
Bazı insanların en büyük şansı ailesidir derler. Şu zamana kadar o insanlardan olduğumu düşünmüyordum. Sebebini söylememe gerek yok bence. Malum, babamı biliyorsunuz. Annem ile de daha yeni yeni anne-kız olmaya başladık. Kısaca ailem konusunda şanslı olduğumu düşünmüyordum. Bu zamana kadar. Bugün kardeşim oluyor. Benim küçük, tatlı, masum kız kardeşim. Onunla tüm hayatımın düzeleceğine inanıyorum. Onunla aile olacağıma inanıyorum. Onu kendim gibi büyütmeyeceğim, benim yaşadığım hiçbir şeyi yaşamasına izin vermeyeceğim. Sevgiden mahrum büyümesine izin vermeyeceğim. Hayal kurmaktan korkmasına izin vermeyeceğim. Onun mutlu olmasını sağlayacağım. Ve onu mutlu gördükçe ben de mutlu olacağım. Onunla, aile olmanın ne demek olduğunu öğreneceğim.
Bu çocuk, bana umut olacak.
Hastaneye geldiğimizde annemi hemen doğumhaneye aldılar. Gözlerim dolmuştu.
Bayılmıştı evde.
Bu normal miydi?
Bilmiyorum bilmiyorum. Daha önce doğurmadım ki!
Kerem'i aradım hemen.
Açmadı.
Sanırım uyuyordu hala.
Nisa'yı aradım.
"Efendim?" dedi uykulu bir sesle.
"Nisa" dediğimde sesim titremişti.
"Noldu?" dedi hemen.
"Annem. Annem doğuruyor sanırım, hastaneye geldik " dedim.
"Ne? Ciddi misin?"
"Evet, bir baktım bağırıyor, suyu falan gelmiş."
"Dur hemen geliyorum. Merak etme" diyip kapattı.
15 dakika sonra Nisa geldi.
Hemen sarıldım.
"Ne oldu? Bir şey dediler mi? Doğmuş mu?" dedi.
"Bilmiyorum haber vermediler. Sabah suyu gelmişti, doğuruyor sanırım ama sabah bayıldı. Ya kötü bir şey olursa?" dedim korkuyla.
"Merak etme bir şey olmaz. Korkma sakın, hem kötü bir şey olsa söylerlerdi zaten" dedi beni sakinleştirmeye çalışarak.
"Umarım "
Yaklaşık 1 saat sonra telefonum çaldı. Kerem arıyordu.
"Alo?" dedim.
"Zeynep, beni aramışsın, uyuyordum. Bir şey mi oldu?" dedi.
"Annem, doğuracak sanırım, hastanedeyim. Haber verecektim" dedim.
"Ciddi misin? Hemen geliyorum" diyip kapattı.
10 dakika sonra Kerem geldi.
"Noldu? Bir şey dediler mi?" dedi endişeyle.
"Hayır, uzun zaman oldu. Ne kadar sürüyor bu doğumlar?" dedim sesimi hafif yükselterek.
"Sakin ol. Kötü bir şey olmaz inşallah." dedi kerem.
"Ben bir kahve alıyım, sakinleşirsin" dedi Nisa ama itiraz ettim.
"Hayır istemiyorum " dedim.
"İstiyor istiyor. Sen bir kahve alır mısın Nisa?" dedi kerem.
Nisa onaylayıp gitti.
Kerem beni omuzlarından tutup oturttu.
Ardından önümde diz çöktü ve ellerimi elleri arasına aldı.
"Korkma, bir şey olmayacak." dedi.
"Sabah bayıldı, normal değil bu" dedim sessizce.
"Bana güvenmiyor musun? Bir şey olmayacak ." dedi.
Yavaşça kollarımı boynuna doladım ve sarıldım.
"Niye beni çağırmadın?" dedi
"Aradım" dedim.
"Ama duymamışım. Bir daha arasaydın" dedi.
"Uyandırmak istemedim , üzgünüm" dedim.
"Üzülme, sadece böyle bir durumda beni ara, açmıyorsam bir daha ara, ben açana kadar ara" dediğinde yavaşça başımı salladım.
O sırada Nisa geldi. Kahveleri içtiğimiz sırada hemşire çıktı içeriden.
Hemen ayağa kalktık.
"Hastanın yakını siz misiniz?" dedi.
"Evet, kızıyım ben" dedim hemen.
"Öncelikle annenin durumu iyi. Sezeryan doğum yapmak zorunda kaldık ama gayet iyi" dediğinde rahat bir nefes aldım.
"Bebek?" dedim korkarak.
"Tebrik ederim, bir kız kardeşiniz oldu" diyip gitti.
Nisa sevinçle çığlık atıp bana sarıldı ama benim kollarım kenarda kaldı.
Kız kardeş mi dedi o?
Kardeşim oldu mu yani?
Doğdu mu?
Nisa geri çekildi.
"Kızım sevinmedin mi? " dedi.
"Kız kardeş mi dedi o?" dedim sessizce.
"Evet. Kız şoka girdi, Zeynep'ciğim bir kız kardeşin oldu, doğdu. " dedi tane tane sevinçle.
Hafifçe gülümsedim.
"Cidden mi? Kardeşim oldu" dedim kendi kendime.
"Kerem şunu kendine getir, şoktan çıkamadı" dedi Nisa ve geri çekildi.
Kerem gülümseyerek bana yaklaştı.
Gözlerime baktı.
"Kardeşim oldu?" dedim sorar gibi.
"Kardeşin oldu" dedi başını sallayarak.
"Ya!" diye bağırarak kerem'in boynuna atladım.
Gülerek o da bana sarıldı.
"Sonunda" dedi Nisa gülerek.
Geri çekilip yüzlerine baktım.
"Kardeşim doğdu yani. Yok artık! Ne zaman görebiliriz ki?" dedim heyecanla.
"Hemşire gelir birazdan, ona soralım" dedi Nisa.
Tam o sırada aynı hemşire geldi.
"Ne zaman görebiliriz onları?" dedim.
"Anneniz sezaryen doğum yaptığı için dinlenmesi gerekiyor. Uyandığında size haber veririz. Kardeşiniz de şu an küvezde. Onu uzaktan görebilirsiniz" dediğinde hemen "Tamam nerede?" Dedim.
"Gelin size gösteriyim" diyip bizi bir yere götürdü. Bir sürü bebek vardı burada.
"3 numaradaki bebek kardeşiniz" diyip gitti.
Hemen 3 numaraya baktım. Yok artık. Çok küçüktü, çok tatlıydı. Ve inanılmaz güzeldi. Allah'ım bu nasıl bir şey böyle?
Nisa "Ya ama bu çok küçük" dedi gülümseyerek.
"Ve çok güzel " dedi Kerem hayranlıkla.
"Evet" dedim.
"İsim ne koyacaktınız?" dedi Nisa.
"Beyza" dedim.
Merhaba Beyza.
Biraz daha izleyip kantine indik. Hiçbirimiz kahvaltı yapmamıştık. Nisa tost almak için sıraya girdi. Kerem ve ben masaya oturmuştuk.
Elini elimin üzerine koydu.
"Nasılsın?" dedi gülümseyerek.
"Bilmiyorum. Çok mutluyum, heyecanlıyım. Kardeşim oldu kerem" dedim gülerek.
"Evet, ve senin gibi çok güzel bir ablası oldu" dedi gülümseyerek.
"Evet. Ama babası olmayacak " dedim sessizce.
Elimi okşayarak "Yapma, bugün üzülmek yok. Hem babasının eksikliğini hissettirmeyeceğinize eminim. " dedi.
Gülümseyerek ona bakıyordum.
Uzanıp yanağına bir öpücük kondurdum.
"Teşekkür ederim, yanımda olduğun için" dedim.
"Her zaman yanındayım"
O sırada Nisa tostları getirdi. Yedikten sonra tekrar yukarı çıktık. Hemşire "Anneniz az önce uyandı, görebilirsiniz" dediğinde hemen içeri girdim.
"Anne, nasılsın?" dedim.
"İyiyim, kardeşini gördün mü?" dedi heyecanla.
"Evet, uzaktan gördüm. Çok tatlı" dedim.
"Bana da az önce gösterdiler. Çok güzel, senin gibi" dedi.
"Seni birazdan çıkarırlar buradan. Eve gitmeni istiyorum " dediğinde hemen itiraz ettim.
"Bak benim bir süre burada kalmam lazım ve senin yarın sınavların başlıyor. Teyzen gelecek yanıma, sen okuluna git. Sınavlarına gir. Senden tek istediğim bu" dedi.
"Ama anne-" derken sözümü kesti.
"İtiraz istemiyorum. Ben iyiyim, çok şükür kardeşin de iyi. Sen git okuluna " dediğinde istemeyerek de olsa başımı salladım ve odadan çıktım.
"Eve gitmemi söylüyor. Teyzem gelecekmiş, " dedim isteksizce.
"Bencede burada durman bir yarar sağlamayacak. Hem sınav var yarın. Eve gidelim, sen de dinlen, sınava çalış " dedi Nisa.
Ardından yola çıktık. Kerem önce Nisa'yı bıraktı. Şimdi de benim evimin önüne geldik.
"Ne oldu?" dedi kerem.
"İçim rahat değil. Yanlarında olmam lazımdı " dedim.
"Yanlarında olman bir şey değiştirmeyecekti. Onlar iyi, teyzen de yanında olacakmış. Senin şimdi sınavlarını düşünmen lazım. Üzülme" dedi.
Gülümsedim yavaşça.
Elimi yanağına koydum ve uzanıp dudaklarına yumuşak bir öpücük kondurdum. "Görüşürüz " dedim gülümseyerek ve arabadan indim. Ben eve girene kadar bekledi, ardından gitti.
Ben de odama çıktım. Biraz dinlendikten sonra sınava çalışmaya başladım. Ardından uyudum.
Sabah çalan alarmla uyandım. Hemen hazırlandım. Evden çıkmadan önce annemi de aradım, nasıl olduklarını sordum. Ardından evden çıktım.
Sınıfa girince hemen sınava çalışmaya başladık. Dün fazla çalışmamıştım. 2 ders boyunca ona çalıştık. Ardından sınava girdik. Fena geçmemişti hiçbirimizinki.
Şimdi öğle arasıydı ve kantinde oturuyorduk.
"Kuzenimi ne zaman göreceğim ben ya?" dedi Yunus isyan ederek.
"Merak etme, birkaç güne görürsün" dedim gülerek.
"Uzun zamandır küçük bir bebek görmemiştim" dedi Göktuğ.
"Görmeniz lazım, çok tatlı" dedi Nisa sevinçle. "Maşallah de sevgilim, nazarın değmesin " dedi Mustafa.
Hepimiz güldük. Gerçekten kardeşimi merak ediyordum. Uzaktan görmüştüm ama onu kucağıma almak istiyordum, minicik ellerini öpmek, kokusunu içime çekmek istiyordum.
"İsmi neydi bu arada?" dedi Bade.
"Beyza" dedim gülümseyerek.
"Ya, çok güzel" dedi.
"Neymiş güzel olan?"
Duyduğum sesle başımı kaldırdığımda Fırat ile göz göze geldim. Kerem sesli bir nefes verdi.
"Kardeşim oldu" dedim düz bir sesle. Fırat her ne kadar bana yardım etmiş olsa da, ona hala ısınamamıştım.
"Cidden mi? Çok güzel" dedi sırıtarak. Sadece gülümsedim karşılığında. Diğerlerine baktı. Hepsinin 'git' bakışlarını fark etti anlaşılan. "Burada istenmiyorum galiba? Ben gidiyim" diyip uzaklaştı. Ayıp mı olmuştu? Diğerlerine baktığımda hepsi bana dönmüştü.
"Ayıp oldu" dedim.
"Sevmiyoruz onu" dedi Göktuğ.
Ardından Fırat konusunu kapattık. Kerem'e döndüğümde bana baktığını gördüm. "Ayıp falan olmadı. Niye bu kadar düşünüyorsun onu?" dedi merakla. "Düşünmüyorum, kim olursa aynı şeyi söylerdim" dediğimde "Şu güzel kalbini o kadar seviyorum ki" dedi gülümseyerek. Ben de gülümsedim karşılığında.
Eve geldikten sonra bir şeyler atıştırdım ve sınavıma çalışmaya başladım. Az sonra kerem yanıma geldi.
"Çalıştın mı sınava?" dedi.
"Evet" dedim.
"Seni bir yere götürmek istiyorum, uzun zamandır ihmal ettik" dediğinde merakla kaşlarım çatıldı. "Nereye?"
"Spor salonuna" dediğinde hafifçe tebessüm ettim.
"Korkmuyorsun değil mi hala?" dedi. "Hayır, sen yanımdayken niye korkuyum?" dedim gülümseyerek.
"Hadi bakalım, hazırlan da çıkalım" dediğinde başımı salladım. Giyeceğim kıyafetleri bir çantaya koydum ve çıktık.
Üzerimi değştirdiğimde aynada kendime baktım. Bunun hala dar olduğunu düşünüyordum. Ama umursamadım. Çıktığımda Kerem'i gördüm. Yine şortunu giymişti ama bu sefer üzerinde tişört yoktu. Kaşlarım havaya kalktığında "Böyle daha rahatım" dedi. Yutkunarak başımı salladım ve yanına ilerledim. Yine ısınma hareketleri yaptık. Şınav, mekik, koşu. Ardından kum torbası yumrukladım. Tekme hareketlerini yeniden gösterdi. Şimdi ise kerem ile dövüşecektik. Ben hareketlerimi gösterirken o da bana karşılık verecekti.
"Pekala hazır mısın?" dedi karşımda dururken. Başımı salladım ve ellerimi yumruk yaptım. O da aynı şekilde yaptı. Bir yumruk savurduğumda başını hızla sağa çekti. Ardından bir yumruk daha attım ama yine kurtuldu. O da bana yumruk atınca eğildim ve karnına yumruğumu geçireceğim sırada bileğimi yakaladı ve çevirip arkamda tuttu. Şimdi arkamdaydı ve hala bileğimi tutuyordu. Diğer dirseğimi karnına geçirdiğimde biraz geriledi, o sırada yumruk attım ama yine kaçtı. "Hadi ama, bu kadar mı?" dedi. Beni gaza getirmeye çalışıyordu.
Bir yumruk daha savurduğumda elimi yakaladı ve karnıma bir yumruk geçirdi. Acıyla inleyerek dizlerimin üzerine çöktüm. "Sert mi oldu?" dedi yanıma gelerek. Cevap vermeden hızla ayağına çelme taktım ve sırt üstü düşmesini sağladım. Ayağa kalkmasına izin vermeden üzerine oturdum. "Aferin benim kızıma" dedi gülümseyerek. Ben de gülümsediğim sırada kolumu çevirerek beni sırt üstü yatırdı ve üzerime eğildi. "Ama hala benim kadar iyi değilsin" dedi sırıtarak ve uzanıp dudaklarımızı birleştirdi. Dalgınlığından faydalanıp onu hızla sırt üstü yatırdım tekrar ve üzerine çıktım. "Vay, bunu beklemiyordum " dedi gülerek.
O sırada göğüsünde duran elim yanmaya başladı. Elleri ise bacaklarımda duruyordu. Eğilip dudaklarımızı birleştirdim hızla. Anında karşılık verdi. Dudaklarımızı bir saniye ayırıp "Duşa" dedim ve tekrar birleştirdim.
Bacaklarımdan tutarak benimle birlikte ayağa kalktı ve duş yerine ilerledi. Dudaklarımızı hiç ayırmamıştı.
Çıktığımda beni beklediğini gördüm. Gülümseyerek elini omzuma attı ve beni kendine çekti. Arabaya ilerledik ve yola çıktık.
"Yemek yiyelim mi?" dedi yoldayken. "Evde hazırlarım, boşuna şey yapmayalım" dediğimde gülümseyerek bana döndü. Bir yola bir bana bakıyordu. "Uğraşma evde, yeriz şimdi" dedi gülümseyerek. "Gerek yok aslında" dediğimde şüpheyle bana döndü.
"Sen parayı mı sorun ediyorsun?" dedi merakla. "Yani bilmiyorum Kerem, sürekli sana-" derken sözümü kesti.
"Devamını getirme. Ve bir daha da böyle bir konuyu açma, aramızda sen ben yok. Hangimiz ne aldı diye bakmayacağız, yeri geldiğinde sen alırsın bir şeyler, yeri geldiğinde ben. Böyle bi konuyu açma bir daha" dedi sakince. Cevap vermedim.
"Tamam mı?" dedi. "Tamam" dedim hafifçe gülümseyerek.
"Öp bakıyım" dediğinde gülerek ona yaklaştım ve yanağına kocaman bir öpücük bıraktım. Gülümseyerek bana baktı ve tekrar yola döndü. Çok güzel gülümsüyordu.
Siparişleri verdikten sonra beklemeye başladık. Sessizdik, sadece gözlerimize bakıyorduk. "konuşmayacak mıyız?" dediğimde gülümseyerek "Konuşalım" dedi. Utanarak gözlerimi kaçırdım. Bana böyle bakınca utanıyordum. Gözlerimi kaçırdığımda bir kıza gözlerim takıldı. Kerem'e mi bakıyordu bana mı öyle geliyordu? Önüne dönünce ben de önüme döndüm. Kerem hala gülümseyerek bana bakıyordu. "Bakma şöyle" dedim gülerek.
"Nasıl?" dedi. "Şöyle işte"
"Nasıl bakıyorum?" dedi sırıtarak.
"Çok güzel bakıyorsun" dedim hayranlıkala.
"Karşımdaki güzel çünkü" dediğinde gülümsedim. Bu iltifatı beklemiyordum.
Gülümseyerek gözlerimi kaçırdım. Masanın üzerindeki elimi tuttuğunda tekrar ona döndüm. Elimi dudaklarına götürdü ve öptü.
Ardından elimi okşamaya başladı. Gülümseyerek onu izliyordum. O sırada çalan telefonuyla gözlerimiz ayrıldı. Telefonunu açtığında ben de etrafa bakmaya başladım. O kız hala Kerem'e bakıyordu. Gerçekten Kerem'e bakıyordu. Sinirle önüme döndüm. Tekrar ona baktığımda hala Kerem'e baktığını gördüm. Ciddi ciddi onu izliyordu. Beraber olduğumuz belli olmuyor mu?!
Beraber değilsiniz ki Zeynep!
"Ne oldu?" dediğinde Kerem'e döndüm.
"Bir şey olmadı. Kimdi?" dedim.
"Telefonun hattıyla ilgili bir şey. Sen neye bakıyordun?" dedi kaşlarını çatarak.
"Bir şeye değil" dedim.
"Bak eğer biri bakıyorsa söyle" dedi net bir sesle.
"Biri bakıyor, ama bana değil" dediğimde önce anlamdı ama sonra sırıtmaya başladı. "kim?" dedi etrafına bakarak. Masanın altından ayağına vurmamla bana döndü. "Kerem! Önüne dön" dediğimde sırıtması büyüdü. "Sen ona mı sinirlendin?" dedi gülerek.
"Evet, bakıp duruyor" dedim sinirle. Daha da fazla gülünce gözlerimi devirdim.
"Beni mi kıskandın sen?" dedi gülerek.
"Yo niye kıskanıyım ben seni? Sadece bakması sinirimi bozdu" dediğimde inanmayarak bana bakıyordu.
"Tutsana elimi" diyip masanın üzerinden elimi uzattığımda küçük bir kahkaha attı. "Kerem! Gülmesene şöyle!" dediğimde daha çok güldü.
"Zeynep ya" dedi gülerek.
"Tut şu elimi ve gülüp durma" dedim. Elimi tuttu ve okşamaya başladı. Yüzünde ise sadece tebessüm kalmıştı.
Gözlerime daha güzel bakmaya başladı.
"Kıskandın mı?" dedi gülümseyerek.
"Hayır" dedim. "Yalan söyleme" dedi.
Cidden niye yalan söylüyordum ki?
"Kıskandım kerem! Gülüp duruyorsun, sonra etraftaki salaklar bakıyor, gülme" dediğimde daha çok güldü. Ardından kalkıp yanıma geldi ve oturdu. Kolunu omzuma atıp bana döndü, ben de ona. Yüzlerimiz yakındı.
"Merak etme, ben senden başkasını görmüyorum" dediğinde gülümsemem arttı. O sırada o kıza yine gözüm takıldı, bize bakıyordu. Kerem'e döndüm ve uzanıp yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. Önce anlamasa da sonra gülmeye başladı.
"Sen bu kadar kıskanç mıydın?" dedi gülerek. "Yo" dedim.
Uzanıp dudak kenarıma yumuşak bir öpücük bıraktı, ardından alnını alnıma yasladı.
"Takma etraftaki insanları, ben sadece sana bakıyorum, sadece sana gülüyorum, sadece seni öpüyorum. Ve sadece seni seviyorum" diyip yanağıma yumuşak bir öpücük kondurdu.
Gülümseyerek ona bakıyordum.
Gözlerim dudaklarına kaydı. Hızla etrafa göz attım ve kimsenin bakmadığına karar verip dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum ve gözlerine baktım. Ama onun gözleri dudaklarımdaydı. Benim gözlerim de dudaklarına kaydı tekrar.
Dudaklarıma yaklaştığında "Kerem saçmalama" dedim sessizce.
"Şu an seni öpmek istiyorum" diye fısıldadığında kimseyi umursamadan dudaklarına yapışmak geldi içimden ama yapamadım. "Bende" dedim dudaklarına bakarak. "Şu an sana dokunmak istiyorum" dediğinde eli belimde hareket etmeye başladı.
"Şu an kucağında olmak istiyorum" diye fısıldadım. "Şu an seninle s*vişmek istiyorum" dediğinde sertçe yutkundum.
"Dayanamıyorum " diyip dudaklarıma uzandığında hafifçe geri çekildim.
"Tuvalet var mıdır burada?" dediğimde gözlerime baktı. Gülümseyerek "Gel" dedi ve ayağa kalkıp elimden tuttu. Garsona yemeklerimizi 15 dakikaya getirmesini söyleyip hızla tuvaletlerin olduğu tarafa yöneldi. Erkekler tuvaletine geldiğimizde içeri baktı ve kimsenin olmadığını görünce beni de içeri soktu. Kapıyı kilitleyip bana döndü ve ben daha ne olduğunu anlayamadan dudaklarımızı birleştirdi.
Nefes nefeseydim. Gülümseyerek bana bakıyordu. Ben de gülümsedim.
"Acıktım" dediğimde kahkaha attı.
Tişörtünü aldı, ben de aldım ve giydim. Saçımı da düzeltip oradan çıktık ve el ele masaya ilerledik. Kerem karşıma geçmişti. Az sonra yemeklerimiz geldi ve yemeye başladık.
Yemeklerimiz bittikten sonra biraz sohbet ediyorduk. O sırada masamızın başına gelen kız Kerem'e bakarak "Selam" dedi. Bu saatlerdir Kerem'i izleyen kızdı.
Yerimde doğruldum ve "Aleyküm selam" dedim düz bir sesle.
Konuşmamla bakışları bana döndü ama tekrar Kerem'e döndü.
"Selma ben" diyerek Kerem'e elini uzattığında hızla elini tuttum ve "Zeynep" dedim sahte bir gülümsemeyle. Elini çekti ve tekrar Kerem'e döndü. Kerem ise şaşkınlıkla bana bakıyordu. Kıza döndüğünde ise yüz ifadesi düzdü. "İsminizi öğrenebilir miyim?" dedi sırıtarak. "Sebep?" dedim kaşlarımı çatarak.
"Siz avukatı falan mısınız?" dedi bana dönerek. "Nereden bildin?" dedim yüzümdeki sahte gülümsemeyle.
Tekrar Kerem'e döndü.
"Pekala, numaranızı alabilir miyim? Konuşuruz" dediğinde kerem ne diyeceğini bilememişti.
"Alamazsın" dediğimde kız bana döndü. "Sanane?" dedi. "Az önce söyledin ya, avukatıyım ben. Benim iznim olmadan numara veremez, ve iznim yok" dedim. Sinirle bana bakıyordu.
"Sen kimsin ya? Gerçekten kimsin?" dedi öfkeyle. Masadaki kerem'in elini tutarak "Sevgilisiyim canım. Sen kimsin?" dedim gülümseyerek. Kerem muhtemelen şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu ama gözüm kızdaydı.
Sesli bir nefes verdi. "Gerizekalı" diyerek arkasını döndü ve gitti. Kerem'e döndüğümde hayranlıkla bana bakıyordu, elim hala elinin üzerindeydi.
"Ne oldu?" dedim gülümseyerek.
"Sen sevgilim mi dedin?" dedi gülümseyerek. Evet.
"Öyle mi dedim?" dedim gülümseyerek.
"Öyle dedin" dedi ve elimi eline aldı. Gözlerime çok güzel bakmaya başladı. "Kalkalım mı?" dedim sessizce. Utanmıştım.
Gülerek kalktı ve elimi bırakmadan arabaya ilerledi.
Otoparkta arabanın yanına geldiğimizde kerem önce etrafına baktı. Noldu?
Ardından bana döndü ve elini belime koyup beni kendine çekti ve hızla dudaklarımızı birleştirdi. Afallasam da ellerim boynuna gitti ve karşılık vermeye başladım. Biraz geri götürdüğünde bagaja yaslanmıştım. Elleri belimi sıkıca tuttu ve kaldırıp bagaja oturttu. Bacaklarımı ayırıp arasına girdi ve öpmeye devam etti. Bacaklarımı beline dolayıp onu daha da kendime çektim. Boylarımız eşitlenmişti neredeyse. Elleri belimde geziniyordu. Bir eli sweatimin içinden belime dokundu. Eli orada gezinirken dudaklarımızı ayırdı. Aradaki mesafe hala azdı ama.
"Sen sevgilin olarak mı tanıttın beni?" dediğinde utançla dudaklarımı dişledim. Gözleri dudaklarıma kaydı ve ıslak bir öpücük bırakıp geri çekildi. "Yara olacak" diye fısıldadı. "İyileştirisin" dedim fısıldayarak. "Nasıl olacak o?" dedi. "Öperek" dedim. Gülümseyerek tekrar dudaklarımızı birleştirdi. Ellerim boynunda onu kendime çekiyordum.
Biraz sonra tekrar geri çekildi ama mesafe azdı. "Konuyu değiştirdin" dediğinde gülümsedim. "Evet" dedim sessizce.
"Ne evet?" dedi gülerek.
"Seni sevgilim olarak tanıttım" dedim. "Neyin olarak?" dedi. Bilerek soruyordu. Biraz daha yaklaştım ve dudaklarına "Sevgilim" diye fısıldayıp dudaklarımızı birleştirdim. Gülerek öpüşüme karşılık verdi. Hızlı değildik, tadını çıkarıyorduk. Biraz sonra tekrar ayırdı dudaklarımızı. Eli yüzümdeki saçlara giti ve kulağımın arkasına sıkıştrıdı.
Gözlerime bakıyordu, hem de çok güzel.
"Sence bir gün, gerçek olur mu?" diye fısıldadı. Sevgili olayını söylüyordu.
Gülümseyerek "Bence olur" dedim.
Gülerek "Ne zaman?" dedi.
"Bilmiyorum, sadece, şimdi değil" diye fısıldadım. Gülümsemem biraz solmuştu, üzmek istemiyordum. Eli yanağıma gitti ve okşamaya başladı. "Solmasın o gülümsemen. Sen ne zaman istersen o zaman olur." diye fısıldadığında gülümsedim ve yüzümdeki elini tuttum. Dudaklarıma götürüp bir öpücük bıraktım.
Gülümseyerek "Çok seviyorum seni" dedi. Bende, bende seni.
Uzanıp dudaklarına yumuşak bir öpücük bırakıp geri çekildim. "Gidelim mi?" dediğimde gülümseyerek başını salladı. Belimden tutup bagajdan indirdi beni ve arabaya bindik.
İkimiz de eve geldik ve sınava çalışmaya başladık. Yarın fizik sınavı vardı ve ikimizin de fiziği çok kötüydü. İnternetten bazı videolar izledik, ardından sorular çözdük. Fazla konuşmamıştık, sadece takıldığımız konuları birbirimize sormuştuk. Onun dışında birkaç saattir sınava çalışıyorduk.
"Acıktım ben ya, saat kaç?" dedim.
"9" dediğinde şokla ona baktım. "Ne? Biz 4 saattir aralıksız sınava mı çalışıyoruz" dedim. O da şaşırmıştı.
"Zamanın nasıl geçtiğini anlamamışız" dedi. "Gerçi seninle yaptıpım hiçbir şeyde zamanın farkına varmıyorum" diyip dudaklarıma uzanıyordu ki "Acıktım ben" dedim. Küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi. "Gel yemek yiyelim" dediğinde aşağı indik.
Yemekten sonra tekrar odama çıkmıştık. Az önce annemi aramıştım. Eğer bir sorun olmazsa yarın akşama kardeşimle birlikte gelecekti. Zaten saat geç olduğu için biz de yatağa girdik. Kerem'in göğsüne başımı koydum ve kokusuyla gözlerimi kapattım.
Sabah birlikte uyanıp okula gelmiştik. Sınava çalışıyorduk hep birlikte. Bir ders sonra sınavımız vardı.
Bugün ki sınav fena geçmemişti. Çok çalışmıştık çünkü Kerem'le beraber. Eve geldikten sonra yarın ki sınavıma da biraz çalıştım ve yemek hazırlamaya başladım. Birazdan annem ve kardeşim gelecekti ve ben çok heyecanlıydım. Masayı hazırlarken çalan kapıyla koşarak çıktım mutfaktan.. kapıyı açtığımda annem ve kucağındaki bebekle karşılaştım. Hemen çantayı alıp içeri girdim. Benden sonra da onlar girdi. Koltuğa oturduğunda hemen yanına gittim ve oturdum. Gülümseyerek bana bakıyordu. Ben de bebeğe. Beyza'ya.
Çok tatlıydı. Gözleri kapalıydı, kafasında şapkası vardı. Elleri yumruk şeklindeydi, kaşları çatıktı, ağzı ve burnu küçücüktü. Allah'ım çok güzeldi.
Gülümseyerek anneme döndüm. "Çok güzel" dedim hayranlıkla.
"Senin gibi" dedi.
"Sen nasılsın?" dedim. "Ben iyiyim. Çok iyiyiz" dedi gülümseyerek. Tekrar bebeğe döndüm. "Kucağına almak ister misin?" dediğinde hızla ona döndüm.
"Alabilir miyim?" dedim heyecanla. Başını saladı. Heyecanlanmıştım.
Yavaşça ellerinden aldım bebeği. Kucağımdaydı şimdi. Yaklaşıp çok hafif bir öpücük kondurdum, kokladım. Çok güzel kokuyordu. Allah'ım şu an çok mutluydum.
Yemekten sonra Kerem geleceğini haber verdi. Birazdan gelirdi. Kardeşimi merak etmişti. Çalan kapıyla kapıya koştum. Kerem gülümseyerek bana sarıldı ve yanağıma bir öpücük kondurdu. İçeri girince anneme selam verdi. Kısa bir sohbetten sonra yatak odasına çıkmıştık. Orada yatıyordu çünkü.
Sessizce odaya girip yanına yaklaştık. Yatağın üzerine çıktık. Bir tarafına ben, bir tarafına kerem geçti. Hayranlıkla bebeğe baktı. "Çok güzel" dedi.
"Evet" diye fısıldadım. "Çok tatlı, elleri, ağzı, burnu. Sana benziyor" dedi bana dönerek. "Benden daha güzel" dedim gülümseyerek. Bir süre sessizce bebeği izledi. Ardından bana döndü.
"Bundanımız olduğunu düşünsene" dedi gülümseyerek. "Güzelliğini senden, huyunu benden alan. İkimizin parçasını taşıyan bir bebek. Bizim bebeğimiz olduğunu düşünsene." dedi.
Hayranlıkla onu dinliyordum. Evlilik gibi bir düşüncem yoktu ama o böyle anlatınca bile evlenmek istemiştim.
"Çok güzel olurdu. Benim gibi güzel, senin gibi zeki. " dedim gülümseyerek. Uzanıp dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu.
"Birlikte kurduğumuz ilk hayal." dedi fısıldayarak.
"Daha birlikte binlerce hayal kuracağız" dedim.
Gülümseyerek gözlerime bakıyordu. Bebeğin üzerinden uzanıp dudaklarımızı birleştirdi yavaşça. Yavaş ve yumuşak hareketlerle öperken hafifçe geri çekildim. "Uyanabilir" dedim. Başını salladı ve son kez bebeğe bakarak odadan çıktık.
Odama girince kapıyı kapattı ve bana döndü.
"Şimdi başlasak mi?" dediğinde "Neye?" dedim merakla.
"Hayalimizi gerçekleştirmeye." dediğinde gözlerim kocaman oldu. O ise bu halime gülümsüyordu. "Sapıksın sen" dedim omzuma hafifçe vurarak.
"Konu sen olunca her şey oluyorum" dedi gülümseyerek.
Ardından yaklaştı ve yavaşça dudaklarımızı birleştirdi.
Yüzünü tutup yüzüme yaklaştırdım. "Şimdi değil" diye fısıldayıp dudaklarımızı birleştirdim. Biraz öpüştükten sonra bebek sesiyle geri çekildi. Annem yukarı çıkacaktı muhtemelen. Hemen tişörtünü giyindi. Ben de giyinince odadan çıktık. Annem yatak odasına giriyordu, kerem anneme kapıdan veda edip aşağı indi. Kapıyı açınca bana döndü.
Sımsıkı sarıldım ona. Kokusunu içime çektim. Geri çekilince dudaklarına yumuşak bir öpücük kondurdum.
"Seni seviyorum" diye fısıldadı. Ardından uzaklaştı.
Odama çıkıp yattım ve hayalimize düşündüm. Kerem ve benim hayalimi.
Bugün okuldan sonra hemen eve gelmiştim. Çünkü birazdan arkadaşlarım gelecekti. Hem annemle tanıştıracaktım hem de kardeşimi göreceklerdi. Yemekten sonra kalkıp tatlı yapmaya başladım. Saray sarması yapacaktım. Gerçekten seviyordum bu tatlıyı.
Bitirdikten sonra dolaba koydum. Ardından odama çıkıp yarınki sınav konularını gözden geçirdim. Az sonra kapı çalınca hızla aşağı indim.
"Sakin ol" dedi annem gülerek. Salondaydı o. Beyza da yatak odasındaydı. Hemen kapıyı açtım. "Hoşgeldiniz" dedim gülümseyerek.
Bana sarılarak içeri geçtiler. En sonda Kerem vardı. Sımsıkı sarıldı ve yanağıma bir öpücük kondurup geri çekildi. Bizimkilerle birlikte salona geçtim. Anneme de selam verdiler. Hepsini tek tek tanıttım. Yunus'u zaten tanıyordu.
Tatlılardan önce beyza'yı görmek istedikleri için beraber yukarı çıktık. Kapıyı açınca sessizce içeri girdiler. Ses çıkarmadan yatağa yaklaştılar. Hayranlıkla onu izlediler, iltifatlarda bulundular. Kerem ve ben kapıda onlara bakıyorduk. Kerem gülümseyerek elini belime koydu ve beni kendine çekti.
Başıma bir öpücük kondurdu. Bebekle ilgili iltifat ve fikirlerini dinleyip aşağı indik. Onlara yaptığım tatlıları verdim. Annemle sohbet ettiler. Bu görüntü beni çok mutlu etmişti. Ardından geç olunca çıktılar.
Sınav haftası bitti sonunda. Sınavlarım güzel geçmişti. Takdir alabilirdim. Bugün cumartesiydi. Okulun son bir haftası vardı, sonrasında yarıyıl tatiline girecektik. Birazdan bizimkiler gelecekti. Üzerimi değiştirdiğim sırada kapı çaldı. Açtığımda nisa ve yunus ile karşılaştım. Gülümseyerek sarıldım ve içeri davet ettim. "Biz bilerek önce geldik" dediğinde merakla Nisa'ya döndüm.
"Niye?" dedim. "Sen ve kerem hakkında konuşmak için " dedi. Salonda oturuyorduk.
"Ne konuşacağız ki?" dedim merakla.
"Ona olan hislerini artık söylemen gerekiyor" dedi Yunus. "Evet, hem Kerem hem de senin için daha iyi olacak. Aylar oldu kızım. Koskoca bir dönem bitti. Ona aşıksın demi?" dediğinde cevap vermedim. "Hala mı hislerini bilmiyorsun?" dedi bıkkınlıla. Aslında biliyorum ama içimdeki ses söylememem gerektiğini söylüyordu. "Pekala, bir oyun oynayalım kimse gelmeden. Biz sana sorular soracağız, sen de cevap vereceksin" dediğinde gözlerimi devirdim. "Bunun nesi oyun Nisa?"
"Pekala, zıttını söyleme oyunu oynayalım. Cevabı evetse hayır, hayırsa evet diyeceksin. Az veya çok yok. Biraz var diyorsan bu evet anlamına gelecek ve sen hayır diyeceksin" dediğinde onayladım. Heyecanlandım. İlk defa hislerimi itiraf edecektim. Her ne kadar dilimden tersi çıkacak olsa da.
"Başlıyorum. Kerem'i arkadaşın olarak mı görüyorsun sadece?" dedi Nisa.
"Evet" dedim. Yani hayır demiş oldum. Gülümseyerek onayladı.
"Ona karşı bir şey hissediyor musun?" dedi yunus. "Hayır" dedim gülümseyerek.
"Onu seviyor musun?"
Hiç düşünmeden "Hayır" dedim. Yani evet. Onu seviyordum.
"Ona aşık mısın?"
"Hayır" dediğimde birbirlerine bakarak sırıttılar.
"Onu hiç öpmek istedin mi?" dediğinde utanarak "Hayır" dedim. İmalı imalı güldüler.
"Onunla birlikte olmak istiyor musun?"
"Hayır"
"O sana sarıldığında huzurlu hissediyor musun?"
"Hayır"
"Onu oynatıyor musun?" dediğinde "Bu ne biçim soru?" dedim. Cevap bekleyerek bakıyordu.
"Evet" dediğimde arkamdan bir alkış sesi duydum. Döndüğümde gözleri dolmuş, ellerini ağır ağır birbirine çarpan Kerem'le gözgöze geldim. Hemen ayağa kalktım. "kerem" dedim korkuyla. Ona doğru bir adım atmıştım ki "Sakın bana yaklaşma" diyerek elini öne uzatmasıyla duraksadım. "kerem" dedim. Yanlış mı anlamıştı? Hızla kapıya gittiğinde kolundan tuttum ama beni itip kapıdan çıktı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 7.42k Okunma |
330 Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |