin elini öpmüştü.

 

Verme merasimi bitmişti ve düğün konuları açılmıştı.

 

"Bence kır düğünü olmalı yaz zaten açık alan daha iyi olur" diyen sudeyi abim anında onaylamıştı.

 

Hanımcılık kazanıyor yavaş yavaş abe heyran.

 

"Peki madem kır düğünü olsun. Peki düğün tarihi?" Diyen annem ile merakla Sude ve abime baktım.

 

"22 temmuzda olsun bence" bu sefer bunu diyen kişi abimdi ve Sude onu onaylamıştı.1

 

"9 gün sonra düğün mü olur evladım ateşiniz başınıza mı vurmuş" abim ve Sude konuşmadan evvel Alper sözü devralmıştı.

 

"Şahsen benim öyle o yüzden önce biz gölgemle evlenmeliyiz"

 

Utançtan kızarmam bu sefer benim yüzümden değildi!!!

 

"Yarında siz gelin istemeye çifte düğün yaparız o zaman" diyen anneme bir karış ağızla bakıyordum.

 

"Asuman hanımda dünden razı bakıyorum beni vermeye"diye tip tip anneme baktım.

 

"Yav kız evi naz evidir cümlesi bizim evrende mi geçersiz olur kardeşim bu nedir ya veren verene, hayırdır "

 

"Gölge sonra şuan düğün hakkında konuşuyoruz" diyen abim ile tekrardan konuşmak için dudaklarımı ayırmıştım ki dudaklarımı örten el ile sustum.

 

( Sonraki gün)

 

"Allah rızası için ya üst üste isteme mi olur ya" yeni yaptığım saçlarımı çekmemek için zor duruyordum

 

Bu sefer beni istemeye gelmişlerdi.

 

Şaka maka bir yana beni istemeye geliyorlar.

 

Üzerime giydiğim kısa bebek mavisi elbisemde ki çiçek motifleri çok hoşuma gitmişti.

 

 

 

Altına kalın topuklu, ince kayışlı, bağcıklı beyaz bir sandalet tercih etmiştim.

 

 

Aksesuar olarakta bir set tercih etmiştim.

 

 

 

Hazır olduktan sonra aşağı inip mutfakta yiyecek birkaç şey hazırlayan annemin ve ona yardım eden abimin yanına gittim.

 

"Nasıl olmuşum, nasıl olmuşum" kendi etrafımda dönerken bir yandan da konuşuyordum.

 

"Peri gibi"

 

"Bok gibi" annemin hemen ardından kötü yorum yapan abim bile moralimi bozamamıştı.

 

"Oh mis gibi sarma koktu" diye mırıldanıp elimi bir tencere dolusu sarmadan birkaç tane yemek için uzatmışken elime vuran el ile elimi geri çektim.

 

"Ne vuruyorsun be boz ayı "

 

"Sus pirelli"

 

"Yaw ben 1.50 değilim ya değilim 1.68 olmak ben, sen bunu anlamak"

 

"Kes!" Abime tekrardan laf yetiştirmek üzereyken zil çalınca yarıda kalmıştı.

 

"Ayyyy geldiler"

 

"Anne ben kapıyı açıyorum sen yanımda dur abi sende karşıma geç" abim göz devirip karşıma geçince annemde yanıma gelmişti.

 

"Hıh açıyorum"

 

"Dur!"

 

"Yine ne oldu abi"

 

"Yüz görümlüğü istiyecem belki saaneğ " abim benimle yer değiştirip kapıyı hafif araladı ve sol elini dışarı çıkarttı"

 

"Bu ne alaka lan " diyen alperin sesi ile gülmemek için zor durdum.

 

"Abi para istiyor para ver"

 

"Orasını anladık Sude ama öküz kadar olan herifin para istemesini anlamadım. Fakirde haberim mi yok"

 

"LAN BEN FAKİR DEĞİLİM " abimin kızması ve kapıyı ardına kadar açması aynı anda olmuştu. Ha bir de Alper fırsattan istifade ederek kendini içeri atmıştı.

 

Abim de el mahkum Selen teyzeyi, ihsan amcayı ve sudeyi içeri almıştı.

 

"Ancak böyle açabilirdin zaten " alperin abime ithafen konuşması ile abimde konuştu.

 

"Alt tarafı para dedik fakir olduk aq"

 

"Kayınçom bozukluk yoktu yoksa verirdim 1 lira fln"

 

"Kes lan sesini"

 

"Evet, içeri geçelim o zaman " diyen Sude ile annem onu onaylamıştı.

 

Onlar içeri geçerken ben de mutfağa gidip kahve hazırlamaya başladım.

 

( 10 dakika sonra)

 

"Neden çağırdın gölge yine" diyen Sude bezmiş haldeydi.

 

"Bu kahvenin köpüğü için ne yapıyoruz peki?"

 

"Kızım sen hiç türk kahvesi yapmadın mı Allah aşkına ya" diyerek bana Allah'ın cezası bakışlarını atıyordu.

 

"Ya ben hayatımda toplasan birkaç kere mutfağa girmişimdir. Girdiğim zamanlarda da hiç türk kahvesi yapmadım. Aaa buldum türk kahvesi yerine soğuk kahve mi yapsak soğuk soğuk mis gibi"

 

"Gölge bir daha o ağzını acarsan yapıştırırım bir tane." Sude'nin tehditi ile geriye çekilerek kahveyi yapmasını bekledim.

 

Birkaç dakikanın ardından Sude kahveyi Fincanlara doldururken bende alperin kahvesine ne katabilirim diye baharatlara bakıyordum.

 

Gözüme kestirdiğim hardalı elime alırken onunla birlikte acı pul biberde alıp tezgaha koymuştum.

 

"Hangisi alperin peki" diye sudeye yönelttiğim soru ile Sude ofladı.

 

Ne dedik şimdi kardeşim.

 

"Düz beyaz olan fincan varya hani diğerlerinden farklı olan fincan varya gölge Hah işte o abimin"

 

"Mala anlatırcasına anlatma bana!"

 

"Ay gölge hadi ben içeriye gidiyorum kahveleri dökmeden getir! Bak dökmeden"

 

"Tamam" göz devirmek serbest mi hocam? Burada bana salak, mal ve aptal muamelesi yapılıyor daaa

 

Sude gittikten sonra hardal ve pul biberi alperin fincanına katarak kahve tepsisini elime alıp oturma odasına geçtim.

 

Sırayla büyüklerden başlayarak verdiğim kahveleri en son Alper aldığında bende oturmuştum.

 

Dikkatli bir şekilde alperin yüzüne bakarken Alper kahvesinden koca bir yudum aldı.

 

Eee bu niye mimik oynatmadı lan.

 

Hadi abim polis mimik oynatmıyor lan bu niye mimik oynatmadı!

 

Adamda mafyaydı ya hani bir aralar, sonra yalı çocuğuna dönmesi bunu değiştirmez demek ki o da alışkın.

 

Diyen iç sesimin haklılığı ile susmuştum.

 

"Gelelim ziyaretimizin sebebine" diyen ihsan amca ile midemde kelebekler uçuşmaya başlamıştı.

 

"Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızınız gölgeyi oğlumuz alpere istiyoruz" diyen ihsan amca ile evin erkeği olan abim sözü devralmıştı.

 

"Gölgem benim kıymetlimdir. Onun mutluluğu benim mutluluğumdur. Onu üzersen, ben seni üzmem yok ederim" abim alperin gözlerinin içine baka baka söylediği cümle ile ortam sessizleşti.

 

"Senin kıymetlin olduğu kadar benimde kıymetlim gölge. Eğer ki benim yüzümden ona zarar gelirse zaten benim de yaşamamın anlamı olmaz. Hayat onunla güzel onsuz değil" alperin sessizliği bozarak söylediği sözler ile tebessüm etmiştim.

 

"O zaman verdim gitti" diyen abim ile ayağa kalkarak el öpme merasimine geçtik.

 

Alper ile yan yana gelip durduğumuzda söz yüzüklerimiz takılmıştı.

 

"Ee o zaman haftaya düğünümüz var diyelim hatta çifte düğün "

 

Bölüm : 27.12.2024 21:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...