16. BÖLÜM - NET CEVAP

Sena arkasını döndü. Ayak sesleri sanki bir savaş alanından çekilen asker gibiydi. Sert, tok, mağrur. Her adımı içimde yankılandı. Ben yine kaldım. Ortada. Arada. Renklerin çarpıştığı yerde. Siyahın baskısı, beyazın soğukluğu ve gri olmanın kaçınılmaz yalnızlığıyla. Ama bir şeyi daha öğrenmiştim bugün. Gri olmak sadece bir konum değildi. Bazıları siyahların içinde beyaz kadar masum, bazıları beyazların içinde siyah kadar zehirli. Renkler karmaşık. İnsanlar da. Herkesin dışı bir şey, içi başka bir şeyle çarpıyor birbirine. Düşüncelerim o puslu duman gibi zihnimi sararken, kalabalığın içinde bir çift göz bana çarptı. Gökyüzü renginde. Temizliğini koruyan ama içinde fırtınalar döndüğünü belli eden bakışlardı bunlar. Beyazıd. Beni daha önce rezil etmiş sonra kurtarmaya yeltenmiş olmasının absürtlüğü ve dakikalar önce onun yüzünden tehdit edilmiş olmamın dışında başka bir sorun yoktu. Adımları netti, yönü belliydi. Sanki her zaman yaptığı gibi kalabalığı yararak yanıma geldi. Beni değil, mesafeyi tanıyordu.

“Bir sorun mu var?” dedi. Sesi kibar ama fazlasıyla resmi. Sanki koridorun sonunda ben değil de, okul müdürü duruyordu. Başımı ona çevirdim. Hafifçe gülümsedim. O içten olmayan, sadece dudak kenarlarında oynayan cinsten.

“Yok. Alışıyorum sadece. Kimin bana ne yapacağını kestirmeye.”
Bakışlarımdan kaçmadı.

“Kimsenin sana zarar vermesine izin vermem.'' Bu cümle, olması gerekenden fazla geldi kulağıma. Bunu Beyazıd mı söylüyordu? Benim için? Kafamı eğdim. Sesim biraz daha yumuşak ama içinde ince bir sızı taşıyarak konuşmaya devam ettim.

“Senin kiminle konuştuğun, kime baktığın bile başkalarının sinirini bozuyor! Benden uzak dur, yeter. Başımın çaresine bakarım ben.”

Gözlerinde beliren küçük bir sarsıntıyı gördüm. Ama hiçbir şey demedi. Göz göze birkaç saniye daha durduk. Sessizliğin içinde yükselen sesler, koridordaki uğultular. Hiçbiri bizden daha gerçek değildi. Ama ben daha fazla kalmadım. Omzumu hafifçe geriye çekip yürümeye başladım. Arkamdan gelmedi.
Ve bu da iyi oldu. Çünkü bazen sessizlik, en net cevaptı.

Beyazıd neden korumak istiyor Ada'yı? Daha önce birini kaybettiği için mi?