

Bölüm şarkıları;
-Celladına Aşık
-Bir Ateşe Attın Beni
18.BÖLÜM
Geçmiş...
Düzgünce silinmiş ayakkabıları zeminde tok bir ses çıkarıyordu. Aras elinde büyük kadife bir kutuyla heyecanlı gözlerle ona bakan Sedef'e doğru ilerledi. Sedef oturduğu sandalyesinden ayağa kalktı ve Aras'ın yanına gidip sarıldı. "Aşkım" dedi. Aras Sedef'in sarılmasına karşılık verdi.
Sedef tekrar sandalyesine oturdu. Aras'ta Sedef'in tam karşısına oturdu. Sedef'in gözleri Aras'ta değilde kadife kutudaydı. Aras kadife kutuyu Sedef'e doğru ittirdi. Sedef büyük bir hevesle kadife kutuyu aldı ve açtı. İçinde çok güzel bir görünüme sahip pırlanta bir kolye vardı. Pırlanta taşları özenle kolyeye yerleştirilmişti. Fazla şık ve gösterişli bir kolyeydi.
Sedef hayran bakışlarla kolyeye bakıyordu. Resmen dili lâl olmuştu. Aras'a baktı ve "Aşkım çok teşekkür ederim" dedi. Aras hafif bir gülümsemeyle "Senin için değer" dedi. Sedef gülümseyerek kolyeye bakmaya devam etti. Aras'a dönüp "takarmısın?" dedi. Aras sandalyesinden kalktı ve Sedef'in yanına doğru ilerledi.
Kolyeyi kutusundan çıkardığında Sedef saçlarını tek eliyle ensesinde toplamıştı. Aras kolyeyi narince Sedef'e taktı ve ardından kulağına doğru eğildi ve "Herşeyin en iyisine layıksın bırtanem" diyip Sedef'i boynundan öptü.
Ardından tekrar yerine geçti. Sedef parmak uçlarını kolyenin taşlarında gezdirdi. Aras'a bakıp "Aşkım gerçekten çok teşekkür ederim" dedi. Aras "sana çok yakıştı" dedi.
🧊🩸
Sedef Hanım'da takılı kalmıştım. Hizmetçi kadın "Pardon Hazal Hanım" dediğinde mutfağa Aras girdi. Anında arkamı dönüp Aras'a baktım. Aras anlamaz gözlerle bize bakıyordu. Hizmetçi kadına bakıp "Sorun değil karıştırmanız oldukça normal. Kocam olan adamın kirli bir kadın geçmişi varsa bu sizin suçunuz değil" dedim.
Kadın mutfaktan çıkıp bizi yalnız bırakmıştı. Aras "ne oluyor?" diye sordu. Onun yüzüne bakmadan kahvaltı masasına oturdum. "Hiç yok birşey." dedim. Kahvaltı etmeye başlamıştım. Aras çatık kaşlarıyla masaya oturdu. Oda benimle birlikte kahvaltı etmeye başlamıştı. "Ben bugün bana ait olan evlerden birine geçeceğim." dediğimde kahvaltı etmeyi bırakıp çatık kaşlarla bana baktı.
"Anlamadım?" dedi. Neyi anlamadın acaba? "Yani yanında kalmayacağım. Bana ait olan evlerden birisine taşınacağım" dedim. "Hım peki nerden çıktı bu karar?" dedi. "Zaten başından beridir buraya gelmemi istemiyordun. Bende gidiyorum işte" dedim.
"Hiçbiryere gitmiyorsun" dedi. Pardon? "Anlamadım" dedim. Aras gözlerime baktı ve "Gayet net. Hiçbiryere gitmiyorsun." dedi. Alla alla. Nerden çıktı bu emirler ya hayırdır? "Gideceğim" dedim. Kahvaltı etmeyi bıraktı. "Hazal, gitmeyeceksin." dedi. Oldu beyim başka? Salak mıdır nedir?
Sandalyeden kalktım ve "gideceğim" dedim. İlerleyecekken oda sandalyesinden kalktı ve karşıma geçti. "Gitmiyorsun" dedi. Onu hiç dinlemedim. Yanından geçip mutfaktan çıktım. Odama girip henüz içinekiler yerleştirilmemiş valizimi aldım. İçini açıp günlük kıyafetler çıkardım ve aceleyle giyindim. Valizimi kapatıp yere koydum ve kulbundan tutup yerde sürüklemeye başladım.
Odanın kapısı sertçe açılınca irkildim. Aras içeri girip "Sen hayırdır? Ne bu tripler, gideceğim lafları filan?" dedi. Tip bakışlarla ona baktım. "Gitmek istiyorum gideceğim. Sanane" dedim. Aras bağırarak "Sen benim karımsın! " dedi. Buna cidden inanıyormuydu. Evlilik öyle sadece kağıt üzerinde olan birşey değildi. "Ama sen benim kocam değilsin" dedim. Bu konuda doğruyu söylüyordum. Birkaç kağıt parçasıyla asla kocam olmayacaktı. Buna izin vermezdim.
"Kocanım!" dedi. "Değilsin" dedim. İnatla "kocanım" dedi. "Geçici bir süreliğine değilmi? Sonrasında ben mezara sende zafere. Öyle değilmi Aras söyle. Ben şuan celladımın yanında durmuyormuyum? Vakti geldiğinde beni öldürmeyecekmisin?" diye bağırdım. Birşey demedi. Çünkü haklıydım. Sonuna kadar haklıydım.
"Babamı öldürdükten hemen sonra benide öldürmeyecek misin? Benide o toprağa gömmeyecekmisin? Cevap ver Aras yapmayacak mısın?" dedim. Hâlâ sessizdi. Cevap yoktu. "Ben söyleyeyim. Yapacaksın Aras. Yapacaksın hemde hiç acımadan. Bu kızın suçu ne diye düşünmeden o silahı kafama dayayacaksın." dedim.
"İstediğin ne bilmiyorum ama umarım hiçbir zaman elde edemezsin. Babamı belki öldürebilirsin ama ben Aras. Beni öldüremezsin." dedim. Gözlerim yanıyordu. Boğazım düğüm olmuştu ama susmadım. "Şimdi ne bok yersen ye. Sana üzücü bir haberim var Aras Savaş Dağhan. Elindeki tek koz olan o kadını birdaha hiç kazanmamak üzere kaybettin." dedim. Son kez gözlerinin içine baktım ve hızlıca odadan çıktım. Bunu haketmişti.
Oturupta beni öldüreceği günü beklemektense yok olmayı tercih ederdim. Evden çıkmama birkaç adım kalmıştı ama Aras arkamdan gelip beni bileğimden tutarak durdurmuştu. Beni kendine çekti ve bir anda dudaklarını dudaklarımın üzerine kapattı. Ne olduğunu anlamadan vücudumu Aras'ın vücuduna yapışık bir biçimde bulmuştum. Üstelik yalnızca vücutlarımız değil dudaklarımızda birbirine yapışmıştı.
Aras elini belime götürdü ve beni kendine çekti. Anlık çekişiyle dudaklarım aralandığında bunu fırsat bilip dudaklarımın içine sızmıştı. Yapamazdım. Ona karşılık veremezdim. Eğer bunu yaparsam kendimi çiğnerdim. Yapamazdım.
Yapamazdım.
Yapmamalıydım.
Yapmayacaktım.
Ellerimi omuzlarına götürdüm. Omuzlarına yaslandım. Eğer karşılık verirsem yükseğe çıkar ve bir anda yere çakılırdım. Yapamazdım.
Aras gibi bir adamla birlikte olamazdım. Onu sevemezdim. Onunla bir hayat yaşayamazdım. O benim düşmanım, o benim celladım, o benim kötülüğümdü.
O beni hoyratça öperken ben zorlada olsa karşılık vermedim. Ona karşılık vermemek çok zordu. Gerçekten şu hayatta en zor anlarımdan biriydi. Kötü bir anmıydı? Değildi. Kesinlikle değildi. Aras'ın beni öpmesi kötü birşey değildi ama keşke Aras olarak öpmeseydi. Bambaşka biri olarak öpseydi.
Celladım olmasaydı...
Düşmanım olmasaydı...
Gerçekten sevdiğim adam olsaydı...
Ne olurdu? Herşey çok farklı olurdu. Hemde çok farklı. Bambaşka bir hayat ve bambaşka bir yaşam içinde olurduk. O an bu şekilde asla gerçek olmayacak saçma hayaller düşündüm. Düşündüğümede pişman oldum. Kahretsin ki bu adam gerçekten saydığım özellikler olmasaydı kesinlikle aşık olacağım bir adamdı.
Tabii o özellikler olmasaydı...
🧊🩸
Geçmiş...
Annem ile başbaşa oturuyorduk. Güzel bir İtalya manzarasına karşı önümüzde kahvelerimiz vardı. Annemin yine sıkıcı nasihatlarını dinlemek zorunda kalıyordum.
"Bak Hazal" dedi. "Asla yanlış bir erkeğe aşık olma kızım. Belki sen yanlışlığını anlamazsın ama hissedersin Hazal. Kendini rahat hissetmiyorsan asla o adamla olma" dedi. Bu öğütler gelecekte evleneceğim adamı seçerken kullanacağım birkaç tavsiyeydi.
Peki kullanırmıydım. Hatta evlenir miydim? Zannetmiyorum. Ben evlenecek bir kadın değilim. Eğer gerçekten aşık olduğum birisi değilse asla evlenmezdim. Sevgi ve aşk aynı şeyler değil. Herkesi seversin ama herkese aşık olamazsın. Aşk çok özel birşeydi. Sadece tek bir kişide sizi bağlayacak bir tılsım gibiydi.
🧊🩸
Annemin sözleri kulaklarımda yankılandı. "Asla yanlış erkeğe aşık olma" diyordu. Ardından o gün düşündüklerim akla geldi. Yapamazdım. Ben Aras'la olamazdım. Olmazdı. Şuan öpüşüyor olmasak ağlardım. Oturup yere hüngür hüngür ağlardım. Gözlerim kızarana kadar ağlardım.
Kendimi toparladım. Aras'ı var gücümle ittim. Kısık gözleriyle bana baktı. İçim sızlıyordu. Hatta yanıyordu. İçimde alevler vardı. Belli etmiyordum belki ama yanıyordum. Cayır cayır yanıyordum.
Aras'ın yüzüne bakmak istemiyordum ama zorlada olsa baktım. Son kez gözlerine baktım. Sonrasında arkamı dönüp evi terk ettim.
Sondu değilmi?
Sondu bence. Bizim sonumuz. Bu kadar kısa bir hikaye işte. Kısa bir hikayeye uzunca bir süre hasar bırakacak bir son yazmıştık bizim için. Biz bunu kendi ellerimizle yapmıştık.
Yazdığım en kısa bölümlerden olabilir.
EVEEETTT SIKINTILI DÖNEMLERE GİRİŞ YAPMIŞ BULUNMAKTAYIZ. HAYIRLI UĞURLU OLSUN
Bol linç geleceğine çok eminim ama yazdım bir kere yapçak bişi yokkk
Bir sonraki bölümlerde görüşmek üzere🖤
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 5.75k Okunma |
637 Oy |
0 Takip |
27 Bölümlü Kitap |