37. Bölüm

37. Bölüm

Sena şahin
asen24

 

ADEN 

 

Sabah gözlerimi açtığımda yanımda rüzgar yoktu , etrafa bakındığımda baş ucumda duran bir tepsi vardı. Kahvaltı hazırlamıştı ve bir not vardı

Rüzgar : çok güzel uyuyordun , kıyamadım uyandırmaya ama lütfen kahvaltını et olur mu güzelim. Ve uyandığında beni hemen ara.

Telefonumu elime aldığımda rüzgardan birde mesaj vardı hemen girdim

Rüzgar : Güzelim toplantıya giriyorum ararsan açamayabilirim.

Rüzgar eskisi gibi değildi attığı her adımı haber veriyor ve çok ince düşünüyordu. Bu geçen zaman bizi yıpratsa da bir yanım iyi oldu diyordu.

- günaydın , uyandım ben toplantıda mısın?

Yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra telefonum çalmaya başladı

Rüzgar : güzelim günaydın , şimdi çıktım toplantıdan. Kahvaltını yaptın mı ?

- yeni uyandım rüzgar , kendime bile gelemedim henüz ama çok güzel görünüyor teşekkür ederim

Rüzgar : afiyet olsun , hepsini bitirince bana fotoğraf at

- çocuk muyum ben rüzgar

Rüzgar : öyle demek istemedim ya . Ye ama tamam mı

- tamam yiyeceğim.

Rüzgar : ne yapacaksın bu gün ?

- bilmiyorum evde çok sıkılıyorum belki denize giderim

Rüzgar : buraya da gelebilirsin

- rüzgar zaten evde sürekli beraberiz birde iş yerine mi geleceğim

Rüzgar : benim için hiç bir sakıncası yok ama sen bilirsin

- haber veririm sana , kahvaltımı yapayım ben görüşürüz

Rüzgar : haber ver ama

Telefonu kapatıp tabaktan birşeyler atıştırdım ama midem almıyordu. Mutfağa geçip kahvemi yaptım. Eskiden olduğu gibi manzaranın karşısına oturdum.

 

Buraya ilk geldiğimde “ aden gerçek benliğini bulup yeniden doğacak ” demiştim. Yaşayacaklarımı , duyglarımı , başımdan geçenlerden habersiz. Gerçekten yeniden doğmuş gibiydim. Tüm yaşanmışlıklarımla tekrar dönmüştüm bu eve.

 

Bu düşüncelerden çalan telefonum ile ayrıldım arayan ırmaktı

Irmak : günaydın uğur böceğim

- günaydınnn

Irmak : ne yapıyorsun nasılsın bakalım

- kahve içiyorum evdeyim başka ne yapabilirim ki ?

Irmak : afiyet olsun.

- sen neler yapıyorsun bakalım

Irmak : bizde herşey bildiğin gibi. Şey ben birşey duydum da seni o yüzden aradım.

- ne duydun

Irmak : aynı evde yaşıyormuşsunuz , barıştınız mı ?

- aynı evde yaşıyoruz ama zamana bıraktık bu sefer emin adımlarla ilerlemek istiyorum

Irmak : peki biz ne zaman düzeleceğiz aden ?

- neyimiz varda düzeleceğğiz anlamadım?

Irmak : bana çok soğuksun

- özür dilerim ama içimden geldiği şekilde davranıyorum

Irmak : peki konuşuruz yine hoşçakal

 

Irmakla telefonu kapattığımızda aslında o zamana kadar farkında değildim ama doğruydu eskisi gibi davranamıyordum. Bu zamana kadar birbirinden hiç birşey saklamayan iki kardeştik biz. Belkide onu içimde bir yerlerde affetmemiştim. Ama böyle olmasına da içim el vermiyordu. Ona hemen bir mesaj attım

- sen benim için çok değerlisin seni çok seviyorum unutma

Irmak : Yerimi başkaları dolduruyor şu an ve bu beni üzüyor

- saçmalama ırmak senin bendeki yerin asla değişmez sen benim kardeşimsin. Kim gelirse gelsin senin yerin ayrı

Irmak : bunu duyduğuma sevindim...

 

Bir süre evde zaman geçirdikten sonra hazırlanmaya başladım. Nereye gideceğime karar vermemiştim henüz fakat evde durmak beni boğuyordu. Hazırlanırken bir yandan da düşünüyordum ki rüzgarın yanına gitmeye karar verdim. Ona her ne kadar uzak kalmaya çalışsam da buna engel oluyordu kalbim. Çok zordu uzak kalmak , zaten bu hayat bizi yeterince uzaklaştırmıştı.

Hazırlanıp evden çıktım , taksiye binip adresi söyledikten sonra camdan yolu izlemeye başladım. Ah be aden , bu kadar severken neden ondan uzak durmaya çalışıyorsun diye kendi kendime sorarken cevabını biliyordum aslında. Kırgındım. Ama onu kaybetmeye ne gücüm vardı ne de aklım.

Vardığımda ücreti ödeyip indim ve telefonumu çıkartıp rüzgarı aradım

Rüzgar : efendim güzelim

Rüzgar ben geldim , girişteyim

Rüzgar : geliyorum

Askerlere kimliğimi gösterdikten sonra bahçeden binaya doğru yürümeye başladım , rüzgar kapıya çıkmış beni bekliyordu. Yanına yaklaştığımda

Rüzgar : hoş geldin

Hoşbuldum

Rüzgar : gel hadi

Diyerek belimden tutup beni odasına yönlendirdi. Odaya geçtiğimizde ben rüzgarın tam karşındaki koltuklara o ise yerine geçti.

Rüzgar : haber vermedin , yine.

Aradım işte

Rüzgar : geldiğinde aradın aden. Yolda başına bir şey gelse haberim olmayacak.

Abartma rüzgar , geldim işte

Rüzgar : tamam aden bir şey demiyorum. Çok az bir işim var kahvelerimizi burada mı içelim bahçede mi

Sen işini bitir bahçede içeriz.

Rüzgar başıyla onay verdikten sonra önündeki evraklara odaklandı. Bir süre onu iziledikten sonra telefonumu kurcalamaya başladım. O sırada içeriye benim geldiğimi fark etmeyen ali girdi

Ali : üff rüzgar şuna bakman lazım taş gibi

Dediğinde elindeki telefondan gözünü ayırmıyordu , hala beni fark etmemişti

Rüzgar : alii!!!!

Rüzgar aliye hafif sesini yükselttiğinde ali bir an duraksayıp beni fark etti.

Ali : yenge hoş geldin fark etmedim kusura bakmayın ya

Neymiş o taş gibi olan bende görebilir miyim ?

Rüzgar aliye sinirli bir şekilde bakıyordu , ali deli doluydu her an ne yapacağı ne göstereceği belli olmazdı.

Ali elindeki telefonu hemen bize çevirip

Ali : motor yenge başka ne olabilir

Rüzgar : hiç ayarın yok hiç.

Ali : görmedim geldiğini kardeşim ne yapayım

Öyle olsun , motor olsun.

Dedim ikisine de sert bir bakış atarak. Rüzgar sinirlendiğimi anlamıştı

Rüzgar : motor almayı düşünüyorum ali de sağolsun bunu kendine görev bildi. Sürekli motor bakıyor bana

Sen ve motor

Rüzgar : olmaz mı ?

Motorla ne bileyim seni düşünemedim

Rüzgar : allah allah

Daha genç daha rahat kişilerin kullandığı bir araç

Rüzgar : şu an bana açık açık yaşlısın mı dedin sen ?

Hayır sadece bilemedim rüzgar of uzatma

Rüzgar : peki sen öyle olmamı mı isterdin?

Ali konunun uzayacağını düşünerek “ ben çıksam daha iyi olacak” diyerek çıktı odadan.

Ben öyle bir şey mi dedim şimdi ?

Rüzgar : ne dedin anlatsana

Rüzgar sen normalde de dışardan çok sert görünüyorsun , boyun vücut yapın falan çok sert ve ciddisin. Motorun üstünde seni hayal edemedim bu kadar .

Rüzgar : neyse gençler kullansın bu yaştan sonra ne işim var zaten

Ay rüzgar geldiğime pişman etme beni

Rüzgar : pişman olmaya yer arama

Rüzgar bak giderim

Rüzgar : git bakalım gidebiliyor musun?

Aramızdaki tatlı atışma inada binmişti , yanımdaki çantamı alıp ayağa kalktığımda rüzgar yerinden fırlayıp kapının önüne geçti.

Çık gideceğim

Rüzgar : Gidebiliyorsan git

Rüzgarrr!!

Rüzgar : söyle güzelim

Benimle dalga geçiyorsun

Rüzgar : evet birtanem seninle dalga geçiyorum

Yapma 

Rüzgar : bu hallerini çok seviyorum

Sinirleniyorum

Rüzgar daha da bana yaklaştı , belimden kavrayıp kendine çekti. “Çok güzel oluyorsun sinirlendiğinde” diyerek dudaklarımdan öpmeye başladı. Tam geri

çekilecekken daha da bastırdı beni kendine. Dudaklarını ayırmadan “ uzaklaşma benden” dedi ve öpmeye devam etti.

Çaktırmadan kapıyı kitlediğinde durmayacağını anlamıştım. Rüzgara karşılık vermeye başladığımda beni kucağına aldı , ayaklarımı beline sardığımda koltuğa oturdu. Bir süre öpüşmeye devam ettikten sonra

-Dur  

Dedim kısık ve nefes nefese kalmış sesimle. Durup alnını alnıma yasladı

Rüzgar : Rahatsız mı oldun ?

Hayır

Diyerek kucağından kalktım , dağılmış olan saçlarımı düzeltirken o da yerinden kalktı ve tam önümde durdu

Rüzgar : benden rahatsız mı oldun?

Hayır

Rüzgar : peki , gel bahçeye çıkalım

Kırılmıştı , fakat ben en azından şu an bunu yaşamak istemiyordum. Özellikle de bulunduğumuz konumda olmamalıydı. Daha özel olmalıydı. Rüzgar onu istemediğimi düşünmüş ve üzülmüştü. Kapıdan çıkmadan hemen elimden tutup kendime çevirdim

Rüzgar ?

Rüzgar : efendim

Ben senden rahatsız olmam , bana herşeyi söyle ama bunu söyleme. Sadece şu an değil. Ve ayrıca bana askerlerin tekrar bakmasını istemiyorsan elimi bırakma. Kaparlar bak

Rüzgar: güzelim tam toparlıyorsun beni yumuşatmayı başarıyorsun ama sonunda yine sinirlendirmeyi nasıl başarıyorsun anlatsana. Ve sana artık burada göz ucuyla bile bakabilecek kadar yürekli bir adam çıkamaz.

O ne demek şimdi

Rüzgar : ne anladıysan o güzelim. Kurcalama hadi kahvelerimizi içmeye gidelim.

Rüzgar tuttuğum eli bırakmadan hatta daha sıkı tutarak bahçeye yöneldi. Oturduktan kısa bir süre sonra asker kahveler ile yanımıza geldi. Rüzgar başını sallayarak teşekkür etti.

Sormadan getirdi

Rüzgar : biliyor çünkü

Kahvesinden bir yudum aldıktan sonra devam etti sözlerine

Rüzgar : buraya benim için gelen tek kadın sensin buradaki herkes farkında ve dikkatlerini çekiyor yanımda olman. Askerler , her biri yüzlerce eğitimden geçti buraya gelebilmek için en ufak kahveyi nasıl içtiğimi bile hemen yazıyorlar akıllarına. Mesleki defarmasyon , bir süre sonra yorsa da askerlikte en çok yapılan şey.

 

Sende öylesin yani ?

Rüzgar : öyle olmak zorundayım

Bu çok yorucu ama

Rüzgar : alışkanlık haline geliyor istemeden aklına yazıyorsun en ufak şeyi.

Beni ?

Rüzgar : Senin herşeyini bile isteye yazdım , aklıma da kalbime de.

Öğretmenken bende öyleydim aslında biliyor musun. Çiçeklerimin her birinin detayına dikkat ederdim. Yorucuydu ama benim için çok değerliydi

Rüzgar : özledin mi ?

Çok … çok özledim mesleğimi

Rüzgar : tekrar kavuşacaksın

Zor rüzgar çok zor böyle konularda çok dikkat ediyorlar.

Dediğimde rüzgar başımdan tutarak omuzlarına çekti ağlamamak için çok zor tutuyordum kendimi. Mesleğimi , çiçeklerimi çok özlemiştim. Çok zordu tekrar öğretmen olmam elimden kayıp gitti.

 

Rüzgarın omuzlarında öylece kaldım. Sessizce , konuşmadan bir süre kaldık öyle. Buna ihtiyacımız vardı.

İçeri geçip rüzgarın kalan işlerini de hallettikten sonra arabaya yöneldiğimizde rüzgar arabanın önünde durup

Rüzgar : kullanmak ister misin güzelim

Yok , ben yapamam

Rüzgar : yaparsın

Yapamam , kötü olurum

Rüzgar : sen benim bu hayatta tanıdığım en dikkatlı araç kullanan kadınsın. Yapmıştın , yine yaparsın ben yanındayım

Rüzgar

Rüzgar : güzelim ısrar etmeyeceğim ama ben yanındayken korkma hiçbir şeyden.

Belki sonra

Başıyla onaylayıp direksiyona geçtiğinde eve doğru gitmediğimizi fark edip

-nereye gidiyoruz

Rüzgar : acıkmadın mı ? Yemek yeriz diye düşündüm

Evde hazırlardım ben

Rüzgar : yorulmanı istemiyorum

Bir süre sessiz kaldım fakat senelerdir aklımda olan ve sormaya çekindiğim soruyu artık sormaya karar verdim.

Rüzgar sana bir şey soracağım ama yanlış anlama

Rüzgar : sor bakalım

Sen binbaşısın , maaşın iyidir elbette ama bu kadarı çok fazla. Oturduğun ev , bindiğin araba sonra babannenin evi ve gördüğüm kadarıyla tek çalışan sensin. Nasıl oluyor ?

Rüzgar : güzelim yanlış anlayacak bir şey yok. Benim maaşım iyi fakat tek gelirimiz tabiki ben değilim. İstanbulda bir şirketimiz var babamdan yadigar , Oranın başında da ben varım şu an ama uzaktan ilgileniyorum.

O zaman büyük bir şirket ?

Rüzgar : sayılır …

Anladım

Rüzgar : peki ben bir şey sorsam yanlış anlar mısın ?

Sor bakalımmmm

Rüzgar : güzelim annen ve baban yurt dışına çıktığından itibaren maddi destek almıyormuşsun. Çalışmıyorsun da , aras yardımcı oluyordur eminim ama ben burdayım. Unutma .

Gerek yok ben hallediyorum zaten. Ama teşekkür ederim düşüncen için.

Rüzgarla neredeyse 3 seneyi geçkindir tanışıyorduk ama kavga ve gürültüden birbirimizi tanıyamamıştık bile. Yeni yeni öğreniyorduk.

Mekana geldiğimizde arabadan inip giriş yaptık.

Bölüm : 05.02.2025 01:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...