

2.BÖLÜM
Vücudum uyuşmuş gibiydi. Gözlerimi zorlukla aralamaya çalıştım. Burnuma dolan toz kokusuyla öksürdüm. Gözlerimi açtım ve etrafıma baktım. Bir odadaydım. Ne oluyordu? Hiçbirşey anlamıyordum.
Etrafıma baktığımda bir yatakta olduğumu farkettim. Saçlarımı düzeltmek için kolumu kaldırdığımda sağ kolumu kaldıramadım. Sağ koluma baktığımda yatağa kelepçeli olduğunu gördüm. Bu neydi? Ne oluyordu? Nereydeydim ben? Allah'ım ne oluyor?
Yatakta doğruldum. Odada yatak dışında hiçbirşey yoktu. Zaten küçük bir odaydı. "İmdat!" diye bağırdım. "Nereye getirdiniz beni amına koyayım." dedim. Adım sesleri duyduğumda sustum. Kapının kilidi açıldı ve içeriye bir adam girdi. Üzerinde takım elbise vardı. Esmer ciddi duran bir tipti. Tip bakışlarla ona baktım. "Çıkarın beni buradan" dedim. Adam bana küçümser bir bakışla baktı ve "Uyanmışsın prenses" dedi.
"Ne prensesi amına koyayım." dedim ve bileğimdeki kelepçeyi gösterdim. "Aç şunu ve çıkar beni buradan" dedim. Adam "Patron gelsin. Ne söyleyeceksen ona söylersin." dedi ve arkasını dönüp gitti. Odanın kapısını kapatıp tekrar kilitledi. "Patronunuda senide sikerim orospu çocuğu çıkar beni buradan" diye bağırdım. "Küfür etme" diye bağırdı. Aptal.
Buradan çıkacaktım. Esir edilmiştim resmen. Ağlayacağım. Bağırmaya başladım. "İmdat! Yardım edin! Orospu çocukları çıkarın lan beni buradan. Siktiğimin gavatı çıkar beni buradan! Çıkar!" diye bağırdım ama ses yoktu. Off. İstanbul'a ayak basar basmaz başıma bela gelmişti.
Ayrıca niye beni kaçırdılarki? Kimseye bir zararım yoktu. Mesleğim desem bırakalı 5 yıl oldu. Ne bokuna kaçırdılar beni. Kafayı yiyecektim.
🧊🩸
Kaçırılalı yaklaşık 3-4 saat olmuştu. Benim normal şartlarda şuan Asya'nın yanında olmam gerekliydi. Oda merak etmiştir beni. Ayrıca açtım. Aşırı acıkmıştım. Bu salaklar bana yemekte vermedi.
"Açım" diye bağırdım. "Lan madem kaçırdınız bari besleyin amına koyayım. Böyle duramam ben" dedim. Kapının açılma sesi geldiğinde bakışlarımı kapıya diktim. Daha önce gelen adam yine içeri girmişti.
"Kızım küfür etmeden duramıyormusun? Kaç saattir ana avrat sövdün bize. Yeter lan" dedi. Onu çokta umursamadım. "Açım" dedim. Adam bana tip tip baktı. "Tamam az sonra yemek getireceğiz. Sövme artık amına koyayım" dedi. Gözlerimi kıstım ve ona baktım. "Çıkarın beni. Sizde kurtulun bende. Yoksa yemin ederim sabaha kadar size öyle bir söverim ki görürsünüz. Orospu çocukları. Çıkarın lan beni" dedim.
Adam kaşlarını kaldırıp indirdi. "Patron gelsin bakalım onada sövebilecekmisin?" dedi. Güldüm. "Patronuna sövmekle kalmayacağım." dedim. Adamın yüzü anında kıpkırmızı oldu. "Manyak karı" dedi. Yataktaki yastığı alıp ona fırlattım. "Sensin manyak. Aptal." dedim.
Adam yastıktan kaçmak için bir adım yana kaydı. "Tamam yenge" dedi. Kaşlarımı çattım. "Ne yengesi lan?" diye sordum. Harbi ne yengesiydi? Yenge kim amına koyayım? Karşımdaki adam sırıttı. "Sırıtma ver yastığı" dedim. Eğilip yastığı aldı ve bana fırlatı. "Düzgünce versene. Ne fırlatıyorsun?" dedim. Adam daha fazla benimle uğraşmak istemiyormuş gibi odadan çıktı ve kapıyı kapatıp kilitledi.
🧊🩸
Odada pencere dahi yoktu. Buraya gelmemin üzerinden bir gün geçmişti. Korumalar gelip yemek bırakıp gidiyorlardı. Aşırı canım sıkılıyordu. Burada kaldığım o bir günde bileğimdeki kelepçeden kurtulmaya çalıştım ama maalesef başarılı olamadım.
Kurtulmaya çalışırken biraz sert davranmış olmalıyımki bileğim tahriş olmuştu. Saatin kaç olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu ama sabah saatleri olduğu kesindi. Kucağımdaki yastık kılıfının fermuarıyla oynamaya başladım.
Bir anda öyle daldığım için içeriye giren adamı farketmemiştim. Kapı sesiyle irkildim. Kafamı kaldırıp baktığımda karşımda siyah gömlek ve siyah pantolonlu, kumral, ela gözlü bir adam duruyordu. Çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. Beni dikkatle süzdü. Gözleri tekrar gözlerimi bulduğunda bende onu süzdüm. Dikkatimi çeken şey adam fazla uzundu. Baştan aşağı dikkatle süzmek bir dakikamı almıştı. Kumral saçları özenle şekillendirilmişti. Hafif sakalı vardı. Ela gözleri ifadesizce bakıyordu.
"Ne bakıyon amına koyayım" dedim. Bakışları hoşuma gitmemişti. Fazla yavşak bir tipe benziyordu. Yalan yok adam yakışıklıydı ama genelde yakışıklılarda bir boklar çıkıyordu. Al işte örneği.
Adam ciddi ciddi yüzüme bakmaya devam etti. İlerledi ve karşımdaki duvara yaslandı. Ellerini pantolonunun cebine koyup tekrar bana baktı. Kalın ve tok bir sesle "Hoşgeldin küfürbaz prenses" dedi. Sikicem prensesinizide sizide ama ya. Ne prensesi amına koyayım. "Patron olarak bahsettikleri kişi senmisin?" diye sordum.
Kafasını onaylar şekilde salladı. "Ne istiyorsun benden?" diye sordum. "Senden değil babandan. Sen sadece beni istediğime götürecek olan yolsun" dedi. Kaşlarımı kaldırıp indirdim. "Babamla konuşmuyor ve görüşmüyorken nasıl olacakmış o?" dedim. Dudakları belli belirsiz kenara kıvrıldı. Soruma cevap vermek yerine "Hazal Durukan." diyerek adımı söyledi.
Kaşlarımı çattım ve "Kimsin sen?" dedim. "Aras Savaş Dağhan" dedi. "O istediğin şey herneyse babamı kaçırarak ondan iste. Beni bırak" dedim. Cıkladı. Tip bakışlarla ona baktım. "Bilmediğin çok şey var" dedi. "Bilmek istemiyorum" dedim.
Sessiz kaldı. "Çıkar beni buradan. Hemen!" dedim. Hâlâ aval aval suratıma bakıyordu. Artık bağırmaya başladım. "Beni buradan çıkar! Çıkarsana amına koyayım" dedim. Küfür etmem hoşuna gitmiş gibi hafifçe sırıttı. "Ağzın çok bozuk" dedi. Göz devirdim. "Sanane amına koyayım. Çıkarsana beni oğlum." dedim.
"Sikik sikik işlerinizi sikeyim" dedim. "Küfür etmeyi kes!" diye sesini yükseltti. "Bağırma bana!" diye bende bağırdım. Birkaç adım atarak bana yaklaştı. "Uzaklaş" dedim. Yatağın ucunda durdu. "Merak etme sana zarar vermem karıcım" dediği an ne olduğunu anlamadım. Ne dedi o? Karıcım mı? Ne karısı lan? Kaşlarımı çattım. "Anlamadım" dedim.
"Haberin yok tabii" dedi. Sertçe yutkundum. "Neyden haberim yok?" diye sordum. "Sen benimle evlisin" dediği an kan beynime sıçradı. Ne demek evliyim? "Evli miyim?" diye sordum. Kafadını salladı.
"Ne demek evliyim!" diye bağırdım. Bağırmamla yüzünü buruşturdu. "Sen ne dediğinin farkında mısın? Seni parçalarım. Ne demek evliyim lan?" diye bağırmaya devam ettim. "Nasıl evlenirim amına koyayım?" Allah'ım ne olur bir kabus olsun. Haykırmak istiyordum.
"Bana bak seni parçalarım. Dalga mı geçiyorsun lan sen?" dedim. Ciddi ciddi"Dalga geçmiyorum" dedi. Allah'ım sabır. Yok sabır filan. "Lan ebesini siktiğimin puştu ne demek ben seninle evliyim lan? Bu nasıl oluyor amına koyayım?" dedim. Küfürlerimden bunalmıştı. Kapıya doğru ilerledi ve dışarı çıktı.
Yatakta çırpınıyordum. Arkasından "Sikik piç." diye bağırdım. "Orospu çocuğu. Irz düşmanı" dedim. Ağlayacaktım. Ciddi ciddi evlimiydim ben şimdi? Ya ne demek evliyim ya?
🧊🩸
Psikolojim yerle bir olmuştu. Evlendiğimi öğrenmemim üzerinden yaklaşık bir hafta geçmişti. Günler hızlı ilerliyordu. Bir anda esir olmuştum. Aslında herşey bir anda gerçekleşmişti.
Bileğim çok acıyordu. Baya yara olmuştu. Gözümden bir damla yaş aktı. Sol elimle yanağımdan süzülen yaşı sildim. Artık buradan çıkmak istiyordum. Bu boş odada bir haftadır tek başıma kalıyordum. Artık zaman algımı neredeyse kaybetmiştim.
En çok canımı yakanlardan biriside hiçkimse beni kurtarmak için birşey yapmamıştı. Yapsalardı şuanda burada olmazdım. Gözyaşlarımı durduramadım. Yaşlar gözlerimden akın etti. Hıçkırarak ağlamaya başladım.
Omuzlarım sarsılıyordu. Sinirden mi ağlıyordum üzüntüdenmi bilmiyordum. Vücudum çökmüştü resmen. Kapı açıldığında içeriye adamlardan birisi girdi. Elindeki tepsiyi yatağın üzerine bırakıp bana baktı. Tepsiye baktığımda bamya olduğunu gördüm. Anında öğürdüm. Bamyadan nefret ediyordum. Bir sebebi yoktu. Sevmiyordum işte.
"Çek şunu gözümün önünden." dedim. Adam sert bir sesle "Bunu yiyeceksin" dedi. Ağlamaktan kızaran gözlerimle ona baktım. "Yemeyeceğim." dedim. Adam "yiyeceksin" dedi. "Siktir git şurdan. Orosbu çocuğu yemeyeceğim dedim." dediğimde adam bana yaklaştı ve o anda yüzüme sert bir tokat çarptı.
Ne olduğunu anlamadan yüzüm yana kaydı. Puşt çok sert vurmuştu. Yanağımda büyük bir sızlama vardı. Ona baktım ve yüzüne tükürdüm. Tükürmemle gözlerini sıkıca kapattı. Eliyle yüzünü sildi ve tekrar yüzüme baktı. Anında bağırdım. "İmdat. Bu adam beni dövüyor. Yardım edin" diye bağırdım anda odaya korumalar doluştu. Şimdi sıçmadım mı ağzına?
Korumlar benim kızarmış yanağımı ve patlamış dudağımı gördüklerinde adama baktılar. İlk geldiğimde konuştuğum adam bana vuran adamın karşısına geçti ve "Ne yaptın lan sen?" dedi. Adam "Sürekli ana avrat sövüyor. Ne yapsaydım?" dedi. Beni savunan adam diğerinin yakasından tuttu ve sarstı. "Ben şimdi sana söveceğim göreceksin" dedi. Adamın yakasını bıraktı ve diğerlerine baktı. "Bunu depoya alın. Patron halleder" dedi ve bana döndü.
Cebinden bir peçete çıkartıp bana uzattı. Uzattığı peçeteyi alıp dudağıma bastırdım. "İyimisin yenge" dediğinde tip bakışlarla ona baktım. Ne yengesi amına koyayım? "Hazal benim adım" dedim. Korumalar tek tek odadan çıkmıştı. "Bende Ömer" dedi. "Memnun oldum Ömer." dedim.
Ömer çıkmak için kapıya yöneldiğinde ona seslendim. "Ömer" dediğimde arkasını dönüp bana baktı. Önümdeki tepsiyi gösterdim ve "Ben bu yemeği asla yiyemem. Kokusuna dahi katlanamıyorum. Rica etsem benim için farklı bir yemek getirebilirmisin?" dedim. Ömer bir tepsiye birde bana baktı. Bir kaç adımda yanıma geldi ve tepsiyi aldı. "Tamam yenge" dedi. Anında moralim sıfır sıfır sıfır. Yendiği demeyin amına koyayım. Ne yengesi ya?
Hafif sırıtan bir yüz ifadesiyle ilerledi. Odadan çıktı ve herzamanki gibi kapıyı kilitledi.
🧊🩸
Sağ salim ikinci haftamada girmiştim. İki hafta. İki haftadır bu odadaydım. Cidden kafayı yemiştim iyice. Arada Ömer geliyordu. Onunla sohbet ediyordum. Kafa dengi bir adamdı.
Kapı açıldığında içeriye Aras Savaş Dağhan girdi. Tiksinti dolu bakışlarımla ona baktım. Puşt. Tam bir puşt. Adım adım ilerledi ve tam karşımda durdu. Duygu sömürüsü yapmak istediğim için ağlamaya başladım. Yaşlar tek tek yanağımdan süzülürken Aras ne olduğunu anlamaz bir şekilde bana bakıyordu. Ağlamaklı bir sesle "insan karısını böyle biryerde tutarmı?" dedim.
Aras yanıma ilerledi ve yatağın bir köşesine oturdu. "Duygu sömürüsü yapmayı kes" dedi. Nasıl lan? Nasıl anlamıştı ki? Tövbe bismillah. "Ayrıca karım olduğunu kabul ediyorsun yani" dedi. Anında ters bir sesle "siktir ordan. Ben senin karın filan değilim" dedim. Güldü şerefsiz. "Kimliğinde ne yazdığını görsen inanamazsın" dedi. Sinirlerimle oynuyordu. Ya sabır amına koyayım ya sabır.
"Burdan çıkayım anında senden boşanacağım" dedim. Aras'ın yüzü ciddileşti. "O işi sana bırakmam merak etme. İstediğimi elde eder etmez boşanacağız" dedi. Kaşlarımı kaldırıp indirdim. "İstediğin ne?" diye sordum. Aras'ın yüzü buz kesti. Söylemedi. Sessiz kalmayı tercih etti. Zorlamadım. "Eğer benim yerime üvey kızlarını kaçırsaydın emin ol istediğin şuan elinde olurdu" dedim.
Aras kaşlarını çattı. "O neden?" diye sordu. "10 yıldır yırt dışındayım. Hiç Türkiye'ye dönmedim. 2 yıl önce babamla konuşmayı kestim. Babamda haliyle diğer çocuklarıyla daha yakın oldu." dedim. Aras beni dikkatle dinlemişti. Söylediğim herşey gerçekti. Babam diğer çocuklarıyla daha mutluydu. Benimde buna söyleyecek sözüm yoktu.
"Bu benim işime daha çok yarayacak" dedi. Kaşlarımı derince çattım. "Nasıl?" diye sordum. Aras "Baban seni kaçırdığımı biliyor ve seni benden almaya çalışıyor. Fakat istesede alamaz çünkü sen benimle evlisin. Her evli kadının yeri kocasının yanıdır. Cemiyettekiler babanı kınar. Babanda daha çok hırs yapar ve çoğu kişiyle düşman olur." dedi. Zeki adamdı vesselam.
Bakışlarını gözlerime dikti ve "Seni buradan çıkarırım ama bir şartla" dedi. Dikkatle onu dinledim. "Yanımda duracaksın." dedi. Nasıl yani? "Benim yanımdan ayrılmayacaksın. Toplumda sanki gerçekten karı kocaymışız gibi davranacaksın yoksa maalesef ki baban için düşündüğüm sona sende dahil olursun." dedi. Tüylerim diken diken olmuştu. Yutkundum. "Babam ve sen arasında bir seçim yapmamı istiyorsun fakat öz babam dururken ben neden seni seçeyim? Bana bunun için ne vaat edebilirsin ki?" dedim.
Aras "Eğer beni seçersen ecelinle ölürsün. Ölene kadar rahat bir hayat yaşarsın." dedi. "Peki babamı seçersem?" diye bir soru daha sordum. Aras'ın bakışları durgunlaştı. "İşte o zaman babanı öldürdükten hemen sonra senide öldürürüm. Ailenizden hiçkimseyi bırakmam. Babanı öldürene kadarda size rahat nefes aldırmam" dedi. Ciddi anlamda fazla tehditkardı. Ben bu kadar baskıya alışık birisi değilim.
Hangi yolu tercih edeceğimi bilmiyordum. İki seçenekte birbirinden berbattı.
Beni unutan babam mı?
Ansızın haberim olmadan evlendiğim yabancı adam mı?
Hangisi?
Sizce Hazal kimi seçecek???
Bölüm eleştirilerini alayım...
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere🖤

| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 5.75k Okunma |
637 Oy |
0 Takip |
27 Bölümlü Kitap |