

Hayatta en önemli şeylerden biri de insanın kendisi için en doğru kararı alabilmesidir.
Bölüm Şarkısı: Eskimeyen Dost
Bir kız ne denli zorlanırsa geçmişi anlatmaya o derece zorlanmış o derece içi acımıştı Saliha'nın o eski anıları anlatmanın ötesinde sanki tekrar yaşıyor gibi hissedip öfkesinin kör ettiği anlarda kırdığı için özür diliyordu bu adamdan. Emrah'ın kötü biri olmadığını zaten biliyordu. Ancak yeniden birini sevmek birine güvenmek onun için imkansıza yakın bir şeyken umut vermeyi de istemiyordu.
Bir adam düşünün ki bir kadını tüm belirsizliğine itmelerine yok saymasına rağmen hala tanımak istesin. Ona acı veren her kimse onu bulup yok etmek istesin. Kalbini her kim kırdıysa bunu unutturmak istesin.
Emrah yüzündeki hüzünlü tebessüme bakarken kendine söz verdi hemen pes etmeyecek ve zaferi elde edecekti. Belki sancılı olacaktı belki bu kız onu yine kıracak yine yok sayacaktı ancak Emrah pes edecek bir adam değildi.
Madem Saliha onu anlamasını istiyordu Emrah bunu başaracak ve kızın önce güvenini kazanacaktı.
Kahve faslı bittiğinde Saliha ve Emrah da salonda oturanların arasına katılmış yarın İstanbul'a gitme kararlarını duyunca tebessüm etmişlerdi. Senem ve Siyabend çok sevineceklerdi.Güzel giden muhabbet bir süre daha devam edip ilerleyen saat sonucunda Emrah'ın ve Emir'in ayaklanması ile sonlanmıştı. Emrah yüzündeki yara yüzünden eve gidemeyecekti. Emir de annesine Ankara'da oluşunu açıklayamayacağı için iki kardeş beraber otele gitmeye karar verip evden ayrıldılar. Emir sabah Urfa'ya geri döneceği için burada vedalaşıp öyle gitmişti.
Hazer Cansu ve Elida ile Saliha'nın yanında kalacaklardı. Ancak küçük bir sorun vardı ki şuan onu çözmeleri gerekiyordu.Evde sadece bir yatak odası olduğundan Saliha Elida ve Hazer'e vermek istese de Hazer rahatsızlık vermek istemediği için karşı çıkmış ancak Saliha'nın:
"Benim yüzümden apar topar geldiniz bari bunu yapmama izin verin mahcup oluyorum."
Demesi ile ikna olmuş ve kabul etmişti.
Saliha kendisi ve Cansu için salonda ki kanepeleri açıp yatakları hazırlamak için çarşaf ve yastık getirirken Cansu da ona yardım ediyordu. Hazer balkonda sigarasını yakmış öylece otururken Elida gelip yanına oturdu ve aklindakini söylemeye koyuldu.
"Hazer ."
Hazer yanına oturan karısına bakıp hafifçe gülümseyip konuştu.
"Efendim peri kızı."
Elida her duyduğunda içini kıpır kıpır eden hitap ile bir kez daha mest olup devam etti.
"Hani yarın İstanbul'a gideceğiz ya."
Hazer biten sigarasını kül tablasına bastırıp yönünü tamamen karısına dönmüş ve gözlerine bakarak sormuştu.
"Devam et ne takıldı aklına gitmek istemiyor musun?"
Bunu hiç konuşmasalar da hoşuna gideceğini düşünmüştü annesi ile bir kaç kez sabah sohbetlerini odasının penceresinden görmüştü. Annesinin de karısını sevdiğini biliyordu. O zaman sorun neydi karısı neyden çekiniyordu?
"Hayır hayır istememek değil de yani şimdi ilk defa gidiyorum sonuçta sadece bir hediye alsak yarın gitmeden onu diyecektim."
Hazer sözlerine gülüp elini tutarak başını sallamış ve konuşarak kızı da gülümsetti.
"Bu muydu yani bende bir şey oldu sandım. Yabancı bir yere gitmiyoruz Elida orası da bizim evimiz bir şey almak zorunda değilsin ne annem nede babam takılmaz öyle şeylere ama illa elim boş gitmem dersen alırız bir şeyler."
Elida kocasının sözlerine başını sallayıp salona bakınca kızların yatakları hazırladığını görmüş oldu hatta Cansu çoktan üstünü değiştirmiş pijamalarını giymişti bile. Saliha da mutfakta ortalığı topluyordu seslere bakılırsa. Cansu elindeki bir bardak su ile başını balkona doğru uzatıp konuştu.
"Elida abi ben yatıyorum size iyi geceler çok yorgunum sabah çok erken uyandık."
İkiside iyi geceler dilemiş ve onlarda ayaklanmıştı. Yatak odasına kadar kocası ile gelmiş sabah acele ile hazırladığı çantadan ona bir eşofman takımı çıkarıp yatağa bırakırken konuştu.
"Hadi sende yoruldun bugün uyu istersen."
Hazer ona bakıp tek kaşını kaldırarak sordu.
"Uyu derken senin uyumaya niyetin yok sanırım."
"Biraz Saliha ile konuşmak istiyorum aslında uyumadan. Sabah erken çıkacağız gitmeden konuşmam lazım."
Hazer anlayışla başını sallarken aklındakini de söylemeden duramadı.
"Bak seni anlıyorum onun yanında olmasını beraber çalışmanızı bende çok isterim ama olaylar bu kadar yeniyken çok da ısrarcı olma derim."
"Burada onu bağlayacak bir şey kalmadı artık bu yaşananlardan sonra oda bu şehirde kalmak istemez bence en azından ben teklifimi yapayım o ne karar verirse tabi ki saygı duyacağım."
Hazer onu kendine çekip anlına öpücüğünü koymuş ve söyledikleri ile kızı hem gülümsetmiş hemde mutlu etmişti.
"Çok geç kalma uyumak için seni bekliyor olacağım."
Elida başını sallayıp odadan çıkarken hala mutfakta olan kızı görüp önce ışığı kapalı olan salona bakmış ve Cansu'nun çoktan uyuduğunu görünce adımlarını mutfağa doğru atmıştı.
"Saliha yardım edeyim sana."
Genç kız son bulaşıkları da makineye atarken arkadaşına bakıp olumsuzca başını sallayıp gülümseyerek cevapladı.
"Yok meleğim bitti zaten sen neden uyumadın?"
Elida arkadaşının elini tutup onu sandalyeye oturtmuş ve oda karşına oturarak konuşmaya başladı.
"Saliha iyi misin? Yani biliyorum bir sürü şey oldu ama sen nasılsın? Nasıl hissediyorsun?"
Saliha ona bakarken derin bir nefes almış ve yine gülümseyerek cevaplamıştı.
"Kafam çok dolu Elida o kadar dolu ki ne yapmalıyım ne demeliyim bilmiyorum bile. Biz neden bunları yaşıyoruz bilmiyorum. Bugün o avukat bana neler söyledi bir bilsen sırf kadın olduğumuz için neden susmak zorunda olmalıyız yada asıl soru bunu bize başka bir kadın nasıl söyleyebiliyor.Bir adam evli olduğu halde nasıl başka bir kadına o şekilde bakabiliyor.Ya anlamıyorum o kadar yanlış şeyler söyledim ki Emrah'a hemde neden beni korumaya çalıştığı için oda bunu haketmedi ben neden elimi attığım her şeyi berbat ediyorum?"
"Saliha yapma böyle o kadının yanlış hareketleri ve sözleri yüzünden sen neden üzülüyorsun. Ayrıca berbat olan hiç bir şey yok ortada. Emrah abi de seni anladı bence giderken hiç tavırlı gibi değildi."
"Bazen keşke diyorum keşke Rize'den hiç çıkmasaydım. Yada o gün o kafeye hiç gitmeseydim. Onu görmeseydim belki de hala memleketimde kalıyor olurdum annem babam ve kardeşim ile mutlu bir şekilde yaşıyor olurdum. Ama şimdi oraya da dönemem başaracağım kendi ayaklarım üzerinde duracağım diye çıktığım kapıdan başaramadım diyerek girmek ağrıma gidiyor.Ne bileyim işte belkiler ve keşkeler esir alıyor beni bazen."
Derin bir nefes alıp hala kendisine bakan kız ile devam etti.
" İkimiz de istemediğimiz şeyler yaşadık. Bak Hazer'e gerçekten saygı duyuyorum sana olan bakışlarında seni sevdiğini değer verdiğini görüyorum ama bu şekilde olmayabilirdi. Sende hayallerindeki gibi bir evlilik teklifi alabilir güzel bir düğün ile evlenebilirdin. Biz nerede yanlış yaptık Elida?"
Elida kızın elini avuçları arasına alıp biraz daha eğilerek yaklaştı dostuna.
"Biz yanlış hiçbir şey yapmadık Saliha ama hayatın bize bir özür borcu var orası doğru. Ne sen güvenip sevdiğin adamın nede ben babam ve abimin ihanetini hak etmedik. Ama bak ben mutluyum artık. Hazer öyle bir adam ki onun hergün başka bir yönü ile tanışıp o yönüne de aşık oluyorum. Şuan bir işim var ve çalışıyorum Saliha hayatımdaki her şeyi bir şekilde yoluna koymam için hayat bana şans veriyor."
"İşte bak senin için hayat ikinci bir şans ikinci bir hayat sunuyor ve bu mutluluğun beni o kadar sevindiriyor ki."
"Gel bu şansı beraber degerlendirelim ne dersin?"
Elida sonunda esas konuya girmiş olmanın rahatlığı derin bir nefes aldı. Ve devam etti.
"Artık seni buraya bağlayacak bir şey kalmadı Rize'ye de dönmek istemiyorum dedin. Gel benimle beraber başaralım sen ailene ben de bu hayata başardığımızı gösterelim."
Saliha sözlerini beklemediği için şaşırırken sessiz kalınca Elida sabırsızlıkla cevap bekleyerek yüzüne bakıyordu.
"Elida bak anlıyorum şuan işten ayrıldığım için..."
Elida sözünü kesip kendisi konuştu.
"Hayır o yüzden değil bu bizim hayalimiz olduğu için söylüyorum. İkimiz de evimizden ailemizden koptuk bizi seven insanlar elbette ki varlar ama yurtsuz kaldık Saliha gel biz birbirimize yurt olalım istiyorum gel ki arada nefes almaya ihtiyacım olduğunda gidecek bir evim daha olsun diye istiyorum. Belki bencilce ama seni yanımda istiyorum. Bunu istersen bir iş teklifi istersen de dostunun bir acil çağrısı olarak değerlendir ama lütfen düşün lütfen."
Saliha sadece başını sallayıp dostunun elini sıktı. Başını koridora doğru çevirince hala açık olan ışık ile gülümsedi ve kısık sesi ile konuşup karşısındaki kızın kızarıp utanmasına sebep oldu.
" Bence artık gidip uyumalısın yani eğer kocan ışık açık uyumuyorsa seni bekliyor demektir."
Demiş ve hala kendisine beklenti ile bakan kıza gülerek başını sallamıştı.
"Söz veriyorum düşüneceğim hadi gidip uyu sabah yine yolculuk var kayinvaliden ve kayınpederin ile geçireceğin zamanın keyfini çıkar bende en kısa zamanda sana kararımı söyleyeceğim tamam mı?"
Elida hemen ayıklanıp ona sarılmış ve hala bekleyen kocasının yanına odaya gitmişti.
Hazer ise karısının çıkması ile telefonundan hem maillerine bakmış hemde amcasına bir kaç gün daha dönmeyeceğini söylemişti. Bir yandan da aklındakini bulabilmek için bir kaç şey araştırmış ve sonunda nerede bulacağını anlamıştı o sırada kapı açılınca karısını görüp telefonu kapatıp komidine bırakarak tüm dikkatini karısına verdi. Çantadan kıyafetlerini çıkarıp arkasını ona dönerek giyinmesini gülerek izlerken ışığı kapatıp yanına gelişini bekledi.
"Gelmen uzun sürdü konuştun mu?"
"Konuştum düşüneceğini söyledi. Sen neden uyumadın?"
Hazer yatağa uzanıp karısını göğsüne çekerken saçlarına bir öpücük bırakıp sessizce mırıldandı.
"En güzel alışkanlığım oldun gelin hanım sensiz uyumak çok zor."
Elida kollarını göğsünde olan adama dolarken gülümsedi ve gözlerini huzurla kapatmadan önce konuştu.
"Böyle alışkanlığa can kurban Hazer."
İkili yorgunlukla kaparken gözlerini geceye Saliha düşünüyordu. Nasıl herşey bu raddeye gelene kadar görmemişti o aşağılık adamın niyetini. Sonra bir de Elida'nın teklifini düşündü belki de en doğrusu buydu hem Emrah'tan da uzaklaşmış olurdu arkadaşı ile çalışmak ona da iyi gelirdi. Bunları yarın sakin kafa düşünmeliydi hem önce gidip iş yerinden eşyalarını almalıydı.
Sabah erkenden kalkıp güzel bir kahvaltı sofrasına oturdular Cansu ve Saliha uyuyan karı kocayı uyandırmadan sofrayı kurmuş hatta Cansu uçağa binmeden nişanlısı ile konuşmuştu. Elida ve Hazer de uyanıp salona geçtiğinde sohbet eşliğinde kahvaltılarını yapmışlardı.
"Uçak ile mi gideceksiniz?"
Saliha'nın sorusu ile bakışlarını uyandığından beri takip ettiği karısından çekip kıza çeviren Hazer cevapladı.
"Emir dün galeriden istediği arabayı bize bıraktı. Emrah abi de araba kalsın deyince uçak yerine araba ile gezerek gidelim diyorum."
Cansu heyecanla söylendi.
"En çok annemin bizi görünce ne yapacağını merak ediyorum doğrusu."
Elida ve Saliha birbirine şaşkınlıkla baktı.
"Senem hanımın haberi yok mu?"
Cansu yengesinin sorusunu gülerek cevapladı.
"Zümrüt abla dışında kimsenin haberi yok ki."
"Zümrüt abla kim?"
Hazer çayını içerken Cansu cevaplıyordu ancak son söylediği ile adamın içtiği çay genzine kaçmış Elida ise elindeki çatalı sesli bir şekilde tabağa düşürmüş ve kaşlarını çatmıştı.
"Kocanın ilk aşkı tabi ki."
"Anlamadım!"
Elida bir Cansu'ya bir kocasına bakarken farkında olmasa da kaşlarını çatmıştı.
Hazer kardeşine öyle bir bakış atmıştı ki genç kız yaptığı şakadan o an pişman oldu ve yutkundu.
"Hazer?"
Sesindeki ton bile tehlike saçarken Hazer karısına bakıp kaşlarını kaldırdı.
"Bu saçmalığa inanmadın değil mi? Yok eğer inanıp ciddiye aldıysan anneme kızının dilini kesip götüreceğim!"
Cansu gülse mı ağlasa mı bilemeden konuştu.
"Siz nasıl bir çift oldunuz ya sadece şakaydı. Hah şunlara bak Saliha görüyorsun değil mi nişanlım gitti bu abim hemen benim üstüme oynuyor. Ayıp ama ya gidince seni babama söyleyeceğim abi hem...."
Hazer sadece tek bir kelime ile susturdu onu.
"Cansu hemen açıkla yoksa ben sabrımın son sınırlarında geziyorum."
Elida hala kocasına bakarken Zümrüt adını daha önce duymadığına emindi. Ezgi'yi hatta Gamze'yi daha duymuştu kocasının ilkokuldaki aşklarını yani her hafta başkasını seviyorum diye eve gelişini herşeyi Dilda'dan duymuştu ancak Zümrüt diye birini hatırlamıyordu.Bakışları hala konuşan kıza dönmeden adresinde takılı kalmıştı.
"Zümrüt bizim bakıcımız aynı zamanda da evin yardımcısı ya siz ikiniz bugün tersinizden mi kalktınız nedir küçücük bir şaka sadece."
Hazer duydun mu der gibi başıyla kardeşini gösterirken Elida tekrar çatalın alıp derin bir nefes aldı. Bazen gerçekten aşırı derece de kıskançlık krizine giriyordu.
Saliha sadece şaşkınlıkla Hazer'e ve tepkilerine bakarken gülümsedi karısının yanlış anlama ihtimali adamı deli ediyordu ve bu uğurda kardeşini bile tehdit ediyordu. Bu haliyle Saliha çok mutlu olmuştu gerçekten Elida'ya saygı duyuyor onu seviyordu.
Kahvaltı bundan sonra sessizce edilmiş ve yola çıkma vakti gelmişti onları kapıya kadar yolcu etmek için aşağıya inen Saliha Hazer'in elini sıkıp yanında oldukları için teşekkür etmişti. Cansu ile de kucaklaşıp sıra arkadaşına gelince sarılıp kulağına fısıldadı.
"Meleğim kıskandığını bu kadar belli etmeseydin."
Elida ona bakıp kaşlarını çattı Saliha gülerek başını salladı.
"Senden haber bekleyeceğim Saliha düşünüp bana bir haber ver iyi düşün ama güzel haberlerini bekliyor olacağım."
İki kız da vedalaşınca arabaya binip yola çıktılar. Saliha da çantasını almış ve arabasına binip iş yerine doğru yola çıkmıştı şimdi herkes başka başka şeyler söyleyecek canını sıkacak ve onu sinir edecekti. Sakin olmaya gayret ederek arabasını park edip indi ve içeri girince tüm bakışlar ona döndü.
Hazer ise bir yandan arabayı kullanırken hala çatmış olduğu kaşları ile sessizdi. Cansu sıkıntı ile arka koltuktan öne eğilip konuştu.
"Off abi daha ne kadar kaş çatacaksın acaba şaka işte."
Elida da kocasının sessizliği ile sıkılmıştı ancak sesini çıkarmadan konuşan ikiliye pardon tek konuşan Cansu'ya baktı.
"Cansu gerçekten sus! Araba kullanıyorum sinirlendirme beni."
Hazer aslında yapılan şakaya değil karısının bu şakaya verdiği tepkiye kızıyordu o nasıl bir bakış nasıl bir tonda Hazer demekti öyle?
"Hazer bana mı kızdın sen?"
Bakışlarını kısa bir an yoldan ayırıp karısına bakmış ve tekrar önüne dönmüştü.
"Elida az önce Cansu'ya söylediğim gibi araba kullanıyorum ve konuşmak istemiyorum."
"Bana gelince sinirlendirme beni ama karına gelince konuşmak istemiyorum abi ne derdin var benimle ya."
Hazer aynadan kardeşine bakıp kaşlarını çattı.
"Tamam tamam kendi can güvenliğim için susuyorum."
Yolun kalanı sessizlik içinde sürmüş sonunda İstanbul tabelası ile Elida kocasına bakıp sinirinden çekinse de koluna dokunup konuştu.
"Hazer hediye için bir yere uğrayacağız değil mi?"
Hazer ise zaten koluna dokunduğu an sinirini kaybetmiş kısık ve mahcup ses tonuyla sakinleşmişti ancak bunu ona söylemese de olurdu. Cevap olarak sadece başını sallarken arkada telefonu ile oynayan kardeşine seslendi.
"Annemin geçen sene kırılan vazosunu kapalı çarşıdan mı almıştın?"
Cansu sadece başını sallayıp gülümseyerek öne yanaştı tekrardan.
"Yalnız annem ne çok kızmıştı o vazo için sana. Elida abim yapmadığı şey için iki saat annemin azarını çekti biliyor musun?"
Elida duydukları kocasına baktığında güldüğünü görüp oda gülümsedi.
"Neden çok mu pahalıydı vazo?"
"Pahalı diye değil annemin doğum gününde ben almıştım vazoyu ama Egemen ve Bulut top oynarken kırınca teyzem onlara çok kızar diye abim üstlendi suçu onları teyzemden kurtaracağız derken annemin azarını yedi."
Trafik yüzünden zor ilerlerse de sonunda çarşıya girmişlerdi. Hazer Cansu ve Elida'yı bir dükkanın önünde bırakıp bir kaç şey alacağını söyleyerek uzaklaşınca iki kız aradıkları vazoyu bulmak için içeri girmişti. Yarım saatin sonunda Hazer elinde bir kaç çanta ile yanlarına geldiğinde kızlar da ayaklanmış paketlenen vazo arabaya çalışanlar tarafından taşınmıştı.
Sonunda bir sokağa giren araba ile Elida hayran kaldı burası çok güzel bir yerdi. Sanki İstanbul içinde başka bir dünya gibiydi sessiz yemyeşil her evin duvarlarından sarkan rengarenk sarmaşıklar ile cennet gibiydi araba bir evin önünde durunca hayranlığı iki katına çıkan kız gözlerini ayırmadan etrafını incelerken Hazer inip derin bir nefes aldı. Yüzündeki gülümseme an ve an artarken burayı özlediğini kabul etmeliydi.
Elida geldikleri eve ve kocasına hayranlıkla bakarken Hazer çoktan bahçe kapısından içeri girmişti bile. Her gün de gelse bu eve olan özlemi sevgisi bitmiyordu. Cansu Elida'nın hayran bakışlarını farkedince gülümsedi ve kulağına doğru fısıldadı.
"Kocanın gerçek kimliği ile tanışmaya hazır mısın?"
Elida şaşırarak görümcesine bakıp kaşlarını kaldırdı.
Hazer bahçeyi geçip evin kapısına ulaşırken kardeşinin ne yapmaya çalıştığını görüp konuştu.
"Cansu! Karımı rahat bırak aklını saçma sapan bulandırma yoksa ben de senin aklını alacağım."
Elida hala anlamsızca onlara bakarken kapı açılmış Hazer kocaman gülümsemiş Cansu koşarak kapıdaki kadına sarılmıştı.
"Zümrüt abla seni çok özledim ya."
Bitti...
Geçiş bölümü olarak düşünebilirsiniz uzun zaman sonra tekrar yazmak kolay değildi ama olaylara daha derin gireceğiz artık tekrar görüşmek üzere hoşçakalın 🤗
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.46k Okunma |
270 Oy |
0 Takip |
29 Bölümlü Kitap |