14. Bölüm

Nişan bozmak

Arı_mıyız777
ari_miyiz777

Iyi okumalar....

✨🐝🌸

 

Dayım yavaşça ayağı kalktı, George'un arkasında bir azrailden farksız şekilde dikildi. Elindeki bir miktar gübreyle George'un kafasına vurdu.

"Dayı ne ya-" Elini başının arkasına koydu ve dayıma doğru döndü.

"Kes sesini. "

Dayım kaşlarını çatarak sinirli bir şekilde bakıyordu. "Kızım haklı, nişanlına bağırmak senin ne haddine. "

Şaşkınlıkla dayımı izliyordum. Beni savunuyordu.

"Ama dayı - "

"Kes dedim! "

"Ben kaç defa anlatmadımmı sana ben, daha ne bokuna bu gübreyi kullanıyorsun? " Dayım o kadar bağrıyordu ki onu ilk defa böyle görüyordum. "Ayrıca nişanlına yani gelecekteki karına böylemi davranıcaksın bana söz vermiştin eğer böyle yapıcaksan onu sürekli her seni uyardığında bağrıp üzüceksen ayrılın daha iyi. " George başını öne eğdi, sanırım hala içinde utanma duygusu vardı yada öyle davranıyordu. Artık onu anlamıyordum, neyi gerçek neyi yalan anlamıyordum. Emin olduğum tek şey ise artık ona karşı bir şey hissetmiyordum.

 

Dayım ellerini beline koydu, derin bir nefes verip. "Daha da geç olmadan nişanınızı bozmanızı istiyorum." George eğdiği kafasını geri kaldırdı. "Dayı sen ne diyosun."

 

Ben dayımın tarafındaydım biran önce bu durumdan kurtulmak istiyordum çünkü onunla bir aile kurarsam sonuçları daha kötü olabilirdi. George telaşlı bir şekilde bana döndü, elimden tuttu. "Biz ayrılmak istemiyoruz." Dayım bana baktı. Benim gözlerim yere bakıyordu. "Lidya birşey desene istemiyoruz desene. " Diyerek George diretiyordu. Hiç sesimi çıkarmadan elimi yavaşça George'un parmakları arasından geri çektim. George dayısına açıklama yapmaya çalıştı. "Dayı utandı - oda beni seviyo - istiyor gerçekten" Dayım beni baştan aşağı süzdükten sonra George'a döndü. "Lidya onu eskisi gibi seviyormusun kızım? " George dayısının bu sorusu üzerine bana döndü, ben ise gözlerimi asla kaldırmadan doğrusu kaldıramadım. İkiside bana bakıyordu bir cevap bekliyorlar ama ben bunu burda bitirsem babama nasıl açıklama yapıcaktım ki? Fakat zihnimden gelen ses ile kafamı iki yana 'hayır' der gibi salladım.

 

George kaşlarını çatarak adeta bana küfürler savuruyordu. George Dayıma doğru dönerken omuzları düşürdü ve kafasını eğdi, Dayım da tekrardan George'a dönüp. "Aldınmı cevabını? " Diyerek George'un parmağındaki nişan yüzüğümüzü çıkardı. Benim yanıma gelerek elimi avcunun içine aldı ve yüzüğü avcuma bırakaçtı, dayımın evin içerisine girmesini izledim . Geri George'a döndüğümde George omzunun üstünden bana bakarak sırıttı. "Bunun bu kadar kolay bittiğinimi sanırıyorsun Lidya. " Diyerek bana döndü. Sırıtmaya devam ediyordu. Kalbim bir anda korku içinde ağrımaya başladı.

 

Üzerime yavaş yavaş ilerlerken korkuma yenik düşerek içeriye odama doğru koştum. Kısacası ondan kaçtım. Odama çıktığımda kapımı kilitledim, hâlâ ordamı diye baktığımda George camıma doğru gözlerini dikmişti. Perdeleri çekip geriye doğru ağır adımlar attım, onu görmemezlikten geldim fakat üzerimde hâlâ onun sinirden kararmış gözlerini hissedebiliyordum. Bacağım yatağı deydiğinde daha fazla ilerleyemeyip olduğum yere oturdum, boğazımdaki bu sıkılık canımı yakıyor, kalbimin atışı artık dayanılmaz oldu ve nefeslerim de daralmaya başlamasıyla bir elimle kalbimi tuttum, diğer elimle de nefesimi düzene sokabilmem için yerden destek alıyordum.

 

George ile nasıl başa çıkıcaktım.

Yanlız yapamam ne kadar eğitilmiş olsam bile asla bunun gibi korktuğum olmamıştı. Kalbim ve nefesim düzelmiyordu, gözlerim dolmaya başlamıştı. Kafamı iki yana sallıyordum, ağlayamazdım. Kafamın içinden bir ses dalgalandı.

"Bir daha göz yaşını silmicem." Gözlerim kocaman oldu şimdi neden Davien'nin bu sözünü hatırlamıştım ki. Bedenim öne doğru eğildi, kafamı yerdeki parkeye değdirdim."Öz-özür dilerim. " Karanlık odamda ayın yansıdığı penceremin altında deli gibi Ağlamaya başlamıştım.

 

*Seten elbisem ile ip ince bir suyun üstünde yürüyordum, masmavi su bulutlar ile uyum içindeydi. Bu yerde benden başka kimse olmaması beni o kadar rahatlatıyordu ki bütün herşey sona ermiş gibiydi ama o yerde olsamda bütün dertlerim kaybolsa da içinde bir boşluk vardı. "Burdayım" Arkamı döndüğümde karşımda ki adam bana doğru koşarak geliyordu. Yüzünü tam olarak göremesem bile bana birini hatırlatıyordum,bilmiyorum ama ben onu görünce içimdeki boşluğun dolduğunu hissetmiştim. İki elimi ağızıma siper ederek ona bağırmıştım. "Seni istiyorum! Benim olacakmısın? " Adam koşmayı kesti ve bana doğru sesini duyurmak için oda iki eliyle ağızına siper ederek. "Dikkat etmezsen daha fazlan olucam."*

 

Sabah büyük bir gülürtü ile uyandım. Etrafına bakındığımda hala parkenin üstündeydim, sanırım ağladıktan sonra olduğum yerde uykuya dalmıştım. O gördüğüm rüyadaki adam kimdi, aklıma tek bir kişi gelmişti.

"davien." Dudaklarımdan dökülen bu isim emin olamam ama o benim içimdeki boşluğumu dolduruyor. Ellerim anlık yanaklarıma gitti, ısınmışlardı. Ben cidden de onları Davien'e söyleyebilirmiydim, bu tarz düşünceleri kafamdan atmak için kafamı 2 yana salladım.

"Hanımım n'olur kapıyı açın! "

 

Milly kapıma dayanmıştı, kapımın kolunu açmaya çalışıyordu. Doğru ya kapımı dün gece odama George girmesin diye kitlemiştim.

"Geliyo-"

"George intihar etmeye çalışıyo... "

George ve intihar mı ? Neden? Onun canı çok tatlıdır, o öyle bişey yapamaz ama Milly çok korkmuş olduğum yerden kalkıp kapımı aniden açınca Milly korktu. Milly'nin eli ayağı korkudan birbirine girmişti.

"Nerde o Milly. "

"A-aşşağıda odasında."

Milly'nin yanından hızlıca geçip George'nun odasına gittim. Dün gece beni o kadar korkutması yetmezmiş gibi şimdide intihar etmesi ne çocuksun George sinirli adımlarla George'un odasının önünde durdum, kapıyı o kadar hırslı şekilde açtım ki gördüklerime inanmayı istemezdim.

 

Carlos dayı George'un elindeki bıçağı almaya çalışıyordu fakat ikisininde elleri kanlar içindeydi. Biran için Carlos dayıma bir şey olduğunu düşünmüştüm.

"GEORGE! " diye bağırdığımda George ve dayım aynı anda bana baktı. George elindeki bıçağı bırakarak yanıma ağır adımlarla yaklaştı. "Benim için endişelendi değilmi. " Gülümseyerek bana bakıyordu.

"Hayır." Yüzündeki gülümsemenin yerini bana dün attığı bakışlar aldı.

"O zaman neden geldin... Benimle tekrar beraber olmak için geldin o zaman... " Sessizliğimi korudum bu sefer kaçamazdım. "Lidya desene seni hala seviyorum... " Bir süre sessizce oda benim cevap vermemi bekledi. "DESENE LİDYA! " Bana aniden bağırmasına karşı irkildim.

 

Hâlâ sustuğum için George sinirlendi ve boynuma iki eliyle atlamaya çalıştı. Carlos dayım elindeki bıçağı yere atarak George'u iki kollarının altından yakaladı. "SÖYLESENE... LİDYAAA. " Carlos dayım George'u yakalamasaydı eğer George beni öldüresiye boğabilirdi. Carlos amcama baktığımda özür dilerim der gibi bana baktı George'u zar zor tutuyordu. George'a doğru bir adım attım, o sırada George bana odaklandı ve direnmesini durdurdu. "George-"

"Sen bensiz bir hiçsin. " Sırıttı. Kaşlarımı çattım ama uzun sürmeden geri düzelttim.

"Elveda..." Demem ile odadan çıkıp arkalarından kapıyı kapattım.George'ın bağrışlarını duyan Milly yüzünü ekşitti,Onun için üzülmüştü ama neler olduğunu bilmiyordu. "Milly bahçeye kahvaltı hazırla." İlk defa Milly'e emir verir gibi konuşmuştum.

 

Odama gidip bu olayın üstüne rahatlamış gibi banyo yaptım. Üstüme rahat kıyafetler giydikten sonra Milly'nin hazırladığı bahçedeki kahvaltıya indim. Oturmadan önce masanın üstündeki yiğecekleri inceledim. "Bu masada mutlu bir şekilde oturabilirdik"

 

"Mhmm." Debelenmesi hoşuma gitmişti. Bana kin ve nefretle bakan gözleri sanki bütün hata bendeymiş gibi. Oturduğu sandalyeye yaklaştım. Elimi sandalyenin iki yanına koyarak üstüne doğru eğildim. "Bana böyle bakmaya hakkın olmadığını sende biliyorsun... " Ağızını kapatığımız bandajın altından konuşmaya çalılıyordu. "Ne! Konuşmak mı istiyorsun... George-"

"Hanımım telefon...şey...siz... "

 

George'un üstünden doğruldum."ah geliyorum. " Milly benimle konuşmaya korkuyordu, haklıydı artık canım yansın istemiyordum bu karşı tarafın canını yakıcak olsa bile umrumda değildi. Bu kararı ne zaman nasıl verdiğimi hatırlamıyorum.

 

-Lidya odasına çıkmadan bir kaç dk öncesi-

*

Dayım George'u bayıltıp odadan çıktığında daha odama gitmemiştim, fakat Milly emrim üstüne hemen mutfağa gitmişti. Dayım benim o üzgün ve kızgın halimi gördüğünde elini omzuma koydu "özür dilerim." Elimi omzundaki eline koyarak. "sorun değil. "

"Sorun çünkü benim herşeyden haberim vardı. " Gözlerim kocaman açıldı, kaşlarımı çatarak Dayıma doğru döndüm. "Dayı sen ne di-" Sözümü yarıda kesti. "Düzelir sanmıştım bana söz vermişti bırakıp sana odaklanacağını söylemişti. Fakat yapmadı bunun devamı geliceğinide biliyorudum bu yüzden dün gece bahane bularak sizin nişanınızı bozdum." Dayım herşeyden haberi varmış ve beni korumaya çalışıyormuş gözlerim doldu çünkü o herzaman babam gibi olmuş babamın evde olmadığında asla onun yokluğunu aratmazdı. "Sakın kafana babana nasıl açiklama yapıcağın hakkında endişelenme herşeyi ben halledicem anlaşıldı mı?"

 

Tek yaptığım başımı sallayarak onaylamak oldu. "Dayı senden birşey istiyorum. " Kulağına yaklaşıp İsteğimi söylediğimde başı ile onayladı.

*

 

Telefonu cevaplamak için evin içine girdim. "Alo beni aramışsınız."

"Evet " Sesini duyar duymaz boğızıma bir düğüm oturdu, Fısıltı şeklinde "Davien" Karşı taraftan kıkırdadı. "Evet benim" Ne diye hemen gitmessinin ardına beni aramıştı. "Ne oldu benimi özledin." Diyerek sırıttım. " Öylemi olmasını isterdin. " Kulaklarım biran için onun sesine tepki vererek kızardı. Onunla ilk defa telefonda konuşuyordum. Ama dışarıda daha bir önemli işim vardı bu yüzden konuşmamızın uzamasını istemiyordum yada kalbimin sıkışmasını istemiyordum."Her neyse sadede gel. Neden aradın. " Dedim.

"Çok sertsin birşeymi oldu." Bi rkonuşmada bile bu tarz bir şey anlaşılıyormuydu. "Oldu desem bile elinden bir şey gelmez." Onu neden tersliyordum, beni bir anda bıraktığı için üzgündüm. "Haklısın. Bende bu konu için aramıştım... " Sesinin duygusalağı hissediliyordu.

"Ben... Senin yanına geri gelemiyorum... Üzgünüm. " Dizlerimin bağı çözülerek duvarın birine yaslandım, konuşamıyordum. "A-anladım."

"Gerçekten üzgünüm." Bana söz vermişti ve şimdi beni tekrar ve tekrar yanlız bırakıyor hepinizden nefret ediyorum.

 

O kadar sinirlenmiştim ki " Artık sana ihtiyacım yok. "

"Li-" Telefonu yüzüne kapatmıştım. O kadar üzülmüştümki O kadar kızgındımki kalbim ağızımda atıyordu.

 

"ona niye ihtiyacım olsunki. " Sınırlı sinirli bahçeye George'un yanına çıktım. "Mhmh" George hâlâ debeleniyordu. "Kes be" Diyerek yemek masasına oturup karnımı doyurdum. Bir müddetçe George susarak bana bakıyordu, sessizlik işte tam istediğim buydu. Sakince ve dertlerin olmadığı bir zamanda yemek yemek ama herzaman ki gibi bu güzel anımıda bozan biri vardı.

 

"Mhmnm.. Mhm" Yan yan George'a baktım ve Ellerimi masaya vurarak ayağı kalktım. George'un yanına giderek ağızını açtığımda yutkunarak bana baktı. "Ne şimdide konuşmıcakmısın?" Kendimi tanıyamıyordum,bu kadar neden sert biri olmuştum bir anda bana neler oluyordu. George ilk defa gözlerini benden hiç ayırmıyordu. "Tek isteğim buydu biliyormusun? Asla gözlerini benden ayırmamandı, ama sen ne yaptın benden başka birçok kadının gözlerinin içine baktın." Yemek masasına dönerek salatalıktan bir çatal aldım.

"Hayır ben yapmadım kimden duydun bilmiyor-"

"Duymadım." Bir kahkaha patlattım. Ona doğru elimdeki çatalla döndüm. "Gördüm."

"Ne... " Ağır adımlarla George'a doğru ilerledim. "Nasıl? Sen ne zaman... " Gözleri kocaman açılmıştı bana korkuyla ve şaşkınlıkla bakıyordu. "Ama ben bir daha- Yapmıcam... Yemin ederim.!"

 

George'un kucağına oturdum. "Sana inanıyorum." Gülümseyerek ona baktım. Oda zoraki gülüyordu. Rahatlamıştı ona inandığımı düşünüyordu. Rahat bir nefes vermesinin ardından "tatlım beni çöz o za-" Elimde olan çataldaki salatılığı ağızına vererek cümlesini yarıda kestim. "Dermişim." George şaşkınlık ile yüzüme bakıyordu. Bir yandan da ağızındaki salatılığı yiyordu. Yavaşça kulağına doğru eğildim, kafasını kaçırmaya çalıştı fakat elimde çatal olsa bile kaçmasına izin vermeden tuttum. "George olacaklardan kaçamassın, kaçamayacaksın... Bu yüzden Geber. " Fısıltı şeklinde konuşarak daha da rahatsız olmasını sağladım.

 

Kucağından kalkar iken Milly'e seslendim. "Buraları toplayabilirsin. "

"Davienden mi öğrendin? " Omuzumun üstünden ona baktım. "Bundan sanane. "

"Aranızda bişey mi var. " Kalbim tekledi. Geri dönerek George'a tokat attım. " Beni kendinle karıştırma! "

 

Kafasını kaldırarak

"Bu kadar kızdığına göre gerçekten bir şeyler olmuş olmalı... Peki babası bunu duyduğunda ne yapardı haberin varmı? Yada senin baban. " Bana sırıtarak gülüyordu. "Her türlü haksız çıkan taraf sen olucaksın George."

 

Yüzündeki ifade bozuldu. "Bundan çok emin olma. " Tekrardan ona arkamı dönerek onun yanından uzaklaştım. "Bana karşı kazanamazsın ne sen nede Davien."arkamdan bağrıyordu ama umursamadan ilerlemeye devam ettim.

 

Kapıyı açtığımda Milly bizi dinliyordu beni gördüğünde şaşırdı. Ona göz devirerek yanından geçip babamın odasına ilerledim. " Hanımım .. Eh şey..... George ne olucak.? " Diye sorduğunda duraksadım. "Onunla dayım ilgilenicek... Sanırım. " Benden korktuğunu hissedebiliyordum, ama ona anlatamazdım, şimdi olmazdı.

 

Babamın odasına vardığımda kapının kapısını açmakta tereddüt ettim. Elim havada kalmasına müsade etmeyerek derin bir nefes verip içeriye girdim. Babam odasına izinsiz girmemi hiç sevmezdi ama şuan bana iyi gelecek yer burasıydı. Herzamanki gibi tozlanana kadar asla okumadığım kitaplarla dolu babamın odası bana hep kütüphaneyi anımsatırdı.

 

Ellerimi kitapların üzerinde gezdirirken hatırladığım ve asla unutmadığım bir kaç anım canlandı.Babam Annem ile beraber saatlerce kitap okurlardı sonra o kitaplar hakkında sohbet ederlerdi ben ise aralarında oturup hep onların bir birlerine ne kadar aşık olduklarını hayran hayran izlerdim, çünkü annem bu durumdan çok zevk alırdı babamda sevmese bile deli gibi kitap okurdu sırf karısı sevinsin gülsün diye onun gülüşü hâlâ gözlerimin önünde ama acı veriyo.

 

Parmaklarım tozlanmıştı, babam ne zamandan beri bu kitaplara dokunmuyordu bilmiyorum. Ellerimi birbirine vurarak tozdan arındırdım. Gözüme bir ışık yansımasıyla dikkatım babamın çalışma masasına döndü. Çalışma masasının üstünde tükenmez kalem vardı, "sanırım Güneş'ten dolayı parladı bende başka bir şey sanmıştım" Kendi kendime güldüm. Ama tükenmez kalemin altında kağıtlar vardı, sararmışlardı.

 

Elime aldığım kağıtlar daha doğrusu mektuplar annemin babama yazdığı mektupları annemin yazısı çok güzeldi. Mektubu okumaya başladım. Sanırım babam askerdeyken ona gönderiyordu.

 

Mektupta yazanlar:

 

Sevgilime

 

Nasılsın umarım evine sağ sağlim dönersin sana bu mutlu haberi yazarak iletmek istemezdim ama ben hamileyim cinsiyeti daha belli değil seninde yanımda olmanı çok isterdim. Bu ev sen yokken çok soğuk çok yanlız hissettiriyor ama emin ol benim için endişelenme çocuğumuza ve kendime çok iyi bakıcam ki sen geldiğinde benimle uğraşmak zorunda kalma. Seni seviyorum Zack.

 

Sevgilerle Maya

 

Ben gene hastayım yağ ağlamak istiyorum ama yazmaya devam edıyom 🥸 herşey sizin için ehe

 

Nasıldı...

 

 

Bölüm : 13.12.2024 16:27 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...