28. Bölüm
senem sönmez / ELİDA / 22. Bölüm Nar Çiçeğim

22. Bölüm Nar Çiçeğim

senem sönmez
araftaacangunes

Bilmiyor musun ki, kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin.

 

Bölüm Şarkısı: Mustafa Ceceli -Bilal Hancı /Rüzgar

 

Bir insan yeni tanıştığı birine karşı nasıl bir özlem duyardı? Nasıl olurdu da hayatına yeni girmiş biri hem içini sızlatırken hem acını dindirebiliyordu? Cansu'nun kapıdaki orta yaşlarında olan kadınla kucaklaşmasını izlerken içeriden gelen ses ile yüzüme yayılan gülümseme beni hayrete düşürüyordu. Özlemiştim ben evet bu hissettiğim yüreğimi sızlatan his özlemdi.

 

"Kim geldi Zümrüt?"

 

Hazer ve Cansu birbirine bakıp gülerek kapıdan içeriye girerken Zümrüt hanım ve ben arkalarından yürümeye devam ettik.

 

Senem hanım elindeki bilgisayarı kenara koyup arkasına dönerken kapıdan girenler ile ayaklanıp elini kalbine koydu. An be an yüzündeki gülümseme büyürken Cansu çoktan annesine sarılmış Hazer ise bir adım ötesinde durup sıranın kendisine gelmesini bekliyordu.

 

"Nereden çıktınız siz böyle neden haber vermediniz?"

 

"Anne sürpriz yaptık işte nasıl özledim seni ben."

 

Cansu'nun sözlerine gülümseme ile karşılık verip Hazer'e sarıldığında gözlerini kapatıp yüzünü boynuna gömmesine yüzümde tebessüm ile baktım. O bir anneydi tabi ki iki çocuğunu da çok seviyordu kuşkusuz ancak Hazer'e daha farklı bakıyordu. Ona sarılırken içinden dışına fışkıran sayısız çiçekler vardı sanki.

 

"Anne."

 

Senem hanım ondan ayrılıp elini yüzüne getirmiş okşarken cevap vermiş ve sesindeki o şevkat sanki içime batmıştı.

 

"Annemm iyi ki geldiniz o kadar mutlu ettiniz ki beni."

 

Ben onları izlerken yanımdaki kadının sözleri ile ona dönüp baktım.

 

"Kusura bakma kızım sanada bir hoşgeldin diyemedim. Ben Zümrüt sende Elida olmalısın."

 

Güler yüzüyle konuşan kadına baktım ve sabah masada Cansu'nun yaptığı şakayı hatırlayınca bende gülüp başımı salladım. Cansu yanıma gelip durunca konuştum.

 

"Hoşbuldum Zümrüt..."

 

Kadın elini uzatıp elimi tutarken konuşmuş ve beni susturmuştu çok samimi bir ses tonuyla konuştu.

 

"Abla Zümrüt abla diyeceksin kızım ben kocanın ve Cansu'nun çocukluklarını bilirim sende abla de olur mu?"

 

"Peki memnun oldum Zümrüt abla."

 

Senem oğlunun kokusunu içine çekmiş ve ileride Zümrüt ile konuşan kıza çevirmişti bakışlarını Hazer de annesinin baktığı yere bakıp gülümsedi.

 

"Aranız iyi değil mi?"

 

"Bir sıkıntı yok annem merak etme."

 

Senem gülümseyerek kıza doğru yaklaşmış ve dikkatini çekmişti.

 

"Elida sende hoşgeldin."

 

Elida hemen elini öpmek için eğilse de Senem izin vermemiş ve sarılmıştı.

 

"Hoşbuldum nasılsınız iyi gördüm sizi."

 

"İyiydim ama sizi burada görünce daha da iyi oldum."

 

Kısa bir sohbetin ardından Cansu heyecanla evi gezdirmek için Elida'nın koluna girmiş ve yukarı çıkmışlardı. Senem ise oğluyla biraz daha konuşup Zümrüt'ün akşam yemeği soruları ile ayaklanmıştı.

 

Zümrüt ve Senem mutfağa doğru giderken Hazer de arabadaki hediyeleri eve taşımış ardından da Cansu'nun yukarı odaya çıkardığı karısına bakmaya çıkmıştı. Her ne kadar kızmış olsa da gözünün önünden ayrılınca merak ediyordu onu. Kızdığı şey şakaya verdiği tepki değil gözlerinde gördüğü şüpheydi aslında. Merdivenlerin sonunda karşı odada Cansu'nun telefonla konuştuğunu görünce yönünü hemen kendi odasına çevirmiş ve Elida'yı ellerini kurulayarak banyodan çıkarken görmüştü.

 

"Odan gerçekten güzelmiş."

 

"Güzeldir bende özlemişim."

 

Elida kendisi ile konuşan ancak gözlerine bakmayan adam ile ona doğru bir adım daha atıp tam karşısında durmuş ve koluna dokunarak devam etmişti.

 

"Hazer sen bana hala kızgın mısın sabah yüzünden."

 

"Elida benim geçmişimde gizlenecek bir şeyim yok."

 

"Biliyorum ben..."

 

" Sen bugün şüphe ettin benden basit bir şaka değil bu anladın mı Cansu her zaman böyledir ancak sen onun yaptığı her şakayı ciddiye alıp benden şüphe edersen çok zorlanırız. Güven önemlidir Elida çok basit bir şey bile can acıtır."

 

Elida ona cevap veremeden Cansu'nun bağırması ile kocasının odadan çıkması bir olmuştu. Siyabend çaldığı kapının kızı tarafından açılması ile şaşırırken Cansu çoktan babasının boynuna sarılmış ve bağırarak duyurmuştu gelişini.

 

"Babam benim nasıl özledim ama ben seni."

 

"Dur deli kız dur boynumu kıracaksın."

 

Hazer merdivenleri bitirip indiğinde Elida da hemen yanında yer almıştı. Senem mutfaktan elini silerek çıkmış baba kızın kucaklaşmasını gülerek izleyip mutfağa geri dönmüştü.

 

Siyabend gelenler ile hem şaşırmış hemde çok mutlu olmuştu bu mutluluğu gözlerinden bile anlamak mümkündü. Önce Cansu ardından Hazer ile kucaklaşmış ardından istemese de elini öpen kızı yanaklarından öperek salona doğru geçmişlerdi. Cansu babasının koluna sarılırken Siyabend sordu.

 

"Daha dün konuştuk neden geleceğinizi söylemedin?"

 

Hazer önce bahçeye yemek taşıyan annesi ve Elida'ya bakmış ardından babasına dönüp yanıtlamıştı.

 

"Dün Ankara'daydık baba birkaç şey oldu telaşlandırmamak için söylemedim oraya kadar gelip de sizi görmeden dönmek istemedik."

 

"Ciddi bir şey değildir umarım."

 

"Hadi yemekler hazır gelin artık Cansu masadaki sürahiyi alır mısın kızım?"

 

"Hemen getiriyorum Senem sultan."

 

Bahçeden seslenen kadın ile hepsi ayaklanınca Hazer babasına sonra konuşuruz demiş ve hep beraber sofraya oturmuşlardı. Masanın iki ucunda Senem ve Siyabend karşılıklı otururken Elida Hazer'in yanında Cansu ise Zümrüt ablasının yanında yerini almıştı.

 

Bir yandan yemeklerini yerken diğer yandan sohbet ediliyordu.

 

"Elida çalışmaya başlamış olmana çok sevindim nasıl gidiyor işler."

 

Siyabend'in sorusuna saygıyla tebessüm edip cevapladı genç kız.

 

"Daha yeni başladık ama herşey yolunda ilerliyor umarım utandırmam Hazer'i."

 

Senem oğlunun belli belirsiz gülüşü ile cevapladı.

 

"Sen kendine güven gerisi hallolur. Hem Hazer'i ne diye utandıracaksın ki zamanla tecrübe ede ede olur herşey."

 

Cansu sadece tabağı ile ilgilenirken birden annesinin sesiyle kaldırdı başını.

 

"Cansu sen ne zaman dönmeyi düşünüyorsun kızım? Son senen diye dersleri boşlamayacaksın değil mi?"

 

"Haftaya döneceğim annem merak etme. Babaannem ve amcamlar ile de vedalaşıp Çarşamba günü bineceğim uçağa."

 

Yemekten sonra Cansu liseden arkadaşlarının onu kahve içmeye çağırdığını söyleyip ayrılmıştı evden. Masanın toplanmasına yardım eden Elida Zümrüt hanımın 'Sen çık otur kızım ben hallederim.' sözleri ile kahve yapmaya karar verip ocağın başına geçmişti.

 

Siyabend ve Hazer Salonda oturup konuşurken Senem bahçedeki veranda da sessizliği dinliyordu.Elida elindeki kahve tepsisi ile önce kayınpederine ardından kocasına kahve ve sularını servis etmiş ardından bahçede oturan kadının yanına yürümüştü. Senem önüne bırakılan kahve su ile gülümsedi.

 

"Kaldığımız yerden devam edelim diyorsun yani."

 

Elida ise eline aldığı fincan ile oturup başını salladı.

 

"Sizinle sohbet etmeyi özlemişim çok kısa bir zaman yanyana kalsak da sanki siz hep hayatımın bir yerinde varmışsınız gibi hissediyordum."

 

"Bunu duyduğuma çok sevindim işte. Peki Elida herşey yolunda mı son görüşmemizden bu yana nasılsın?"

 

Senem aslında birçok şeyi öğrenmişti Meran hergün onu arayıp anlatıyordu ama son duyduğu şeyi bir de Elida'nın kendisinden tasdik etmek istiyordu.

 

"İyiyim herşey olması gerekenden de iyi hatta. "

 

"Abim ile aranız düzelmiş diye duydum."

 

Elida bakışlarını elindeki fincandan yanındaki kadının yüzüne çevirdiğinde kaşlarını kaldırdı ve şaşkınlığını belli ederek sordu.

 

"Siz ama nasıl öğrendiniz?"

 

"Benim de haberci kuşlarım var diyelim.Merak etme ayrıntıları sormayacağım sana ama sevindim. İşe başlamış olman abim ile aranın düzelmiş olması yavaş yavaş o evin kızı olmaya başladığını gösteriyor."

 

Elida bir kez daha hayran kaldığı kadın ile aklına takılan şeyi sorup sormamak arasında kaldı ancak gerçekten merak ediyordu bu sorunun cevabını.

 

"Bir şey sorabilir miyim size?"

 

Senem başını sallayarak cevap vermiş ve gelecek soruyu merak etmişti. Çekinmeden konuşması hoşuna gidiyordu çünkü.

 

"Rıdvan amca ve siz aranızda çok farklı bir bağ var sanki yani beni yanlış anlamayın ama ikiniz de sivri karakterlersiniz ancak ikiniz de birbirinize saygı duyuyorsunuz. Yani nasıl desem..."

 

Senem sözlerine karşılık güldü ve cevap verdi.

 

"Yani diyorsun ki hem bu kadar iyi anlaşıp hem nasıl böyle kavga edebilirsiniz?"

 

"Yok estağfurullah da. Yani Cihan amca olsun Nazlı hala olsun hatta Sare babaanne bile onun karşısında böylesine dik duramadı ama siz konağa geldiğinizde Rıdvan amca onca öfkesine rağmen size karşı sustu sizde yeri geldiğinde ona bağırıp yeri geldiğinde onu savundunuz. Yani siz ve eşinize karşı farklıydı duruşu. Tamam kardeşine karşı öyle olmasını bir nebze anlıyorum ancak hani bilmesem sizin öz kardeş olduğunuzu düşünürdüm."

 

"Elida sen babanla hiç kavga ettin mi?Yani bu son olanlardan öncesini soruyorum."

 

Elida isimlerinin geçtiği yerde dahi hüzünlenirken cevap bekleyen kadına bakıp başını salladı.

 

"Birçok kez tartışma yaşadık tabi ki ama ne demek istediğinizi anlayamadım..."

 

Demişti ki tebessümü büyüyen kadın ile sustu o benim sadece abim değil babam demek istiyordu.

 

"Abim öfkelidir hemen kızar ama öfkesi geçtiğinde o kızan adam bu muydu dersin. Sana güvenirse senin için karşısına alamayacağı kimse yoktur. Korur seni hep korur yeri geldiğinde kendisinden bile. "

 

"Onu çok seviyorsunuz değil mi?"

 

"Ben anne ve babam olmadan büyüdüm. Halam ve eniştem büyüttü beni Rıdvan abimden hep korkardım.Ne bileyim özellikle bakışları korkuturdu beni. Baktığı yerde olmak istemezdim. O avluda koştum büyüdüm çok haşarı bir çocuk değildim aslında zaten Siyabend'den bana sıra gelmezdi ama işte bazen bende inadım yüzünden onları zorladım halamı yada nenemi kızdırdığım zaman enişteme değil de abime söylerler diye çok korkardım. Onun gözünde hayal kırıklığı olmak en büyük korkumdu.Siyabend ile hem çok kavga eder hem beraber oynardık ama o kim haklıysa onun tarafında olurdu. Siyabend benim kardeşim Senem el demezdi.Sonra bir gün gözlerindeki saf sevgiye şahit oldum çocuktuk daha o zaman bile hayran kalmıştım adilliğine aramızda 7 yaş var bizim abim ile ama hep büyüktü işte biz ne kadar büyürsek büyüyelim o hep en büyüğümüz en olgun düşünen olurdu. Onu büyük yapan yaşı değildi ama yanlış anlama düşünceleri daima kendisinden büyüktü.Bizimle oyun oynamazdı ama çok güzel gülerdi. Hele bir de eniştem bize kızacak olsa suçu üstlenir azarı o yerdi bir kez olsun sizin yüzünüzden demezdi.Okulda iyi bir not alsam ilk ona giderdim sanki o beni takdir etse herşey tamdı. Sonra eniştem öldüğünde anladım ben abimi zaten babam gibi görmüşüm. Bugün eğer güçlü ve dimdik ayakta duruyorsam bunu Rıdvan Kozcu'ya borçluyum."

 

Elida her sözünde yüzünde genişleyen gülümsemeye bakarken aralarındaki bağa hayran olmaktan kendini alamıyordu.

 

"Eskiden bizde abim ile öyleydik."

 

Sözlerinin ardından kehvesini içmeye devam edince Senem bakışlarını yüzünde gezdirdi. Bu hayalkırıklığı o kadar tanıdık geliyordu ki ona. Aynı şekilde olmasa da babasının ondan bir anda vazgeçişi Senem'e kendi babasını hatırlatıyordu.

 

"Özlüyor musun onları Elida?"

 

"Beni terkeden babamı ve abimi değil ama bir sene önceki ailemi çok özlüyorum. En çok da babaannemi. O zamanlar ne zaman düşsem abim ve babam yanımda olur diye düşünürdüm sonra zaman geçti ve bana ilk çelmeyi onların atması ile yüzleştim. Şimdi belki de beni yargılıyorsunuzdur. Nasıl ailesine sırtını dönüyor diye de düşünüyor olabilirsiniz ancak ben yani bakın siz çok iyisiniz Hazer de öyle ama bu şekilde evlenmiş olmam geçmiyor işte bu aileye nasıl geldiğim gerçeğini değiştirmiyor hiçbir şey. Şimdi gelmiş abim iyisin bundan şüphem yok diyor Hazer iyi biri diyor.Tam tersi de olabilirdi çok büyük zorluklar da yaşayabilirdim o zaman ne diyeceklerdi bana.Babam oğlu için benden vazgeçerken siz sırf o düğün için kendi oğlunuzu çok saygı duyduğunuz Rıdvan amcayı karşınıza aldınız. Babam yada abim bu çabanızın çeyreği kadar bile uğraşmadı. Özlüyorum evet ama özlemek uğradığım ihanetten daha az yakıyor canımı."

 

"Zaman Elida zaman ve sabır bu ikisi o kadar güçlü ki herşeyin üstesinden geliyor. Ben başıma gelen herşeyi bu ikisi ile yendim.Siyabend'in sabrı benim inadım olmasaydı ikimiz de istemediğimiz hayatlara savrulmuş olabilirdik. Seninle ilk konuşmamızda gözlerinde görmüştüm oğlumu seviyordun sen, o gün o kadar sevinmiştim ki."

 

"Anlamışmıydınız? "

 

"Hazer her ne kadar Dilda için dese de oda sana karşı boş değildi nerede ne zaman başladı bilmiyorum ama öyleydi yoksa hiçbir kuvvet onu bu evliliğe mecbur edemezdi ben oğlumu tanıyorum."

 

İki kadın sohbetlerini ederken Hazer ve Siyabend ise önce işler ardından aşiret meselesi üzerine konuşmuş Hazer'in telefonun çalması ile son bulmuştu. Siyabend bahçeye hanımların yanına giderken Hazer de telefona yanıt vermişti.

 

"Hazer bey herşey istediğiniz gibi halledildi."

 

"Bir zorluk çıkarılmadı değil mi?"

 

"Hayır efendim şirket yetkilileri de bize hak verdiler ve çok üzgün olduklarını bildirdiler tazminat ödemesi de yarın sabah hesaba geçilecek bunun yanı sıra Dilek Yılmaz ve Metin Çağlar işten çıkarıldı."

 

Hazer teşekkür edip telefonu kapatırken bu işi de halletmiş olmanın rahatlığı ile anne ve babasının yanında oturan kıza bakıp gülümsedi. Anne baba dememesini anlıyordu ki ikisi de buna takılacak insanlar değildi ancak Elida onlar ile konuşurken hep mahcup hep mesafeliydi Hazer bunu kırmak istiyordu. Önce salona geçmiş getirdiği hediyeleri bahçeye taşımıştı.Yanlarına geldiğinde annesinin anlına bir öpücük kondurup karısının karşısındaki koltuğa oturdu. Senem oğlunun yüzünde muzip bir gülüş görünce dikkatini ona verdi.

 

"Sohbetiniz daim olsun annem.Ne konuştunuz bu kadar merak ettim doğrusu. Yoksa gelinin beni sana mı şikayet etti."

 

Elida kocasının sözleriyle hayretle bakarken Senem oğlunun oyununa dahil oldu.

 

" Sen meraklı bir adam değilsin Hazer. Ayrıca iki kadın konuşuyorsa ne konuştunuz diye sorulmaz."

 

Siyabend onlara gülüp sessizce onları dinleyen kıza bakarak sordu.

 

"Hazer'den yana bir şikayetin varsa söyle kızım hazır annesi azarlama moduna geçmişken bu fırsatı kaçırma."

Hazer babasına hayretle bakıp kaşlarını kaldırdı.

 

"Baba karıma beni şikayet etmesini mi öğütledin sen az önce?"

 

"Annenin benden başka azarlayacağı biri varken bende şansımı değerlendirmek istedim çekinme kızım sen söyle bak ."

 

Elida onlara bakarken Siyabend'in ve Cihan'ın Rıdvan'a göre daha fazla güldüğünü farketti. Hazer amcasına benziyordu bu konuda daima ciddiydi. En azından yatak odaları dışında ciddiydi yoksa sürekli kendisi ile dalga geçme fırsatını kaçırmıyordu.

 

"Hiçbir şikayetim yok. Belki onun benden yana şikayeti vardır."

 

Hazer sözlerine tek kaşını kaldırıp gülerek cevap vermiş annesine bakmıştı.

 

"Annem hediyelerini açmadın Elida özenle seçti senin için."

 

"Ne gerek vardı kızım sizin gelmiş olmanız bana en büyük hediye zaten."

 

Elida kızım kelimesi ile içine dolan hisse şaşırdı öylesine lafın gelişi b dememişti o kadar içten ve samimi bir şekilde söylemişti ki içi huzur doldu.

 

"Ben ne seversiniz bilmediğim için Cansu'dan fikir aldım biraz umarım beğenirsiniz."

 

Senem büyük paketi açınca gördüğü vazo ile gülümsedi.

 

"Çok güzel çok teşekkür ederim. Hazer bu sanki senin kırdığın vazoya benziyor ne dersin?"

 

Elida ve Hazer göz göze gelip gülümsedi. Bu kez cebinden çıkardığı kutuyu uzatıp annesinin açmasını bekledi.

 

Elida da merakla bakmaya başladı bu kutudan haberi yoktu. Senem ise gördüğü yüzük ile oğluna bakıp gülümsedi. Siyabend'in sorusu ile de gülüşü büyüdü.

"Hazer bana da hediye aldın mı yoksa hepsi annen için mi?"

 

"Baba sana en büyük ve en güzel hediye annemin gülen yüzüdür diye düşündüm yanılıyor muyum yoksa?"

 

Elida gülerek izliyordu bu aileyi Hazer burada çok farklıydı konaktaki gibi değildi şakalar yapıyor babasına takılıyor annesini kızdırmak için uğraşıyordu. Konaktaki sarsılmaz duruşu bu evde ki haylaz bir oğlan çocuğuna yenik düşüyordu. Düşünceleri Siyabend'in sözleri ile bölünürken seslice gülmüş ve o gülüşü ile Hazer'in kalbini titretmişti.

 

"Elida sen bu kocana bakma geçen sene benim doğum günümde de annesine hediye almış aynı şeyi söylemişti."

 

Senem tek kaşını kaldırıp sordu.

 

"Hayatım benim gülüşüm sana hediye değil mi yani bu söylediklerinden bunu mu anlamam gerekiyor."

 

"Senin varlığın bana en büyük hediye zaten güneşim ben oğluma takılıyorum sadece."

 

Anne ve babasının tatlı atışması bir yana Hazer bu kızın gülüşünde sanki yeniden hayat buluyordu. Hep gülmeli diye geçirdi içinden.

Kahkahalar ve atışmalar ile devam eden gece Siyabend ve Senem'in uyumaya gitmesi ile son bulacakken Hazer'in salıncakta oturan kızın yanına oturup sorduğu soru ile devam etmişti.

 

"Uykun var mı?"

 

"Hayır hiç uykum yok ama sen uyumak istersen..."

 

"Yoo sohbet edelim mi seninle biraz."

 

Elida heyecanla başını salladı onunla konuşmayı seviyordu hiç uyumadan sabaha kadar onu dinleyebilir ve konuşabilirdi. Sonra aklına gelen ile duruldu. Odada yarım kalan konuşmayı tekrar gündeme getirecek bir soru sordu.

 

"Hazer çok mu kızdın bana sen bugün?"

 

Hazer yüzünün her santiminde gözlerini gezdirirken yüzünde eşsiz bir gulumseme ile ona bakıyordu. Kızmış mıydı? Hayır o an hissettiği şey kızgınlık değildi o an sadece güvensizlik hissetmişti buda onu üzmüştü.

 

"Bak Peri kızı sana odada söylediğim gibi benim geçmişimde gizlenecek yada beni utandıracak bir şey yok. Ben her koşulda sana güveniyorum istiyorum ki sende bana güven. Bugün olan kızman yada kıskanman değil mesele hatta bu gururumu okşar anladın mı ama arkadaşının önünde bana o şekilde bakman beni onun gözünde şüpheli duruma sokar."

 

"Hazer ben seni çok seviyorum biliyorsun değil mi?"

 

"Ben senin beni nasıl sevdiğini biliyorum Elida ama sanırım ben seni ne kadar sevdiğimi gösteremiyorum buda senin benden şüphe duymana sebep oluyor."

 

"Aksine o kadar güzel seviyorsun ki bazen o ilk gece karşımdaki adam bu muydu diyorum."

 

Hazer sözlerine karşılık güldü ancak bu acı bir gülüş gibiydi az öncekiler gibi neşeli bir gülüşten çok uzaktı. Elida yönünü tamamen ona çevirip yüzüne bakınca Hazer cebinden telefonunu çıkarıp bir şarkı açtı ve konuşmaya başladı.

 

"Bak bu şarkıyı vurulduğum günden bir gece önce radyoda duymuştum. Sonra defalarca kez dinledim.Bana seni hatırlatıyor."

 

Şarkı sözleri akmaya devam ederken ikisi de en güzel manzarasına yani birbirine bakıyordu.

 

Sevdadır Adı Zamana Boyun Eğmez

Yıllar Geçip Gitse Bile

Gitmez Bıraktığı İzler

Her Bahar Aşkın Bahtına Bir Ümit Düşer

Onunla Başlar Ama Kırılır İnceldiği Yerden

 

Aah Nar Çiçeğim

 

Sevsemde Hayal Bilirim . .

Gözlerimde Resmin

Kalır Emanet İzlerin

Aah Nazlı Zeynebim

Beni Sevmen Hayal Bilirim

Ilık Rüzgar Savurur

Saçların Bahar Mevsimim . .

 

Aah Nar Çiçeğim

Sevsemde Hayal Bilirim

Gözlerimde Resmin

Kalır Emanet İzlerin

 

Aah Nazlı Zeynebim

Beni Sevmen Hayal Bilirim

Ilık Rüzgar Savurur

Saçların Bahar Mevsimim . .

 

Aah Nar Çiçeğim

Sevsemde Hayal Bilirim

Gözlerimde Resmin

Kalır emanet İzlerin

 

Aah Nazlı Zeynebim

Beni Sevmen Hayal Bilirim

Ilık Rüzgar Savurur

Saçların Bahar Mevsimim . .

 

Şarkı bittiğinde Elida gözlerine bakarken sordu.

 

"Çok hüzünlü bir şarkıymış. Neden beni hatırlattı sana?"

 

"İlk gecemizde sana beni sevme derken aynı şeyi kendime de söylüyordum aslında. Sakin bu kızı sevme Hazer dedim kendime seversen ikiniz de yanarsınız dedim. "

 

"Yandık mı Hazer?"

 

"Bak Elida ben evlat Hazer olmayı biliyorum abi Hazer yeğen Hazer yada torun Hazer oldum biliyordum ancak eş olan Hazer'e acemiydim ben sandım ki senden ne kadar uzak kalırsam canın o kadar az yanar ancak sen odama girdiğin gibi kalbime de girmiştin. Acemisi olduğum duyguları seninle yaşıyorum bende. Ve Allah biliyor ya sen benim en güzel acemiliğimsin.Kokun aynı Nar çiçeği gibi her soluduğumda ciğerlerimi yakan bir kokun var ve bu bana özel. Hergün seni nasıl daha fazla sevebilirim diye açıyorum gözlerimi güne. Senin saf sevgin ile amansız bir yarıştayım sanki nefes nefese kalıyorum sevgine yetişmek için ve bu en güzel yorgunluğum. Bana bakman bana gülmen hatta kızıp kaşlarını çatman bile kalbimi coşturuyor. Bak Elida benim de aşk sandığım yanılgılarım oldu olmadı desem de inanmazsın zaten ancak hiçbirine sana baktığım gibi bakmadım hiçbiri ile konuşurken çocuk gibi heyecan duymadım. Hiç kimseyi kırmaktan bu kadar korkmadım. Sen nasıl bir şeysin be kadın seni severken elim ayağıma dolanıyor. Tanımadığım bir Hazer ile karşılaşıyorum."

 

Elida her sözünde gözlerinin dolmasına engel olamazken sonunda intihara meyilli gözyaşlarını serbest bırakıp boynuna sarılmıştı.

 

"Hazer hep böyle sev beni olur mu? Beni buna alıştırıp daha azına razı etme. Sen böyle sev yeter ben seni hergün daha da çok seviyorum zaten."

 

Hazer de kollarını beline sararken konuştu.

 

"Daha fazla olma kadın sevginle kalbime zararsın."

 

Elida ayrılıp güldü Hazer cebinden çıkardığı kutuyu avuçlarına bırakırken konuştu.

 

"Bunu senin için yaptırdım."

 

Elida elindeki kutuyu açtığında gözyaşları daha da hızlanmış Hazer'i şaşırtmıştı. Bunda ağlayacak ne vardı şimdi.

"Bu çok güzel Hazer."

 

"Güzel olduğu için mi ağlıyorsun? Bazen gerçekten seni anlamıyorum Peri kızı."

 

Yüzüğü eline alıp karısının narin parmağına takarken bakışlarını yüzünden ayırmıyor her ayrıntıyı ezberlemeye çalışıyordu sanki.

 

"Bu çiçekler nar çiçeği senin kokunu temsil ediyor içindeki taşlar da tenine her dokunduğumda kızaran yanaklarının rengini. Sen bana kaderimin en güzel hediyesisin buda benden sana bir hediye olsun bir izim parmağında hep var olsun istedim."

 

"Senin en büyük izin benim kalbimde zaten ama illa ki bir nişanesi olsun dersen bunu hep parmağımda taşırım sevgini kalbimde taşıdığım gibi."

 

Hazer yüzünü avuçları arasına almış önce anlına sıcak bir öpücük bırakıp dudaklarına yaklaşmıştı ki duyduğu ses ile yüzü kasıldı.

 

"Ooo çifte kumrular ne kaynatıyorsunuz bakalım?"

 

Cansu bahçe kapısından girerken görmüştü salıncakta oturan abisi ve yengesini uykusu yoktu onlarla oturmak istemişti ancak abisinin yine huzurunu bozduğunu tabi ki bilmiyordu. Ayrıca o fısır fısır ne konuşuyordu?

 

"Anlamadım ki dudaklarında sensör falan mı var bu kız nasıl hissediyor öpüşeceğimizi?"

 

Elida sözleri ile kahkahasına engel olamazken Hazer gözlerini bile kırpmadan ona bakıyordu.

 

"Sana bir öpücük borcum olsun."

 

"Bana sonsuz öpücük borcun var gelin hanım benim senden alacağım bitmez."

 

"Hiç bitmesin."

 

Bölüm sonu 🌟

 

Bölüm : 18.12.2024 18:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...