21. Bölüm

21. Bölüm

Sena şahin
asen24

Aradan birkaç gün geçmişti rüzgarla herşey normal ilerliyordu ve cuma günü gellmişti , okulun son günüydü karne günü gelip çatmıştı artık. Sabah özenle hazırlanıp okula geçtim öğrenciler toplanana kadar kendime bir kahve yaptım. Deniz ve abim bu hafta sonu döneceklerdi balayından deniz o yüzden izinliydi. Ve o olmadığında okulda tek hissediyordum sanki kendimi. Öğretmenler odasındaki masada boş bir yere oturdum ve karneleri düzenlemeye başladım. O sırada birkaç öğretmen de içeri gelmişlerdi birkaç konu hakkında sohbet ettikten sonra kapıdan Kayra girmiş ve yanıma bir sandalye çekip oturmuştu.

Kayra : günaydın aden hocam nasılsın?

- iyiyim kayra hocamm sen nasılsın?

Kayra : iyi olmaya çalışıyorum işte konuşamadık birkaç gündür gözün aydın geldi

- teşekkür ederim evet çok şükür

Kayra : Aden 1 yılda çok şey yaşadık ben sana en başından hislerimi belli ettim , ama artık olmayacağını biliyorum. Benimle hala iki arkadaş olarak kalabilecek misin ?

- kayra bunu neden sorduğunu anlayabiliyorum. Rüzgarın gelmesi seninle olan arkadaşlığımızı engellemez fakat sana en başta söylediğim gibi sen benim için değer verdiğim bir meslektaşım dan fazlası olamazsın. Ve bende bunun bozulduğunu fark ettiğim an konuşmayı bitiririm. Bunun rüzgarla bir alakası da yok.

Kayra : sevindim o halde emin ol sadece arkadaşın olmak bile bana yeterli

Başımla onaylar gibi yaparak gülümsedim kayraya. Konuşmalarından hala duyguları olduğunu anlayabiliyordum o ne kadar arkadaş dese bile ama alışacak ve unutacaktı. En ufak yanlış haraketini fark ettiğimde dediğimi yapar ve konuşmayı uzatmazdım.Bunu rüzgar olduğu için değil kendime saygısızlık olarak görürdüm.

 

Sınıfa girdiğimde öğrencilerimin hepsi adeta bir yıldız gibi parlıyordu. Hepsi özenle seçilmiş en güzel kıyafetlerini giyip gelmişlerdi. Bu anlarda bir kez daha iyiki öğretmen oldum diyordum. Gözlerimin içine bakan bir sınıf dolusu öğrenci heyecanla beni bekliyordu.

-Günaydın çiçeklerim nasılsınız ?

Evet çiçeklerim derdim onlara hep çünkü onlar benim çiçeklerimdi onları tek tek ben yetiştirip suluyordum. Ve hiçbirinin solmasına izin vermek istemiyordum. Çocuklar onlara çiçeklerim dememe oldukça alışkın oldukları için hepsi bir anda

-iyiyiz hocam

Dediler ve bende artık uzatmadan karnelerini vermek istediğim için

- bir senenin sonuna geldik , sarf ettiğiniz çaba için çok teşekkür ederim hepiniz çok iyi işler başardınız ve biliyorum ki seneye daha da iyisini yapacaksınız. Bu gün burdan herkes güler yüzüyle çıksın olur mu? Bu 3 aylık tatilde kendinize iyi bakın güzel güzel dinlenin ama beni de unutmayın. Haydi bakalım başlayalım kimler neler yapmış...

 

Diyerek karneleri dağıtmaya başladım. Kimisi aldığı karne karşısında çok memnun ve mutluyken kimisinin yüzü asılmıştı. Bu yüzden en başta herkes güler yüzüyle çıksın demiştim evet kötü karneleri olanlar tabiki vardı ama seneye düzeltilebilirdi. Bir çocuğun sene sonunda eline tutuşturulan bir karne değiştirmemeliydi hayatını , çabalaması ve istemesi çok önemliydi. Karne yüzünden heveslerinin kırılmasını istemiyordum. Karneleri dağıttıktan sonra okulun bahçesinde İstiklal Marşı okunması için toplanıldı. Birçok veli ise çocuklarının bu güzel gününe eşlik etmek için bekliyordu.

Okulun müzik öğretmeni olarak mikrofonu elime aldım ve bir daha mesleğimle gurur duyarak İstiklal Marşımızı söyledik.

 

Okulda herkes dağılmıştı öğretmenler olarak biz hariç tabi işlerimizi toparlamaya çalışıyorduk güzel bir kahve yaptım ve masaya oturdum tam işime odaklanmışken telefonumun sesi dağıttı dikattimi “ Binbaşım” yazısını görünce hızla elime alıp telefonu açtım

- Efendim canım

Rüzgar : Çıktın mı güzelim ?

- Hayır toparlamamız gereken işler var onları hallediyoruz sanırım 1 saate yakın sürer

Rüzgar : Anladım güzelim benimde yarım saatlik bir işim vardı da daha sonrasında buğra beyin karnesini kutlamak için yemek yiyip onu istanbula babannemin yanına götüreceğim bize eşlik etmek ister misin ?

- Olabilir aslında buğra da istermi ki ?

Rüzgar : neden istemesin anlamadım ister tabi

- tamam o zaman çıktığımda haber veririm

Rüzgar : kapıda seni bekliyor olurum.

- görüşürüz binbaşı

-görüşürüz güzelim

Buğranın beni sevdiğini biliyordum elbette. Fakat onun tek abisi vardı , bu zamana kadar onu kimseyle paylaşmak durumunda kalmamıştı ve ben bir anda hayatlarına girip herşeylerine ortak olmak istemiyordum. Abisiyle eskisi gibi vakit geçirebileceğini ve benim onların arasındaki kardeşliğe eşlik edeceğimi düşünmesini istemiyordum. Sanırım bunu rüzgarla değil buğrayla konuşmam gerekiyordu.

İşlerimi hızlıca halledip eşyalarımı toparladım.Okuldaki öğretmen arkadaşlarımla görüşüp öğretmenler odasından çıktım. Koridorda duran Kayra hocayı gördüğümde o da beni bekliyor gibi bana doğru yürümeye başladı

Kayra : Bitti mi evraklar , çıkıyor musun ?

- bu günlük bitti pazartesi zaten yine geleceğiz devam ederim kaldığım yerden

Kayra : Anladım , görüşürüz o zaman

- görüşürüz

Diyerek kayradan uzaklaştım. Dış kapıya doğru yöneldiğimde Rüzgar yine tüm yakışıklılığı ve karizmasi ile kapıda ellerinde çiçekle beni bekliyordu. Onu gördüğümde yüzümdeki gülümsemeye engel olamayıp hızla yanına gittimm

Rüzgar : hoşgeldin hoca hanım , bunlar sana

- rüzgar ne gerek vardı çok teşekkür ederim

Rüzgar : her çiçek aldığımda bana teşekkür mü edeceksin, alışmalısın

- alışırsam sorun olur ama binbaşı

Rüzgar : Ben hayatta olduğum sürece olmaz sen merak etme

- of deme şöyle ya. Hem sen neden arabanla geldin bende arabamla gelmiştim sabah.

Rüzgar : Güzelim ikimiz de arabalarımızla senin eve gidiyoruz senin arabanı bırakıyoruz , sen benim arabama geliyorsun ve beraber buğrayı almaya gidiyoruz.

- Anlaştık hadi o zaman

Rügar : birşey daha var

- ne oldu

Rüzgar : İstanbula gideceğiz

- biliyorum sevgilim

Rüzgar: babanneme

- biliyorum sevgilim eee

Rüzgar : seninle tanışmak isteyecek

Ne !!! Olmaz.

Rüzgar : ne demek olmaz ?

Ne olarak tanışacağız rüzgar ortada birşey yokken.

Rüzgar : ben senin ailenle tanıştım ve sorun etmedim bunu

Durumlar farklıydı biliyorsun.Rüzgar çok heyecanlanırım utanırım henüz sadece sevgiliyiz çok erken

Rüzgar : güzelim o zaten seni biliyor ve anlattıklarımız kadarıyla tanıyor , utanacağın bir konu söz konusu değil. Hadi geç kalmayalım

-Off rüzgar of

Diyerek hızla arabama binip çalıştırdığımda rüzgar ilerlemek için beni bekliyordu. Hızla arabamı çalıştırdım ve yola koyuldum.Rüzgar arkamdan takip ediyordu ve biraz canım oyun oynamak istemişti. Hızdan her zaman korkardım ama biraz dan birşey olmazdı. Gaza yüklenip arabaları sollamaya başladığımda rüzgar da hızla benim peşime takılmıştı. Araba kullanırken oldukça dikkatliydim. Rüzgarında öyle olduğunu biliyordum. Telefonumun çalmasıyla hızımı düşürdüm

Evet binbaşım

Rüzgar : yavaş aden yavaş

Eğleniyordum

Rüzgar : böyle eğlence olmaz aden

Ne oldu korktun mu ?

Rüzgar : Adennn!!!

Dediğinde telefonu kapattım. Rüzgarın sesi fazlasıyla sert çıkmıştı. İsmimi ilk kez onun ağzından bu kadar korkutucu çıktığını duymuştum. Çok fazla sinirlendiğini anlamıştım. Hızımı düşürmeden devam ettim...Evin önüne geldiğimde arabamı park ettim ve bir hışımla arabadan indim. Rüzgarın da sinirle arsbadan indiğini gördüğümde ona doğru yürümeye başladım

Rüzgar : Ne yaptığını sanıyorsun sen , niye doğru düzgün kullanmıyorsun ?

- Bana bak rüzgar sana tekrar söylüyorum bir kere söyledim anlamadın herhalde sinirlenebilirsin fakat bir daha bana sesini bu derece yükseltirsen karşında beni bir daha asla göremezsin anladın mı ?

Rüzgar : Aden sen niye beni anlamıyorsun. Lan ödüm kopuyor sana bişey olacak diye bunu anlamak zor mu bu kadar ?

- Bu bana sesini yükseltmen anl...

Henüz lafımı bitiremeden rüzgar belimden kavrayarak beni kendine çekti ve öpmeye başladı. Yine sinirlenmiştim ama ona karşı koyamıyordum. Sanki dudaklarımız kavga eder gibiydi. Bir süre sonra duraksayıp alnını alnıma yasladı

Rüzgar : çok korktum özür dilerim çok korktum aden.

- özür dilerim korkutmak istemedim.

Rüzgar : yapma sakın bir daha yapma

- tamam binbaşı hadi gidelim buğra bizi bekliyor.

Dediğimde tam geri çekiliyordum ki rüzgar tekrar kendine çekti ve dudaklarıma ufak bir öpücük bıraktı

Rüzgar : gidelim.

Arabaya binip rüzgarın evine doğru yola koyulduk. Onu bu kadar korkuttuğumu düşünmemiştim. Hala etkisi üzerinde olacak ki direksiyonu iki eliyle sıkı sıkı tutuyordu. Ve kendini kastığını yüz hatlarından anlayabiliyordum. Onu biraz sakinleştirmem gerektiğinin farkına varıp benim tarafımda olan elini direksiyondan ayırıp tuttum

- iyiyim sakinleş artık

Rüzgar cevap vermek yerine tuttuğum elini sıkı sıkı tutmaya başladı ve başıyla onayladı. Yeterince sakinleşmemişti farkındaydım uzanarak yanağına bir öpücük bıraktım.

- seni çok seviyorum

Rüzgar hafif bir gülümsemeyle

Rüzgar : Çok seviyorum seni aklının alamayacağı kadar .

Dediğinde biraz da olsa yumuşadığını hissetmiştim. Bir süre daha yola devam ettikten sonra eve gelmiştik rüzgar hemen buğrayı çağırmalarını söylemişti. Buğra koşarak arabaya geliyordu ki beni görünce duraksadı. Arka koltuğa geçip oturduğunda

Rüzgar : Hoşgeldiniz buğra bey

- hoşgeldin buğracım

Buğra : hoşbuldum , hocam sizi beklemiyordum kusura bakayın birden görünce..

Eğer sende istersen size eşlik etmek isterim bu gün

Buğra : aşk olsun hocam tabi

Rüzgar : oldu aslanım aşk oldu

Dediğinde buğra ve ben gülmeye başlamıştık. Rüzgar arabayı kullanmaya başladığında buğrayı İstanbulda rahat durması için ve babannesini üzmemesi için tembihlemeye başlamıştı. Yol boyu sohbet ettik ve bir mekana gelmiştik. İnerken telefonumu arabada bıraktım. Buğra ile yanlız konuşmak istiyordum ve rüzgarı başka bir şekilde yanımızdan gönderemezdim. Arabadan inip mekana geçerken indiğim yerde rüzgarı bekledim. Gelip elimi tuttu ve hep beraber girdik içeriye. Siparişlerimizi verdikten sonra

Ah telefonumu arabada unutmuşum gidip alayım ben

Rüzgar : ben alırım sen otur

Dediğinde bir rahatlama gelmişti bir an da olsa tamam derse diye korkmadım değil. Rğzgar uzaklaştıktan sonra hemen söze başladım

Buğracım seninle birşey konuşmak istiyorum.

Buğra : tabi hocam

Ben birden hayatınıza girdim ve abinle çok sağlıklı bir ilşkiye başlayamadık bu sürede abinden ayrı kalmış olduğunun farkındayım. Ama bu böyle devam etmeyecek abinle eskiden nasıl baş başa vakit geçiriyorsanız bu düzen devam edecek. Ve sen ne zaman istersen abinle baş başa kalabileceksin. Ben birden gelip böyle rüzgarıın seni ihmal etmiş gibi görünmesini asla istemem. Abini hiçbir zaman benimle paylaşmış gibi düşünmeni , benim yüzümden seninle vakit geçirmediğini düşünmeni istemem. Anlatabiliyor muyum ?

Buğra : Hocam öyle birşey yok zaten ben sizi çok seviyorum ve ikinizinde mutlu olmasını istiyorum. Bu gün aslında moralimin bozuk olması sizinle alakalı değildi İstanbula gideceğim içindi. Yoksa siz hep gelin hatta hiç gitmeyin ki abim bana bulaşmasın.

Bunu duyduğuma sevindim o zaman diğer konuya geçiyorum. Okul dışında bana istediğin şekilde hitap edebilirsin. Hala hocam demene gerek yok anlaştık mı ?

Buğra : Anlaştık hocam...şey aden abla anlaştık

Buğra okulda sürekli alışmıştı tabi karıştırması çok normaldi. Ve bu konuşma beni oldukça rahatlatmıştı. Eğer konuşmayı yapmasaydım hep aklımda kalacaktı. Ben bir öğretmenim ve çocukların neler düşünebileceğine dair az çok tahmin yürütebiliyordum.

Rüzgar geldiğinde yemeklerimizde geldi sohbet ederek yemeklerimizi yedik. Buğra konuşma tarzı , haraketleri ile ilerideki rüzgardı adeta. Abisini örnek aldığı çok belliydi. Neyseki çok güzel bir adamı örnek alıyordu.

 

Yemeklerimiz bittikten sonra rüzgar kalkmak için hesabı istediğinde

Rüzgar saat geç olacak İstanbula vardığımızda , ben gelmesem mi?

Rüzgar : olsun güzelim babannemin haberi var senden , bekliyor.

Buğra : Aden abla , Hülya hanımın huzuruna çıkacak demekki.

Dediğinde rüzgar buğraya sert bir bakış atmıştı. Sanırım sert bir yapısı vardı ve bu beni oldukça germişti.

Rüzgar : gidelim yoldan da kahveleri alırız

Buğra : Abi benim kartımı verecek misin ?

Rüzgar : Vereceğim ama abartmayacaksın.

Buğra : ne zaman abarttım ki

Rüzgar : dimi buğra ne zaman abarttın ki ?

Iki kardeşin kendi aralarında atışmalarını izlerken bir yandan da arabaya yerleşmiştik bile. Ben de abimi çok özlemiştim , onlar da yarın İzmire dönüyorlardı. Yolda rüzgar bir kahvecide durup kahvelerimizi aldı ve yolculuğumuz başladı. Buğra arka koltukta telefonu ile oynuyordu. Biz ise rüzgarla sohbet ediyorduk.

Rüzgar : Güzelim sen İstanbula ailenin yanına gidecek misin tatil için ?

- Aslında gitsem iyi olur çok özledim , ama seni de bırakmak istemiyorum.

Rüzgar : Yani gitmeni istemem ama onlar da seni özlemişlerdir eminim.

- Sanırım 1 haftalığına ayrı kalacağız

Rüzgar : 1 hafta mı ? Iyi o halde.

- sen beni başından atmaya mı çalışıyorsun ?

Dediğimde rüzgar sert bir bakış atarak yoldan gözlerini ayırıp saniyelik benim gözlerimin içine baktı. Yanlış bir cümle kurduğumu anladım o an. Ama ciddi değildim fakakt bu adama şaka yapılmıyordu.

- O zaman ben pazartesi günü İstanbula geleyim tekrar hem Irmağın da yanında olmak istiyordum zaten ikisini bir arada çıkartırım.

Rüzgar : tamam güzelim ben bırakırım seni istanbula

- Neden benim arabam yok mu ?

Rüzgar : yok demedim. Ben bırakırım dedim.

- İstanbulda arabama ihtiyacım olacak.

Rüzgar : Ailenin arabası var.

- ailemin , benim değil

Rüzgar : ne fark eder ?

- Arabam varken neden kendim gidemiyorum onu anlamıyorum. Sürekli gidip geliyordum zaten.

Rüzgar : Ben hayatına girdiğimden itibaren kaç kere İstanbula yanlız gittin aden.

- 1 kere ama ne fark ediyor ?

Rüzgar : o benim bilgim dışındaydı , olsaydı gidemezdin zaten

- Seni anlamakta çok zorlanıyorum artık

Rüzgar : Anlamaya çalışma , bir kere sorgulamadan dediğimi yap o zaman

-neden ya neden !!!

Buğra : Bizim annemiz ve babamız İstanbul - İzmir arası giderken kaza geçirdi ve öldü.

Rüzgara neden diye bağırdığımda buğranın kurduğu cümle yankılandı kulaklarımda bir kaç kez. İşte şimdi verecek hiçbir cevabım yoktu. Rüzgar trafik kazasında kaybettiklerini söylememişti. Buğranın cümlesi bittiğinde rüzgar direksiyonu daha da sıkı tutmaya başlamıştı ben ise kalakalmıştım. Ne diyecektim şimdi ne desem doğru olurdu. Bu gün hız yaptığımda neden o kadar tepki verdiğini şimdi anlıyordum.

- Özür dilerim bilmiyordum.

İkisinden de ses çıkmamıştı ben ise bu sessizliği bozmak istemeden kafamı cama yaslayıp yolu izlemeye başladım. Farkında olmadan iksini de kırıp üzmüştüm. Belkide bastırdıkları duyguları tetiklemiştim. Hassas bir konuydu. Başımı çevirip rüzgara döndüğümde biraz daha sakin görünüyordu en azından direksiyonu tek eliyle tutmaya başlamıştı. Bu rüzgarın sinirinin geçtiği , sakinleşitiği anlamına geliyordu. Ama bana bakmıyordu , fark etmiş olmalıydı ona baktığımı bilerek bakmıyordu.

 

Tekrar başımı cama yaslayıp yolu izlemeye devam ettim , radyoda çalan şarkının da etkisiyle gözlerimden bir iki damla yaş süzüldü. Hızla onları yok ettim görmemeleri için. Geç kalmış olmalıydım ki rüzgar başımı kendine doğru çekip saçlarımdan öptü daha sonra elimi sıkı sıkı tutmaya başladı.Baş parmağıyla tuttuğu elimi okşamaya başladığında anlamıştım artık sakinleştiğini.

 

Bölüm : 12.12.2024 23:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...