12. Bölüm
senem sönmez / ELİDA / 12. Bölüm İçimden Seviyorum

12. Bölüm İçimden Seviyorum

senem sönmez
araftaacangunes

Sevmek başlı başına zor meşgale.

Ben çok yoruldum, ancak sevmekten değil bunu gizlemeye çalışmaktan!

 

Bölüm Şarkısı: Şebnem Ferah = Mayın Tarlası

 

"Sakın ellerimden kayıp gitme Peri kızı kaybetmekten nefret ediyorum!"

 

"Gitmeme sebep olacak bir şey yapma!"

 

Hazer ona bakıp gülümsedi.

 

"Yapmam."

 

Elida ise omuz silkip gülümsemesine karşılık verdi.

 

"Ben de gitmem."

 

"Hadi içeri girelim misafirlere ayıp olacak."

 

Elida başını usulca sallayıp önden içeriye giderken Hazer derin bir nefes çekti içine burnuna dolan kokusu ile başı döndü. Bu kokuyu sevmişti. Sırf onun hatrına tüm Nar çiçeklerini önüne serebilirdi.

 

Sonunda masaya dönen ikili ile sohbet kaldığı yerden devam etmeye başladı. Emrah gezdiği yerleri ve işlerini anlattı Saliha ise Elida ile olan anılarını.

 

İki genç yürek birbiri için çarpıyor ancak bunu söze dökemiyordu. Hazer gerçeği biliyor dile getiremiyor Elida ise gözlerinde gördüğü en ufacık umuda dahi tutunmaya çalışıyordu. Hazer'in endişeleri vardı Elida'nın ise korkusu.

 

Evet Hazer biliyordu Elida'nın onu sevdiğini ancak ne kadar severse sevsin güvenmediğini. Dilda vedalaşmak için geldiği gün herşeyi söylemişti ona. O gece at binmeyi biliyor musun diye sorduğunda asıl sormak istediği şey beni gerçekten seviyor musundu. Ancak Hazer daha yeni çıktığı bu yolda ona zarar gelmesini istemiyor içine kapanmasına da mani olmaya çalışıyordu.

 

Zaman akıyor ve onları da önünde sürüklemeye devam ediyordu. Yemek sonrası kahveler içilmiş ve ardından ayaklanmışlardı. Kapıdan çıkarken Cansu sordu.

 

"Yarın buluşuyor muyuz?"

 

Hazer bir yandan arabasını açarken bir yandan cevap verdi.

 

"Ben tüm gün şirkette olacağım ama siz isterseniz buluşun."

 

Gözker bu kez Saliha ve Elida'ya döndüğünde ise arkadaşının isteksiz olduğunu görüp Elida girdi lafa.

 

"Saliha ile uzun zaman oldu bir araya gelemedik yanlış anlamazsanız biz affımızı isteyelim değil mi Saliha?"

 

"Evde dinlenmek daha iyi olabilir."

 

"Bence bunu yarın konuşalım çünkü bende yorgunum ve uyumak istiyorum."

 

Emrah'ın sözlerinin ardından kızlar vedalaşıp Hazer'in arabasına binmiş Emrah da Emir'in arabasına binip çalan telefonunu yanıtlamıştı. Bu sırada karşılıklı duran iki arkadaştan Emir dostuna bakıp gülümseyerek konuştu.

 

" Hazer hayırdır kardeşim bu gece pek bir farklı gördüm seni?"

 

Hazer ise bir gözüyle arabaya bakıp tekrar dostuna döndü.

 

"Dengem bozuluyor Emir. Bu kız benim dengemi altüst ediyor."

 

"Desene gönüllü yanmaya başladın. Seni ilk defa böyle gördüm kapılıyorsun ona."

 

Hazer bir elini ensesine atıp kimse onları duymasa da sesini biraz daha alçaltıp karşısındaki adamı şaşkınlığı ile bırakıp arabasına yürüdü.

 

"Emir o kim biliyor musun?"

 

"Kimmiş?"

 

"Peri kızı o!"

 

Emir duyduğu şey ile kaşları havalanmış ve öylece bakakalmıştı. Tam arabasına binen adama bağırarak söylendi.

 

"Hey hey hey bunu söyleyip gidecek misin?"

 

"Geç oldu dostum kızları eve götürmem gerekiyor."

 

"Bunu konuşacağız biliyorsun değil mi? Kaçamazsın."

 

"Sonra Emir sonra."

 

Son sözünü söyleyip arabaya bindiği gibi gaza bastı. Emir ise duyduğu şey ile bir süre arkalarından bakıp güldü.

 

Hazer yıllar önce görmüştü o kızı adını sorduğunda ise Peri kızı demişti. Uzun süre gidip gelmiş kim olduğunu bulmaya çalışmıştı. En sonunda ise bir daha lafını etmez hale gelmişti. Şimdi bazı taşları yerine oturtuyordu Emir.

 

Cenazeye gittiklerinde görmüşlerdi onu Elida oydu demek. Hazer'in aklımı meşgul eden bir görünüp bir kaybolan kız oydu. İşte şimdi bu iş daha farklı bir boyuta geçmişti. Daldığı düşüncelerden camı açıp söylenen abisi ile çıkt.

 

"Hadi be oğlum gitti nişanlın gitti bizde mi gitsek eve artık."

 

Hazer ise arabada susmak bilmeden konuşan kız kardeşine aynadan bakıp gözlerini devirdi. Bir insanın enerjisi hiç mi bitmezdi hiç mi yorulmazdı bir insan.

 

"Elida bak ne diyorum hazır Saliha da buradayken alışverişe çıkmalıyız."

 

"Ben rahatsızlık vermeyeyim."

 

Saliha'nın sözlerine önce Hazer karşılık verdi.

 

"Saliha rahatsızlık gibi şeyler söyleme. Sen Elida'nın en yakınısın bizim de baş tacımızsın."

 

Ardından da Cansu söyledikleri ile abisini destekledi.

 

"Tabi ki Saliha benim yengemin arkadaşı benimde arkadaşım sayılır hem çok eğleniriz ya ben sizi oradan gezmeye de götürürüm."

 

"Teşekkür ederim ikinize de. Ancak yarın için gerçekten halim olacağını sanmıyorum."

 

Cansu gülümseyip önde hiç konuşmadan yolu izleyen Elida'ya baktı.

 

"Ya biz de öbür gün öğlen çıkarız değil mi Elida?"

 

Hepsinin bakışları ona dönerken Elida hala yolu izliyor ve Hazer'in sözlerini düşünüyordu. Gitme demişti nereye gidecekti ki. Aklına gelen ile gülümsedi. İlk gecesinde sevme diyen adam bugün gitme demişti. Gitmezdi Hazer buradayken hiçbir yere gitmezdi.

 

"Elida?"

 

Kendisine seslenen adam ile birden irkilip doğruldu oturduğu yerde ve ona baktı. Ardından diğerlerinin de ona baktığını görünce bakışlarını önüne çevirmişti ki konağa geldiklerini gördü.

 

"Elida iyi misin sen?"

 

"Şey Cansu dalmışım özür dilerim. Ne diyordun?"

 

"Alışveriş diyordum nişan için öbür gün gider miyiz?"

 

"Tabi gideriz."

 

Saliha ve Cansu arabadan inip içeri girerken bu kez benzer şekilde o sordu.

 

"Gerçekten iyi misin?"

 

Elida gözlerine bakıp durdu.

 

"Hazer birşey sorabilir miyim sana?"

 

"Tabi sor."

 

"Bana neden Peri Kızı diyorsun?"

 

Hazer belli belirsiz gülümsedi ve arabanın kapısını açıp indi. Elida kızdı mı acaba diye düşündü. Anlaşılan cevap vermeyecekti. Hayal kırıklığı yaşasa da belli etmemeye çalışıp oda indi arabadan ve konağa girdi onunla beraber. İkili yan yana yürürken sedirde oturan Senem'i gördüler ve selam verdiler.

 

"Anne neden uyumadın?"

 

Senem ikisine de bakıp gülümseyerek ayaklandı.

 

"Baban ile konuşuyordum bende uyumaya çıkacaktım zaten."

 

Merdivenleri çıkmaya başladıklarında Senem sessiz duran kıza bakıp sordu.

 

"Geceniz nasıl geçti Elida? Eğlendiniz mi?"

 

"Çok iyiydi keşke siz de olsaydınız."

 

"Başka sefere beraber gideriz. Ben artık odama geçeyim size de iyi geceler."

 

"İyi geceler anne."

 

Tam kendi kartlarına geldiklerinde Hazer odaya girmek yerine terasta bulunan sedire oturup başını yasladı duvara.

 

"Başın mı ağrıdı kahve yapayım ben sana."

 

"İyiyim Elida gel otur sende konuşalım seninle biraz."

 

Elida yaklaşıp hemen yanına oturdu. Hazer başını yaslandığı yerde gözlerini kapatıp ellerini dizlerine koydu. Elida her hareketini izliyor her anına hayran kalıyordu. Elida onu izlemeyi öylesine sevmiş öylesine dalmıştı ki Hazer'in sesi ile hemen bakışlarını gökyüzüne çevirdi.

 

"Peri Kızı gibisin Elida."

 

"Nasıl yani nasılım ki ben?"

 

"Çok narin kanatların var seninde, o kadar kırılgan ki sırf o kanatlar kırılmasın diye kalın bir kabuğa sığınıyorsun. Peri kızları gibisin bir bakıyorum buradasın bir bakıyorum yoksun."

 

"Hazer gerçekten bazen ne demek istediğini anlamıyorum."

 

"Güzelsin Elida ama bu yüzünün güzelliği değil. Bakışların o kadar açığa veriyor ki kalbini görüyor gibiyim."

 

"Keşke görebilseydin."

 

Hazer gözlerini açıp ona çevirdi bakışlarını yüzü ayın ışığında aydınlanmıştı. Peri kızı diyordu çünkü onu yaylada ilk gördüğünde güneşi arkasına almış aynı bir melek gibi güzeldi. Sonra bir daha onu bulamamıştı. Bu yüzden de Peri kızı demişti ona uçup gitmişti bir anda. Ve şimdi yıllar sonra kanatları onu yanına getirmişti.

 

"Elida şartlarımız farklı olsaydı beni herhangi bir yerde görmüş olsaydın yine evlenir miydin benimle sever miydin beni? Aynı annem gibi sever miydin? "

 

"Şartlarımız farklı olsaydı Hazer bunu bende çok düşünüyorum biliyor musun? Ben seni kişisel severdim. Annen gibi değil ama. Annen seni sen olmasaydın da sevecekti. Öyle olmazdı benimki. Sen olduğun için severdim ben seni. Tercih hakkımı kullanarak severdim. Yani iddia eder gibi var sayar gibi. Din gibi ortaya atardım seni. Sonra inanırdım sana sonra herkesi inandırırdım varlığına. Şüphesiz ki diye başlardım senden konu açıldığında. Sana olan sevgim söz konusu olduğunda şüphe bırakmazdım kimsenin aklında."

 

" Bu kadar çok mu severdin beni? "

 

"Bundan da çok severdim seni."

 

İki yürek bu sözler ile hızlandı. Bir yol varsa kalpler arasında buda gözlerden geçiyordu. Birbirine bakan iki çift göz vardı. Hazer başını sallayıp oda yıldızlara çevirdi bakışlarını.

 

"Peki sen, sen sever miydin beni?"

 

"Elida ben zaten seviyorum seni.

Çünkü seni sevmek, sevilmekten daha güzel. O kadar güzel bakıyorsun ki bana sevdikçe sevesim geliyor. Durup durup diyorum ki beni sevse ne güzel sever. Bu aşk değil Elida sen benimle nikahlandığın ilk gün sevmeye başladım ben seni. Gün gelirde duymak istediklerini sana söyleyebilir miyim bilmiyorum ama içimde bir yer senin için ayrılmıştı sanki ve sen gelince tamam oldum gibi. Sen hiç bilmiyorsun söyleyemedim hiç. Sana bakıp bakıp binbir minnetle benim kaderim olacağını nereden bilebilirdim,demek istiyorum. Sen hayatıma girdikten sonra yeni bir insan çıkardım içimden. Kendimle ilk defa karşılaşıyorum. Ben seni buldum ama sen beni hala arıyorsun. Hiçbir benzetme karşılığın değil hiçbirşeyi sana denk bulmuyorum. Hiçbir şey canını sıkmasın istiyorum. Hayatımda çok sevdiğim kadınların yanında görüyorum seni hep asla ayrı tutamıyorum. Bazen tek bir cümlen ile dengem bozuluyor. Bir şeylere odaklanmam gerekince aklımın en ücra köşesi adını bağırıyor sanki. Aynaya bakınca diyorum ki evet bu sensin Hazer ama yaptıklarım ben gibi değil. Bana ne yaptığını bilmiyorum ama her ne yapıyorsan buna alışıyorum. Bu his yabancı ama çok güzel."

 

Elida sözlerine karşılık veremeden öylece baktı gözlerine. Bu sözleri ondan duymak bile o kadar değerli o kadar güzeldi ki.

 

" Hazer ben... "

 

" Bişey söylemek zorunda değilsin Elida. Ben sadece içimde kalsın istemedim. Öyle veya böyle biz bir ömür diye çıktık bu yola. Ben senden gizlemek istemiyorum senden tek isteğim sende gizleme ne olursa olsun konuş benimle."

 

Başını sallayan kız ile Hazer ayaklandı ve elini tutup kızı da kaldırarak odasına girdi. İkisi de sessizce biri odada diğeri banyoda üstünü değiştirip yatağa uzandığında ikisi de sessizdi. Hazer her gece olduğu gibi tavana bakarken yan döndü ve Elida'ya çevirdi gözlerini. Onun dönmesi ile Elida da dönüp ona bakarken Hazer hiç beklenmeyen bir şey yapıp kıza sarıldı.

Elida şaşkınlıkla doğrulmaya çalışınca duyduğu şey ile utançtan kaskatı kesildi.

 

"Nasılsa sabahları sarılıyorsun ben şimdiden sarayım sabah sana zahmet olmasın."

 

Hazer önce göz kırpıp gülümsemiş ardından gözlerini kapatıp kendini uykuya teslim etmişti. Elida ise bu eve geldiğinden beri ilk kez yüzündeki gülümseme ile yummuştu gözlerini geceye.

 

Günün ilk saatleri Urfa'nın göğünü aydınlatırken Saliha yatağında gerinip banyoya girmiş elini yüzünü yıkadıktan sonra terasa doğru adımladı. Mutfağa girip çıkan kadınlar dışında pek kimseler görünmüyordu etrafta ancak avluya çevirdiğinde bakışlarını Sare hanımı görüp gülümsedi. Yavaşça merdivenleri inerken karşısında oturan kızı farkedip durdurdu adımlarını zira kızın söyledikleri ile adımları donmuş ne ileriye ne geriye gidemez olmuştu.

 

"Babaanne siz dediniz Hazer ile seni evlendireceğiz dediniz şimdi suçlu ben miyim?"

 

"Berfu yapma böyle kızım. Hazer evli artık bak bu söylediklerini baban yada Hazer duyacak olursa neler olur düşünsene."

 

"Banane sen ve annem demediniz mi söylesene. Hazer ile sen evleneceksin demedin mi? Şimdi o kız geldi herşey berbat oldu. Hepsi ablam yüzünden keşke ölseydi ölseydi de o kız gelmeseydi bu eve. Yoksa nerede görecek de evlenecekti Hazer o uyuz kızla. Ablam olmasa Hazer de evlenirdi benimle. Benim ne günahım var babaanne. "

 

" Yeter dedim Berfu. Böyle konuşmayı kes kızın kulağına gitse neler olur hiç mi kafan almıyor senin. O kız olmasa neler olurdu düşünmüyor musun hiç! Bir daha duymayacağım böyle şeyler anladın mı? Şimdi odana git hasta diyeceğim senin için çıkma odadan baban görmesin seni böyle. Toparlan ve alış bu duruma o kız senin yengen artık bu evin de hanımı. "

 

Berfu kızgınlıkla ayağa kalktığında merdivende duran kızı farketti Sare hanım da onun baktığı yere baktığında Saliha hiçbir şey duymamış gibi gülümsemeye çalışıp inmeye başladı merdivenleri. Berfu yukarı çıkarken yanından geçen kıza öldürücü bakışlar atmayı ihmal etmezken Saliha tam hizasına gelince omzuna bilerek çarpıp kaşlarını çattı.

 

"Ah dikkat et Berfu düşeceksin!"

 

Berfu ise ayaklarını yere vura vura odasına girip kapıyı çarptı.

 

"Günaydın kızım erkencisin."

 

"Günaydın Sare hanım evet erken uyandım hava çok güzel olunca bir bakayım etrafa dedim."

 

"İyi yaptın gel sohbet edelim biraz seninle diğerleri de kalkar birazdan."

 

Saliha duyduklarını Elida'ya söyleyip söylememe arasında gidip gelirken bir yandan da tatlı konuşan kadına cevaplar veriyordu.

 

Elida gözlerini açtığında yatakta tek olduğunu görüp hızla ayağa kalktı saate baktığında çok geç olmadığını görmüştü peki ama Hazer neredeydi. Tam yataktan kalkmışken banyodan gelen su sesi ile duşta olduğunu anlamıştı. Y

atağı toplayıp üzerini değiştirmişti ki banyonun kapısı açılmış saçlarını kurulayan altında pantolon üstü çıplak Hazer ile göz göze gelmiş ve kalbi yine dört nala koşmaya başlamıştı.

 

"Günaydın Elida."

 

"Günaydın."

Hazer başının her iki tarafına ellerini bastırıp yatağa oturunca Elida yanına gidip baş ucunda durdu.

 

"Başın mı ağırıyor ilaç ister misin?"

 

"İyiyim geçer şimdi. Bana bir gömlek verir misin dolaptan?"

 

Elida gömleği kendisine verdiğinde yavaşça kalkıp giyindi. Telefonunu anahtarlarını alıp cebine atmış ikisi de hazır bir şekilde kahvaltıya inmişlerdi. Sofrada Berfu'nun yokluğunu farkeden ilk kişi Senem olunca Meran'a dönüp sordu.

 

" Berfu neden inmedi kahvaltıya Meran?"

 

"Odasına baktım banyodaydı."

 

Sare hanım Rıdvan'ın bakışlarını farkedip hemen müdahil oldu olaya.

 

"Midesini üşümüş biraz ben ilaç yolladım odasında yiyecek bugün."

 

"Ben bakayım ana o zaman."

 

Ayaklanan Meran'ın elini tutup durdurdu onu ve son sözünü söyleyip kahvaltısına döndü.

 

"Yemeğini ye Meran! Ben baktım dedim birşey yok."

 

"Abi şirkete giderken beni de çarşıya bıraksan olur mu?"

 

"Ne işin var çarşıda yarın zaten gitmeyecek misin?"

 

"Bir kaç hediye ayırtmıştım Emrah abi için onları alacaktım. "

 

"Çetin abiye söylerim o getirir çıkma sen bugün."

 

Cansu nedenini anlamasa da karşı gelmemiş başını sallayıp yemeğine dönmüştü

 

"Hazer yarın için toplanmak istiyorlar haber yollamışlar."

 

Hazer çayında bir yudum alıp amcasına dönmüş ve başını sallamıştı.

 

"Tamam amca bakalım neymiş dertleri."

 

"Çiftlik uygunsa orada toplayalım herkesi konağa gelmesinler şimdi."

 

"Olur amca. Herkese afiyet olsun ben bugün şirkette olacağım amca bişey olursa haberleşiriz."

 

Yerinden kalkıp kapıya doğru giderken Sare hanımın bakışları ile Elida da kalkıp kapıya kadar yanında yürümüştü.

 

"Kolay gelsin."

 

"Sağol akşama görüşürüz."

 

Elida arabasına binip gidene kadar kapıda durup baktı kocasına. Sofra toplanmış Rıdvan da çiftliğe gitmişti. Hanımlar kahvelerini içmek için sedirlere geçerken Elida Saliha'nın sessizliğini farkedip kulağına yaklaştı.

 

"Bir sorun mu var Saliha?"

 

"Yok ne olabilir ki zaten."

 

"Odama çıkalım mı konuşuruz."

 

Saliha sadece başını sallayarak cevap verince Elida Sare hanıma bakıp müsaade istedi.

 

"Tabi kızım tabi keyfinize bakın siz."

 

Odaya girdiklerinde koltuğa karşılıklı oturan iki kızdab Elida gülümsüyor Saliha ise düşünceyle boğuşuyordu.

 

"Elida o sana iyi davranıyor değil mi?"

 

"Saliha dünde sordun bunu,iyi dedim ya neyin var senin bu sabah?"

 

"Meleğim benim ben sadece iyi olmanı istiyorum."

 

"Bak endişeni anlıyorum,ama gerçekten iyiyim Hazer ben iyi olayım diye herşeyi yapıyor bana değer verdiğini biliyorum artık."

 

"Elida sen hala lisedeki kız gibisin. Onu seviyorsun biliyorum bunu ama sen sanki onu sevmek için kendinden ödün veriyorsun yapma Elida ziyan olursun."

 

"Sevmek bu değil mi Saliha? Ben onu sadece içimden seviyorum. Ama biliyor musun çok yakında sevgim karşılık bulacak."

 

"Umarım öyle olur güzelim."

 

Elida tam cevaplamak için ağzını açmıştı ki konak kapısının hızla çarptığını duydu hemen ardından ise Sare hanımın feryadı.

 

"Kıydılar evladıma Hazer!"

 

İki kız birbirine bakıp hızla odadan terasa çıktığında avluda konuşan Çetin ile ayakları taşımaz oldu Elida'yı.

 

"Arabasını taramışlar Senem hanım. Eski yoldan giderken çok hızlıymış korumalar yetiştiğinde araba harap haldeymiş."

 

Senem ayakta kalmak için kendini zorlarken Cansu annesinin koluna tutunmaya çalışıyor Meran ise Sare hanımı sakinleştirmeye.

 

Sonrasını duymadı Elida ayakları git gide yere doğru katlanırken Saliha onu tutmaya çalışıyordu sadece.

 

"Bişey olmaz ki ona akşama görüşürüz dedi bana bişey olmaz ki ona."

 

Gözleri yavaştan karardığında ise tek gördüğü şey Hazer'in gülümseyen yüzüydü.

Bitmiş olamazdı ben sözümde dururum demişti söz vermişti gitmiş olamazdı.

 

Ölüm soğuk nefesini bir kez daha bu konağın taşlarına üflerken ayakta kalmaya çalışan bir ana umuduna sarılan bir eş ile karşı karşıyaydı.

 

Kader ne yazmıştı gün ne getirecekti bilmeden acıyla sınanıyorlardı. Ancak bilip de unuttukları değişmez bir

gerçek vardı.

 

Allah ol der ise tüm alametler olurdu!

 

 

Bölüm Sonu

 

Allaha emanet olun!

 

Bölüm : 09.12.2024 13:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...