Üzerimdeki sade gelinliğe bakarken mutluluktan havalara uçacaktım.
Ilk denediğim gelinlik buydu, dibimin düştüğü gelinlikte buydu.
Hani insan hayal eder ya, böyle veya şöyle bir gelinliğim olmalı diye.
Benim hayallerimi süsleyen gelinlik işte buydu.
Abartılı olmayacaktı, sade olacaktı, zarif bir şekilde taşımam gerekirdi.
Işte o gelinlik bu gelinlikti bana göre...
Aşağıdan bağladığım sarı saçlarımı şekillendirici ile bukle haline getirmiştim. Önümde bıraktığım percemlerim ile saçlarım tamamdı.
Dudaklarıma sürdüğüm mat kahverengi rujuma benzer açık bir ton turuncu allık yapmıştım. Far olarakta rujum ile uyumlu açık kahverengi farımı uyguladıktan sonra maskaramı da sürmüştüm.
Fazla makyaj yapmayı sevemezdim. Zaten güzel bir yüzüm vardı makyaj yaparak neden cilt yapımı bozayım ki.
Derin nefes vererek aynadan son kes kendime baktım.
Bir gelin bu kadar güzel olur mu beee
Ben normalde de muq derecede güzelim her neyse.
Bekleme odasına geçtiğim de sudenin de orada bir ileri bir geri yürümesi, gizemin atlas ile telefonda flört etmesi, leventin kucağında ki berke ağlarken levent onu pış pışlıyordu, begüm ise berke susmuyor diye ağlamasını saymazsak çok mutlu bir düğün olacaktı.
Düğünüm bir mahvolsun, dünyayı yakarım lan!
O sırada gerçekler: düğün salonu yanarken gelinliğini düzelten gölge girl.
"Berkoşşşşş" diye bağırarak havli giriş yapmıştım odaya.
Begümün "teyzen geldi" demesiyle aynı anda leventte "halan geldi" diye berkeye bakmıştı.
"Berkoş en iyisi bana enişte de yoksa sen bunlarla kafayı yersin yavrum" kolumu berkeye uzatarak kucağıma almıştım.
"Püve gığk ani bai huu agu kiki" diye anında konuşmaya başlayan berke ile diğerlerine döndüm.
"Bebekce dilini çözen var mı aramızda?" Herkes tip tip bana bakarken bende kucağımda ki bebeğe döndüm.
"Hayatım biz senin dilini çözemiyoruz türkçe konuşmayı sen çözsen olur mu?" Berke kaşlarını çatarak papyonu ağzına tıkarak ısırmaya başladı.
"Amaaan senden bir şey isteyende kabahat zaten"
"Göge" ağzından çıkardığı papyon ile söylediği kelime ile mutluluktan bağırdım.
"Çıkarın lan 2 bin liramı ben kazandım" sude ve gizem dudak büzerek berkeye bakıyordu. Bende elimi açmış paramı bekliyordum.
Berke doğduğunda iddaya girmiştik üçümüz. ILK kimin adını verir diye tabikii de herkes kendi adını vermişti ayol.
"Allah versin" diyen gizeme baktım sinirle.
" düğünden sonra yakarım çıranı bekle hele seen"
Bir de polis sevgilisi var şerroya bak neysehh
"AYH DURUN NASIL OLMUŞUM" kendi etrafımda gelinlik ile yavaşça döndüm.
" ateş ediyorsun götümce" sanırım görümce diyecekti sude.
Gelin odasının kapısı açıldığında annem ve sudenin annesi hemen kapıya koşup hafif aralayara aynı anda ikiside ellerini dışarı çıkardı.
"Çıkın paraları, ne sandınız beleşe kız alacaz falan mı?" Diyen annem ile kendimi tutamayarak gülmeye başladım. Benle beraber diğerleride gülmeye başlamıştı.
Annemler parayı almış olacak ki kapıyı ardına kadar açmıştılar.
Annemin eline baktığımda gördüğüm deste para ile sırıttım.
Alper ile oğuz abim içeri girdiğinde vücudumu heyecan dalgası sarmıştı.
Şşt sessizlik bugün en mutlu günüm!!1
Alper bana baktı sonra yere bakıp tekrar bana baktı.
"Gökten melek indi de haberim mi olmadı" diyen Alper ile gülmeye başladı.
"AYYY MELEK Mİ GELMİŞ BURAYA AŞKIM" Alper alt dudağını ağzının içine yuvarlayarak bana bakıp kafasını sağa ve sola sallayarak tebessüm etti.
"Kendini nasıl fark edemezsin oysa ışıl ışıl parlıyorsun"
"Evet aşkım Hm" ( hm ve hmhm enistenize trip attığım da kullanıyordum burada kullandığım amaca bak aw)
"Ee hadi gidek" çok sabırlı biriyimdir.2
Bekleme odasından çıkarak düğünün olduğu bahçeye doğru ilerlemeye başladık.
Arkadan abim ile sudenin sesleri geldiğinde arkamızdan geldiklerini anlamıştım böylece.
Bahçeye attığımız adım ile abim ve sudeyi beklerken alkış tufanı etrafımızı sarmıştı.
Göğsümden dışarı çıkmak için can atan bir kuş vardı içimde sanki.
Derin nefes vererek alpere baktım. Gülümseyerek el ele tutuşarak nikah masasına doğru yürüdük.
Sandalyemi çeken Alper ile yerime oturduğumda alperde hemen yanıma oturdu aynısını da abim sudeye yapıp yerlerini aldığında düğün başlamıştı.
Önümde duran kurabiyeler ile göz göze gelmemek için gözlerimi kaçırıyor aynı zamanda kendimi telkin ediyordum.
Hayır gölge bu senin düğünün. Gelin sensin direk atlama tabağa.
Dans şarkımızın çalması ile alperin elini nazikçe kavrayarak bahçenin ortasına ilerledik.
Aylardan Mayıs - göksel ipekçi
Alper sol elimi sağ eline haps ederken sol elinide belime sarmıştı.
Aynı şekilde bende sağ elimi alperin kalbinin üzerine bırakmıştım.
Hafifçe yerimizde sallanırken Alper dudaklarını çenem ile kulağımın birleştiği çizgiden öperek kulağıma fısıldadı.
"Bu güzelliğin ömrüme ömür katıyor, hayatım senle dolup taşıyor. Yaşanmışlıklar ne olursa olsun son durak dudakların oluyor."
Kalbimin hızlanma hızı normalin çok ama çok üstünde olması hiç normal değildi.
Ona aşık olduğum ilk günkü gibi atıyordu bu kalbim.
Son anıma kadarda onun yanında böyle atacaktı bu kalp.
O benim kaderimdi, ben onun kaderiydim...
Her taraftan bağlanan bir düğümdü bizim hikaye. Bir yerden açılsa başka yerden bağlardık. Ama hep beraber yapardık bunu, bu hikayeyi ölümsüzleştirmek için.
Dansımıza, abim ve sudede katıldığında kendine eş bulanlarda dans etmeye başlamıştı.
Biz mutluyduk, herkes mutluydu.
Başımı alperin sol göğsüne yaslayarak dansımıza devam ettim.
Şarkının bitmesi ile ortaya pasta getirilmişti.
Abim ile alperin eline birer adet kahvaltı bıçağı verilmişti.
Alper elimi kavrayacak bıçağı tutan elinin üzerine getirerek pastayı kesmiştik. Aynısını abimlerde yapınca pastadan bir çatal alarak alpere vermiş ve karşılığını da almıştım.
Yerimize oturduktan sonra halay ve çiftetelli oynanmış hatta erik dalında kalkıp kurtlarımı bile dökmüştüm.
Gecenin sonunda alperin kucağında yeni evimizin önünde duruyorduk artık.
Alper beni diziyle kucağında sabitleyerek anahtarı kapı deliğine sokup çevirdi. Açılan kapı eşiğinden geçerek yeni evimize girmiştik.
Arkamızda kalan kapıyı Alper ayağı ile ittirerek kapatmış ve merdivenlere yönelmiştik.
Aramızdaki sessizliği ne o ne de ben bozuyordum.
Tek bildiğim onunla mutluydum, huzurluydum.
Yatak odamızın önünde durunca gözlerini ondan hiç ayırmadığım gözlerime sabitledi.
"Sende" eliyle odanın kapısını açarak koridordan içeri girmemize vesile olmuştu.
Yatağın üstüne bıraktığı bedenim ile geri doğrulduğunda bende oturur pozisyona geldim.
[ +18 ( aw daha yaşım bile 18 değil bırak okumayı ben bide yazıyorum)]1
Alper hırsla üzerime atılıp dudaklarını dudaklarıma yaslaması ile sırtım yatakla buluştu.
Dudaklarımı aralayarak dudaklarına ev sahipliği yapmayı seve seve kabul etmiştim.
Elleri belimdeki iplerin üzerinde dolaşırken aynı zamanda benim de ellerim onun ensesinde ki saçları okşuyordu.
Nefes nefese kaldığımda geri çekilip alnımı alnına yasladım.
Gelinliğin iplerinde dolaşan elleri birden dururken aniden ipi çekerek gelinliğin bel kısmı genişlemiş ve beyaz straplez sütyenim göz önüne serilmişti.
Utancımdan kızarırken, Alper başını boyun boşluğuma yaslamıştı.
Başını yaslandığı yerden kaldırarak naif öpücükler bırakması ürpermeme sebep olmuştu.
Dizlerinin üzerinde durmaya başlayan alpere bakarken gözleri önce gelinliğim de gezindi ardından gözlerime çıkardı gözlerini.
Ne demek istediğini anlayarak gözlerimi onaylarcasına sıkıca yumdum.
Alper ise gelinliğimi sakince çıkartıp bir köşeye attığında sadece ilk çamaşır ile kalmıştım.
Işıklar iyi ki kapalıydı yoksa utançtan kızaran yüzüm ve ısınan bedenim ile daha çok utanıdırdım.
Aniden açılan ışık ile gözlerim kamaşırken aynı şekilde bedenimi de saklamaya çalışıyordum.
Alperin gülen sesini duyarken hemen çemkirme moduna girmiştim.
"Olabilir" gözlerimi kaçırmam ve sesimin bir yerlerime girmesi onu daha Güldürmüştü.
"Birkaç dakika sonra ebediyen benim olacaksın sevgilim, aynı şekilde bende ebediyen senin olacağım. Benden utanma ve çekinme bunu asla istemem. Biz aynı yola baş koyduk bır kere"
"Demesi kolay, sen benim yerimde olsan bunları der miydin acaba" gülerek benim yanıma gelip beni sarıp sarmalamıştı.
Kokusunda huzur akan bir adamdı o.
Ciğerlerime dolan kokusu ile mayışmam çok kolay olmuştu.
Kafamı kaldırarak yüzüne baktım. Gülümseyerek yüzünü yüzüme yaklaştırarak dudaklarıma küçük bir buse bıraktı. Bu sefer yaramaz taraf ben olmuş ve dudaklarına yapışmıştım.
Tekrar sırtım yatakla buluştuğunda kollarımı boynuna sarmıştım alperin.
Aniden dudaklarımı dişlemesi ile acı bir inleme bıraktım dudaklarına.
Elim gömleğinde dolaşırken aniden durup çekiştirmeye çalıştım. Açmayı beceremeyip sinir olup daha sert çekmiştirmem ile odayı öpüşme sesimiz dışında birde yırtılan gömlek sesi karışmıştı.
"Gülme" diye söylendim ve aynı zamanda gülüyordum.
Alper yanağıma öpücük bırakıp, yırttığım gömleği çıkarıp odanın bir yerine atmıştı.
Tekrar dudaklarıma yapışması ile elim karın kasında dolaşmaya başlamıştı.
Kasılan kasları ve hırçınlaşan öpüşmesi beni daha çok tahrik ediyordu.
Alperi üzerimden iterek yana devrilmesine vesile olarak üzere çıkıp oturmuştum.
Kollarını başının arkasında bağdaş kurarak sabitleyen Alpere bakarak boynundan kasıklarıma doğru öpücükler bırakmaya başladım.
Daha fazlası mümkünmüş gibi kasılan kasları ve altımda daha fazla hissettiğim varlığı ile dayanamayıp kendimi bastırmıştım ona.
ikimizin de inlemeleri odayı sararken alper bu sefer yaramazlığı ele alıp beni altına almış ve bu sefer o kendini bana bastırmıştı.
Elim pantolonun kemerine giderek hızla çözmeye başlamış ve dudaklarımızı birleştirmiştim.
[+18 bitti ( BU KADAR UTANÇTAN KIZARMAK)]
Banyodan daha yeni çıkmama rağmen mide bulantım ile geri çıktığım gibi girmiştim.
Bir günde 12 kere kusmak nedir kardeşim.1
Artık su kusuyordum kusmuk yerine.
Çalan zil sesi ile banyodan Hole yöneldim. Zil sesi daha yakından gelmeye başlamıştı.
Kapıyı açınca annemi görmem ile kenara çekilerek içeri girmesini bekledim. Annem elindeki fırına ait olan poşet ile içeri girince aç bir ayı gibi içeri girdim.
Annem yemek masasının zaten hazır olduğunu görünce direk sandalye çekerek oturup bana baktı.
"Neyin var, güzel kızım? Rengin solmuş" gözleri üzerimde gezerken bende onun yanına oturarak getirdiği poşeti önüme çektim.
"Bir şey yok ya bu aralar midem fazla bulanıyor" elimi poşetin içine katarak poğaça olduğuna adım kadar emin olduğum yiyeceği çıkarınca simit geldiğinde aniden sinirlerim bozulmuştu.
Gözyaşlarım akmaya başlayınca annem yerinden kalkarak yüzümü elleri arasına aldı.
"Noldu gölge'm?" Alt dudağımı büzerek ona baktım.
"Ben poğaça istiyordum ama bu simit" gözyaşlarım tekrar akarken annem gülmeye başlamıştı.
Ters ters bakarak yüzümü elleri arasından alarak önüme döndüm.
"Hıh" annem kahkaha atarken daha fazla arkamı döndüm ona.
"Alperin işi zor desene hamilelik sürecin bitene kadar kafayı yer gibi" annemin düşünür gelen sesi ile ona döndüm.
"Ben daha hamile bile değilim ki"
"Ahh gölge kalk hamilelik testi alıyoruz adım kadar eminim hamile olduğuna"
"Ayy anne değilim işte ne testi ya" beni sürükleyen anneme karşı ayaklarım ile geri geri gitmeye çalışıyordum.
"Bak terlik geliyor ha" kazanan belli hadi gidiyoruz.2
"Anne şimdi bu test nereden hamile olduğumu bilecek ya"
"Liseden zaten belliydi kimya bilgin olmadığını da hayattan da mı öğrenemedin he kızım?"
"Oradan konuşacağına artık lavabodan çıksan mı kızım??"
"Tamam da anne bu niye iki çizgi oldu şimdi" kapıyı açarak annemin karşısında durmaya başladım.
Aniden bana sarılınca tip tip anneme baktım.
"Daha 1 saat önce bana gülüyordun hıh"
Okur Yorumları | Yorum Ekle |