44. Bölüm

44. Bölüm

Sena şahin
asen24

Hande : Senin artık bana aşık olduğunu düşünüyorum.

Dediğinde rüzgar bakışlarını bana yöneltiğinde çoktan yanlarına varmıştım bile. Rüzgar bir an ayaklandığında Ali sessiz bir şekilde

Ali : Kıyamet kopacak

Hande : sus ali

Rüzgar bir an etrafa göz gezdirip bana doğru yaklaştığında

Rüzgar : Hoşgeldin güzelim

Etraftakilerin fısıldaşmalarını duymamak imksansızdı. Hepsi ile tek tek göz teması kurdum

- Hoş bulduğum söylenemez

Rüzgar : Güzelim gel otur

- gördüğüm kadarıyla yanın dolu

Dediğimde yanındaki kızlara uzun uzun baktım

Rüzgar : Sen yanımda yoksan boştur , gel

Ellerimden tutup oturmam için yönendirdi fakat kızlar asla yerlerinden kıpırdamıyorlardı o an sinirlerime hakim olmakta oldukça zorlandım. Kızlara bakarak

- Duymadınız mı hadi canım başka yere

Asker : Duymadım anlatsana

Ali : oooo

Hande : Bence herkes bi sakin olsun

- Gel ben sana dışarıda anlatayım

Derken kızın kolunu tutup çekmeye çalışsam da oldukça zorlandım bir an o sırada Rüzgar tuttuğum kolu bir anda çekerek

Rüzgar : Asker kendine gel!!!

Ali : yürü be yenge

Hande : Sen benle gelsene bi içeri konuşalım

Dediğinde rüzgar gözlerinden alev çıkar hale gelmişti Yüzbaşı bunu fark etmiş olacak ki askerine bakıp

Yüzbaşı : Karşındaki Binbaşın kendine gel asker !

Asker : Af edersiniz binbaşım

Hande : herkesten çok özür diliyorum , alacağım cezaya razıyım. Yürü içeri

Diyerek askeri resmen sürükleyerek içeri götürmeye başlamıştı arkasından gitmeye kalktığımda rüzgar

- Aden! Diye bağırdığında zaten sinirliydim o daha da zorlayacak gibiydi

- ben senin askerin değilim bana karışamazsın.

Diyerek handeleri bulmaya çalıştım seslere doğru yöneldiğimde görünmeden dinledim

Hande : Seni daha öncede de uyardım , binbaşının sevgilisi var en ufak hareketinde ayağını kaydırırım dedim neyi anlamıyorsun kızım sen ?

Derken Handenin ateş saçtığını görebiliyordum , Karşısındaki askerden bir süre ses gelmedi

Hande : Bu seni son uyarım ister bir kadın olarak , istersen üstün olarak say bunu hangisi işine geliyorsa artık. Bir daha seni Rüzgar binbaşımın yanında görmeyeceğim. Ve emin ol şu an benim yerimde Aden olsaydı bu kadar sakin konuşacağını asla düşünmüyorum. Asker olduğuna güvenme karşında seven bir kadın var ve bence o daha tehlikeli!

 

Hande arkasını dönmüş gelirken bir an beni fark etti

Hande : ben konuştum , yapma

- Ben de konuşmak istiyorum

Hande : Seni zorlarsa bile en ufak hamlede suçlu sen olursun , unutma o bir asker. Ben gerekeni yaptım.

Ne yani hiçbirşey demeden gitmemi mi bekliyorsun?

Hande : Beni dinlemeni istiyorum , başına dert açmanı istemiyorum

Handenin cümlesinin üzerine rüzgar gelmişti , bir an etrafa göz gezdirince gür sesi ile

Rüzgar : Herkes bahçeye !

Rüzgarın cümlesi daha bitmeden herkes bahçede toplanmıştı. Rüzgar ve yüzbaşı herkesi karşılarına beni ise yanlarına almışlardı söze başlayan yüzbaşı oldu

Yüzbaşı : Az önce yaşananları görmezden gelmek istiyoruz , ama tekrarının yaşanması durumunda ne gerekiyorsa onu yapmak durumunda kalırız. Ve emin olun bunu istemezsiniz. Siz askersiniz , çocuk oynatmıyoruz burada kendinize gelin. Binbaşıma yaptığınız tamamen bir saygısızlıktı ve tekrarında affı olmaz.

Rüzgar yüzbaşı konuşurken gözlerini askerlerinin üzerinde gezdirdi , cümlesi bittiğinde başı ile yüzbaşına teşekkür etti ve bu sefer söze rüzgar girdi.

Rüzgar : Toplanmamızın sebebini konuşamadan dağılmak durumunda kaldık.. Devam ediyorum Görev çıktı , bir iki saat içinde detayları almış olacağım. Büyük olasılıkla sabaha karşı çıkacağız , herkes gidip dinlensin.

 

Rüzgar yanında duran elimi kavrayarak sıkı sıkı tutup beni binaya doğru çekmeye başladığında arasına dönerek

Rüzgar : Hande , ali odama !

Onları da çağırdığına göre bir süre de bize karşı sitemlerini duyacağımızı anlamıştım. Odaya girdiğimizde hemen yanağına bir öpücük bıraktım

Rüzgar : Hiç yumuşatmaya çalışma beni

Kapıdan hande ve ali de girmişti kapı kapandığında

Rüzgar : oo sizler de hoşgeldiniz. Anlatın bakalım ne olduğunu , ne yapmaya çalışıyorsunuz ?

Ali : Kardeşim ben bir şey yapmadım bunlar anlaşmış belli.

Rüzgar : niye adene yürü yenge diyorsun oğlum sen

Ali gülmesine engel olamadan kahkaha patlatmıştı

Rüzgar : sen bi dur seninle ayrı görüşeceğim. Evet kızlar sizi dinliyorum bahçede olan saçmalığı bana hanginiz açıklayacak ?

- Ne açıklaması pardon ? Sende oradaydın ve o kızın sana yürüdüğünü gördün. Hala soruyor musun ?

Handeden ses çıkmamıştı bir süre.

Rüzgar : Aden beni çıldırtma askerlerimin önünde beni düşürdüğün duruma bak.

- düşürdüğün durum derken ?

Rüzgar : Ağzımı açıp tek kelime ettirmedin bana.

- iyi yaptım.

Rüzgar : Hasbinallah , Hande sen geçen sefer tehtit etmiştin kızı öğrenmeyeceğimi mi sandın ? Şimdi ne yaptın ? Rütbenden mi alıyorsun bu gücü ?

Hande : Pişman değilim yine olsa yine yapardım.

Rüzgar : Afferin size bravo

Uzun bir süre sessizlikten sonra Rüzgar elleri ile kapattığı yüzünü bize doğru çevirdiğinde

Rüzgar : Hande cezalısın

Ali ve Hande bunu bekliyor gibiydi fakat ben şaşkınlığımı gizleyemiyordum

Rüzgar : Göreve gelmiyorsun.

Hande bir an duraksadı

Hande : ne ?

Aliden ve rüzgardan ses çıkmıyordu

Hande : Bunu yapamazsın rüzgar abi

Rüzgar : abin olarak değil , Binbaşın olarak emrediyorum

Hande gözünden akan tek damla göz yaşını silerek

Hande : Bu haksızlık , benim de orda olmam gerekiyor. Ve bu vereceğin cezaların en ağırı sen de biliyorsun , bilerek yapıyorsun. Ali için yapıyorsun yine değil mi ?

Rüzgar : Hande rütbenden çıkma

Hande : emredersiniz komutanım !

Hande daha fazla sinirlerine hakim olamayarak odadan ayrıldı peşinden ali de çıktı. Rüzgar birşeyler mırıldandı bir süre. Telefonunu alıp

- Ali hazırlanın 5 dakikaya çıkıyoruz. O yanındakine de söyle abiye tavır yapılmaz.

Rüzgar hazırlanmaya başladığında artık gerçekten sinirlerim bozulmuştu benimle hiçbirşey konuşmamıştı bile nereye gidiyorduk şimdi?

Konuşmayacak mıyız gerçekten ?

Rüzgar yanıma gelerek dizlerinin üstüne çöktü , önümde duran ellerimi tuttu

Rüzgar : Güzelim çok haklısın , ne desen , ne yapsan çok çok haklısın. Ama göreve gideceğim ben son saatlerimizin saçma sapan insanlar yüzünden mahvolmasını istemiyorum.

Senin ağzının içine düşecekti rüzgar. Sen hiçbirşey demedin

Rüzgar : Ben gerekeni yüzbaşına söyledim , merak etme. Ayrıca söylememe fırsat vermediniz aden hanım.

- o kızın saçını başını yolmak istedim.

Rüzgar : onu ben gördüm zaten merak etme

Alaycı bir gülümseme yerleşmişti rüzgarın yüzüne bende kendimi tutamayarak gülmeye başladığımda beni kendisine çekip sarıldı

Rüzgar : Sen benim başımın tatlı belasısın biliyorsun değil mi ?

Ne zaman gidiyorsunuz ?

Rüzgar : bir iki saat sonra haber gelir güzelim.

Hande gelmeyecek mi gerçekten

Rüzgar : Gelmeyecek ama ben istemediğim için değil görev listesinde adı yok.

Aaa oluyor mu öyle?

Rüzgar : evet güzelim hatırlarsan benim gittiğim Alinin gelmediği zamanlar da olmuştu. Ki Ali de yok zaten. O da gelmeyecek

Başımı anladım anlamında salladığımda rüzgar elini tutmam için uzattı. Sanki son kez tutar gibi sıkı sıkı tuttum elini. Kapıya çıktığımızda ali ve hande bizi bekliyordu. Hep birlikte arabaya geçtik

Ali : nereye gidiyoruz kardeşim

Rüzgar : Güzel bir yemek yemeğe

Hande arabaya bindiğinden itibaren hiç konuşmamıştı. Rüzgar ile sürekli geldiğimiz mekana geldiğimizde araçtan inip mekana yürüdük. Masamıza oturup siparişlerimizi verdik.

Rüzgar : Ee hande kızgın mısın bana ?

Yok komutanım

Rüzgar hafif bir tebessüm etmişti handenin bu dediğine

Rüzgar : Komutanım demek , abiye ne oldu ?

Hande rüzgarın sorduğu soru karşısında hiçbirşey dememişti sadece etrafa bakınıyordu

 

Rüzgar : Adın yok listede

Hande : ne ?

Rüzgar : Görev listesinde adın yok. Zaten gelmeyecektin.

Hande : Ali

Rüzgar : o da yok , ikiniz de yoksunuz.

Ali : Neden böyle bir saçmalık oldu?

Rüzgar : Bende anlamadım neyse hadi yemeklerimizi yiyelim.

Yemeklerimizi yiyip sohbet ettikten sonra kahvelerimizi içmeye başladık. Hande ve alinin tatlı atışmaları ile sohbete doyum olmuyordu.

Rüzgar : Hande sen bundan sıkılmadın mı ben gelene kadar Adene eşlik mi etsen acaba?

Hande bir an gözlerini ilk aliye daha sonra bana çevirdi

Hande : Bilmem ki olur mu ?

Ali için sorun olmazsa ben çok sevinirim.

Ali : Yok yenge ne sorunu allah aşkına , kalsin tabi.

Kahvelerimiz bittiğinde evlere dağılmak için arabaya geçtik , ilk olarak hande be aliyi bıraktık.

Hande : Yarın mesai çıkışı sendeyim o zaman aden.

Rüzgar : ne mesaisi ekibin yok sen nereye gidiyorsun?

Hande : Abi ben ilk defa bi göreve gitmiyorum ne yapıcamı bilmiyorum ki.

Handenin bu dediğine hepiimiz gülmüştük. Sahi bu zamana kadar hep göreve mi gitmişti?

Ali : Evinde misler gibi yatacaksın çakır gözlüm.

Hande : Nasıl yani ben siz dönene kadar işe gitmiyor muyum ?

Ali damağını şaklatarak “ gitmiyoruz” dedi.

Hande : o zaman yarın sabah kahvede sendeyim

Aden : bekliyorumm

Arabadan indiklerinde rüzgar elimi sıkı sıkı tutuyordu , evimize gitmek için yola koyulduk. Evin önüne vardığımızda arabayı durdu ve Rüzgar cebinden bir zarf çıkardı

Rüzgar : Güzelim bak şimdi beni bölmeden dinliyorsun. Bu zarfın içinde 2 kredi kartı , Az bir nakit para ve bir not var. Bu lredi kartlarından birini ve nakit para ben dönene kadar yeter sana. Ama oldu da dönemedim. İşte o zaman diğer kredi kartını buğraya veriyorsun , notta ise benim olan hakların paylaşımı var. Bunu sana emanet ediyorum.

Döneceksin ve bunlara gerek kalmayacak.

Rüzgar : inşallah güzelim inşallah

Gözlerim dolmuştu , ağlamamalıydım rüzgarı bu şekilde gönderemezdim.O sırada rüzgarın telefonu çaldı. Anladığım kadarıyla Albay detaylar içinçağırıyordu

Rüzgar : güzelim benim bi gitmem gerek ama merak etme döneceğim veda için

- bende gelmek istiyorum

Rüzgar : işim biraz uzun sürebilir

- olsun beklerim

Rüzgar tamam anlamında başıyla onayladığında arabayı tekrar çalıştırdı ve yola koyulduk. Arabada derin bir sessizlik vardı ikimiz de birşeyler söylemek konuşmak istesek de dilimiz dönmüyordu.

Vardığımızda arabadan inip Albayın yanına doğru ilerledik , rüzgar beni kendi odasına götürüp burada beklemem gerektiğini anlattı. O sırada albayın yanına görüşmeye gitti.

Nefesim kesiliyordu , yine mi ayrılacaktım şimdi sevdiğim adamdan , ya geri dönmezse , dönemezse. Kalbim dayanır mıydı buna ? Yada aklım kalır mıydı yerinde. Gitmemesi için herşeyi yapmaya hazırdım , elimden gelen hiçbirşey yoktu. En başta “ben bir askerim bunu unutma” demişti. Sabırla bekleyecektim. Dönmezse ise “Vatan Sağolsun”.

Ne kolay çıkıyor ağızdan , oysa söylemesi bile akıl kaçırtıyor. Kalbim , evim olmadan yapamam.

 

Rüzgarı beklerken kendime kahve yapmak için mutfağa yöneldim , artık burayı da ezberlemiştim avcumun içi gibi. Kahvemi yapıp odaya dönerken aralık kapının hemen arkasında rüzgar ayakta duruyordu

Albay : Rüzgar çok dikkat etmeniz gerekiyor . Bir ailenin daha kapısına gidecek gücümüz yok. Şehit vermek istemiyorum. Allaha emanet olun.

Dediğinde gözlerimden akan gözyaşlarını silerek koşar adım rüzgarın odasına geri döndüm. Akan gözyaşlarıma artık dur diyerek rüzgarı beklemeye başladım. Kısa süre sonra rüzgar odaya giridğimde

Rüzgar : Hadi gidelim güzelim

Uzattığı elini tuttum sıkı sıkı.

Eve vardığımızda rüzgar salondaki koltuğa oturdu ve eliyle yanındaki koltuğa vurarak “gel” dedi. Yanına oturdum başımı omzuna yerleştirip kokusunu içime çektim en derinlerime kadar. Burnumun direği sızladı , gözlerimden akan bir damla yaşı rüzgar tutmak ister gibi hemen sildi

Rüzgar : Bana bak , seni böyle görmek istemiyorum. Sen benim sevgilimsin her zaman güçlü duracaksın , yıkılmayacaksın ve sana öğrettiğim gibi dönemezsem başın dik bir şekilde “Vatan Sağolsun” diyeceksin. Anlaştık mı

Dön rüzgar , beni çok bekletme olur mu.

Rüzgar anlıma bir öpücük kondurdu

Rüzgar : E o zaman gitmeden bir kahveni içeriz hoca hanım

Bir yandan ağlıyor bir yandan gülüyordum. Kalkıp hemen mutfağa geçtim kahve bile yapmak istemedim o an. İçim , içide kopan fırtına durulmayan bir lodosa dönüştü.

Kahveleri yapıp salona geçtim kahvelerimizi için bol bol saçma sağan şeylerden konuşup güldük. Ne zormuş canın yanarken gülmek , rüzgarın da benden farksız olduğunu sanmıyordum. Güçlü ve dik durmaya çalışıyordu her zamanki gibi.

Rüzgar kahvesinden sonra hızlı bir duş alıp hazırlandı

Rüzgar : Son kontroller için erken gitmem gerekiyor biraz…

Başımı salladım , gitme demek istiyordum imkansızı istemekti bu.

Rüzgar hazırlanıp kapıya yöneldiğinde elleriyle yanaklarımdan tuttu

Rüzgar : Seni çok seviyorum okyanus gözlüm , dikkat et kendine. Söylediklerimi sakın unutma.

Seni çok seviyorum binbaşım dikkat et Allaha emanet olun.

Rüzgar tek eliyle belimden kavrayıp öpmeye başladığında bir süre karşılım berdim , ayrılma vakti gelmişti. Kapıyı açıp “ bekle beni” dediğinde kalbim sıkıştı. Birkaç adım attıktan sonra dayanamayarak

Rüzgar !

Diye bağırdım , arkasını döndüğünde koşarak boynuna atladım. Bacaklarımı beline kenetledim.

Gitme ne olursun gitme

Rüzgar : Yapma böyle , zaten çok zor bir de bunu yapma.

Artık hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım beni kendinden uzaklaştırıp göz yaşlarımı sildi.

Rüzgar : Sen Aden Demirhan olacaksın bu haller hiç yakışmıyor sana.

Gülümsemeye başladığımda rüzgar ellerini ellerimden ayırarak arkasını döndü ve gitti.

Cama koştum göz hizamdan çıkana kadar hem izledim hem ağladım ve artık gitmişti. Dönecekti , bizim hikayemiz burada bitmezdi. Henüz Aden Demirhan olmamıştım , olacaktım.

Oturdum saatlerce camın önünde , bir kahvem bitti diğerini yaptım , o bitti bir diğeri sabah saat 6 olmuştu hala camın önündeydim. Bir umut işte kalkamadım ordan. Elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gittiğimde karşımda duran kadın gerçekten kötü görünüyordu. Ağlamaktan şişen gözlerim , içimde atamadığım sinirimi çıkardığım dudaklarım berbat haldelerdi. Hemen elimi yüzümü yıkayıp toparlanmaya çalıştım. Üzerimi değiştirmek için yatak odasına girdiğimde duran göz yaşlarım tekrar akmaya başlamışlardı. Kokusu hala yatağımdaydı.

Bölüm : 06.02.2025 01:17 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...