

Biz seninle şarkı olmayalım.
Her ağzı olan söylemesin.
Biz seninle şiir olalım!
Sadece aşıklar bilip ezberlesin.
Medyada Emir ve Cansu var ☺️
Bölüm Şarkısı: Bilal Sonses = İki Kelimemden Biri Sensin
Karanlık korkutmamalı hiçbir insanı her karanlığın sonunda yok mu nasılsa bir gün ışığı? Zor diye bir şey de olmamalı her zorluk sonunda aşılmadı mı? Hayal kurmak kim ne derse desin o hayale büyük bir inançla tutunmak çoğu kez isteneni vermedi mi? Her birimiz önce imkansız yada sen bunu yapamazsın sözleri ile karşılaşmadık mı? Her girdiğimiz yolda bizi vazgeçirmek isteyenler olmadı mı?
Hayat böyle bir şeydi işte hep olumsuzluklar karşıladı herbirimizi. Hemen pes edip vazgeçenler sadece hayal olarak hatırladı o anları bir de pes etmeyip direnen ve savaşanlar vardı ki onlar mükafatlarını Allah tarafından almıştı. Kader diye bir şey vardı ve günü gelince kadar yaşanırdı. Ne demişti Şems; Dünyanın alt üst olmasından korkma nereden biliyorsun altının üstünden daha iyi olmayacağını.
Elida'nın da hayatı bir anda alt üst olmuştu. Sadece hayallerinde sevdiği adamın karısı olmuştu babası ve abisi onu bir anda gözden çıkarırken büyük bir aileye sahip olmuştu. Ona güzel bakan bir eşe Hazer'e, cıvıl cıvıl bir kardeşe Cansu'ya, her biri çok güzel dostlara ki en başta Saliha olmak üzere Emrah ve Emir'e , geldiğinden bu yana hep onu destekleyen bir anne sıcaklığı veren Sare hanım, Meran ve Senem'e, her ne kadar bazen öfkesine maruz kalsa da kötü biri olmadığına inandığı Rıdvan'a, eşine bağlılığına hayran olduğu Siyabend'e, Nazlı Vedat Zülal ve Cihan gibi neşeli büyüklerine Hazer'in kuzenlerine yani kocaman bir aileye sahip olmuştu. Hayat ondan önce bir anne bir abi ve bir baba almış ancak yerine daha fazlasını sunmuştu ve tüm bunlar istenmeyen bir evlilik sonucu olmuştu.
Elida kocasını büyük bir aşkla seviyordu sevmesine ama içinde bir yerlerde bu evliliğin zorla yapılması gerçeğini silip atamıyordu taki bugüne kadar. Evet hayatı bu adamla beraber altüst olmuş ancak daha mutlu biri olmuştu. Tek bakışı ile Elida'yı mutlu eden bir adamdı Hazer. Kimse tek bir kişi bile bu evlilik ile ilgili kötü bir imada dahi bulunmazken Elida da hayata kaldığı yerden devam etmeliydi. Normal bir evlilik gibi yaşamalıydı hayatını. Hazer hayata devam et demişti amacın yok mu demişti vardı işini yapmak çalışmak istiyordu mesela ve şundan emindi artık Hazer bu yolda onun yanında duracaktı. Elida bunun güvencesi ile daha güçlü duracak mesela artık susmayacaktı birinin varlığına güvenmek ne güzel diye geçirdi içinden.
Çiftlikten çıkıp da Emir'in evine geldiklerinde bit anda Emrah'a doğru gelip sarılan kız ile şaşırıp etrafına baktı Elida Cansu ve Hazer gülümsüyor Saliha da ise anlamını bilmediği bir bakış farkediyordu.
"Pınar sen ne zaman geldin?"
"Ezgi teyze ve Elmas teyze ile beraber geldim nişana sap sap katılmana gönlüm razı olmadı sana süpriz yapmak istedim mutlu oldun mu?"
Emrah gülerek boyu ancak göğsüne yetişen kızın kıvırcık kızıl saçlarını karıştırıp başını salladı. Bir yandan bahçedeki kadınların yanıma yürürken bir yandan da yanımdaki kıza cevap veriyordu.
"Mutlu olmaz mıyım hiç gerçekten süpriz oldu. Emir sen biliyor muydun?"
"Söylememi istemedi seninki."
Pınar Emir'e dil çıkarıp Emrah'a daha çok sokulurken Saliha seninki lafı ile birden öksürüp dikkat çekince rahatsız olup gözlerini kaçırmış Cansu ise hemen gülümseyip Pınar'a doğru yaklaşıp sarılarak konuşmuştu.
"Pınar hoşgeldin çok özlemiştim seni."
"Bende özledim Cansu çok güzel bir elbise aldım nişan için bayılacaksın."
"Benden daha güzel olma ama sakın."
İki kız gülerek konuşurken Emrah Ezgi ve Elmas hanımla kucaklaşıyordu Pınar ise en son aylar önce gördüğü Hazer'i farkedip ona doğru yaklaşmış ve sarılmıştı.
"Hoşgeldin ufaklık nasılsın?"
"Hazer abi ben iyiyim de seni daha da iyi gördüm."
Pınar bu sözleri Elida'ya bakıp söylerken sözlerinin sonunda Hazer'e göz kırpmıştı. Hazer ona gülümserken karısına bakıp beline dokunarak onu bir adım öne çıkardı. Esra hanım ve kardeşleri de onlara bakıyordu.
"Tanıştırayım eşim Elida."
Elida gülümseyip başını sallamış ardından önce karşısındaki kızın elini sıkmış daha sonra ise Emir'in teyzeleri ve annesi ile tanışmıştı. Hazer devam etti sözlerine.
"Pınar'da Emrah'ın kuzeni Emir'in de tatlı baş belası."
"Ne bela ama."
Emir'in sitemi ile Pınar söylendi.
"Seni duydum doktor dua et yarın nişanın var yoksa biliyorsun yani."
Esra hanım didişen ikiliyi ayırmak adına hala ayakta bekleyen Saliha'ya yaklaşırken konuştu.
"Emir Pınar çocuklaşmayın yine lütfen."
"Tamam Esesim bişey demiyorum senin bu sıpa oğluna."
Pınar da sözlerinin sonunda hala kim olduğunu bilmediği kıza bakıp tek kaşını kaldırarak sordu.
"Sahi sen kimsin tanımıyorum ben seni."
"Saliha ben tanımak zorunda da değilsin zaten ama daha kibar sorabilirsin."
Genç kız kaşlarını çatıp karşısındaki kumral kızı baştan aşağıya süzmüş ardından dudakları kıvrılmıştı.
"Peki daha kibar sorayım o halde siz kimsiniz efendim kusuruna bakmayın lütfen çıkaramadım."
Saliha da karşısındaki kıza aynı şekilde bakıp ancak çok ciddi bir yüz ifadesi ile cevap verdi.
"Elida'nın arkadaşıyım küçük hanım..."
Daha sözlerini bitiremeden Emrah'ın sesi ile iki kızda o tarafa bakmaya başladı.
"Benimde arkadaşım artık."
Herkes masadaki yerini alırken hala ayakta duran Pınar ve Saliha birbirine baktı aralarında bir negatif elektrik vardı ama nedenini anlamadı Elida. Saliha çok sakin kibar bir kızdı ne diye kendisinden yaşça küçük bir kıza bu şekilde sert konuşmuştu onu tanımasa kıskandığını düşünecekti. Emrah daha fazla dayanamayıp Pınar'ın kolundan tutarak kendi yanındaki boş yere oturmasını sağlarken Esra hanımın yönlendirmesi ile Saliha da tam karşılarına oturmuştu.
"Eee Cansu heyecanlı mısın yarın büyük gün sonuçta."
"Ezgi teyze hemde nasıl bir heyecan anlatamam sana ama abim ve güzel yengem sağolsunlar bizi çiftlikte bir güzel ağırladılar attık tüm stresimizi değil mi Emir?"
Emir gülerek önce Hazer'e bakmış ardından başını sallayarak yanıtlamıştı. Elida ise yanında oturan adamın sinirli söylenmesini duyup güldü.
" Günümüzün içine ettiği yetmez gibi birde laf çarpıyor serseri. "
" Şşş duyacak şimdi."
Herkes kendi aleminde konuşmaya devam ederken Hazer yönünü tamamen Elida'ya çevirerek gülümsedi ve cevap verdi.
"Duysa ne değişir ki doğrudan da söylesem inadına yine gelir tepemize. Evlense de kurtulsam."
"Kardeşine olan bağlılığın gözlerimi yaşarttı."
Hazer onun konuşkan halini pek bir sevmişti susmasını istemiyordu ki zaten hep konuşsun o huzur veren sesi hep duysun istiyordu.
"Sana olan bağlılığımı bilsen demek ki..."
Başını diğer tarafa çevirerek fısıltı halinde konuştu ancak Elida duymadığı için kaşlarını çatarken Esra hanımın sesi ile o tarafa döndü.
"Elida sevdin mi buraları Saliha geri dönecekmiş sevmedi sanırım bu toprakları."
"Bana da oldukça farklı geliyor aslında biz Rize de denizle yağmurla iç içe büyüyünce burası farklı geliyor ama çok güzel her şehrin kendine has bir dokusu var alışınca bırakmak istemiyor insan."
"Saliha hanım daha iyi bilir tabi dönmesi çok iyi olur."
Pınar birden araya girip konuşunca Esra hanım tarafından uyarıldı.
"Pınar'cım lütfen ama ayıp ediyorsun bak."
"Off tamam Esesim ya demedim bir şey."
Telefonu çalınca ayaklanıp;
"Annem arıyor ben konuşup geleyim."
Esra hanım Saliha'ya bakıp mahçupça gülümsedi.
"Lütfen kusuruna bakma canım hiç böyle biri değildir aslında Pınar sadece Emrah'a biraz fazla düşkün oda arkadaşım deyince kıskandı sanırım."
Saliha konulan kadına gülümseyip başını salladı.
"Estağfurullah ne kusuru ancak kıskanmasını gerektirecek bir durum yok ortada yarından sonra işimin başına döneceğim ve bir daha hiç görmeyeceğiz Emrah ile pardon yani Pınar ile birbirimizi."
Esra hanım bu konuyu kafasına takmıştı bir kere bu işi kadere bırakmayı hiç düşünmüyordu hele bir küçük oğlunun nişanını bir atlatsınlar Emrah ile de ilgilenecekti.
" Biz artık kalkalım yarın zaten hep bir arada olacağız. "
Esra hanım hemen ayaklanıp itiraz etmeye yeltendi.
"Yemek yerdik beraber Kamuran birazdan gelir Hazer'cim."
"Ezgi hanım ve Elmas hanım da yol yorgunu dinlesinler biz yine yeriz yemeğimizi sonra."
Bu sözlerin üstüne ısrar etmek faydasız kalacağı için Elida ve Saliha önden arabaya yürürken Hazer ve Cansu yarınki kuaför trafiğini konuşuyordu Emir'ler ile.
"Sabah ben bırakırım annemleri oradan da yanınıza geçerim."
Emrah'ın sözlerine hepsi başını sallamıştı. Elida ise Saliha'ya bakıp koluna dokunarak arabaya binmeden durdurdu onu.
"Saliha bir şey olmuş sana sorun nedir?"
"Bir şey olduğu yok meleğim takma kafana sen."
Elida tek kaşını kaldırıp kollarını göğsünde bağlayarak ona bakınca Saliha gülüp başını salladı.
"Gerçekten önemli bir şey değil Elida sadece Emrah'ın tersledim oda..."
"Ne için tersledin bir şey mi dedi?"
"Elida yapma lütfen sende farkındasın Cansu ikimizi bir araya getirmek için götürdü bizi çiftliğe bak ben yine aynı şeyleri yaşamak istemiyorum tamam mı? Lütfen konuş Cansu ile yapmasın bir daha bunu ben söylersem kırıcı olmaktan korkuyorum çünkü."
"Cansu kötü niyetinden yapmadı bunu Saliha ikiniz arasında bir çekim var geldiğiniz günden beri neden kapatıyorsun kendini bu kadar tanımıyorsun ki Emrah'ı daha."
Saliha kendilerine doğru gelenleri görünce derin bir nefes alıp son sözünü söyledi ve arabaya binip bakışlarını diğer tarafa çevirdi.
" Tanıdığım kişiden nasıl bir darbe aldığımı gayet iyi biliyorsun o anlamda birini tanımak istemiyorum! "
Elida bu sözün üstüne diyecek bir şey bulamadı ve kendisine yaklaşan kocası ve Cansu ile bakışlarını onlara çevirip gülümsedi. Hazer arabaya binen kız ile sordu.
" Saliha'ya bişey mi oldu yüzü asıldı sanki? "
" Yoruldu biraz sabah da erken kalkmışlar ya uykusuz."
"Durduk yere herkesin başını ağrıttınız küçük hanım memnun musunuz?"
Cansu arabadaki kıza bakıp yüzünü astı ve abisine cevap verdi.
"Biraz kafa dağıtalım istemiştim özür dilerim."
Elida üzülen kızın elini tutup gülümsedi.
"Uykusunu alamayınca böyle olur Saliha seninle alakası yok üzülme. Eve gidince dinlenir kendine gelir."
Cansu yengesine uzaktan öpücük atıp abisine baktı ve tek kaşını kaldırdı.
"Yengem de olmasa bizi savunan yok Emir de teyzelerini gördü unuttu beni zaten hadi gidelim artık."
Cansu da arka kapıyı açıp arabaya binince Hazer arkasından bakıp başını sağa sola sallayarak sabır diledi ve Elida'ya işaret edip arabaya geçmesini sağladı. Onlar konağa doğru yol alırken Emrah Esra hanımın yanına oturmuş onu dinliyordu.
" Pınar çok ayıp etti gördün değil mi? Neden böyle yapıyor bu kız?"
"Pınar işte annem bilmiyor musun onu Emir'e bile tahammül edemez benim yanımda Saliha'dan da öyle bir enerji aldı herhalde ben konuşurum onunla sen merak etme."
Pınar hala bahçenin diğer tarafında telefon ile konuşurken Elmas hanım kardeşine bakıp söylendi.
" Çiğdem hanım kendisi gelmedi ama kızından alıyor haberleri. "
" Abla bilmiyor musun kadını Tabiki herşeyi bilmek ister. "
Emrah onları duymuştu ancak ses etmedeb ayaklanıp odasına üstünü değiştirmeye gitmişti Esra hanım oğlunun yüzüne düşen hüzün ile kız kardeşlerine bakıp kaşlarımı öatarak söylendi.
" Ezgi, Elmas saçma sapan konuşmayın yine geçen geldiğinizde de oğlumu üzdünüz yine aynısı olursa bozuşuruz haberiniz olsun."
Esra hanım iki kardeşini de severdi ancak oğullarının yüzüne düşecek en ufak bir hüzün için karşısına alamayacağı kimse yoktu. İki kadın da susup başlarını sallarken Pınar'a bakıp iç çekti.
Aslında Pınar bir nevi Esra hanımın elinde büyümüştü Emrah'a olan düşkünlüğü nedeniyle sürekli onlarda kalırdı Esra hanımı da çokça severdi ölen teyzesini hiç tanımamıştı Pınar Esra hanımı öz teyzesi gibi sever ve sayardı. Pınar'ın Ezgi ve Elmas ile de bir sıkıntısı yoktu aslında ancak annesi Çiğdem ve bu iki kadın birbirlerini gördükleri yerde nefretlerini kusmaktan geri durmazlardı.
Kamuran bey bahçe kapısında arabasından inip bahçeye giriş yapınca telefonunu kapatan genç kız ile karşı karşıya gelmiş ve sarılarak yürümeye başlamışlardı.
"Cimcime özlettin bu kez kendini."
CAslında ben gelecektim size eniltecşm ama Emrah abimin Urfa'ya geldiğini duyunca şey oldu. "
" Hmmm ne oldu Emrah abim yoksa o bunaklar ile ne işim var dedin değil mi? "
Genç kız saçlarını omzunun arkasına doğru savurup gülerek konuştu.
"Enişte sen mi bunaksın yakışıklılığın ile Esesim hep tetikte bekliyordur kimse kapasın diye dimi Eses?"
Masadakiler gülerek konuşan ikiliyi izlerken Emrah ise odasının balkonundan gökyüzüne çevirdi bakışlarını gözlerinin önünde beliren kız ile gülümsedi önce ancak tebessümü hemen silinip yerini düşünceye bıraktı. Keskin yanları vardı Saliha'nın, aşılması güç duvarlarla örmüştü adeta çevresini ama Emrah kolay kolay pes eden vazgeçen bir yapıya sahip değildi arkadaş olabiliriz demişti peki önce arkadaşı olurdu öyleyse sonrası zaten gelirdi.
Konağın önünde duran arabadan önce Saliha inip avluda oturanlara selam vererek biraz dinlenmek istediğini söyleyip izin alarak odasına geçmişti. Diğerleri de konağa girdiğinde Elida her ne kadar arkasından gitmek istese de konuşmayacağını çok iyi biliyordu. Akşam yemeği hazırlanınca Saliha aç olmadığını söylemiş ve yine odasından çıkmamıştı. Yemek boyunca yarın olacak olan nişan ve detayları konuşulmuş hanımlar yarın için hazırlıklarını tamamlarken beyler ise gelecek olan davetliler ile ilgili konuşuyordu. Cihan'ın büyük oğullarından Ali Bulut Hazer'e yaklaşıp kısık sesiyle konuştu.
"Abi biraz konuşalım mı?"
Hazer başını sallayıp kuzeni ile ayaklanarak terasa doğru merdivenlere yönelirken sordu.
"Hayırdır Bulut ne oldu?"
Ali Bulut ilk adını annesinin babasından ikinci adını ise teyzesinin ısrarları sonucu almıştı. Bir de ikizi Egemen vardı tabi aynı yüzü aynı yaşı paylaştığı ancak karakter olarak hiç benzemeyen ikizler biri babaları gibi şen şakrak diğeri ise Senem teyzeleri gibi ciddi 20 yaşına gelen ikizler Adana'da işletme okurken Bulut bugün abisinden bir ricada bulunmak üzere konuşmak için gelmişti buraya.
"Abi biliyorsun yeni dönem başlıyor sayılır ben bir şey yaptım ama bunu anneme anlatamam senden yardım isteyecektim."
Hazer tam olarak ne istediğini anlamadığı için kaşlarını çatarken merdivenleri çıkan karısını görüp o tarafa doğru bir adım atmış ancak kendisine seslenen Bulut ile durdu.
" Abi konuşuyorduk hani. "
Hazer ona dönüp sordu
" Bulut tam olarak ne olduğunu açıkça söyler misin."
Genç çocuk kuzeninin sabırsız ve hafif sinirli çıkan sesi ile elini ensesine atıp derin bir nefes almış ve ardından hemen konuya girmişti.
"Yatay geçiş için başvuru yapmıştım kabul edilmiş yeni döneme burada başlayacağım."
Hazer başını salladı ve elini salladı devam et dercesine zira şuan aklı odaya çıkmakta olan karısıyla gitmek üzereydi.
"Ya abi işte anlasana annem ile senin konuşmanı istiyorum sen eğer şirkette bana yardım eder burada kalması daha iyi olur dersen annem ikna olacaktır teyzeme söylesem oda annem ile aynı tarafta olur biliyorsun."
Hazer başını salladı ve karşısındaki Bulut'un omuzlarına elini koyarak konuştu.
" Tamam bak sen bunları yarın bana hatırlat ben teyzeme ve amcama söylerim hallederiz tamam mı hadi iyi geceler ben uyumaya gidiyorum. "
Bulut ağzını açmış ancak daha bişey diyemeden Hazer merdivenleri üçer üçer çıkmaya başlamış diğer kata ulaşmıştı bile.
" Sağol abi ya çok yardımcı oldun. Oğlum Bulut annen seni bu kez de öldürmezse sana karada ölüm yok artık. "
Elida herkesin yavaş yavaş odalarına çekilmesi ile birlikte odasına doğru yürürken aklında Saliha meselesi dönüp duruyordu. Özellikle de son sözleri.
" Tanıdığım kişiden nasıl bir darbe aldığımı gayet iyi biliyorsun o anlamda birini tanımak istemiyorum! "
Evet acı bir tecrübe yaşamıştı Saliha üniversite yıllarında deli dolu neşeli kız sanki o gün değişmişti bir anda büyümüştü gülen yüzü ciddileşmiş hayat onun için sadece işi ve ailesi olmuştu. Yarın onunla sakin kafa ile konuşmayı aklına yazıp odasının kapısını açtı ışığı açmış tam kapıyı kapatmak için arkasını dönecekken birden belinden sarılan adam ile korkuyla sıçradı yerinde.
"Korkma benim."
Elida yönünü ona dönmek isteyince Hazer başını kızın omzuna koyup ellerini karnına doğru sardı.
Heyecan tüm hücrelerine nüfus ederken Elida titrememek için yoğun bir çaba sarf ediyordu. Hemen kulağının yanında Hazer'in nefesini hissederken ellerinin terlediğini hissedip ellerini elbisesine sürdü.
"Seni özledim Peri kızı."
"Hazer..."
"Tenini özledim Elida tenime değen nefesini özledim."
Fısıltı halinde konuşuyorlardı ancak Elida sanki onun fısıltısında kayboluyordu. Evlendikleri gece mecburiyet ile beraber olan bu iki beden şimdi tekrar mı birleşecekti aklına gelen anılar ile gözlerini kapatınca sol gözünden bir yaş yüzüne düştü. Hazer aynadan gördüğü şey ile kızı kendine çevirirken Elida yavaşça gözlerini açıp gözlerine baktı. Kocasıydı sevdasıydı peki neden korkuyordu beni sevme diyen adam seni özledim dediği için miydi bu korku? Düşündüklerine o kadar dalmıştı ki karşısında yüzünün her hareketini izleyen adamı unutmuştu bir an için taki Hazer'in sesini duyana kadar.
"Sorun değil Peri kızı istemiyorsan olmak zorunda da değil ben acele ettim hadi uyu sen ben de bir duş alayım."
Elida daha cevap bile veremeden Hazer dolaptan aldığı eşofmanı ile banyoya girip kapıyı kapattı.
"Yanlış anladın Hazer."
Arkasından ettiği sözler havada asılı kalırken arkasındaki yatağa deyimi yerindeyse çöktü neden korkuyordu ki en büyük duası bu adam değil miydi peki ama sorun neydi tereddüt etmesi nedendi?
O an bir karar verdi ve ayaklanıp önce yatağın örtüsünü katlayıp kenara bıraktı ardından gardıroba yönelip hiç kullanmadığı düğün alışverişi esnasında Zülal ve Nazlı'nın zorla aldırdığı geceliklere baktı içlerinden en normal olanı seçmeye çalışsa da hepsi birbirinden açıktı en sonunda en arkadaki beyaz olanı alıp şöyle bir baktı yarın kesinlikle utancından yüzüne dahi bakamayacaktı Hazer'in kesilen su sesi ile çıkmak üzere olduğunu anlayıp hızla değişti üstünü ve gidip yatağa oturdu şimdi geriye kalan tek şey onun tepkisini beklemek olacaktı.
Hazer ise aynadan kendine bakıp kaşlarını çattı acele mi etmişti belkide korkutmuştu onu. Bir türlü doğru kelimeleri bulup söylememişti ki zaten yanlış mı anlamıştı acaba? Hazer bu haline daha çok kızdı resmen yeni yetme ergenler gibi davranıyordu. Nikahlı karısydı üstelik bu ilk geceleri de değildi peki ama nedendi bu panik hali, neden onu üzdüğünü düşünüp kalbi sıkışıyordu? Elindeki havlu ile saçlarını karıştırıp onu sepete atarken yavaşça açtı banyo kapısını ve eli kapıda öylece kala kaldı. Görmeyi beklediği şey kesinlikle bu değildi en iyi ihtimalle yatakta uyuyan bir kadın görmeyi beklerken üstünde bir meleği dahi kıskandıracak kadar güzel beyaz bir gecelik görmek Hazer'i kalbinden vurmuştu bir an hayal gördüğünü sanıp gözlerini kapatıp açtı ancak hayal değildi bakışları ellerinde öylece oturuyordu yataklarında.
Hazer hala olduğu yerde öylece dururken Elida yavaşça bakışlarını ona çevirdi gördüğü kararan gözler ile yerinde kıpırdadı şimdi kalbi patlayacaktı sanki Hazer bir iki adımda kızın karşısında durup onu baştan ayağa süzmüş karşısındaki kızın utançla kızarmasına sebep olmuştu.
"Çok güzelsin gerçek olamayacak kadar güzel hemde."
Hazer kızın ellerini tutup ayağa kaldırırken çok kısık bir şekilde konuşuyordu.
"Hayal gibisin ama gerçeksin de aynı zamanda."
Elleri yavaşça kızın omuzlarına doğru çıkarken titreyen Elida ile derince yutkundu.
"Hazer..."
"Benimsin sen!"
"Seninim sende benim."
Hazer söylediği şeye gülüp ellerini bu kez de belinde birleştirdi onu kendine yavaşça çekerken anlını kızın anlına dayayıp konuştu ancak her konuştuğunda dudakları kızın dudaklarına değiyordu.
"Tüm o söylediklerimi unutturacağım sana tüm kötü anılarını sileceğim seni öyle mutlu edeceğim ki bundan sonra herşeyi unutacaksın."
Elida da sözlerine gülümsedi ve ekledi.
"Tüm kötü anıları mı unutacağız?"
Hazer dudaklarına çok kısa bir öpücük bırakıp güldü.
"Hepsini unutacağız."
Ve tekrar öptü ancak bu kez o kadarda kısa değildi anlını tekrar kısın anlına dayarken kısık sesini duydu.
"Unutmaya başladım gibi sanki."
Hazer karısının yatağa uzamasını sağlayarak gecenin en sıcak dakikalarının başlangıcına imza atmıştı.
Acıyan yerlerini öpecek biri varsa hayatında önemli olmaz düştüğün yerler.
Atıldığın kuyular aldığın yaralar, yalan çıkan bildiğin tüm doğrular. İşittiğin tüm kötü sözlerin yeri bile çabuk iyileşir o zaman.
Nasihat etmeden, küçümsemeden dinleyen anlatırken bile geçecekmiş gibi gelen, yuva sıcaklığında bakışlarıyla içini ısıtan seni olduğun gibi kabul eden değiştirmeye çalışmayan istediği kalıplara uymasan da seni sevmekten vazgeçmeyen biri varsa eğer korkma incinmekten bırak sıyrıklar olsun dizlerinde.
Nasılsa o yanında öper ve geçer.
Geçmişti işte, onun dudaklarından çıkan sözlerle açılan yaralar yine onun dudakları ile kabuk bağlamış geçmeye başlamıştı.
Sevmek 6 harften oluşan bir kelime değildir sadece birini sevince en katı yanın bile yumuşar onu görünce. Kalbin sanki elindeymişçesine atar. Bir adamın kalbi olursun nefesi bazen de ruhu oluverirsin.
Sevmek mi sevilmek diye sorsalar kuşkusuz sevmek derdim çünkü kimse yüzde yüz emin olamaz sevildiğine. Hazer beni seviyordu emin değildim ama hissediyordum bana dolu dolu seni seviyorum demese de güzel bakıyordu gözlerime şefkat doluydu sesi ve elleri saçlarıma her değişinde ruhumu okşuyordu.
Ben beni sevme ihtimalini bile sevmişken şimdi gözlerime değen bakışları kalbimi hızlandırıyor. Uyurken onu izlemek Ah çıldırmış olmalıyım hafif kirli sakallı çehresi her daim dağınık olan saçları keskin yüz hatları ile bu adam benim diyebiliyorum. Hiç ihtimal bile vermezken onun da beni sevmesi nasıl bir iyilik yaptım ki derken buluyorum kendimi.
Önce hayalini sevdim mesela sonra çatık kaşlarını gözlerini şefkatle dokunan ellerini dün gecenin izleri hafızama düşerken yanaklarımın kızardığını hissediyorum.
Yalan yok korkmuştum ilk gecemizde ki gibi donuk gözler görmekten korkmuştum. Beni talan edecek sözler duymayı reddetmişti kulaklarım. Ve kalbim bir kez daha sevilmeden dokunulmaya dayanamazdı ama öyle olmadı. Sanki ben bir bebektim bana öyle sarıldı kırmaktan incitmekten korkar gibi. Elleri ilkinde acımı çizerken vücuduma bu kez sevgiyle değdi tenime. Ve dudakları sevdamı mühürlediler sanki bir daha.
Şimdi yatakta bir nefes uzağımda bir eli belimde diğer eli başının altında öyle güzeldi ki. Dün gece biz yeniden bir olmuştuk. Önce kendisi duş almış sonra tüm itirazlarıma rağmen beni de yıkamıştı hayatımda hiç bu kadar utanmamıştım sonra kendi halime güldüm kocamdı ve beni daha dakikalar evvel zaten çıplak görmüş hatta ötesine bile geçmişti. Benimdi bu adam benim sevdam benim kocamdı. Şimdi üstünde hiçbir şey yokken bir eşofman altı ile milimlik ötemde nefes alıp veriyordu.
Bakışlarım saate değince birazdan uyanacağını anlayıp kalkmak istedim ama belimdeki eli sıkılaştı önce ardından kaşlarını çatıp beni biraz daha kendine çekti. Önce anlıma bir öpücük bırakıp ardından başını boynuma gömünce kalakaldım olduğum yerde bir insanın her yaptığı sizi kitler miydi? Tekrar kalkmak için yeltendiğimde başının altındaki eli de sarıldı ince belime şimdi onun kafesinde bir kuşum sanki. Ve sonra gözleri kapalıyken yeni uyanmışlığın verdiği bir çatallaşma ile sesini işittim.
" Kıpırdama kadın."
"Hazer herkes uyanacak birazdan aşağıya inmem lazım."
Ah gözle
rini açtı ya bana değdi ya uyanır uyanmaz o hareler ama kaşlarını çattı yine yanlış bir şey mi dedim?
"Bir daha ben uyanmadan yataktan çıkarsan çok kötü bozuşuruz Peri kızı."
"Ama ama..."
"Ne aması senin yüzünden sabahları uyanıp karımı arıyorum odanın her yerinde."
Sözleri karşısında yanaklarım kızarırken aklıma babaannemin sözleri düştü.
"Aman kizum kocandan evvel kalk odanı toparla mutfağa in kahvaltıya yardım et kocanın ailesine saygıda kusur etme!"
"Ben kahvaltıya yardım etmek için."
Hazer başını biraz öteye çekip ve hala belime sarılı olarak konuştu.
"Sen bu evin hizmetlisi değilsin Elida bu işleri yapacak tonla insan var bu evde ben karımı uyanınca yanımda görmek istiyorum."
Ben başımı sallarken bir eli saçlarıma değdi ve yüzüme gelen bir tutamı kulağımın arkasına çekip gülümsedi. Odadan erken çıktığım için kızan bir kocam vardı beni yanında göremediği için kızan biri varsın seni seviyorum demesindi hissettiriyordu ya. Bende onun karışan saçlarına elimi uzatında ye açılan gözlerini tekrar yumdu bir zamanlar hayalim olan şeyi yaptım bende gözlerimi kapattım ve saçlarını okşadım.
"O kadar güzelsin ki."
Dilimden dökülen şeyin farkında bile değilken kahkahası doldu kulaklarıma Ah neden kapatmıştım ki gözlerimi nasıl kaçırırdım bu anı ben kendime kızarken dudakları önce anlıma ardından dudaklarıma değdi ve sözleri ile yanaklarımın yandığını hissettim.
"Bana güzel diyen ilk kadınsın Gelin hanım. Ama sevdim bunu güzel ha? "
Tekrar güldü. Saat sabahın sekizinde yatakta uzanmış sohbet ediyorduk.
"Hazer."
"Efendim Peri kızı."
"Kimsenin önünde böyle güzel gülme tamam mı?"
Söylediklerim ile iki kaşı birden havalandı şaşırmıştı bende şaşırdım Ah Elida kıskanç yanını gösterecek zaman mıydı? Bir tepki bekledim bir şey desin istedim o gülümseyerek bana baktı.
"Gülüşünü saklaması gereken ben değilim sensin herkes bana çatık kaşlı diyor ama biri bile seni gülerken görürse yakarım bu şehri haberin olsun."
Gülüşümü beğeniyor beni kıskanıyor beni seviyor!
"Seviyorsun."
Fısıltı şeklinde dudaklarımdan dökülen kelime ile tekrar çatıldı kaşları bu halini bile seviyor olmam saçma mıydı?
"Duymadım ne dedin?"
"Beni sevmen diyorum adam deli kalbimin en büyük zaferi!"
"Senin bana gelmen de benim en büyük zaferim! Seni kaderime yazana binlerce şükür. "
İkili hala yatakta birbirine sevgilerini dile getirirken kapı hızla vurulmaya başlandı ikisininde bakışları kapıya dönerken Elida gülüp Hazer'e baktı.
"Eğer bu kez de Cansu ise bak söylüyorum elimden çekeceği var."
Hazer kenarda duran tişörtünü üstüne geçirip kapıya yürürken Elida da sabahlığını üstüne geçirmişti. Kapı açıldığında Hazer elini anlına vurdu gerçekten sabrını deniyorlardı çünkü Elida ise gördüğü kişi ile kahkaha attı Hazer onun gülüşünde takılı kalırken her güldüğünde esen meltemi hissedip onu hayatına getiren rabbine şükretti ve tekrar kapıda bekleyene döndü.
"Yine ne var ulan ne istiyorsunuz benden?"
Bölüm sonu 🔥
Sizce gelen kim?
Saliha geçmişte ne yaşamış olabilir?
Pınar neden Saliha'ya o şekilde davrandı?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.46k Okunma |
270 Oy |
0 Takip |
29 Bölümlü Kitap |