

Çok sevilmek değil güzel sevilmek istiyorum.
Küçük görünen ama büyük farklılıkları olan iki olay bu.
İkisi de güzel,biri daha fazla.
Bölüm Şarkısı: Eylem Aktaş - Yüreğimden Tut
Aşk iki kalbin arzuyla ve heyecanla atmasıdır ancak sevgi daha kapsamlı ve hatta sonsuz bir kavramdır. İki genç kalp yarışır gibi atıyordu bu aşk mıydı ikisi de emin olmasa da hissediyordu bunu. İkisi de aşıktı ancak karşıdakinin aşkından emin olamadan yaşıyorlardı bunu.Ancak mesele aşk değildi ondan da büyüğü sevgi vardı aralarında saygı vardı. İkisi de birbirlerine fikirlerine saygı duyuyordu. Elida bunun hayalini çok kurmuştu ama bir zamanlar sadece hayal olan bu adam şimdi gerçekti ve yanıbaşında durup ona saf bir sevgi ile bakıyordu.
"Abi Elida ne yapıyorsunuz başbaşa?"
Cansu'nun sözlerine kaşlarını çatarak bakan Hazer'in sesi ile baktım yüzüne.
"Bir bıraksan başbaşa kalacaktık ama yine damladın tam zamanında ortama."
Cansu gülerek karşımızdaki koltuğa oturup gözlerini devirmiş masadan aldığı elmayı yerken sözleri ile ona kafa tutmuştu.
"Abicim bakıyorum da yine ağzından bal damlıyor. Geçen gelişimde seninle oturmuyorum diye kızıyordun şimdi karın var diye beni yok sayıyorsun."
Hazer oturduğu yerde daha da yayılmış ve gülmüştü.
"Adı üstünde karım ile oturuyoruz Cansu'cum her anımızı bozmak zorunda değilsin değil mi?"
Cansu da onun sözlerine karşılık şaşkınlık karışımı bir sesle konuşup beni hedef aldı bu kez.
"Elida abime ne yaptın bilmiyorum ama garip bir şey oldu bu..."
Daha ben cevap veremeden Hazer tek kaşını kaldırıp sordu.
"Bu derken küçük hanım?"
"Abi sana ne oluyor Allah aşkına? Ne bu böyle ne zaman yanınıza gelsem bir sinir geliyor sana."
Hazer sessizce bir şeyler söylese de duymamış ve konuşan pardon didişen abi kardeşe bakmıştım. Bana hatırladıkça acı duyduğum geçmişimi hatırlatıyorlardı abimi, evimi,Cansu yine söze girip abisini güldürdü.
"Bir yıl daha sabret evlenince kurtulursun benden işte dakika başı gelemem yanına."
"Sana söz Cansu sen evlendiğinde ben çocuğumu senin kapına yollayıp bende sizi rahatsız edeceğim. O zaman benim ne çektiğimi daha iyi anlarsın."
Sözleri ile şaşkınlıkla bakıştık Cansu ile.Ben ne diyeceğimi bilemezken bakışları bana dönmüş ve göz kırpmıştı. Bu adam her hareketi ile kendisine daha çok bağlandığımın bilincinde mi yapıyordu bunları?
"Abicim bende sana söz veriyorum o zaman çocuğun da aynı bana benzeyecek."
"O nereden çıktı şimdi?"
"Eeee genetik diye bir gerçek var bana bak halam ve amcamın her özelliğini taşıyorum tabiki küçük Kozcu da bana benzeyecektir."
Gözümde canlanan küçük Cansu ile gülmeden edemedim. Ortalarda gezinen enerjisi ve küçük yaramazlıkları ile beni ve babasını yoracak bir can ikimizden bir can.Bakışları tekrar bana dönerken tek kaşı ustalıkla havaya kalkmış ve sormuştu.
"Sen niye gülüyorsun Elida? Çocuğun buna benzese ilk işin cami avlusuna bırakmak olur daha tam tanımıyorsun tabi."
"Abi kardeş arasına girmek istemem. Ayrıca Cansu çok tatlı bir kız."
"Hay ağzın bal yesin yengem benim hem öyle bir şey olsa annem önce senin kocanı bırakırdı o avluya yengecim ama işte annemin de sınavı sendin abicim bende senin sınavın oluyorum."
Sözlerine karşılık biz gülerken o yine bana bakmış ve silik bir tebessüm kondurmuştu kusursuz çehresine.
Biraz daha oturduktan sonra elimden tutup kalması ile Cansu'ya bakıp konuştu.
"Biz uyumaya gidiyoruz sende çok geçe kalma hadi. "
"Kıyamıyorsun işte bana öyle asabi abi ayaklarını yemiyorum yani haberin olsun yakışıklı."
Eşsiz kahkahası doldurdu yine kulaklarımı içimde bir bayram sevinci çağladı.
"Serseri ne olacak iyi geceler."
"Emir ile konuşup yatarım size iyi geceler kumrular."
Odaya doğru çıkarken merdivenlerde dahi elimi bırakmayan adam ile düşündüm gerçekten çok farklıydı bu evde tamam Urfa'da da gülüyordu ama buraya nazaran daha azdı o samimi gülüşler elle sayılacak kadar az. Hep bir ciddiyetle yürüyordu o konakta daima dikti başı sanırım sorumluluklarıydı onu bu denli ciddi yapan ama burada haylaz bir oğlan çocuğuna benziyordu. Daha önce 16 yaşında geldiğini öğrenmişti konağa. Yani daha sadece 16 yaşında bir çocukken ayrılmıştı anne ve babası ile o yüzden sanki hala o yaşta gibiydi tavırları bu evde.Ancak bu gece beni şaşırtan en büyük şey gülüşleri değil de çocuk sözleriydi.
Odaya girince üstündeki tişörtü çıkarıp banyoya girişini izledim önce ardından getirdiğimiz çantadan kıyafetlerini çıkarıp yatağa bırakırken bir yandan da yatağın üstündeki örtüyü katlayıp kenardaki koltuğun üstüne bırakmış ve tam arkamı dönecekken belimden sarılan adam ile kalakalmıştım.
"Ne düşünüyorsun Peri kızı duruldun sanki."
Başını boyun girintime yaslayıp derin bir nefes çekti içine sanki bir çiçeğin kokusunu solur gibiydi.
"Farklı hallerine şahitlik ediyorum bu evde onu düşünüyordum bir de şey..."
Susmam ile başını çekip yönümü kendisine çevirmiş ve yine ellerimi tutarken sormuştu.
"Niye sustun bide ney?"
"Az önce aşağıda dedin ya hani Cansu'ya çocuğum olunca diye."
Bakışlarında muzip bir çocuğun kırıntıları gezerken bana biraz daha yaklaşıp bu kez de ellerini belime yerleştirdi.
"Eee ne var bunda? Takılıyordum kardeşime. Hem tabi ki çocuğum olunca o cadıdan uzak tutacağım."
Bakışlarımı çıplak olan üst vücudunda gezdirmemek için kendimle cebelleşirken kısık gülüşünü duyup yüzüne çevirdim bakışlarımı.
"Peri kızı hala benden utanıyor olmana ne desem bilemiyorum doğrusu?"
"Utanmıyorum ki..."
"Öyle olsun bakalım.Hem sen niye takıldın bu kadar çocuk sözlerime?"
"Ne bileyim hiç konuşmadık bu konu hakkında böyle bir istekten de hiç söz etmedin daha önce."
"Çocuk zaten öyle konuşurak yapılmıyor."
Sözlerinden sonra bu kez adresi anlım olurken sıcak nefesini ardından dudaklarını hissettim.
"Dalga geçme fırsatını hiç kaçırmıyorsun bakıyorum. Ciddi bir şeyden bahsediyorum burada."
"Haşa ne haddime seninle dalga geçmek gelin hanım. Hem bende gayet ciddiyim bir çocuğum olacaksa bunun tabi ki sevdiğim kadından yani karımdan olmasını istiyorum."
Doğrudan gözlerine bakarken kaşları çatıldı ama hemen düzeltip sordu.
"Sen istemez misin? "
Tabi ki bir çocuğum olsun istiyorum ve pek tabi ki bunu sevdiğim adamdan istiyorum ancak herşey bu kadar ani gelişmiş her şey hızlı olmuşken bu acele bir karar olmaz mıydı?
"Neden sustun Elida? Gerçekten istemez misin ikimizin bebeği olsa..."
Bakışları altında sanki duymaktan korktuğu bir cevap bekliyor gibiydi gülen yüzü ciddileşmişti.
"Ben yani ne bileyim aniden sorunca sen."
"Biz yaklaşık iki aydır evliyiz Peri kızı ayrıca ikimizde birbirini seven insanlarız neresi ani bunun?"
Gözlerine bakmayı sürdürdüm o ise önce ellerimi bıraktı ardından gülümsedi ama gerçek ve müptelası olduğum bir tebessüm değildi bu.
"Hadi uyuyalım annem sabah çok erken uyanır hem ben de babam ile şirkete uğrayacağım yarın."
Kızmışmıydı bana?
"Hazer bak beni yanlış anlamanı istemiyorum ben yani..."
Yatağın üstüne bıraktığım pijamanın üstünü giyerken başını sallayıp konuştu.
"Peri kızı merak etme kızmadım bunun için kızmaya da hakkım yok zaten bu karar ikimizin ortak alması gereken bir karar. Ben sadece bir isteğimi dile getirdim sende istediğin zaman Allah'ın izniyle olur. Bu kadar takma kafana tamam mı?"
Ona doğru adımlamaktan geri alamadım kendimi. Yönünü tamamen bana çevirip tekrar tuttu ellerimi o sıcak avuçları sardı tekrar benim her daim soğuk ellerimi ısındım. Ve dudakları tekrar değdi anlıma.
"Sen beni yıllarca kendi içinde sessizce sevmiş ve beklemişsin bende seni beklerim Elida. Rabbim ömür verdikçe beklerim. Eğer varsa kaderimiz de bir çocuğa anne ve baba olmak oluruz."
"Ben ne bileyim kızdın sandım."
"Saçmalama neden kızayım güzelim. Hadi düşünme böyle şeyleri uyuyalım."
Yatağa önce Hazer uzandı ardından bende üstümü değiştirip banyoda ihtiyaçlarımı karşıladım. Odaya döndüğümde yine beni bekleyen Hazer ile gülümsedim kader demişti ya Hazer bu adamı bana kaderim getirmişti. Yıllarca sessizce dualarımla çağırdığım adamı bana Allah'ım getirmişti.
Yatağa girip yönümü ona dönünce beni daha çok kendine çekip kollarını belime sardı ve boynuma gömdü yine başını her gece olduğu gibi. Böyle seven bir adamdan bir çocuğum olduğu düşüncesi her yanımı sararken bir kez daha şükrettim.
Elida güne burnuna dolan kokular ile uyanıp gülümsedi bu kokuyu severdi. Annesini hatırlattı ona bu koku. Yan tarafına dönüp bakınca hala beline sarılı duran kollar ve bir nefes uzağında olan adam ile uzanıp yanağına bir öpücük bırakmış mırıldanarak arkasını dönen adam ile sessiz olmaya çalışarak kalkmış üstünü değiştirip odadan çıkmıştı.
Mutfağa ulaştığında Senem ve Siyabend kahvaltı hazırlıyorlardı. Elida kapıya yaslanıp onları izlemekten kendini geri alamadı.
"Siyabend böreği fırından çıkarır mısın?"
Senem önündeki patatesleri doğramaya devam ederken Siyabend söyleneni yapmış dolaptan diğer kahvaltıları çıkarıyordu.
"Keşke Zümrüt yarın izin almış olsaydı."
"Hayatım keyfinden izin almadı ya kızı doktora gidecek torununa bakması lazımdı."
Siyabend karısına yaklaşıp anlını öperken ağzına attığı bir salatalık ile cevap verdi.
"Ben senin için dedim güzelim yorulmanı istemiyorum biliyorsun. Cansu neden gelip yardım etmiyor sana hem?"
"Biliyorum hayatım ama yorulmuyorum ben oğlum gelmiş kızım gelmiş gelinim burada daha ne isterim ki. Ayrıca kızının tembellikte kime çektiğini gayet iyi biliyorsun."
"Bilmez miyim aynı halası Nazlı kızım sayesinde kardeşimi tekrar büyütüyor gibiyim."
"Duymasın sakın."
Siyabend gülerek tezgaha yaslanıp sordu kendilerini izleyen seyircilerden habersiz.
"Kim duymasın Nazlı mı Cansu mu?"
"İkisi de duymasın ellerinden çekersin benden söylemesi. Neyse hadi elimizi çabuk tutalım uyanırlar birazdan Elida ilk defa evimizde kahvaltı yapacak umarım rahat etmiştir burada "
Elida onları gülerek izlerken hemen arkasında hissettiği kişi ile dönüp bakınca kocasının da anne ve babasını izlediğini görüp gülümsedi. Hazer bir kolunu karısının beline sarıp başını boynuna yaslayıp anne ve babasına baktı.Ardından tekrar duydu Siyabend'in sesini.
"Gelinini çok seviyorsun anlaşılan ağzından düşürmüyorsun?"
"Çok iyi bir kız tabi ki seviyorum. Ayrıca oğlumu da çok seviyor biliyor musun Siyabend yıllardır içimi esir alan o huzursuzluk artık yok denecek kadar az. Elida oğluma iyi geliyor o konakta artık oğluma destek olan biri daha var ya çok mutluyum."
"Ohoooo annem ya senin bir de kızın var ama ne bu böyle gelinim de gelinim."
Gelen ses ile hepsi arkadan gelen kıza bakınca Hazer ve Elida da yakalanmış olmanın verdiği mahcubiyet ile gülümsedi.
"Herkes uyanmış bakıyorum günaydın çocuklar."
"Günaydın baba."
"Günaydın efendim."
"Günaydın benim hayatımın anlamları. Az önceki konuşmayı duymamış gibi yapacağım anneciğim. "
Senem trip atan kızına gülerek kollarını açınca sarılan ikili ile herşey tatlıya bağlanmış oldu. Kahvaltı kızlar tarafından ele alınınca Siyabend ve Hazer hazırlananları bahçedeki masaya taşımaya başladı. Elida Senem'in doğradığı patatesleri kızartırken Cansu pişmiş olan böreği tabağa yerleştirdi. Senem ise onları gülerek izledi.
Hazırlanan masaya en son Cansu'nun çayı da getirmesi ile oturuldu.
"Elida rahat ettin mi odanızda eksik bir şey yoktur umarım."
"Çok rahat ettim merak etmeyin hiçbir eksik yok."
Senem bu kez de oğluna bakıp konuştu.
"Hazer ne yapacaksınız bugün?"
"Ben şirkete gideyim diyorum babam ile bayadır uğramadım malûm."
Senem bu kez kaşlarını çattı.
"Karın ile ilk kez geldiniz buraya ne şirketi oğlum çıkıp gezin ne güzel."
Hazer önce babasına ardından Elida'ya bakıp tekrar annesini duydu.
"Sende gezmek istersin değil mi Elida?"
"Benim için sorun değil inanın."
" Bak işte kız kibar diye bir şey demiyor ama senin onunla kalman ve çıkarıp gezdirmen gerek değil mi Siyabend?"
Hazer şaşkınlıkla annesine bakınca
Cansu gülerek lafa girdi.
"Annem seni bugün şirkete sokmamakta kararlı abi ne yapsan da boş. Bence sen bugünü karın ile geçireceğini şöyle de babam da arada kalmaktan kurtulsun değil mi babam?"
"Hazer zaten bir iki günlüğüne geldiniz bence de eşin ile ilgilen sen."
"Tamam tamam gelmeyin üstüme sizi gören de kızı eve kapatıp sokağa çıkarmıyorum sanacak. Görüyor musun Elida bunlar hep böyle işte benimle uğraşma fırsatını asla kaçırmazlar üçü de aynı."
Elida şaşkınlıkla onlara bakarken ne diyeceğini şaşırdı. Sonra da hepsinin güldüğünü görüp rahat bir nefes aldı.
"Korkutmayın kızı ya. Bakma kızım sen bize biz bir araya gelince böyle oluruz bazen."
Elida konuşan kadının sözlerine yine gülümsedi ancak o tek kelime yine gelip yerleşti kanayan yanına. Her kızım deyişi öylesine samimi öylesine içten geliyordu ki Elida bu kadını daha çok sevmekten geri duramıyordu. Kahvaltının kalanı konaktakiler işler Cansu'nun geri dönüşü hakkında konuşularak geçerken Senem ve Siyabend şirkete doğru ayaklanmıştı. Cansu masayı toplayıp elinde kahvelerle dönerken Hazer sordu.
"Peki bakalım özellikle gitmek istediğin bir yer var mı Elida?"
"Bilmem ki hiç gezmedim burayı sen nereye götürmek istersen eminim güzeldir."
Hazer başını sallayıp kahvesinden bir yudum alırken Cansu;
"Abi bak kesinlikle mısır çarşısına uğrayın Elida bayılırsın oraya bence abi ayrıca geçen sene gittiğimiz balıkçıya da gidin efsane bir yerdi."
Elida heyecanla kendisine fikir veren kıza bakarken Hazer yine duramıyordu anlaşılan ki laf attı kardeşine.
"Hayret Cansu hasta falan mısın sen ?"
"O nedenmiş abicim anlamadım?"
"Ne bileyim sende bizimle gelmek istersin sanıyordum anlaşılan başka planların var?"
"Aşk olsun abi ya duyan da her an sizin yanınızdayım sanacak yani."
"Değil misin?"
"Hazer rahat bırak kızı."
"Ne yalan mı her saniye dibimizde değil sanki söylediğine baksana."
"Bak ikidir kalbimi kırıyorsun abi ama Allah'tan kin tutan bir yapım yok da takmıyorum kafama."
"Allah'tan yani yoksa ne yapardık değil mi?"
Sözlerine karşılık Hazer gülünce Elida da gülüp onaylamazca kafasını salladı anlaşılan iki kardeş bu şekilde anlaşıyordu.
Hazer bir telefon görüşmesi yaparken Elida da çantasını almak için odaya çıkmıştı ki Cansu abisine yaklaşıp gülümsedi. Telefonu kapatan Hazer ona bakıp konuştu.
"Cansu öbür gün sabah yola çıkacağız biz dönene kadar herşey hazır olmalı tamam mı?"
"Merak etme abi Emir de Emrah abi de iş başında. Ayrıca amcam da ayarlamaları yapıyor.Elida çok sevinecek ya."
"O kadar çok hakediyor ki mutlu olmayı bunu bir nebze de olsa başarırsak ne mutlu bana."
Elida merdivenleri bitirip bahçe kapısından baktığında konuşan abi kardeşin yanına gelecekken duydu sesini.
"Direkt çıkalım biz liste kabarık aklımdaki yerlere gitmek için zamanımız yetsin istiyorum."
"Peki gidelim o zaman. Cansu sen ne yapacaksın gelmek istemediğine emin misin?"
Cansu gülerek başını sağa sola salladı.
"Çok isterdim ama kızlara söz verdim dün gece alışverişe çıkacağız. Size iyi eğlenceler kumrular."
Karı koca el ele tutuşup evden çıkınca Hazer arabanın kilidini açmış Elida'nın kapısını da açarak binmesini bekleyip kendi yerine geçmişti.
"Evet İstanbul turumuza başlayalım bakalım emrinize amadeyim gelin hanım tüm ömrüm boyunca olacağım gibi."
"Başlayalım."
Hazer göz kırpmış ve arabayı çalıştırarak yola koyulmuştu. Radyoyu açıp bir iki kanal geçerek bir şarkıda karar kılınca yola odaklanıp devam etmişti. Elida ise yine her zamanki gibi onu izlemeye koyuldu yine. Güzel bakan güzel gülen ve güzel seven bir adama sahipti. Dün geceki sözleri gelince aklına derin bir nefes alıp baktı ona.
"Hem bende gayet ciddiyim bir çocuğum olacaksa bunun tabi ki sevdiğim kadından yani karımdan olmasını istiyorum."
Elida seviyordu ve sevildiğini de biliyor hissediyordu ne diyordu şair dizelerinde;
Çok sevilmek değil güzel sevilmek istiyorum.
Küçük görünen ama büyük farklılıkları olan iki olay bu.
İkisi de güzel,biri daha fazla.
Hazer ne kadar seviyordu bilemezdi tabi ki ama çok güzel seviyordu buda Elida'ya yetiyordu. Artık emindi bu adamdan bir çocuğu olsun istiyordu ve bunu en kısa zamanda ona da söyleyecekti.
Eğer kader de varsa bir bebek dünyaya gelecek ve onları anne ve baba yapacaktı. Senem ve Siyabend kadar birbirlerini sevmek ve onlar gibi anne baba olmak en büyük duasıydı artık.
Nasıl ki bu iki kalp kaderi olan aşka karşı gelememişse kaderde olan ne varsa yaşayacaklardı....
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.46k Okunma |
270 Oy |
0 Takip |
29 Bölümlü Kitap |