11. Bölüm

11. BÖLÜM - GEÇMİŞİN YÜKÜ

🔥
artemiral

İnsan birine güvenip güvenmediğini ne zaman anlar bilmiyorum ama o, Timur’un gözlerini gözlerime diktiği ve Sena’ya “Düş önüme,” dediği an, içimde bir yer kıpırdadı. Bu bir savunma mıydı yoksa sadece kontrol etme isteği mi, bilmiyorum. Ama biri benim için sesini yükseltmişti. Bu, kalabalıkta silikleşmeye yüz tutmuş biri için küçümsenmeyecek bir histi. Bilge, koluma girip “Boşver şunları, gel biraz yürüyelim,” dediğinde, hâlâ Timur’un sesi kulağımda çınlıyordu.

Kumsala biraz daha yaklaşırken ayaklarımız sıcak kumlara gömüldü. Her adımda toprağın altı sanki daha da serinleşiyor, denizin yakınlaştığını hissettiriyordu. Önümüzde uzanan mavilik o kadar sakindi ki, içimi bir huzurla doldurdu. Dalga sesi neredeyse yoktu, yalnızca suyun ritmik nefesi vardı; usulca, yumuşak ve sakin.

Deniz... Hayatımda bu kadar berrak bir su görmemiştim. İçine baktıkça dipteki taşları, küçük balıkları, yosunları ayırt edebiliyordum. Göz alabildiğine şeffaftı. Saklayacak hiçbir şeyi yok gibiydi. Benimse içim bulanıktı. Bu okulun çizdiği karanlık sınırlar yüzünden. Her şey içimde birbirine karışmıştı. Bu kadar şeffaf ve dürüst olmayı çok isterdim. Ama içim... doluydu. Renkli değil, gri bile değil... bulanıktı.

“Çok güzel değil mi?” dedim Bilge’ye, dalgınca.

“Oje çıkar bu tuzlu suda, ben kenardan izlemeyi tercih ederim,” dedi ve çantasındaki aynayı çıkarıp kendine bakmaya başladı. Sonra arkamdan gelen bir ses işittim. Sena'nın sesi.

“Hava çok sıcak değil mi?” dedi, abartılı bir samimiyetle. Yanında iki iri yapılı çocuk vardı. Beden dilleri özgüvenli, hatta biraz saldırgandı. Sena bana döndü. Gülümsedi ama gülüşü buz gibiydi.

“Bence Ada biraz serinlemeli,” dedi. Sonra çocuklara döndü. “Ne dersiniz çocuklar, yardım edelim mi ona?”

Geri çekilmek istedim ama geç kaldım. Biri hızla kolumun altından kavradı, diğeri bacaklarımdan. Şaka deyip gülüyorlardı ama bu bir şaka değildi. Kalbim panikle çarpmaya başladı.

''Hayır! Durun! Ne yapıyorsunuz?!''

Sesim onların kahkahalarına karıştı. O an, kendimi boşlukta buldum. Ayaklarım yerden kesildi. Gözlerim kısa bir an için gökyüzüne takıldı, sonra suya çarptım. Soğuk bir şok gibi bedenime yayıldı. Su, kollarımı sarmaladı. Yüzeye çıkmaya çalıştım ama sağ bacağım aniden kasıldı. Kramp. Şiddetli bir ağrıyla bacağım kıvrıldı. Panikledim. Bedenim aşağıya doğru çekiliyordu. Derin olmayan bir yerdeydim ama panik, suyun boyumdan daha derinmiş gibi hissettirmesine neden oldu.

Nefes almaya çalıştım ama sadece tuzlu suyu yuttum. Ciğerlerim yanıyordu. Kollarımı çırptım ama bacağım beni engelliyordu. Kalp atışlarım hızlandı. Sanki dünya, yukarıdan kapanıyor ve ben aşağıda görünmeyen bir hapishanede kıvranıyordum. Boğulmak… O kelime o ana kadar bana hep çok uzak bir metafor gibi gelmişti. Ama şimdi gerçekti. Gözlerim kararmaya başladığında iki gölge suya daldı. Suyun yüzeyinde açılan dalgaları hissettim. Biri hızla bana yaklaştı. Belimden ve bacaklarımdan kavradı, kararlı ve güçlü bir hareketle yüzeye çıkardı. Başımı yukarı kaldırmakta zorlanıyordum ama onun beni taşıdığı yönü takip ettim. Nihayet yüzeye çıktığımda su gözümden, burnumdan ve ağzımdan boşaldı. Öksürüyordum. Kulaklarımda boğuk bir ses yankılanıyordu: “İyi misin? Hey!”

Gözlerim netleştiğinde onu gördüm.

Timur.

Gerçekten oydu. Ciddi, endişeli ve gerçek. Kıyıya çıktığımızda kumsala yatırdı beni incitmemeye dikkat ederek. Elleri titriyordu. Onu izlerken bir yandan hala öksürüyordum. Engel olamıyordum. Ciğerlerim hala suyla doluydu. Saçlarım sırılsıklam yüzüme yapışmıştı. Nefes nefese kalmıştım. Onun elleri hâlâ ellerimdeydi. Sanki beni bırakırsa tekrar suya düşecekmişim gibi. Yüzüme baktı.

“Bir şeyin var mı? Bir yerin acıyor mu?”

Kafamı yavaşça iki yana salladım. Bir an kısa süreliğine durakladı. Sonra bana döndü, bir şey söylemeden siyah gömleğini çıkardı ve üstüme örttü. Bir şey demedi. Sadece örttü. Neden yapmıştı bunu? Gömlek ağırdı, deniz suyu hâlâ damlıyordu. Gözüm, biraz ötede sırılsıklam hâlde ayakta duran başka birine takıldı. Beyazıd. O da suya atlamıştı ama bana dokunmamıştı. Yalnızca yakından izliyordu, tetikteydi. O an, onun da beni kurtarmak için suya atladığını anladım. Gerçekten mi? Sadece... Timur daha önce davranmıştı. Beyazıd’ın bakışlarında bir karmaşa vardı. Suçluluk, öfke, belki de bir şey daha… tanımlayamadığım bir his.

Birden Beyazıd bağırdı.

''Aptal herifler!''

Suya beni atan çocuklara doğru yürüdü. Biri geri adım attı ama çok geçti. Beyazıd ayağıyla çocuğun gövdesine bir tekme savurdu. Diğeri yumruğu yediği anda yere serildi. Çevredekiler çığlık attı. Müzik kesildi. Herkes onlara bakıyordu. Timur hızla yanımdan kalktı.

“Ne yapıyorsun lan sen? Kime karıştığına dikkat et,” dedi Timur, dişlerinin arasından.

Beyazıd “Az kalsın boğuluyordu!” diye bağırdı.

Timur onun yanına yürüdü. Yüzü öfkeyle buruşmuştu. “Ne artistlik yapıyorsun lan şimdi?”

“Artistlik mi? O KIZ ÖLEBİLİRDİ!”

“Ben çıkardım onu sudan!”

“Ne olmuş lan sen çıkardıysan? Senin tayfanın şakası yüzünden biri zarar gördü!”

Timur ileri atıldı, göz göze geldiler. Aralarında gerilim elle tutulur hâle gelmişti. Çevredeki herkes susmuştu.

Beyazıd’ın sesi çatladı: “Yine birini kaybedeceğiz! Göz göre göre…''

“Sen ona dokunamazdın bile! Doğru senin dokunduğun her şey yanar. Kül olur.''

Beyazıd’ın gözlerinde bir acı parladı. Dişlerini sıktı.

''Gül o gece seninleydi! SENİNLE!''

Timur onu sertçe itip sendelemesine neden oldu. ''Sen neredeydin?! Baygın yattığın odada mı? O yanarken sen uyuyordun lan!''

''Ben… ben hatırlamıyorum bile...''

Beyazıd bir an sessizleşmişti.

''Ama her gece o yangının sesiyle uyanıyorum. Her gece! Hatırlamadığım bir şeyin sorumluluğunu taşımaktan bıktım!''

Timur’un yumruğu sıkıldı ama havada kaldı. Sadece geri çekildi. ''Hatırlamıyor olman seni temize çıkarmaz. Gül gitti, sen yoktun. Şimdi bu kıza da bir şey olursa…''

Beyazıd'ın yüzündeki acı silinmiş yerini belli belirsiz bir öfke almıştı. İşte o an, aralarındaki çatlağın sadece geçmişte değil, vicdanlarında da olduğunu anladım. Ortalarında yanmış bir hatıra gibi duran o yangın, hâlâ ikisini de yakıyordu. Benim boğulduğum su, onların hâlâ nefes alamadığı geçmişti meğerse.

Nasıldııı? Özlediniz mii? Ben sizi çok özledimmm

Bölüm : 18.07.2025 21:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
🔥 / Yasak Oyun (TAMAMLANDI) / 11. BÖLÜM -  GEÇMİŞİN YÜKÜ
🔥
Yasak Oyun (TAMAMLANDI)

41.3k Okunma

3.22k Oy

0 Takip
80
Bölümlü Kitap
1. BÖLÜM - OKUL2. BÖLÜM- İLK TEMAS3. BÖLÜM - BEŞ KURAL4. BÖLÜM - SEÇİLEN5. BÖLÜM - TESADÜF YOK6. BÖLÜM - KIRMIZI PENCERE7. BÖLÜM - KAN RENGİ8. BÖLÜM - BİR BAKIŞ9. BÖLÜM - BUZ PARÇASI10. BÖLÜM - PARTİ11. BÖLÜM - GEÇMİŞİN YÜKÜ12. BÖLÜM - UCUZ NUMARALAR13. BÖLÜM - İYİ OL14. BÖLÜM - TARAFSIZ15. BÖLÜM - GRİ16. BÖLÜM - NET CEVAP17. BÖLÜM - KIZIL HAVUZ18. BÖLÜM - GÜLÜMSE ADA19. BÖLÜM - EZİK20. BÖLÜM - DÖVÜŞ KULÜBÜ21. BÖLÜM - ZAAF22. BÖLÜM - ACININ ÇOCUĞU23. BÖLÜM - RİNG24. BÖLÜM - DOKUNMADIM SANA25. BÖLÜM - YENGE26. BÖLÜM - DANS ET27. BÖLÜM - UZAK DURUN28. BÖLÜM - SARIL BANA29. BÖLÜM - ABİ30. BÖLÜM - GERÇEK31. BÖLÜM - RESİM ATÖLYESİ32. BÖLÜM - ÇIĞLIK33. BÖLÜM - BENİM SAHNEM34. BÖLÜM - 12/D35. BÖLÜM - SADECE ARKADAŞ36. BÖLÜM - DELİSİN SEN37. BÖLÜM - EFSANE38. BÖLÜM - KARANLIK ADAMLAR39. BÖLÜM - ARKADAŞLARIM40. BÖLÜM - ÜÇ İSKENDER41. BÖLÜM - SIFIR42. BÖLÜM - TUZAK43. BÖLÜM - KÜL44. BÖLÜM - ADRES45. BÖLÜM - CD46. BÖLÜM - ÖNCE VE SONRA47. BÖLÜM - YUMRUK48. BÖLÜM - BUÇUK49. BÖLÜM - YARDIM EDİN50. BÖLÜM - NOT51. BÖLÜM - CAMİİ52. BÖLÜM - TOKAT53. BÖLÜM - YOYO54. BÖLÜM - ÇEKİ DÜZEN55. BÖLÜM - HAYATİ GÜVENCE56. BÖLÜM - YENİ DENGE57. BÖLÜM - GÜZELLİK58. BÖLÜM - RANCH SOS59. BÖLÜM - UFAKLIK60. BÖLÜM - FERYAT61. BÖLÜM - YARIŞ62. BÖLÜM - KAÇIŞ63. BÖLÜM - ÇILGIN ŞEY64. BÖLÜM - YENİ MEKAN65. BÖLÜM - KROKİ66. BÖLÜM - SEVGİLİ67. BÖLÜM - MARKET68. BÖLÜM - DAVET69. BÖLÜM - MİSAFİR70. BÖLÜM - YARA71. BÖLÜM - NORMAL72. BÖLÜM - HACKER73. BÖLÜM - İLK74. BÖLÜM - ANTRENMAN75. BÖLÜM - YILDIZ76. BÖLÜM - BUSE77. BÖLÜM - MORLUK78.BÖLÜM - PEÇETE79. BÖLÜM - İTİRAFFİNAL
Hikayeyi Paylaş
Loading...