3. Bölüm

3. Bölüm

Zerda Karabulut
arouralavinya

 

 

 

 

 

"MELEKLER ÖLÜMSÜZDÜR"

 

 

Gözlerimi açtığımda beyaz bir tavana bakıyordum.Bir anda kendime gelip odaya bakındım Selim vardı.

 

 

"Selim Melek nerede beni ona götür!"

 

 

"Melek şuan yoğun bakımda"

 

 

"Ne, ne demek yoğun bakımda!!?"

 

 

Kolumdaki serumu çekip hızlıca yataktan kalktım Selim engel olmaya çalışsa da başarısız olmuştu.

 

 

Önüme gelen hemşireye yoğun bakımını sordum bana yerini gösterince o tarafa gittim.Camdan Meleği görünce ağlamaya başladım herkes beni tutuyordu.

 

 

Üzerimdeki yorgunluk,bitkinlik ve bitmiş bana çok ağırlık yapıyordu.Kaldıramıyordum daha benim canım neydi ki ben daha küçük yaşta kardeşime anne oldu.Çocuk olamadım çünkü hiç çocukluğumu yaşamadım.

 

 

"Güzel kızım Yeliz sana elbise getirdi git giy gel gelinlikle gezme rahat edemezsin"başımı sallayıp elindeki poşeti aldım lavaboya ilerledim içeri girip üstümü değiştirdim.

 

 

Yeliz lavaboya gelip gelinliği topladı poşete koydu.Ben Yeliz'i beklemeden Meleğin yanına gittim. Herkes cama yaklaşmıştı korkuyla bende koşarak cama yaklaştım kardeşim hala öylece uyuyordu.

 

 

Elinde tost ve meyve suyu ile gelen Selim yanıma yaklaştı. "Biraz ye bunlardan kardeşin için ayakta kalman lazım,seni böyle görürse üzülür."

 

 

"Uyanacak dimi?"

 

 

"Uyanacak tabi ki"

 

 

Tosttan biraz ısırıp tepsiye bıraktım.Doktor içeriden çıkınca koşarak yanına gittim.

 

 

"Durumu nasıl doktor bey iyileşecek dimi?"

 

 

"Maalesef şuan konuşmak için erken önümüzdeki bu 48 saat saat çok önemli"

 

 

Doktor yanımdan gidince yere çöküp ağladım birinin bana sarılmasıyla kafamı kaldırma ile karşımda Selim duruyordu birden ona sarıldım şuan bir desteğe ihtiyacım vardı .

 

 

******

 

 

Artık ne kadar ağladım. bilmiyorum ama en son Selimin kolunda uyumuştum. Yine aynı odadaydım. Yataktan kalktım

 

 

Kimse odada yoktu. Yavaş adımlarla dışarı çıktım yoğun bakımın önüne doğru yürüdüm. Selim'i gördüm ellerini başının arasına almış yere çökmüştü.

 

 

Adımlarımı onun yanından es geçerek camın önüne geldim.

 

 

Nutkum tutuldu, nefessiz kalmıştım. Doktorlar kardeşimin sağlık durumu hakkında hala bir şey dememişti, belkide ben uyurken Selim'e demişlerdi.

 

 

Yavaş adımlarla Selim'e yaklaştım. Önünde durup onun hizasında duracak şekilde eğildim.

 

 

"Selim doktor Melek hakkında bir şey dedi mi? "

 

 

Selim başına aşağı yukarı sallayınca cevabından korktuğum soruyu sordum.

 

 

"Peki ne dedi? "

 

 

"Melek bundan sonra ki hayatını tekerlekli sandalyeye mahkum kalarak devam edecek."

 

 

Gözlerim firar ediyordu. Kardeşim artık yürüyemeyecekti.

 

 

Doktor yanımıza gelip kardeşimi normal odaya götürecekleri söyleyip sedye ile normal bir odaya götürdüler.

 

 

Kardeşimin yanına gittim doktor kontrolleri yapıp çıktı. Yanına gidip oturdum.

 

 

Ellerini ellerimin arasına aldım güzel minik kardeşim arkamda adım sesleri gelince o tarafa doğru döndüm.

 

 

Selim yanıma gelip Meleğin diğer elini o tuttu.

 

 

"Çok küçük bunları yaşamak için daha anne kokusu bilmiyor şimdi ise ayakları Allah'ım sen kardeşime kolaylık sağla."

 

 

Elini öpüp başımı elinin üstüne koydum. Gül gibi kokuyordu.Kafamı kaldırıp Selim'e baktım bana bakıyordu.

 

 

Gözyaşlarımı silip Selim'e baktım.

 

 

"Sen git dinlen biraz yorgun gözüküyorsun."

 

 

"Seni bırakıp dinlenmeye gideceğim hayatta olmaz beraber çıkacağız bu hastaneden."

 

 

Melek bana seslenince birden ona döndüm

 

 

"Abba "

 

 

"Efendim güzelim"

 

 

"Kalkmak istiyoyum"

 

 

"Olmaz! Ablam doktor biraz dinlenmeni söyledi"

 

 

"Yüyamda anamı göydüm bana gülüyoydu bembeyaz elbise vaydı çok güzeldi diğey tayafta da sen vaydın ağlıyoydun ağlama diye sana sayıldım ama sonra annem kayboldu"

 

 

"Oy kurban olurum ben sana iyi ki beni bırakmadın"

 

 

"Güzellik hani biz arkadaştık oldu mu hiç böyle? "

 

 

"Ama Selim abi ben ablamdan ayyılmak iştemiyoyum."

 

 

"Ne ayrılması burdan çıkınca konağın yolları bizi bekliyor"

 

 

"Geyçekten mi babam izin veydi mi yani? "

 

 

"Evet verdi hatta sizinle yaşasın dedi. "

 

 

"Oyeyy abba duydun mu ben senle kayacam"

 

 

"Duydum Meleğim duydum"

 

 

***** 3 GÜN SONRA*****

 

 

Üç günün ardından konağa gelmiştik herkes bizi güler yüzle karşılamıştı. Salih, Melek kucağında içeri girdi arkasındaki korumada yürüyen sandalye ile içeri girdi. Başında hala sargı ile duran Melek etrafa bakıp bana döndü.

 

 

"Abba şu koca eve bak çok güzel ve büyük."

 

 

"Evet ablacım çok güzel."

 

 

"Evet genç hanımlar yeni yuvanıza hoş geldiniz."

 

 

Hepimiz yukarı çıkmıştık Semiha anne beni güzel karşılamıştı.

 

 

"Kızım aç mısınız? Gül kızım hadi Sahra kızım ve oğluma yemek kurun açtırlar."

 

 

"Semiha anne gerek yok o kadar da aç değiliz."

 

 

"Aaaa olur mu öyle şey? Ben Melek kızım için otlu ve patatesli bazlama yaptım ."

 

 

"Bajlama mı? Çok seveyim bajlamayı."

 

 

Yemeği yedikten sonra Melek esnemeye başladı. Bende Selim'e döndüm onun bende olan bakışlarını gördün yüzüm kızardı başımı yere eğdim.

 

 

Selim anlamış olacak ki tebessüm etti. Ayağa kalktı, ve Meleği yürüyen sandalyeyi bindirip konuştu.

 

 

"Hadi bakalım küçük prenses uyku vakti. "

 

 

"Abla bana ninni okur musun? Annenle,annem sana okurmuş ya onu okur musun? "

 

 

"Tabi ki kuzum sen iste yeter ki. "

 

 

Terasın merdivenine gelince meleği kucağına alan Selim'e baktım. Benim güzel yürekli kocam diye iç geçirdim.

 

 

Meleği odasını görünce gözlerim ardına kadar açıldı. Benim güzel kardeşim için oda yapmışlar. Kardeşimi yatağa bırakıp üstünü örttü Selim.

 

 

Kardeşimin yanına yaklaşıp yatağın kenarına oturdum. Kardeşime ninni söyleyeme başladım bir yandan da göz yaşlarım akıyordu.

 

 

"Bebeğin beşiği çamdan,

 

Yuvarlandı düştü damdan,

 

Bey babası gelir Şam'dan...

 

 

Nenni nenni,

 

Nenni nenni,

 

Nenni nenni,

 

Nenni bebek oy...

 

 

Çamlıbel'den çıktım yayan,

 

Dayan ey dizlerimdayan,

 

Kardeş atlı bacı yayan...

 

 

Nenni nenni,

 

Nenni nenni,

 

Nenni nenni,

 

Nenni bebek oy...

 

 

Nenni nenni,

 

Nenni nenni,

 

Nenni nenni,

 

Nenni bebek oy...

 

 

Bebek beni del eyledi

 

Yaktı yıktı kül eyledi,

 

Her kapıya kul eyledi...

 

 

Nenni nenni,

 

Nenni nenni,

 

Nenni nenni,

 

Nenni bebek oy...

 

 

Nenni nenni,

 

Nenni nenni,

 

Nenni nenni,

 

Nenni bebek oy."

 

 

Bahar kokulum, ben türkümü bitirmiş göz yaşlarımı silerken arkadan belime sarılan Selimle ona dönüp sarıldım. Başımı göğüsüne yaslayıp gözlerimi kapattım.

 

 

"Şşşit geçti kötü günler artık önümüzde güzel günler var."

 

 

"Gerçekten kötü gün bitmiş midir?"

 

 

"Gerçekten bitti."

 

 

"Bizde mutlu olabiliriz dimi?"

 

 

"Evet yarın kardeşlerim İstanbul'dan gelecek bir süre kalacak burada."

 

 

"Siz iki kardeşsiniz sanıyordum."

 

 

"Yok ben,Azad,Murat,Ömer sonra da Yeliz doğdu Murat babamın rahmetli ilk eşi olan Ezo ananın oğludur."

 

 

"Anladım hadi çıkalım odadan da güzelce uyusun."

 

 

Odadan çıkıp salona gittik. Gül ve Murat ağabeyi koltukta oturmuş bir şey konuşuyorlardı. Bizi görünce sustular.

 

 

Semiha anne ve Mehmet baba salona gelince elini öpüp köşeye çekildim.

 

 

"Eee gelin kızım kardeşin iyidir inşallah."

 

 

"Çok şükür iyi baba."

 

 

"Oğlum sende hazırsan çıkalım şirketten sonra işim var onu halledip eve geleceğim ."

 

 

"Baba ne işi."

 

 

"İş işte oğlum uzun etme Gül kızım bana akşam en sevdiğim tatlıdan yap senin elin pek tatlı."

 

 

"Olur baba yaparım."

 

 

YAZARDAN

 

 

Gül'ü Murat ile evlendirdiklerinde Gül daha on sekiz yaşına yeni girmişti Murat'ı tanıyordu kalbi kötü bir adamdı. Çok kaçmak istese de en büyük engeli sevdiği adamdan hamile olduğunu öğrenince ayaklarına zincir vurulmuştu. Artık hiç kurtuluşu yoktu hep bir tehdit içinde kalmıştı. Gül'ün kalbi her zaman Ömer için atmıştı.

 

 

Ömer'in kalbi taşlaşmış kırılmaz bir buz kütlesi olmuştu oda Azad gibi duygusuz olmuştu. Biliyordu sevdiği artık haramdı ona .

 

 

Azad işinde oldukça başarılı bir adam olup da hiç bir zaman merhamet,vicdan,sevgi ve saygı hislerini bilmeyen bir adamdı. Kardeşleri için dünyayı yakabilecek bir adamdı. Sevdiği kadını elleriyle toprağa gömdüğünde bu hislerini de gömmüştü.

 

 

Işıl dünyalar güzeli sevdiğiydi.Parlak sarı saçları güneşi,mavi gözleri denizi,gökyüzünü anımsatırdı ona artık o güneş batmış gökyüzünü geceye çevirmişti.

Bölüm : 19.11.2024 11:43 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...