
Paramparça olmuştum daha ilk günden Demirin yokluğu yine bir okul gibi kalbime saplandı.Tam bir haftadır burda tarifi olmayan acıyı çekiyordum.
Sabah yere serdiğim yataktan doğruldum bir anda canım yandı.Yatağı kaldırıp yerine yerleştirdim duvardaki asılı olan saate baktım saat 06.12 idi banyoya girip işimi halledip odaya geri girdim.
Pislik herif hala uyuyordu yataktan bu görüntüye fazla katlanmamak için çıktım odadan Rüyanın odasına girip kızıma baktım üstü açıktı kapatıp Aybars ve Reyyanın odasına da girip baktım uyuyorlardı.
Mutfağa inip şu içip avluda gezindim. Mustafa ağayı gördüm çiçeklerle konuşuyordu gerçek miydi bilmiyorum ama bu Baran'ın babası mı yada Baran böyle bir adamın oğlu mu ?
"Günaydın ağam "
"Ağam mı baba de kızım bende senin artık bir babanım "
"Özür dilerim ağam yanı baba, ee baba ne yapıyorsun? "
"Çiçeklerimle dertleşiyorum bana sorunlarını anlatıyorlar, bende onları dinliyorum. "
"Peki şimdi ne diyorlar baba? "
"Bana çok su verme ölürüm, az su da verme yine ölürüm"
"Peki ne kadar su verdin baba? "
"Yettiği kadar, çok yanarsan git, çoçuklarını da al Demirin çatısına ben sana o hakkı tanıyorum, "
"Baba bana ne yaparlarsa sesim çıkmaz ama evlatlarım ben onları kendi gözümden sakınırken bir başkası nasıl el kaldırır, hadi kaldırdı diyelim bir ana nasıl sessiz kalır bu duruma yine olsa yine yaparım evlatlarımdan başka değerli bir hazinem yok"
"Haklısın kızım Ahmet ağa beni aradı bu gün ailecek gelecekler"
"Gerçekten mi baba? "
"Evet kızım, bak burda güzel çiçekler var toprağa kavuşmak isteyen bana yardım etde onları da evine kavuşturalım. "
Elime aldığım çiçekleri zarar görmesini engelleyerek toprağa ektim güzelce suladım, yanıma oğlum gelince Mustafa baba yanına çekti Aybarsı
"Küçük ağam nasılsınız? "
"İyiyim teşekkür ederim"
"Ben Mustafa bak bunlarda benim güzel ailem" diyerek çiçeklerini göstermişti.
"Ama onlar konuşmaz ki yada yemek yemez ki"
"Kim demiş su içiyorlar, yaprakları hafif solunca ya şu istiyorlar yada suları fazla gelmiştir ve en güzeli de ne biliyor musun? "
"Ne? "
"İnsanlara huzur veren tek varlıklar"
Oğlum Mustafa babayı çok sevmiştim evin yardımcıları uyanıp kahvaltıyı masaya kurmuşlardı.
Herkes uyanıp masaya gelmişti. Bana sinirli bir şekilde yaklaşan Baran kolumdan tutup sıkmıştı.
"Lan ben uyanmadan odadan çıkmak ta ne yoksa sevgilin var da sabah mı buluşuyoruz? "
"Kendine gel densiz herif "
"DÜZGÜN KONUŞ LAN BENLE KOCANIM BEN SENİN!! "
"SANA SON KEZ DİCEM BENİM KOCAM SEN DEĞİLSİN DEMİR ANLA BUNU ARTIK SEN BENİM KOCAM DEĞİLSİN!!"
Onun kadar bağırınca bana tokat attı kendimi yerde buldum karnıma ve sırtıma yediğim darbelerden sonra beni Mustafa baba zor almıştı.
"Bir daha bu kıza elin değmeyecek anladın mı Baran efendi!!"
"Sen karışma baba o benim karım sende gel buraya"deyip kolumdan çıkıp beni odaya kadar sürükledi arkadan Aybarsın sesini duydum ağlıyordu.
" Bırak kolumu canım acıyo bak çocuklarım ağlıyor lütfen yalvarırım bırak dayanamıyorum onların ağlamasına"
"Demek dayanamıyorsun" Rüyanın odasına girdi. Ordaki kapıyı kilitledi. Rüyayı alıp benim olduğum odaya getirdi burdaki kapıyı da kilitledi.
"Ne-ne yapıyorsun"
"İzle şimdi " Yatağa yaklaşıp
Rüyayı birden yatağa fırlattı gözlerime inanamıyordum şuan Rüya delice ağlıyordu.
Koşarak kızımın yanına gittim. "Neden yaptın bunu ona bir şey olsun yedi sülaleni silerim!! "
"Sana dedim benim yanımda Demir demeyeceksin diye "
Rüya hala ağlıyordu susmuyordu oda odadan çıkıp kapıyı kilitledi. Rüya hala susmuyordu.
"Tamam güzel kızım tamam hadi sus ne olur ağlama dayanamıyorum"
Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama Rüya hala ağlıyordu. Koluna baktığımda morarmış hafif şişmişti.
Kapıya vurmaya başladım. "Açın şu lanet kapıyı Allahın cezaları açınn bunun hesabını vereceksiniz? "
Kapıdan anahtar sesi geldi akşam olmuştu Ahmet babalar kapıdan avluya giriyorlardı.
"Mustafa baba acil acil hastaneye gidelim Rüya iyi değil ko-kolu"
"Ne oldu koluna"
"Baran yatağa fırlattı Rüyayı"
Mustafa baba birden belindeki silahı alıp aşağıya indi.
Baran'ın kafasına dayadı.
"Ne oluyor burda Mustafa ağa? "
"Ahmet baba Rüyayı hastaneye yetiştirelim soru sormayın nolur!!! "
Hem ağlıyor hem bağıyordum. Ahmet baba ile Selcan anne ile birlikte hastaneye gitmek için arabaya bindik
"Noldu güzel kızım? "
Ben onları duymuyor sadece ağlayan kızıma odaklanmıştım.
Hastaneye gelince acile aldılar.
Berkten...
Ulan biz sana demedik mi onların kılına zarar gelirse seni yaşatmayız diye abim dövüyordu Baranı
"Amcaa amcaa" diye ağlayan Aybars ve Reyyan kollarıma koştu.
"Amca gidelim evimize ben burayı sevmedim nolur götür bizi söz üzmem sizi"
"Gidiyoruz amcam gidiyoruz gidin arabaya binin gelicez biz şimdi "
"Tamam amca " koşarak arabaya bindiler abimi geri çekip son kez bir tane de ben vurdum.
Arabaya binip çocukları konağa doğru götümek için sürdüm.
Reyyan;"Amca geldiğimiz günden beri böyle yaptılar. Annemi hep o adam dövdü"dedi ağlayarak.
"Ulan o adamı orda gebertecektim."
Çocuklari konağa bırakıp Ezrama ve Bilge yengeye gelince anlatacağımızı söyledik.
Hastaneye doğru gittik, hastanede danışmaya sorduk 228 no'lu odada olduğunu söyleyince merdivenlerden koşarak çıktık.
"Yenge"
"Berk"
Koşarak bana sarıldı bende ellerimi beline sarında birden bağırdı.
Yanımızdan geçen hemşire bişey varmı diye yengemin elini tutup boş odaya götür. Üstündeki beyaz kıyafet kan olmuştu ne olmuştu sırtına hemşire hemen üstünü çıkarmasını söylemişti.
Diretsede çıkarmıştı. "Siktir! "
O izlerde ne hemşire krem sürüp çıkınca yengemin yanına gittim.
"Yenge o izler ne? "
"Hiç bir şey değil "
"Yenge o pislik mi yaptı? "
Başını sağlamakla yetindi çünkü ağlıyordu .
"Nasıl yaptı yenge "
"Ke-kemerle yaptı sesim çocuklarıma gitmesin diye sürekli dişlerimi sıktım çığlıklarımı duymasınlar diye, "
Alnından öpüp yavaşça sarıldım. "Artık bitti"
"Rüyanın elini alçıya aldılar şuan kolunda çarpma etkisi ile oluşan bir çatlak varmış o yüzden "
"Şerefsiz adi pislik"
Besteden...
Şey sen Rüyanın yanına git ben hemen gelecem yüzümü yıkıyayım.
Lavaboya koşarak gittim. Aynadaki halime baktım yaşlanmıştım resmen bir haftada yüzüm çökmüş zayıflamıştım.
Yüzümü yıkayıp aynaya tekrar baktım. Arkamdaydı o burdaydı görüyordum onu gözlerimi kapatıp tekrar açtım.Arkamı hızlıca döndüm şuan gözü sırtımdaki kandaydı.
"Sırtına noldu? "
"Sen yaşıyorsun ölmemişsin"
Gerçek mi diye yüzüne elimi koydum. allahım rüya ise uyandırma.
"Evet ben yaşıyorum ama sırtına ne olsu?"
"Nerelerdeydin bizim sana ihtiyacımız varken?"
"Bana bir iğne vurdular beş ay boyunca beni bir depoya hapsettiler oradan kurtulunca sizi bulmaya buraya geldim. "
"Sevdiğim tek gerçeğim bizi bırakma"
"Bırakmıyacam biz söz vermiştik bizi anca ölüm ayırır diye"
"Ben Baran ile evliyim ama boşanmak istiyorum sen ol istiyorum atık ayrılmayalım istiyorum. "
"Merak etme güzelim gel benimle " elini uzatınca tuttum aman Allahım gerçekti aşkımız kadar gerçekti.
Hastaneden dışarı çıktık önümüzde siyah bir minübüsü vardı kapısı açışınca içinde bir kaç adam ve yaralı bir şekilde Baran vardı.
"Şimdi hemen boşa Besteyi"
"Tamam yapıcam yeterki bırak"
"Kes sesini kızıma çocuklarıma yaptıklarının acısını da çekeceksin"
"Boş ol boş ol boş ol"
"Aferin şimdi bu evrakları imzala "
Hiç düşünmeden imzaladı. "Serbest miyim ben artık? "
"Yaptıklarını çek sonra siktirip gidersin annen ile birlikte bunu al depoya götür biraz ilgilenin sonra yolun ortasına bir çöp gibi atın layık olduğu yere"
Minibüs gidince şuan sadece odak noktam Demir idi telefondan birini aradı. "Alo avukat herşey tamam gel dosyayı al "telefonu kapatıp gözlerine baktı.
" Bitti mi herşey şimdi ? "
"Bitti güzelim bitti"
Kollarımı sıkıca Demire sardım. O benim nefesimdi bunu bir kez daha anladım onsuzken nefessiz kalıyordum.
Elimi tutup hastaneye girip kızımın odasına çıktık. Kapıdan girince pür dikkat bize bakıyordu kimse inanmıyordu Demir'in yaşadığıma ama yaşıyordu işte bizim için ölmemişti.
Selcan anne koşarak oğluna sarılmıştı. Tıpkı benim gibi,
1 Yıl sonra...
"Anne şu kekten banada ver hadi canım çekti"
"Al bakalım kızım"
"Baba banada topu at bekliyorum burda"
"Tut bakalım oğlum"
Demirin yaşadığını çocuklar görünce o kadar çok ağlamışlardı ki. İkiside özür dilemişti babasından...
"Rüya kızım gel anneye "
"Omaş baba didicem"
"Sonra gidersin ağzını silelim önce "
"Tamam şil bakayım "
"Çok bilmiş"
"Abi atmıyor bu oğlun bize topu"
"Kimin oğlu işte beni temsil ediyor"
Kötü günler geride kalmıştı artık hep mutlu sonsuzluk vardı.
Dilan, Ezra, Bilge , Ela ve Sera oturmuş sohbet ediyorlardı.
Annem, babam, Ahmet baba, Mustafa baba, Sedat amca(dilanın babası), Selcan anne ve Behiye teyze oturmuş koyu sohbete dalmışlardı.
Yanağımda hissettiğim dudaklarda o tarafa döndüm.
"Güzelim seni çok seviyorum❤"
"Bende seni çok seviyorum ❤"
Mutlu sonsuz arkadaşlar sizi çok seviyorum bu son özel bölümdü başka bir bölüm gelmeyecek ama isterseniz MUNiS adlı hikayeme sayfamdan göz atabilirsiniz? ❤❤❤❤❤❤
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |