68. Bölüm

68. BÖLÜM - DAVET

🔥
artemiral

Salonda şöminenin çıtırtısı fonda bir şarkı gibi sürüp giderken herkes bir şeylerle meşguldü. Beyazıd not defterini önüne almış, hararetle planı çiziyordu. Merve yanına sokuldu. Bir şeyler yazmak için elini Beyazıd’ın tuttuğu kaleme uzattı.

O an Beyazıd, sanki eline sıcak su dökülmüş gibi irkildi. Parmağına bile dokunmadan, hızlıca çekti elini.
“Ben yazarım, sen söyle,” dedi fazla sakin olmaya çalışan ama hafif çatallanan sesiyle. Merve bir an durdu, sonra dudaklarını büzüp arkasına yaslandı.

Gözüm o sahneden bir saniye bile ayrılmadı. Ne Merve’ye baktım ne Beyazıd’a. Sadece… içimde bir uğultu başladı. Kimseye dokunamıyor mu hâlâ?
Ama bana…
Bana dokunmuştu.

O gün sarılmıştı bana. Göğsüne yaslamıştı! Gözümden yaş akarken saçlarımdan öyle nazikçe süzdü ki… ne ses çıkardı ne geri çekildi. Beni farklı kılan neydi? Beni gerçekten yakın mı buluyordu? Belki bana güveniyor. Belki bende başka bir şey görüyor. Ya da sadece… kırık olduğumu biliyor ve beni kolluyor.

İçimdeki bir şey çırpındı. Sıcacık bir şey. Özel hissettiren.

İçimdeki sesi susturamadım: Onun için özel biri miydim?

Tam o sırada göz göze geldik. Gözlerinin içinde hiçbir maskenin durmadığı bir an yakaladım. O mavi bakışları, gökyüzünden hatta denizden bile huzurluydu. Nasıl olabiliyordu bu? Beni içine çekiyor, hapsediyordu bakışlarında. Çekemiyordum. Çekmek de istemiyordum.

Beyazıd bir anda ayağa kalktı ve ceketinin cebinden anahtarları çıkardı. Bir demet gibi. Parmaklarının arasında tıngırdayan o metal ses, sessizliği bozdu.

“Bu evin yedek anahtarı,” dedi, herkesin gözlerinin içine bakarak. “Artık hepimiz aynı meseleye bulaştık. İsteyen, istediği zaman gelebilir. Kapımız açık.”

Birer birer uzattı. Önce Timur aldı, sonra Merve. Ben ise yerimden kıpırdamadım. Ne yapacağımı ne düşüneceğimi bilemeden sadece baktım.

Beyazıd döndü, bakışlarını benden saklamadan doğrudan gözlerime dikti. O soğukkanlı hali yine üzerindeydi ama sesinde başka bir şey vardı bu kez.
“Bugün bize davetlisin,” dedi. “Ablam seni davet ediyor. Gelmek ister misin?”

Kalbim yerinden çıkacak gibi attı.
“Sizin… evinize mi?” dedim. Boğazımdan zar zor geçti o iki kelime. Sanki beynimden bir ses beni geri çağırdı. Görüntüler birden parladı: Babasının kahkahası, sonra... Elfin’in yüzü, babasının çıplak göğsüne yaslanmış... O iğrenç video. Mideme yumruk yemiş gibi hissettim. Nefes almakta zorlandım. O adamla nasıl aynı masaya oturacaktım? Beyazıd hâlâ bana bakıyordu. Başını yavaşça salladı.

''Müsait değilsen sorun değil.''

Yutkundum. Kaçmak istedim. Hayır demek istedim. Ama o sırada gözüm Timur’a takıldı. Sessizce bana bakıyordu. Gözlerinde alıştığım o sıcaklık yoktu. Ne olduğunu anlayamadım. Merak mıydı? Uyarı mıydı? Yoksa… sitem mi?

Zihnimde yankılanan sorulara cevap bulamadan dudaklarım kıpırdadı.
“O-olur,” dedim sadece. Küçük, silik bir sesle.

Beyazıd mutlulukla başını eğdi, cep telefonunu çıkardı.
“O zaman taksi çağırıyorum,” dedi. “Beş dakikaya kapının önünde olur.

Nejdet ''İyi bizi davet etme. Anladık. Sevme bizi. Tamam,'' diyerek yalandan trip attı.

Gülüştüler. Ama ben gülmedim. Ellerimi dizlerimin üstünde birleştirdim. Parmaklarımı kenetledim. İçimdeki kıpırtıyı bastırmak için sıktım. Niye kabul ettim? Neden o eve gitmeye razı oldum?

Sanırım hâlâ cevap arıyordum. Gül'e ne oldu? Elfin neden sustu? Ve… Beyazıd bu işin neresinde? Ama sadece bunun için değil. Beyazıd bana her dokunduğunda farklı bir sıcaklık hissediyorum. Tenimde, ruhumda ve kalbimde. Bunu anlamlandıramadığım için korkmaya başlamıştım.
Ona güvenmek istiyordum.

Telefon çaldı. Beyazıd ceketini aldı. “Taksi geldi,” dedi.

''Herkes dağılsın o zaman.'' dedi Timur. Merve montunu kapmıştı bile. Nejdet ayakkabılarını giymeye başladı. Ağır adımlarla kapıya ilerledim. Ayakkabılarımın bağcıklarını bağlarken, aklımda sadece şu vardı: Ben Beyazıd'a karşı ne hissediyorum?

Kapının önüne çıktıklarında hava keskin ve soğuktu, kışın o klasik nefesi...

Timur kapının eşiğinde durmuştu, elleri cebinde, bakışları bendeydi.
“Dikkat et,” dedi sessizce, ama içi yüklü bir anlamla. Dostça, korumacı ya da kıskanç mı… Anlayamıyordum Timur'u. Merve iki adım geri gelip birden kollarını bana sardı.
“İyi eğlenceler,” dedi kulağıma eğilerek. İmalı bir şekilde gülümsüyordu.

Timur başını hafifçe salladı. Beyazıd ise çoktan bir adım öne çıkmıştı. Taksi kapıya yanaştığında, Beyazıd hızla öne atılıp kapıyı açtı. Bakışları gözlerime çarptı. Binmemi bekliyordu. O bana kapıyı açmıştı! Öylece baktım ona. O bakışlar… İfadesiz gibi görünen ama içinde sessiz fırtınalar taşıyan o gözler.
"Niye böyle yapıyor?" diye geçirdim içinden. "Niye bana böyle bakıyor… saçma duygulara kapılma Ada!"

Kalbim kulaklarımda atmaya başladı.

Beyazıd’ın o kendine özgü muazzam, içten gülümsemesiyle kendime geldim. Birkaç saniye sadece ona baktım. Hafif başını yana eğmiş, kaşlarından biri kalkmıştı.

“Gelmiyor musun?” dedi o rahat ve sakin ses tonuyla.

Sanki ‘Ne oldu yine karanlık düşüncelerine mi düştün?’ der gibiydi. Küçük bir baş hareketiyle toparlandım.
“Hı? Geliyorum,” dedim hızlıca. Ve taksiye bindim. Hemen ardından diğer kapıdan Beyazıd da bindi. Araç hareketlendi. Sessizlik birkaç dakika sürdü. Sonra dayanamadım.

“Bu arada… sen neden araba kullanmıyorsun?” dedim, hafif gülümseyerek. “Yani, bu kadar iyi süren biri…”

Beyazıd kafasını bana çevirdi, dişlerini göstererek güldü.
“Güzel yakaladın. Ama fark etmedin sanırım… nasıl sürdüğümü?”
Sonra göz kırptı. Gözlerimi kaçırdım hemen. Kalbim sanki bir anlığına boynuma kadar çıkmıştı.
“Gülme ama… gerçekten etkileyiciydi sürüşün,” dedim.
“Etkilendin yani benden?” dedi neşeyle. Boğazımı istemsizce temizleyip cama döndüm. Sokağın yönü değiştiğinde çevremizdeki binalar azaldı, yollar genişledi. Sahil yoluna çıkmıştık. Karşımda yavaş yavaş ortaya çıkan manzara, daha önce görmediğim türden bir ihtişamdı. Denizin kenarında yükselen o büyük, heybetli yapı… yok artık. Bu… bu bildiğin yalı!

Taksi, şık, beyaz bir demir kapının önünde durdu. Otomatik kapı sessizce açıldı. İçeriye girdik. Araba yolun sonunda, bembeyaz duvarlı, ahşap detaylı ve üç katlı devasa bir yapının önünde durdu. Ağzım istemsizce açık kalmıştı. “Bu sizin eviniz mi?” dedim, neredeyse fısıltıyla.

“Evet. Küçüklüğümden beri buradayız. Aslında biraz fazla büyük, ama bu manzaraya değer,” dedi omuz silkerek.

Yalı... rüyadan fırlamış gibiydi. Deniz neredeyse verandaya değiyordu. Bahçede devasa bir ceviz ağacı, etrafında cam masa ve beyaz sandalyeler. Üst katta balkondan denize kadar uzanan halatlı salıncaklar… pencere pervazlarında renkli çiçekler… Her şey öyle düzenli, öyle ‘film karesi’ gibiydi ki…

“Nasıl hayatlar yaşıyorlar…” diye geçirdim içimden. Yutkundum. Beyazıd kapıyı açarken bana dönüp hafifçe eğildi.
“Korkma. İçeride seni ısırmazlar.”
Gülümsedim ama içim biraz buruktu. Bu insanlar başka bir gezegenden gibi. Ya da ben çok geride kalmışım gibi… Aramızda sessiz bir uçurum vardı sanki.

Kapı ağır ağır açıldığında, içeriden göz alıcı bir ışık yayıldı. Hafif vanilya ve şömine kokusu karışmıştı birbirine. Ayakkabılarımı çıkarmak üzere eğilecekken, önümde dik duran siyah üniformalı kadın gözlerime baktı.

“Hoş geldiniz Beyazıd Bey,” dedi, başını hafifçe eğerek.
“Hoş bulduk,” dedi Beyazıd, geçerken kadına gülümsedi.

Kadın, bana döndü. Gözlerinde şaşırtıcı bir sıcaklık vardı.
“Biz de sizi bekliyorduk, Ada Hanım. Ayakkabılarınızı çıkarmanıza gerek yok, buyrun.”

Birkaç saniye, hareketsiz kaldım. Adımı nasıl biliyordu? "Sizi bekliyorduk" derken… kim, neden? Küçük bir "Merhaba" sıkıştırabildim dudaklarımın arasından. Evin içine birkaç adım attım. Halılar yumuşacık, zemin parlıyordu. Tavandaki avize, kristal damlalarıyla göz kamaştırıyordu. Burası... başka bir dünyaydı. Artık emindim. Beyazıd montunu çıkardı, bana döndü.
“İstersen sen de çıkar, çok sıcak olur içerisi,” dedi.
O an kendimi fazla kalın giyinmiş hissettim. Yavaşça montumu çıkardım ve bana uzatılan ellerden birine verdim. Her şey çok... resmi, çok düzenliydi. Biraz daha ilerlediğimizde büyük bir salona karşıladı bizi. Salon... devasa. Gerçekten. Gözlerim masaya takıldı. Şık, krem bir masa örtüsünün üstünde porselen tabaklar, parlak çatal bıçaklar, altın rengi detaylarla bezeli kadehler... Ve masanın tam ortasında yer alan büyük, taze çiçek aranjmanı. Onun çevresinde yerini almış çeşit çeşit yemek... Tavuk sarma, enginar dolması, lazanya, rokalı salata, fırınlanmış sebzeler... Bir an neye baktığımı şaşırdım.

Hepsi... özenle, dikkatle hazırlanmıştı. Misafir için. Benim için. Gözlerim istemsizce Beyazıd’a kaydı.
“Bu kadar şeyi... kim gelecek başka?” diye sordum kısık bir sesle.

“Sadece biz.”

İçimden bir ses “Hayır ya, hayır bu kadarı fazla,” diye bağırdı. Diğer yanım ise... utangaç bir şekilde gülümsüyordu. İçimdeki çocuk seviniyordu.
Bütün bu hazırlık… benim için miydi? Bir şey diyemedim. Gırtlağıma düğümlenen o his... yabancı ama tanıdıktı. Değerli hissetmek. Görülmek. Önemsenmek. Sanki çocukluğumda hiç yaşamadığım bir sahneyi biri bana hediye etmişti. Sıcacık yemek dolu masa, sıcacık bir yuva... Birileri gerçekten beni beklemişti.

250 sayfa oldu kitap ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında?

Ve beni neden takip etmiyorsunuz, sevmediniz mi kitabımıı =(

 

Bölüm : 07.08.2025 18:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
🔥 / Yasak Oyun (TAMAMLANDI) / 68. BÖLÜM - DAVET
🔥
Yasak Oyun (TAMAMLANDI)

41.3k Okunma

3.22k Oy

0 Takip
80
Bölümlü Kitap
1. BÖLÜM - OKUL2. BÖLÜM- İLK TEMAS3. BÖLÜM - BEŞ KURAL4. BÖLÜM - SEÇİLEN5. BÖLÜM - TESADÜF YOK6. BÖLÜM - KIRMIZI PENCERE7. BÖLÜM - KAN RENGİ8. BÖLÜM - BİR BAKIŞ9. BÖLÜM - BUZ PARÇASI10. BÖLÜM - PARTİ11. BÖLÜM - GEÇMİŞİN YÜKÜ12. BÖLÜM - UCUZ NUMARALAR13. BÖLÜM - İYİ OL14. BÖLÜM - TARAFSIZ15. BÖLÜM - GRİ16. BÖLÜM - NET CEVAP17. BÖLÜM - KIZIL HAVUZ18. BÖLÜM - GÜLÜMSE ADA19. BÖLÜM - EZİK20. BÖLÜM - DÖVÜŞ KULÜBÜ21. BÖLÜM - ZAAF22. BÖLÜM - ACININ ÇOCUĞU23. BÖLÜM - RİNG24. BÖLÜM - DOKUNMADIM SANA25. BÖLÜM - YENGE26. BÖLÜM - DANS ET27. BÖLÜM - UZAK DURUN28. BÖLÜM - SARIL BANA29. BÖLÜM - ABİ30. BÖLÜM - GERÇEK31. BÖLÜM - RESİM ATÖLYESİ32. BÖLÜM - ÇIĞLIK33. BÖLÜM - BENİM SAHNEM34. BÖLÜM - 12/D35. BÖLÜM - SADECE ARKADAŞ36. BÖLÜM - DELİSİN SEN37. BÖLÜM - EFSANE38. BÖLÜM - KARANLIK ADAMLAR39. BÖLÜM - ARKADAŞLARIM40. BÖLÜM - ÜÇ İSKENDER41. BÖLÜM - SIFIR42. BÖLÜM - TUZAK43. BÖLÜM - KÜL44. BÖLÜM - ADRES45. BÖLÜM - CD46. BÖLÜM - ÖNCE VE SONRA47. BÖLÜM - YUMRUK48. BÖLÜM - BUÇUK49. BÖLÜM - YARDIM EDİN50. BÖLÜM - NOT51. BÖLÜM - CAMİİ52. BÖLÜM - TOKAT53. BÖLÜM - YOYO54. BÖLÜM - ÇEKİ DÜZEN55. BÖLÜM - HAYATİ GÜVENCE56. BÖLÜM - YENİ DENGE57. BÖLÜM - GÜZELLİK58. BÖLÜM - RANCH SOS59. BÖLÜM - UFAKLIK60. BÖLÜM - FERYAT61. BÖLÜM - YARIŞ62. BÖLÜM - KAÇIŞ63. BÖLÜM - ÇILGIN ŞEY64. BÖLÜM - YENİ MEKAN65. BÖLÜM - KROKİ66. BÖLÜM - SEVGİLİ67. BÖLÜM - MARKET68. BÖLÜM - DAVET69. BÖLÜM - MİSAFİR70. BÖLÜM - YARA71. BÖLÜM - NORMAL72. BÖLÜM - HACKER73. BÖLÜM - İLK74. BÖLÜM - ANTRENMAN75. BÖLÜM - YILDIZ76. BÖLÜM - BUSE77. BÖLÜM - MORLUK78.BÖLÜM - PEÇETE79. BÖLÜM - İTİRAFFİNAL
Hikayeyi Paylaş
Loading...