69. Bölüm

69. BÖLÜM - MİSAFİR

🔥
artemiral

Beyazıd bir adım önümdeydi ama ben hâlâ kapının eşiğindeydim. Eve ilk kez gelmeme rağmen tuhaf bir samimilik vardı içeride. Şöminenin cılız sesi kulağıma dolarken, ayak sesleri yankılandı mermer zeminde.

“Hoş geldin!” dedi neşeyle biri. Başımı çevirdiğimde tanıdığım o yüzü gördüm. Ayşenur abla. Sarı ipek bir gömlek giymişti, pantolonu bejdi ve saçlarını dağınık topuz yapmıştı. Üzerinden şık ama samimi bir hava yayılıyordu. Gözlerinin içi gülerken kollarını bana doğru açtı. Abim geldi Ayşenur ablayı görünce aklıma. Gözlerim bir an dolacak gibi oldu ama yutkundum. Sarıldık. Sıkı sıkı.
“İyi ki geldin be kızım,” dedi kulağıma fısıltıyla.
“Dimi,” dedim usulca, içimde bir yer gerçekten o an öyle hissetmişti çünkü. Arkamdan ayak sesleri duyunca geri çekildim. Beyazıd’ın babası... Sanırım bir de annesi. Sanki bir yerden tanıdığım yüzler gibi hissettirdi. Kalbim tekledi. Gözlerim istemsizce babasına kaydı. Gri bir takım giymişti, kravatı oldukça nizamiydi. Ceketinin altındaki gömleği açık mavi... Tam o an zihnimin arka kapısından o iğrenç video sızdı. Elfin’in yüzü... Adamın çıplak göğsü...
Tiksintiyle karışık bir mide burkulması yaşadım. İçimden “Hayır... bu o olamaz,” dedim. “Yapma, şimdi değil... Şimdi bozamazsın her şeyi...”

“Sen demek Ada’sın, hoş geldin kızım,” dedi adam. Sesi beklediğim gibi sert değildi. Gülümsüyordu bana. Sıfır yapmacıklık ile. Bana yaklaştı. İçgüdüsel olarak geri çekilecek gibi oldum ama Ayşenur abla omzuma dokundu. Adam bana sarıldı. Ardından annesi. Kadının elbisesi yumuşacıktı, tenime değdiğinde içimi ürpertti. Pudra rengi bir etek-ceket takımı giymişti, ayaklarında taşlı babetler vardı.
“Beyazıd’la Ayşenur senden o kadar çok bahsetti ki!” dedi kadın gülerek. “Kendimizi senin arkadaşın gibi hissediyoruz artık.”

“Annem, abartmasan mı?” dedi Beyazıd boğuk bir sesle. Ben taş gibi kalmıştım ama gülümsedim. İçten olmayan ama çöküşümü örten bir gülümseme...

Sonra sofraya geçtik. Masa... Rüya gibiydi. Kristal kadehler, gümüş çatallar, şamdan ışığı... Krem bir masa örtüsünün üzerine serilmiş özenli tabaklar. Ortada avokado dilimli roka salatası, yanında fırından yeni çıkmış ekmekler, sıcak bir lazanya... Ben sandalye ararken Ayşenur abla beni hemen yanına oturttu.
Beyazıd karşıma geçti. Göz göze geldik bir an. Burada olduğum için çok memnun görünüyordu. Bir şey demedi ama bakışları “Beğendin mi?” diye sordu. Ben de başımı hafifçe salladım. Bu masayı beğenmemek ayıp değil küfür olurdu.

Babası suyu uzattı. “Afiyet olsun, gençler. Umarım Beyazıd seni rahatsız etmiyordur Ada,” dedi alaycı bir ses tonuyla.

''O sevdiklerine biraz düşkündür de.''
“Baba,” dedi Beyazıd hemen araya girerek, “Misafirimizi korkutma.”

Ben sadece güldüm. Gülümsedim. Yutkundum. Böyle bir sofrada, böyle bir evde, böyle bir adamla oturmak... İçimde fırtınalar kopuyordu ama dışım gayet sakindi. Nasıl göz göre göre böyle mutlu aile tablosu çizebiliyordu? İğrendim. Tiksindim o an her şeyden. Sustum ama. Çünkü bazı şeyler, sessizlikte çözülürdü. Ve bu gece… Belki de bazı cevapların gecesiydi.

Oturduğum sandalyeye hâlâ tam yerleşememiştim. Ne elim ne dilim bir yere ait değil gibiydi şu anda. Masanın etrafında gülen yüzlere bakınca, kendi iç sesimle daha da yalnızlaştım. Nasıl bu kadar sıcak, bu kadar samimi olabilirlerdi? Ve benim ailem neden bu kadar uzak ve soğuktu? İki düşünce de içime oturmuştu.

Beyazıd’ın babası, Etem amca, tabakları kontrol edip duruyordu.
“Lazanya az olmuş gibi, Ayşenur sen mi yaptın bunu? Kızım, Ada var burada, misafir... Misafirimizi aç mı bırakacaksınız?”
Herkes güldü. Ben de istemsizce.
Ayşenur abla gülerek “Ben yaptım baba, hani az önce söyledim ya...” dedi.
“Ben de beğenmediğim için söylüyorum zaten,” dedi Etem amca, sonra bana döndü.
“Sen karar ver Ada, kızım yemek yapmayı hâlâ öğrenemedi. Doktor oldu, hayat kurtarıyor ama yemek yapıp bizi zehirliyor... Eğer bu lazanya sana güzel geldiyse, ben susarım.”

Güldüm. Gerçekten içten bir gülüştü.
“Bence gayet güzel olmuş. Hem biraz açım, belki o yüzden daha da güzel geliyordur.”

“Bak işte!” dedi Etem amca, yüzü sevinçle aydınlandı. “Aç karna güzel gelen her yemeğin puanı kırıktır!”
“Yine başladı felsefeye,” diye homurdandı annesi.
“Ben hayatın içinden konuşuyorum karıcığım,” dedi adam ciddiyetle.
“Hayatın içinden konuşuyorsun ama bulaşıkların içinden hiç konuşmuyorsun Etem,” dedi kadın, ve herkes yine kahkahayla doldu.

Ben sadece izledim. Dinledim. Gözlemledim. Bu adam... Bu sıcak, neşeli, esprili adam... Elfin ile... Birden karnıma yumruk yemiş gibi hissettim. Masanın üzerindeki her şey bulanıklaştı bir an. Ne ara nefesimi tuttum bilmiyorum ama fark ettiğimde elim titriyordu.

“İyi misin?” diye fısıldadı Ayşenur abla kulağıma.
“İyiyim... sadece... şaşkınım biraz,” dedim. Gerçekten de şaşkındım. Bu adamın böyle olması... Bu kadar içten bir aile tablosunun içinde onun olması... Beyazıd’ın ona olan hayran bakışı.
Bilmiyorum.
Sadece içim burkuldu. Beyazıd babasına bir şey anlatırken, gözlerinde çocuk gibi bir ışıltı vardı.
“Babam küçükken bana kaykay almıştı, düşe kalka öğrenmiştim. Sonra da bir daha binmedim,” dedi.
“Çünkü ağzının üstüne düşüp bir dişini kırmıştın canım,” dedi annesi.
Beyazıd “Sen niye anlatıyorsun her şeyi ya!” diye söylendi, lakin gülümsüyordu. Beyazıd'ın babasına olan bağlılığı, bana iyi gelen ama bir yanımı kanatan bir şeydi. Onun nasıl biri olduğunu ben biliyordum. Ama o bilmiyordu. Ve belki... hiçbir zaman bilmeyecekti.

Dünyadaki en ağır şeylerden biri gerçeği bilip susmak zorunda kalmaktı. Ben bu sofrada susarken, içim yavaşça kanıyordu

...

Ayaklarım ürkek adımlarla Beyazıd’ın odasına doğru ilerlerken, evin geri kalanına kıyasla daha sakinleştiğimi fark ettim. Misafir olmak başka bir şeydi, birinin odasına girmek bambaşka. Özeline yürümek gibi. Ama o önden yürüyüp kapıyı açtığında, içeri girip birden gözümün önüne serilen manzara tüm düşüncelerimi silip süpürdü.

“Odan... baya büyükmüş,” dedim, dudaklarım hafifçe aralanmış.

“Eh,” dedi gülümseyerek, “biraz da kaçış alanı gibi oldu hep.”

Denize bakan geniş pencereyi görünce neredeyse büyülendim. Perdeler rüzgarla hafifçe kıpırdıyordu, loş ışık içeriyi usulca sararken denizin kokusu bile içeri doluyordu.
“Manzara... harika,” dedim. Yavaşça balkona yürüdüm. Kapısını açınca temiz havayı ciğerlerime doldurdum. Balkondan deniz koyu lacivert bir halı gibi serilmişti ayaklarımızın altına. Ufukta kaybolan tekneler, sanki başka bir dünyaya gidiyordu. Beyazıd sessizce yanıma geldi, dirseğini korkuluğa yasladı.

“Burası beni dengede tutuyor,” dedi.
“Artık beni de,” dedim ama dudaklarım kıpırdamadı. İçimdendi. İçeri dönünce odanın detayları dikkatimi çekmeye başladı. Bir köşede devasa bir boks torbası vardı. Onun hemen yanında eldivenler, sargılar... Diğer tarafta ise PlayStation kurulu, kiremit koltukta düzgünce sıralanmış oyun kolları.
“Sen baya stres atacak yer yapmışsın burayı,” dedim.
“Hayatın başka türlü kaldırılacak hali yoktu,” dedi. Gülümsedi ama gözleri biraz yorgundu. Tam yatağın kenarına oturmuştum ki odanın bir köşesinden incecik bir ötüş geldi. Başımı çevirdiğimde sultan papağanını gördüm. Minik, sarı beyaz bir tüy yumağı bana bakıyordu!
“Yok artık... bir de kuşun mu var?” dedim şaşkınlıkla. ''Oy ben bunu yerim!''

Beyazıd omzunu silkti. “Adı Zıpır. Beni en çok dinleyen o,” dedi. O an gülümsedim. “Selam Zıpır. Umarım sahibin kadar asi değilsindir,” dedim eğilerek. Kuş başını yana eğdi, sanki anlamış gibi.

Beyazıd da gülmeye başladı. “Asi ama sadık,” dedi. İçimi garip bir sıcaklık kapladı. Onunla burada, bu sessizlikte, sade bir varlık paylaşımı içindeydik. Gürültüsüz, kavgasız, hatta laf arasında bile sitem taşımayan bir an. Çok uzun zamandır ihtiyacım olan ama hiç ulaşamadığım bir dinginlikti bu. Bir anda kendimi yatağın kenarına oturmuş, Zıpır’ı izlerken buldum.
“Burada kalmak iyi geldi,” dedim fısıltıyla.

“Bana da sen.”

BEYAZIDCILARRR LFKJASDFSD

Bölüm : 07.08.2025 22:59 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
🔥 / Yasak Oyun (TAMAMLANDI) / 69. BÖLÜM - MİSAFİR
🔥
Yasak Oyun (TAMAMLANDI)

41.3k Okunma

3.22k Oy

0 Takip
80
Bölümlü Kitap
1. BÖLÜM - OKUL2. BÖLÜM- İLK TEMAS3. BÖLÜM - BEŞ KURAL4. BÖLÜM - SEÇİLEN5. BÖLÜM - TESADÜF YOK6. BÖLÜM - KIRMIZI PENCERE7. BÖLÜM - KAN RENGİ8. BÖLÜM - BİR BAKIŞ9. BÖLÜM - BUZ PARÇASI10. BÖLÜM - PARTİ11. BÖLÜM - GEÇMİŞİN YÜKÜ12. BÖLÜM - UCUZ NUMARALAR13. BÖLÜM - İYİ OL14. BÖLÜM - TARAFSIZ15. BÖLÜM - GRİ16. BÖLÜM - NET CEVAP17. BÖLÜM - KIZIL HAVUZ18. BÖLÜM - GÜLÜMSE ADA19. BÖLÜM - EZİK20. BÖLÜM - DÖVÜŞ KULÜBÜ21. BÖLÜM - ZAAF22. BÖLÜM - ACININ ÇOCUĞU23. BÖLÜM - RİNG24. BÖLÜM - DOKUNMADIM SANA25. BÖLÜM - YENGE26. BÖLÜM - DANS ET27. BÖLÜM - UZAK DURUN28. BÖLÜM - SARIL BANA29. BÖLÜM - ABİ30. BÖLÜM - GERÇEK31. BÖLÜM - RESİM ATÖLYESİ32. BÖLÜM - ÇIĞLIK33. BÖLÜM - BENİM SAHNEM34. BÖLÜM - 12/D35. BÖLÜM - SADECE ARKADAŞ36. BÖLÜM - DELİSİN SEN37. BÖLÜM - EFSANE38. BÖLÜM - KARANLIK ADAMLAR39. BÖLÜM - ARKADAŞLARIM40. BÖLÜM - ÜÇ İSKENDER41. BÖLÜM - SIFIR42. BÖLÜM - TUZAK43. BÖLÜM - KÜL44. BÖLÜM - ADRES45. BÖLÜM - CD46. BÖLÜM - ÖNCE VE SONRA47. BÖLÜM - YUMRUK48. BÖLÜM - BUÇUK49. BÖLÜM - YARDIM EDİN50. BÖLÜM - NOT51. BÖLÜM - CAMİİ52. BÖLÜM - TOKAT53. BÖLÜM - YOYO54. BÖLÜM - ÇEKİ DÜZEN55. BÖLÜM - HAYATİ GÜVENCE56. BÖLÜM - YENİ DENGE57. BÖLÜM - GÜZELLİK58. BÖLÜM - RANCH SOS59. BÖLÜM - UFAKLIK60. BÖLÜM - FERYAT61. BÖLÜM - YARIŞ62. BÖLÜM - KAÇIŞ63. BÖLÜM - ÇILGIN ŞEY64. BÖLÜM - YENİ MEKAN65. BÖLÜM - KROKİ66. BÖLÜM - SEVGİLİ67. BÖLÜM - MARKET68. BÖLÜM - DAVET69. BÖLÜM - MİSAFİR70. BÖLÜM - YARA71. BÖLÜM - NORMAL72. BÖLÜM - HACKER73. BÖLÜM - İLK74. BÖLÜM - ANTRENMAN75. BÖLÜM - YILDIZ76. BÖLÜM - BUSE77. BÖLÜM - MORLUK78.BÖLÜM - PEÇETE79. BÖLÜM - İTİRAFFİNAL
Hikayeyi Paylaş
Loading...