
Atakan arabasının kapısını parçalamak istercesine sert bir şekilde açtı ve tüm gücüyle koşarak sedyenin peşine takıldı. Ağzından kanlar gelen Ayaz’ın hemşireler eşliğinde taşınan sedyesine yapıştı.
(Atakan)-Ayaz!? Ayaz aç gözlerini Ayaz!!!
Hemşirelerden birisi önüne geçip…
(Hemşire)-Beyefendi ameliyathaneye giremezsiniz.
… diyip önüne geçene kadar sedyenin yanında devam etmeye kararlıydı. Ameliyathanenin kapısı kapanırken aldığı derin nefeslerle öylece kalakaldı. Gözlerindeki endişe Ayaz’ın kan kustuğunu görünce iyice artmıştı.
(Atakan)-Daha dün yanındaydım lan!? Sikeyim!!!
Duvarı yumruklamak için elini kaldırdığında eline sarılan küçük bir bedenle birlikte durdu. Yavaşça döndü ve kendisine sarılan kişinin Göknur olduğunu gördü. Gözlerindeki endişeyi bastırabildiği kadar bastırdı ve elini Göknur’un başına koydu.
(Atakan)-Sakin abicim. Sakin. Ağlama lütfen.
(Göknur)-Bi-bi-biz so-sohbet ediyorduk… ediyorduk ve…
Atakan biraz eğilerek Göknur’un yüzüne bakmaya başladı.
(Atakan)-Şhhh. Sakin. Tamam. Önce derin bir nefes al. Sonra konuşursun tamam mı canım?
Onu sakinleştirmeye çalışırken bir yandan da kendini bastırmaya çalışıyordu. Göknur’un Ayaz’ın kan kustuğunu görmediği umuyordu.
Atakan’ın yardımıyla derin nefesler alan Göknur konuşabilecek enerjiyi topladığından emin olduğunda…
(Göknur)-Biz sohbet ediyorduk. Hık… Birden bana sa-sarıldı. Ambulans çağır dedi. So-sonra, sırtımda… hık… sırtımda bir sıcaklık hissettim. Ka-kan… kan kusuyordu.
Atakan Göknur’un demesiyle dikkat edince fark etmişti ki Göknur’un sırtı kan içindeydi.
(Göknur)-Sonra… sonra da… hık…
Göknur hıçkırmaktan konuşamıyordu.
(Göknur)-… bayıldı. Ve-ve bende ambulansı aradım.
Atakan Göknur’u sardı ve başını göğsüne bastırdı.
(Atakan)-Tamam kuzum. Sakin ol. Geçecek. Hepsi gibi bu da geçecek.
(Göknur)-İki haftadır çok iyiydi ama.
Göknur ağlamasını tutamayarak gözyaşlarına boğuldu.
(Göknur)-İki haftadır çok iyi gidiyordu. Hiçbir sorunu yoktu. Yemin ederim.
Göknur iki haftadır Ayaz’ın çok iyi olmasından dolayı ölecek olmasını neredeyse tamamen unutmuştu. Onun iyi olmasını o kadar unutmuştu ki biraz bile eskiye dönünce rahatlamıştı. Özlediği eskiler yeniden ayakları altına serildiği için gözü boyanmıştı.
(Atakan)-Biliyorum Gök. Biliyorum. Sakin ol lütfen. Ayaz’da senin bu halde olmanı istemezdi.
(Göknur)-Bende onun o halde olmasını istemiyorum.
Göknur istediği şeyin bencilce olduğunu biliyordu ama insanlık doğasına yön veren yegane şeylerden biri olan bencilliğin kendisini ara sıra ele geçirmesine izin veriyordu çünkü artık daha fazla dayanacak gücü kalmamıştı.
Artık bencil olma sırası kendindeydi ve bencilliğini Ayaz’ı istemek için kullanıyordu.
(Göknur)-Neden hep onun başına böyle şeyler geliyor ki? Neden istediği hayatı yaşayamıyor!? Neden ya neden!? İstediği gibi mutlu bir yaşama sahip olması neden bu kadar zor!?
Göknur farkında bile olmadan Atakan’ın karnını yumrukluyordu. Atakan ise sesini bile çıkartmadan Göknur’un içini dökmesine izin veriyordu. Yine ve yine biriktiği belliydi. Ama bu sefer kendi için birikmemişti. Ayaz için birikmişti.
Tek istediği mutlu olmak olan birinin mutlu olamadığını gördüğü için birikmişti. Her zaman güler yüzlü olmaya çalışıp eninde sonunda ağlamasını gördüğü için birikmişti. Attığı her adımda yaşamak yerine öldüğü için birikmişti. Neredeyse herkes için düzgün dönen dünyanın onun için tersine döndüğünü gördüğü için birikmişti. Zamanın onun için tersine aktığını gördüğü için birikmişti.
Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti. Birikmişti.
Hisleri patlama raddesine gelen kadar birikmişti ve artık birikecek bir yer kalmamıştı. Ayaz’ın dünyasını kaplayan o çiçekli dünya artık çökmeye başlamıştı. Çiçekler yavaşça solmaya ve hava kararmaya başlamıştı. Gökkuşakları renklerini yitiriyordu.
Göknur’un yüzünden hiç eksik olmayan berrak gülümsemesi yerini soluk gri bir gökyüzüne bırakmıştı. Ayaz’ın hiç durmadan parlayan değerli gökyüzü artık kararmaya başlamıştı. Bütün parlaklığını yitiriyor ve giderek daha kötü bir hale geliyordu.
(Göknur)-Nefret ediyorum. Ona güzel bir hayat sunmayan bu dünyadan nefret ediyorum. Onunla uğraşanlardan nefret ediyorum. Ona karşı olan herkesten ve her şeyden nefret ediyorum.
(Atakan)-Ağla abim. Dök içini. Dök ki Ayaz’ı güler bir yüzle karşılayabil. Gel oturalım biraz. Bizimkiler burada olur birazdan.
Ameliyathanenin önündeki sandalyelere geçtiler ve Göknur ıslak gözlerini koluyla silip temizlemeye çalıştıktan sonra iç çekerek başını Atakan’ın omzuna yasladı.
(Atakan)-Daha iyi misin?
(Göknur)-Hayır.
(Atakan)-Boş ver. Bende iyi değilim.
***
Aradan saatler geçtikten sonra herkes ameliyathanenin önüne toplanmıştı. Göknur defalarca, her gelene tekrar tekrar olanları anlatmıştı ve artık delirmek üzereydi. Herkes endişeli bir şekilde kapının önünde bekliyor ve her çıkan doktor ya da hemşireye Ayaz’ın durumunu soruyorlardı.
(Cenk)-Lan 2 saat oldu! Ameliyat niye hala bitmedi kafayı yiyeceğim az kaldı!
Cenk sağa sola sataşmamak için zor duruyordu. Ayaz’ın ameliyata girdiği saatten bu yana 2 saat olmuştu ve hala ameliyattan çıkmamıştı.
(Çağla)-İçeriden ölmeden çıktığı sürece kaç saat sürdüğünün ne önemi var! Sadece oradan canlı çıksın yeter.
Önceki seferlerde Çağla ve Cenk’e haber vermemiş olsalar da Göknur ve Ayaz’ın bugünkü planında onlarla oturup zaman geçirmek vardı. Fakat işler bu hale geldiği için onlara da haber vermişlerdi. Daha önceki seferlerden bahsettiklerinde ikisi de kendilerine haber verilmediği için haklı olarak sinirlenseler de kimsenin üzerine gitmeye gerek yoktu.
Hala beklemedelerken Göknur başını elleri arasına almış sessizce düşünüyordu. Bugün olanları düşünüyor ve işlerin nasıl bir anda hastanede bittiğini anlamlandırmaya çalışıyordu.
***
---Birkaç saat önce---
(Göknur)-Ayaaz. Ayaz! Çocuklar gelmeden yeme dedim şunları!
Göknur mutfaktaki tabakları düzenlerken ağzı boş durmayan Ayaz’a seslenmişti.
(Ayaz)-Birkaç parça cips aldım be.
(Göknur)-Bir paketi bitirmişsin doyumsuz cips sapığı.
Ayaz sadece birkaç parça aldığını söylese de Göknur’un gözünden kaçamamıştı.
Ayaz elinde cips paketiyle mutfak kapısında belirdi ve Göknur’a bakmaya başladı.
(Ayaz)-Bir paket falan bitirmedim.
(Göknur)-Lan elinde duruyor paket!
Ayaz paketi Göknur’un gözüne sokmak istercesine sesli bir şekilde tutuyor ve elini içine olabildiğince sesli bir şekilde daldırıyordu.
(Ayaz)-Daha bitmedi işte ne bağırıyorsun? Bitince haklı olacaksın. Şu an haklı değilsin.
Ayaz haklı olduğunu düşünerek göğsünü kabarttı. Şu anda tamamen haklı olduğunu düşünüyordu. Paket hala bitmediği için Göknur’un kendine kızması yanlıştı.
(Göknur)-Çocuk. Kek yerine seni ikram ederim o tabaklarda bak. Bırak lan o cipsi.
(Ayaz)-Üf aman be. Bana bağırmaktan utanmıyorsan bari cipslerden utan. Yazık değil mi adamlara yiyorum ne güzel işte. Şimdi yarım kalacaklar.
Ayaz pes ederek paketi yerine bırakmaya hazırlandı.
(Göknur)-Acıtasyon yapma işlemez bana.
(Ayaz)-Hayır ya. Yavru köpek bakışı?
(Göknur)-Anne köpek gibi ensenden tutarım.
(Ayaz)-Tch. Oyunbozan karı.
Ayaz dilini şaklattı ve elindeki cips paketini el mâhkum bıraktı. Göknur paketi Ayaz bırakmadan önce aldı ve elini pakete daldırdı.
(Ayaz)-Lan hani ikram edecektik?
(Göknur)-Bitirmişsin be neredeyse. Git dolaptan yeni paket getir.
(Ayaz)-Emredersiniz kraliçem.
Ayaz yeni paketi almak için gülümseyerek Göknur’un gösterdiği dolaba hareketlendi ancak Göknur’u geçer geçmez yüzündeki gülümseme silindi ve vücudunun ısınmaya başladığını hissetti. Nefes alışverişleri bir anda hızlandı.
“Siktir git. Gerçekten şimdi mi?”
İçinden küfrettikten sonra önünde duran kendiyle aynı boydaki silüetine baktı.
-Görüşmeyeli uzun zaman oldu.
(Ayaz)-Siktir git.
(Göknur)-Ayaz.
Göknur Ayaz’ın durup dururken küfretmesine karşın ona döndü ve Ayaz’ın donup kaldığını gördü. Aklına doğruca silüet geldi ve Ayaz’ın yine onu gördüğünü anladı.
-Merak etme gideceğim. Ancak, bu sefer tek başıma gitmiyorum.
(Ayaz)-Ne oldu? Kendine kendin gibi lanet bir manita mı buldun?
-Hahaha. Bu durumda bile hala espri yapabiliyor olmana şaşırıyorum doğrusu. Zamanın kalmadı artık Ayaz. Yolun sonundasın. Vücudun neredeyse tamamen iflas etmek üzere ama inadın seni ayakta tutmaya devam ediyor. Gerçi, artık bir önemi kalmadı ama.
-Gördüğün gibi artık uzaktan sana bakmıyorum. Tam karşındayım.
(Ayaz)-Ne söyleyeceksen söyle defol git, benim başımı da ağrıtma. İşim gücüm var bugün.
-İşin biteli çok oluyor Ayaz.
O anda Göknur’un gözleri beyaz halıya damlayan kırmızılığa kaydı.
-Bir daha görüşmemek üzere Ayaz. Hoşça kal.
Silüet hiç uzatmadan elini Ayaz’ın göğsünden içeri soktu ve kalbini parçalayarak dışarı çıkardı.
(Göknur)-Aya…
Göknur tam elini Ayaz’ın omzuna atacakken Ayaz döndü ve bir anda kendisine sarıldı.
(Ayaz)-Gök…nur…
Göknur sırtına akan bir sıcaklık hissetti.
(Ayaz)-Ambulansı… ara… kri-kriz… kriz geçiriyor… um…
Ayaz daha fazla dayanamayarak yere çakıldı.
(Göknur)-Ayaz! Ayaz kendine gel Ayaz! Ayaz!!!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 765 Okunma |
359 Oy |
0 Takip |
90 Bölümlü Kitap |