
Helllooooo nassınııız güzel bir bölümle geldim sizeeee bölüme oy atmayı ve bol bol satır arası yorumları ve WhatsApp kanalıma gelmeyi unutmayın bölümleri önce oraya atıyorum ve daha çok şeylerrr bide süpriz var çok konuştum öpüyorum siziii
☀️☀️
Gökyüzü kararmış, gri bulutlar mezarlığın üzerine çökmüştü. Yağmur ince ince yağıyor, taşların yüzeyinde küçük damlalar oluşturuyordu. Rüzgâr, soğuk bir el gibi tenime dokunuyordu. Şemsiyemi açmamıştım. Yağmurun içime işlemesine izin veriyordum.
Sarp, annesinin mezarının önünde hareketsiz duruyordu. Saçlarından süzülen damlalar yüzüne karışıyor, gözyaşlarıyla yağmurun sınırını belirsiz hâle getiriyordu.
Ona yaklaşırken "Sarp…" diye fısıldadım.
Başı hâlâ eğikti.
"Babam burada olsaydı, belki her şey farklı olurdu," dedi aniden. "Ama o da burada değil."
Sesinde hafif bir öfke vardı.
"Sarp, baban görevini tamamladı. Döndüğünü biliyorsun."
O an gözleri bana döndü. Birkaç saniye boyunca yüzümü inceledi, sonra tekrar mezara baktı.
"Madem döndü Hera neden burda değil?" dedi donuk bir sesle. "Belkide beni görmekten korkuyor değilde istemiyordur."
Sarp’ın nefesi düzensizdi. Parmaklarını mezar taşının üzerindeki isme hafifçe sürttü.
"Biliyor musun Hera, ben her zaman onu bekledim. Çocukken, gençken… Hep bekledim. Ama o hiç gelmedi. Şimdi ise—"
Sözünü tamamlamadan sustu. Yağmur yüzünden mi yoksa gözyaşlarından mı olduğunu anlayamadığım bir damla yanaklarından süzüldü.
"Sarp, belki de… Belki de zaman istedi," dedim yavaşça.
"Zaman mı?" diye acı bir kahkaha attı. "Hangi zaman? Bunca zaman neredeydi? Neden ben acı çekerken buraya gelmedi?"
Cevap veremedim. Sarp haklıydı. Bir insanın çocuğunu terk edip yıllar sonra hiçbir şey olmamış gibi geri dönmesi beklenemezdi.
Ama bu vatan göreviydi ne evlat dinlerdi nede eş bu yüzden kolay değildi asker olmak ve bu yüzden kolay değildi asker eşi veya çocuğu olmak.elimdeki şemsiyeyi açıp sarpla üzerimize tuttum yoksa ikimizde hasta olucaktık.
"Bırak yağsın," dedi birden, yağmurdan ıslanmış saçlarını geriye atarak.
Şemsiyemi ona tutmaya çalıştım ama o bir adım geri çekildi.
"Bırak Hera. Yağmur her şeyi siliyor gibi görünüyor, ama aslında hiçbir şeyi değiştirmiyor."
Sarp’ın içinde ne kadar derin yaralar olduğunu yeni yeni anlıyordum.
Bir süre sessiz kaldık. Sonra Sarp derin bir nefes aldı.
"Artık gidelim," dedi kısık sesle.
"Peki, nereye?"
Omuzlarını silkti. "Bilmiyorum. Ama burada kalırsak yağmur bizi gerçekten hasta edecek."
Bunu söylerken sesi yorgundu. Bu kez ona itiraz etmedim. Sessizce yan yana yürümeye başladık.
Yağmur şiddetini artırıyordu ama artık hiçbir önemi yoktu. Sarp’ın hissettiği yalnızlığa bir kişi bile olsa ortak olabilmiştim.
Ve belki de bu, onun için düşündüğünden daha fazla şey ifade ediyordu.
Yavaş yavaş çıkışa yürüdük beraber sarp bana yardım eden amcaya bir baş selamı verdi. Mezarlığın yanında
taksi durağı vardı ama bizi alırmıydı onu bilmiyordum.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 17.4k Okunma |
1.05k Oy |
0 Takip |
36 Bölümlü Kitap |