44. Bölüm

44. BÖLÜM - ADRES

🔥
artemiral

Odam karanlıktı ama gözüm alışmıştı artık. Tavanı izliyordum uzun süredir. Her karanlık gecede insan bir süre sonra tavanla arkadaş oluyor. Aynı noktaya o kadar uzun bakıyorsun ki, sanki bir süre sonra tavan da sana geri bakıyor gibi hissediyorsun. Uyuyamayacağım belliydi. İçim içime sığmıyordu. Kalbim bazen sebepsizce hızlanıyor, bazen yavaşlıyor, nefesim ritmini kaybediyor gibi geliyordu.

Gözlerimi kırpıştırıp doğruldum. Saati kontrol ettim. 02.43.

"Ne güzel," dedim içimden. “Sabaha zombilik garanti.”

Ama boş boş yatmak da bana göre değildi. Belki biraz ders çalışmak kafamı dağıtır. Zaten haftaya sınav var. Daha tek not tutmadım. Şu matematik fasikülüne bari bir göz atayım. Masama geçtim. Lambayı açtım. Gözüm kamaştı. Göz kırpa kırpa kitapları önüme yığdım. Kalemliğimi açtım. Kalem bile tutmak zor geldi. Çok yorgundum ama beynim o kadar uyanıktı ki. Bir konunun başlığını okudum. “Fonksiyonlar.”

Ne kadar da fonksiyonsuz hissediyordum kendimi bu hayatta. Sayfa iki. Gözümle kelimeleri takip ettim. Bir örnek soruya geldim. “Bir f fonksiyonu verilmiş…”

Hayır. Odaklanamıyordum. Harfler birbirine karışıyor. Birkaç dakika sonra beynim otomatik pilota geçti. Elim soruyu çözmeye çalışıyor ama aklım... başka bir yerdeydi. Saat altı buçukta buluşacaktık. Timur öyle demişti. “Bir planım var,” demişti. Ne planı olabilir ki bu çocuğun? Hem Beyazıd’la hem benimle aynı anda uğraşmak zaten büyük bir çaba. Üstüne üstlük bir de Hako’nun tehdidiyle uğraşıyor.

Gözüm defterin arasına ilişti. Not hâlâ defterin arasındaydı. Orada öylece duruyordu. Hareketsiz ama kafamın içinde çığlık atıyor gibiydi. Yarın onlara gösterse miydim?

Belki ipucu ciddiyse, Gül gerçekten yaşıyorsa, bunu bilmeleri gerekirdi. Ama ya sadece bir oyun, bir tuzaksa? Ya Hako bir şekilde bunu çantama bıraktırdıysa ve izliyorsa bizi?

Timur buna sinirlenir. “Neden söylemedin?” diye patlar. Ama söylesem de… güvenebileceğimden emin değilim. Hepsi o kadar kendi halinde, o kadar gergin ki... Herkesin sınırları var. Ve Gül, bu sınırların tam kalbinde. Yarınki buluşmada notu gösterip göstermemek arasında sıkışıp kalmıştım. Belki biraz da onların hal hareketlerine göre karar verirdim. Eğer doğru zaman gibi hissedersem... belki.

Kalemi elimde döndürdüm. Matematik kitabı açık, gözüm sayfalarda ama aklım çok uzaklarda. Timur’un planı ne olabilir? Yeni bir tehdit mi var? Yoksa Hako’yu durdurmak için bir karşı hamle mi düşünüyor?

Yarın ne olacak bilmiyorum. Ama içimde bir şey… ne olursa olsun o notu saklamanın da, açığa çıkarmanın da sonuçları olacağını söylüyor.

Kalemi bıraktım. Lambayı kapattım.

Tavana döndüm yine.

Uyuyabilir miydim? Hiç sanmıyorum.

...

Saat altıyı biraz geçmişti. Evde kimse uyanmamıştı henüz. Sessizce hazırlandım, kapüşonlu gri sweatshirtümü geçirdim üstüme. Notu cebime koyarken hâlâ bir tereddüt vardı içimde. Bu kâğıt… çok fazla soru getiriyordu aklıma. Cevaplar mı, tehlikeler mi getireceğini bilmiyordum ama artık geri dönemezdim. Kapıyı aralık bırakarak odadan çıktım. Ana kapıdan da ayrıldığımda havanın serinliği yüzüme çarptı.

Buluşma yerimiz olan sahanın kenarına geldiğimde onları gördüm. Beyazıd ve Timur. İkisi de saha çizgisinin içinde durmuş, konuşmadan ayakta dikiliyordu. Sanki bir şey olmuş da hep birlikte susmuşlardı. Sessizlik, ağırlık gibiydi üzerlerinde. Bir an için gözlemlemeyi tercih ettim. Timur’un çenesi kilitli, kaşları çatık. Beyazıd ise bir şeyleri içine atmış gibiydi. Baktıkları ama görmedikleri bir noktaya takılmış gibiydi gözleri. Beni fark ettiklerinde ilk konuşan Timur oldu.

“Zamanında geldin,” dedi kısa bir baş hareketiyle.

“Bugün planı anlatacağım,” dedi. “Hako'nun içine sızmamız gerekiyor. Güvenini kazanacağım. Belki biraz zaman alır ama... sonunda hepsini çökertmiş olacağız.”

Beyazıd kollarını kavuşturdu. “Güvenini kazanmak için ne yapacaksın mesela? Çiçek mi yollayacaksın?”

Timur ters ters baktı. “Bazı pis işleri yapmamı isteyebilir. Küçük şeylerle başlayacak. Taşıma, iletme, tehdit gibi… Ama her şeyin bir amacı olacak.”

Ben susuyordum. İçimdeki notu anlatma isteğiyle korku çarpışıyordu. Bu an için doğru mu, bilmiyordum. Ama o sırada Timur bana döndü.

“Sana dövüşmeyi öğretmemiz gerekiyor,” dedi. “Artık bu işin içindesin. Her zaman bir şey olabilir. En azından refleksin olsun.”

“Yani hızlandırılmış kurs gibi düşün,” diye ekledi Beyazıd. “Acemi eğitim kampı.”

Kaşlarımı kaldırdım. “Gerçekten buna gerek var mı?”

“Bunu sorman bile başlı başına hata,” dedi Timur, kollarını sıvayarak. “Hadi bakalım. Sahanın ortasına geç.”

İç çektim. Yavaşça ortaya doğru yürüdüm. Kalbim güm güm atıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum ama en azından onları dikkatle izleyebilirdim.

Timur ilk adımı attı. “Bana saldır,” dedi. Ciddi görünüyordu ama gözlerinde belli belirsiz bir gülümseme vardı.

“Ne? Gerçekten mi?”

“Hayır tabii ki. Ama birini sana saldırmış gibi düşün. Kendini nasıl korursun?”

Ellerimi havaya kaldırdım. “Konuşarak çözmeye çalışırım?”

“Aynen, ahirette konuşursun.” dedi Beyazıd, araya girerek. “Ciddiye al biraz.”

Timur gülümsedi. “Tamam, dur. Ben göstereceğim. Gel buraya.”

Yaklaştım. Bir anda bileğimi tuttu. “Biri seni böyle yakaladı diyelim. Ne yaparsın?”

“Çığlık atarım.”

“Ağzını da kapatırsa?”

“O zaman... ısırırım?”

Beyazıd hafifçe güldü. “Yaratıcı ama pratik değil.”

Timur, bileğimi bıraktı. “Bak şimdi. Dirseğini yukarı kaldır, bileği döndür. Sonra tam şuraya...” Göğsüme hafifçe vurdu. “Denge noktasını kaybettirirsin.”

“Tamam ama bunu ezberlemem mi gerekiyor?”

“Yok,” dedi Beyazıd. “Ben başka bir teknik göstereceğim. Savunma değil, kaçış üzerine.”

Timur gözlerini devirdi. “Tabii. Her zaman yaptığın şeyi öğretmek zor olmaz.”

“Hiç değilse işe yarıyor. Senin gibi artistik hareketler yapmıyoruz.”

“Artistlik mi?”

Timur sinirle omzunu itti Beyazıd’ın.

“Yeter!” dedim. “Birbirinizle dövüşmeyi bırakıp bana dövüş öğretin.”

Timur eliyle ‘tamam’ işareti yaptı. “Hadi bakalım, şimdi sen dene.”

Gösterdiği hareketi yapmaya çalıştım. Elim kolum birbirine girdi. Bileğini çevirirken neredeyse kendimi yere çalacaktım. Beyazıd dudaklarını araladı.

“Önce denge çalış.”

“Ben dengesiz biriyim,” dedim.

“Biz de fark ettik zaten,” dedi Timur, arkadan.

“Bak, laf sokacaksanız ben gidiyorum.”

“Yok, yok,” dedi Beyazıd. “Devam et. Fena değil. Sadece biraz…”

“Çok...”

“Çok kötüsün,” dediler aynı anda. Kahkaha attım istemsizce.

“Bu arada,” dedim, sesimi alçaltarak. Derin bir nefes aldım. Cebimdeki notu parmaklarımın ucunda hissederken, uzun zamandır içimde tuttuğum, gizlediğim her şey dilime kadar yükselmişti. Beni izliyorlardı. Biri kaşlarını çatmış, biri başını eğmişti. Elimi cebime attım ve notu yavaşça çıkardım. Hafifçe titriyordum. Belki heyecandan, belki korkudan. Belki de sonunda söyleyecek cesareti bulduğum için.

“Bir şey anlatmam lazım,” dedim. Sesim neredeyse fısıltıydı.

Timur’un gözleri hemen ciddileşti. Beyazıd’ın bakışları bana sabitlendi.

“Dün gece... odamda, sırt çantamın içinde bir not buldum,” dedim. Gözlerim yere kaydı. “Sade bir kâğıttı. Üzerinde sadece bir adres yazıyordu. Ne göndereni belli ne de açıklaması.”

Timur hafifçe kaşlarını çattı. “Peki bu adres neresiymiş?”

Notu uzattım. “Gittim. Dün gece. Kızmayın. Dikkatliydim, etrafa çok baktım. Ama orası... yıllar önce yanmış gibi. Harabe bir yerdi. Terkedilmiş, sessiz, karanlık... Orası Gül'ün yandığı evdi değil mi?”

Herkes susuyordu. Devam ettim.

“O binayı görünce... bir cümle çakıldı zihnime. Belki de Gül’ün sesiyle hatırladım. ‘Yangından kurtulan her şey küle benzer.’”

Beyazıd’ın yüzü gerildi. Gözlerini kırpıştırdı.

“Bu... başka bir nottan mı?” diye sordu.

“Evet,” dedim, başımı sallayarak. “İlk not okulun arşiv katında, eski bir fotoğrafınızın arkasına iliştirilmişti. Orada 'ben, beni unuttuğunuz an öldüm' yazıyordu. Devamında diğer ipucunun yeri. Onda da 'gül açmak için baharı bekliyor' tarzında bir cümle yazıyordu. Bu notlar kumsal partisinde cebimde tuzla buz oldu. Notların sonunda da -g yazıyordu.''

“‘g’ mi?” diye tekrarladı Timur.

Başımla onayladım.

Timur olduğu yerde başını eğdi. Bir an yüzünü göremedim. Sonra alnını avucuyla ovmaya başladı. Gerginliği avuçlarında biriktiriyordu sanki. Sonra aniden yerinden kalktı. Arkasını döndü. İleriye doğru birkaç adım attı. Konuşmuyordu. O an içimde bir şey burkuldu. Sanki onu kırmışım gibi. Ama... anlatmasaydım içimde daha büyük bir yara kalacaktı. Beyazıd da kıpırdamıyordu. Sonra bir anda, dişlerinin arasından hışırdayan bir sesle sordu:

“Neden lan? Neden şimdi? Neden bizi yeniden içine çekiyor bu hikâye?”

“Ben de bilmiyorum,” dedim. Sesim titriyordu. “Ama bazı şeyler çok garip değil mi? Gül’ün cesedi asla bulunmadı. Yangında her şey küle döndü dediler. Ama ne kadar tesadüf olabilir bu? Ya biri onu kaçırdıysa? Ya da... ya da o kaçtıysa?”

“Bu bir oyun olabilir,” dedi Timur, hâlâ sırtı dönükken. “Hako'nun işi değil bu. Onun böyle bir plan yapmasına... imkân yok.”

“Ben de düşünüyorum,” dedim. “Ama bu çok kişisel bir şey gibi. Bana gönderilmiş notlar. Bunlar sadece benim bulabileceğim yerlerdeydi, benim çantamda. Hako’nun neden bana böyle şeyler yapacağını anlamıyorum.”

Beyazıd saçlarının arasından parmaklarını geçirdi. “Gül... Gül öldü Ada. Gözlerimizin önünde yandı o ev. Hepimizi orada bıraktı.”

O an kalbime biri yumruk attı. Bu kadar kesin konuşmaları beni darmadağın ediyordu. Asla kabul etmiyorlardı yaşama ihtimalini. Gül'ün onlara bunu yapabilme düşüncesini...

“Emin misiniz?” dedim. “Cesedini görmediğiniz halde nasıl bu kadar emin olabiliyoruz?”

“Çünkü başka türlüsüyle baş edemeyiz,” dedi Timur, hâlâ arkasını dönmüşken. “Eğer yaşıyorsa, niye kimseye bir şey söylemedi? Neden ortaya çıkmadı? Neden bizi bu hâlde bıraktı?”

“Belki tehlikedeydi. Belki hâlâ öyledir,” dedim.

Timur aniden döndü. Gözleri dolu değil ama karmaşık bir savaş alanı gibiydi. “Bu işte başka bir şey var,” dedi. “Bu sadece Gül’le ilgili değil artık. Bizi bir yere çekmeye çalışıyorlar. Ve bu... rastlantı gibi durmuyor.”

“Ya Gül gerçekten hayattaysa?” dedim yeniden, bir umutla. “Ve bize yardım etmeye çalışıyorsa?”

Beyazıd içini çekti. “O zaman... çok geç kaldı.”

Sessizlik. Sahanın ortasında hepimiz birbirimize bakıyorduk. Sözler, nefesler, bakışlar arasında asılı kalmış gibiydi. Sonunda ben konuştum.

“İçimde bir his var. Biliyorum çok saçma geliyor ama... sanki bir şeyler değişiyor. Hissediyorum. Gül yaşıyorsa, bizi bir yerlere yönlendiriyor. Belki yardım istiyor. Belki kurtulmak istiyor. Belki de... sadece bir veda etmek.”

Timur kağıda bir kez daha baktı.

''Umarım yanılıyorsundur Ada. Umarım bu notlar Gül'e ait değildir. Şayet ona aitse, o yaşıyorsa... Benim için asıl, o gün ölür.''

Notu yavaşça cebine koydu. Başımı salladım. Ne diyebilirdim ki? Resmen üstümden bir kamyon yük kalkmıştı. Beyazıd yavaşça ayağa kalktı.

''O zaman... Bulalım onu.''

Çok sıcak havaaaaaaa

 

 

Bölüm : 30.07.2025 17:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
🔥 / Yasak Oyun (TAMAMLANDI) / 44. BÖLÜM - ADRES
🔥
Yasak Oyun (TAMAMLANDI)

41.3k Okunma

3.22k Oy

0 Takip
80
Bölümlü Kitap
1. BÖLÜM - OKUL2. BÖLÜM- İLK TEMAS3. BÖLÜM - BEŞ KURAL4. BÖLÜM - SEÇİLEN5. BÖLÜM - TESADÜF YOK6. BÖLÜM - KIRMIZI PENCERE7. BÖLÜM - KAN RENGİ8. BÖLÜM - BİR BAKIŞ9. BÖLÜM - BUZ PARÇASI10. BÖLÜM - PARTİ11. BÖLÜM - GEÇMİŞİN YÜKÜ12. BÖLÜM - UCUZ NUMARALAR13. BÖLÜM - İYİ OL14. BÖLÜM - TARAFSIZ15. BÖLÜM - GRİ16. BÖLÜM - NET CEVAP17. BÖLÜM - KIZIL HAVUZ18. BÖLÜM - GÜLÜMSE ADA19. BÖLÜM - EZİK20. BÖLÜM - DÖVÜŞ KULÜBÜ21. BÖLÜM - ZAAF22. BÖLÜM - ACININ ÇOCUĞU23. BÖLÜM - RİNG24. BÖLÜM - DOKUNMADIM SANA25. BÖLÜM - YENGE26. BÖLÜM - DANS ET27. BÖLÜM - UZAK DURUN28. BÖLÜM - SARIL BANA29. BÖLÜM - ABİ30. BÖLÜM - GERÇEK31. BÖLÜM - RESİM ATÖLYESİ32. BÖLÜM - ÇIĞLIK33. BÖLÜM - BENİM SAHNEM34. BÖLÜM - 12/D35. BÖLÜM - SADECE ARKADAŞ36. BÖLÜM - DELİSİN SEN37. BÖLÜM - EFSANE38. BÖLÜM - KARANLIK ADAMLAR39. BÖLÜM - ARKADAŞLARIM40. BÖLÜM - ÜÇ İSKENDER41. BÖLÜM - SIFIR42. BÖLÜM - TUZAK43. BÖLÜM - KÜL44. BÖLÜM - ADRES45. BÖLÜM - CD46. BÖLÜM - ÖNCE VE SONRA47. BÖLÜM - YUMRUK48. BÖLÜM - BUÇUK49. BÖLÜM - YARDIM EDİN50. BÖLÜM - NOT51. BÖLÜM - CAMİİ52. BÖLÜM - TOKAT53. BÖLÜM - YOYO54. BÖLÜM - ÇEKİ DÜZEN55. BÖLÜM - HAYATİ GÜVENCE56. BÖLÜM - YENİ DENGE57. BÖLÜM - GÜZELLİK58. BÖLÜM - RANCH SOS59. BÖLÜM - UFAKLIK60. BÖLÜM - FERYAT61. BÖLÜM - YARIŞ62. BÖLÜM - KAÇIŞ63. BÖLÜM - ÇILGIN ŞEY64. BÖLÜM - YENİ MEKAN65. BÖLÜM - KROKİ66. BÖLÜM - SEVGİLİ67. BÖLÜM - MARKET68. BÖLÜM - DAVET69. BÖLÜM - MİSAFİR70. BÖLÜM - YARA71. BÖLÜM - NORMAL72. BÖLÜM - HACKER73. BÖLÜM - İLK74. BÖLÜM - ANTRENMAN75. BÖLÜM - YILDIZ76. BÖLÜM - BUSE77. BÖLÜM - MORLUK78.BÖLÜM - PEÇETE79. BÖLÜM - İTİRAFFİNAL
Hikayeyi Paylaş
Loading...