4. Bölüm
Anatra Bordò / KANLI BUZ(+13) / 4.BÖLÜM:MUTSUZ AİLE TABLOSU

4.BÖLÜM:MUTSUZ AİLE TABLOSU

Anatra Bordò
anatra_bordo

4.BÖLÜM

 

İşte istediğim tam olarak bu görüntüydü. Mutsuz aile tablosunun başlangıcını yapmıştım. Burada olduğum süre o yüzleri gülmeyecekti. Babam yüzüne hafif bir gülümseme kondurdu ve "Hazal, hoşgeldin kızım" dedi. Güldüm. "Hatırladın baba" dedim. Babamın gülen yüzü hafiften soldu. "Bir kızın olduğun hatırladın" dediğimde yüzü tamamen soldu.

 

Babam "Hazal" dedi. "Neyse bu konuyu daha sonra konuşuruz" dedim ve Başak hanıma döndüm. "Merhaba Başak hanım" dedim. Başak hanım yüzüne sahte bir gülümseme kondurdu. "Hoşgeldin Hazal'cığım" dedi. Bende yüzüme tıpkı onun gibi yapmacık bir gülümseme kondurdum. "Hoşbuldum" dedim.

 

Babam "Geleceğini neden haber vermedin?" diye sordu. Ona döndüm ve "Sürpriz yapmak istedim." dedim. Evde soğuk rüzgarlar esiyordu. Bunu hissedebiliyordum. Aşırı samimiyetsiz bir ortama düşmüştüm.

 

Başak hanım "masaya geçelim isterseniz" dedi. Gülümsedim. "Bencede geçelim çünkü ben çok açım. E birazda yol yorgunluğu var üzerimde" dedim. Simay ve Kerem'e baktım. İkiside memnuniyetsiz bakışlarla bana bakıyordu. Onları görmezden geldim. Benim için gram önemleri yoktu.

 

Masaya oturduğumda Başak hanım hizmetçilere seslendi ve masaya bir servis daha istedi. Hizmetçiler hemen önüme servisi koydular. Babam "başlayabilirsiniz" dedi. Önüme birkaç birşey aldım ve yemeye başladım. Masaya oturduğumdan beridir Simay ve Kerem'in bakışları bendeydi. Çatal ve bıçağı tabağımın kenarına bırakıp onlara döndüm.

 

"Neden masaya oturduğumdan beridir bakışlarınız bende?" diye sordum. İkiside afallamıştı. Simay gıcık bir ses tonuyla "Bu ani gelişini sorguluyoruz" dedi. Bu kıza uyuz olduğum kadar çok az kişiye uyuz oluyordum. Ciddi ciddi saçını başını yolmak istiyorum. Oda annesi gibi aşırı yapmacıktı.

 

Kerem ilk defa konuşarak "neden geldin?" diye sordu. Ona baktım ve "öz babamın evine gelirken sanamı soracağım üvey abicim?" dedim. Öz ve üvey kısımlarını bastırarak konuşmuştum. Ortamda soğuk rüzgarlar esmeye devam ediyordu. Simay araya girdi ve "10 yıldır yoktun. Bir anda gelince illaki sorguladık" dedi. Derin nefes alıp verdim. "Canım istedi geldim. Sanane" dedim. Babam "Tamam. Bunlar daha sonra konuşulacak konular. Şimdi yemeklerinizi yiyin" dedi.

 

Simay'a ters bir bakış attıktan sonra önüme döndüm ve yemeğimi yemeye devam ettim.

 

🧊🩸

 

Yemekler yendikten sonra salonda oturuyorduk. Tip bakışlar üzerimdeydi. "Hazal kardeşlerin gibi bende bu ani gelişini merak ediyorum" dediğinde anında "Onlar benim kardeşim değiller." dedim. Babamın yüzü baya bozuldu. "Asya'yı ziyaret etmek istedim. Gelmişken sizide görmek istedim. Bu kadar" dedim.

 

Başak Hanım şüpheli bir ses tonuyla "10 yıl sonra mı geliyorsun?" dedi. "Daha öncesinde gelmemimi isterdiniz?" diye sordum. Simay "Babam miras dağılımı yapacak. Onu duyduğu için gelmiştir." dedi. Simay'a baktım. "Bundan haberim yoktu. Ama sizinde birşeyden haberiniz yok sanırım." dedim. Babama baktım ve tekrar aile üyelerine döndüm.

 

"18 yaşına girer girmez babam servetinin %65'ini bana devretti. Servetin %10'u hayır kurumlarına. Geri kalan %25 sizin galiba" dediğim anda hepsinin yüzü buz kesti. Ben ise zevkten dört köşe oldum. Başak Hanım babama baktı ve "Bu nasıl olur?" dedi. Babam "Evet öyle. Bunun nesi size battı?" dedi. Kerem "servetin neredeyse hepsini 10 yıldır görüşmediğin kızına devretmişsin. Ayrıca istesekte onun rızası olmadan alamayız. Neden böyle birşeyi yaptın?" diye sordu.

 

Babam konuşmadan ben konuştum. "Sizin gerçek yüzünüzü görmek için" dedim. "Babam servet avcısı bir eş istemedi. Bu nedenle seninle evlenmeden önce servetin çoğunu bana devretti. O zamanlar bende sizinle yaşadığım için Başak hanım bunu çokta umursamadı. Ben evden ayrıldığımda ise bu konuyu unuttu." diyerek açıkladım.

 

Simay "Bu haksızlık" dedi. Cıkladım. "Değil Simay'cığım. Siz dua edin servetin hepsi benim değil. Onu alacak gücümde var merak etme" dedim. Babam bana baktı ve "o nasıl olacakmış?" diye sordu.

 

Dün gece bunu çok düşünmüştüm. Babama güvenemezdim. Aras ilede birlik olmazdım. Ben tek başıma savaşacaktım. Bu nedenle evli olduğumu söylesem hiçbir sorun olmazdı. İpler benim elimdeydi. Asya'ya baktığımda kaşlarını çatmış bana bakıyordu.

 

"Şöyleki ben evliyim" dedim. Eve bir bomba daha düşmüştü. Herkes susmuştu. Babam nefes dahi almıyordu sanki. İçimden kahkaha attım. Maalesef ki bunu siz istediniz. Babam zorlukla "Kim" dedi. Kocamı soruyordu. Kocam olan o puşt herifin adını soruyorlardı. "Aslında çok yakından tanıdığınız birisi" dedim. Babam kaşlarını çattı.

 

"Aras Savaş Dağhan" dediğim an Başak Hanım "Ne!" diye cırladı. Babam öylece yüzüme bakıyordu. Bunu asla beklemiyordu. Kim beklerdiki zaten?

 

"Hazal sen ne diyorsun?" dediğinde "Duydun baba" dedim. Babam aniden ayağa kalktı. "O adamın karısımı oldun sen?" dedi. Anlama kıtlığımı var sizde?Babam olayın şokunu atlatamamışken "nasıl?" diye sordu. Evet o malum soru. Bu sorunun cevabını bende bilmiyordum. "Bilmiyorum" dedim.

 

Babam kaşlarını çattı ve "Ne demek bilmiyorum?" dedi. "Haberim olmadan kimliğimi kullanarak evlenmiş benimle baba" dedim. Babam kendi isteğimle olmadığını duyunca azda olsa rahatlamıştı. Fakat bu evli olduğum gerçeğini değiştirmiyordu.

 

"Boşanacaksın" dedi. Bunu en çok ben istiyordum. "Bunu bende istiyorum baba fakat adam boşanmıyor" dedim. Ciddi ciddi adam boşanmıyordu. Simay "Nasıl yani sen şimdi haberin olmadan evlendin mi?" diye sordu. Harbi bu ailede anlama kıtlığı vardı. "Evet" dedim.

 

Başak hanım "Düşmanımızın karısını evimizdemi tutacağız?" diye sordu. Beni evden göndermek için fırsat kolluyordu resmen. Şu kadınada aşırı uyuz oluyordum. Babam arada kalmış gibiydi. "Senin yerin kocanın yanıdır" diyerek yine benden vazgeçti. Aslında üzülmezdim ama bunu der demez sanki kalbime iğneler batıyormuş gibi hissettim. Bu cevabı bekliyordum ama bu kadar acı vereceğini düşünmemiştim.

 

Sertçe yutkundum. Zorlukla konuştum ve "İstenmediğim yerde kalmayacağım. Fakat kocam olan o adamın yanınada gitmeyeceğim" dedim ve koltuktan kalktım. Hızlı adımlarla salondan çıktım. Çantamı aldım ve evden çıktım. Anında gözümden bir damla yaş aktı. Bu kadar acı vermemeliydi. Bu olmamalıydı.

 

Bahçeden çıkmak için ilerledim. Bahçe kapısına geldiğimde malikaneye baktım. İçimde burukluk vardı. Derin nefes alıp verdim. Kapıyı açtım ve evin dışına çıktım. Telefonum çaldığında bakışlarım telefonuma yöneldi. Yabancı numaraydı. Açıp kulağıma götürdüm.

 

"Nasılsın karıcığım" diyen Aras'ın sesini duydum. Aptal herif yüzsüz gibi aramıştı birde. "Senin karıcığım diyen ağzını-" dediğimde lafımı böldü ve "Öper misin?" dedi. Tövbe ya. Arkadan kalın bir erkek sesi "ideal ilişki" dedi. "Ne istiyorsun?" diye sordum. Bu aptalın sesini dahi duymak istemiyordum.

 

"Baban kovdumu seni?" dedi. "Evet. Senin karın olduğumu duyunca 'senin yerin kocanın yanıdır' dedi" dedim. Aras bir süre sessiz kaldı ve ardından "Yanımamı gelmek istiyorsun?" diye sordu. Bende anında "Asla" dedim.

 

Salak adam güldü. Gülme sesleri geliyordu. "Şöför gönderip aldırıcam seni. Konuşmamız lazım" dedi. Ne konuşacağız ya? "Bu saatte ne konuşacağız?" diye sordum. Aras bıkkın bir sesle "Sorgulama gel diyorsam gel" dedi. Emir mi veriyor bu? "Ben senin uysal kedin değilim" dedim.

 

"Asla kedi olamazsın." dedi. Zaten olamam. "Neyse uykum var bak ben normalde uyurum bu saatlerde. Evime gidip uyuyacağım" dedim. "Buraya geleceksin" dedi. Aynen. "Çok beklersin" dedim ve telefonu yüzüne kapattım. Daha fazla uğraşmak istemiyordum. Zaten bir an önce boşanıp kurtulmak istiyordum.

 

🧊🩸

 

Bana ait olan evlerden birisine geldim. İçerisi derli topluydu. Salona doğru ilerlediğimde ışığı yaktım. Karşımda ki koltukta oturmuş adamı görünce anlık "Hassiktir" dedim. Adamın yüzün baktığımda Aras olduğunu gördüm. "Amına koyayım senin ne işin var burada?" dedim. Ayağa kalkıp bir kaç adım yaklaştı. Karşımda durduğunda ona baktım. Boyu benden fazlasıyla uzundu. Bu nedenle kafamı kaldırmak zorunda kaldım.

 

"Cidden birgün o küfür eden ağzını" dedi ama sustu. Alaycı bir şekilde "sikermisin" dedim. Aras bu ifadeyi aşırı rahat bir şekilde söylememe şaşırmıştı. "Beni susturacak kadar varsa neden olmasın" dedim. Yüzü ifadesizdi ama kafasından neler geçirdiğini düşünmek zor değildi. Gözlerinin koyulaşması bunun en büyük kanıtıydı.

 

"Neden buradasın?" diyerek konuyu değiştirdim. Aras toparlandı ve ardından "konuşmamız gereken şeyler olduğunu söylemiştim." dedi. Koltuğa doğru ilerledim. Çantamı koltuğun üzerine attım ve oturdum. "Seni dinliyorum" dedim. Aras arkasını döndü. Benim tam karşımda olan koltuğa oturdu.

 

Gözlerini bana dikti. "Bana biliyormu?" diye sordu. "Evet. Çok sevindi hatta biliyor musun?" dedim dalga geçerek. Hafif sırıttı. "Tabii sevinir. Bulmuş benim gibi damadı" dedi. Tip bakışlarla ona baktım. "Asıl sen sevin. Bulmuşsun benim gibi kızı." dedim. Aras güldü. Bende güldüm.

 

"Benim evimde yaşayacaksın" dedi. Gülen yüzüm soldu. "Asla" dedim. Aras cevabımı duyduktan sonra "itiraz istemiyorum karıcığım" dedi. Şu kelimeye uyuz olmaya başladım. Karıcığım ne amına koyayım? "Bana şu kelimeyi söyleyip durma." dedim. Aras kaşlarını çattı. "Niye gayet güzel bir kelime karıcığım. Haydi gidiyoruz" dedi. "Ben gelmiyorum" dedim.

 

Koltuğa fırlattığım çantamı aldı ve kapıya yöneldi. "Çantamı getir ben gelmeyeceğim" dedim. Arkasını dönüp omzunun üzerinden bana baktı. Nefes alıp verdi. Geri döndüğünde çantamı bırakacak sanmıştım ki o bir anlım haraketle beni sırtına aldı. Ne olduğunu anlamadan ilerledi. Yumruklarımla sırtına vurdum. "Ne yapıyorsun? Bıraksana beni." dedim. Aras beni umursamadan evden çıktı.

 

Kapıda arabayla birlikte ömer bekliyordu. Bizi görünce arabayı çalıştırdı. "Bıraksana beni gelmeyeceğim ben" dedim. Aras hâlâ beni umursamadan ilerlemeye devam ediyordu. Gerçekten uyuzdu.

 

Beni arabaya bindirip hemen arkamdan oda bindi. Kapıyı kapattıktan sonra Ömer arabayı sürmeye başladı. "Ya sen ne yaptığını zannediyorsun? Ne yaptığının farkındamısın?" diye bağırıyordum ama paşamızın umurunda bile değildi.

 

🧊🩸

 

Yol boyunca söylenmiştim ama bir kere yüzüme bakıp birşey söylememişti. Kocaman bir malikanenin önüne daha geldik. İçeriye girdik. Kocaman bir bahçesi vardı. Babamın malikanesinden biraz daha büyüktü sanki.

 

Bahçede ilerledik. Evin etrafında birsürü koruma vardı. Tahmini 100 koruma vardır. Benim burada ne işim var ya? Giriş kapısının önüne geldiğimizde kapıyı çalmadan kapı açıldı. Ben öylece bakarken Aras bir anda elimi tuttu. Anında ona döndüğümde önüne bakıyordu. Elimi çekmeye çalıştım ama başarılı olamadım.

 

İçeriye girdiğimizde girişte bir kadın ve bir erkek vardı. Bunlar kimdi? Kadını biryerden tanıyor gibiyim. Hafızamı zorladım. Bu kadın Aras'ın en küçük kardeşi Eda Dağhan'dı. Birkaç kez haberlerde denk gelmiştim. Onun yanındakini tanıyamadım ama. Bildiğin kadarıyla Eda evli değildi. O zaman bu adam kimdi?

 

Eda dikkatli bir şekilde bana bakıyordu. Aras'a döndü ve "Abi bu kim?" dedi. Evet abisi ben kimim? Aras hiç düşünmeden "Yengeniz" dedi. Ne! Ne yengesi be? Eda gözlerini büyüttü ve bir abisine birde bana baktı. Yanındaki adam konuşmuyordu. Oda şaşırmış gözlerle bana bakıyordu.

 

Sanırım yine bir mutsuz aile tablosu yapmıştım.

 

Yine bir mutsuz aile tablosunun içinde yer almıştım.

 

Yeni bölümde görüşmek üzere🖤

 

Bölüm : 01.08.2025 15:33 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...