Gözlerimi sebebini bilmediğim hafif bir baş ağrısı ile açtım. Ellerimle gözlerimi ovuşturup, gece açık bıraktığım lambayı kapattım. İçimde sonsuza kadar uyuma isteği vardı. Bütün günümü hatta tüm zamanlari mi uyuyarak geçirmek istedim. Derin bir iç çekerek yanda ki çekmeceye uzandım ve telefonumu aldım. Ekranını açıp saatin kaç olduğuna baktığım da oldukça erken uyandığımı fark ettim.
Saat 6.00 idi. Telefonu yanı başıma koydum ve yatakta oturur pozisyonu aldım. Evde ki kaanın varlığı daha yeni aklıma gelmişti. Hala uyuyormu hatta hala alt katta olduğunu bile bilmiyordum. Üzerimde ki yorgani çekip ayakları mi yere uzattım. Kenardan ev terlikleri mi ayağıma gecirip lavaboya gittim.
Genel işleri mi halledip, tekrardan kapıyı açtığım da yatağımı duzeltmek için yatağıma doğru yönelmiştim. Dizlerim yatağın ucuna değecek kadar yakınlastigin da gözüm bir an da kırmızı cama çarptı. Dur kırmızı?
Cama baktığım da ilk gordugum şey camda ki, sıçramış kan izleriydi. Gözlerimi kocaman acmam ile sessiz bir çığlık atmam bir oldu. Kendimi geriye doğru attığım da , ayağımın altında ki kaleme basmam ile sendeledim. Bir anlık sarsılma ile dikkati mı camdan ayirmistim. Tekrardan cama baktığım da cam tertemizdi, herhangi bir iz dahi yoktu.
Bu durum beni artık gerçekten ürkütmeye başlamıştı. Elimle anlimi ovuşturup yatağa tekrardan yakinlastim ve düzeltmeye basladim. İlk kurt oldugum günler de bile bu kadar halüsinasyon görmüyordum. Sanırım gerçekten o veteriner adama muhtacız...
Kaanın gittigini anlamış oldum çünkü şimdiye kadar sesleri gelmeye başlamıştı bile. inanır mıyım ama ilk defa okula gitme isteğim bile yoktu. Su siralar başımıza gelen olaylar sayesinde baya bir sarsıldım. Ama dayanmaktan başka bir şansım olduğunu da sanmıyorum. Dışarı da yağmur damlacıkları düşmeye başlamıştı. Şu günlerde mutlu olabileceğim tek şey sanırım buydu.
Çoğu insan yağmurlu havaları negatif enerji olarak görür. Ama ben tam tersi bana enerji verdiğini düşünürüm. yağmurun sesi, kokusu ve en çokta verdiği huzur bence en fazla enerji vermeli. Hızlıca dolabima yönelip gri bir pantalon,üstüme kahve tonundan biraz daha kapali bir sweatshirt ve onun ustunede siyah bir mont geçirdim. Yağmurlu hava da saçlari mi salmayi düşünmedim direk dağınık topuz yapıp kapsanomu kapattım. Yatağımın yanından çanta mi ve telefonumu alıp odamdan çıktım.
Evden çıkıp kapının kilidini de cebime attığım sırada telefonum çaldı. Elimi cebime atıp telefonumu çıkardım. Arayan kaandı, okula geç kaldığım için arıyor desem okula geçte kalmamıştım. Acele şekilde telefonu kulağıma götürdüm.
Kaan:bir günlük okulu aksatsan birşey olmaz bence
Kaan: veterinere gelmen lazım, adam birşeyler bulduğunu söylüyor.
Telefonu kapatıp çantama attım, çantayı ise arka koltuğa koyup arabayı çalıştırdım.
♪
Beyaz,cam kapının önünde durdum. Üzerinde kapalı tabelası vardı, normalde biz olsakta kapatmazlardı. Sanırım durum geçen seferkinden daha farklı. Çok gecikmeden kapıyı açıp kliniğin içine girdim. İçeride ışıklar kapatılmış, masanın üzerinde ki lamba etrafa loş bir ışık yayıyordu. İçeri girdiğimde Ahmet ve kaanı gördüm.
Korkut: güneşle ilgili gelismeler var, ve ayrıca alfa icinde...
Hepimiz veterinere odaklanmış dinliyorduk.
Korkut:alfanın ailesi yıllar önce avcılar tarafindan yakılarak öldürüldü. Evlerinde çıkan yangından sonra alfadan başka canlı kalan birinin olup olmadığı kesin değil. Önüne gelen herkesi öldürmüyor, yangından sorumlu olduğunu düşündüğü kişileri öldürüyor. Duruyu da bu yüzden sürüsüne istedi, onunla birlikte cinayet işlemesini ve sürüsünü büyütüp hepsinin elini kana bulmasını istedi. Duru da ondan yana olmayınca cinayet defterine sizde eklendiniz. Bakın çocuklar o asla güvenilecek biri değil.
Ahmet:peki sen hiç alfanin yüzünü gördünmü?
Korkut:hayır...hayır görmedim. Ama dolunay gecesi görme şansınız olabilir.
Duru:ondan kaçmaya çalışırken ayağına mi gidicez?
Korkut:hayır. O sizin ayağınıza gelicek.
Nasıl olucak der gibi bakış attım.
Korkut: Duru o alfanin betası olduğu için çoğu şey onun elinden gelicek. Kurtlar aralarin da birbileri ile sinyallesir, yani uluyarak haber gönderirler. Duru da bu şekilde onu ayağına çağıracak. Alfa uluma sesini duyunca zaten gelicek.
Kaan: kızı direk ölüme mi yollamak istiyorsun sen?!
Korkut:durumun etrafin da lavanta dalı tozu olucak. Herhangi doğaüstü bir canlı onun diğer tarafına geçemez. Alfa da bu şekilde duruya yaklasamicak
Ahmet ve Kaan onaylar şekilde kafa sallasalar da Kaan huzursuz gibiydi. Alfayla yuzlesmelimiydim, yoksa bir korkak gibi onun ayak bastığı yerlerden kaçınmaya mi calismaliydim?
Her zaman güneşi koruyacağıma söz verdim. Ve ben verdiğim sözlerden geri dönmem, hele ki söz verdiğim kişi güneş ise...
Dedim soğuk bir nefes vererek.
Korkut: yarın akşam başlıyoruz.
Dedi ve arkasini dönüp kapıya doğru yöneldi. Tok bir sesle onu durdurdum.
Duru: güneşten hiç bahsetmedin
Korkut:Buralar da dikkat çekmeyin çocuklar.
Dedi ve bizi soğuk odada bırakıp gitti.
Kaan:kendi burcunu en gizemliler arasın da görmüş sanırım budala.
Kaanın espirisine tısladim ve kafa sallayarak Ahmet'e baktım. Bizimle konuşmak yerine odayı inceliyordu. Güneş için endişelendigini biliyorum ama onun için endişelenen biri en azından bu konu hakkın da yorum yapardı ne bilim işte üzüntüsünü belli ederdi en azından. Ama Ahmet sanki aramiz da değilmiş gibiydi. Tek kaşımı kaldirdim .
Dedi. Ahmet'in omzunu sıvazlayarak, Ahmet sanki konustuklarimizin yeni farkına varmış gibi bir bana birde Kaana baktı.
Ahmet:E-evet evet iyiyim güneşi düşünüyorum işte.
Göz bebekleri hızlı haraket ediyordu, kalbi ise oldugundan hızlı atıyordu. İçimden kendimce hirladim.
Saçmalıyorum Ahmet güneş için bize neden yalan söylesin ki? İsteseydi elinde varken yapardi kendi kafa mı karıştırıyorum.
Duru: haklısın. Çıksak iyi olucak.
Dedim ve kapıya doğru yöneldim. Çok geçmeden Kaan da arkamdan gelmişti.
Kaan: birşeyler var. Hiç bir duygunu takip edemiyorum. Kalp atışların, bakışların, hareketlerin hepsi çok hızlı haraket ediyor.
Duru: eğer birşey olsaydı sana haber verirdim.
Dedim ve hafif tebessüm ettim.
Sıcak avcunu yanağıma götürdü ve okşadı.
Kaan:benden birşey saklamani istemiyorum. Saçma ihanetler ile aramizin bozulmasını istemeyiz. Öyle değil mi?
Gözlerinin içine dümdüz baktım ve istemsizce kafa mı olumlu şekilde salladım. İnanarak gülümsedi ve arabasına yöneldi. Bende Kendi arabama yöneldim ve içeri girip kapıyı kapattım.
Eve gitmek hiç iyi bir fikir gelmiyordu hep gittiğim o ormana doğru arabayı sürdüm. Arabayı şehrin heryerini gösteren bir uçurumun kenarına çektim ve kısık sesli bir şarkı açtım Va sadece huzurlu bir şekilde gözleri mi kapadım.
etraf karanlikti, kendimi bile goremiyecek kadar karanlikti ama sağ tarafta led ışık yansımasına benzer bir yansıma vardı, yaklaştikca kırmızı sönük ışık karanlıkta bedeni mi ortaya çıkardı. Etrafa baktım ama burasi kafa karıştırıcıydi. Bu ışığın her hangi bir kaynağı yoktu, uzaklara kostum,yine kostüm ama sonuç hep aynıydı geldiğim yere geri dönüyordum. Alnimdan ter damlaciklari akmaya başladı. Herhangi bir korku hissetmiyordum ama burda ki enerji beni geriyordu. Geri geri gittim ve carptigim sıcak beden ile sarsıldım. Yüzümde gergin bir ifade oluştu, kafa mı omzuma kadar çevirdim ve yere baktım. Ayaklarım ile aynı hizada ama 3 katı daha büyük,kalın uzun tırnaklı ve oldukça tüylü bir ayak ile karsilasmamla kesinlikle kendi istemim olmadan arkama baktım. Gördüğüm led ışığından daha fazla parlak olan kırmızı gozleri görmem ile çığlık attım.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |