21. Bölüm

21. Bölüm

Zerda Karabulut
arouralavinya

 

O gece Demirden bir cevap alamamıştım. Ama asıl cevap belliydi. Yelizi çok seviyordu aşıktı ona saygı duyuyorum ama benim de içim acıyor ne zaman bana gerçekten aşkla bakacak diye bekliyorum. Aras abim ve Ela yıldırım nikahıyla önce imam nikahı ardından da resmi nikahı kıymışlardı. Şuan Aselin velayeti onlardaydı . Annem ve babamda ayrı ev tutup orda yaşamaya başladılar.

 

Abim şimdiden kıskanç bir baba olmuştu Çağlarla Aseli kıskanıyordu. Çağlarda "dayı sen görürsün Aselle evlenicem diyip duruyordu. " Bizde onların bu haline gülüyorduk.

 

Bu akşam üstü bütün erkekler teraviye gitmişti gece savura kalkacaktık evli iken ilk orucum olacak, biz abimin düğününde konu açılmıştı alel acele olduğu için annem gelini için isteme,söz,kına gecesi ve düğün rütiellerini tekrar yapacaktı. Demir ise bu aralar çok durgundu iş alakalı olsa diğerleri de aynı olurdu ama sürekli sorunca tersleyip bağırıp ya yatıyordu yada evden gidip sabah geliyordu.

 

Oturduğum yerden kalkıp çocuklarin odasına baktım Çağlarla Reyyan uyuyordu. Aybarsı alıp odama gittim yatağa bıraktım. Demirin kirli kıyafetlerini makineye atacaktım ceplerini kontrol ettim sadece küçük bir kağıt ve araba anahtarı çıkmıştı. Onları makineye atıp geri oğlumun yanına gelip yatağa oturdum. Elimdeki kağıdı açıp okudum "KARIN YELİZ YAŞIYOR" diyordu.

 

Demekki o yüzden bana soğuktu böyle kavga edecek yer arıyordu izin veremezdim.Bu kadar yakınken benden gitmesine izin veremezdim. Hemen elimdeki kağıdı Demir'in yarın giyeceği ceketin içine bıraktım.

 

Demir geldiğinde aybarsı alıp yatağına bıraktın sonra odama girdim. Demir yine yorgundu yanına yaklaşıp sarıldım ama bana hiç karşılık vermedi geri çekilip yüzünü avuçlarımın içine aldım.

 

"Demir sen yorgun musun? İstersen duş alıp gel"

 

"Yok sadece uyusam olur. "

 

"Peki uyuyalım"

 

Ben yatağın içine girince o da girdi. Demire yaklaşıp sarıldım. "Sakın beni bırakma Demir yoksa ben yaşayamam"

 

"Seni asla bırakmıyacağım Yeliz"

 

Bana Yeliz demişti gözümden yaş gelince arkamı döndüm ağladığımı görsün istemedim. Yavaşça gözlerimi kapattım.

 

Savur için saat kurmuştum saati kapatım yataktan kalktım üstüme düzgün bişe giyip aşağıya indim. Hacer teyze ve Emine ablaya yardım edip sofrayı hazırladım herkes aşağıya inip yemek yemeğe başladılar selcan anne sessizliği bozan kişi oldu"Beste kızım yarın ananlara ve abinlere de gelsinler iftara. "

 

"Olur ana"herkes niye bana öyle döndü ki biran başımı eğip utandım.

 

Herkes son lokmasını yiyip sularını içip ezanı bekledi, ezan okunduktan Selcan anne ve Ahmet baba namaz kılmaya gitti bende yemekleri kaldırıyordum. Hacer teyze'Kızım bırak ben yaparım'desede yardım ettim.

 

" Hacer teyze siz yatın ben bulaşıkları yıkarım. "

 

"Yok kızım hiç öyle şey olur mu? "

 

"Olur Hacer sultan hadi sen yat"

 

"Peki kızım"

 

Herkes yukarda olduğu için mutfağın kapısını kapatıp telefondan şarkı açmıştım Ahmet Kaya'nın Nerden Bileceksiniz şarkısı çıkmıştı. Hem yıkıyordum hem mırıldanıp ağlıyordum.

 

"Neden yatağa gel- noldu neden ağladın. "

 

"Yok bişe sadece bişey aklıma geldi o yüzden ağladım"

 

"Ağlama bir tanem ben bile üzsem ağlama"

 

"Ona aşıksın"

 

"Ne? "

 

"Sen Yelize aşıksın bana değil. "

 

"Sen iyice saçmalıyorsun artık! "

 

Yeliz konusu olunca nasıl bağırmaya başladı. Sinirlenip yukarı çıktı. Bende peşinden çıktım.

 

"Noldu neden sustun çünkü haklıyım"

 

"Evet haklısın ona aşığım, sana değil ona "

 

"O zaman boşanalım, boşa beni hem dinî nikahtan, hem de resmi nikahtan!"diye bağırdım.

 

Bir anda yanıma gelip tokat attı. "Kes sesini sen benim karımsın bir daha bana bağırma senin dilini keserim. "

 

"Seni affetmekle en büyük hatayı yaptım"deyip odadan çıktım çocuklarımın odasına gittim.

 

" Merak etmeyin anneniz sizi hiç bırakmayacak. "

 

Odadaki koltuğa uzandım gözlerim kapandı kendimi uykuya bıraktım.

 

Sabah kalkıp bebeklerime baktım neredeyse 8. Ayları olacaktı artık yavaş yavaş el gıdaya başlamıştım bu daha kolaydı.

 

Odama girdim hala uyuyordu pislik banyoya girip yüzümü yıkadım aynadaki görüntüm gözlerimi yaşarttı yanağım morarmıştı. Dolaptan kapatıcı aldım zor da olsa kapattı biraz inşallah kimse fark etmez"

 

Banyodan çıkacağım zaman Demir içeri giriyordu yanından geçecekken kolumdan tuttu.

 

"Bırak kolumu. " Daha çok sıkınca inledim. "Canım acıyo bırak artık"

 

"Nerde kaldın gece niye gelmedin"cevap vermeyince sinirlenip kolumu tekrar sıkınca " Ah! Çok mu merak ettin evi gez dolaş belki bulurdun beni"

 

"Deli etme beni kadın"

 

"Yeter noluyor sana naptım ben sana da böyle davranıyorsun. "

 

"Peki sen neden yersiz kıskançlık yapıyorsun"

 

"Ben mi yersiz yapıyorum tamam ben suçluyum şimdi bırak kolumu. "

 

"Bırakmıyorum, sende bu kıskançlıktan vazgeçiceksin"

 

"Ha yani biri yanıma gelse sen kıskanmazsın dimi yada ben başka adama aşı-"

 

"Sakın o cümleyi bitireyim deme "

 

"Neden sevgili kocam yersiz kıskançlık yapıyorsun ama"

 

Birden beni kendine çekip sarıldı. "Lan ben seni herkesten,herşeyden çok seviyorum sana deli gibi aşığım ölüyorum lan sana ölüyorum. "

 

Gözlerimden yaşlar sicim sicim akıyordu, bana aşıkmış beni seviyormuş.

 

"Ama dün gece öyle demedin Yelize aşığım dedin"

 

"Hatunum sinirle söyledim o lafları hiç biri gerçek değildi. "

 

"Bana boşuna mı vurdun? Pislik"

 

"Sen çok terbiyesiz olmuşsun kocaya çıkan dil lâl olur bak demedi deme"

 

"Ben seni affetmedim"

 

"Affettirecem kendimi "

 

"Peki o kağıt Yeliz yaşıyor diyordu. "

 

"Sen ceplerimi mi karıştırıyon? "

 

"Hayır kıyafetlerini makineye atacaktım içinde bişe kalmasın diye baktım buldum. "

 

"Onun aslı belli oldu Yeliz yaşamıyor mezarını mahkeme kararı ile açtırdık DNA testi yaptırdım orda ona ait bir kalıntı var mı diye vardı. Yani öldüğü belli oldu ki biri bize çirkin bir oyun oynuyor"

 

"Kim yapar ki bunu"

 

"Bilmiyorum ama aklıma bir kişi geliyor. Neyse konuyu kapatalım akşama seni bir yere götürecem hazırlan. "

 

"Ama annemler gelecek ya akşam iftara unuttun mu? "

 

"Doğru ya o zaman yarın akşam hazırlan tamam mı? "

 

"Tamam"

 

Reyyanın sesi gelince onun yanına gittim ağlıyordu sanırsam diş çıkarıcak "noldu bebeğim sana, sen diş mi çıkarıyorsun. "

 

"Nolmuş hayatım"

 

"Diş çıkarıyor huysuzlanmaya başladı. "

 

"Benim kızım büyümüşte diş çıkarıyor mu"Demir kucagına alınca sustu birden.

 

"Babasının kızı hemen de sattı beni neyse oğullarım bana yeterde artar. "

 

AKŞAM ÜSTÜ

 

Herkes gelmişti kralla layık bir masa hazırlamıştık el birliği ile herşey çok güzeldi herşey dört dörtlüktü Aybarsin ağlama sesini duyunca yukarıya çıktım ama Aybars yerinde yoktu. Her yere baktım Demir banyodan Aybarsla çıkınca derim bir nefes aldım.

 

"Ay aklım çıktı birşey oldu sandım"

 

"Korkma hatun iyi uykudan uyanmıştı ağlıyordu bende lavaboya götürdüm onu azcık yüzüne şu ile yıkadım. "

 

"İyi ha bu arada biz ne zaman İstanbul'a gideceğiz "

 

"En kısa zamanda gideceğiz hatun"

 

"Bayramdan sonra gidelim ben burda diken üstünde kalmak istemiyorum. "

 

"Korkma ben varım asla korkma"

 

"Dünüm,bugünüm,yarınım, geleceğim, ömrümün sonu hep sen ol istiyorum. "

 

"Hep ben olacam"

 

Yüzüm kızarınca hemen lafı değiştirdim. "Hadi aşağiya inelim herkes aşağıda "

 

"Tamam inelim"

 

Aşağıya indiğimizde herkes sofraya yeni yeni oturuyordu bende Demir'in yanında oturup hem bebeklerime ek gıda yediriyordum, hem de kendim yiyordum.

 

Yemekten sonra kahve falan yapmıştık herkese dağıttıktan sonra Demir bana dönüp "bişey yok içinde dimi"

 

"Yok temiz merak etme. "

 

"Anne ben Aselle odama çıkıyorum. "

 

"Tamam oğlum çıkın"

 

"Hop hop genç adam kızımı alıp nereye"

 

"Ya dayı yetey bize engel olma artık"deyince hepimiz kahkaha attık

 

Sera bize bişey demek için mutfağa çağırdı ben, Ela, bilge ve Ezra mutfağa indik Sera ile beraber.

 

" Kızlar ben bu aralar çok kötüyüm ya"

 

"Ne demek kötüyüm? Neyin var hasta falan mısın? "

 

"Yok öyle bir şey değil kızlar yani böyle midem bulanıyor, sürekli kokulara karşı fazla hassas oldum. "

 

"Kız yoksa sen hamile misin. "

 

"Bilmiyorum yarın Ela senin yanına gelsem sende baksan kan testi falan yapsak olur mu? "

 

"Olmaz mı başımın üstüne yerin var gel"

 

"Ezra bak abine falan deme tamam mı? "

 

"Tamam yenge söylemem"

 

Murat ağlar, annemler ve abimler gidince bizden uyumak için yataklara geçtik oğlumu ve kızımın altını değiştirip emzirdim uzunca ikisi yatağına bıraktım.

 

Oğlumun yanına gittiğimde" Anne bana masal anlatır mısın?"

 

"Anlatırım oğlum, hangi masalı anlatayım"

 

"Pamuk prenses ve yedi cüceler"

 

"Tamam oğlum;Ülkenin birinde, güzelliği dillere destan bir kraliçe varmış. Tek isteği bir çocuk olan kraliçe, sonunda kavuşmuş isteğine. Kral ve kraliçenin çok güzel bir kızları olmuş.

 

Ancak kraliçe güzel kızına doyamamış. Doğumundan kısa bir süre sonra, amansız bir hastalık onu alıp götürmüş. Kraliçenin son dileği; kızına "Pamuk Prenses" isminin konmasıymış.

 

Kraliçenin ölümünün üzerinden çok geçmeden, tekrar evlenmiş kral. Yeni kraliçe de çok güzelmiş ama kalbi kötülüklerle doluymuş. Büyücülük yapan ve kimse tarafından sevilmeyen biriymiş.

 

Zaten kralı da, yaptığı bu büyülerle kendisine aşık etmiş. Kötü kraliçe, her gün sihirli aynasının karşısına geçip, hep aynı soruyu sorarmış.

 

-Sihirli aynam söyle bana! Benden güzeli var mı dünyada?

 

- Hayır yok kraliçem! Ayna her gün bu cevabı veriyormuş kraliçeye. Ama bir gün ayna, farklı bir cevap vermiş kötü kalpli kraliçenin sorusuna.

 

-Siz güzelsiniz kraliçem ama Pamuk Prenses sizden çok daha güzel. Bu cevap karşısında çok kızmış kraliçe. Hemen askerlerine emir vermiş.

 

-Pamuk Prenses'i ormana götürüp öldüreceksiniz! Demiş.

 

Ama herkes gibi askerler de çok seviyorlarmış Pamuk Prensesi. Ona bir türlü kıyamamışlar. Sonunda ormana götürüp, saraya dönmemesi konusunda uyarıp, orada bırakmışlar.

 

Pamuk Prenses yolu bilmediği için, yürümüş ormanın derinliklerine. Bir süre sonra, şirin ama küçücük bir ev görmüş.

 

Kapısı açık olan evden girmiş içeri. Sadece ev değilmiş küçük olan. İçindeki her şey ufacıkmış.

 

Pamuk Prenses şaşkın şaşkın dolaşmış evin içinde. Sonunda yorgunluktan, bir yatağa kıvrılıp uyuyuvermiş. Uyandığında şaşkınlığı bir kat daha artmış. Çünkü etrafındaki adamlarda tıpkı ev gibi küçücükmüş.

 

-Biz misafir sevmeyiz, demiş içlerinden biri.

 

-Kimsin sen? Ne arıyorsun burada? Diye sormuş bir diğeri. Pamuk Prenses başından geçenleri bir bir anlatmış cücelere. Anlatılanları dikkatle dinleyen cüceler;

 

-Biz tam yedi cüceyiz ve bundan böyle hepimiz, seni korumakla görevliyiz, diye bağırmışlar.

 

Bu arada, Pamuk Prenses'in öldüğünü sanan kraliçe, aynı soruyu sormuş aynaya.

 

Tekrar aynı cevabı alınca, çılgına dönmüş kraliçe.

 

Hemen bir cadı kılığına girip, dalmış ormanın içine. Kısa sürede bulmuş cücelerin evini ve hemen çalmış kapıyı.

 

Kapıyı açan Pamuk Prenses'ten bir bardak su istemiş. Karşılığında da, kıpkırmızı bir elma vermiş. Pamuk Prenses daha elmadan bir ısırık almış ki, kendini bir anda yerde bulmuş.

 

Akşam eve gelen cüceler, prensesi yerde bulmuşlar. Hepsi ağlamaya başlamışlar. Tam bu sırada; oradan geçmekte olan bir prens, duymuş bu sesleri. Gelip prensesin güzelliğini görünce, bir anda aşık olmuş prense.

 

Dayanamamış ve bir öpücük kondurmuş Pamuk Prenses'in yanağına. Bu öpücük bozuvermiş, kötü kalpli kraliçenin büyüsünü.

 

Hepsi çok sevinmiş ve bu mutluluk bir ömür sürmüş. Kötülük bir daha hiç ortaya çıkmamış ve masalda böyle bitmiş "

 

Çağlara baktığımda çoktan uyumuştu hemen odama gittim.

 

Demir beni beklemiş uyumamıştı. "Uyudu mu çocuklar"

 

"Uyudular uyudular ayy"

 

"Eeee"

 

"Nee ne oldu"

 

"Azda bana mı baksan"

 

"Yorgunum yarına ertelesek"

 

"İyi peki yarın ama bak sözünden dönmek yok"

 

"Tamam Demir"

 

Demir beni kollarına çekip sarıldı kendimi onun güvenli kollarında uykuya bıraktım.

 

MERHABA ARKADAŞLAR BİR BÖLÜMÜN DAHA SONUNA GELDİK SEVGİLERLE VE SAĞLIKLA KALIN 🥰🥰😘😍

 

 

Bölüm : 21.12.2024 16:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...