24. Bölüm

24. Bölüm

Zeynep
anonimm_z

Çalan alarmla yavaşça gözlerimi araladım.

Kerem de uyanıp bana dönmüştü.

Gülümseyerek ona döndüm.

Elini uzatıp yüzüme düşen saçı aldı ve kulağımın arkasına götürdü.

Sonra eli yanağımda duraksadı ve orada gezinmeye başladı.

Biraz yaklaştı bana.

Ve yavaşça dudaklarımızı birleştirdi.

 

"Geç kalacağız" dedim sessizce.

 

"Gitmesek mi bugün?" dedi.

"Olmaz. Devamsızlığımız çoğaldı" dedim gülümseyerek.

Ofladı.

Eğilip son bir öpücük daha kondurdu ve kalktı.

Bende banyoya gittim.

 

Sınıfa girdiğimizde sıranın başına hemen Fırat geldi.

Kerem sinirli bir nefes verdi.

"Zeynep biraz konuşabilir miyiz?"

Yavaşça Kerem'e döndüm.

Sinirle ona bakıyordu.

"Ee, tabi, olur" diye mırıldandım.

Kerem hemen bana döndü.

Bir şey demeden Fırat'ın peşinden gittim.

 

Bahçeye çıktığımızda ona döndüm.

"Zeynep ben bu aralar biraz takip edildiğimi hissediyorum. Tehlikedeymişim gibi bir his var içimde" dedi sessizce.

"Neden? Bir şey mi oldu?" dedim merakla.

"Hayır ama olacak gibi hissediyorum." dedi

"Fırat merak etme bir şey olmaz" dedim .

"Ya bunu birine anlatmak ve rahatlamak istediğim için sana söyledim. Kusura bakma zamanını da çaldım"

"Hayır önemli değil. İstediğin zaman anlatabilirsin. Bir şeye ihtiyacın olursa gelebilirsin" dedim gülümseyerek.

"Teşekkür ederim "

 

Sınıfa girdiğimizde kerem hızla bana döndü.Tam konuşacağı sırada hoca geldiği için susmak zorunda kaldı.

 

Tenefüste kerem hızla bana döndü.

"Ne dedi?" dedi kaşlarını çatarak.

"Önemli bir şey değil. Sadece bazı düşüncelerini paylaştı. " dedim sessizce.

"Ne düşüncesiymiş o? Başka birini mi bulamamış paylaşacak?" dedi sinirle.

"Tamam Kerem sakin ol. Konuştu bitti. Ama anlattığı şey, şu notları yazan kişiyle alakalı olabilir" dediğimde meraklandı.

"Anlamadım?"

Etrafıma bakındığımda kalabalık olduğunu gördüm.

"Gel" diyip kalktım .

Peşimden geliyordu.

Boş bir sınıfa girdim ve ona döndüm.

 

"Ya bana takip ediliyor gibi hissediyorum falan dedi. Notta da ona zarar vermem gerektiği yazıyordu ya, acaba onun için onu izliyor falan olabilir mi?" dedim.

"Bilmiyorum, olabilir. Hala fırat ile ne bağlantısı var anlamadım ama bir şeyler çıkacak gibi. Neyse bunu sonra düşünürüz" dedi.

Başımı salladım.

 

"Sen de konuşup durma şununla ya." dedi sinirle.

"Allah Allah, beni mi kıskandın sen?" dedim sırıtarak.

Anında aramızdaki mesafeyi kapattı ve üzerime eğildi.

 

"Kıskandım. Hem de köpek gibi kıskandım" diyip dudaklarıma yapıştı.

 

Önce afallasam da hemen ellerim boynuna gitti ve karşılık verdim.

"Beni kıskanman hoşuma gitti" dedim gülümseyerek.

Gülerek dudaklarıma bir öpücük daha kondurdu ve geri çekildi.

Ah kerem ah!

Bana neler yaptığını bir bilsen!

 

Çıkışta yine spor salonuna gitmiştik.

Baya çalışmıştık.

Ardından duş alıp eve geldik.

Hemen üzerimi değiştirip yatağa girdiğim sırada içeri kerem girdi.

Gülümsedim yanıma uzandı.

Bana döndü.

 

Birbirimizin gözlerinin içine bakarak uyuya kaldık.

Ve bu çok özeldi.

 

Uyumadan önce gördüğün son şey, sevdiğin kişinin gözleri...

 

Bugün çok sıkıcı geçiyordu.

Sıkılmıştım derslerden falan.

Şimdi tenefüsteydik ve Kerem'le ben sınıftaydık.

Diğerleri kantine inmişti.

Sınıf da kalabalık değildi zaten.

 

Az sonra yanımıza bir kız geldi.

Geçen ki kız..

Hani Kerem'den defter isteyen.

 

"Kerem naber?" dedi sırıtarak

Sinirlendiğimi belli etmemeye çalışarak önüme bakıyordum.

"İyidir senden?" dedi kerem umursamaz bir şekilde.

"İyiyim bende. Ya aslında bana ders çalıştırmanı isteyecektim. İlk sınavlarım kötü geçti de, ikinciler de geliyor. Onlara hazırlık olarak beni biraz çalıştırır mısın?" dedi.

Hala gülüyordu.

Seni gebertirim kızım!

 

"Hayır kusura bakma. Benim derslerim de çok iyi değil zaten" dedi umursamazca.

Hafifçe gülümsedim.

"Tamam, birlikte ders çalışalım, ikimizde anlamaya çalışırız." dedi.

Ya sabır!

 

"Gerek yok. " dedi kerem.

"İyi tamam. Çalışmak istersen bana gel ama" dedi yüzü düşerken.

Kerem sadece başını salladı ve kız gitti.

Gerizekalı!

Yolarım ben bunu ha!

 

Kerem'e döndüm.

"Yolarım ben bunu " dedim sessizce.

Gülmeye başladı.

"Boşver, uğraşmana değmez" diyip elini omzuma attı ve beni kendine çekti.

"Sende iyi cevaplar verdin ama" dedim gülerek.

 

"Aksi olsaydı başıma gelecekleri biliyordum" dedi sırıtarak.

"Aferin"

Gülmeye başladık.

Yav gülme şöyle!

 

Çıkışta direk spor salonuna gelmiştik.

Saatlerdir çalışıyorduk ve çok yorulmuştum. Kerem bana tekme atmayı da öğretiyordu.

"Hadi, son iki tane daha"

Son bir, ve...

"Sonunda!" dedim yere uzanarak.

Kerem gülümseyerek bana bakıyordu.

"İyi iş çıkardın"

Gülümsedim.

 

"Acilen duş alıp gitmek istiyorum" dedim yerden kalkarak.

"Alalım" dedi kerem sırıtarak.

Gülümseyerek duş yerine ilerledik.

Kerem tişörtünü çıkardı ve suyu açtı.

Gülümseyerek bana döndü.

 

"Uzun zamandır s*vişmiyoruz " dedi .

"Özledin mi?" dedim sırıtarak.

"Hem de nasıl?" diyip hızla dudaklarımızı birleştirdi.

 

Nefeslerimizi düzene soktuktan sonra gözlerimi açtım.

Gülümseyerek bana bakıyordu.

Gülümsedim bende.

Yavaşça kucağından indirdi beni.

Biraz daha suyun altında kaldıktan sonra çıktık oradan.

Eve gitmeden annemlere de bakmak istediğimi söyleyince oraya geldik.

Arabadan inip yine mutfak camına ilerledik.

Oradalardı.

Oturuyorlardı.

Derin bir nefes aldım ve tekrar arabanın yanına geldik.

 

Kerem durup bana döndü.

"Rahatla artık, bir şey olmayacak." dedi beni sakinleştirmeye çalışarak.

"Elimde değil. İçimde kötü bir his var" dedim.

Elimi tuttu ve alnını alnıma yasladı.

"İyi ol" dedi gülümseyerek.

"Sayende iyiyim" dedim.

 

Arabaya ilerlerken duyduğum silah sesiyle Kerem'e döndüm.

Hızla yanıma geldi ve önüme geçti.

Kim ateş etmişti?

Kime ateş etmişti?

 

Etrafımızda bakındık ama kimse yoktu.

Aklıma gelen şeyle hızla Kerem'e döndüm.

"Yoksa, annemlere mi bir şey oldu?" dedim korkuyla ve hızla eve koşmaya başladım.

Anahtarla içeri girdiğimde gördüğüm şeyle şoka uğradım.

 

Babam, salonun ortasında kanlar içinde yatıyordu.

Annem başında ağlamaya başlamıştı.

Ben?

Ben ne yapıyordum?

Şu an ne oluyordu?

 

Keremin bana seslenmesiyle kendime geldim ve hızla babamın yanına koştum.

Gözleri kapalıydı.

"Baba, baba gözlerini aç hadi" dedim.

Gözlerim dolmuştu.

Kahretsin!

Nolur bir şey olmasın nolur!

 

Kerem elinde bir hırkayla yanımıza geldi ve babamın yarasının üzerine bastırdı.

"Ambulansı ara" dediğinde hızla yerimden kalktım.

Numarası neydi?

Kahretsin numarası neydi?

Hatırla, hatırla...

Tamam hatırladım.

 

Hızla arayıp adresi söyledim ve tekrar babamın yanına gittim.

Kalkmıyordu.

Gözlerini açmıyordu.

Kıpırdamıyordu.

Niye?

Kalk hadi lütfen!

 

Az sonra ambulans geldi.

Babamı sedyeye yatırıp bindirdiler.

Annem de onun yanına bindi.

Biz de Kerem'le hemen arkasından arabayla gidiyorduk.

Ağlamaya başlamıştım.

Ağlamamam gerekiyordu ama ağlıyordum.

 

"Güzelim, bir şey olmayacak sakin ol tamam mı? Korkma sakın"

Kerem beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama onu duymuyordum bile.

Sadece onu düşünüyordum.

Babamı.

 

Hastaneye geldiğimizde hızla onu ameliyathaneye aldılar.

Annem ağlayarak koltuğa oturdu.

Kerem yanımda duruyordu.

Yüzümü silip annemin yanına gittim.

Önünde diz çöktüm.

Yavaşça bana baktı .

 

"Ağlama, ağlama lütfen ağlama. Korkma, bir şey olmayacak. Ağlama lütfen. Hem kardeşime de zarar veriyor ağlama"

 

Bunları söylerken ben de ağlamaya tekrar başlamıştım.

"Kurtulacak mı?" diye fısıldadı.

"Kurtulacak. İnanıyorum ben kurtulacak"

 

Az sonra yavaşça yanından kalktım ve karşı koltuğa oturdum.

Kerem de hemen yanıma geldi.

Konuşmadım.

Konuşmadı.

Başımı yavaşça omzuna koydum ve ağlamaya devam ettim.

 

Elimden başka bir şey gelmiyordu zaten.

Ağlıyordum.

Hep ağlıyordum.

Sadece ağlıyordum.

 

Biraz sonra kerem yavaşça bana döndü.

Yüzümü elleri arasına aldı.

"Ağlama, ağlama lütfen ağlama artık. İyi olacak, inanıyorum ben. Üzme kendini "

Bir şey demeden hızla kollarımı boynuna sardım.

Elleri belimdeki yerini aldı.

 

"İyi ki varsın. İyi ki yanımdasın" diye fısıldadım.

"Asıl sen iyi ki varsın"

 

Az sonra ameliyathanenin kapısı açılınca hızla yerimizden kalktık.

"Durumu nasıl?"

Sessizce hepimize baktı.

 

"Üzgünüm. Elimizden gelen her şeyi yaptık ama... Başınız sağolsun"

 

Durdum.

Dondum.

Sustum.

Anlamadım?

Başınız sağolsun?

Noluyordu şu an?

Annemin ağlama sesleri?

Ben ne yapıyorum şu an?

Durumu anlayamadım?

Başınız sağolsun mu dedi o?

 

Kerem'in sesiyle ona döndüm.

Endişeyle bana bakıyordu.

Ne ara ağlamaya başlamıştım?

Hızla bana sarıldığında kollarımı beline doladım.

Gözyaşlarım arttı.

Bir dakika.

Babam...

Ölmüş müydü?

Ben...

Ben şimdi...

Şimdi anladım ...

O...

Hayır...

Hayır hayır hayır!

O öldü mü?

Öldü mü o?

Hayır ya hayır!

Lütfen hayır!

Allah'ım lütfen hayır!

Ölmedi o ölmedi!

Ölmesin!

Lütfen!

Hayır hayır hayır ..

Ölmüş olamaz o!

Hayır!

Hayır lütfen hayır!

Hayır ya hayır!

 

Kerem'in kollarında ağlamaya devam ediyordum.

Annemin ağlama sesleri geliyordu.

O gerçekten ölmüştü.

Ölmüştü...

 

Az sonra annemin sesi kesildi.

Kerem'den ayrılıp ona baktığımda bayıldığını gördüm.

Hayır hayır!

Hızla yanına koştum.

O sırada hemşireler geldi ve onu bir odaya götürdü.

Hamileydi o.

Hamileydi.

Onu da kaybedemezdim hayır....

 

Gözlerim kararmaya başladı.

Tam düşeceğim sırada belime dolanan ellerle durdum.

Kerem.

Endişeyle bana bakıyordu.

"İyi misin? Gel otur" diyip beni koltuğa oturttu ve önümde diz çöktü.

Ağlıyordum hala

 

"Zeynep?" dedi sessizce.

"O, öldü demi?" diye fısıldadım.

Yavaşça başını salladı.

Ellerimi tuttu.

 

"Annem? Ona da bir şey olmaz demi? Kardeşim? Kerem onlar da ölürse ben yapamam. Yapamam" dedim ağlamaklı bir sesle.

 

"Hayır hayır, böyle düşünme. Onlara bir şey olmayacak. Bayıldı sadece ona bir şey olmayacak. Tamam mı?" dedi hızlıca.

"Kerem " diye fısıldadım ağlayarak.

Ve hızla sarıldım ona.

Ağlamam şiddetlendi.

Omzunda ağladım.

Tek huzur bulduğum yerde ağladım.

Sadece ağladım.

Kerem de sessizce bana sarıldı.

Yanımdaydı.

İyi ki...

 

Annem ayılmıştı.

Sadece biraz üzüntüden bayılmış.

Kardeşim de o da iyimiş.

Çok şükür.

 

Az sonra biz eve geldik.

Yarın cenaze vardı.

O adamın cenazesi.

Babamın...

 

Annem yatak odasına geçti ve uyuyakaldı.

Ben de odama çıkmıştım.

Kerem yanımdaydı.

Sırtımızı yatağın başlığına yaslamış susuyorduk.

Sadece susuyorduk.

 

"Benim yüzümden" diye fısıldadım sessizce karşıya bakarken.

Kerem hızla bana döndü.

"Hayır senin bir suçun yok."

Hala karşıya bakıyordum.

"Notta yazıyordu. Dediğini yapsaydım yaşıyor olacaktı hala. Yapmadım ama. Yapamadım. Benim yüzümden öldü." dedim sessizce.

Gözlerim yeniden dolmuştu.

 

Kerem karşıma geçince gözlerimiz birleşti.

Ellerimi elleri arasına aldı.

"Senin bir suçun yok, tamam mı? Senden istediği şeyi yapamazdın, birine zarar veremezdin. Sen doğru olanı yaptın. Senin yüzünden değil. Sakın böyle düşünme" diye fısıldadı.

Gözümden bir damla yaş aktı gitti sessizce.

 

"Şu an niye ağladığımı bile bilmiyorum" diye fısıldadım.

"O adam, o adam bana neler yaptı? Neler yaşattı? Ben ondan nefret ediyordum. O benden nefret ediyordu. Babam bile değildi o benim. Öyle söylemişti bana. Ben senin baban değilim demişti, sen benim kızım değilsin demişti. Sevmiyorum seni, istemiyorum demişti. Canımı yakmıştı, defalarca kez. Kalbimi kırmıştı defalarca kez. Bana bunları yapmasına rağmen ben neden onun için üzülüyorum? Ağlıyorum? Aslında biliyor musun onu seviyordum ben. Çünkü ne olursa olsun, babamdı o benim. Sevmese de, dövse de, bağırsa da, kovsa da... Babamdı o benim. Nasıl sevmezdim ki onu? Sadece, o beni sevmediği için, onu sevmiyormuş gibi davranıyordum. Yoksa seviyordum onu Kerem. Yemin ederim seviyordum, çok seviyordum. " dedim sessizce.

Ağlıyordum.

 

Sessizce beni dinledi.

Sonra yavaşça beni kendine çekti ve başımı göğsüne yasladı.

"Tabi ki seviyordun, babandı o senin. Ama üzme kendini, suçlama. Senin bir suçun yok. " dedi.

 

Sessizce ağlamaya devam ettim kollarında.

O da sessizce beni bekledi.

 

Gözlerimi açtığımda hala aynı pozisyonda olduğumuzu gördüm.

Yavaşça başımı kaldırdığımda Kerem'le gözgöze geldik.

"Uyuya mı kalmışım?" dedim saçımı düzelterek.

"Evet. Ağlarken bir anda uyudun. " dedi.

"İyi misin?" dedi gözlerime bakarak.

Yavaşça başımı salladım.

Ama inanmadı.

Değildim çünkü.

İyi falan değildim.

Kendimi kandırıyordum.

 

"Annem uyandı mı?" dedim.

"Bilmiyorum. Ses duymadım" dedi.

"Ben bir bakıyım" diyip yataktan kalktım. Bir adım atmıştım ki Kerem'e döndüm.

Yaklaştım ve hemen önünde durup sarıldım ona.

Elleri hemen sırtımı buldu.

Geri çekilip alnımı alnına yasladım.

Fısıldadım.

 

"Teşekkür ederim. Her şey için. Yanımda olduğun için. Bana iyi geldiğin için"

"Her zaman yanındayım. Sen yeter ki iyi ol" dedi sessizce.

 

Gülümsemeye çalışarak yanağına bir öpücük kondurdum ve odadan çıktım.

Yatak odasının kapısına gelince duraksadım.

Ne yapacaktım?

Ne diyecektim?

Onunla hayatımda doğru düzgün diyalog bile kurmamıştık.

Şimdi ne diyecektim?

Nasıl davranacaktım?

 

Derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım.

Yatakta arkası dönük yatıyordu.

Yavaşça yaklaştım ve önüne geçtim.

Uyumuyordu.

Gözleri beni buldu.

Kıpkırmızıydı.

Yavaşça önüne eğildim.

Sadece gözlerine baktım.

 

Az sonra yatakta doğruldu ve sırtını yatağın başlığına yasladı.

Ayağa kalkıp ona baktım.

Yanına oturmak istiyordum.

Ona sarılmak istiyordum.

Ama nasıl yapacaktım?

 

Bana döndü.

Gülümsemeye çalışarak "Gel buraya" dedi ve yana kaydı.

Yavaşça yanına oturdum.

 

"Seni seviyorum" diye fısıldadı bir anda.

 

Gözümden bir damla yaş aktı.

Bunu hayatım boyunca ondan ilk defa duymuştum.

Yıllardır bunu duymayı bekliyordum.

 

Yavaşça ona döndüm.

Bana bakıyordu.

"Bende seni seviyorum" diye fısıldadım.

 

Kolunu omzuma atıp beni kendine çekti ve sarıldı.

Sarıldı.

İlk defa...

Kollarımı yavaşça boynuna sardım.

Ona sarıldım.

İlk defa...

Kokusunu içime çektim.

İlk defa...

Çok güzel kokuyordu.

Gerçekten...

Ağlamaya başladım.

Ama mutluluktan mıydı üzüntüden mi bilmiyorum.

 

Yavaşça geri çekildi.

"Seni seviyorum. Gerçekten. Belki buna inanmazsın ama kızımsın sen benim. Nasıl sevmem? Özür dilerim. Bunca yıl sana bunu göstermedim. Bir kere bile söyleyemedim. Çünkü baban seni sevmiyordu, istemiyordu. Bana kızmaması için sana hiç gösteremedim sevgimi. Baban için seni harcadım, özür dilerim. " diye fısıldadı.

 

Ben?

Ağlamaya başlamıştım.

"O niye sevmiyordu beni?" dedim zorlukla.

"Sana hamile kaldığımda daha küçüktüm. Babanı seviyordum, o da beni seviyordu. Ama bir çocuk için erkendi. Aldırmamı istedi seni, kıyamadım. Doğurdum. Beni sevdiği için yanımda oldu, ama sana karşı hep bir nefreti oldu. Çünkü doğurmamı istemiyordu. Senin de hayatını mahvettik, özür dilerim"

 

"Özür dileme. Benden özür dileme. Ben hep beni sevdiğini söylemen için bekledim, yıllardır. Bana sarılman, koklaman için... Evet çok geç, ama yaptın. Bunu ne kadar istediğimi tahmin bile edemezsin. Özür dileme. Ben sizi hep sevdim. Hatta bu yüzden kendimden nefret bile ettim, ama sevdim" dedim.

Ağlamam durmuştu.

 

Tekrar sarıldı bana.

Bu sefer daha sıkı sarıldı.

Bende öyle...

 

"Bundan sonra yanındayım. Burada kal, gitme... Kardeşin de olacak. Bilmiyorum, belki bunun için çok geç ama, belki bir aile oluruz. Baban olmasa bile..."

 

"Yanınızdayım. Her zaman..."

 

Geri çekildi ve bana baktı.

"O çocuk kim?" dedi merakla.

Kerem.

"Bir arkadaşım. Sonra anlatırım sana. Şimdi boşver. Ama üzülme daha fazla, lütfen. Kardeşimi düşün" dedim.

"Hadi uyu biraz" diyip odadan çıktım.

 

Odama girdiğimde kerem'in sırtını yatağın başlığına yaslamış, uzandığını gördüm.

Beni görünce ayaklanıyordu ama izin vermedim.

Gidip üzerine yattım.

Başımı karnının üzerine koydum.

Elleri hemen sırtımı buldu.

Kokusunu içime çekmiştim.

 

"Nasıl?" dedi.

Annemi soruyordu.

"Daha iyi" dedim gülümseyerek. Az önce yaşadıklarımı ona anlatmak istiyordum.

"Biliyor musun?" dedim sessizce

"Az önce bana sarıldı. İlk defa. İlk defa sarıldık. Kokusunu içime çektim, ilk defa. Çok güzel kokuyormuş. Onunla ilk defa bu kadar fazla konuştuk. Özür diledi. Beni sevdiğini söyledi. Hayatımda ilk defa beni sevdiğini söyledi. Yıllardır bunu bekliyordum ben. Sonunda duydum. Yanında kalmamı istediğini söyledi, aile olmamızı istediğini. Kerem ilk defa bunları söyledi. Ben yıllardır bu anı bekliyordum. Bilmiyorum belki şu an sana bunları neden anlattığımı düşünüyorsun ama-" derken sözümü kesti.

Gülümsediğini hissettim.

 

"Hayır, bana anlatman, Mutluluğunu paylaşman beni mutlu etti. Sen mutlu olduğun için bende mutlu oldum. Çok sevindim" dedi.

 

Yüzümü kaldırıp ona baktım.

Gülümsedim.

Gülümsedi.

Biraz daha yukarı çıktım ve alnımı alnına yasladım.

Nefesini hissettim.

 

"İyi ki yanımdasın " diye fısıldadım dudaklarına.

"Hep yanındayım" diye fısıldadı.

 

Uzanıp dudaklarına uzun ama hafif, yumuşak bir öpücük bıraktım.

Ardından yanağını öptüm.

"Bana gerçekten iyi geliyorsun." dedim gözlerine bakarak.

 

"Anneme yemek hazırlamam lazım. Acıkmıştır, aç kalmaması lazım" dedim.

"Tamam, hazırlayalım birlikte" dediğinde gülümsedim.

 

Mutfağa inip yemek hazırlamaya başladık. Kerem de bana yardım ediyordu.

"Annemle tanışacaksın" dedim gülümseyerek.

"Heyecan yaptım şimdi" dediğinde ona döndüm.

"Sakin ol. Seni seveceğini düşünüyorum. Gerçi ilk defa böyle olacak, daha önce kimseyi tanıştırmadım. Nasıl davranacağını bilmiyorum" dedim sessizce.

 

"Bence sever beni. Sevilmeyecek gibi miyim Allah aşkına" dedi sırıtarak.

"Değilsin valla" dedim gülerek.

Yanağıma bir öpücük kondurdu ve işine döndü.

 

Sofra hazır olduğunda annemin yanına çıktım. Odaya girdiğimde tam ayağa kalktığını gördüm.

"Bende şimdi aşağı iniyordum" dedi gülümseyerek.

"Yemek hazırladık. Aç kalmaman lazım." Dedim.

"Hazırladık?"

"Kerem ve ben. Anne biliyorum daha önce seni hiçbir arkadaşımla tanıştırmadım ama Kerem'le tanıştırmak istiyorum. Benim için gerçekten özel birisi " dedim.

"Özel birisi? Sevgilin mi?" dedi sırıtarak.

"Hayır ama, orası biraz karışık. Ama benim için önemli, gerçekten. " dedim.

"Tamam hadi tanışalım bakalım şu önemli biriyle" dedi ve aşağı indik.

Babamı düşünmüyor gibiydi. Gerçi ben de öyle yapıyordum.

 

Kerem masanın yanında bizi bekliyordu.

Bizi görünce heyecanla bize döndü.

"Merhaba, nasılsınız?" dedi anneme kibar bir şekilde.

Annem masaya otururken ona cevap verdi.

"Teşekkür ederim daha iyiyim, sen nasılsın? Seni de uğraştırdık yanımızda" dedi.

Kerem yanıma oturup hemen cevap verdi.

"Hayır ne kusuru. Sorun değil benim için. Başınız sağolsun" dedi.

"Allah razı olsun" diyip yemeye başladık.

 

"Ee biraz kendinden bahset bakalım. Zeynep'le okuldan mı arkadaşsınız?" dedi Kerem'e .

"Evet, aynı sınıftayız" dedi kerem gülümseyerek.

Ben de onları izliyordum.

"Ailen nasıl? Annen baban?" dediğinde duraksadım.

Hayır ya bu pek iyi olmadı.

Kerem bir an duraksasa da hemen devam etti.

"Babam yurt dışında, annem de vefat etti" diyince annem hemen "Başın sağolsun, kusura bakma bilmiyordum"

"Hayır ,önemli değil" dedi gülümseyerek.

 

"Bir hedefin var mı peki? Planların ne?" Dedi annem. Kerem'i tanımaya mı çalışıyordu?

"İleride mühendislik veya mimarlık düşünüyorum. "

"Peki nereye gideceksin? Babanın yurtdışında olduğunu söyledin, yanına mı gideceksin?"

"Hayır, burada kalacağım. Burayı bırakamam " dedi kerem.

"Neden?"

Kerem gülümseyerek bana döndü ve bana bakarak cevap verdi.

 

"Burada benim için önemli kişiler var. Onları bırakamam" diyip tekrar anneme döndü.

Annem gülümseyerek bana baktığında utanarak gözlerimi kaçırdım.

 

Yemekten sonra annem tekrar odaya geçmişti. Çok yorgundu. Ya da üzgün.

Ben de mutfağı topluyordum, kerem de beni izliyordu.

"Annem seni sevdi" dedim işimi yaparken.

"Umarım. Ben de onu sevdim ama. İyi anlaşacağız gibi duruyor" dedi gülümseyerek.

"İyi anlaşmanız gerçekten beni mutlu eder" dedim gülümseyerek.

 

Odama çıktığımızda ikimiz de oturuyorduk.

"Bu arada, Nisa'ya haber verdim. Bizimkiler biliyor yani. Çok üzüldüler. Buraya geleceklerdi ama gerek olmadığını söyledim " dedi.

Başımı salladım.

O sırada aynada ki halime denk geldim.

Berbat durumdaydım.

Gözlerim hala şişti.

Kerem'e döndüm.

"Ben bir duş alsam olur mu?" dedim.

"Olur tabi, beklerim ben seni" dediğinde gülümseyerek yanağına bir öpücük kondurdum ve yataktan kalktım.

Ardından tekrar ona döndüm.

Gülümseyerek "Sen de gelsene" dedim ve elimi uzattım.

"Seve seve" diyerek elimi tuttu ve ayağa kalktı.

 

Kerem suyu ayarlarken hızla üzerimdekileri çıkardım ve onun bendeki tişörtlerinden birini giydim.

Yanına gittiğimde gülümseyerek beni süzdü ve tişörtünü çıkardı.

Kapıyı kapatıp ona döndüm.

Yaklaşıp kollarımı beline doladım.

Biraz öyle kaldık suyun altında.

 

"Belki sırası değil ama, şu an seni öpmek istiyorum" diye fısıldadı kulağıma.

Hafifçe geri çekildim.

Yüzlerimiz çok yakındı.

 

"Belki sırası değil ama" diyip biraz daha yaklaştım.

"Şu an seninle s*vişmek istiyorum" diyip hızla dudaklarımızı birleştirdim.

 

Afallasa da hemen karşılık verdi.

Bunu gerçekten istediğim için mi söylemiştim yoksa üzgün olduğum için mi bilmiyorum.

 

Uzun bir süre buna devam ettik.

"Öldüreceksin beni bu gidişle" diye fısıldadım.

Güldü.

"Sen bir de bana sor"

 

Suyun altında biraz daha kaldıktan sonra o çıktı.

Ben de üzerimdekileri çıkardım ve bir şey farkettim.

Ne kadar mal olduğumu.

Yine kıyafetlerimi almamıştım.

 

Havluyu vücuduma sarıp kapıyı yavaşça açtım.

Kerem beni böyle görünce sırıtmaya başladı.

"Kıyafetlerimi almamışım. Çıksan da giyinsem" dedim.

"Çıkarsam ve annen görürse soracak. Ne diyeceğim? Biraz kızınızla s*viştik de banyoda, giyiniyor şimdi mi?" dedi sırıtarak.

"Kerem!" dedim gülerek.

Pislik ya!

"Yalan mı?" diyerek yanıma yaklaştı ve hemen önümde durdu.

Ellerimle bir yandan havluyu tutuyor, bir yandan ona bakıyordum.

 

"Ben banyoya giriyim sen giyin" dedi gülümseyerek.

 

Uzanıp dudaklarına bir öpücük daha kondurdum ve banyoya girdi.

Hızla üzerimi değiştirip banyonun kapısını açtım.

"Giyindim, gel" dediğimde içeri girdi.

 

Yatağa uzanıp bana döndü.

Elini uzattı.

Elini tutup yanına gittim.

Başımı omzuna koyup yüzümü ona çevirdim.

Gülümseyerek birbirimizin gözlerine bakmaya devam ettik.

"Daha iyi misin? Dikkatini dağıtmaya çalışıyorum bilerek ama" dedi.

"Sen yanımdasın ya, nasıl iyi olmayayım ki?" dedim sessizce.

Gülümsedi.

"Çok seviyorum seni " diye fısıldadı dudaklarıma.

Gülümseyerek uzandım ve yumuşak bir öpücük kondurup geri çekildim.

 

"İleri gittiğimi düşünüyor musun?" dedi merakla.

Banyoda olanlardan bahsediyordu.

"İleri gittik evet, ama bundan şikayetçi değilim. Daha önce de söylemiştim, kendimi sana bırakıyorum. İstediğin şekilde olabilir, beni rahatsız edecek bir şey yapmayacağını biliyorum" dedim gülümseyerek.

 

"Evet ama, banyoda tamam yeter diyince, bir an ileri gittiğimi hissettim" dedi huzursuzca.

Biraz daha yaklaştım ona.

"Hayır, sadece... Açık konuşacağım. Bana dokunmanı seviyorum, seni hissetmeyi seviyorum. Bana öyle bir şey yaptın ki, özellikle de yukarı çıktığında... Heyecandan bayılacak gibi oldum. O yüzden durdurdum seni. Yoksa, bana dokunman hoşuma gidiyor. " diye fısıldadım.

 

Gülümsedi.

"Benim de hoşuma gidiyor. Ama bazen öyle bir şey hissediyorum ki... Bazen seni istiyorum, sana sahip olmak istiyorum. Durduramıyorum kendimi. Sana dokunmak istiyorum, her bir kıvrımını öpmek, tadına bakmak istiyorum. Eğer ileri gidersem sen durdur beni" diye fısıldadı dudaklarıma.

 

"Daha fazla devam etme bence. Çünkü şu an aynı şeyleri bende istiyorum ve, kendimi tutamayacağım" diye fısıldadım.

 

"Tutma o zaman" diye fısıldayınca daha fazla dayanamadım ve hızla dudaklarına yapıştım. Çok hızlı ve sert öpmeye başladım.

Üstünde doğruldum ve kucağına oturdum.

Yoldan çıkmıştık artık.

Duramıyordum.

Durmak istemiyordum.

Şu an gerçekten onu istiyordum.

Bana sahip olsun istiyordum.

Elleri hızla tişörtümün uçlarına kaydı ve çıkaracağı sırada duyduğum sesle duraksadık.

 

"Zeynep "

Annem sesleniyordu.

Sesi aşağıdan geliyordu.

Kerem'e baktığımda sırıtarak bana bakıyordu.

Omzuna yavaşça vurdum ve kucağından kalktım.

"Tüh ya, tam da yerinde " dedi kerem sırıtarak .

"Kerem!" dedim gülerek.

 

Hızla odadan çıkıp aşağı indim.

Annem koltukta oturuyordu.

"Efendim?" Dedim.

"Yarın ki cenaze için mezar taşının ayarlanması lazım. Kerem'le gidip yaptırsanız olur mu?" dediğinde hızla başımı salladım.

Para uzattı.

Aldım ve yukarı çıktım.

 

Kerem bana döndü.

"Mezar taşını halletmemiz gerekiyormuş. Gitsek olur mu?" Dedim.

"Tabi olur güzelim, niye soruyorsun?" Diyip yanıma geldi.

"İşimiz de yarım kaldı ama başka zamana artık" dedi sırıtarak.

Karnına dirsağimle yavaşça vurdum.

"Utandırma!" dedim gülerek.

"Acıttın be" dedi.

"Sert mi vurdum. Kusura bakma ben -" derken dudaklarımızı birleştirerek sözümü kesti.

Yavaşça dudaklarımızı ayırdım.

"Gitmemiz lazım"

 

Mezar taşını yaptırmıştık.

Yarına hazır olurmuş.

Eve dönerken başımı cama yasladım ve düşünmeye başladım.

Araba durunca etrafıma baktım.

Daha gelmemiştik.

Issız bir yerdi.

Kimse de yoktu zaten.

Kerem'e döndüm.

"Neyin var?" dedi merakla.

Derin bir nefes aldım.

 

"Bilmiyorum. Babam ölmüş gibi değil. Başkası olsa günlerce ağlardı, üzülürdü. Bana bak, unuttum bile. Çünkü babam ölmüş gibi hissetmiyorum. Yaşarken bile varlığı belli değildi, ölünce de bir şey değişmedi. Bilmiyorum." dedim sessizce.

 

"Kendine haksızlık etme. Üzülmek zorunda değilsin. Ve baban ölmüş gibi hissetmemen senin değil o adamın suçu" dedi sakince.

Gülümsemeye çalıştım.

"Haklısın" dedim sessizce.

 

Ona bakmaya devam ettim.

"Bakma şöyle, hala etkisinden çıkamadım " dedi sırıtarak.

Gülümsedim.

"Gel buraya" dedi elini uzatarak.

Elini tuttum.

Beni yavaşça kendi koltuğuna çekti ve dizlerine yan oturttu.

"Üzme kendini, ben varım" dedi.

"İyi ki" diye fısıldadım.

Ardından gözlerim dudaklarına kaydı. Açıkçası ben de hala etkisinden çıkamamıştım. Hala istiyordum onu.

 

"Bakıp durma, öpeceksen öp " dediğinde gülümseyerek dudaklarımızı birleştirdim. Yavaş başlamıştık ama bir anda hızlanmaya başladık.

 

Ardından elleri tişörtümün uçlarına kaydı.

Tam çıkacağı sırada telefonum çaldı ve duraksadım.

"S*kerim böyle işi" diye fısıldadı kerem. Gülerek telefonu açtım.

Hala keremin kucağındaydım.

 

"Efendim Nisa?" Dedim.

Kerem'in elleri tişörtümün içinden belime kaymıştı ve bir anda inledim.

"İyiyim merak etme. Gelmene gerek yok, kerem var yanımda. "

Kerem sırıtarak işine devam ediyordu.

Yapmaması için kaş göz yapıyordum ama devam ediyordu.

 

"Boşver beni iyiyim ben, anlatmıştım zaten size. Açıkçası babam gibi değildi zaten. İyiyim ben merak etme " dedim zar zor.

Keremin dudakları boynuma gitti.

 

"Nisa ben gerçekten iyiym. Aradığın için teşekkür ederim. Sonra konuşsak olur mu?" dedim.

 

Kerem sırıtarak işine devam ediyordu.

Beni zor durumda bırakmak hoşuna gidiyordu.

Telefonu kapattım ve ona döndüm.

Dudaklarını kaldırıp bana baktı.

 

"Deli ediyorsun beni" diyip hızla onu kendime çektim ve dudaklarımızı birleştirdim.

Elleri tekrar tişörtümün uçlarına kaydığında tekrar telefonum çaldı ve durakadı.

"Artık gerçekten s*keceğim!" dedi sinirle.

Telefonu elime aldım.

Annem.

Kahretsin.

"Sakın bir şey yapma, annem arıyor " diyip hızla açtım telefonu.

 

"Hallettiniz mi?"

"Evet yarına hazır olacakmış. Yoldayız şimdi" dediğimde kerem sırıtarak bana bakıyordu.

"Tamam ben de yemek hazırlıyordum. Geç kalmayın"

"Sen bırak gelince hallederim ben" dedim ama beni dinlemedi .

 

Az sonra telefonu kapatıp Kerem'e döndüm.

"Gitmeliyiz, çağırıyor " dediğimde ofladı.

Kendi koltuğuma geçeceğim sırada beni durdurdu ve arkamı döndürdü.

Şimdi ona ters oturuyordum.

"Burada dur, böyle kullanırım" diye fısıldadı.

"Biri görür " dedim.

"Camlarda film var merak etme" dediğinde yavaşça başımı salladım. Zengin olunca böyle oluyordu herhalde.

 

Arabayı çalıştırdığında kucağındaydım hala.

Az sonra araba lambalarda durunca elini bir an tişörtümün içinde hissedince inleyerek kendimi ona bastırdım.

Eli karnımda geziniyordu.

Dudakları arkamdan boynuma dokunduğunda daha sert inledim.

Yerimde duramıyordum.

"Ke-kerem" diye fısıldadım zorlukla.

"Hım?" dedi dudakları boynumdayken.

Kendimi ona bastırmaya devam ediyordum ve biraz daha devam ederse yoldan çıkacaktık.

"Dursan mı?" Dedim sessizce.

Elleri karnımdan yukarı çıkmaya başladı. Sütyenime kadar çıktı.

 

"Kerem" dedim sessizce.

Hala dudakları boynumda oyalanıyordu ve ben kendimden geçiyordum.

Tekrar aynı şekilde sıktı südyenimi.

İnledim sertçe.

Kendimi ona bastırıyordum istemsizce.

Az sonra korna seslerini duyunca elini ve dudaklarını çekip arabayı hareket ettirdi.

Nefes nefese kalmıştım.

Başımı hafifçe ona çevirdim.

"Beni kalpten götürmeye mi çalışıyorsun?" dedim sessizce.

"Hoşuna gitmedi mi?" dedi sırıtarak.

Durdum.

"Gitti. " dediğimde bir kaç saniye bana bakıp tekrar önüne döndü.

Ben de öyle.

 

Araba evin önünde durunca saçlarımı düzeltmeye başladım.

Başımı Kerem'e çevirdiğimde beni izlediğini gördüm.

Biraz yaklaşıp dudaklarına uzun bir öpücük kondurdum ve geri çekildim.

Ardından arabadan indik.

Kıyafetimi de düzeltip kapıyı çaldım.

Kerem de arkamdaydı.

Az öncekiler aklıma gelince hızla önüme döndüm.

Ah kalbim!

 

Yemekten sonra Kerem'le odamda oturuyorduk.

Saat biraz geç olmuştu.

"Gitmem lazım" dedi.

"Burada kalmanı istiyorum ama annem var, olmaz" dedim isteksizce.

"Boşver güzelim, başka zaman " diyip ayağa kalktı.

Ben de kalktım hemen.

Ayak ucumda yükselip dudaklarına yumuşak bir öpücük kondurdum.

"Bugün, çok güzeldi sayende. Teşekkür ederim. Yaşadıklarımız, yaptıklarımız, hissettiklerim... Çok güzeldi. Teşekkür ederim" dedim.

 

"Yalnız biraz daha böyle konuşmaya devam edersen yarım kalmış işi bitireceğim" dediğinde gülerek gözlerimi kaçırdım.

Eğilip dudaklarıma bir öpücük daha kondurdu.

"Gitmem lazım artık" dediğinde başımı salladım ve aşağı indik.

Annem salonda oturuyordu.

"Ben gidiyim artık" dediğinde annem ona döndü.

"Tamam canım, teşekkür ederim bugün yanımızda olduğun için. Zeynep'e iyi geldiğinin farkındayım " dedi gülümseyerek.

 

"Ne demek, tekrar başınız sağolsun. İyi akşamlar " diyip kapıya ilerledi.

 

Kapıya çıkınca kapıyı örter gibi yapıp hemen dudaklarımızı birleştirdim.

Gülerek karşılık verdi.

"Yarın görüşürüz " dedim gülümseyerek.

"Görüşürüz " dedi ve gülümseyerek uzlaştı.

 

O kadar seviyordum ki onu...

O kadar aşıktım ki...

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 29.12.2024 11:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş