40. Bölüm

40. Bölüm

Sena şahin
asen24

Gelecek mi

Rüzgar : evet güzelim ben şimdi çok müsait değilim. Konuşuruz

Tamam 

Hemen hızlı bir duşa girdim , içimi sebepsiz bir heyecan kaplamıştı 2 senedir sadece abimin zoruyla pasta üfleyip geçiştiriyordum. Şimdi hayallerimdeki gibi rüzgarla olacaktım. Bir şey yapmasını beklemiyordum yanımda olması yeterliydi , ama hal ve haraketlerinden anlamıştım bir şey ayarladığını. Duştan çıkıp bakımlarımı yaptıktan sonra makyajımı da yapıp kendime kahve yaptım o sırada kapı tekrar çaldı

Aden Hanım

Benim teşekkürler

Beyaz kare orta boylarda bir kutu gelmişti , hızla kutuyu açtığımda içinden lacivert çok güzel ve şık bir elbise ve bir ayakkabı çıktı. Elbisenin bel kısmı dar alt kısmı biraz daha bol ve kare yaka tam bir prenses elbisesi gibiydi. İçindeki notu görünce hemen alıp okumaya başladım

“ İlk çarpıştığımız gün üstünde bu renk bir gömlek vardı , net bir renkti . Ama gözlerin kadar değildi. O uçsuz bucaksız gözlerine eşlik edebilecek en güzel renk. Umarım beğenirsin güzelim.”

Bu adam benim kalbimle oynuyordu bu kadar ince düşünmesi oldukça mutlu etmişti fakat bir yanım da heyecandan yerinde duramıyordu. Kalbim arsızca atıyordu , dur durağı yoktu. Hemen hazırlanmaya devam ettim. O sırada abim ve deniz aramışşardı bir yandan onlarla konuşuyor bir yandan hazırlanıyordum. Hazırlığım bittiğinde rüzgara mesaj attım hemen

Ben hazırım ne zaman gelirsin

Rüzgar : bir kahve içebilecek kadar zamanın var güzelim. Bir işim vardı onu hallettim.

Bekliyorum canım

Rüzgarın her hareketi şüpheliydi asla böyle konuşmazdı istemsizce beklentiye girmiştim. Bir şeyler planlıyordu ve elbiseden anladığım kadarıyla şık bir şeyler. Kahvemi içerken bir yandan kendimi sakinleştiriyordum. Bittiğinde hemen rujumu tazeleyip parfümümü sıktım ve rüzgardan haber beklemeye başladım. Çok uzun sürmedi kısa bir süre sonra rüzgardan gelen bir arama

Efendim

Rüzgar : güzelim aşşağıdayım

-geliyorum

 

Hemen ayakkabılarımı giyip indim. Karşımda rüzgarı gördüğümde olduğum yerde duraksadım. Simsiyah bir takım giymişti , içimden “Allahım özenerek mi yarattın” diye geçirmeden edemedim. Beni gördüğünde adımlarını bana yöneltti

Rüzgar :çok…çok güzel olmuşsun

Teşekkür ederim sende çok yakışıklı görünüyorsun

Rüzgar : gel hadi

Elimden tutarak arabaya oturmam için yardımcı oldu , hemen sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdığında önümde oynadığım ellerimi tutmaya başladı. İçimdeki heyecan asla durmuyordu kalbim yerinden çıkacaktı , ve bunu rüzgar anlamıştı.

Rüzgar arabayı yavaşlattığında burası bizim her zaman geldiğimiz yerdi. Fakat otopark boştu hiçkimsenin arabası yoktu. Vale kapımı açmaya gelirken rüzgar “ ben hallederim” dedi sert bir bakış atarak. Geip inmeme yardımcı olduktan sonra girmek için kapıya yöneldik. Kapının iki tarafında da birer adet kırmızı balon vardı.

Kapıyı içeriden açtıklarında mekanda sadece ortada bir masa vardı , anladığım kadarıyla mekanı kapatmıştı. Masaya ilerlediğimde kocaman bir gül buketi ve çok şık bir masa vardı. Rüzgara dönerek

Bunlar çok güzel , çok teşekkür ederim

Rüzgar : sen daha güzelsin , otur hadi

Oturup yemeklerimizi yedik çok güzeldi belkide hayallerimin de ötesiydi , benim için bu kadar özenmesi , düşünmesi beni duygulandırmıştı.

Baş başa evde olsak da yeterliydi , çok uğraşmışsın

Rüzgar : sen herşeyin en güzelini hak ediyorsun

Biliyo musun bu benim hayallerimin de ötesinde

Rüzgar : bunu duyduğuma sevindim

Biraz daha sohbet ettikten sonra şarkımız çalmaya başladığında ikimizin de gözleri doldu. Rüzgar ayağa kalkıp beni dansa kaldırdığında elinden tutarak kabul ettim.

Rüzgar : Eşlik eder misin ?

Dediğinde bir an düşünsem de rüzgarın gözlerine bakarak şarkıyı söylemeye başladım

Sana ben şiirler sözler büyüttüm
Sana ben baharlar yazlar büyüttüm
Sana ben hummalı gizler büyüttüm
Söyleyemedim

Sana ben şiirler sözler büyüttüm
Sana ben baharlar yazlar büyüttüm
Sana ben hummalı gizler büyüttüm
Söyleyemedim

Tüm şarkıyı gözlerinden bir dakika ayrımadan söyledim. Şarkı bittiğinde rüzgar beni kendine daha da çekip sarılmaya başladı. Tam o sırada içeriden bir pasta geldi Rüzgar elini belime koyarak beni masaya yönlendirdiğinde pastanın güzelliği karşısında sadece ona odaklanmıştım. Sarı papatyalarla dolu bir pastaydı.

Rüzgar : Dilek tut

Benim dileğim yanımda

Rüzgarın eli hala belimdeydi , belimdeki elini tutarak mumları üfledim.

Mumları üfledikten sonra yerime oturduğumda rüzgar cebinden bir kutu çıkardı. Açtığında kolyeden gözlerimi bir an olsun ayıramadım çok şık ucunda zümrüt yeşili bir taş olan bir kolyeydi. Belliydi çok değerli bir kolyeydi bu , tabi manevi boyutunu öğrenene kadar.

Rüzgar : Benim için çok değerli , annemin kolyesiydi. Doğru kişiyi bulduğunda verirsin demişti. Sana çok yakışacağına eminim.

- ben bunu kabul edemem. Bu çok değerli.

Rüzgar : sende benim için çok değerlisin ve doğru kişisin

- beni ağlatmak istiyorsun.

Rüzgar : seni hep sevmek istiyorum

Rüzgar ayaklanıp kolyeyi boynuma taktıktan sonra yanağıma bir öpücük kondurup

Rüzgar : iyiiki doğmuşsun aden iyiki.

Beni fazla şımartıyorsun bu gün

Rüzgar : bu günlük

Dediğinde ikimiz de gülmemize engel olamadık.

Biraz zaman geçtikten sonra rüzgar cebinden bir kağıt çıkardığında rüzgara dönerek bu ne der gibi bakmaya başladım

Rüzgar : öğrencilerine kavuşmaya hazır mısın?

- nasıl yani ?

Rüzgar : Dönüyorsun okuluna

- ama nasıl oldu yani çok zordu bu

Elime aldığım kağıdı okumaya başladığımda göz yaşlarıma engel olamadım. Gerçekten çok zordu bunu yapmak. Abim fazlasıyla uğraşmıştı ama olmamıştı. Rüzgar tabi ya mesleğini kullanarak öne çektirmiş olmalıydı. Daha güzel bir hediye alamazdım , çiçeklerime kavuşuyor muydum şimdi ben? Rüzgar hiç konuşmadan beni izliyordu. Bir anda ayağa kalkıp rüzgara sarıldım

- Sana çok çok teşekkür ederim , o kadar çok mutluyum ki...

Rüzgar : Gözlerindeki bu mutluluğu görmek için herşeyi yaparım.

Yanımda olman yeterli o zaman

Rüzgar : ben artık buradan tek bir adım atamam.

Sıkı sıkı sarıldık , ıuzun bir süre sadece sarıldık. Beni benden iyi tanıyor , neye mutlu olacağımı çok iyi biliyordu. Ah .. kalbim , evim , yuvam adam seni kalbimin en derinliklerinde seviyorum… ki kimse görmesin bilmesin nasıl sevilir insan. Ondan da kıskanırım.

 

Eve geçmek için arabaya bindiğimizde

Senden bir şey istesem şu anki durumda saçma bulur musun acaba

Rüzgar : Ne isteyeceğine bağlı

Yani bulabilirsin öyle mi ?

Rüzgar : sen bi iste bakalım

Kahve  

Kahve derken sesim o kadar cılız çıkmıştı ki sanki lüçük bir kız çocuğu gibi. Rüzgar gülmemek için kendini kasıyordu

Rüzgar : Alırım

Ellerimle alkış yapıp rüzgarın yanağına bir öpücük bıraktım. Kahveleri alacağımız yere geldiğimizde

Rüzgar : sen otur ben getiririm

Ben neden gelmiyorum

Rüzgar : Güzelim sen üstünün farkında mısın?

Rüzgar elbise bu iç çamaşırı değil , bende geleceğim

Rüzgar : gel aden gel

Rüzgar arabadan inip gelip benim inmeme yardımcı oldu. İçeriye girdiğimizde tüm gözler bizim üzerimizdeydi kahve içmeye gelmek için fazlasıyla şıktık. Siparişimizi verdikten sonra beklemye başladığımızda içeride koltuğun birine sinmiş kediyi gördüğümde kendime engel olamayıp

Rüzgar şuna bak çok güzel

Ellerimi ellerinden ayırıp kedinin yanına gidecektim ki rüzgar ellerimi daha sıkı tutup sert bir ifade ile bana bakmaya başladı , olduğum yere çakılmıştım resmen.

Kediyi sevecektim

Rüzgar : Sana tekrar söylüyorum bu şekilde elimi bırakma

Kedi…

Rüzgar : o kediyi sevmek için eğilmen gerekecek , kıyafetin buna uygun değil.

Kahvelerimizi alıp arabaya geçtiğimizde bir süre çalıştırmadı arabayı sesiiz sessiz oturduk.

Aşkım eve gitmiyor muyuz

Rüzgar : kırdım mı seni

Hayır

Rüzgar : ben bazen tutamıyorum kendimi

Sorun değil , hadi evimize gidelim bu ayakkabılar çok yordu beni

Eve doğru yola çıktığımızda artık ayakkbılara dayanamayarak çıkarttım , yol boyu rüzgarla sohbetler edip şarkılar söyledik.

Bazı anlar vardır , ya başklarında görürsünüz acaba bende böyle olabilecek miyim diye düşünürsünüz. Ya da hayallerinizde kurup gerçekleşir mi acaba diye beklersiniz ya ? Öyleydi bu gün benim için. Sevdiğim adam bana hayllerimin de ötesinde bir doğum günü planlamıştı. Çok özel ve çok değerliydi bu benim için ve emindim ki onun için de aynı şey geçerliydi.

 

Eve vardığımızda ayakkabılarımı giymeye çalışırken rüzgar kapımı açıp bir anda beni kucağına aldı

Düşeceğim binbaşımm

Rüzgar : Ben yanındayken sana hiçbir şey olamaz merak etme

Hemen bu anı fırsat bilerek kafamı omzuna koydum ve sıkıca sarıldığım boynuna daha da sıkı sarıldım. Kapıdan girdiğimizde hala beni bırakmamıştı yatak odasına götürüp yatağın üzerine otutturdu.

Rüzgar : Sana karşı koymakta çok zorlanıyorum , bu kadar güzel olunmaz

Koymanı isteyen kim

Rüzgar cümlemi bitirmemi bekliyor gibi üzerime doğru geldi

Rüzgar : Ayrıca beni zorluyorsun

- evet

Rüzgar hafif gülümseyerek alt dudağını ısırdığında artık bana karşı koyması gerçekten çok zordu....

 

 

Sabah gözlerimi açtığımda başımın ağrısıyla uyandım ama yanımda mışıl mışıl uyuyan adamı gördüğümde ağrılarım bile geçmişti artık. Gözleri , kirpikleri , kaşları kalemle çizilmiş gibi. Ellerimi saçlarının arasında gezdirirken yüzünü inceledim bir süre daha bu kadar yakışıklı olamazsın , olmamalısın. Çünkü kalbim buna dayanmıyor.

Bir süre sessiz bir şekilde onu izledim , yanından onsuz ayrılmamamı istediği için kalkamıyordum sessizce uyanmasını bekledim. Çok uzun sürmedi bir anda beni kendine çekerek belimden kavradı

Rüzgar : günaydın birtanem

- günaydın sevgilim

Rüzgar : Güzelim saat kaç

- 12 ye geliyor çok uyumuşuz

Rüzgar : Ne ? Nasıl olur ya

Rüzgar bir anda ayaklanmaya başlamıştı ne olduğunu anlamaya çalışıyordum

- ne oldu ?

Rüzgar : Ankaradan bir ekip gelecekti , toplantımız vardı! Kahretsin

- kaçta orda olman gerekiyordu

Rüzgar : 12

- Hadi hemen git giyin , çok geç kalmazsın

Rüzgar bir anda telefonu eline alarak Aliyi aramaya başlamıştı bir yandan da üzerini giyiyordu. Ali telefonu açtığında bir şeyler söyledi

Rüzgar : İdare et 15 dakikaya ordayım

Diyerek telefonu kapattı. Bana dönerek

Rüzgar : özür dilerim birtanem gitmem lazım bu sabahın telafisini yapacağım.

- sorun değil dikkatli git olur mu

Rüzgar : merak etme

Hızlı adımlarla evden çıkarken fark edip hemen yanıma gelip bir öpücük bıraktı ve ayrıldı evden. Sanırım önemli bir toplantıydı , yoksa bu kadar telaşlanmazdı.Bende kalkıp elimi yüzümü yakayıp kendime bir kahve yaptım ve hemen denizi aradım

 

Deniz : Sen nerelerdesin kaçak

- denizzzz senin haberin var mıydı ?

Deniz : çok az

- Çok güzeldi deniz hayallerimden fazlasıydı

Deniz : Aden ne almış sana bize söylemedi özel dedi

- Deniz ben öğretmen oluyorum tekrar

Deniz : neee ? Nasıl ama biz o kadar uğraştık araya birilerini soktuk ama olmamıştı.

- Rüzgar işte

Deniz : bence rüzgar bir binbaşından daha fazlası artık böyle düşünmeye başladım

- birde kolye...Annesinin kolyesini verdi bana çok güzel

Deniz : çok mutlu ol bebeğim her zaman böyle olun

- of çok güzeldi hadi abim seni bize bıraksın yanıma gel

Deniz : Abinin bir arkadaşı ile görüşeceğiz dönüşte haber veririm olur mu

- tamam yengecimm

Deniz : adeeen

 

Deniz ile çok detaylı olmasa da hemen dünün kritiğini yapmıştık O sırada da kahvemi içiyordum ki hemen rüzgara mesaj attım

- vardın mı ?

Rüzgar : toplantıdayım.

- timam

Hemen bir duşa girdim bakımlarımı yaptım , özellikle saçlarımın artık hızla uzamasını istiyordum. Rüzgarın sevdiği gibi. Şimdi tekrar okula da başlıyordum ilk günlerdeki gibi....

 

Aradan bir kaç saat geçmişti o sıra rüzgarın araması ile irkildim

Rüzgar : Çıktım şimdi güzelim

- bu kadar uzun mu sürdü gerçekten ?

Rüzgar : o ne demek sana yalan mı söyleyeceğim ?

- hayır lafın gelişi

Rüzgar : ben o lafın gelişini hiç sevmedim.

Bir ekip asker var bizimle devam edecekler fakat iyi bir eğitimden geçmeleri gerekiyor.

- Anladım

Rüzgar : sen ne yaptın ?

- oturuyorum dizi izliyorum

Rüzgar : güzel dinlen pazartesi iş başı.

- fazlasıyla heyecanlıyım

Rüzgar : tahmin edebiliyorum.

Benim bu gün işerim yoğun biraz yeni gelen ekiple baya sıkıntı yaşayacağız gibi konuşuruz.

Rüzgarla konuştuktan sonra kendime bir kahve daha yapıp bir dizi açtım ve izlemeye başladım. O sıra telefonumun çalmasıyla diziyi durdurup telefonumu elime aldım. Yabancı bir numaraydı.

- Efendim ?

Hande : Aden hande ben nasılsın

- iyiyim hande sen nasılsın

Hande : iyi değilim ben. Aden buraya gelsen iyi olacak sanki.

- rüzgar , rüzgara bir şey mi oldu

Hande : Hayır hayır iyi korkma ama elinden gidebilir gibi.

- o ne demek hande ne oluyor ?

Hande : bizim yanımıza bir ekip geldi , ekipte çok güzel kızlar var senden güzel olmasın ama güzeller yani. Haberin olsun.

- hande beni delirtme , rüzgar ne alaka

Hande: Anlasana kızım gözleri hep rüzgar abide

- kapat geliyorum.

 

Ben ne yaşamıştım az önce ? Tüm sinir hücrelerim kıskançlık hücrelerimle çarpışıyordu içimde. Ama meydanı onlara bırakmak olmazdı , ben vardım ve rüzgarın gözleri benden başkasını görmezdi. Onlara bunu göstermeliydim. Hızla hazırlanıp evden çıkıp taksiye bindim.

 

Geldiğimde kapıdaki askerler hemen bana “burun” dediğinde hiç durmadan girdim kapıdan o sırada daha önce hiç görmediğim bir adam “bir saniye” diyerek beni durdurdu. Kapıdaki askerlere “ kimlik görmeden nasıl içeri alırsınız ?!” diye bağırmaya başlamıştı. Tam lafa girecektim ki askerlerden biri “rüzgar binbaşımın misafiri aden hanım” dediğinde susmak durumunda kaldım. Karşımdaki adam sert görünüyordu başıyla onayladığında binaya girmek için adımlarımı hızlandırdım.

Rüzgarın odasının kapısına yaklaştığımda Hande görüş alanıma girdi.

Hande : toplantıda şu an

Kiminle

Hande : yeni ekiple

Sen git , bilmiyormuş gibi gireceğim

Hande başıyla beni onaylayarak yanımdan ayrıldığnda üstümü ve saçımı düzelterek kapıyı açtım. Tüm gözler üzerimdeydi , bir süre etraftaki askerlere göz gezdirdim gerçekten güzel kadınlar vardı. Rüzgar ayaklandığında

- Pardon toplantıda olduğunu bilmiyordum.

Rüzgar : Aden sen handeyi bul ben geleceğim

Dedi sert bir tavırla. Ne güzelim demişti ne de sevgilim aden demek he ? Öyle olsun binbaşı Aden olsun. Şu an burdan çıkıp gitmek istiyordum

Handenin yanına gittiğimde ne oldu der gibi bana bakıyordu

- rüzgarı öldürmek istersem silahını bana ödünç verir misin ?

Hande gülmesine engel olamadı

Hande : gel sana bir kahve yapayım

- bencede yoksa o toplantıyı basacağım şimdi

Hande ile kahvelerimizi alıp bahçede içmeye başladığımızda kapıda karşılaştığım adam yanımıza doğru geldi Hande gördüğünde hemen ayaklandı

Hande : yüzbaşım

Yüzbaşı : otur , misafirin binbaşımın olduğu söylenmişti

Hande : doğrudur yüzbaşım

Yüzbaşı : Normal konuşabiliriz bence hande ne dersin ? Kimse yok

Dediğinde ikisi de gülmeye başlamışlardı bense hiçbirşey anlamıyordum.

Yüzbaşı bir anda bana elini uzatarak

-yüzbaşı Hakan Yılmaz , siz ?

- Aden yıldırım

- memnun oldum aden hanım

Tam cevap verecektim ki binanın kapısında duran rüzgara döndü gözlerim.

Rüzgar : Hande , Aden odama!

Bölüm : 05.02.2025 01:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...