10. Bölüm
Anatra Bordò / KANLI BUZ(+13) / 10.BÖLÜM:SOHBET

10.BÖLÜM:SOHBET

Anatra Bordò
anatra_bordo

10.BÖLÜM

 

Kapıyı tıklamadan odaya girmiştim ama karşımda yarı çıplak bir Aras görmeyi beklemiyordum. Kapının önünde öylece kaldım. Aras şaşgın bakışlarla bana bakıyordu. Neden bir anda geldiğimi sorguluyordu ki haklıydı. Ben neden geldim ki?

 

"Ne oldu?" diye sordu. Dilim tutulmuştu. Karşımda böyle bir tip görürsem tâbii dilim tutulur. Adamın vücudu kusursuzdu. Kat kat karın kasları vardı. Altında siyah bir eşofman vardı. Üzerinde ise hiçbirşey yoktu. "Odamda canım sıkıldı" dedim. Şimdi farketmiştim. Saçları ıslaktı. Sanırım oda benim gibi duş almıştı. Islak saçlarındaki su damlaları yüzüne düşüyordu.

 

Benimde saçlarım ıslaktı ve uzun oldukları için birazcık sırtımı ıslatmışlardı. "Sen canın sıkılınca benim yanıma mı geliyorsun?" dedi. Ne alaka? "Hayır." dedim. "O zaman neden geldin?" diye sordu. Onu bende bilmiyorum vallahi. Neden geldim? "Geldim çünkü" dedim ama cümlenin geri kalanını getiremedim. Çünkü aklımda geçerli bir sebep yoktu. "Geldim gidiyorum" dedim ve arkamı döndüm. Gidecekken "Madem canın sıkılıyor geldin kal bari" dedi. Ona döndüm. "Kal derken?" dedim.

 

"Yani balkonda birşeyler içelim, sohbet filan ederiz belki. Sonra gidersin" dedi. Düşündüm. Odamda sıkılmaktan patlayacağıma biraz zoraki kocam ile uğraşabilirdim değil mi? Evet. "Tamam" dedim ve odasında gezindim. "Odan fazla geniş" dedim. Aras "Dar alan sevmem" dedi. Ortalama bir odadan 5 kat daha büyük bir odaydı. Yatak köşesi klasikti ama onun dışındaki bölümler ilgi çekiciydi. Gezinmeye devam ettim. Çalışma masası olduğunu düşündüğüm bölüme ilerledim. Masa dağınıktı.

 

Daha doğrusu oda fazla dağınıktı. Aşırı dağınıl birisi olduğu belliydi. "Çok dağınıksın" dedim. Elindeki havluyla saçlarını kuruturken "Kendi alanım" dedi. Aman yemedik alanını. Lafta söylenmiyor. Odanın içinde üç adet kapı vardı. Birisi banyoydu. Diğeride sanırım kıyafet odasıydı. Oralara girmedim. Üçüncü kapı balkona açılıyordu. Benim odamdada balkon vardı ama küçüktü. Bakalım Aras Bey'in balkonu nasıldı. Adım adım ilerledim ve balkona geçtim.

 

Tam tahmin ettiğim gibi büyük bir balkonu vardı. Balkonda bir oturma grubu birde masa vardı. Masanın üzerinde birkaç şişe vardı. Bunların içki olduğunu tahmin etmek zor değildi. İlerledim be koltuklardan en geniş olanına oturdum. Birkaç saniye sonra Aras'ta yanıma gelmişti. Üzerine siyah bir tişört giymişti.

 

Gelip yanıma oturdu. Balkondaki hafif esinti içimi ürpertiyordu. Dışarıya baktığımda malikanenim koca bahçesi görünüyordu. Benim balkonumda malikanenin arka kısmı gözüküyordu. Masadaki şişelerden birine uzandı ve aldı. Elindeki bardağa şişedeki içkiyi boşalttı. "İster misin?" diye sordu. Net bir cevap verdim. "hayır" dedim. Normalde içki ve sigara kullanan birisiydim ama şimdi canım istemiyordu. Aras şişenin kapağını kapattı ve bardağıyla birlikte koltuğa yaslandı.

 

"Annene benzemiyorsun" diyerek bir sohbet açtım. Aras esmer ve kahverengi gözlüydü. Yasemin hanım ise kumral ve renkli gözlüydü. "Eda ve Ben babama benziyoruz. Sarp anneme benzer" dedi. Babalarını bilmiyordum. "Baban nerede?" diye sordum. Sustu. Birşey demedi. "Öldü" dedi. 'Nasıl?' diye sormadım. Nasılsa nasıl banane.

 

Hava dahada esmeye başlamıştı. Hafiften üşümüştüm. "Üşüdüysen şurada battaniye var" dedi ve eliyle karşımdaki koltuğun üzerindeki battaniyeyi gösterdi. Uzandım ve battaniyeyi alıp açtım. Üzerime örttüğümde ısınmaya başlamıştım. "Annen fazla ciddi bir kadın" dedim. Öyleydi cidden de. "Öyle" dedi. İçkisinden bir yudum aldı. "Bişey soracağım" dedim. "Sor" dediğinde "Babamdan neden intikam almak istiyorsun?" dedim. Bunu aşırı merak ediyordum. Öğrenmeliydim. Cevap vermekten kaçındı. "Seni ilgilendirmez" diye ters bir cevap verdi. "benim babam ya hani? İlgilendirir" dedim.

 

"İlgilendirmez. Babam diye herşeyini bilmek zorunda değilsin" dedi. "Bilmek istiyorum" dedim. Söylememekte kararlıydı. "Bende söylemiyorum" dedi. Ya sabır. "Neden?" diye sordum. "Onuda bilme" dedi. Allah Allah ya. "Bilmek istiyorum" dedim. "Söylemek istemiyorum karıcığım" dedi. "Karıcığım diyen o ağzını" dediğimde lafımı yine böldü ve "öper misin?" dedi. Bu artık aramızda bilindik birşey olmuştu. Cıkladım. "Sevgilimi aldatmam" dedim. Murat'tan bahsedince yüzü sertleşti.

 

"Sevgilini sikeyim" dedi. Tövbe tövbe ya. Bu adam benden daha küfürbazdı. "Tamam bir ara söylerim" dedim. Onu gram ciddiye almıyordum. Onunla dalga geçmem onu sinir ediyordu ve ben bunun farkındaydım fakat yapmaya devam ediyordum çünkü neden olmasın? "Bişey sorucam" dedim.

 

"Sor" dediğinde "Eğer Türkiye'ye gelmeseydim intikamını nasıl alacaktın?" diye sordum. Güzel soruydu. Hadi bakalım Aras bey cevabınızı alayım. "O zaman direkt babanın kafasına sıkardım" dedi. Cidden intikamı o kadar ağırmıydı? " O zaman sende ölürdün" dedim. Bu doğruydu çünkü babamı öldürdükten sonra onuda yaşatmazlardı. "Bu nedenle seni öğrendim ve planı değiştirdim." dedi.

 

Ben bir nevi onun kurtarıcısı gibi bir şey olmuştum. Ölmesini engelleyen plandım. "O zaman varlığıma dua et diyeceğim ama beni öldürende sen olacaksın" diye imalı bir şekilde konuştum. İmalı bakışlarla ona baktım. Hiçbirşey söylemedi. Sessiz kalmayı tercih etti. "Senden birşey isteyebilir miyim?" diye sordum. Kaşlarını çattı. "Söyle" dedi. "Beni öldürmeden önce bana bir saat süre verebilirmisin?" dedim. Anlamamıştı. Anlamasınıda beklemiyordum zaten. Anlamaz gözlerle bana baktı. "Neden" diye sordu.

 

"Boşver." dedim. Merak ediyordu fakat öğrenmek için ısrar etmedi. "Tamam" dedi. Güzel. Uyku bastırmıştı. Hemde baya. Esnedim. Balkondaki hava uykumu getirmişti. Sayın uyku perilerim gidermisiniz lütfen? Olduğum yerde uyumak istiyordum. "Ben kalkayım artık" dedim ama kalkamadım. "Neden?" diye sordu. Kaplumbağa deden dememek için kendimi zor tuttum. "Uykum geldi" dedim. Gözlerim kapanmak üzereydi. Bir an önce odama gitmeliydim ama sıcak battaniyenin altından çıkmak istemiyordum.

 

"Odana gidecek misin?" dedi ama ben onu tam duyamadan uyudum. Kahretsin ki uykuya dayanamıyordum. Bebekkende sürekli uyurmuşum. Tam bir koala olduğumu söylerlerdi. Doğruydu vallahi. Koalanın tekiydim.

 

🧊🩸

 

ARAS. 

 

Hazal'a baktığımda battaniyenin altında bükülmüş uyuyordu. Bu görüntü istemsizce suratımda bir tebessüm oluşturdu. Bu kadın fazla garipti. Bana öyle gelmiyordu gerçektende garipti. Fazla farklıydı.

 

Battaniyenim diğer ucunu tuttum ve kendime doğru çektim. Üzerimi örttükten sonra Hazal battaniyenin haraketinden rahatsız olmuş gibiydi. Battaniyeyi kendine doğru çekti. Ben tekrar kendime çektiğimde oda inadına kendine çekti. İnattı. Hemde fazla inattı. Çekilemeyecek bir inata sahipti. Güldüm.

 

Mecbur azda olsa ona doğru yaklaştım. Başı koltuğun yaslanma yerinden kaydı ve omzuma düştü. Yüzüne baktığımda derin bir uykuda olduğunu farkettim. Onu rahatsız etmeden üzerimi örttüm ve başımı geriye doğru yasladım. Bir süre gözlerimi kapatmadan öylece durdum ve düşündüm.

 

Hazal omzumda uyurken ben onu nasıl öldüreceğimi düşünüyordum. Gerçektende ben bu kadını nasıl öldürecektim? Masumdu ama babası yüzünden ölmek zorundaydı. Bu saçma sistemi sikeyim.

 

İtiraf etmek gerekirse onu öldürmek istemiyordum. Ama babası nedeniyle bunu yapmak zorundaydım. O aileden tek bir kişi dahi sağ kalmayacaktı. Bu konuda kesin fikirliydim. Fikrimden dönmeyecektim.

 

🧊🩸

 

Olduğum yerde haraket etmeye başladım. Gözlerimi açtığımda odam dışında bir yerde uyandım. Burası benim odam değildi. Başka bir odaydı. Yatakta doğruldum ve etrafıma baktım. Burası Aras'ın odasıydı. İyide benim burada ne işim var? Ne oldu lan? Neden buradayım?

 

Üzerimdeki örtüyü fırlatırcasına attım ve yataktan çıktım. Odada kimse yoktu. Balkona doğru ilerledim. Aras balkondaydı. Saat sabahın erken saatleri olmalıydı ki henüz güneş yeni doğmuştu. İlerledim ve yanına gittim. Geldiğimi farkettiğinde bana baktı. "Günaydın" dedi. Esnedim ve balkondan dışarı bakarken "Günaydın" dedim. Büyük bahçede çok fazla koruma vardı.

 

"Beni keşke odama götürseydin." dedim. "Yatağımda yatmanın nesi seni rahatsız etti?" diye sordu. Ciddi olup olmadığını görmek için yüzüne baktım. "Yatağında olmam" dedim. "Benim yatağımda olman beni rahatsız etmiyorsa senide etmemeli bence" dedi.

 

"Senin yatağında olmak beni en rahatsız eden şey olur" dedim. Tekrar önüme döndüm ve bahçeye baktım. Güzel görünüyordu bahçe. Güzel çiçekler vardı ama daha çok yeşillikle kaplıydı.

 

"Saat daha çok erken. Gidip odanda uykuna devam edebilirsin" dedi. 'Odanda' kısmını bastırarak söylemişti. "Birkere uyandıktan sonra uykum gelmez." dedim. Aşırı gerekli bir bilgiydi gerçekten.

 

"Sevgilin aramıyor mu?" diye sordu. Taktı sevgilime. "İşleri var" dedim. "Ne iş yapıyor?" dedi. Sanane be adam. Murat yazılım mühendisiydi. Gerçek mesleğini söylememde bir sorun olmazdı. "Mühendis" dedim. Birşey demedi. "Ama sanırım ondan ayrılmayı düşünüyorum" dediğimde bana baktı. "Sıkıldım. Başka birisini bulacağım" dedim. Ne tepki vereceğini aşırı merak ediyordum.

 

"O başka birisini bulamazsın" dedi. Kaşlarımı çattım ve "Neden?" diye sordum. "Sen bulamadan ölür" dedi. Kahkaha attım. Gülmenin tam yeriydi. Gülüşüme uzunca baktı. "Şakaların çok komik" dedim. Ciddi ciddi "Şaka yaptığımı kim söyledi?" dedi. Gülüşüm soldu. Bu ciddiydi.

 

"Sevgili yapmam neden seni bu kadar rahatsız ediyor?" diye sordum. Mantıklı bir açıklaması olmalıydı. Zoraki evlendiği bir kadının hayatına karışıyorsa bunun tek nedeni evlilik değildir.

 

Selam

Bu bölüm olaysızdı. Biraz sohbetlerini dinleyelim dedim. Sizce nasıl olmuş?

Bu bölüm eleştirilecek birşey olduğunu düşünmüyorum ama varsa eleştiriniz buyrunuz efendim eleştiri köşesi...

Yeni bölümde görüşmek üzere🖤

​​​​​​

 

Bölüm : 10.08.2025 01:26 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...