57. Bölüm

57. BÖLÜM - GÜZELLİK

🔥
artemiral

Nejdetinkini koydumm yukarıdaki videoya fkdsahfsdfds

Salon hâlâ o kıpır kıpır havasını koruyordu. Merve galibiyetini kazanmış, Nejdet sahneye tatlı bir cümleyle noktayı koymuştu. Herkes kendi içinde bir şeyler düşünüyor gibiydi ama asıl karar mercii hâlâ Timur ve Beyazıd’dı. Gözlerim farkında olmadan tekrar Beyazıd’a kaydı. Bu sefer başı öne eğikti, sonra birden doğruldu. Bir adım öne çıktı. Gözlerini kalabalığın üstünde gezdirdi. Sonra sesini net bir şekilde yükseltti.

“Artık bir şey olduğunda, beşimizden birine geleceksiniz.”
Kısa bir duraksama.
“Anlaşıldı mı?”

Salonda kısa bir uğultu oldu. Bazıları başını salladı bazıları mırıldandı ama kimse itiraz edemedi. Çünkü artık güç dağılımı belliydi. Timur hafifçe yana döndü, kollarını kavuşturdu.

“Benim birkaç planım var ama önce sizinle istişare edeceğim,” dedi ve bakışlarını bizim dördümüze çevirdi. Beyazıd, Merve, Nejdet ve bana. Sonra tekrar salona göz gezdirdi.
“Sonuçta akıl akıldan üstündür. Ne yapalım, söyleyin.”

Siyahlar’ın bulunduğu taraftan biri hemen öne atıldı. Sert bakışlı, kısa saçlı bir çocuktu. Umut’un yokluğunu telafi etmeye çalışıyor gibiydi.

“Bir adamları var. Öğrenci gibi takılıyor ama biz onun Hako’yla bağlantısını biliyoruz. Onu yakalayalım, biraz sıkıştıralım... Ağzından laf alırız.”

Merve hemen arkasından onaylarcasına başını salladı.
“Gerekirse döveriz.”

Siyahlar hareketlendi. Birkaç Siyah çocuk daha alkışladı bu fikri.
“Sonuç doğruysa, yol önemli değil.” dediler.
O cümle salona yayıldığında içimde bir ürperme oldu. Haksız da değillerdi belki ama… bu kadar mıydı? Bu kadar mı kolaydı “doğru” için bazı şeyleri harcamak?

Tam o sırada Efe, Beyazlar tarafından bir adım öne çıktı.
“Hayır, bu doğru değil.”
Sesi netti.
“Onları döverek, zorlayarak aldığın bilgi güvenilir bile olmaz. Hem bu, bizi onların seviyesine düşmekten başka bir işe yaramaz.”

Beyazıd gözlerini kısmıştı, Efe’ye hafifçe başını salladı.
Efe “Doğru olanı, doğru yolla yapmalıyız,” dedi. Bu sefer beyazlar hareketlendi. Onayladılar.
“İçlerine birini sızdıralım. Bilgi içeriden gelir. Onlar gibi olmayalım. Biz farklıyız.”

Timur sırıttı.
“Tabii ya... Beyazların etik dersi başladı,” dedi alayla.
“Bize yumruk atana çiçek mi uzatalım?”

“Yumruk atana çiçek değil,” dedi Beyazıd. “Ama yumruk yemeden de kazanmanın yolları var. Biz savaşmıyoruz, akıl yürütüyoruz.”

Merve lafa girdi.
“Akıl yürütmek güzel de… biri suratına yumruğu indirdiğinde o akıl yürür mü, yoksa yere mi düşer, Beyazıd?”

Gerilim, havayı kesmişti. Kararsız kalmıştım. Kalbim Beyazıd’a daha yakındı ama içimde bir yan da Merve’yle aynı soruyu soruyordu. Sadece bir şeyden emindim. Bu birlik sandığımız kadar “bir” değildi. Ve bu çatlaklar… ya bizi yıkacaktı ya da içimizden birini… feda edecekti. Uğultular giderek artmıştı. Her kafadan farklı bir ses çıkıyordu. Siyahlar’ın gözlerinde sabırsız bir öfke, Beyazlar’da ise direnişle karışık bir gurur vardı. Oysa biz aynı taraftaydık. Sözde…

Ve işte tam o an… Nejdet hafifçe öksürdü. Birinin sinirini bozacak kadar tiyatral bir şekilde. Sonra o klasik sırıtışı. Bir adım öne çıktı, elleri hâlâ ceplerindeydi.

“Şahsen,” dedi, sesi rahat ama gayet netti, “ben her iki fikri de beğenmedim.”

Timur gözlerini devirdi. Ama Nejdet hiç aldırmadı. Elini havaya kaldırıp parmaklarını bir şıklattı.

“Bakın çocuklar,” dedi, “şiddet çözüm değil, ahlaki üstünlük de tek başına sonuç getirmez. Bence siz çok kutuplu düşünüyorsunuz.”

Merve kollarını kavuşturdu. “Ne öneriyorsun, filozof?”

Nejdet gülümsedi. “Bir taşla üç kuş vuralım.”

Beyazıd kaşlarını kaldırdı. “Nasıl yani?”

“Şimdi...” dedi Nejdet, bir adım daha attı. Kalabalık ona kulak kabartmıştı.
“Hedefimiz Hako ve onun bağlantı ağı, değil mi? Elimizde bir şüpheli var. Siyahlar diyor ki: Dövelim, bilgi alalım. Beyazlar diyor ki: İçlerine sızalım, bilgi toplayalım. Ben diyorum ki... önce izleyelim. Şüpheli ne yapıyor, kimle konuşuyor? Takip edelim. Onunla konuşacak cesareti gösterecek biri var mı aranızda? Hah, işte ben! Gidip konuşayım onunla.”

Bir uğultu daha yayıldı salona. Timur pek memnun gözükmüyordu ama bir şey demedi. Beyazıd düşünceli bir ifadeyle başını yana eğdi.

“Konuşmakla bilgi alabileceğini mi sanıyorsun?” diye sordu Timur sonunda.

“Konuşmakla değil,” dedi Nejdet.
“Konuşurken gözlemlemekle. İnsanların verdiği bilgilerden çok, verdikleri tepkiler daha fazla şey anlatır. Nerede duraksar, neye sinirlenir, hangi kelimeyi seçer… Bunlar altın değerindedir.”

Ben dayanamayıp fısıldadım.
“Sen nereden biliyorsun bunları?”

Nejdet bana dönüp göz kırptı.
“Hayatım boyunca insan gözlemledim. Bazıları hırsızlık yapar bazıları duvarlara yazar, ben ise duvarlara yazılanları okurum.”

Gülümsedim. İstem dışı. Çünkü doğru söylüyordu. Nejdet’in rahatlığı sinir bozucuydu belki ama içinde hafife alınmayacak bir zeka vardı.

“Peki ya işe yaramazsa?” diye sordu Timur, ona meydan okuyan bir bakışla.
“Gidip sohbet ettin, çay içtin… ama adam ağzını açmadı. Ne olacak o zaman?”

Nejdet başını iki yana salladı.
“O zaman, sevgili Timur,” dedi, “şiddet sırasını sana bırakırım. Ama önce... bir düşün: Eğer bu adam Hako’nun gözüyse, dövdüğün anda diğer gözler sana döner. İçeriden değil dışarıdan hedef hâline gelirsin.”

Bu sözlerden sonra ortam kısa bir süreliğine sessizliğe büründü. Sanki herkes bir anda Nejdet’in ne dediğini sindirmeye çalıştı. Timur bile.
İlk kez o ciddiyetini yitirip sadece “hmm” diye mırıldandı.

Sonra Beyazıd konuştu.

“Ben razıyım. En azından denenebilir.”

Merve homurdandı ama ses çıkarmadı. Timur başını salladı.

“Bir gün süre. Ne öğrenebiliyorsan öğren. Ama... bir şey hissedersen durma. Bize haber ver. Ve asla yalnız gitme.”

Nejdet kollarını iki yana açtı.
“Sürprizlerle doluyum,” dedi, “yalnız olmam imkânsız.”

Ona bir kez daha baktım. Kırmızı yoyoları hâlâ cebinde mi, bilmiyordum. Lakin şu an en keskin silahı kesinlikle zekâsıydı. Ve garip bir şekilde… içim biraz rahatlamıştı. Çünkü eğer bu savaş akıl gerektiriyorsa… Nejdet kesinlikle bizim en gizli kozumuzdu.

Beyazıd’a döndüm. O karmaşanın ortasında, o birbirini ezen sözlerin ve tartışmaların arasında sadece onu görmek istedim. Sakinliğini. Gözlerindeki anlayışı.
Sanki bir tek o anlardı beni, bir tek onunla konuşsam her şey biraz daha netleşirdi. “Artık konuşmak istiyorum…” dedim içimden.
“Neden böyle davranıyorsun, özrümü de diledim,'' demek istiyordum. Bir adım attım. Sanki ona doğru gittiğim her adım, içimdeki yükü biraz daha hafifletiyordu.
Ama tam o anda… Bir el, ellerimden birini yakaladı. Bir anda nefesim kesildi. Avuç içindeki sıcaklık… tanıdıktı. Gözlerimi yavaşça kaldırdım. Karşımda Timur… bana göz kırptı. Ve sesi o gür kalabalığın gürültüsü yırtıp geçti.

“Size bir şey daha söyleyeceğim,” dedi. Söyleyişinde bir kararlılık. Ama… ama neden beni tutuyordu? Beni kendine doğru çekti. Hiç düşünmeden. Bir anda oldu bu. Saçıma hafifçe eğildi. Ve alnımın hemen üstüne usulca bir öpücük kondurdu. Donakaldım. Tepki veremedim. Vücudum hareket etmeyi unuttu sanki.
Kalbim boğazıma tırmanmıştı, dudaklarım titredi. Timur gözlerini kalabalığa dikti. Sonra o cümleyi söyledi. Tüm havayı değiştiren, herkesin susmasına neden olan o cümleyi…

“Bu güzellik benim sevgilim. Bundan sonra ona uzanan her el, önce beni karşısında bulur.”

Kıyamet koptu! Bir anda… kelimenin tam anlamıyla her yerden sesler yükseldi.
“Ne dedi?!”
“Sevgili mi?!”
“Yok artık!”
Bağrışmalar, gülüşmeler, şaşkınlık dolu sesler, tepki dolu homurdanmalar… Kimin ne söylediği belli değildi ama herkes bir şey söylüyordu. Ben yerimde donmuş halde nefes almaya çalışıyordum. Sevgilim mi dedi? Gerçekten mi? Neden böyle bir şey yapmıştı? Beni korumak için mi? Yani, ben… bilmiyorum… ne zaman sevgili olduk biz? Kalbim yerinden çıkacak gibiydi.
Ama içten içe, o cümle… “Benim sevgilim.” Bunu söylerkenki ton, o sahipleniş… Beni bir duvarın arkasına saklamıyordu Timur. Tam tersine, beni herkesin ortasında, kalabalığın tam önünde göstermişti. Kendi gölgesine çekip saklamak değil, ışığın tam altına koymuştu beni. Bir ıslık sesi kulaklarımızı doldurdu.
Uzun, neşeli ve çarpıcı. Herkes bir anda o tarafa döndü. Ben de… Elif! Ve onunla birlikte Sude, Narin… elleri havada alkışlıyorlardı.
Elif’in yüzünde tanıdığım o muzır gülümseme vardı.
“Yürü be Ada!” diye bağırdı.
Narin göz kırptı.
Sude iki parmağını dudaklarına götürüp bir ıslık daha çaldı.

O an…
Kendimi yalnız hissetmedim.
İlk defa… bu okulda birileri arkamda gibi hissettim.

Gözlerim doldu. Ama bu kez ağlamak için değil. İçimde bir şey titredi. Ve Timur’a baktım… Belki her şeyi doğru yapmıyordu. Ama beni ortada bırakmıyordu.

Ve ben…
Bilmiyorum.
Sadece…
O an biraz mutlu oldum.
Sanki… sonunda birileri beni sahiplenmişti.
Kırık yerlerimi görüp hâlâ elimden tutan birileri.

AĞĞĞĞ KNSDKFHASKF

BENİ SEVDİYSENİZ VE KİTABIMI BEĞENDİYSENİZ OY VERMEYİ VE ALLAH NE VERDİYSE YORUP ATMAYI UNUTMAYIN AŞKLARIMMM

Bölüm : 28.07.2025 16:34 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
🔥 / Yasak Oyun (TAMAMLANDI) / 57. BÖLÜM - GÜZELLİK
🔥
Yasak Oyun (TAMAMLANDI)

41.3k Okunma

3.22k Oy

0 Takip
80
Bölümlü Kitap
1. BÖLÜM - OKUL2. BÖLÜM- İLK TEMAS3. BÖLÜM - BEŞ KURAL4. BÖLÜM - SEÇİLEN5. BÖLÜM - TESADÜF YOK6. BÖLÜM - KIRMIZI PENCERE7. BÖLÜM - KAN RENGİ8. BÖLÜM - BİR BAKIŞ9. BÖLÜM - BUZ PARÇASI10. BÖLÜM - PARTİ11. BÖLÜM - GEÇMİŞİN YÜKÜ12. BÖLÜM - UCUZ NUMARALAR13. BÖLÜM - İYİ OL14. BÖLÜM - TARAFSIZ15. BÖLÜM - GRİ16. BÖLÜM - NET CEVAP17. BÖLÜM - KIZIL HAVUZ18. BÖLÜM - GÜLÜMSE ADA19. BÖLÜM - EZİK20. BÖLÜM - DÖVÜŞ KULÜBÜ21. BÖLÜM - ZAAF22. BÖLÜM - ACININ ÇOCUĞU23. BÖLÜM - RİNG24. BÖLÜM - DOKUNMADIM SANA25. BÖLÜM - YENGE26. BÖLÜM - DANS ET27. BÖLÜM - UZAK DURUN28. BÖLÜM - SARIL BANA29. BÖLÜM - ABİ30. BÖLÜM - GERÇEK31. BÖLÜM - RESİM ATÖLYESİ32. BÖLÜM - ÇIĞLIK33. BÖLÜM - BENİM SAHNEM34. BÖLÜM - 12/D35. BÖLÜM - SADECE ARKADAŞ36. BÖLÜM - DELİSİN SEN37. BÖLÜM - EFSANE38. BÖLÜM - KARANLIK ADAMLAR39. BÖLÜM - ARKADAŞLARIM40. BÖLÜM - ÜÇ İSKENDER41. BÖLÜM - SIFIR42. BÖLÜM - TUZAK43. BÖLÜM - KÜL44. BÖLÜM - ADRES45. BÖLÜM - CD46. BÖLÜM - ÖNCE VE SONRA47. BÖLÜM - YUMRUK48. BÖLÜM - BUÇUK49. BÖLÜM - YARDIM EDİN50. BÖLÜM - NOT51. BÖLÜM - CAMİİ52. BÖLÜM - TOKAT53. BÖLÜM - YOYO54. BÖLÜM - ÇEKİ DÜZEN55. BÖLÜM - HAYATİ GÜVENCE56. BÖLÜM - YENİ DENGE57. BÖLÜM - GÜZELLİK58. BÖLÜM - RANCH SOS59. BÖLÜM - UFAKLIK60. BÖLÜM - FERYAT61. BÖLÜM - YARIŞ62. BÖLÜM - KAÇIŞ63. BÖLÜM - ÇILGIN ŞEY64. BÖLÜM - YENİ MEKAN65. BÖLÜM - KROKİ66. BÖLÜM - SEVGİLİ67. BÖLÜM - MARKET68. BÖLÜM - DAVET69. BÖLÜM - MİSAFİR70. BÖLÜM - YARA71. BÖLÜM - NORMAL72. BÖLÜM - HACKER73. BÖLÜM - İLK74. BÖLÜM - ANTRENMAN75. BÖLÜM - YILDIZ76. BÖLÜM - BUSE77. BÖLÜM - MORLUK78.BÖLÜM - PEÇETE79. BÖLÜM - İTİRAFFİNAL
Hikayeyi Paylaş
Loading...