11. Bölüm
senem sönmez / ELİDA / 11.Bölüm Misafir

11.Bölüm Misafir

senem sönmez
araftaacangunes

Gülüşünü seversin, sesini seversin, sohbetini seversin, Sevmek için illa karşılık görmek şart değil ya;yüreğinde duruşunu seversin.

Ben sevdim!

 

Bölüm Şarkısı: Bunca Gamı Bunca Derdi

 

Bölüm gelsin istiyorsak satır aralarına bol yorum ve o minik yıldıza dokunmanızı rica ediyorum saygılar 💐

 

Keyifli okumalar diliyorum ☀️

 

 

Dostları olmalı insanın;

Aynen gemilerin limanları gibi.

Zaman zaman uğradığın, yükünü boşalttığın, dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda.

Dostları olmalı insanın;

Ermiş, bilge, hayatı ezbere bilen bazen koca bir çınar bazen deli dolu bir ruh gibi. Düşünmediklerini düşünen sanada düşündüren.

Seni bir cambaz ipinde güvende tutabilen.

Gerektiğinde senin için ateşi yutabilen.

Yolunu ışıtan ustan olmalı. Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini.

Sana vermeli soğuk bir kış gününde üzerindeki tek gömleğini.

Bir dostu olmalı insanın hayatında;

Çünkü insan susuzluktan ölecek olsa bile bir dostunun olması içini serinletiyor.

 

Elida hem şaşkınlık hemde büyük bir mutluluk ile baktı kapıda durup kendisine gülümseyen dostuna. Sanki içinde bir yer kanarken bir anda yaraları sarılmış gibi. Sanki uzun sürmüş bir oruç gününde iftar vakti gelmiş gibi. Cansu uzun zaman sonra gördüğü Emrah abisi ile kucaklaşırken bir yandan da gözleri dolu dolu birbirine bakan iki kıza çevirdi bakışlarını. Saliha içeri doğru bir adım atarken Elida istemsizce geriye doğru bir adım atmış sanki rüya görüyormuşçasına kuşku duymuştu. Nasıl olurdu ki nasıl gelirdi nasıl bulmuştu onu. Ah beyni bu kadar çok nasılı çözmek için fazla mesaide gibiydi. Kapandı gözleri elleri titredi sonra duydu onu sesi gerçekti o buradaydı tek eksik kalan yanıymış gibi tamamlandı sanki benliği.

 

"Meleğim ben geldim özlemedin mi beni?"

 

Elida sanki ağır çekimdeymiş gibi yavaş ama temkinli hareket edip yaklaştı ona Saliha aralarındaki tek bir adımı hızla aşarken ellerini tuttu titreyen ellerini.

 

"Ben seni çok özledim."

 

Elida gözyaşlarını zorla zapt etmeye çalışırken Saliha bir hamle daha yapıp sarıldı işte bitmişti. Hepsi buydu. Elida sanki yarım kalmış bir yapbozdu da Saliha tek eksik parçasıymış gibi tamamladı onu. Sıkı sıkı sarıldı iki kız birbirine hasret bitmişti. Elida içinden onu buraya getiren sebebe şükürlerini sıralarken merdivenlerden inen Hazer'in gülümseyen yüzünü görmedi bile.

Kızların sarılmasını bölen şey yabancı adamın sözleri olmuştu.

 

"Cansu dram filminin galasına gelmiş gibi hissediyorum kendimi ne oluyor Allah aşkına?"

 

Cansu onun sözlerine gülerek bakarken Saliha geriye çekilip gözlerini devirdi genç adama.

 

"Laf söyledi bal kabağı yani. Elida bu sürekli sırıtan adam kim Allah aşkına?"

 

"Saliha çok ayıp ne diyorsun?"

 

"Elida gerçekten şu adam ile karşılaştığımdan beri başım ağrıyor."

 

"Hah bana laf söyleyene de bak sen, yol boyunca çenen durmadı."

 

"Bana baksana sen ne sanıyorsun kendini buraların paşası falan mı?"

 

Elida ve Cansu birbirine laf sokmaya çalışan ikili ile birbirine bakerken arkadan duydukları ses ile dönüp baktılar.

 

"Misafirlerinizi kapıda mı ağırlayacaksınız hanımlar?"

 

Elida merdivenlerin korkuluğuna yaslanıp kendilerini izleyen kocası ile göz göze gelince hafifçe gülümsedi Hazer de tebessüm ile karşılık verirken Emrah'ın sesini tekrar duydular.

 

"Hazer seni tekrar görmek ne güzel özlemişim."

 

"Emrah abi seni buralara getirmek zor biliyorsun nişan olmasa yine gelemezdin. "

 

İki adam birbirine yaklaşıp sarılmış ve selamlaşmışlardı. Hazer bu kez Saliha'ya dönüp elini uzattı ve konuştu.

 

"Hoşgeldin Saliha umarım rahat bir yolculuk geçirmişsindir."

 

"Hoşbuldum enişte bey şu konuşkan bey ile karşılaşana kadar oldukça iyi ve rahat bir yolculuktu ama neyse."

 

Elida arkadaşı ve kocasının konuşmalarını şaşkınlık ile izlerken hangi ara tanıştıklarını düşünüyordu ki Hazer şaşkın bakışlarını yakalayıp açıklık getirdi.

 

" Abin aradı demiştim ya, Saliha sana ulaşmaya çalışıyormuş bende kendisi ile konuşup buraya davet ettim oda sağolsun beni kırmadı ve burda."

 

"Peki benim neden bu ayrıntıdan haberim olmadı?"

 

Hazer karısının tek kaşını kaldırıp sorduğu soru ile şaşırsada bozuntuya vermeden devam etti sözlerine.

 

"Süpriz dediğin habersiz yapılır bilmiyor musun?"

 

"Bölüyorum ama saha ne kadar kapıda duracağız?"

 

Elida gülerek konuşan adam ile utançla başını sallayıp konuştu.

 

"Tekrar hoşgeldiniz buyurun."

 

Emrah ve Saliha gülümseyerek karşılık verip içeriye doğru yürümüş ve Cansu'nun önderliğinde merdivenlere yönelip salona geçtiler. Hazer ve Elida karşılıklı durmuş birbirine bakıyordu.

 

"Abim sana ne söyledi? Yani nereden aklına geldi Saliha ile konuşup onu çağırmak?"

 

Hazer elleri cebinde karısına doğru bir adım daha atıp yanında durdu. İşaret parmağı karşısındaki kızın iki kaşının ortasına hafifçe değince Elida ürpersede belli etmedi taki kocasının sesini duyana kadar.

 

" Kaşlarını çatma demiştim. Özlemiştin onu mutlu olmanı istiyorum. Kendini kapatma ki hayatının bir tadı olsun."

 

"Sen nasıl yapıyorsun bilmiyorum ama başarıyorsun mutlu etmek konusunda yani."

 

Sözlerini bitirip merdivenlere yürüyüp çıkmaya başlayan kız ile Hazer derin bir nefes çekti içine. Merdivenlerden çıkan kızı yüzündeki gülümseme ile izlerken kendi kendine mırıldandı.

 

"Gitgide alışıyorum sana Peri Kızı. Ve sanırım hayatımdaki en güzel alışkanlık sen olacaksın."

 

Sare Hanım ve Senem Hanım Saliha ile tanışırken Emrah da Rıdvan ile selamlaşıyordu. Elida yüzünde taşıdığı kocaman gülümsemeyi saklayamıyordu. Saliha gerçekten buradaydı. Elida'ya Hazer'in kalbi dışında bu kadar mutlu edebilecek tek insandı ve buradaydı. Hayal gibiydi ama gerçekti işte.

 

Hanımlar Meran ve Berfu'nun da gelmesi ile kendi arasında bir sohbet tutturmuş konuşurken Emrah da Hazer ile konuşuyordu. Rıdvan ayaklanınca Hazer de kalkıyordu ki Rıdvan onu durdurdu.

 

"Ben bir gidip bakayım durumlar neymiş oradan şirkete uğrarım sen misafirlerin ile ilgilen."

 

"Amca bugün duymayan kimse kalmasın bu ilk adım çok mühim biliyorsun."

 

Uzun zaman sonra Rıdvan'ın gerçekten gülümsediğini gören Senem ve Meran onlara bakarken şaşkındı.

 

"Merak etme Halim ağanın öfkesi heryere duyurmuştur. Sen temkinli ol yeter karşına çıkan olur kendine mukayyet ol Hazer."

 

Elida ikramlık bir şeyler çıkarmak için mutfağa girmişti ki arkasından gelen Berfu ile bir an için durmuş ardından işine devam etmişti. Gülsün çay tepsisini alıp çıkarken Elida da börek ve kurabiye tabaklarını tepsiye dizmişti.

 

Tam kapıya dönmüş çıkacakken önüne geçen kız ile sakin kalmak adına derin bir nefes aldı. Ancak bu kız onu sinir etmek için elinden geleni yapıyor onu kışkırtmaya çalışıyordu.

 

"Dün bir bugün iki hemen de misafir çağırmaya başlamışsın."

 

"Misafir ağırlarken senden izin almam gerektiğini bilmiyordum."

 

" Fare giremediği yere kıçına kabak bağlayıp girmeye çalışırmış seninki de o hesap."

 

"Ne saçmalıyorsun sen Berfu? Gerçekten seninle uğraşmak istemiyorum çekil önümden."

 

"Bakıyorum da dilin açılmış."

 

"Hazer yani kocam konuşmamı sevdiğini söyleyince susmamaya karar verdim."

 

"Demek kocan konuşmanı emretti kıyamam ne kadar da söz dinleyen birisin sen öyle."

 

"Emir değildi sadece ona saygı duyuyorum aynı şekilde oda bana. Evlenince öyle olur anlarsın ya."

 

Hala önünde duran kızın omzuna hafifçe çarpıp yürüdü ve kapıya gelince sinirden beyaz teni kızaran kıza bakıp son sözlerini söyleyip onu dahada sinir etmeyi başardı.

 

" Ah pardon anlayamazsın tabi benimki de laf. Eğer bir gün seninle de evlenmek isteyen biri çıkarsa ben sana anlatırım korkma."

 

Elida sanki bir zafer kazanmışçasına gururlu bir gülümseme ile salona doğru yürümeye başladı. Berfu ise sinirden elimde tuttuğu su bardağını sıkmış ve ardından duvara fırlatıp kapıdan giren Gülsün'ü umursamadan hızla ona çarpıp konaktan çıkmıştı.

 

Salonda ise sohbet devam ediyordu.

 

" Demek sende Rize de okudun Saliha?"

 

"Evet Senem hanım orada doğdum büyüdüm lise ve üniversiteyi Elida ile beraber okuduk. Sonra ben Ankara da çalışmaya başladım ve ayrıldık."

 

"Çok eski arkadaşsınız yani ne güzel."

 

"Evet yaklaşık 10 yılı var dostluğumuzun. Evlendiğinden çok geç haberim oldu. Ona ulaşamayınca biraz panikkedim aslında ama beklemediğim bir anda Hazer'den davet alınca daha fazla dayanamayıp geldim işte."

 

"Çok iyi yapmışsın. Düğüne gelemedin ama en azından Cansu'nun nişanında bizimle olursam çok mutlu oluruz. Değil mi Elida? "

 

Elida gülümseyip başını sallarken Cansu elinde telefon ile salona giriş yaptı.

 

" Emir ameliyata girecekmiş en erken 4 saate çıkabilirim hastaneden diyor yarın için izin alınca arkadaşının ameliyatını da almak zorunda kalmış. "

 

Hazer başımı sallarken Emrah konuştu.

 

"Cansu maşallah an be an haber alıyorsun kardeşimden. Doğru gelini bulmuş bizimki değil mi Sare teyze?"

 

"Emir için Cansu doğru da senin doğrunu ne zaman göreceğiz be oğlum? Yaşın geldi de geçiyor valla annen baban da elleri dizlerinde bekliyor çok bekletme bizi. "

 

Herkes Emrah'a bakarken Emrah kısa bir an sarışın kız ile göz göze gelmiş ve gülerek cevap vermişti.

 

"Yakında, sanırım çok yakınımda Sare teyze."

 

Saliha ona gözlerini devirip lavaboya gitmek için müsaade istedi Elida da onunla beraber kalkıp kalacağı odayı göstermeye çıktı. Ellerini yüzünü yıkayan kız yatakta oturmuş kendisini bekleyen Elida ile tek kaşını kaldırıp baktı.

 

"Hayırdır Saliha nasıl tanıştınız siz Emrah abi ile?"

 

"Ankara da hava alanında üstüme kahve döktü denyo. Bir de üstüne uçakta yanyana düşmez mi koltuklarımız yol boyunca deli etti beni. Hah birde üstüne kapıda taksiden bir indim baktım buda arabadan iniyor kötü şans mıdır karma mıdır anlamadım ki."

 

Elida anlattıklarına kahkaha atmamak için dudaklarını dişlerken bir anda sorduğu soru ile duruldu.

 

" Elida bir anda nasıl oldu bu evlilik? Yani tamam Hazer'i seviyordun ama çok aniden olmadı mı sence de? Murat abi de bişey anlatmadı. "

 

Gülen yüzüne hüzün gelip çöktü birden ve oturduğu yerde omuzları düşmüş gözleri hafifçe nemlenmişti. Nereden başlayıp nasıl anlayacaktı.

 

" Saliha iyi ki geldin. Sana çok ihtiyacım vardı. "

 

" Neler oluyor Elida korkutma beni. "

 

" Berdel diye bir şey duymuş muydun hiç?"

 

Saliha soruya şaşırsada cevap verdi.

 

"Hani şu biri birini kaçırınca kan dökülmesin diye takas edilen çifte evlilik zırvası değil miydi? Ne alaka kız şimdi konumuzla bunun?"

 

Elida verdiği cevapla iyice sıkıldı bir kez daha yüzleşir gibi canı yandı. Onun sessizliği ile Saliha başta anlam vermese de biraz düşününce aklına gelen şey ile kaşları havalandı önce sonra çattı kaşlarını şaka olmalıydı tatsız saçma bir şaka öyle olmak zorundaydı.

 

"Yani sen diyorsun ki Murat abi yani demek istediğim sen ve Hazer..."

 

Arkadaşının gözünden düşen tek bir damla ile devamını getiremedi sözlerinin zaten ne diyecekti ki?

 

"Sevdama bedel olarak verildim Saliha! Tek bakışı için eridiğim adama mecburiyet prangası olarak geldim."

 

Saliha onu çekip sarılırken ne dese bilemedi ne diyebilir nasıl avuturdu canı yanan dostunu acısını nasıl hafifletirdi bilemedi bir an için, şaşkındı ancak daha çok arkadaşı için endişe duyuyordu.

 

Hikayenin kalanını da dinleyince sinirle soludu Saliha hatta öyleki şimdi Murat karşısında olsa onu boğazlardı. Hele hele ki babası burada olsa yüzüne tükürmek isterdi. Nasıl ya nasıl dedi içinden bir baba bir abi nasıl vazgeçerdi kızından kardeşinden.

 

"Meleğim benim neler yaşamışsın sen. Özür dilerim Elida. Yanında olamadım seni sarar sarmalar vermezdim kimseye."

 

Elida gözyaşlarını silip gülümsemeye çalıştı.

 

"Biliyor musun Saliha babam aslında beni hiç sevmiyormuş bunu anladım."

 

"Ne yapacaksın peki yani nasıl bakarlar yüzüne bunlardan sonra?"

 

" Bana iyi gelmeyen herkesle konuşmayı kestim. Bana benim verdiğim değeri vermeyen abim babam bile olsa sildim onları. Kimse için çabalamak zorunda değilim. Madem ki beni yük olarak görüp gözden çıkardılar bende onları hayatımda istemiyorum artık. "

 

"Peki o yani Hazer nasıl sana karşı? Kötü mü davranıyor sana bak korkma söyle bana Ankara'yı ayağa kaldırır yine de bırakmam seni burada söyle bana."

 

"O çok farklı neden bilmiyorum ama ilk günler çok başka biriydi öfkeliydi her sözü kanatıyordu canımı. Ne oldu bilmiyorum ama son iki gündür çok çok iyi bana karşı. Bilmiyorum Saliha en azından ona tutunmak istiyorum. Bana elini uzattı bir amacın olsun ayakta kal dedi bana. Korkma dedi hep yanında olacağım düşmene izin vermem dedi. Güvenmek istiyorum ama güvenimden vurulunca bir kere korkuyorum da. "

 

Saliha ellerini sıkıca tuttuğu kızın gözyaşlarını sildi.

 

" Elida'm bak sen onu ilk gördüğün andan beri seviyorsun. Ben sadece bir kere yeni gördüm ama kötü birine benzemiyor. O baban değil abinde değil. Eğer sana yanında olacağım diyorsa sözünde durur diye düşünüyorum. Beni çağırırken Elida mutlu olsun istiyorum dedi. Tanımadığı birine söyledi bunu sana değer veriyor demektir buda. "

 

" Bilmiyorum Saliha ne doğru ne yanlış hiç bilmiyorum artık. "

 

" Bak kendin dedin çalış demiş sana yani buradakiler gibi değil sana saygı duyuyor annesini de gördüm babaannesini de hepsi sana gülümseyerek bakıyor. Ama bak o sarı fettanı hiç sevmedim gözleri bile zehirli sanki. "

 

Duygudan duyguya atlamak işte bu eğer yanında Saliha varsa mümkündü. Hep haklı çıkardı yanıldığı nadir anlarda olmamış değildi tabi erkeklere karşı güvensizliğinin bir nedeni de bu yanılgı değilmiydi zaten ama yine de insanları iyi gözlemlerdi.

 

" Berfu o Hazer'in amcasının kızı. O kızla ilgili kafam çok karışık aslında ama oda sonranın konusu olsun. Hadi çıkalım artık bayadır odadayız ayıp oldu."

 

Elida tam ayaklanmış ve kapıyı açmıştı ki karşısında gülümseyen Cansu'yu gördü.

 

"Yengecim arkadaşın gelince beni boşladın bakıyorum kıskanırım bak."

 

Elida Saliha'ya bakıp gülümsedi.

 

"Merhaba aşağıda pek konuşamadık. Ben bu güzel kızın tatlış görümcesi oluyorum. İyiki geldin yengoşumun böyle mutlu olacağını bilseydim abimden önce ben bulurdum seni."

 

Saliha neşeli neşeli konuşan kız ile gülüp konuştu. Elida'nın çevresinde böyle insanlar olması onu mutlu etmişti.

 

" Şu meşhur nişanı yapılacak gelin sensin yani tebrik ediyorum seni. Ama bişey sormak istiyorum. "

 

" Tabi ki sor merak ettim bak şimdi."

 

"Şu aşağıdaki zevzeğin kardeşi de böyle mi?"

 

"Nasıl anlamadım?"

 

Cansu Elida'ya bakıp anlamaya çalıştı.

 

"Emrah abiden bahsediyor."

 

Cansu kahkaha atıp başını sağa sola salladı.

 

"Emir mi Emrah abi gibi olmak mı? Ah keşke azıcık neşe yönünden benzeseydi. Emir ciddi biridir yani abim eşittir Emir. Emrah abi ile de biz benzeriz baya kardeşler karışmış gibi."

 

Saliha verdiği cevap ile güldü aslında daha çok konuşurken yerinde duramayıp elini kolunu sallayarak konuşmasına gülmüştü. Bu kız ile iyi anlaşacak gibiydi. Cansu birden aklına gelen ile ciddileşti.

 

" Az kalsın unutuyordum ya. Abim hazırlansınlar akşam yemek için restorana gideceğiz dedi. Emir de hastaneden çıkıp oraya gelecek."

 

"Zahmet vermeseydik keşke..."

 

"O ne demek öyle misafirimizsin tabiki ağırlayacağız sizi hem Emrah abi de uzun zaman sonra geliyor."

 

Saliha başını sallayıp duş alsa iyi olacağını söylemiş kızlar da odadan çıkıp aşağı inerken Emrah terasta Senem hanım ile konuşuyor Hazer ise avluda telefon ile konuşuyordu. Cansu hemen annesinin yanına oturup sohbete ortak olurken Elida aşağıya inmeye devam etmiş Hazer'in yanından geçerken sesini duymuştu.

 

"Dilda nişanda olman herşeyi harlar şuan. Amcamın öfkesini arttırmak istemezsin."

 

Elida acaba gelirler mi diye huzursuz olmuş ve mutfağa girip masaya oturmuştu. Sğrahşden bir bardak su doldurmuş ancak içmeden öylece bardağa bakmaya devam etmişti.

 

"Dilda daha çok erken herşeyin bir anda yoluna girmesini bekleme. Biraz daha zaman gerek."

 

Hazer sonunda konuşmayı bitirip mutfak kapısından gördüğü kız ile derin bir nefes aldı.

 

"Elida bakar mısın bir bana?"

 

Elida hala önündeki bardağa dalmış öylece bakarken koluna dokunan çalışan kız ile titreyip başını kaldırdı.

 

"Gelin abla Hazer ağam seslendi sana bakmayacak mısın?"

 

"Ne?"

 

"Elida!"

 

"Geliyorum."

 

Gülsün kızın dalgınlığı ile omuzlarını kaldırıp indirdi. Hazer avluda ki masada oturmuş karısının gelmesini bekliyordu. Elida gelip tam karşısında ayakta durunca Hazer koltuğu gösterip konuştu.

 

"Otursana konuşalım biraz."

 

Elida karşısındaki koltuğa oturup bekledi.

 

"Dilda aradı nişanı haber vermiş de Cansu."

 

Elida başını eğmişti yine içi içini yiyordu. Gelirler miydi? Peki istiyor muydu gelmelerini?

 

"Elida daha önce anlaştık diye hatırlıyorum konuşurken yüzüme bak lütfen."

 

Elida başını kaldırıp beklemeye devam etti.

 

"Bişey demeyecek misin?"

 

"Ne hakkında?"

 

"Ailenin nişana gelip gelmemesi konusunda tabi ki."

 

"Neden bana soruyorsun ki? Beni evlatları olarak görmemiş ilk fırsatta gözden çıkarmış insanların ne yapıp yapmayacağını ben söyleyemem değil mi?"

 

"Hala kırgınsın onlara değil mi?"

 

"Hazer bak anlıyorum seni aileme dargın olmaya bile hakkım olmadığını söyleyeceksin belki ama gerçekten istemiyorum onları görmek mutluluklarını izlemek yada memleketimin kokusunu getirmelerini istemiyorum."

 

Derin bir nefes alıp karşısı da kendisini dikkatle dinleyen adama bakıp devam etti. Sanki günlerce susmasının acısını böyle çıkarıyor gibi konuştu. Karşısındaki adam onu susturmayı denemedi bile sadece dinledi ama gerçekten dinledi.

 

" Biliyorum abim yada babam oldukları gerçeğini değiştirmiyor yaptıkları hiç birşey ama hayatımın hiçbir anında kabullenmeyeceğim bu durumu. Sindiremiyorum anlıyor musun beni gözden bu kadar kolay çıkarmalarını kabullenemiyorum. Ben ben onun öz kardeşiyim ya senin Dilda için çabalamanın çeyreğini yapsaydı yemin ederim sesim çıkmazdı ama bırak çaba harcamayı durumun böyle olmasından mutluydu. Beni kimsesiz bırakmış olmaları beni yurtsuz bırakmaları geçmeyecek şeyler. O nedenle eğer merak ettiğin onları özlemem yada görmek isteyip istememem ise istemiyorum hiçbir şekilde seslerini duymak yada yüzlerini görmek istemiyorum. Benim ailem yukarıda tüm ailem bugün gelen kız artık. "

 

" Anladım. Merak etme gelmeyecekler. Hadi sende git hazırlan yarım saate kadar çıkacağız. "

 

Elida gözlerine çevirince bakışlarını çok kısa bir an farklı bir duygu görür gibi oldu ama hemen geçti sanki. Tek ailem Saliha dediği için kırılmış olabilir miydi? Olumsuzca başını sallayıp odasına gitti.

 

Eşsiz manzara karşısında çok büyük sayılmayan salaş ama şirin bir mekan önünde duran arabalardan önce Cansu ve Saliha ardından Emrah inmişti kapıda bekleyen Emir ile selamlaşmışlar ve yan yana yürüyen Elida ve Hazer'in gelmesini beklemişlerdi. Hep beraber içeri geçmişler ve kendileri için ayrılan masaya oturup tanışma faslını tamamlamışlardı. Mekanda canlı müzik yapılıyor ancak masalar boştu. Anlaşılan burayı bu gece için kapatmışlardı.

 

Masaya gelen içkiler ile Hazer sigarasını yakıp bir yandan dışarıya bakarken bir yandan da düşünüyordu. Elida, hep sessiz kalıyor dediği kadın bugün her bir kelimesinde sanki elinde bir hançer tutuyor da Hazer'in göğsüne batırıyor gibiydi. Anlıyordu onu gerçekten anlıyordu acısını kızgı oluşunu hepsini anlıyordu. Anlıyordu anlamasına da bu kadın bazen tek bir kelimesi ile nasıl yerle bir ediyordu bu adamı işte bunu anlamıyordu.

 

Daha önce Murat'a söylediği, beni boşu boşuna yakmış olmayın demişti. Kendisi ile olmak onun için bir ateş gibi miydi yani? Tek ailem bu kız artık demişti peki ya kendisi neydi bu kızın hayatında? Tamam belki sevmiyorlardı birbirlerini ama evlilerdi artık bir ömrü paylaşmaya söz vermişlerdi bir şekilde. Hep yüzü gülsün diye çaba harcadığı kadın neden onun canını yakıyordu.

 

Sadece düşündü bir elinde sigarası diğerinde içkisi masada konuşulanları duysada anlamadı sadece yanında oturan kadına bakıp düşündü.

 

"Abi bu kez biraz kalırsın değil mi?"

 

"Oğlum ne işim var burada işim gücüm Ankara'daki benim. Asıl sen ne diye kaldın burada onu anlamıyorum ki?"

 

"Abi bu konuyu konuşmuştuk."

 

"İşte böyle Elida bu adam bir şeye karar verdi mi kimse değiştiremez kararını."

 

"Emrah abi sen ne iş yapıyorsun Ankara'da?"

 

"Ailemin tıbbı malzeme üzerine bir şirketi var bir yandan ona bakıyorum onun dışında da araba galerim var genelde orada takılıyorum işte."

 

Saliha iki kardeşe bakıp aklına takılan şeyi sormak istedi.

"Emir bişey sormak istiyorum da siz hiç benzemiyorsunuz ya biriniz sarı biriniz esmer falan bir izi annenize diğeriniz babanıza falan mı benziyorsunuz?"

 

Emir gelen soru ile gülümsemesi solmuş ve abisine bakmıştı Emrah ise hala gülümsüyor ancak gülümsemesi sanki acı barındırıyordu Cansu ve Hazer de durulmuştu. Saliha değişen hava ile yanlış birşey mi yaptım diye düşünüp tekrar sordu.

 

" Ben yanlış bir şey söylediysem özür dilerim."

 

"İkimiz de annemize benziyoruz. Ben annemi 4 yaşında kaybettim."

 

Saliha sabahtan beri gülen adamın sözleri ile pişman oldu sorduğu soru le ancak Emrah onun solan yüzüne kıyamadı ve devam etti daha neşeli bir halde sözlerine.

 

" Emir bizim evin tekne kazıntısı annem öyle der hem annem beni daha çok seviyor diye Emir kıskanırdı hep hala öyle gerçi."

 

"Abi şu enerjiden Banada ver biraz ya ameliyat sonrası işe yarardı."

 

"Formülü çok açık oğlum kasıntı olmayı bırakıp yanındaki güzel kızı düşünerek enerji depola hayat surat asmak için çok kısa değil mi Hazer?"

 

Elida başını çevirince zaten kendisine bakan adam ile göz göze gelmiş ve neredeyse geldiklerinden beri hiç konuşmayan adama ne olduğunu merak etmişti. Yüzü hala sanki canı yanıyor gibiydi.

 

" Hayat bazen zor yerden soruyor be abi mutlu olmak o kadar da kolay değil diyor sanki."

 

Yemekler geldi sohbet normal durağanlığında devam etti. Saliha, Cansu ve Emir ile iyi anlaşmış Emrah'ın sabahki çarpışma ve yolculuk boyunca canından bezdirmesini anlatıp gülmüşlerdi. Elida hiç birşey yemeyen sadece içen adama dönüp boş olan tabağına bir şeyler koymaya başladı. Hazer bakışlarını onun gözlerine çevirince Elida sordu.

 

"Seni kıracak bir şey mi yaptım ben bugün?"

 

Hazer hafifçe gülümsedi.

 

"Yaptın mı?"

 

Verdiği cevaba Elida şaşırdı.

 

"Canon neye sıkıldı bilmiyorum ama eğer sebep bensem özür dilerim."

 

Hazer başını sallayıp bir yudum daha içti.

 

"Sen var ya Elida sen bana bişey yapıyorsun ama ben bile bilmiyorum nasıl yapıyorsun bunu."

 

"Hazer bu gecenin şerefine bize bir türkü söylersin değil mi?"

 

Bakışlarını masanın diğer ucunda oturan Emrah'a çevirdi tam reddedecekken Cansu'nun araya girmesi ile durdu.

 

"Evet abi uzun zaman oldu hem Elida da hiç dinlemedi değil mi Elida?"

 

"Evet hiç dinlemedim."

 

Hazer bakışlarını yine yeşil gözlere çevirdi. Kısık sesle sordu.

 

"İster misin peki söylememi?"

 

Elida gülümsedi ve başını salladı hafifçe. Hazer yavaşça kalktı yerinden aç karna çok fazla içmişti ve hafiften başı dönüyordu dengesini kaybeder gibi oldu ama hemen toparlayıp müzisyenlerin yanından bağlamayı aldı ve oturdu. Hafifçe vurdu tellerine kendine göre ayarladı.

 

Sandalyesinde geriye yaslanıp yeşil gözlere kenetledi kendi bakışlarını. Sadece ona baktı ve söyledi.

 

Bunca gamı bunca derdi

Zalim felek bana mı verdi?

Bunca gamı bunca derdi

Zalim felek bana mı verdi?

 

Herkes muradına erdi

Yine cananım gelmedi

Herkes muradına erdi

Yine cananım gelmedi

 

Erisin dağların karı

Soldu gönlümün baharı

Ecel kapımı çalmadan

Sen gel ey ömrümün varı

 

Erisin dağların karı

Soldu gönlümün baharı

Ecel kapımı çalmadan

Sen gel ey ömrümün varı

 

Elida duyduğu ses ile titredi önce o kadar yumuşak ve o kadar içe işleyen bir sesi vardı ki. O her tele vuruşunda sanki bir kuş havalandı sevda telinden karanlık geceye.

 

Ali Baba yoktur hile

Felek vurdu bana sille

Ali Baba yoktur hile

Felek vurdu bana sille

 

Can başladı çürümeye

Yine cananım gelmedi

Can başladı çürümeye

Yine cananım gelmedi

 

Erisin dağların karı

Soldu gönlümün baharı

Ecel kapımı çalmadan

Durma gel ey ömrümün varı

 

Türkü bitince ancak çekti gözlerini Hazer yeşillerden. Kendisini alkışlayanlara başını sallayıp gülümsedi. Yerinden kalktı masaya yaklaşıp sigarasını alarak doğruldu.

 

"Ben biraz hava alayım siz devam edin."

 

Elida arkasından bakarken sendelediğini farketti. Emir'in konuşması ile ona baktı.

 

"Uzun zaman olmuştu söylemiyordu."

 

"Evet ama beden bu türkü abim sanki üzgün gibi değil mi konuşmuyor da bu gece bişey mi oldu acaba."

 

"Gündüz iyiydi aslında ama ne olduysa evden çıkmadan önce oldu."

 

"Haklısın Emrah abi."

 

Elida birden ayağa kalkınca bakışlar ona döndü.

 

"Bende biraz hava alayım hem Hazer'e de bakarım."

 

"Ceketini de al yenge dışarısı esiyor abim içti birde çarpmasın birden."

 

Elida kapıdan dışarı çıkınca etrafa bakındı tam görememiş arayacakken arabanın orada yanıp sönen sigara ateşini görüp oraya doğru yürüdü. O kadar dalmıştı ki karşısında akıp giden Fırat nehrine elindeki ceketi yavaşça omuzlarına örterken dönüp kendisine bakması ile oda yaslandı arabaya.

 

"Burası çok güzelmiş."

 

Hazer bakışlarını yine yanındaki kıza çevirmiş bir halde cevap verdi.

 

"Evet çok güzel özellikle de bu gece farklı bir güzellikte."

 

"Hazer sen benim söylediğim şeylere mi kızdın?"

 

"Elida ben senin hayatında kimim neyim?"

 

Gelen soru ile şaşkınlıkla başını çevirince kendisine bakan adamla gözgöze geldi. Neden sormuştu bu soruyu nereden gelmişti aklına? Yada asıl soru ne cevap verecekti.

 

"O nasıl soru öyle Hazer'sin işte kocamsın."

 

Hazer başını salladı sadece yüzünde mimik dahi oynamıyordu. Kendini gülümsemeye zorladı Elida aksi halde içinde kopan fırtınaya mağlup olacak ve şimdi dilini tutamayıp herşeyi salacaktı ortaya.

 

"Elida ben kötü birimiyim sence?"

 

"Değilsin de neden soruyorsun şimdi bunları bana ? Hazer bak neye kızdıysan söyle. "

 

"Senin gözünde sadece herşeye kızan biri miyim ben?"

 

"Hazer bak korkutuyorsun beni."

 

"Korkma Peri kızı sana zarar vermem aslında ben kendim dışında kimseye zarar vermedim şimdiye kadar."

 

"Anlatmak ister misin bişey olmuş işte anlat ki yardımcı olayım sana ne dersin?"

 

"Tek ailem dedin ya bugün peki ben neresindeyim hayatının Elida? Ben sandım ki yol arkadaşı olabiliriz ama anladım bu yolda ben yalnızım. "

 

"Ben öyle söylerken yani..."

 

Elida ne diyeceğini bilemedi Hazer de bakışlarını onun gözlerinden çekip nehre geri döndü. Sigarasından son bir nefes daha çekip yere attı ve üstüne bastı.

Elida o sözleri söylerken Hazer'i yok mu saymıştı ki hayır o hep kalbindeydi hayır o kalbinin ta kendisiydi o nedenle ikinci kez saymaya gerek görmemişti ama bunu ona nasıl anlatacaktı ki. O an aklımı değil kalbini dinledi ve hemen yanında duran elini tuttu.

 

"Hazer sen eğer bir yolda yürüyeceksen ben arkanda yürümem."

 

Hazer kaşlarını çatıp ona baktı. Elida gülümsedi ve diğer elini de koluna sarıp devam etti sözlerine.

 

"Arkanda yürümem, yanında yürürüm. Unuttun mu arkamda kalırsan seni göremem demiştin. Ben sen istediğin sürece tam burada olacağım sol yanında."

 

Hazer avucundaki yumuşak eli kavradı ve gülümsedi. Karanlık geceyi aydınlatan yeşil gözlere baktı ve geceyi aydınlatan tek bir cümle kurdu.

 

" Sakın kayıp gitme ellerimden Peri Kızı kaybetmekten nefret ediyorum!"

 

 

"Gitmeme sebep olacak bir şey yapma!"

 

Bölüm Sonu 🍀

 

 

Bölümün erken gelmesi sizin elinizde ne kadar çok oy ve yorum o kadar hızlı gelen bölüm demek ☀️

 

Bölüm : 09.12.2024 13:18 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...