3. Bölüm
Anatra Bordò / KANLI BUZ(+13) / 3.BÖLÜM:GERİ DÖNÜŞ

3.BÖLÜM:GERİ DÖNÜŞ

Anatra Bordò
anatra_bordo

3.BÖLÜM

 

Kafam karman çorman olmuştu. Başımı dikleştirdim ve "Babamla olacağım" dedim. Kararımı duyar duymaz yüzünde fena bir hayâl kırıklığı vardı. Sertçe yutkunduğunda adem elması aşağı yukarı haraket etti.

 

Ela gözleri köyü bir kahverengi olmuştu. Yataktan kalktı ve bana baktı. "Kararını verdin. Şunu unutma senden asla boşanmayacağım. Şimdi babanın yanına git ve öleceğin günü bekle" dedi. Yaptığım seçimi sorguladım. Allah kahretsin. Ya pişman olursam? O zaman ne olacaktı. Ben bu adamla evliyim. Ya babam evli olduğumu öğrenip beni evinden kovarsa. Ne yapardım?

 

Odadan çıktı ama bu sefer kapı kilitlenmedi. İçeriye korumalardan birisi girdi ve bileğimdeki kilidi açtı. Bileğime baktım. Yara olmuştu. Elimle ovaladım. Canım acıyordu. Uzun zamandır yatakta oturduğum için ayağa kalkarken bir an düşecek gibi oldum. Gözlerimi kapatıp tekrar kendime gelmeyi bekledim.

 

Yaptığım karar ne kadar doğruydu? Bilmiyordum. Hala sorguluyordum. Yol yakınken geri mi dökseydin? Hayır. Bir kere seçimimi yaptım ve o seçimin arkasında durmak zorundaydım. Yapacak birşey yoktu. Tek başıma ayakta duracaktım. Yıkılmamaya çalışacağım. Farkındayım fazlasıyla zor fakat imkansız değil. Ben güçlü durmalıyım. Karşıma geçen herkesi yıkıp en sonunda ben ayakta kalmalıyım. Belki hasar alırım ama yıkılmam. Yıkılmamalıyım.

 

Bu sefer normal bir şekilde ayağa kalktım ve odadan çıktım. Korumalar arkamdan geliyordu. Bir arabaya bindim ve onlara Asya'nın evinin adresini söyledim. Henüz babamın yanına gidemezdim.

 

🧊🩸

 

Asya'nın evine geldiğimde kapıyı çaldım. Asya kısa sürede kapıyı açtı. Karşısında beni görünce fazlasıyla şaşırdı. Titrek bir sesle "Hazal" dedi. "Asya" dedim. Bir kaç adım attı ve bana sıkıca sarıldı. "Kardeşim, iyimisin?" diye sordu. Bende ona sarıldım. Uzunca bir süre birbirimize sarılı kaldık.

 

Ayrıldığımızda "iyiyim" dedim. Asya "gel içeri geç konuşalım" dediğinde onunla birlikte içeri geçtim. Asya'nın evi güzel küçük bir evdi. Valizimi girişe bıraktım ve onunla birlikte salona ilerledim.

 

Başımdan geçen herşeyi tek tek ona anlattım. Dikkatle ve beni hiç bölmeden dinledi. Anlattıklarım bittinde ortamda bir sessizlik oluşmuştu. Asya anlattıklarımı derince düşündü. "Yaptığın seçimin ne kadar arkasındasın?" diye sorduğunda ona baktım. "Korkuyorum." dedim. Asya "Yaptığın seçimin doğruluğundan şüphe ediyorsun." dedi. Evet tam olarak öyleydi.

 

"Hazal evet hiç tanımadığın bir adamı seçmen senin için doğru olmayabilirdi ama babanı seçmen hiç doğru değil. Amcam senin o adamla evli olduğunu öğrendiği anda seni kapının önüne koyar. Bunu biliyorsun değil mi?" dedi. Haklıydı. Kızını unutan bir baba bunuda yapardı. Babamda maalesef ki merhamet yoktu. Merhamet yoksunu bir babaya sahiptim. Zaten en acı verici olanlardan biriside buydu.

 

Ofladım. "Asya ben ne yapacağım?" dedim. "Adam senden boşanmamaya kararlımı?" diye sordu. Kafamı salladım ve "maâlesef ki evet" dedim. "O zaman kararını değiştireceksin. Babana güvenemezsin Hazal" dedi. Kararımı değiştirip o herifin ayaklarına gidemezdim. Bizdede gurur vardı fakat babama güvenmiyordum. Çıkmaza girmiştim resmen.

 

"Babama güvenmiyorum ama ona düşmanda olamıyorum" dedim. Asya halime üzülmüştü. "Amcam öğrenmemeli" dedi. Öğrenirse beni öldürebilirdi. Onu bile yapardı. Babamdan herşeyi beklerdim. Adnan Durukan maalesef ki bana acımazdı. Kafama sıkar geçerdi. Beni kapıya koyması şuanda en iyi seçenekti. Umarım onunla yetinirdi.

 

🧊🩸

 

3 gün sonra...

 

Bu akşam babamların evine gidecektim. Henüz İstanbul'da olduğumu bilmiyorlardı. 10 yıl sonra babamı kanlı canlı karşımda görecektim. Gerçekten çok heyecanlı bir andı. O mutlu aile tablosuna bir yıldırım gibi düşecektim. Eminimki keyifleri kaçacaktı. Benimde istediğim buydu. Beni dışlayıpta mutlu mesut yaşayamazlardı. Yaşatmazdım.

 

Asya işe gitmişti. Evde tek başımaydım. Koltuğa oturmuş telefona bakıyordum. Canım çok sıkılmıştı. O muhteşem zerafet içindeki mafya aileleri sürekli gündemdeydi.

 

Telefonumda karşıma çıkan bir haberle duraksadım. Haberin başlığında babam ve Aras vardı. Kaşlarımı çattım. Sayfa başlığında 'GERİLİM DEVAM EDİYOR...' yazıyordu.

 

Sayfayı kaydırdım ve okumaya başladım.

 

'Ülkenin saygın iş adamlarından olan Adnan Durukan ve Aras Savaş Dağhan arasındaki buzlar henüz erimiş değil. İki aile arasında gerilim son hızıyla devam etmekte. En son birlikte katıldıkları bir toplantıda anlaşmazlık çıktığı sötlentileri dolaşmakta. Aras Savaş Dağhan'ın babası Fikret Dağhan'ın olayları uzaktan izlediği düşünülmekte.'

 

Okuduklarımı düşündüm. Fikret Dağhan. Evet işleri oğluna devretmiş olabilir fakat bu kadar sakin kalması mümkün değil. Cidden çok karışık bir ortam ya. Aileler arasında çekişme olduğu apaçık ortada. Bu ortama asla dahil olmak istemiyorum. Yapacaklarımın sonucu olarak belki dahil sayılırım fakat asla olmayacağım. Bunda kararlıydım.

 

O an aklıma gelen şeyle duruksadım. Cemiyet benim Aras ile evli olduğumu bilmiyordu. Bu yüzden Aras beni öldürmek istese çok kolay öldürürdü. Fakat ya cemiyet Aras'ın karısı olduğumu öğrenirse. O zaman Aras beni öldürdüğünde cemiyet onu kınar. Bir ihtimal işleri bozulurdu.

 

Cemiyete dahil olmam ama karıştırmaktan zevk alırdım. Ben bunu bir düşünecektim. Bu alemde kurnaz olacaksın. Aileye muhteşem geri dönüşüm eminimki yayılacaktır. Eğer birde evlilik olayı patlarsa ortalık karışır. Fakat benim birisiyle yakın olmam lazım. Babam evlilik olayını öğrendikten sonra eminimki beni kapıya koyar. Aras'a da gidemem. Bu ikisininde düşman olduğu birisiyle dost olursam herşey daha iyi olur.

 

Zekam iyi çalışıyordu. Güldüm. Hatta kahkaha attım. Eğer= düşündüklerimi yaparsam olaylardan kolayca sıyrılır bir anda ortadan kaybolup İtalya'ya dönebilirdim. İzimi kaybettirirdim. Arkamda bıraktığım yangınıda umursamazdım. Niye umursayacaktım ki?

 

🧊🩸

 

Akşam yemeği için hazırlanmıştım. Benden hâlâ haberleri yoktu. Beni gördüklerinde yüzlerinde oluşacak ifadeyi fazlasıyla merak ediyordum. Eminimki fazlasıyla şaşıracaklar ve gelişimi sorgulayacaklardı. Mutlu aile tablosunu biraz kıracaktım. Belki parçalayadabilirdim. Belli olmaz.

 

Asya yanıma geldi ve dikkatle bana baktı. "Umarım terslemezler" dedi. Hafifçe güldüm. "Terslemeyecekler. Belki böyle yüzleri asık olur ama tersleyemezler." dedim ve Asya'ya döndüm. "Asya babam her ne kadar iki yıl boyunca benimle konuşmasada beni seviyor. Ben buna eminim. Beni umursamasaydı para göndermezdi. Her ay yüklü miktardaki parayı hesabıma yatırmazdı." dedim. Evet bu doğruydu. Babam her ay büyük bir bütçeyi hesabıma yatırıyordu. Bu nedenle mesleğimi bırakmıştım zaten.

 

"Amcam seni seviyor olabilir ama aynı şeyler Başak hanım, Simay ve Kerem için geçerli değil" dedi. Başak hanım üvey annemdi. Simay ve Kerem'de onun önceki evliliğinden olan çocuklarıydı. İkiside aptalın tekiydi. Annelerine çekmişler. Kerem benden iki yaş büyüktü. 30 yaşındayı. Simay ise 24 yaşındaydı. İkiside birbirinden gıcıktı.

 

Anneleri Başak Hanım tam bir estetik mankeniydi. Vücudunda sayısız estetik vardı. Babamda yaşça küçüktü. Babamla parası için birlikte olduğuna adım kadar emindim. İtalya'ya gitmeden öncesinde birkaç ay onlarla kaldım. Bana çok soğuk davranıyordu. Evde fazlalıkmışım gibi hissettiriyorlardı. Bu nedenle İtalya'ya gitmiştim zaten. O aptal suratlarını daha fazla görmek istemiyordum.

 

"Onların sevgisi beni çokta ilgilendirmez." dedim ve ayağa kalktım. "Ben hazırım. Eğer sende hazırsan çıkalım" dedim. Asya onaylar bir mırıltı çıkardı ve "Bende hazırım. Bizi özel araba alacak. Hadi çıkalım" dedi. Uzun zamandır özel arabaya binmiyordum.

 

Birlikte evden çıktık. Kapının önünde siyah araba duruyordu. Adamlardan birisi kapıyı açıp bize baktı. Asya ile birlikte ilerledik ve araca bindik. Koltuğa oturup çantamı kenara koydum.

 

Camdan dışarıya göz gezdirim. Akşamları İstanbul bambaşka gözüküyordu. Asya'nın evi İstanbul'un en güzel yerlerinden birindeydi. Bu nedenle muhteşem bir manzarası vardı.

 

Yola çıktığımızda kalbim fena atıyordu. Göğüs kafesime sığmıyordu resmen. Asya'ya baktığımda bakışları bendeydi. "Sakin" dedi. Gülümsedim. Derin nefes alıp verdim.

 

🧊🩸

 

Büyük bir malikaneye giriş yaptık. Evimiz çokta değişmemişti. Bahçe dekoru değişmişti. Başak hanım tam bir gösteriş hastasıydı. Bahçede gösterişli mobilyalar vardı.

 

Eve dikkatle baktım. Aklıma anılarımız geldi. Bahçede koşturan küçük bir kız çocuğu gözümün önüne geldi. Şöför gelip kapıyı açtı. Arabadan indim ve malikaneye daha dikkatli baktım.

 

Malikanenin ışıkları yanıyor, camları parlıyordu. Burayı özlemiştim. Hemde falasıyla. Malikanenin içindeki o insan artıklarını değilde mekanı özlemiştim. İçinde özlenmeye dair kimse kalmamıştı çünkü. Asya ile birlikte ilerledik. Topuklu ayakkabımın topuğundan çıkan sesler zemini sarsıyor gibiydi.

 

Evin giriş kapısına geldiğimizde duraksadım. Büyük kapı ardına kadar açıldı. Güçlü adımlarla, dik duruşla ve ifadesiz bir yüzle içeriye girdim. Bakışlarım babamı buldu. Babam son derece şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu. Fakat en çok şaşıran kişi Başak hanımdı. Gözleri fal taşı gibi olmuştu. Topuklu ayakkabılarımın zeminde bıraktığı tıkırtılı ses ile ilerledim. Onların tam karşısında durdum.

 

Hepsi fazlasıyla şaşırmıştı. Bu geri dönüşü onlarda beklemiyordu. Gözlerimi kısarak üvey kardeşlerim Simay ve Kerem'e baktım. Simay büyümüştü. Evden ayrıldığımda 14 yaşındaydı. Kerem ise ciddi duruyordu.

 

Bakışlarım tekrar babamı buldu. 10 yılın ardından fazlasıyla yaşlanmıştı. Yüzünde kırışıklar oluşmuş ve saçlarında beyazlar vardı. Başak hanım ise birçok estetik operasyonun ardından fazlasıyla genç ve yapmacık duruyordu.

 

Başımı dik tutum ve "Bir hoşgeldin yok mu?" dedim.

 

Hepsinin yüzü kireç gibiydi.

 

Görmek istediğim manzara buydu.

 

Ama bu daha başlangıçtı...

 

 

Hellooo

Hazal'ın babasını seçmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bölüm eleştirilerini alayım...

Yeni bölümde görüşmek üzere🖤

 

Bölüm : 31.07.2025 19:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...