5. Bölüm
Anatra Bordò / KANLI BUZ(+13) / 5.BÖLÜM:KAÇIK

5.BÖLÜM:KAÇIK

Anatra Bordò
anatra_bordo

5.BÖLÜM

 

Yine bir aileye yıldırım gibi düşmüştüm. Ortamda soğuk rüzgarlar esiyor ve benim suratıma çarpıyordu. Eda tip bakışlarla bana bakıyordu. Aras "Salona geçin konuşacağız" dedi. Onlar beyninden vurulmuş gibi öylece dururken ben salona doğru ilerledim. Evi bilmiyordum ama kocaman bir koridordan geçince koskocaman salonla karşılaşacağımı tahmin edebiliyordum.

 

Onları umursamadım adım adım salona ilerledim. Güzel bir dekorasyona sahip salona baktım. Lacivert koltuklar salona bambaşka bir hava katıyordu. Koltuk takımının ortasında duran yuvarlak gold bir sehpa vardı.

 

Tekli koltuklardan birisine geçtim ve oturdum. Arkamdan onlarda salona geldi. Tekli koltuklardan bir diğerinede Aras oturdu. Eda ve diğer adam karşımızdaki koltuğa oturdu.

 

Aras bir bana birde diğerlerine bakıp söze girdi. "Hazal benim karım ama öyle düşündüğünüz gibi bir evlilik değil" dedi. Asla düşünemeyecekleri bir evlilik. Adam kaşlarını çattı ve "Nasıl bir evlilik" diye sordu. Aras'a fırsat vermeden ben cevapladım ve "Zorla, habersiz ve saçma bir evlilik" dedim. Eda ve adam bana baktıktan sonra Aras'a döndüler. Aras "Bu kadın" dediğinde lafını böldüm ve "Hazal" dedim. Aras bana ters bir bakış attıktan sonra cümlesine devam etti. Düzelterek "Hazal Adnan Durukan'ın öz kızı" dedi.

 

Karşımda oturan adam şaşgın gözlerle bana baktı. "Abi sen gittin o herifin kızıylamı evlendin?" diye sordu. Demek bu adamda Aras'ın kardeşiydi. "Sarp bir lafımı bölme" dedi. Kaç dakikadır adam olarak bahsettiğim kişinin adı Sarp'tı. Anlaşıldı.

 

"Adnan'dan intikam almak için kızını kullanıyorum diyelim" diyen Aras'ın sesini duyduğumda ona baktım. Burada olduğumun farkındamı? Eda ve Sarp rahatlamıştı resmen. Allah'tan gerçek bir evlilik değil. Bu insanları asla çekemezdim. Geldiğimden beridir zaten ters bakışlar altında kalıyordum.

 

"Benim odam nerede?" diye sordum. Hepsi bana baktı. "Uykum var uyuyacağım" dedim. Aras "hizmetçiler gösterir" dedi. Yerimden kalktım ve salondan ayrıldım. Önümde bir hizmetçi vardı. Onunla birlikte merdivenlerden çıktık. Bir oda kapısının önünde geldiğimizde hizmetçi kapıyı açtı ve "Odanız burası" dedi. "Tamam teşekkürler" diyip odaya girdim.

 

Kapımı kapattım ve odayı inceledim. Lüks mobilyalarla dolu baya geniş bir odaydı. Ayrıca ferahtıda. Derin bir nefes alıp verdim. Çantamı bir kenara attım ve kendimi yatağa attım. Boş bakışlarla tavana baktım. Bakalım bu evdeki serüvenim nasıl olavcaktı?

 

🧊🩸

 

𝐘𝐚𝐳𝐚𝐫ı𝐧 𝐀𝐧𝐥𝐚𝐭ı𝐦ı𝐲𝐥𝐚

 

Aras eline aldığı siyah ceketide giydikten sonra odadan çıktı. Koridorda ilerlerken bakışları Hazal'ın odasına kaydı. Kapı kapalıydı. Aras oda kapısına doğru ilerledi. Eli kapı koluna girtiğinde açmak istemedi. Ama içinden açma isteği geçiyor gibiydi. Daha fazla düşünmeden kapıyı açtı. Yavaş adımlarla içeri girdi.

 

Hazal hâlâ uyuyor olmalıydı. Görüş alanına yatak girdiğinde Hazal'ı gördü. Hazal yatakta fazlasıyla dağınık bir halde yatıyordu. Üzerindeki pijama takımı gözğüslerine kadar sıyrılmıştı. Pijamanın altı olan şort zaten kısaydı fakat Hazal'ın dağınık yatışıyla biraz daha sıyrılıp kısalmıştı.

 

Aras öylece Hazal'a baktı. Hazal'ın arkası dönüktü. Aras yanındaki duvara yaslandı ve ona baktı. Ardından bakışları vücudunda gezindiğinde kısa şortu ve açıkta olan bacaklarını farketti. Yüzü donukaştı ve vücudu kasıldı. Böyle yatmanın iç çamaşırıyla yatmaktan farkı yoktu.

 

Yaslandığı duvardan ayrıldı ve yatağın kenarına geldi. Hazal'ın üzerinden ittiği örtüyü aldı ve Hazal'ın üzerine örttü. Hazal inatla örtüyü tekrar üzerinden itti. Hazal'ın yüzünün dönük olduğu yere doğru ilerledi. Hazalın karşısına geçti. Uyanıkken genelde kök söktüren kadın şimdi masum bir bebek gibi uyuyordu. Önlerindeki perçemleri yüzüne dağılmıştı.

 

Aras dikkatle Hazal'ın yüzünü inceledi. Kirpikleri fazlasıyla kıvrımlıydı. Küçük burnu ve dolgun dudakları vardı. Aras farketmeden Hazal'ın dudaklarına fazlasıyla bakmıştı.

 

Bunu farkeder farketmez bakışlarını çekti. Hazal yavaşça yerinde kıpırdanmaya başlamıştı.

 

𝐇𝐚𝐳𝐚𝐥

 

Gözlerimi açtım. Yüzüme dağılmış perçemlerimi yüzümden çektim. Karşıma baktığımda Aras'ı görünce şaşırdım. Oda bana bakıyordu. "Senin ne işin var burada?" diye sordum. Ukala bir tavırla "Kendi evimde hangi odaya girmek istersem girerim" dedi.

 

Salak mıydı bu? "Ama şuan bu odada ben kalıyorum." dedim. "Evet." dedi. Elimi bir yastığa uzattım ve aldığım gibi Aras'a fırlattım. "Sapık herif. Ne işin var benim uyuduğum odada?" diye bağırdım. Fırlattığım yastıktan kolayca kaçtı. Üstümü düzeltip ona baktım. "Bana bak dokundunmu lan bana?" dedim. Eğlenen ifadesi kayboldu ve ciddileşti. "Asla" dedi. İyi.

 

"Neden buradasın?" diye sordum. "Uyanıp uyanmadığına bakmak istedim. Ayrıca bizim belirli yemek saatlerimiz var. Kahvaltıya geç kalmaman için seni uyurmak istedim." dedi. Kaşlarımı kaldırıp indirdim. Kendimi tekrar yatağa attım ve "Benim aşırı uykum var. Uyuyacağım. Sonrasında birşeyler atıştırırım" dedim. Aras "Eğer şimdi kahvaltıya gelmezsen evdeki herkese sana yemek vermemelerini söylerim. Onlarda benim emrimden çıkmayacaklarına göre aç kalırsın" dedi. Yüzüm soldu.

 

"Sen çok zalim bir kocasın" dedim. Aras hafif sırıttı. "Karım böyle olursa yapabileceğim başka birşey yok" dedi. Elime bir yastık daha geçirdim ve onuda fırlattım. Bunuda ıskalamıştım. Dalga geçer gibi "Kötü bir atıcısın" dedi. Attığım yastıklardan birisini yerden aldı ve bana fırlattı. Hazırlıksız yakalandığım için attığı yastık kafama çarpmıştı. Aptal herif. Sert attığı için acımıştı. "Salak. Acıdı" dedim. Aras gram inanmamıştı.

 

"Eminimki acımıştır" dedi. Tip bakışlarla ona baktım. Yataktan çıktım ve hızlı bir şekilde ilerleyip sırtına atladım. Kollarımı boynuna doladığım için beni üstünden atamıyordu. "Ne yapıyorsun" derken sesi gür çıkmıştı. "İn sırtımdan" dedi. Ama onu umursamadım. Haraket ettiğinde sarsıldım. Beni sarsarak indirmeyi düşünmüştü. "Eğer buna devam edersen boynunu ısırırım" dedim. O anda durdu.

 

Ben o anda farketmemiştim ama ellerini bacaklarıma sarmıştı. Beni tutuyordu. Omzunun üzerinden bana baktı ve ardından çevik bir haraketle beni sırtından aldı ama bu seferde kucağındaydım. Bacaklarım belinin her iki yanındayken kollarım yine boynundaydı. Aşırı yanlış bir pozisyondaydık.

 

Kollarımı boynundan çektim ve göğsüne yasladım. Gözlerime bakıyordu. "Ne oldu?" dedim. İlerledi ve beni yatağa fırlattı. "Yavaş!" diye cırladım. "Fazla kaçıksın" dedi. Elimin altındaki örtüyü aldım ve toparlayıp ona fırlattım. "Sensin kaçık" dedim. Güldü. Uyuzca sırıttı. "Bana birşeyler fırlarmaktan vazgeç" dedi.

 

"Uyuz bir adamsın" dedim. Ardından bağırdım. "Benim kocam aşırı uyuz bir adam" diye bağırdım. Güldü. Yerdeki örtüyü aldı ve yatağa doğru yaklaştı. "Karım aşırı kaçık bir kadın" dedi. Örtüyü yatağa bıraktı ve yatağın kenarına oturdu. Omzundan onu ittim ve "Çık yatağımdan" dedim. "Bu evdeki herşey benim" dedi. Yüzümü ona yaklaştırdım ve "Ben hariç" dedi. Gözlerini kısıp gözlerime baktı.

 

Ardından hiç beklemediğim birşey yaptı. Karnımın yan tarafına dokundu. Anında kıkırdadım. Kahretsin. Buradan tikim vardı. Gülen yüzüme dikkatle baktı. Tikimi öğrendi. Elime bir yastık aldım ve ona vurdum. Beni durdurmak istedi ama pek beceremedi. Yastıkla ona vurmaya devam ettim. Daha fazla dayanamadı ve yaatığı tutan ellerimi tutup beni yatağa itti. Oda üzerime çıktı. Yastığı bırakıp onu üzerimden istemeye çalıştım ama dev cüssesi buna müsaade etmedi.

 

Sabah özenle şekillendirdiği saçları dağılmıştı. "Kalk üstümden" dedim. Ağır bir vücuda sahipti ve ben şuanda altında eziliyordum. Güzel vücudumun dümdüz olmasına izin vermem. Onu itmeye çalıştım. Olmuyordu. Adam kıpırdamıyordu resmen.

 

"Sapık herif. Önce gizlice odama gir sonrada üzerime atla" dedim. Güldü. "Sırtıma atlayan sensin karıcım" dedi. "Karıcım diyen ağzını" dediğimde lafımı böldü ve "öper misin?" dedi. Öylece kaldım.

 

"Kalk üzerimden" dedim. Kalkamaya niyeti yok gibiydi. "Ya oğlum kalksana üzerimden" dedim. Güldü. Üzerimde 32 diş gülüyordu. "Oğlum mu?" dedi. Bacağımla karnına vurmak istedim ama maâlesef yapamadım. "Bacanak mı diyeyim?" dedim. "Kocam, kocacım diyebilirsin mesela" dedi. Bu adam cidden normal değildi. Ağır ruh hastası bir adamın karısıydım resmen. "Sen cidden ruh hastasısın" dedim. "Seninde benden bir farkın yok" dedi.

 

Altında çırpınıyordum resmen. Daha fazla üzerimde durmadı ve kalktı. Kalktığında rahat bir şekilde nefesimi verdim. Yataktan kalktım ve onun karşısına geçtim. "Çık odamdan" dedim. Beni süzdü ve ardından "Üzerini değiştirip aşağı gel." dedi. Kaşlarımı çattım ve "Neden üstümü değiştireyim ki?" dedim. "Pijamaylamı dolaşacaksın?" diye sordu. "Evet" dedim. "Ben evde rahat takılmayı severim." dedim.

 

Aras "Düzgün bir pijama giyip dolaş" dedi. Üzerimdeki pijamaya baktım. "Üzerimdeki zaten düzgün" dedim. Aras birkez daha beni süzdü ve "Dışarıda o kadar koruma varken bu şekilde dolaşamazsın" dedi. Bu ne haller ya?"Ben istediğim gibi dolaşırım" dedim. "Ayrıca sanane. Bakarlarsa baksınlar. Senin korumalarının sorunu" dedim.

 

Aras daha fazla birşey demedi ve arkasını dönüp odadan çıktı. Allâh Allah ya. Ona neyse. Telefonumu aldım. Saçımı topuz yaptım ve bende odadan çıktım. Merdivenlerden indiğimde kahvaltı masasında bir sohbet dönüyordu. Sesler koridora dolmuştu. Kahvaltı masasının olduğu yere girdiğimde herkes susup bana baktı.

 

Yine tip bakışlara maruz kalıyordum. İlerledim ve masanın bir diğer başına oturum. Hala tip bakışlarla bana bakıyorlardı. Hizmetçiler benim diğer başa oturduğumu görünce servisimi oraya koydular. Aras ters bir şekilde bakıyordu. Soğuk bir sesle"Senin yerin orası değil" dedi. Öyle mi?

 

"Ben nerede oturmak istersem orada otururum." dedim. Tek kaşı usulca havalandı. Oda masanın diğer başında oturuyordu. Eda ise onun yanındaydı. Diğer yanı boştu. Sarp boş olan sandalyeye değilde Eda'nın yanına oturmuştu. Sanırım orada orurmam gerekiyordu. Gözleriyle yanındaki sandalyeyi işaret etti ve "Buraya gel" dedi.

 

Hoşnutsuz bir şekilde oraya baktım. Sonra tekrar Aras'a döndüm ve "Hayır ben burada oturacağım" dedim. Aras'ın sinirleriyle oynadığımın farkındaydım. Ama banane.

 

"Hazal buraya gel" dedi. Dişlerini sıkıyordu. Kahvaltılıklara baktım ve birkaç şeyi tabağıma koymaya başladım. Masada gerginlik hakimken ben umursamadan kahvaltı yapmaya başladım. Onların bakışları altındayken fazla rahattım. Aras birşeyler homurdandı ama aramızda bir masa mesafesi olduğu için duyamadım. Eminimki duymak istemeyeceğim şeyler söylemişti.

 

Tabağıma koyduğum omletten bir parça aldım ve ağzıma götürdüm. Bana bakmayı bırakıp onlarda kahvaltı yapmaya başlamışlardı. Eda "Abi yarın akşamki davetten haberin var değil mi?" diye sordu. Aras "Evet" dedi. "Ne davetiymiş bu?" diyen ses Sarp'a aitti. Eda "Cemiyetin saygın insanlarından Levent bey ve karısı Gülcan hanımın verdiği bir davet" diyerek Sarp'ın sorusunu cevapladı.

 

Aras "Saygın insanlarımı?" dedi. Eda abisine baktı. "Levent mi saygın? Güldürme beni Eda" dedi. Eda abisinin dediğine bozulmuştu. "Bilmem bence öyleler" dedi. Aras kahvaltısını yaptıktan sonra yerinden kalktı. "Size iyi günler" dedi ve evden çıktı.

 

Telefonuma bir bildirim gelince duraksadım. Telefonuma baktığımda kimden mesaj geldiğini gördüm. Murat! Eski sevgilim bana neden mesaj atıyordu ki?

 

Ben ne yaptım?

 

Yok birşey yapmadım. Yapsam bilirim. O zaman bu puşt niye bana mesaj atıyor?

 

Yazarken yine çok zevk aldığım bir bölümdü.

Bölüm eleştirilerini alayım...

Yeni bölümde görüşmek üzere🖤

Bölüm : 02.08.2025 18:58 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...