35. Bölüm

34. Bölüm

Zeynep
anonimm_z

 

“Çıkın dışarı!”

Allah’ım sen yardım et lütfen!

 

Adamlar dışarı çıkınca sadece ikimiz kaldık. Bir eliyle bileklerimi tutmaya devam ederken diğeri yüzüme doğru ilerledi. Elinin tersiyle yanağımı okşamaya başladı. “Dokunma, lütfen dokunma” derken resmen yalvarıyordum.

“Çok güzelsin Zeynep” diyerek yüzünü yaklaştırdı ve öpmeye çalıştı ama başımı çevirdim. O da yüzünü boynuma ilerletti. “Yapma! Yapma lütfen!” diye bağırdım. Gözyaşlarımın ardı arkası kesilmiyordu.

Dudaklarını boynumda hissettiğimde hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Bir anda ayaklarımdaki ipi çözmeye çalışıyor, diğer yandan da ellerimi ondan kurtarmaya çalışıyordum. Yüzünü boynumdan kaldırdı ve elini vücudumda gezdirmeye başladı. “Dokunma lütfen dokunma!” derken sesim çok kısık çıkmıştı.

“Sonunda istediğimi alıyorum senden”

Eli hala bileklerimi tutuyordu. Diğer eli düğmelerime gitti ve yavaşça açmaya başladı. “Yapma! Yapma Allah kahretsin seni! Yapma lütfen yapma!” diye bağırdım. Artık hıçkırarak ağlıyordum.

Eli acele etmeden yavaşça, bana işkence çektirecek yavaşlıkta düğmelerimi açıyordu. Ben ise bağırmaya ve debelenmeye devam ediyordum.

Tüm düğmelerimi açınca önümü açtı ve sütyenimle kaldım. Atlet giymediğim için kendime lanet ettim.

Eli karnıma dokundu ve tenimde gezinmeye başladı. “ Hayır hayır! Çek elini lütfen! Dokunma! Ne istersen yaparım yeter ki dokunma! Lütfen!” diye bağırdım tekrar. Ama o sanki beni hiç duymuyormuş gibiydi. Bağırmaktan sesim kısılacaktı sanki. Dudaklarını karnıma dokundurunca “Yapma!” diye bağırdım. Dudakları tenimde gezinmeye devam etti. Allah’ım yardım et!

Eli karnımdan yukarı çıktı ve sütyenimin üzerinde durdu. “Az sonra bunu da çıkaracağız” dedi ve eli tekrar aşağı indi. Pantolonumun düğmesinde durunca daha çok bağırmaya başladım. Tek eliyle biraz zorlansa da düğmemi açtı. Ağlamaktan nefes alamıyordum artık.

Tek eliyle pantolonumu indiremeyince bileklerimi bıraktı ve pantolonumu indirmeye çalıştı. O sırada serbest kalan ellerimle onu engellemeye çalıştım. Durmuyordu, gücüm onu etkilemiyordu sanki.

“Yapma yapma!” diye bağırırken tırnaklarımla yüzünü çizdim. Onu üzerimden itmeye çalışıyordum ama nafile. Pantolonumu dizlerime kadar indirdiği sırada kapı açıldı ve korumalardan biri girdi içeri. Pantolonumu bırakıp adama döndü. “Abi büyük bir sorun var” deyince o yataktan kalktı. O sırada ben de kalkacaktım ki yüzüme sert bir tokat indirdi ve bir anda gözlerim kapandı.

 

Yazar

 

Hepsi ekran başında olacakları beklerken bir yandan da polisler yerini tespit etmeye çalışıyordu. Az sonra kapı açıldı ve iki koruma Zeynep’i içeri doğru itti. Zeynep korkuyla etrafını incelemeye başladı. “Zeynep” diye fısıldadı Kerem. “Ne yapmışlar ona?” dedi Nisa yüzünün haline bakarak. Yüzü kan içindeydi. Başından ve dudağından kan akmıştı.

Hemen ardından Fırat girdi içeri. Korumalarına Zeynep’in ayaklarını bağlamalarını söylediğinde Kerem “Hayır şerefsiz” dedi sessizce. Anlamıştı ne yapacağını ve korkuyordu. Çok korkuyordu.

Zeynep debelenmeye çalışırken Fırat ona bir tokat indirdi. Kerem’in içi cız etti. Nisa korkuyla ağzını kapattı. Bade ve ikisi ağlamaya başlamıştı artık.

Fırat yatağa oturdu ve Zeynep’in ellerini tutup ona dokunmaya başladı.

“Dokunma lan ona! Dokunma şerefsiz!” diye bağırdı Kerem. “Siktir ya!” dedi Göktuğ sessizce. Yunus ayakta bir ileri bir geri gidiyor bir yandan da ekrana bakıyordu.

Fırat Zeynep’in düğmelerini açmaya başlayınca Kerem “Yapma” diye fısıldadı. “Şerefsiz yapma lan!” diye bağırdı Yunus ve sehpayı devirdi. Zeynep bir yandan ağlıyor, bir yandan da yalvarıyordu ona. Az sonra Fırat’ın dudakları Zeynep’in karnına dokununca Kerem sıkıca gözlerini yumdu.

Fırat pantolonunun düğmesini açtığında Kerem “Yapma lütfen yapma” diye fısıldadı. Gözleri dolmuştu. Kerem’in gözleri dolmuştu. “Hayır” diyerek Mustafa’ya sarıldı Nisa. En yakın arkadaşını bu şekilde izlemek çok zordu. Bade ağlamaktan ekranı göremiyordu bile.

Fırat Zeynep’in pantolonunu indirmeye başlayınca kapı açıldı ve o durdu. Göktuğ içinden bir oh çekti. Fırat ayağa kalkınca Zeynep de kalkacaktı ki Fırat sert bir tokat indirdi ve Zeynep bayıldı. Ardından Fırat odadan çıktı.

“Hayır hayır bayılma! Zeynep uyan ne olur uyan güzelim” dedi Kerem yalvarırcasına. Zeynep uyanmıyordu ve Fırat’ın az sonraki yapacaklarına engel olamayabilirdi. “Uyan uyan uyan” diye fısıldadı Bade.

“Hadi be kızım” dedi Göktuğ. O sırada Mustafa’nın telefonuna Hakan’dan mesaj geldi. “Yeri tespit etmişler” dediğinde hepsi heyecanla ayaklandı. Koşarak dışarı çıktılar. Kerem o kadar hızlı çıkmıştı ki diğerleri çıkana kadar çoktan arabasını hareket ettirmişti bile. Arabadan yol tarifini açarken bir yandan da Zeynep’in olduğu ekranı arabaya sabitledi. Böylece oraya gidene kadar neler olduğunu görebilecekti. Bu sırada diğerleri de Yunus’un arabasıyla Kerem’in arkasından geliyordu.

 

Kerem bir yola bir ekrana bakıyordu. Bir yandan da içinden dua ediyordu Zeynep’in bir an önce uyanması için. O sırada Zeynep’in gözlerini açtığını gördü. “Allah’ım çok şükür!” dedi içinden. Zeynep yatakta oturur pozisyona gelip etrafına bakındı. Pantolonunu giydi ve önünü kapattı. Sonra yatağın hemen ucundaki sürahiye uzandı ve çok ses çıkarmamaya çalışarak kırdı. Cam parçalarından birini alıp ayaklarındaki ipi kesmeye başladı.

“İşte bu! Aferin sana güzelim!” dedi Kerem sevinçle.

Zeynep, ipleri kestikten sonra ne yapacağını düşünmeye başladı. O sırada içeri Fırat girince elindeki cam parçasını sakladı. Fırat sırıtarak yanına yaklaştı. “Demek ipleri çözdün” dediği sırada Zeynep ona kafa attı. Kerem bir an şaşırsa da sonra gülümsedi. Bu kızı harbi çok seviyordu.

Fırat, bir an gerileyince Zeynep ayağa kalkıp arkasına geçti ve kolunu, Fırat’ın boynuna dolayıp cam parçasını boynuna tuttu.

“Ne yapıyorsun sen?” dedi Fırat merakla. Korkmuyordu ondan. “Yürü” deyip Fırat’ı ittirince Fırat yürümeye başladı. Zeynep diğer eliyle kapıyı açınca korumalar bir anda silahlarını ona doğrulttu. Ama bundan sonrasını Kerem göremiyordu. Sadece sesler geliyordu. Kerem daha da yüklendi gaza.

“Çekilin yoksa onu öldürürüm” dedi Zeynep soğukkanlı bir sesle. Fırat “Çekilmeyin, kimseye zarar veremez bu” dediğinde Zeynep, camı boynuna batırdı ve boynundan kan akmaya başladı. Fırat korkuyla “Tamam tamam, çekilin lan ciddi bu. Öldürecek beni” diye bağırdığında tüm korumalar silahları indirdi ve çıkışa yöneldi.

Sesleri duyan Kerem gururla gülümsedi ve “İşte benim kızım!” dedi.

Gelmesine çok az kalmıştı. Polis sirenlerini de duyuyordu. O şerefsizin kaçışı yoktu.

Korumaların hemen ardından Zeynep de Fırat ile birlikte çıktı. Çıktığında buranın çok ıssız bir yer olduğunu fark etti. Hiç ev falan yoktu. Kaçsa da nereye gidecekti ki?

“Geri çekilin!” diye bağırdı Zeynep. Tüm korumalar geri çekilince evin bahçesinden de çıktı. Camı hala Fırat’ın boynuna tutuyordu. “Çıktın artık, bırak beni” dedi Fırat ama Zeynep dinlemedi. Tam o sırada yanlarında onlarca araba durdu.

Biri Kerem’in, biri Yunus’un arabasıydı. Geri kalanların hepsi de polisti. Herkes arabadan indi. Polisler “Atın silahları” diye bağırdı. Korumalar zaten silahlarını attıkları için hemen tutukladılar onları.

Bu sırada Kerem ve diğerleri arabadan inip Zeynep’e yaklaşmaya başladılar. “Yaklaşmayın” deyince Zeynep, oldukları yerde durdular. Zeynep bir anda ağlamaya başladı.

Onları gördüğüne sevinemiyordu bile çünkü yaşayacaklarını çoktan yaşamıştı.

Polisler diğerlerini tutuklayınca Zeynep’e döndüler. “Tamam bırak onu, elimizde artık” dedi bir polis ama Zeynep dinlemedi. Gözlerinden yaşlar akmaya devam ediyordu. Kerem “Zeynep, tamam kurtuldun. Bırak artık onu hadi” dedi sakince ama Zeynep başını iki yana salladı.

“Onu öldüreceğim” deyince Fırat korkuyla “Ne?” diye bağırdı ama Zeynep camı tekrar boğazına bastırınca susmak zorunda kaldı.

“Zeynep buna gerek yok. Sen onun gibi değilsin, kimseyi öldürmezsin. Bırak cezasını çeksin” dedi Kerem. Zeynep’i sakinleştirmeye çalışıyordu. Yavaş adımlarla Zeynep’e yaklaşmaya başlayınca Zeynep “Yaklaşma” diyerek durdurdu onu.

Bir polis “Zeynep Güneş, onu bırakmazsan seni de tutuklamak zorunda kalacağız” deyince Kerem öfkeyle ona döndü ve “Kes lan sesini!” diye bağırdı. Ardından sakince Zeynep’e döndü. “Zeynep hadi güzelim, ver onu bana” dedi ama Zeynep başını iki yana salladı.

Nisa Kerem’in yanına gelerek “Zeynep” dedi. Zeynep özlemle ona döndü. “Sakin ol ve bırak onu lütfen. Sen bu değilsin, kimseye zarar vermezsin. Bırak o hapislerde çürüsün. Biz de evimize gidelim artık. Çok özledim seni” derken bir yandan da ağlıyordu. Diğerleri sessizce onları izliyordu.

“Nisa” dedi Zeynep sessizce. Ardından elindeki camı yavaşça indirdi. Polisler hemen Fırat’ı tutukladı. O sırada Nisa da koşarak Zeynep’e sarıldı. Zeynep kollarını ona dolayınca gözyaşları hızlandı. Nisa geri çekilip Zeynep’in yüzünü elleri arasına aldı. “Kurtuldun, bitti” diye fısıldadı. Ardından tekrar sarıldı. O sırada Kerem ile göz göze geldi ama gözlerini kaçırdı. Nisa geri çekilince Kerem sevinçle ona yaklaşacaktı ki Zeynep bir adım gerileyince olduğu yerde durmak zorunda kaldı. Zeynep ondan kaçmıştı resmen. Yine de bunu umursamadı. Zeynep iyiydi artık. Önemli olan buydu.

 

Polisler Zeynep’in ifadesini almak istese de Kerem buna izin vermedi. Sonunda Hakan’ın yardımıyla halletti. Eve dönerken Zeynep, Nisa ve Bade ile birlikte Kerem’in arabasında arkaya oturmuştu. Öne Mustafa geçmişti. Diğerleri de Yunus’un arabasıyla geliyordu. Nisa, kolunu Zeynep’in omuzuna atarak onu kendine çekmişti. Bade de Zeynep’in elini tutuyordu. Kerem de sürekli dikiz aynasından Zeynep’e baksa da o, sürekli gözlerini kaçırıyordu. Sanki ondan kaçıyordu. Acaba bunun için Kerem’i suçluyor olabilir miydi? Ama sadece Kerem’den kaçmıyordu ki, diğerlerine de sarılmamıştı. Sadece Nisa ve Bade.

 

Eve geldiklerinde Zeynep, Nisa ile birlikte odaya çıkmıştı. Diğerlerinin gelmesini istemiyordu. Nisa ısrar etse de Zeynep, yemek yemek veya duşa girmek istememişti. Yüzün yıkamak bile istememişti. Yere çöküp yatağa sırtını yaslamıştı.

Nisa “Kerem seni görmek istiyor. Çok endişelendi” dediğinde Zeynep’in gözleri doldu. “İstemiyorum, hiçbiri bu odaya girmesin. Lütfen” dedi. Nisa onaylayarak odadan çıktı. Herkes kapının önünde onları bekliyordu.

“Ne oldu?” dedi Kerem.

“Yemek yemek veya duşa girmek istemiyor. Biraz dinlensin” dedi Nisa.

“Tamam ben bir göreyim” diyerek içeri gireceği sırada Kerem’i durdurdu.

“Sizi görmek istemiyor Kerem. Hiçbirinizi” dedi diğerlerine dönerek.

“Beni de mi?” dedi kerem hayal kırıklığıyla. Nisa sadece başını salladı. Ardından öfkeyle salona gitti. Diğerleri de peşinden gitti.

“Ne olacak şimdi?” dedi Göktuğ. “Zeynep’e zaman tanıyacağız. Yaşadıkları normal şeyler değil” dedi Nisa. “Psikoloğa falan mı götürsek?” dedi Yunus. “Bunu onun istemesi lazım” dedi Bade. Onlar konuşurken Kerem sessizce koltukta oturuyordu. Zeynep’in ondan uzak durmasına katlanamıyordu.

“Ben Zeynep’le konuşacağım” diyerek ayağa kalktı. Diğerleri engel olmak için önüne geçtiği sırada yukarıdan Zeynep’in bağırış sesleri geldi. Kerem koşarak yukarı çıktığı sırada diğerleri de hemen arkasından gitti. Kerem kapıyı açtığında gördükleri karşısında şok oldu.

Dolabın içindeki tüm kıyafetler yerdeydi. Yatağın battaniyesi yerdeydi ve çarşafı yırtılmıştı. Yastık odanın diğer ucundaydı. Sürahi kırılmıştı ve camın bir parçası Zeynep’in elindeydi. Zeynep yatağın kenarına çökmüş, camı da boğazına dayamıştı. Gözlerinden yaşlar geliyordu. Bunu gören kızlar korkuyla geriye çekildi.

Kerem endişeyle Zeynep’e yaklaştığında diğerleri kapıdan onları izliyordu.

“Zeynep?” dedi Kerem onun yanına çökerek. Zeynep’in gözlerinden yaşlar geliyordu ve eli titriyordu. “Zeynep” dedi Kerem tekrar. Zeynep, gözyaşları arasından ona baktı. Yüzünü daha net inceledi. Yüzünün yarısı kan içindeydi, kurumuştu.

“Ne yapıyorsun?” dedi kerem korkuyla. “Yapma lütfen”

Zeynep başını iki yana salladı. “Ben ne yapacağım? Nasıl yaşayacağım böyle?” dedi kısılan sesiyle.

“Ne demek nasıl yaşayacağım? Bunların hepsi geçecek Zeynep. Biz varız, ben varım, yanındayız. Bunları beraber atlatacağız”

Kerem korkuyordu resmen. Elini Zeynep’e uzattığı sırada Zeynep korkuyla geri çekilince Kerem’in eli havada kaldı. “Dokunma!” dedi Zeynep. “Tamam” dedi Kerem.

“Sen istemediğin sürece sana dokunmam, biliyorsun”

Zeynep başını iki yana salladı. “Erkeklerden nefret ediyorum. Kimse bana dokunmasın, hiçbir erkeğe dokunmak istemiyorum” derken ağlamaya devam ediyordu.

“Zeynep yapma, ben sana ne zaman istemediğin bir şekilde dokundum?” derken Kerem’in gözleri dolmuştu. Zeynep cevap vermedi.

“Eğer istemiyorsan yapmam, ömür boyu dokunmam sana. Buradaki kimse, sen istemediğin sürece sana bir şey yapmaz. Her şeyi atlatacağız, bu da geçecek” deyince Zeynep yine başını iki yana salladı.

“Geçmeyecek. Bu hiçbir zaman geçmeyecek. Hiç unutamayacağım onu. Vücudumdaki izlerini hiç silemeyeceğim. Kimseye dokunamayacağım”

“Herkes aynı değil. Ben öyle biri miyim?” dediğinde Zeynep cevap vermedi.

“Zeynep lütfen”

“Ben bununla yaşayamam Kerem” derken camı boğazına biraz daha bastırdı.

“Yaşarsın, tamam mı? Bak ben yanındayım. Seni hiçbir zaman bırakmayacağım, istemediğin hiçbir şey yapmayacağım. Sana onu unutturacağım. Bunları da beraber aşacağız tamam mı? Ama önce bırak o elindekini lütfen” dedi kerem yalvarırcasına.

“Ben dayanamıyorum” derken elindeki cam yere düştü ama geri almadı Zeynep.

“Ben dayanamıyorum, çok yoruldum. Ne yapacağım Kerem ben? Bunun üstesinden nasıl geleceğim? Ben o kadar güçlü değilim” dedi fısıldayarak.

“Güçlüyüz. Biz birlikte çok güçlüyüz Zeynep. Sen yalnız değilsin. Ben yanındayım, her şeyi birlikte atlatacağız, seni asla bırakmayacağım. Her şeyin üstesinden birlikte geleceğiz. Hep öyle yaptık. Bundan öncekilere nasıl dayandıysak buna da öyle dayanacağız”

“Bu sefer gücüm kalmadı.” Derken başını iki yana salladı Zeynep.

“Ben sana güç olurum. Duydun mu beni? Ben sana güç de olurum, dayanak da olurum. Sen yeter ki dayan, pes etme”

Zeynep bu sözlerden sonra daha fazla dayanamadı ve Kerem’e sarıldı sıkıca. Kerem de kollarını beline doladı ve kokusunu içine çekti. Bu sırada gözlerinden bir damla yaş aktı.

Zeynep hıçkırarak ağlamaya devam ediyordu. Kerem onu bölmedi. Ağlayıp rahatlamasını bekledi. Diğerleri de kapıyı kapatıp gittiler.

 

Bir süre sonra ağlarken uyuya kaldı Zeynep. Kerem onu uyandırmadan yatağa yatırdı ve salona indi.

“O nasıl?” dedi Nisa merakla. “İyi değil. Ağlayarak uyuya kaldı” dedi. Ardından bir anlık sinirle sehpaya tekme attı ve sehpa yere devrildi. Diğerleri hemen ayaklandı. “Olum sakin ol” dedi Göktuğ ona yaklaşarak.

“Kızı mahvetmiş lan. Bana bile dokunamadı. Mahvetmiş kızı, öldürmüş resmen” dedi Kerem gözleri dolarken.

“Sakin ol, bu da geçecek” dedi Göktuğ.

“Aynen öyle, güçlüdür Zeynep. Bir iki güne toparlar” dedi Mustafa.

“Ama senin de güçlü durman lazım. Yoksa Zeynep’i nasıl toparlayacaksın?” dedi Nisa. Haklıydı. Kerem sakinleşmek için terasa çıktı. Yalnız kalması gerekiyordu.

 

Saatler olmuştu ama Zeynep hala uyanmamıştı. Orada korkudan uyuyamadığı için çok uykusuzdu çünkü. Kerem onu merak ederek odaya gittiğinde onun hala uyuduğunu gördü. Sessizce gitti ve yatağın diğer tarafına oturdu. Sırtını yatağın başlığına yaslayarak onu izlemeye başlamıştı. Çünkü özlemişti onu. Günlerdir hasret kalmıştı ama şimdi dokunamıyordu bile.

Az sonra Zeynep yavaşça gözlerini açtı. Yanındaki Kerem’i fark edince aklına Fırat’ın uykusunda onu izlemesi geldi. Korkuyla geriye doğru gitti ama yatağın sonunda olduğu için yere düştü. Acıyla inlediğinde Kerem endişeyle onun yanına geldi. Dokunacağı sırada Zeynep geri çekildi.

“İyi misin?” dediğinde sadece başını salladı. “Özür dilerim, korkutmak istememiştim” dedi Kerem, ama Zeynep cevap vermedi.

“İstersen gidebilirim” dedi ama içinden ‘Lütfen gitme de’ diyordu. Ama Zeynep başını sallayarak onaylayınca hayal kırıklığıyla kalktı ve odadan çıktı. Kapıyı örtmeden “Bir şeye ihtiyacın olursa seslen” dedi ve aşağı indi.

Diğerleri onu görünce “Ne oldu?” dedi.

“Yanında olduğumu görünce korkarak geri çekildi, o sırada da yataktan düştü.” Dedi Kerem. Ardından Nisa’ya dönerek “Sen bir bakar mısın? Beni istemiyor” dediğinde Nisa başını sallayarak yukarı çıktı. Yunus, Kerem’in omuzunu sıvazlayarak “Merak etme, iyi olacak” dedi ama Kerem bundan pek emin değildi.

Nisa, odaya girdiğinde Zeynep’i yatakta otururken gördü. Kapıyı kapatıp yanına ilerledi ve karşısına oturdu. “İyi misin?” dediğinde Zeynep “İyiyim” dedi. “Aç mısın?” dediğinde “Evet ama önce duşa girmek istiyorum” dedi. “Tamam, yalnız kalmak istemezsen ben burada beklerim” dedi Nisa. “Gerek yok, ama eşyalarımı hazırlayabilir misin?” dediğinde Nisa başını sallayarak ayağa kalktı. “Ben hemen eşyalarını alıp geliyorum” dedi ve çıktı odadan. Zeynep de ayağa kalktı ve aynanın karşısına geçti. Yüzünün yarısı kurumuş kandı. Sağ gözünün altı morarmıştı ve sol yanağı tokat atılmaktan kızarmıştı. Berbat haldeydi.

Nisa gelince aynanın karşısından çekildi. “Eşyalarını getirdim. Bir şeye ihtiyacın olursa seslenmen yeterli” dedi Nisa. “Teşekkür ederim” deyince Nisa odadan çıkacaktı ki “Nisa” diyerek durdurdu onu. “Kimse gelmesin odaya” deyince Nisa başını salladı ve odadan çıktı. Zeynep de üzerini çıkarıp duşakabine girdi.

Nisa aşağı inince Kerem “Ne oldu?” dedi. “Acıkmış, yemek hazırlayacağım. Öncesinde duşa girdi” deyip mutfağa ilerleyecekti ki aklına gelen şeyle durdu. “Kimsenin odaya girmesini istemiyor” dedi Nisa. Kerem sadece başını salladı. Ne diyebilirdi ki?

Zeynep tamamen soyunmadan duşa girdi. İçeri birilerinin girmesinden korkuyordu, bu yüzden iç çamaşırlarını çıkarmadan girdi.

 

Saçlarını yıkadıktan sonra vücudunu köpükleyecekti. Ama o sırada aklına Fırat’ın ona dokunması geldi. Onu öpmesi, üzerini çıkarması. Zeynep farkında olmadan ağlamaya başladı. Vücudunu köpüklerken sanki o, tekrar dokunuyormuş gibi hissetti. Onun izlerini vücudundan silmeye çalıştı. Geçmiyordu. Tırnaklarıyla derisini soymaya çalıştı. Olmuyordu. Hiçbir şekilde temizlenmiş hissetmiyordu. Bu sırada hıçkırarak ağladığının farkında değildi.

Kerem bir şeye ihtiyacı olursa diye kapının önünde oturuyordu en başından beri. Bu sırada Zeynep’in hıçkırarak ağlayan sesini duydu. Seslerin banyodan geldiğini anlayınca odaya girdi ve banyonun kapısını çaldı.

“Zeynep?” dedi. Onun seslenmesiyle Zeynep ağladığını fark etti ama durduramadı. Tırnaklarını tenine geçirmeye devam etti. “Zeynep iyi misin?” dedi Kerem endişeyle ama Zeynep cevap vermedi.

“Girebilir miyim?” dedi. Normalde sormadan girerdi ama Zeynep’in ondan daha fazla korkmasını istemiyordu.

“Zeynep bir bakayım lütfen?” dedi endişesi artarken. Hala Zeynep cevap vermeyince “Siktir” diyerek koşarak aşağı indi ve Nisa’yı çağırdı. “Nisa, Zeynep’e bak hemen” dediğinde Nisa koşarak onunla birlikte yukarı çıktı. Nisa banyonun kapısını çaldığında Kerem de biraz uzakta onu bekliyordu. Zeynep ona da kapıyı açmazsa zorla girecekti çünkü.

“Zeynep benim, girebilir miyim?” dedi Nisa. Kerem Zeynep’in “Lütfen gel” dediğini duyunca sıkıca yumdu gözlerini. Nisa Kerem’e son kez üzüntüyle bakıp banyoya girdi. Kerem’in canı yansa da sakin kalmaya çalıştı.

“Zeynep iyi misin? Ne oldu?” dediğini duydu Nisa’nın. Ne olmuştu?

“Geçmiyor. Onun izlerini silemiyorum vücudumdan. Bir şey yap lütfen” diye ağladığını duydu Zeynep’in. Yalvarıyordu resmen.

Daha fazla dayanamadı ve dışarı çıktı. Kalbi sıkışıyordu. Canı yanıyordu. Onun dışarı çıktığını gören Göktuğ yanına geldi. “Ne oldu?” dedi endişeyle. “Ben geberteceğim o herifi” diyerek arabaya ilerleyeceği sırada durdurdu Kerem’i. “Saçmalama, hapse mi girmek istiyorsun?”

“Sikimde bile değil. O şerefsizi öldüreceğim” dedi öfkeyle. Ama Göktuğ tekrar durdurdu onu. “Saçmalamayı kes. Sen hapse girince ne olacak? Zeynep ne yapacak?” dediğinde Kerem bağırarak “Beni görmek bile istemiyor! Kokuyor benden!” diye bağırdı.

“Şimdi senden korkuyor diye sonsuza dek bırakacak mısın onu?” diye bağırdı Göktuğ.

Kerem daha fazla dayanamayarak yere çöktü. “Dayanamıyorum. Onu böyle görmeye dayanamıyorum. Benden korkmasına dayanamıyorum” dedi çaresiz bir sesle. Göktuğ sarıldı ona.

“Geçecek, hepsi geçecek. Ama senin güçlü olup onun yanında kalman lazım. Yoksa o nasıl atlatacak bunları?”

“Haklısın”

“Merak etme, biz yanındayız”

 

Yaklaşık bir saat sonra Nisa aşağı indi. Kerem endişeyle ayağa kalktı. Nisa’nın ağlamış halini gören Mustafa da ayaklandı. “Ne oldu?” dedi kerem. “Ağladın mı sen?” dedi Mustafa yanına giderek. “Zeynep’i öyle görünce dayanamadım” dedi Nisa. Mustafa onu kendine çekti ve sıkıca sarıldı. “İyi mi o?” dedi Kerem merakla. “Olacak” dedi Nisa umutla.

“Ne olmuş peki banyoda?”

“Kendine zarar veriyordu. Karnı kızarmaktan yara olmuş. Krem götüreceğim ona” dedi. Kendine zarar mı veriyordu?

“Ben götüreyim kremi” dediğinde Nisa “Emin misin?” dedi. “Evet. Beni kabul etmezse seni çağırırım” dedi Kerem ve kremi alıp yukarı çıktı. Odanın önüne gelince derin bir nefes aldı ve kapıyı çaldı. Zeynep’in “Gel” dediğini duyunca kapıyı açtı. Zeynep yatakta oturmuş, havluyla saçlarını kurutuyordu.

“Gel Nisa” diyerek kapıya döndüğünde Kerem’i görünce bir an şaşırdı. “Pardon ben, Nisa sanmıştım” dedi gözlerini kaçırarak. Kerem “Nisa yemek hazırlıyor” diyerek yanına yaklaştı. Yatağın önünde durunca “Oturabilir miyim?” dedi. Zeynep başını sallayarak onaylayınca sevinçle karşısına oturdu. Zeynep ona bakmamaya çalışıyordu.

“Kremi getirdim” diyerek elindeki kremi gösterdi. Zeynep teşekkür ederek kremi aldı elinden. “Sen sürerken burada durabilir miyim?” dediğinde Zeynep bir an yüzüne baktı. “Olur ama –“ derken Kerem sözünü kesti. “Bakmam, merak etme”

Zeynep karnını açıp kremi sürerken karnına hiç bakmadı ama bu süreçte yüzünü inceledi. Yüzündeki kan izleri gitmişti. Başı şişmişti. Dudağı patlamıştı. Bir gözünün altında hafif morluk ve yanağında da kızarıklık vardı. Yine de hala çok güzeldi.

Kremi sürdükten sonra karnını kapattı ve kremi kenara koydu. Kerem’e bakmamak için gözlerini odada gezdirdi. Kerem ise sessizce onu izliyordu. Zeynep cesaretini toplayıp Kerem’e baktı ve “Benim sanırım senden özür dilemem gerekiyor” dedi. Kerem anlamayarak “Ne için?” dedi.

“O gün sana dışarı çıkmak için ısrar etmeseydim bunlar olmayacaktı” derken gözleri doldu. “Hayır tabi ki senin bir suçun yok. Asıl ben özür dilerim. Her gün seni aradım ama” diye konuşurken Zeynep’in gözlerinin daha fazla dolduğunu görünce sustu.

“Her neyse, bunların bir önemi yok.” Dedi. Zeynep de sadece başını salladı. “Daha iyi misin?” dedi Kerem. Zeynep yine sadece başını salladı. Ama sevinmişti çünkü Zeynep onu suçlamıyordu olanlar için.

İkisi de sessizdi. Kerem sessizliği bozarak “Yemek hazır olmuştur, inelim mi aşağı?” dedi. Zeynep başını sallayarak yataktan kalkınca Kerem de kalktı. Birlikte mutfağa indiler. Diğerleri, Zeynep’i görünce ayaklandılar heyecanla. “Yemek hazır, oturun hadi” dedi Nisa. Zeynep oturduktan sonra diğerleri de oturdu. Kerem de hemen karşısına geçti.

“Daha iyisin değil mi?” diyerek omuzuna dokunduğunda Yunus, Zeynep korkuyla kendini geri çekti. “Özür dilerim” diyerek geri çekildi Yunus. Zeynep sessizce “Önemli değil” diyerek önüne döndü. Başını kaldırıp diğerlerine bakmadı, sadece masayı izliyordu.

Nisa ve Bade yemekleri masaya koyuyordu. Kerem pürdikkat Zeynep’i izliyordu. Herkes çok sessizdi. Mustafa gerginliği atmak için Nisa’ya “Sonunda yemek yapmayı öğrendin ha?” dediğinde herkes güldü. Zeynep de hafifçe tebessüm etti. Onun tebessüm ettiğini gören Kerem sevinçle gülümsedi.

“Hala öğrenemedim, bunları Bade yaptı” dediğinde Nisa, gülüşler çoğaldı. “Ama Zeynep bana öğretecek, değil mi?” dediğinde Zeynep bir an şaşkınlıkla Nisa’ya döndü. Nisa ümitle ona bakıyordu. Zeynep gülümseyerek “Öğreteceğim, söz verdim” diyerek önüne döndü. O sırada ona bakan Kerem’le göz göze gelince gözlerini kaçırdı. Nisa ve Bade de masaya oturdu.

 

Diğerleri yemeğe başladı ama Kerem Zeynep’in başlamasını bekliyordu. Zeynep çekingen bir tavırla kaşığı eline aldı ve yavaşça yemeye başladı. Yemeği beğendiğine dair bir ifade belirdi yüzünde. Yemeğini yemeye devam ettiğini gören Kerem, memnun bir ifadeyle yemeğine başladı.

 

Yemekten sonra Zeynep odasına geçmişti. Yatakta oturuyordu sadece. Az sonra çalan kapıya “Gel” dedi. Kapı açılınca Kerem girdi içeri. Zeynep gözlerini kaçırdı hemen. Kerem yanına yaklaşıp “Oturabilir miyim?” dediğinde başını salladı. Kerem hemen karşısına oturdu.

“Ne yapıyorsun?” dedi Kerem. Onunla konuşmaya çalışıyordu. “Öyle oturuyorum” dedi Zeynep ama hala gözlerine bakamıyordu. “Nisa ve Bade en sevdiğin tatlıdan yaptılar. Yani en azından yapmaya çalıştılar. Yemek ister misin? Zehirlenmeyeceğinin bir garantisini veremem ama” dediğinde Zeynep güldü. Kerem’in gözleri Zeynep’in gülüşüne takıldı bir süre. Zeynep bunu fark edince hemen gözlerini kaçırdı.

“İnelim mi aşağı?” dediğinde, Zeynep gülümseyerek başını salladı ve birlikte aşağı indiler. Kerem hemen Zeynep’in arkasından girdi salona. Zeynep önce diğerlerinin üzerinde gezdirdi bakışlarını. Ardından sessizce gitti ve ikili koltuğa oturdu. Kerem de hemen yanına oturdu. Zeynep rahatsız olmasın diye ona temas etmeden oturmaya çalıştı.

O sırada Nisa ve Bade elinde tepsilerle içeri girdiler. “Tatlılar geldi” dedi Bade gülümseyerek. “Ardından tatlı ve kolaları dağıtmaya başladılar. Nisa Zeynep’in önüne gelince Zeynep tatlısını alacaktı ki Nisa “O değil” diyerek durdurdu onu. “Şunu al. Sana en büyük dilimi koydum” deyip göz kırptı. Zeynep gülümseyerek tatlısını ve kolasını aldı. Hiç beklemeden tatlıyı yemeye başladı. Çok özlemişti bu tatlıyı.

Göktuğ tatlısını alınca “Birisi ambulansı aradı mı?” dedi. Herkes, Zeynep de dahil, anlamayarak ona döndüler. “Niye?” dedi Nisa. “Zehirlenirsek hızlı gelsin diye” deyince herkes gülmeye başladı. Zeynep de gülerken Kerem onu izliyordu. “Pislik, yeme sen” diyerek elinden almaya çalıştı Nisa ama Göktuğ “Bana ne?” diyerek vermedi. Nisa da gülerek yerine oturdu.

 

Tatlılardan sonra salonda oturmaya devam ettiler. Kerem Nisa’ya kaş göz hareketi yapınca Nisa “Akşam bir şeyler yapalım, bir yerlere gidelim” dedi. “Ne yapalım mesela?” dedi Mustafa.

“Bara gidelim mi?” dedi Nisa. “Fark etmez” dedi Yunus. “Sence Zeynep?” dediğinde herkes ona döndü. “Ben bir yere gitmek istemiyorum, siz gidin” dediğinde Kerem’in yüzü asıldı.

“Hayır ya, sensiz olmaz ki. Hadi lütfen” dedi Nisa. Zeynep pes ederek kabul edince Kerem genişçe gülümsedi.

“Tamam neresi? Bar olur mu?” dedi Nisa. “Oraya gitmesek?” dedi Zeynep. Orada bir sürü pislik erkek oluyordu ve hiçbiri ile muhatap olmak istemiyordu. Buna hazır değildi.

“Sinema olur mu?” dedi Göktuğ. Zeynep başını sallayınca herkes onayladı. “Tamam o zaman. Herkes evine gidip hazırlansın, bir saate sinemanın orada buluşalım” dedi Bade. Ardından herkes evlerine dağıldı.

 

Zeynep normal tişört pantolon giyecekti. Aslında gömlek giyecekti ama sonra vaz geçmişti.

Aynanın karşısına geçti ve Nisa’dan ödünç aldığı fondöteni aldı. Makyaj yapmayacaktı, yüzündeki izleri silecekti. O sırada kapı tıklatıldı. Zeynep “Gel” deyince Kerem içeri girdi. “Hazır mısın?” deyince Zeynep “Henüz değil” dedi ve yüzüne fondöteni sürmeye başladı.

“Sen makyaj yapmazdın?” dedi Kerem anlamayarak.

“Yapmıyorum, yüzümdekileri kapatmak için” dedi sessizce.

“Bence buna gerek yok” deyince Zeynep ona döndü. “Yüzündekileri kapatmana gerek yok. Eğer utanıyorsan, utanılacak bir şey yok. Kötü göründüğünü düşündüğün için kapatacaksan da, bu şekilde de güzelsin. Gerek yok ona”

Zeynep bir an ne diyeceğini bilemedi. Bir süre Kerem’in gözlerine baktı. “Haklısın” diyerek önüne döndüğünde Kerem şaşırmıştı ama bir şey söylemedi. Zeynep sürdüğü fondöteni ıslak mendille silip ayağa kalktı. “Hadi gidelim” diyerek odadan çıktığında Kerem de gülümseyerek arkasından ilerledi.

 

Arabaya bindiklerinde Kerem, kemerini takmasını söyleyince Zeynep taktı ama aklına gelen şeyle yumruklarını sıktı. Sakin olmaya çalıştı. Gözyaşlarını tutmaya çalıştı. Bu sırada Kerem farkında olmadan arabayı sürmeye devam ediyordu. Ama Zeynep daha fazla dayanamadı ve gözlerinden yaşlar gelmeye başladı. Elleri yumruk olmuştu ve sakinleşmeye çalışıyordu.

Bunu fark eden Kerem hemen arabayı durdurdu ve ona döndü. “Ne oldu?” dedi ama Zeynep cevap vermedi. Elini yüzüne uzattığı sırada Zeynep geri çekilince elini geri çekti.

“İyi misin?” dedi endişeyle. Zeynep kısık bir sesle “Kemerimi çıkarır mısın?” dediğinde kerem sebebini anlamasa da çıkardı onun kemerini. Ardından camları açtığında Zeynep derin bir nefes aldı. Rahatlamıştı. Elinin tersiyle gözyaşlarını silip Kerem’e döndü. “Gidebiliriz” dediğinde Kerem “Emin misin?” dedi. Zeynep başını salladı. “İstersen eve de dönebiliriz” dediğinde Zeynep gülümsedi. “Hayır gidelim”

Kerem başını sallayarak arabayı sürmeye başladı tekrar. Arada sırada da Zeynep’i kontrol ediyordu.

 

Büyük alışveriş merkezinin önüne geldiklerinde diğerlerini beklemeden sinema salonunun önüne geldiler ve film seçmeye başladılar. “Ne tür istersin?” dedi Kerem. Zeynep kısaca “Fark etmez” deyince Kerem’in yüzü asıldı. Onu konuşturmaya çalışıyordu ama olmuyordu.

Az sonra diğerleri de gelince erkeklerin istediği ağır bastı ve bir korku filmine girdiler. Yan yana oturduklarında Kerem bilerek Zeynep’in yanına geçmişti. Üç tane de mısır almışlardı. Mısırlardan biri Zeynep ve Kerem’in arasında duruyordu.

Film başlayalı yarım saat olmuştu. Zeynep dikkatle filmi izlerken bir yandan da mısır yiyordu. Kerem ise arada sırada Zeynep’e bakıyordu. Şans eseri aynı anda mısır almak istediklerinde elleri birbirine değdi. Zeynep bir anlık korkuyla elini hızla kendine çekince Kerem de elini çekti. “Pardon” dedi ama Zeynep cevap vermedi. Sonrasında da Zeynep rahatsız olmasın diye mısırdan hiç almadı.

Filmin sonlarına doğru korku sahneleri artmıştı. Kerem, Zeynep’in korktuğunu bildiği için belki elini tutar umuduyla sağ elini ortalarına koydu. Korkunç bir sahneden Zeynep korkarak elini Kerem’in elinin üzerine koyduğunda Kerem zafer kazanmış bir şekilde gülümsedi. Ardından Zeynep korkarak değil de utanarak elini çekti elinden.

Film böyle devam etmişti. Filmden çıktıktan sonra yemek yemek için alışveriş merkezinin içindeki bir yere gidiyorlardı. Zeynep çantasından suyunu almaya çalışırken cüzdanını düşürdü ama bunu fark etmedi. Onu fark eden bir adam cüzdanı aldı ve “Pardon?” diye seslendi ama Zeynep duymadı. Yaklaşıp Zeynep’in koluna dokunduğunda Zeynep korkuyla geri çekildi ve anlık refleksle Kerem’in kolunu tuttu.

“Pardon korkutmak istememiştim. Cüzdanınızı düşürdünüz” diyerek cüzdanı uzattı adam. “Teşekkür ederim” diyerek aldı Zeynep.

Bu sırada Kerem, Zeynep korktuğunda ona sığındığı için sevinmişti.

 

Eve gelir gelmez Zeynep direkt odasına çıkmıştı. Üzerini giyinip yatağına girdiği sırada kapı çaldı. “Gir” dediğinde içeri Kerem girdi. Elinde iki tane valiz vardı.

“Diğer kaldığımız evde ki eşyalarımızı getirttim” derken valizleri de kenara koydu. “Teşekkür ederim” dedi Zeynep. Kerem “İyi geceler” deyip kapıya ilerlerken Zeynep ona seslenerek durdurdu.

“Ben uyurken bu odaya girme olur mu? Kimse girmesin” dedi. Kerem bir an nedenini anlamasa da sonrasında onaylayarak odadan çıktı. Zeynep de yatağa uzanıp uyumaya başladı.

 

“Hayır hayır”

“Yapma lütfen”

“Dokunma”

Kerem duyduğu seslerle uyandı. Seslerin Zeynep’e ait olduğunu duyunca koşarak odasına gitti. Zeynep kabus görüyordu. Yanına giderek hafifçe dokundu.

“Zeynep” diye seslendi.

“Yapma”

“Zeynep uyan”

“Hayır lütfen”

“Zeynep uyan güzelim” dedi Kerem. Gözleri kapalıyken ağlamaya başlamıştı. Bu görüntü Kerem’in canını yaktı.

“Zeynep” diye sesini yükselttiğinde Zeynep hızla gözlerini açtı ve yatakta doğruldu. Önce ne olduğunu anlayamadı. “Ne oldu?” dedi Kerem’e.

“Kabus görüyordun. Sesini duyunca seni uyandırmaya geldim. İyi misin?” dediğinde Zeynep sadece başını salladı. Gözleri yanındaki suya kayınca Kerem hemen uzanıp sürahiden bir bardak su doldurdu ve Zeynep’e uzattı. Zeynep suyu içtikten sonra bardağı kenara koyup Kerem’e döndü.

“İyi misin?” dediğinde başını salladı.

“İstersen gece yanında kalabilirim” dediğinde Zeynep hızla kafasını salladı iki yana.

“Nisa’yı çağırabilirim” dediğinde “Hayır boşuna uyandırma. İyiyim ben, uyuyabilirim” dedi Zeynep.

“Tamam o zaman” diyerek ayağa kalktı Kerem. “Uyuyamazsan hemen karşı odadayım, gelebilirsin.” Dediğinde Zeynep başını salladı. “İyi geceler” diyerek odadan çıktı Kerem.

 

Nisa ve Bade kahvaltıyı hazırlarken erkekler salondaydı. Mustafa yaptığı telefon konuşmasını bitirip Kerem’e döndü.

“Hakan’ın seninle konuşmak istediği bir şey varmış. Sana yazmış ama görmemişsin. Bugün karakola uğramanı istiyor” dedi.

“Neymiş konu?” dedi Kerem merakla.

“Bilmiyorum, Fırat davasıyla ilgiliymiş ama ayrıntı vermedi. Önemli olduğunu söyledi. Telefonun nerede?”

“Odada kalmıştır, gidip alayım” diyerek odasına çıktı Kerem. Aradı ama bulamadı telefonunu. Nerede olduğunu düşünürken gece olanlar geldi aklına. Zeynep’in yanına giderken telefonunu da götürmüştü. Onun yanında kalmıştı muhtemelen.

Gidip kapıyı çaldı ama Zeynep’ten ses gelmedi. Uyuyordu galiba. Konunun ne olduğunu öğrenmesi için telefonu gerekiyordu. Kapıyı açıp başını uzattı. Zeynep’i uyandırmamak için sessizce yanına ilerledi. Telefon, komodinin üzerinde duruyordu. Kerem telefonuna uzandığı sırada Zeynep gözlerini araladı ama bunu Kerem fark etmedi.

Zeynep gözlerini açar açmaz Kerem’i görünce küçük bir çığlık attı. Hemen yatakta doğruldu ve korkuyla Kerem’e baktı. Kerem de şaşkınlıkla ona bakıyordu. “Ne yapıyorsun sen burada?” diye bağırdı Zeynep. Bu sırada diğerleri Zeynep’in çığlığına odaya gelmişlerdi.

“Ne oluyor?” dedi Yunus.

Zeynep ona cevap vermeyip Kerem’e bakmaya devam etti.

“Ben uyurken bu odaya girme dedim değil mi?!” diye sesini yükseltti. Kerem “Ben” dedi ama Zeynep devamını getirmesine izin vermedi.

“Beni mi izliyordun? Dokundun mu bana?” derken bir yandan da yorganı sıkıyordu. Gözyaşları yavaşça yanaklarından süzülmeye başladı.

“Hayır tabi ki dokunmadım sana, ben sadece” derken Zeynep’in ağladığını görünce sustu. Ardından hızla odadan çıktı gitti.

Nisa diğerlerini gönderip odada yalnız kalınca Zeynep’e yaklaştı.

“Dedim ben ona. Ben uyurken girme dedim. Dinlememiş beni. Niye girmiş odaya? Dokunmuş mudur bana? Nisa bana dokundu mu doğruyu söyle?” dedi hıçkırıkları arasından. İstemsizce Nisa’nın da gözleri doldu.

“Hayır tabi ki Zeynep, Kerem sen istemediğin sürece sana dokunmaz. Yeni girmiştir odaya” dediğinde Zeynep sıkıca sarıldı ona ve ağlamaya devam etti.

 

Bu sırada Kerem hızla bahçeye çıktı ve nefes almaya çalıştı. Göktuğ da hemen arkasından geldi.

“İyi misin?” dediğinde Kerem başını iki yana salladı.

“Benden korktu. Ona dokunmamdan korktu. O istemeden ona dokunacağımı düşündü. Onun izni olmadan ona dokunduğumu düşündü. Bunu yapacağımı nasıl düşündü Göktuğ! Hiç mi tanımıyor lan beni!” derken gözleri dolmuştu.

Göktuğ sıkıca sarıldı ona.

“Saçmalama olum, bunu yapmayacağını biliyor. Kız kolay şeyler atlatmadı. Travması oldu. O şerefsiz orada ona ne yaptıysa kız korkuyor işte. Seninle alakası yok.”

 

Bir süre sonra ikisi de içeri girdi. Salonda sofranın hazır olmasını bekliyorlardı. Nisa ise Zeynep’in sakinleşmesini bekliyordu.

“Daha iyi misin?” dedi geri çekilerek. Zeynep başını salladı. “Ben aşağı iniyorum. Sen de birazdan in tamam mı?”

Zeynep onaylayınca Nisa aşağı indi. Nisa’yı gören Kerem hemen ayaklandı.

“Nasıl?”

“Daha iyi. Sadece, seni yanında görünce korkmuş”

“Niye? Ona dokunduğumu mu düşünüyor?” dedi Kerem korkuyla.

“Kerem bu senlik bir şey değil. Kim olsa aynı tepkiyi verecekti. O pislik ona ne yaptıysa korkuyor.”

Kerem daha fazla zorlamayıp mutfağa girdi. Diğerleri de masaya oturdu. Nisa da sofraya konulacak son şeyleri koyarken içeri Zeynep girdi. Hepsi pür dikkat ona bakıyordu, özellikle Kerem. Bir anlık Kerem ile göz göze gelse de hemen gözlerini kaçırdı ve yerine oturdu.

 

Kahvaltıdan sonra Zeynep yine odasına kapanmıştı. Kerem de birazdan karakola gidecekti ama önce Zeynep ile konuşmak itiyordu. Bu yüzden odasına çıkıp kapıyı çaldı. Zeynep “Gel” deyince içeri girdi. Zeynep, Kerem’i görünce hemen gözlerini kaçırdı. Kerem yatağın yanına gidip “Biraz konuşabilir miyiz?” dedi. Zeynep başını sallayınca yatağa oturdu.

“Özür dilerim. Sabah sadece telefonumu almak için gelmiştim. Önemli olmasa gelmezdim”

“Önemli değil” dedi Zeynep sessizce.

“Zeynep sana, sen istemeden dokunacağımı düşünüyor musun?” dedi cevaptan korkarak. Zeynep başını kaldırıp Kerem ile göz göze geldi. Ona bakınca gözleri doldu.

“Hayır” dedi sadece. “Sen sabah öyle tepki verince, ben sandım ki” derken Kerem’in sözünü kesti. “Seninle ilgili değildi. Ben” deyip derin bir nefes aldı.

“Orada sadece bir kez uyudum” diye başlayınca Kerem dikkatle ona baktı.

“Kaç gün orada kaldım bilmiyorum ama sadece bir kez uyudum. Ondan sonra korkudan uyuyamadım çünkü” deyip derin bir nefes aldı.

“Uyandığımda o yanımdaydı. Uyurken beni izliyormuş. Ne kadar süre beni izledi, bana dokundu mu bilmiyorum. Sonra korkudan hiç uyuyamadım. Seni de sabah yanımda görünce bir an korktum. Öyle bir şey yapmayacağını biliyorum, özür dilerim”

Gözünden birkaç damla yaş akmıştı. Kerem sakin kalmaya çalışıyordu. “Ben özür dilerim. Bilmiyordum”

“Neyse geçti artık” derken yanağındaki yaşları sildi Zeynep.

Kerem daha fazla oyalanmadan ayağa kalktı. “Benim gitmem gerekiyor”

“Nereye?” deyince Kerem bir an gülümsedi. “Bir işim var, halledip geleceğim” deyince Zeynep başını salladı. Kerem de odadan çıktı.

 

Karakola girince direkt Hakan’ın odasına yöneldi. İçeri girdiğinde onun yalnız olduğunu gördü.

“Ne oldu? Niye çağırdın?” dedi Kerem koltuğa oturarak.

“Fırat olayında bir gelişme var” dediğinde Kerem dikkatle ona baktı. “Diğer olaylarda değil ama Zeynep’in kaçırılması olayında biri Fırat’a yardım etmiş” dediğinde Kerem’in kaşları çatıldı.

“Kim olduğunu buldunuz mu?”

“Evet”

“Kim? Tanıdığım biri mi?”

Hakan derin bir nefes aldı.

“Baban”

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 02.02.2025 18:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...